id
float64
5
2.32M
poem
stringlengths
16
104k
rating
float64
0
10
title
stringlengths
1
80
poet
stringlengths
4
32
24,057
Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur
9
Sanma Şahım
Yavuz Sultan Selim
91,065
Sen ey o çiçekler ey o değişmeler ayı Bulutsuz geçen mayıs bıçaklanmış haziran Bir daha artık ne o gülleri ne o leylakları Bir daha o ilk yazı unutamam hiçbir zaman O korkunç kuruntuyu unutamam bir daha Alayı çığlığı kalabalığı güneşi Aşk arabalarını Belçika hediyelerini Havayı o arı uğultulu yolu sonra da O sakınmasız utkuyu kavgaları aşan Öpüşmenin kızıla döndürdüğü o kanı Çılgın halkın leylaklarla donattığı O ölüme gidenleri unutamam artık dünyada Kutsal o eski zaman betiklerine çalan Fransa bahçelerini unutamam bir daha O akşamları büyüsünü o sessizliğin Gülleri yol boyunca ki gülleri sonra da O bozgun yeline karşı duran çiçekleri Alaycı topları o bisikletleri şaşkın Korkunun kanadı üstünden geçen erleri O perişan kılıklarını konaklıyanların Ama neden bilmem bu benzetme kasırgası Durmadan hep aynı noktaya getirir beni Saint-Marth bir general kara bir dal yığını Orman yanında bir köşk Normandiya biçimi İşte tıs yok düşman karanlıkta dinleniyor Birden bize Paris düştü diyorlar bu akşam Dünya da ne o yitirdiğimiz aşkı bir daha Ne o gülleri ne de o leylakları unutamam Flandres leylaklarını demetlerini ilk günün O tatlı izini yanakları söndüren ölümün Sonra sizi kaçışın gülleri taze güller sizi Yangın rengine çalan Anjou gülleri sizi Louis Aragon
7
Güller Ve Leylaklar
Louis Aragon
108,629
Bugün Yardan Haber Geldi Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan Eğildim Bir Buse Aldım Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan Güzel Olanı Severler Yanağından Gül Dererler Kulakta Mengiç Küpeler Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan Baş Koydum Yarin Dizine Uykular Girmez Gözüme Ağ Ellerin Sür Yüzüme Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan Şekerden Şerbet Ezerler İnce Tülbentten Süzerler Dört Yanım Almış Güzeller Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan Pir Sultanım Gel Yanıma Seni Sarayım Canıma Dola Kolların Boynuma Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan
9
Bugün Yardan Haber Geldi
Pir Sultan Abdal
971
Bir yanım tuz, Bir yanım şeker Tuzdan yanayım Bir yanım deniz Bir yanım toprak Denizden yanayım Bir yanım sen Bir yanım ben Senden yanayım
6
Tuz
Bedri Rahmi Eyüboğlu
1,686,113
Dinleyen her zerreye bin bir hitâbım var benim, Kâinât isminde hiçden bir kitâbım var benim! Ya hitâbımdan okursun, yâ kitabımdan beni, Yazdığım efsânede on altı bâbım var benim! Hey’etimde müttefik mağrıbla maşrık, veçhe yok; Gayr-i mer’î zerrede bin âftâbım var benim! Hüsn-i mutlak bir yudumda kendini gayb eyledi, Gönlümün humhanesinde böyle nâbım var benim! Varlığımdan intihâsızlık terennüm eyliyen Bezm-i hiçide adem adlı rebâbım var benim! Neşvemiz bî-ibtidadır işvemiz bî-intihâ, Böyle bir sâkiye candan intisâbım var benim! Meyve-i memnua’dan çekmiş bizim pîr-i mugân, Neyzen’im, gönlümde bin bir küp şarâbım var benim! *** Gün Türkçesine Uyarlama: Dinleyen her zerreye bin bir hitâbım var benim, Kâinât isminde hiçden bir kitâbım var benim! Ya hitâbımdan okursun, yâ kitabımdan beni, Yazdığım efsânede on altı bâbım var benim! Hey’etimde müttefik batıyla doğu, yön yok Görünmez zerrede binbir güzel yüzüm var benim! Gerçek güzellik bir yudumda kendini kaybetti Gönlümün meyhanesinde üzümüm var benim Varlığımdan sonsuzluk bestesi söyleyen Hiçlik meclisinde insan denen rebabım var benim Neşem ezelden beridir, işvem sonsuzdur Böyle içki sunana candan bağlılığım var benim Yasak meyveden sunmuş bana meyhaneci Neyzen’im gönlümde binbir küp şarabım var benim Uyarlama: Orhan Balkarlı
7
Gönlümün Meyhânesinden Hitap!
Neyzen Tevfik
33,689
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda, İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmed’in yattığı yerdir. Bu tümsek, koparken büyük zelzele, Son vatan parçası geçerken ele, Mehmed’in düşmanı boğdugu sele Mübarek kanını kattığı yerdir. Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin Bir harbin sonunda bütün milletin Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
8
Bir Yolcuya
Necmettin Halil Onan
37,770
Senin, ince uzun, beyaz ellerin Yüreğimi alan bir serinlik sanki Al bir kadife üstünde ellerin dursa biraz Tabloların en güzeli olur inan ki. Ellerini düşündüm geceler boyu Ellerin içimde akıp duran su Ellerin, türküler uykular kadar güzel Ellerin karanfil kokusu... Mısra mısra beyit beyit ördüğüm Ellerindir düşlerimde ayan beyan gördüğüm Uzat ellerini avuçlarıma Uzaktan bakmak mı yüz görümlüğüm. Ateşim var, hastayım, sayıklıyorum Ellerin aklımda en güzel yorum Koysan ellerini alnıma biraz Bütün ateşimi alır diyorum. Kapı, pencere, masa, duvar... Odamın her yerinde ellerinden gölge var Bir gün gelsen evime şaşıracaksın Açılacak birer birer kendiliğinden kapılar
7
Ellerin
Yavuz Bülent Bakiler
104,364
Aşam dedim, karlı dağlar başından Yüce dağlar koç yiğide dag m'olur Ağrır bedenim, sızlar yaralarım Bu yarayı ceken yigit sag m'olur Sıra sıra dikemedim sö'ğü'dü' Ben başıma veremedim ögüdü Elleri göğsünde görün yigidi Yigit mağrur gezmek ile bey m'olur Öğüt versen, bana ögüt kar etmez O yarin hayali karşımdan gitmez Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz Yarin zulufunden özge bag m'olur Karac'oglan der ki, fani dünyadan Korkmaz mısın haram ile zinadan Ayırır seni anan babandan Gurbet ile düşen yigit sag m'olur
7
Aşam Dedim Karlı Dağın Başından
Karacaoğlan
39,735
Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku? Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorum Mutluyum varsın diye Al uzattım ellerimi Seni sarsın diye Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorum Ne güzel ellerin var incecik Ne güzel saçların var sapsarı Anlasana o yalansız gözleri O kirpikleri, o dudakları Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum Al desem, sana ömrümü versem Korkarsın, alamazsın ki Dur desem, kaçarsın yine ceylanım Gül desem, ağlarsın Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorum Bu engeller bana göre değil oysa Ben bu dağları aşarım Geçerim bu denizleri, korkma İşte düştüm yollara Dur, bekle beni, geliyorum Sevmek inancım, tutkum benim en eski Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi Düşünsene, anlasana ceylanım Sen yoksan ne farkeder ki Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum
7
Belki Bir Gün Duyarsın Diye
Ümit Yaşar Oğuzcan
104,393
Çukurova bayramlığın geyerken Çıplaklığın üzerinden soyarken Şubat ayı kış yelini kovarken Cennet dense sana yakışır dağlar Ağacınız yapraklarla donanır Taşlarınız bir birliğe inanır Hep çiçekler bağrınızda gönenir Pınarınız çağlar akışır dağlar Rüzgar eser dallarınız atışır Kuşlarınız birbirile ötüşür Ören yerler bu bayramdan pek üşür Sünbül niçin yaslı bakışır dağlar Karac'oğlan size bakar sevinir Sevinirken kalbi yanar gövünür Kımıldanır her dertlerim devinir Yas ile sevincim yıkışır dağlar
7
Çukurova Bayramlığın Geyerken
Karacaoğlan
25,948
Garibin anası pencerelerden Yanık türkülerle yollara bakar İncecik yüzünde her akşam üstü Çizgi çizgi nokta nokta bir efkar. Fakirin anası her sabah sessiz Ağlar çocuğunun aç çıplak durduğuna Elleri koynunda kalır çaresiz Bin pişman doğduğuna,doğurduğuna. Mahkumun anası susar konuşmaz Suçu kendisinde sanır. Kaçar insanlardan aydınlıklardan Duvarlara bile baksa utanır. Açılsa üstüm biraz,duyar da gece yarısı Kalkar yatağından gelir Bir mübarek el usanır yorganıma usulca Bilirim anamın elidir. Bir merhamet bir sıcaklık bir gurur Yavrum diyen sesinde Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur Beyaz tülbentinde,seccadesinde. Karımın anası anama benzer Öylesine yakın duygulu ince. Özü sözü bir,yayla gözesi kadar berrak Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince Yüreği destanlar gibi sımsıcak. Ve alnım açıksa,başım dikse Dirliğimiz varsa,mutluysam Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir. Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum Ve yavrumsa herşeyi bana sevdiren bir bir Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydınlık Anasının yüzü suyu hürmetinedir.
8
Analar
Yavuz Bülent Bakiler
39,537
Tek yıldız kalmayacak gecede. Gece kalmayacak. Ben ölürken dayanımaz evren de tüm varlığıyla ölecek benimle, Sileceğim piramitleri, madalyaları, Kıtaları ve yüzleri. Sileceğim geçmişin birikimini. Toz edeceğim tarihi, tozu toz. Son günbatımını seyrediyorum şimdi. Son kuşu dinliyorum. Kimseye hiçbir şey bırakmıyorum.
7
İntihar
Jorge Luis Borges
903,911
derya içre deryayı bilmeyenlere İlkbahar Resmini yapabilseydi parmaklarım Karanfillerle buluşup perçemlerinde Yitik kalbini arardı denizlerin Yoksa o gözler masmavi çiçeklerin Bin bir çeşidiyle damıtılmış bir nehrin Sularını arayan yıldız mıdır göğümde Yoksa o baygın tebessümüne Dokundukça alevlenen Çaresiz bir yaprak mıdır ellerim Yaz Bu rıhtım, bu liman, yorgun gemiler Akkor kirpiklerinden fışkıran dalgaların Sahillere vuran yalnızlığıdır Parçalanan adaların uzaktan Duyulan feryadı, çöl ağıtları Düşürür pencereme Ya serin bahçelerin gölgesinde Bekleyeceğim güvercinlerle gelen Bir deniz türküsünü Ya da kavurunca ateş ve rüzgâr Savuracak ötelere ruhumu Gel ey sonbahar Sonbahar Eylül kıvamındadır deniz fenerleri Sular sapsarı bulutlardan süzülür Kâbus ve rüya Sıradağlar gibi çöker uykuya Hayal bir kardelen yurduysa, derya Yıkar beklenmedik fırtınalarla Kaptanların son duruşlarını Göğsüme bastırdığım Bir tayfanın ölüm fotoğrafıdır Düşer kumsallarına acının Her sonbaharla Kış Gül dondu, gönül dondu Kıpırdayamıyor bakış ve evren Meğer engin ufuklardan ansızın Çıkmaz sokaklarına girmişim buzulların Dağ yutunca kalbimi, kanımda kuşlar Kar tufanı altında kırılan kanatların Çıkardığı son sesi duymuşlar Meğer köpük gölgesiymiş umutlar Kaç ömür saklıysa içinde her anın İnsan kendi karanlığına çekermiş Yaşanmamış mevsimlerini sevdanın
6
Veranın Gözlerinde Mevsimler
Nurullah Genç
895
Bu sarkı senin al dinle Usulca dokun sesime O minicik ellerinle Babanı unutma yavrum Yağmurlar rüzgarla barışır Yağmurlar çimenle öpüşür Belkide uçurum kavuşur Babanı unutma yavrum Bir gün tutuşup kavgaya Kalbin hırpalandığında Söküp verebilirim sana Babanı unutma yavrum Hasta iken yataklar içinde O hayın sokaklar içinde Sorgular yasaklar içinde Babanı unutma yavrum Sen benim için üzülme Bakınca suskun resmime O körpecik yüreğinle Babanı unutma yavrum Bir gün duyarsan dağlarda Ölüm haberleri radyoda Bende olabilirim orda Babanı unutma yavrum
7
Babanı Unutma Yavrum
Yusuf Hayaloğlu
88,201
Bir gül taze durur bahçede Yaprakları diri. Sen beyaz güllerin en beyazı Sabahlar kadar iri. Bir gül baygın durur bahçede Yaprakları serin. Sen sarı güllerin en sarısı Yağmur gibisin. Pembe gül hülyandır açılmış Beyaz gül yanakların, Sarı gül dağınık saçlarındır, Ve mahzun kalbim ateş gibi Yanan dudaklarındır.
6
Sevda Bahçesi
Cahit Külebi
4,782
Saat yedi buçuğuydu güzün Ve ben bekliyordum Kimi beklediğim önemli değil. Günler, saatler, dakikalar Bıktılar benle olmaktan Çekip gittiler azar azar Kaldım ortada, tek başıma Kala kala kumla kaldım Günlerin kumuyla, suyla Bir haftanın artıklarıyla kaldım Vurulmuş ve hüzünlü Ne var, dediler bana Paris'in yaprakları Kimi bekliyorsun? Kaç kez burun kıvırdılar bana Önce ışık, çekip giden Sonra kediler, köpekler, jandarmalar Kalakaldım tek başıma Yalnız bir at gibi Otların üstünde ne gece, ne gündüz Sadece kışın tuzu Öyle kimsesiz kaldım ki Öyle bomboş Yapraklar ağladılar bana Sonra, tıpkı bir gözyaşı gibi Düştüler son yapraklar Ne önceleri, ne de sonra Hiç böyle yalnız kalmamıştım Bu kadar Ve kimi beklerken olmuştu Hiç mi hiç hatırlamam. Saçma ama bu böyle Bir çırpıda oldu bunlar Apansız bir yalnızlık Belirip yolda kaybolan Ve ansızın kendi gölgesi gibi Sonsuz bayrağına doğru koşan. Çekip gittim, durmadım Bu çılgın sokağın kıyısından Usul usul, basarak ayak uçlarıma Sanki geceden kaçıyor gibiydim Ya da karanlık, kükreyen taşlardan Bu anlattıklarım hiç bir şey değil Ama başıma geldi bütün bunlar Birini beklerken bilmediğim Bir zamanlar.
7
Güzde Unutulmuş
Pablo Neruda
43,096
Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam, Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize? Birbirinden muteferrik bu kadar akvamı, Aynı milliyetin altında tutan islam'ı, Temelinden yıkacak zelzele, kavmiyettir. Bunu bir lahza unutmak ebedi haybettir... Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez.. Son siyasetse bu! Hiç böyle siyaset yürümez! Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan; Kaldırın ayrılık esbabını artık aradan. Siz bu davada iken yoksa, iyazen-billah, Ecnebiler olacak sahibi mülkün nagah. Diye dursun atalar: 'Kal'a içinden alınır.' Yok ki hiç bir kişiden... Millet-i merhume sağır! Bir değil mahvedilen devlet-i islamiyye... Girdiler aynı siyasetle bütün makbereye. Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. Bırakın eski hükümetleri meydandakiler Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer. işte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti! işte Irak'ı da taksim ediyorlar şimdi. 30 Muharrem 1331 27 Kanunuevvel 1328 1913
8
Ayrılık Hissi Nasıl Girdi Sizin Beyninize?
Mehmet Akif Ersoy
47,031
Yaşamak güzel şey doğrusu üstelik hava da güzelse hele gücün kuvvetin yerindeyse elin ekmek tutmuşsa bir de hele tertemizse gönlün hele kar gibiyse alnın yani kendinden korkmuyorsan kimseden korkmuyorsan dünyada iyi günler bekliyorsan hele iyi günlere inanıyorsan üstelik hava da güzelse Yaşamak güzel şey, Çok güzel şey doğrusu! 22.04.2002
8
Çok Güzel Şey
Melih Cevdet Anday
39,142
Atanın içkisi köpüklü kımız, Arpa suyu içme! dedi bir Kırgız! Evinin yemişi erikle elma, Komşunun bağından hurmayı alma! Başka dile uymaz annenin sesi, Her sözün ararsan vardır Türkçesi! Duymadan düşünme, görme sezmeden, Kendi duygun olsun usunu yeden! Dile, yap! Tanrı'nın sensin bileği, Göktürk'ün sendedir yüce dileği! Demir sana tapar, şimşek baş eğer, İsteme, sen yarat; görme, sen göster!
7
Kendine Doğru
Ziya Gökalp
79,834
Bir roman yazmaya başladığım o gece için..... Yalnız bırakma beni bu paragrafın başında Bu boşluğu bir masal doldurmaz Kanalizasyondan fırlar bir cadı, Başını engizisyona çarpar. Ölürüz belki ikimiz de ucuz bir aşk romanının sonunda. Patlamış mısıra benzerdi senin mısraların Isınır ve patlardı Beyaz çiçekler açardın sonunda Bahar dallarının hatırına beni anla. Küçük bir tırtıl gibi büzüştüm yatağımda Hep böyle uyudum yıllarca Sanırdım, Bir gün doğuracak beni bu yatak Son ve o en büyük sancıyla Sanırdım Tanrı bırakmış beni kocaman parmağıyla Bir yumuşak çiçeğin ortasına İçimde bir kedi durmadan oynardı Parmak kızın DNA sarmalıyla Alice’den çalıntı gözyaşlarım Çiğ taneleri olurdu sabahları yastığımda. Ömrüm geçti bir çiçeğe benzemekle Hangi hayat süslendi senin için bu kadar. Su getirdim perilerine küçücük avuçlarımla Beni anla. Kurşun kalemin hatırına beni anla Razıyım uçsun bu şiir silgi tozlarının kanatlarında. Toprağın seviyesine ineceğim Anlamalı beni mezarım da Bir uyağa takıldım, düşmeye razıyım Artık beni anla. Annemin bir şiir defteri vardı Yaprakları gitgide sarardı Hep sararan bir şey olarak kalmışsın aklımda. Sanırdım Bu dünya karaciğerinden hastadır Sanırdım Boyama sarışın bir kadındır zaman Hep hayatını anlatır. Eski bir şiirsin sen, unutulursun, unutma Dekolten fazla kaçmasın aman, Ayıplar sonra Anadolu yakanı kapa Konuşma, konuşmak istemezsen Ben konuşurum tavanda koşuşan ışıklarla Hep aynı şeyi söylerim Beni anla. Yeni bir şarkıya başla Hem şarkı dediğin şarttır yaşamaya Şarka gittin geldim ardından Hatırla orada fıskiyesi dönen havuzlar vardı. Kalabalık avlular, yüksek duvarlar Başımız döndüydü hatırla Sürmeleri ne karaydı kadınların Herkesi bir yere sürer ya dünya Gözlerine sürülmüştü orda kadınlar. Belki sen yoktun orda Güller vardı. Ben bir şair olarak güllerden bıkmamıştım daha, Ba ‘su ba’del mevt Hayata daha çok vardı Beni anla. Hatırla tavus kuşları vardı Aşık olunca kanatlarından mavi güneşler doğardı. Ben doğmamıştım daha hatırla. Bak, işte burada. Susan kadınlar vardı Ben susamamıştım Ama herkes içmişti. Belki sen yoktun orada. Aklımın taş kaldırımlarında dolaşırdı adamlar Ayak seslerini dinlerdim Perdem aralıktı, ışığım açık Nedendir diyordum durmadan İnsanın derisine bu kadar güzel bir resim çizmiş Allah Sanırdım Allah olmasa çöpten adamlar gibi yakışıksız çıkardık fotoğraflarda. Ağlamıştık Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla Gözyaşlarımız simsiyahtı Sanırdım Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar Beni anla. Geçti ömrüm iklimden iklime Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına Yorgunum, kahvem çamur gibi Batmaya da razıyım, artık beni anla Yeter ki sen beni Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.
8
Paragraf Başı
Didem Madak
1,202,879
Tanrım: zamanıdır şimdi. Yaz çok müthişti. Güneş saatinin üstüne bırak gölgeni, ve estir tarlaların yellerini. Emret son meyvelere olgunlaşmayı; güneysi iki gün daha ver onlara, davet et onları tamamlanmaya ve devam ettir ağır şarabın son tadını. Şimdi yuvası olmayanlar, kuramayacaklar bundan sonra. Şimdi yalnız olanlar, daha bir hayli yalnız kalacaklar, bakacaklar, okuyacaklar, uzun mektuplar yazacaklar ve caddede bir aşağı bir yukarı huzursuzca dolanacaklar, sürüklenirken yapraklar. Rainer Maria Rilke (1875-1927) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy __________________________________________________ Herbsttag Herr: es ist Zeit. Der Sommer war sehr groß. Leg deinen Schatten auf die Sonnenuhren, und auf den Fluren laß die Winde los. Befiel den letzten Früchten voll zu sein; gib ihnen noch zwei südlichere Tage, dränge sie zur Vollendung hin und jage die letzte Süße in den schweren Wein. Wer jetzt kein Haus hat, baut sich keines mehr. Wer jetzt allein ist, wird es lange bleiben, wird wachen, lesen, lange Briefe schreiben und wird in den Alleen hin und her unruhig wandern, wenn die Blätter treiben.
6
Güz Günü
Rainer Maria Rilke
30,252
Türküm müjdeydi ülkeye Gezdim söyleye söyleye Bir gün söylemedim diye Türküm beni tanımadı Onlar bacım,onlar ağam Onlardır sevincim tasam Ahmet’im, Mehmet'im, Suna’m Güllü’m beni tanımadı Elimde doğmuş kuzular Bir gün benden soğudular Sordum ne oldunuz ne var Sürüm beni tanımadı Daha dün sözleştik şurda Düğün hazırladım Yurda Eller beni tanıdı da Sözlüm beni tanımadı Yine sizinleyim dedim Nasılsam öyleyim dedim Çıkıp ta söyleyim dedim Kürsüm beni tanımadı Hırpalanmak ne kelime Didik didik lime lime Götürülürken ölüme Ölüm beni tanımadı
8
Tanımadı
Arif Nihat Asya
2,223,874
uzun bir geçmişimiz var hiç yorulmadan en azından bir kere eğlenceli beşik ha biz varız ha biz maskeli balo saygıya durup üstün bir gecede bir sır payı katlayıp sade bir kahveden keyifsiz bir detayın hükmüyle ha biz yokuz ha biz seferde ya bu kez ölenleri görmeliysek ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle parka dolalım park bizi alır önce seyrimizden bir sabah kazanır eğri fakat daha çok eğrilmez bir şoförle sayısız rampaya katlanır ya güneşten daha zengin sofraya diz çökeriz ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle oysa sergimize kuşlar gelir uzanır.
6
Sen Kuş Olur Gidersin Bir Trenle
Cahit Zarifoğlu
57,637
Gazel Hem kadeh hem bâde hem bir şûh sâkîdir gönül Ehl-i aşkın hâsılı sâhib-mezâkıdır gönül Bir nefes dîdâr içün bin cân fedâ etsem n'ola Nice demlerdir esîr-i iştiyâkıdır gönül Dildedir mihrin ko hâk olsun yolunda cân u ten Ben ölürsem âlem-i ma'nâda bâkîdir gönül Zerredir ammâ ki tâb-ı âfitâb-ı aşk ile Rûzigârın şemse-i tâk u revâkıdır gönül Etse Nef'î n'ola ger gönlüyle dâ'im bezm-i hâs Hem kadeh hem bâde hem bir şûh sâkîdir gönül
7
Hem Kadeh Hem Bâde Hem Bir Şûh Sâkîdir Gönül
Nef'i
104,652
Uyan yârim, uyan, söndü yıldızlar, Gün, karşı tepeden doğmak üzredir. Her sabah güneşi seyreden kızlar, Mahmur gözlerini oğmak üzredir. Uyan yârim, sesler geldi derinden, Karanlık oynadı, koptu yerinden; İlk ışık, kapının eşiklerinden, Şimdi bir gölgeyi kovmak üzredir. Sevgilim, kapımı çaldı aydınlık, Baygın gözlerimi aldı aydınlık, İçimde tıkandı, kaldı aydınlık, Bu aydınlık beni boğmak üzredir.
8
Aydınlık
Necip Fazıl Kısakürek
94,983
ana işte yerdeyim ağzım açık ve ana bile diyemiyorum ve köpekler geçiyor yanımdan ve durup taşıma işiyorlar; güneş dışında her şeyim var ve takım elbisem berbat görünüyor ve dün sol kolumdan geriye kalanlar gitmişti çok azı kalmıştı, her şey müziksiz bir harp gibiydi. sigarasıyla yatağa uzanmış bir sarhoş en azında 5 itfaiye arabasıyla 33 adama iş çıkarabilir. hiç bir şey yapamıyorum. ancak not.- yan mezarda Hector Richmond sadece Mozart’ı ve tırtıl şekerlemeleri düşünüyor. muhabbeti hiç çekilmiyor.
6
Ana
Charles Bukowski
92,030
Ağlasa derd-i derûnum çeşm-i giryânım sana Âşikâr olurdu gâlib râz-ı pinhânım sana (Sevgili!) İçimdeki dertler ile, yaş dolu gözlerim senin için ağlayacak olsa, (gönlümdeki) gizli sırlarım (gözyaşlarıma) gâlip gelir ve (sırlar) sana aşikâr olurdu. Mesned-i hüsn üzre sen ben hâk-i rehde pâymâl Mûr hâlin nice arz ede Süleyman'ım sana Sen güzellik tahtında (oturuyorsun) : bense yolunun toprağında pâymâl (ayaklar altında) kalmışım. Hâl bu iken a Süleyman'ım, sana bir karınca (denli âciz olan) durumumu nasıl arz edeyim? ' Divân edebiyatında Süleyman ihtişâmı; karınca da acziyet ve zayıflığı temsil ettiği için şair de kendini karınca; sevgilisini Süleyman olarak nitelendirmiştir.' Şem'i gör kim meclisinde ağlayıp başdan çıkar Hoş yanar yıkılır ey şem'-i şebistânım sana Muma da bak! Senin (bulunduğun) meclisinde ağlayıp baştan çıkmakta. Ey odamı aydınlatan! O mum senin için ne de hoş yanıp yıkılıyor. 'Mum yanarken, baştaki fitilin kenarlarından ağlıyormuş gibi akar. Şair buna gıpta ediyor ve onu sevgilinin aşkı ile baştan çıkmış veya o uğurda başını vermiş olarak gösteriyor.' Subh gibi sâdık olduğum gam-ı aşkında ben Gün gibi rûşen durur ey mâh-ı tâbânım sana Ey ay gibi parlayan sevgilim! Benin sana karşı, aşkının yolunda sabah kadar sâdık olduğum, (doğrusu) gün gibi âşikârdır. Dün rakîbin cevrini men' eyledin ben hastadan Eyledi te'sir gûyâ âh u efgânım sana Dün rakiplerimin, aşkının hastası olan bana yaptıkları eziyetleri meneyledin. Galiba âh ve feryatlarım sana tesir etmiş! Zahm-ı hicrân şerhi çün mümkün değildir dostum Sîne-çâkinden haber versin girîbânım sana Dostum! Anlaşılan o ki (bağrımdaki) ayrılık yarasının şerh etmek mümkün görünmüyor. (Bari) açık duran şu yakam, (aşkından dolayı) göğsümdeki (şerha şerha olmuş) yarıkları sana göstersin (de insafa gel!) Eyleme gönlün gözün cevr ile Avnî'nin harâb Dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana (Sevgilim!) Eziyetlerinle Avnî'nin gözlerini ve gönlünü harap etme! Zira bu deniz (gibi coşkun gözlerim) , sana inciler; bu maden ocağı (gibi gönlüm) de mücevherler sunar.
9
Ağlasa Derd-i Derûnum Çeşm-i Giryânım Sana
Avni (Fatih Sultan Mehmed)
1,788,744
içimden dedim beraber yürüyelim olur mu varsın gemilerimizi taşıyamasın sular varsın yarı yolda uyuya kalsın bize gönderilen bahar. içimden dedim beraber yürüyelim olur mu varsın gölgemiz olsun hüzün dilediği gibi uzatsın canevimize ayaklarını varsın annemiz olsun tütün hayat daha sert vursun yumruklarını. içimden dedim ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi nedir yalnız bize yakışan bu serüven. bu serüven ki bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri ve terketti bizi huzur denen sevgili kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında billur bir kuş gibi. içimden dedim gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu beraber yürüyelim olur mu
7
Beraber Yürüyelim Olur Mu
İbrahim Tenekeci
2,126,038
Ömrün fasılları tez geldi geçti. Yazı verimlidir, kışı verimsiz Bir gün gördüm ki, güçten düşmüşüm. Yıllar öz atını sürdü eğersiz. Ülkü olan yere baş koyan yıllar Gamlı gözlerime yaş koyan yıllar Ey yaşım üstüne yaş koyan yıllar, Nere kaçarsınız benden habersiz? Ey ömür! Görünür artık sahilin, Elin kısıldıkça uzanır dilin. Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın Zehiri yeterli, balı yetersiz. Öz omuz yüküdür herkesin yaşı Derdi – sırdaşıdır, fikri – yoldaşı, Dönüp mizacıma kahır gözyaşı. Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız. Fikirler selinde akandan beri Ayıramadım ben hayırdan şerri Dökülmüş ömrümün yaprak yılları Bahçesi virane, bağı çepersiz Gönül o gönüldür, koca yaşımda, Fikirler kaynaşır yine başımda Yine hücumdayım söz savaşımda, Sözüm teperlidir, özüm tepersiz.
9
Benden Habersiz
Bahtiyar Vahapzade
49,661
Dünyanın en uzun hüznü yağıyor, Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne. Kar yağıyor ve sen gidiyorsun, Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun, Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi O insan ve tabiat çağını. Dön bana ve dinle! Kuşlar uçuşuyor içimde. Loş bir keman solosu gibi Kuşların uçuştuğunu içimde, Dön bana ve dinle. Karanlık denizlerin dibinde, Birtakım incilerin olduğunu Birtakım incilere ve hatıralara Neden bağlı olduğumuzu unutma. Duy beni ve dinle! Denizler boğuşuyor içimde. Unutma diyorum ama sen anla, Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara...
8
Kar Altında Hüzün Denemesi
Erdem Bayazıt
2,146
Uzanir fildisi turlarina Perdeleri cekili odalarin birinde Sabirsiz, gergin ve usta parmaklar Ve calinir kizligi, dolendo. Gecenizde ansizin duydugunuz sestir bu. Hep kendi dunyasinda olacak biliyordu, Ustelik ne kadar var gormedi. Nasil duyar? Duyar Ve alinir yalnizligi, dolendo Gecenizde ansizin doktugunuz yastir bu.
6
Aşk Duyarlığı
Behçet Necatigil
766,411
tarz-ı selefe tekaddüm ettim bir başka lügat tekellüm ettim ben olmadım ol gürûha pey-rev uymuş belî Gencevî'ye Hüsrev billah bu özge mâcerâdır sen bakma ki defter-i belâdır zannetme ki şöyle böyle bir söz gel sen dahi söyle böyle bir söz erbâb-ı sühan tamâm malûm işte kalem işte kişver-i Rûm gördün mü bu vâdi-i kemîni dîvân yolu sanma bu zemîni engüşt-i hatâ uzatma öyle beş beytine bir nazîre söyle az vaktde söyledimse anı nâ-puhteliğin değil nişânı gördük nice şâhlar gedâlar bir anda yapar anı babalar gencînede resm-i nev gözettim ben açtım o genci ben tükettim esrârını Mesnevî'den aldım çaldımsa da mîrî malı çaldım fehmetmeğe sen de himmet eyle ol gevheri bul da sirkat eyle çok görme bu hikmet-i beyânım tevfîka havâle eyle cânım în dem ki zi şâirî eser nîst sultân-ı sühan menem diger nîst
6
Hüsn ü Aşk'tan (Fahriyye-i Şâirâne)
Şeyh Galib
49,680
Bir çığlık düştü karanlıklardan Issız denize Ses beton gibi buz tutuyordu Bir takım gölgeler gidip geliyordu Ay ışıkları gidip geliyordu Deniz yaralı bir tay gibi soluyordu. Kim bizi çeken ayaklarımızdan Suyun yumuşaklığına Yerin katılığına Göğün karanlığına. Bir göz bizi denetliyor - bu muhakkak Bir çığlık boğuluyor denizde - bunu iyi duyuyoruz Bir ışık kesiyor karanlığı bir ustura ağzında Bilmediğimizi anlıyoruz Görmediğimizi seziyoruz Yeni bir çağa çıkıyoruz saçlarımızdan.
7
Soluyan Deniz
Erdem Bayazıt
1,038
Aşkı doğuran şey nedir; O yakınlığı iki can arasında? Ve kopuş ne zaman başlar? Ne zaman biter bir sevda? Bir kurt gibi içten içe Gelişip büyür çürüme Bir an gelir ki aynı mekandasınızdır Ayrı duygusal zamanlarda
6
Ayrılan
Ataol Behramoğlu
105,332
Ey peri cihana sen gibi dilber Ne geldi ne gelir ne gelse gerek La'lin gibi Lokman tiryak-ı ekber Ne buldu ne bulur ne bulsa gerek Cefaya başladı kadd-i mevzunum Ta arşa dek çıktı ah-ı derunum Böyle giderse bu çeşm-i pürhunum Ne güldü ne güler ne gülse gerek Ey alem-i hüsnün sahip-kıranı Öldür kelp rakibi verme emanı Öldürmezsen kendi elinle anı Ne öldü ne ölür ne ölse gerek Bunca dem akarken gözümden yaşlar Vaad etmiş iken silmeğe dilber Ahdine durmadı ol peri-peyker Ne sildi ne siler ne silse gerek Gevheri güzeller gitti yabana Lale gibi çıktı ol mah meydana Bu cihana benim gibi merdane Ne geldi ne gelir ne gelse gerek
8
Ey Peri Cihana Sen Gibi Dilber
Gevheri
85,056
Kaşların arasından Domdom kurşunu değdi Bir avcı vurdu beni Bin avcı beni yedi Ah dedim ağladım Yaremi bağladım Eğdi yar boynun eğdi Mevlam Kerim’sin dedi Hançer yarası değil Domdom kurşunu değdi Gel gel gümle gel Gel gel gümle gel Gel böğrüme domdom kurşunu Bugünüm harap oldu Dünden iyi midir ki Doktor hasta ben hasta Benden iyi midir ki Ah dedim ağladım Yaremi bağladım Eğdi yar boynun eğdi Mevlam Kerim’sin dedi Hançer yarası değil Domdom kurşunu değdi Gel gel gümle gel Gel gel gümle gel Gel böğrüme domdom kurşunu Mahzuni yar benim Halimi anlasaydı Bütün dertliler gibi İnleyip dinleseydi Ah dedim ağladım Yaremi bağladım Eğdi yar boynun eğdi Mevlam Kerim’sin dedi Hançer yarası değil Domdom kurşunu değdi Gel gel gümle gel Gel gel gümle gel Gel böğrüme domdom kurşunu
7
Dom Dom Kurşunu
Mahzuni Şerif
20,881
Allah birdir Peygamber Hak Rabbül âlemindir mutlak Senlik benlik nedir bırak Söyleyim geldi sırası Kürt’ü Türk’ü ne Çerkez’i Hep Ademin oğlu kızı Beraberce şehit gazi Yanlış var mı ve neresi Kuran’a bak İncil’e bak Dört kitabın dördü de hak Hakir görüp ırk ayırmak Hakikatte yüz karası Binbir ismin birinden tut Senlik benlik nedir sil at Tuttuğun yola doğru git Yoldan çıkıp olma asi Yezit nedir, ne kızılbaş Değil miyiz hep bir kardaş Bizi yakar bizim ataş Söndürmektir tek çaresi Kişi ne çeker dilinden Hem belinden, hem elinden Hayır ve şer emelinden Hakikat bunun burası Şu âlemi yaratan bir Odur külli şeye kâdir Alevi Sünnilik nedir Menfaattir varvarası Cümle canlı hep topraktan Var olmuştur emir Haktan Rahmet dile sen Allah’tan Tükenmez rahmet deryası Veysel sapma sağa sola Sen Allah’tan birlik dile İkilikten gelir bela Dava insanlık davası…
9
Senlik Benlik Nedir Bırak
Aşık Veysel Şatıroğlu
53,437
önüm arkam sağım solum beton hey toprak neredeysen çık
6
Saklambaç
Nevzat Çelik
11,220
Kuşatma altında karar vermem gerekiyor Ömrümü etkileyecek kararları. Kuytu bahçelerde değil Sarsak odalarda yaşıyorum aşkı. En güzel dizeyi buluyorum derken Bozuyor düşümü bir klakson sesi Aklımda hayatım üstüne düşünceler Ve pantolonumdaki yağ lekesi. Sırıtkan,sırnaşık bir reklam spotu Ekleniyor sonuna duygulu bir filmin Sevgi yitiriyor anlamını Kaypaklaşıyor kin. Bir çocuk ölüsüyle yan yana Yaşıyor içimde gülen çocuk. Katıksız sevinç duymayı Ve üzülmeyi artık unuttuk. Gök diye bir şey vardı bir zaman Sonsuz,engin,mavi Şimdi sünepe bulutların Hasta köpekler gibi gezindiği Ve dalgakıranlarla zincirlenmiş deniz Gitgide çürüyen bir su olmada artık Akıtmada zehrini doğaya İçimizdeki bataklık... Kuşatma altında vermem gerekiyor Ömrümü etkileyecek kararları. Fakat hiçbir şey kurutamayacak Çorak topraklarda yeşerttiğim aşkı... (1978)
6
Kuşatmada
Ataol Behramoğlu
2,135,526
Ten bitirdi hazlarını, tükendi kitap; Kaçsam, kaçsam uzaklara... Üstümde mehtap; Sanıyorum en güzeli mestoluşların Gökle engin arasında uçan kuşların. Kim tutacak denizlere bağlı bu gönlü? Ne gözlere gülümseyen bahçenin gülü, Ne sütbeyaz kâğıtlara aksi lambanın Ne dizinde yavrusunu emziren kadın. Gideceğim, güzel gemi haydi demir al, O ellere yelken aç ki sanılır masal... Bir üzüntü, küskün ama umutlarına İnanıyor mendillerin elvedasına. Belki deli rüzgârlara uyan direkler Karayelde bir kazaya baş eğecekler Ve görünmez olacaklar... Denizler derin Gönül, dinle türküsünü gemicilerin...
10
Deniz Meltemi
Stephane Mallarme
33,914
Seni aramam için beni uzağa attın! Alemi benim, beni kendin için yarattın!
8
Allah ve İnsan
Necip Fazıl Kısakürek
3,697
gelişimiz götü mumlu mektupla olmadı bu dünyaya gidişimiz bando davul olmayacak elbet geldik açmasa olmayacak çiçekler gibi direndik zincirini çürüten mahkumlar gibi bekledik bir yerlerden çıkıp gelecek diye gelecek de gözyaşımız dinecek diye kirimiz pasımız yunacak diye karnımız adam gibi doyacak diye haksızın damına koyacak diye gelmedin ulan gelmedin ulan gelmedin gardiyan ettin bizi bu gecelere yavrum hasan Hüseyin övünmeyi şişinmeyi bir yana bırak neyini tattın oğlum neresine dokundun su ellerinle tamam oldu mu ağzın burnun tamam oldu mu tamam mi kulakların doydu mu bir yerlerin yavrum hasan Hüseyin öptün mu güzel oğlum, güzel güzel kızları ağızlarından okşadın mi has bahçede harika memelerini içtin mi içkilerin heyheylisini yıldızları topladığın oldu mu geceleri gemilere bindin mi oğlum hasan Hüseyin uçaklara bindin mi füzelere bindin mi Nusaybin’i geçtin mi oğlum hasan Hüseyin övünmeyi şişinmeyi bir yana bırak kaç kundura kaç gömlek kaç ekmek kaç sigara bir çubuk sazan balığı olu çaylardan ve bir deli dilenci öğle ezanlarında ne senet verdi kimse bize ne de bastık sözleşmeye kalıbımızı ey feşmekan oğlu falan festekiz kalacaksın su kadar yıl yapacaksın sunu bunu yiyeceksin şunu şunu göreceksin onu bunu sonra da ey benim canim efendim yaprak düşer gibi daldan ey feşmekan oğlu falan festekiz geldik hemen gidecek gibi kaldık bir şey diyecek gibi dedik mi demedik mi zincirde yatanlardan yatacaklardan belli öyle bir kargaşada açtık ki gözlerimizi soygun çalar vurgun oynar otuzun tadı nedir tadı nedir kırka merdiven dayamanın meyvelerden neye benzer elliden öte kaç beş köşelidir yetmiş beşlerde dünya seksende ne görünür kadın bacakları insanin gözüne seksenden öte giden yolda ne yandan doğar güneş öpüşmek tuzlu mudur eksi midir kekre midir yoksa belalı bir uçurum mu donup geriye bakmak ne soracak vakit bulduk ne de bir söyleyen çıktı yaşadık yetmiş yaşın bütün sığlıklarını daha on beşimizde yaşadık otuz beşte on beşin o buğulu o bulanık o deli coş düşlerini uzandıkça uzaklaştı bizden o yüklü dallar kıyılar kaçtı ellerimizden biz çırpındıkça bir yer ki medet umar insan ölümden çek ipini öylesi yaşamanın yüz yıl da yaşasan değmez bir boka bin yıl yaşasan arkası boş belki de en güzeli en yiğitçesi denize dalar gibi dalmak kavgaya anılarda yasamak alın ulan kavat oğlu kavatlar alın ulan deyyus oğlu deyyuslar alın da düşün yola
7
Duraktaki Işık
Hasan Hüseyin Korkmazgil
298,672
41 Bu serviden uzundur dileği gülün, Elde olsun kadeh ve eteği gülün, Ölüm kurdu kapıda, yırtılmadan gel; Yaşam gömleğimiz ve gömleği gülün!
6
41 Nolu Rubai
Ömer Hayyam
29,544
Durgun havuzları işlesin bırak Yaprakların güneş ve ölüm rengi, Sen kalbini dinle,ufkuna bak. Düşünme mevsimi inleten rengi Elemdir mest etsin ruhunu Eser rüzgarların durgun ahengi. Yan yana sessizce mevsimle keder Hicrana aldanmış kalbimde gezin Esen rüzgarlara sen kendini ver.
7
Sonbahar
Ahmet Hamdi Tanpınar
37,447
Toplarız yansılarımızı sulardan Akşamlar kilitlerken suları karanlığa Akşamlar karanlığa kilitleyince suları Susup kaldıysak bile inanmadık yalnızlığa Umutsuzluk bile iyidir Ardından sen gelirsin, umut gelir Ellerin sessizce uzanır bana Ovada tomurcuklar patlarken birere birer Her dokunuşun beni değiştirir Akşam pembeliğini yayar sulara Ben seni hep umuda benzetirim Ben seni benzetemem yalnızlığa...
7
Akşamın Yansıları
Afşar Timuçin
104,497
Deli gönül gezer gezer gelirsin Arı gibi her çicekten alırsın Nerde güzel görsen orda kalırsın Ben senin derdini çekemem gönül Santur mu istersin saz mı istersin Ördek mi istersin kaz mı istersin Tomurcuk memeli kız mı istersin Ben senin derdini çekemem gönül Çıkıp yücelere bakmak istersin Coşkun sular gibi akmak istersin Her güzelle yatıp kalkmak istersin Ben senin derdini çekemem gönül Karac'oğlan der ki okuyam yazam Keleş değilim ki kervanlar bozam Giyinem kuşanam bir hosça gezem Ben senin derdini çekemem gönül
7
Deli Gönül Gezer Gezer Gelirsin
Karacaoğlan
82,852
Seninle mutluydum Berlin'de Sen olduğun için Berlin güzeldi Berlin, sen vardın diye sıcaktı Şimdi sensiz ne yaparım İşinden atılmış işçiler gibiyim Mektubun, sanki çıkmış belgem fabrikadan Binlerce makina uğulduyor kulaklarımda Yazdıklarının farkı yok almancadan Okudukça anlamıyorum hiç bir şeyi Anlamıyorum neden değiştiğini mevsimlerin Anlamıyorum seni, sensizliği Anlamıyorum... Caffee Kranzler'de yine yaşlılar oturuyor Pientka'da ise gençler Seni Pientka'da arıyorum Kendimi Kranzler'de Ve öylece geçiyor günler, geceler Krauzberg'te her adımda bir Türk Bir türkü tutturmuş geçiyor Hasretlik üstüne, yokluk üstüne Dindirmiyor acısını gazeteler, demeçler Atıyor çöp tenekesine Ben de mektubunu yırtıp atıyorum Yakıyorum üstelik Ama yetmiyor anılara gücüm Bir Wansee, bir Grünewald, bir Tegel Yürüyorum Oysa arkada gözüm
6
Sensizlik Üstüne
Ahmet Selçuk İlkan
105,836
Bize de Banaz'da Pir Sultan derler Bizi de kem kişi bellemesinler Paşa hademine tembih eylesin Kolum çekip elim bağlamasınlar Hüseyin Gazi Sultan binsin atına Dayanılmaz çarh-ı felek zatına Bizden selâm söylen ev külfetine Çıkıp ele karşı ağlamasınlar Ala gözlüm zülfün kelep eylesin Döksün mah yüzüne nikap eylesin Ali Baba Hak'tan dilek dilesin Bizi dâr dibinde eğlemesinler Ali Baba eğer söze uyarsa Emir Hüdâ'nındır, beyler kıyarsa Ala gözlü yavrularım duyarsa Alı çözüp kara bağlamasınlar Surum işlemedi, kaddim büküldü Beyaz vücudumun bendi söküldü Önüm sıra kırklar, pirler çekildi Daha beyler bizi dillemesinler Pir Sultan Abdal'ım coşkun akarım Akar akar dost yoluna bakarım Pirim aldım seyrangâha çıkarım Daha Yıldız Dağı'n yaylamasınlar
7
Bize De Banaz'da Pir Sultan Derler
Pir Sultan Abdal
14,692
Maviyi anlarsın. Denizi anlarsın. Mavi denizi Zor anlarsın....
7
Ölüm
Melih Cevdet Anday
884
Bizi bilirsin; avuçla su içmeyi marifet biliriz, yenilmeyi bir de kendi sahamızda... bizi bilirsin; saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz, limonla! tesbih yaparız, düş kırıklarından.. bizi bilirsin; ağzının içinde oturmak isteriz ve rutubetin en yakıştığı yer biliriz ağzını... bizi bilirsin; yaşamak biliriz, vademiz dolduğunda avuçlarında gömülmeyi...
7
Bildiğin Gibi Değil
Yılmaz Erdoğan
345,137
Ben bu derde düşeli Bu sakalı kırkarım Hak ile bilişeli Bu sakalı kırkarım Ben keserim o biter Çemende bülbül öter Usta berber der 'yeter' Bu sakalı kırkarım Ben çalarım tanbura Giyinirim tennure Hak çerağın uyara! Bu sakalı kırkarım Ben gezerim yazıda Kuvvetim var pazuda Ne işim var kazıda! Bu sakalı kırkarım Kaba sakal istemem Hep kesilse gam yemem Hiç kısa - uzun demem, Bu sakalı kırkarım Var mı bunda bir hatam Gayrı gönülden atam Çok mu gelir bir tutam? Bu sakalı kırkarım Aşka olup mülazım Bilindi cümle razım... Gayrı, sakal ne lazım! Bu sakalı kırkarım Bıyığımla başımı, Kirpiğimi kaşımı... Hak onara işimi... Bu sakalı kırkarım Kaygusuz Abdal menem Fartu furtu bilmenem Tek tüyünü koymanam Bu sakalı kırkarım
8
Sakalım
Kaygusuz Abdal
63,748
Ben Böyle Taşların Çukurların İçinde Kalmışsam Yalnızsam Hor Görülmüşsem Arkasızsam Ve Böyleyse Bahtı Siyahım Yemin Kasem Olsun Ve And Olsun Şart Olsun Yerde Kalmaz Ahım.
6
And Olsun Şart olsun
Enver Gökçe
2,260,512
Kim ki candan geçmez ise deyin bize yâr olmasın, Âr u ırz ile gelüp âşıklara bâr olmasın. Gam yükün âşık olan dâim çeke gelmiş durur, Duymayın dost derdine aşka giriftâr olmasın. Derd uyutmaz rahat etmez gece gündüz âşıkı, Şol ki bülbüldür güle karşı nice zâr olmasın. Zevk-i tâatle kimesne hâl-i aşkı anlamaz, Tâlib-i sâdık isen belinde zünnâr olmasın. Remz-i Hakk’a mahrem olmak değmenin kârı değil, Kim dilerse aşk ile yâr olsun, ağyâr olmasın. Zerrece aşk adu kimde olsa yakar varlığın, Aşk odu ister ki Hakk’dan gayri hiç var olmasın. Cümle efkârın hurûfun cem edüp tevhid ile Nokta-i vahdette haşr ol gayri efkâr olmasın. Ey Niyâzî hâl-i aşkı herkese fâş eyleme, Sırr-ı Hakk’dır ana bigâne haberdâr olmasın.
9
Kim Ki Candan Geçmez İse
Niyazi Mısri
14,113
Neye baksam aynı şey,neyi görsem aynı şey, Olan sensin hey gidi hakikat sultanı hey.
6
Hey
Necip Fazıl Kısakürek
63,200
Yemeden olmuyor Yapılara, yakıtlara, taşıtlara Ödemeden Yememize ne kaldı? Sıcak durulmuyor Otur oturduğun yerde Geçsin bu gün de gidersiz Geçmemize ne kaldı? Vurulsa yüzdeye Kaçta kaç yaşamak Bir şeyler görmeye Görmemize ne kaldı?
5
Aile Durumu
Behçet Necatigil
2,125,779
Gözlerinde bir giz yanıyor, el değmemiş kızıl yonca, can yoldaşım benim Nefret ya da aşk – bilir miyim bunu? - kara sadağının bitmez tükenmez ışığında Bedenim gölgeye serilene ve sandallarım kuma gömülene kadar sen benim yanımda olacaksın. - Susuzluk mu yoksa yolumun üstündeki su musun sen? Söyle bana, el değmemiş kızıl yonca, can yoldaşım benim.
9
Gözlerinde
Antonio Machado
2,152,074
Muhabbet bağında bir gül açıldı Bir derdim var bin dermana değişmem Yüküm lal-i gevher mercan saçarım Bir derdim var bin dermana değişmem Cemi kuşlar dile gelir yazım der Gövel turnam Şam'dan gelir güzüm der Benim yarelerim tuzum tuzum der Bir derdim var bin dermana değişmem Garip bülbül gönlüm eğler ses ile Nicelerin ömrü gitmiş yas ile Aratıp bulduğum pir heves ile Bir derdim var bin dermana değişmem Mende eyder niyazım var özüne Güzel pir ayıbım vurma yüzüme Yarelerim hoş görünür gözüme Bir derdim var bin dermana değişmem Şah Hatayi'm muhabbete bakarım Men doluyum men dolana akarım Güzel pirim bir dert vermiş çekerim Bir derdim var bin dermana değişmem
9
Muhabbet Bağında Bir Gül Açıldı
Şah Hatayi
100,571
Ve şehrin yaşlılarından biri, 'Bize iyilik ve kötülükten bahset.' dedi. Ve o cevap verdi: 'Yalnızca içinizdeki iyilikten bahsedebilirim, kötülükten değil. Çünkü kötülük, kendi açlık ve susuzluğu içinde azap çeken iyilikten başka ne olabilir ki? Gerçekten de iyilik, acıktığında en karanlık mağaralarda bile yiyecek arar ve susadığında kirli, durgun sulardan bile içer. Siz, kendinizle bir olduğunuzda iyisiniz; bununla birlikte, kendinizle bir olmadığınızda, kötü değilsiniz. Çünkü parçalanmış bir aile eşkiyaların ini değildir; sadece parçalanmış bir ailedir. Ve dümensiz bir gemi, tehlikeli adalar arasında amaçsızca dolaşır durur, ama dibe batmaz. Siz, kendinizden bir şeyler vermeye çabaladığınızda iyisiniz; Kendiniz için bir kazanç sağlamaya çalıştığınızda ise, kötü değilsiniz. Çünkü, bir şey kazanmak için uğraştığınızda, toprağa tutunan ve onun göğsünde beslenen bir kök gibisiniz. Doğaldır ki, meyve köke 'Benim gibi, olgun, dolgun ve bol bol veren ol..' demez. Çünkü, almak nasıl kök için bir ihtiyaçsa, meyve için de vermek bir gereksinimdir. Konuşurken tamamen uyanıksanız, iyisiniz. Ama, diliniz anlamsızca kekelerken uyukluyorsanız, kötü değilsiniz; Ve sürçen bir konuşma bile, zayıf bir dili güçlendirebilir. Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla ilerlediğinizde iyisiniz; Fakat oraya topallıyarak gittiğinizde de, kötü değilsiniz. Çünkü topallayanlarınız bile geri gitmez. Fakat güçlü ve hızlı olanlarınız, incelik gösterin ve topal birinin yanında asla topalllamayın. Siz, sayısız konuda iyisiniz ve iyi olmadığınızda ise, kötü değilsiniz. Sadece oyalanıyor ve tembellik ediyorsunuz. Ne yazık ki, geyikler kaplumbağalara çevikliği öğretemiyor. İyiliğinizin, üstün beninize duyduğunuz özlemde saklı ve bu özlem herbirinizde mevcut. Ancak bazılarınızda bu özlem, yamaçların gizemini ve ormanın ezgilerini taşıyarak, büyük bir güçle denize doğru akan bir sel gibidir. Ve diğerlerinde ise, dönemeçlerle ve kavislerle yolunu kaybeden, kıyıya ulaşmadan önce oyalanıp duran durgun bir ırmağa benzer. Yine de özlemi fazla olanın, az olana 'Neden bu kadar yavaşsın, neden duraklıyorsun? ' demesine izin vermeyin. Çünkü gerçekten iyi olan, ne çıplak birine, `Neden elbisen yok? ' diye sorar, ne de evsiz olana 'Evine ne oldu? ' der.' Ermiş - 1923
7
İyilik ve Kötülük
Halil Cibran
2,110,954
Oğul, İnsan vardır, şafak vaktinde doğar,gün batarken ölürler! Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir! İki parlak güneşe aldanıp sonra da karda, ayazda kavrulup gitme! Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin! Ama; Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, Sabah rüzgarında savrulur gidersin. Öfken ve benliğin bir olup aklını yener! Daima sabırlı ol, sebatlı ve iradene sahip olasın. Çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil! Her işin gereğini vaktinde yap! Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alynma! Gördüğünü söyleme bildiğini bilme! Sözünü unutma! Sözü söz olsun diye söyleme! Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir! Sevdiğin yere sık gidip gelme, kalkar muhabbetin, itibar olmaz Üç kişiye acı: Cahiller arasyndaki alime, Zenginken fakir düşene, Hatırlı iken itbarını kaybedene! Unutnma ki: Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir! Ulularla, düşmanlarını hor görme! Düşmanını çoğaltma, düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle! Haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki: atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!
9
Şeyh Edebali'den Osman Gaziye Nasihat
Şeyh Edebali
35,072
Kendimi görebiliyorum şimdiden bütün o intihar günlerinden gecelerinden sonra canı sıkkın, tapon bir hemşirenin elinde (o da ancak şansım yaver gider, ancak ünlenebilirsem) o kupkuru huzur evlerinin birinden taşınırken... tekerlekli iskemlemde dik dik oturur... gözlerim kafatasımın karanlığına kaymış, neredeyse kör, azrailin göstereceği merhameti beklerken... 'Ne güzel gün değil mi Bay Bukowski? ' 'Yaa, evet öyle...' çocuklar geçer gider, ben yokum bile tatlı kadınlar geçer gider kocaman kızgın belleriyle sımsıcak kalçalarıyla taş gibi kızgın heryerleriyle sevilmek için yalvara yakara geçer gider kadınlar, ben— yokumdur bense. 'Bu üç gündür çıkan ilk güneş Bay Bukowski' 'Yaa, evet, öyle' İşte oturuyorumdur tekerlekli iskemlemde bu kâğıttan daha beyaz, kanı çekilmiş, beyni gitmiş, kumarı kesik, ben, Bukowski bitmiş, gitmiş... 'Ne güzel gün değil mi Bay Bukowski? ' 'Yaa, evet, öyle...' derim, pijamalarıma işerken salyalar akar ağzımdan. İki öğrenci koşarak geçer gider. 'Hey, gördün mü şu moruğu? ' 'Yaa evet, midemi kaldırdı valla! ' bütün o intihar tehditlerinden sonra başka biri intihar etti sonunda yerime... hemşire tekerlekli iskemleyi durdurup bir gül koparır verir elime. anlamam ne olduğunu bile. Bilmemnem olsa farketmez neye yarayıp neye yaramadığına bakınca.
7
İntiharcı Çocuğun Son günleri
Charles Bukowski
2,244
Dostlar bilin ki burda Bir fakir Cahit Külebi Garaja çekilmiş hurda Paslanmış kamyonlar gibi Bekler durur Ankarada. Ne kadın, ne aşk, ne kumar Ne çalışmak, akşamadek; Yüz vermez oldu sokaklar Bir bardak su, biraz ekmek, Yaşa yaşadığın kadar! Gel be dünyalık hevesim Sokul bir parça yanima! Toplasalar çıkmaz sesim Bütün kızları başıma, Gelmez elimi süresim. Hasreti yeşerten, ufak Ufak esen mavi rüzgâr Nerde rüyalı ve uzak Bıldır gezdığım tarlalar! Dul bir kadın kadar sicak!
6
Dostlara Türkü
Cahit Külebi
1,482,364
Kelam eyle varsın gerçek olmasın Sen seviyorum de yalan da olsa Söyleyecek başka sözün kalmasın Sen seviyorum de yalan da olsa Güller mi dalında solmadı sanki Ecel mi kapıyı çalmadı sanki Hangi gerçek yalan olmadı sanki Sen seviyorum de yalan da olsa Seden gelir geri sana giderim Senle başlar senle biter kederim Bir söze bir ömür feda ederim Sen seviyorum de yalan da olsa Hiç merak etme sen sevinirim ben Sen söyle yeter ki avunurum ben Yalanını bile savunurum ben Sen seviyorum de yalan da olsa
7
Yalan da Olsa
Uğur Işılak
50,703
Gamlı gönlüm bekliyorki yaz gele Yaylamıza gelin gele kız gele Deli gönlüm nasıl yardan vazgeçe Hunu dağı dumandır Emirelez çimendir Duydum dost bana küsmüş Daha gönlüm gümandır Dön dön seher yıldızı Ne dön dön çoban yıldızı ayırma bizi Afşin senin güzellerin nic olmuş Binboğada yar sevmesi güç olmuş Bizim elin harmanları cec olmuş Hunu dağı dumandır Emirelez çimendir Duydum dost bana küsmüş Daha gönlüm gümandır Dön dön seher yıldızı Ne dön dön çoban yıldızı ayırma bizi Der Mahzuni sevda düştü serime Ben gidince Selam gelir yerime Dağlar dayanmıyor ahuzarıma Hunu dağı dumandır Emirelez çimendir Duydum dost bana küsmüş Daha gönlüm gümandır Dön dön seher yıldızı Ne dön dön çoban yıldızı ayırma bizi
10
Hunu Dağı
Mahzuni Şerif
1,568,615
a Dehşetli üşüyor ansızın gözbebeklerinden alaturka kurtulmuş yoksa saçları bütün saçları dünyaya akıyor aksarayda ve üç kulaç derinde beklemek daha başka sırtüstü yatıyor bütün azaları kirlenmiş günahlarından işlenmiş apayrı tüyleriyle kızlığından tavşan dokunulmazlığı bir sahne mutlaka ve galiba karnının bir bölümünden sonsuz ürperiyor topyekûn bahriyeden ve murtazadan çırılçıplak saçlarıyla gizleniyor delikanlı kucaklardan hoşlandığı kadar derin yataklarda anlaşılmış haydarpaşadan binip kurtalanda trenden iner gibi bir kız beklemek daha başka şey sen benim kızlığını bildiğim kiliselerden kaçmış yağmur gibi gözyaşlarınla minareler gibi tutuldun sır vermez dip odalarına atıldın kahramanlığın başkalarına kalırsa her an dokunulmaktasın bunca tanışıklığımız varken sana dair bana söz düşmüyor eğer düşerse benimle kutsaldır buna rağmen başından bir maceradır geçmiş bin türlü makam geçmiştir derim b yaratılmanın bir yoksulluğu da gereklilik bir de öğünmüş gibi değil oysa kuşların ikimizi gece yirmi dört cephelerinde gözlemesi ustalıkla yüzde yüz bir tanımazlık sorunu her yanın dudaktır üstün bezelye taneleri senin kır çiçekleri ayarında laleliğin mayland'da hiç ama aşk değil bir tutam göz ağrısı aşk değil kana bulanmış bir yürek bir etek serüveni sonuç zavallı ilkbahar giyotinleri güneşin ilgisiz damarlarıyla yapayalnız bir keder sendeki santa luçiya gözleri benimkisi harzemşah c saygılı dudaklarınla yarıştım ince bir ilgi yaşadım kıvranışlarında gözlerinde 'harikulâde' yaş bulutları Yürek safındaydım sen bin mil uzaktan koska göz değil aşk aşk değil bin çeşit göz bunca çıldırdım hem ilgisiz koridor görüp ölüyordum çizmeli tülbentli kız saçlarında yirmi yedi yıl lodos laleliden otobüse biniyor kimbilir nerede oturuyor her çizgisi ezmeyle bilenmiş üç 'aziz' bakışını yakaladım bin yıldır cephane taramış hep blek börd bir gözdeyiz sıra kimin benimse - rölans
6
Berducesi-1962
Cahit Zarifoğlu
508,093
Canım erenlere kurban,serim meydanda meydanda Bütün ikrar canım feda, canım meydanda meydanda Yanarım yoktur dumanım,gönlümde yoktur gümanım Al malım bağışla canım,varım meydanda meydanda Kellemi koltuğuma aldım,kan ettim kapına geldim Ettiğime pişman oldum serim meydanda meydanda Yoktur çınarımi timarım,yoktur kalbimde gümanım Al malım varlığa canım,dilim meydanda meydanda Ol kelp rakipten kaçın,Mü'mine hülleler biçin Ben bülbülüm bir gül için,zarım meydanda meydanda Mü'min olan olur Veli,Veli olan olur gani Nesimi'yem yüzün beni,Derim meydanda meydanda
7
Canım Erenlere Kurban
Kul Nesimi
38,856
Durma artık burada uysal âşık! Aydınlık milinin yatağında. Bilemiyoruz belki de meşe o ağacın adı, Anlamıyoruz varolduğumuzu gölgesinde ağırbaşlılığın. Veda geliyor şimdi, öğretmek için Sergilenmeyi, uçuşan geriye dönen vakitte. Kime, kime gönderiyor incelen yapraklarını güzün, kavisin beyaz yanağıyla? Bu aklıkta, minarem mavi benim. Işığım denize kayıyor, bir sayıklama İzleğiyle, bir zamanlar pay verdiğimiz insanlığa!
7
Çok Güzel
Nilgün Marmara
38,633
Girdim Aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum Geştediben denizler Hızır'layın gezer oldum Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum Sordum deniz malikine ırak değil salığına Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var Haznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldum Ben ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum Dost bağının bülbülüyüm budaktab-n gül üzer oldum Ol budakta biter iman iman bitse gider güman Dün gün isim budur heman nefsime bir tatar oldum Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara Hümeti yok resul'lere bentlerini bozar oldum Bu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı Aldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldum Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum
8
Ah Nefis
Yunus Emre
24,756
Seni ikimiz de seviyoruz anlaşılan, Birbirimize inat, kıyasıya Hiçbir rakip birbirine bu kadar yakın olmadı Seni seviyor olmam ama onu sevmiyor olamamam bu işin kötü yanı Seni ikimiz de seviyoruz, Ben ikinizi de seviyorum. Onun beni sevip sevmediği bilmiyorum. O beyaz atlı prens, Bense bu masalı anlatan. Ya sen? Beyaz atlı prensin öptüğü uyuyan güzel mi, Yoksa bu masalı anlatan kişinin dizlerinde uyuyan güzel mi? Beyaz atlı prensin öptüğü uyuyan güzelsen uyan Çünkü masal böyle devam ediyor. Eğer masalı anlatan kişinin dizlerinde uyuyan güzelsen İster uyan, ister uyanma, Çünkü o seni her halinle seviyor.
8
Uyuyan Güzel
Uğur Arslan
104,672
Çünkü dilber bana meylin yoğ idi Ezelinden ikrar vermiye idin Muhabbettir güzelliğin nişanı Uğrun uğrun bakıp gülmiye idin Hani benim ile yiyip içtiğin Yiyip içip ak göğsünü açtığın Simden sonra fayda etmez kaçtığın Soyunup koynuma girmiye idin Siyah zülfün mâh yüze etmiş perde Sen uğrattın beni bin türlü derde Ben kendi hâlimde gezdiğim yerde Arayıp bergüzâr vermiye idin Kul Mustafa'm eydür canadır kastım Çok ağlattı beni gözleri mestim İncitme sevdiğim severim dostum İncitirsem güzel olmıya idin
6
Çünkü Dilber Bana Meylin Yoğ İdi
Kayıkçı Kul Mustafa
5,133
Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, Kime ne, asılmaz duvar bendedir, Süslenmiş gemiler geçse açıktan, Sanırım gittiği diyar bendedir. Yaram var, havanlar dövemez merhem; Yüküm var, bulamaz pazarlar dirhem. Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem; Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir.
8
Bendedir
Necip Fazıl Kısakürek
38,602
Ayrılığın nağmesi bu duyduğumuz, Bakışların gönlümü caydırmadan git. Ne bir hatıran kalsın ne de bir umut, Duruşların gönlümü yandırmadan git. Bütün resimlerini sök at duvardan, Sana ait ne varsa çıkart odamdan. Kitabın arasında şöyle canından, Bir gül bırakmıştın ya soldurmadan git. Hani bir şarkı vardı mazide kalan, Öyle içten acıklı, öylesi nalan. Göğsüme yaslanıp da sevince boğan, Yeşermiş tüm aşkları kurutmadan git. Nasıl güzeldi herşey hatırlasana, Nasıl gülüşürdük biz dert ortasında. Ekmek paramız yokmuş ne gam, ne tasa, Güzel hatıraları zehretmeden git. Hani mevsimlerden, hep biri bahardı, Hani gökten her cemre bize yağardı, Hani kış ortasında mevsim bahardı, Şu inanmış gönlümü, kandırmadan git. Allah aşkına bırak, öldürmeden git...
8
Git
Bedirhan Gökçe
21,212
Haydi burda öl dediler bana Ölmek istemiyorum demedim Demedim ama Şimdi bilmek istiyorum Toprak gene bizim zamanımızdaki gibi mi sürülecek? Tezgah başında çalışırken Gene denizde,güneşte mi kalacak adamın aklı? Biz nasıl olsa öldük. Artık ne çiçek koklamak. Ne de ötekine berikine içerleyip Rakıya sarılmak var bizim için? Hiç hiçbir şey kalmadı. Bari bizden sonra ne olacağını bilsek... MC Anday
6
Bizden Sonra
Melih Cevdet Anday
100,568
Antoloji.com 'un Notu: Aşağıdaki yazı Ahmet Altan tarafından 1995 yılında Yeni Yüzyıl gazetesindeki köşesinde yayınlanmıştır. Bu nedenle yazının Halil Cibran'a mı yoksa Ahmet Altan'a mı ait olduğu konusunda şüphe vardır. Bu yönde gerçek bilgiye sahip ziyaretçilerimizin, şiirin altına kaynak belirterek yazmalarını rica ederiz. ***** Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin sen, hazdan olmayacak mahvin. Acıyla karıldı harcın ama acıya da yabancısın. Ağıtları sen yakarsın ama kendi kulakların duymaz kendi ağıdını, Bir koyun sürüsünden çalar gibi çalarlar insanlarını ve sen bir koyun sürüsü gibi bakarsın çalınanlarına. Tanrı'ya yakarır ama firavunlara taparsın. Musa Kızıldenizi açsa önünde, sen o denizden geçmezsin. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Korkarsın kendinden olmayan herkesten. Ve sen kendinden bile korkarsın. Hazreti İbrahim olsan, sana gönderilen kurbanı sen pazarda satarsın. Hazreti İsa'yı gözünün önünde çarmıha gerseler, sen başka şeylere ağlarsın. Gündüzleri Maria Magdalena'yı 'fahişe' diye taşlar, geceleri koynuna girmeye çabalarsın. Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i, Kuran'ı bilirsin. Hazreti Davud için üzülür ama Golyat'ı tutarsın. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerinin dediklerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Dönüp de bakmazsın ölülerine. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama sen kendi acına da yabancısın. Kadınların siyah giyer, kederle solar tenleri ama onları görmezsin. Her kuytulukta bir çocuğun vurulur, aldırmazsın. Merhamet dilenir, şefkat dilenir, para dilenirsin. Ve nefret edersin dilencilerden. Utancı bilir ama utanmazsın. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Bütün seslerin arasında yalnızca kırbaç sesini dinlersin sen. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Sana yapılmadıkça işkenceye karşı çıkmazsın. Senin bedenine dokunmadıkça hiçbir acıyı duymazsın. Örümcek olsan Hazreti Muhammed'in saklandığı mağaraya bir ağ örmezsin. Her koyun gibi kendi bacağından asılır, her koyun gibi tek başına melersin. Hazreti Hüseyin'in kellesini vurmaz ama vuranı alkışlarsın. Muaviye'ye kızar ama ayaklanmazsın. Hazreti Ömer'i bıçaklayan ele sen bıçak olursun. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin. Ölülerine dönüp de bakmazsın. Lut kavminden de değilsin hazdan olmayacak mahvin. Ama arkana baktığın için taş kesileceksin. Ve sen kendine bile ağlamayacaksın. Komşun aç yatarken sen tok olmaktan haya etmezsin. Musa önünde Kızıldeniz'i açsa o denizden geçemezsin. Tanrıya inanır ama firavunlara taparsın. Ey kavmim... Sen ki peygamberlerini bile dinlemedin beni hiç dinlemezsin.
7
Ey Kavmim
Halil Cibran
31,134
Hak şerleri hayr eyler Zan etme ki ğayr eyler Ârif ânı seyr eyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Sen Hakka tevekkül kıl Tefvîz it ve râhat bul Sabr eyle ve râzı ol Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Kalbin Âna berk eyle Tedbîrini terk eyle Takdîrini derk eyle Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hallâk-ı Rahîm Oldur Rezzâk-ı Kerîm Oldur Fa’âl-i Hakîm Oldur Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Bil kâdî-i hâcâtı Kıl Âna münâcâtı Terk eyle murâdâtı Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Bir işi murâd etme Olduysa inâd etme Haktandır o red etme Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hakkîn olıcak işler Boşdur gam u teşvişler Ol hikmetini işler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hep işleri fâikdır Birbirine lâyıkdır Neylerse muvâfıkdır Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Dilden gamı dûr eyle Rabbinle huzûr eyle Tefvîz-i ümûr eyle Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Sen adli zulüm sanma Teslim ol oda yanma Sabr et sakın usanma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Deme şu niçin şöyle Yerincedir ol öyle Bak sonuna sabr eyle Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hiç kimseye hor bakma İncitme gönül yıkma Sen nefsine yan çıkma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Mü’min işi reng olmaz Âkıl huyu ceng olmaz Ârif dili teng olmaz Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hoş sabr-ı cemîlimdir Takdîr-i kefîlimdir Allah kim vekîlimdir Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Her dilde Ânın adı Her canda Ânın yâdı Her kuladır imdâdı Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Nâçâr kalıcak yerde Nâgâh açar ol perde Dermân eder ol derde Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Her kuluna her ânda Geh kahr u geh ihsânda Her ânda O bir şânda Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Geh mu’tî u geh mânî’ Geh dârr u gehî nâfî’ Geh hâfid u geh râfî’ Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Geh bay ider geh miskin Geh hurrem ü geh ğamgîn Geh şûh u gehî sengîn Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler... Geh ‘abdin ider ârif Geh eymen u geh hâif Her kalbi odır sârif Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Geh kalbini boş eyler Geh hulkını hoş eyler Geh ‘ışkına dûş eyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Az ye az uyu az iç Ten mezbelesinden geç Dil gülşenine gel göç Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Bu nâs ile yorulma Nefsinle dahî kalma Kalbinden ırağ olma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Geçmişle geri kalma Müstakbele hem dalma Hâl ile dahî olma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Her dem Ânı zikr eyle Zeyrekliği koy şöyle Hayrân-ı Hak ol söyle Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Gel hayrete dal bir yol Kendin unut Ânı bul Koy gafleti hâzır ol Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Her sözde nasîhat var Her nesnede zînet var Her işte ganîmet var Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Hep remz ü işârettir Hep ğamz ü beşâretdir Hep ayn-ı inâyetdir Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Her söyleyeni dinle Ol söyleteni anla Hoş eyle kabul canla Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Bil elsine-i halkı Aklâm-ı Hak ey Hakkî Öğren edeb ü hulkı Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler… Vallâhi güzel etmiş, Billâhi güzel etmiş, Tallâhi güzel etmiş, Allah görelim netmiş, Netmişse güzel etmiş…
9
Tefvîznâme
Erzurumlu İbrahim Hakkı
41,537
Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sâdık yârim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sâdık yârim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sadık yarim kara topraktır.. Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile döğmeyince kıt verdi Benim sadık yarim kara topraktır.. Adem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyva yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yarim kara topraktır.. Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sadık yarim kara topraktır.. İşkence yaptıkca bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yarim kara topraktır.. Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yarim kara topraktır.. Dileğin var ise iste Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yarim kara topraktır.. Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allaha Hak'kın hazinesi gizli toprakta Benim sadık yarim kara topraktır.. Bütün kusurlarım toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım düzlüyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yarim kara topraktır.. Her kim olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yarim kara topraktır.
8
Toprak
Aşık Veysel Şatıroğlu
582,047
Birlikte öğrendik seninle avcumuzda yüreği çarpan kuşa sevgiyi elele duyduk kumsalda denizin milyon yılda yonttuğu taşa sevgiyi tırtılları tanıdık seninle baharda tırtılken daha sevmeyi öğrendik sevgiden üreyen kelebeği toprağı evimiz gibi sevdik seninle birlikte sevdik kuru toprakta ev küren köstebeği köstebeğinden toprağına taşına tırtılından kelebeğine kuşuna elele sevdik bu dünyayı acısıyla sevinciyle sevdik yazıyla kışıyla sevdik köy-köy ülke-ülke gökler gibi sardı dünyayı yağmur gibi sızdı dünyaya dünya kadar oldu sevgimiz elele büyütüp elele derdik elele derip insana verdik verdikçe çoğalan sevgimizi
8
Elele Büyüttük Sevgiyi
Bülent Ecevit
104,872
Can kuşunun her zeman ezkarıdır Varidat Akl u hayalin heman efkarıdır Varidat İşidicek adını duydu canım tadını Bildim ki ariflerin esrarıdır Varidat Sıdkile gönlün sever görmeye canım iver Anıniçün kim Hakk'ın emvarıdır Varidat Ol dürr-i yekdane'nin kadri bilinmez anın Bu dil-i viyrane'nin mi'marıdır Varidat Gerçi kütüb çok yazar İlm-i Ledün'den haber Cümlesi bir bağçedir ezkarıdır Varidat İlm-i Füsus'la tamu odları söner kamu Anın yerinde biten gülzarıdır Varidat Muhyeddin ü Bedrettin etdiler ihyay-ı din Derya Niyazi 'Füsus' enkarıdır 'Varidat'
8
Varidat
Niyazi Mısri
17,737
Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte. Ne diye bu direnme böyle, ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye? Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İkisi de senin elin, ikiside, peki, kutlu ne, kutsuz ne? Topumuz bir tek inciyiz, bir tek. başımız da tek, aklımız da tek. Ne diye iki görür olup kalmışız iki büklüm gökkubbenin altında, ne diye? Sen habire gevele dur bakalım, habire 'usul boylu birlik çam ağacı' de, sonu nereye varır bunun, nereye? Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel, benlikten çık, uzak dur, insanlara karıl, insanlara, insanlarla bir ol. İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane. Erkek arslan dilediğini yapar, dilediğini. Köpek köpekliğini ede durur, köpekliğini. Tertemiz can canlığını işler, canlığını. Beden de bedenliğini yapar, bedenliğini. Ama sen canı da bir bil, bedeni de, yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, hani bademler gibi, bademler gibi. Ama hepsindeki yağ bir. Dünyada nice diller var, nice diller, ama hepsin de anlam bir. Sen kapları, testileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar, gider. Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, can nasıl koşar, bunu canlara iletir.
8
Birliğe Ulaş
Mevlana Celaleddin Rumi
46,060
Yaradan, rahmetini kahrından üstün saydı; Ne olurdu halimiz, gözyaşı olmasaydı?
7
Rahmet
Necip Fazıl Kısakürek
42,343
Üç cins at, üç cins tosun salsak yukarı kata Üç gün sonra üç katır, üç sağmal inek çıkar. Zamanda mı, yerde mi, yoksa bizde mi hata? Yapıp uçurduğumuz kartallar sinek çıkar. Beşinci Mevsim
6
Bizimkiler
Abdurrahim Karakoç
15,552
Eski libas gibi aşıkın gönlü Söküldükten sonra dikilmez imiş Güzel sever isen gerdanı benli Her güzelin kahrı çekilmez imiş Bülbül daldan dala yapıyor sekiş O sebepten gülle ediyor çekiş Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş Kıyamete kadar sökülmez imiş Sevdiğim değildin böylece ezel Aşkının bağına düşürdün gazel İbrişimden nazik saydığım güzel Meğer pulat gibi bükülmez imiş Seyrani'nin gözü gamla yaş imiş Benim derdim her dertlere baş imiş Ben bağrımı toprak sandım taş imiş Meğer taşa tohum ekilmez imiş
8
Eski Libas Gibi Aşıkın Gönlü
Seyrani
27,193
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
9
Korkuyor
William Shakespeare
43,104
Bir halin var seviyorum Küçük ellerinden daha çok Bir halin var özlüyorum Sıcak dudaklarında yok Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk Bir halin var düşünüyorum Bir halin var gülüyorum Arsız burnunda çocuk Bir halin var özlüyorum
6
Bir Halin Var Özlüyorum (Yakınma)
Cahit Külebi
6,871
Geçmiş zaman Anımsanıyorsa,şimdidir; Koparılıp atılır ya da Bir yaprak gibi bir defterden Koparılıp atılan Çırpınan bir yürek olabilir, Ya da bir yaz gecesi, Yıldızları can çekişen
5
On Ayrılık Şiiri 6
Ataol Behramoğlu
348,030
Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklar bir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! girmiş körfeze.
7
Bakışsız Bir Kedi Kara
Ece Ayhan
34,306
yağmurun yerden göğe yağdığı bu gece yasak bölgedeyim büyük çingenelerin çaldığı kaçak silahların içindeyim sevişmek kapısının kapandığı bir nabız yoklar ki daima hızlı bir nabız yoklar elim öpüştüklerim hırsızlama çirkin bir ağızda dişlerim bir bıçak değer dudağıma gök yarıldıkça şimşeklerden soğuk aynalarda kilitliyim tırnaklarımdaki elektrikten su gibi erir iliştiklerim kıvılcımlar uçar kirpiklerimden doğumdan öncesini yaşıyorum henüz belli olmadı kimliğim vücudunu arıyor ruhum bir yerde atomun çekirdeğiyim bir yerde artı sonsuzum
6
Artı Sonsuz
Attila İlhan
20,119
plastik tadında yediğim içtiğim yaz kış gözlerimi örseliyor duvar paslanıyor demir gelip boyuyorlar hep aynı renkte ölemem beton tuttu ayaklarım dışarda kar karın altında toprak nasıl hasretim bir kuşun kanatları geçiyor üzerimden bin kanat bakıyorum parmaklığa aklı gidiyor nöbetçinin kırk yıllık yoldan tanırım ben soğukları ama asıl baharların erbabıyım yine yorgun argın aşacak dağları yine kapıma yıkılacak karanfil elleriyle koymuş gibi bulacaklar badem mi olur erik mi çağla mı kendi dalından asacaklar baharı kaç yıl oldu alışamadım mümkünüm yok bu kez firarım aklı gidiyor nöbetçinin tüfek tüfek kalıyor tezkeresi yakın hırsla parmaklarını sayıyor göz gez arpacık bakıyor fena bakıyor gece dehşetli uzuyor duvarı iniyorum toprağa basmalıyım bir kuşu uçmalıyım deli esmeli poyraz bir dal parçası azbiraz mutlak duvarı aşmalı yoksa duramam gövdemi mıhlasalar bahara kalamam mümkünüm yok bu kez firarım hırsla parmaklarını sayıyor baştan sayıyor tezkeresi yakın düşleri kayıyor apansız bin basamak nöbetçi kulesi yapayalnız ağzında uçurumun apansız kar etmiyor parka ah ne çocukça ıslık beter üşüyor tetik otomatiğe düşüyor ben bahara kalamam ay batarken şafak şafak açarken yaban süseni ben yalnayak fırlıyorum duvarın dibinden bir ses canavarlaşacak ardımdan döne döne sırtımı yakacak ciğerimi bulacak beni toprağa yıkacak vu-ra-cak mümkünü yok bir ödül bir tezkere alacak karaköy'de bir orospuyla yatacak kaç bahar büyüğüm ondan onda hiç bahar açmayacak mümkünüm yok bu kez firarım
5
Mümkünüm Yok
Nevzat Çelik
17,740
Mademki ben güneşe kulum, güneşten söz açmalıyım size. Mademki gece değilim ben, mademki karanlığa tapmıyorum, düşten dem vurmak nafile. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, elimi eteğimi çekmeliyim üzerinden ferah, mâmur olan yerin. Mademki tıpkı güneşe benziyorum, doğmalıyım ortasında harabelerin. Gerçi bugün bir kuru elmayım, ama değerim ağacımdan çok. Gerçi sarhoşum, yıkılmışım ama doğru lâf etmedeyim, erkekçe konuşmadayım. Benim gönlümün kokusu yöresindeki topraktan gelir. Ben o topraktan utanırım da nedense bir tek söz söyleyemem suya dair. Güzel yüzünden kaldır perdeni, böyle konuşmayı yakıştırma bana. Taş gibi kaskatıysa senin kalbin, bak benim kalbim yanmış, ateş haline gelmiş. Bir iyilik eder, şişeyi alırsan eline, bir de bakacaksın ki kadehle şarap bende dile gelmiş.
8
Güneşe Kulum Ben
Mevlana Celaleddin Rumi
82,917
Bir gün Icadiye`de veya Sultantepe`de, Bir beste kanatlanir, birden oldugun yerde Bir kainat acilir, genis, sonsuz, büyülü, Bu günün rüzgarinda yikanan mazi gülü Dagilir yaprak yaprak hayalindeki suya Bir baska gözle bakarsin ömür denen uykuya. Belki en hulyalisi duydugun masallarin O safak saltanati korularda dallarin Her ufku tek basina bekleyen eski camlar Bir sir gibi ömründen sizdirilmis aksamlar, Ardicla kestanenin her yillik macerasi Harap mezarliklarda ölülerin duasi Gelir ve tekrar dogar ölmüs sandigin aska Anlarsin ölüm yoktur gecen zamandan baska.
6
Bir Gün İcadiye'de
Ahmet Hamdi Tanpınar
105,335
Garip turna bizi senden sorana Şimdi bir yavruya kuldur diyesin Aşkın zincirini takmış boynuna Devr içinde Mecnun oldur diyesin Gece gündüz ağlar hiç bir dem gülmez Unutmuş eşini dostunu bilmez Sevmiş bir güzeli artık vazgelmez Aşık olmak müşkül haldir diyesin Terkeylemiş eşi ile dostunu Abdal olmuş eğne almış postunu Gelen geçen çiğner oldu üstünü Ayaklar altında yoldur diyesin A zalim engeller yolumu bağlar Yarimin hasreti ciğerim dağlar Ab-ı revan olmuş durmayıp çağlar Şol akan yaşları seldir diyesin Gevheri der bilmem ben ne olduğum Gurbet illerinde durup kaldığım Aceplemem beyim şimdi solduğum Bülbülün mekanı güldür diyesin
7
Garip Turna Bizi Senden Sorana
Gevheri
5,436
Caddeden sokaklara doğru sesler elendi, Pencereler kapandı, kapılar sürmelendi. Bir kömür dumanıyle tütsülendi akşamlar, Gurbete düşmüşlerin başına çöktü damlar... Son yolcunun gömüldü yolda son adımları, Bekçi sert bir vuruşla kırdı kaldırımları. Mezarda ölü gibi yalnız kaldım odamda: Yanan alnım duvarda, sönen gözlerim camda, Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden. Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için... Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...
8
Sen Nerdesin?
Faruk Nafiz Çamlıbel
831,810
Sen, ey çalan, gözlerin masum mu sanırsın Aşırdığın bir tek düşünce mi, aldanırsın! Kim ki böyle hem şerefli ve namussuz Yemlen avuç dolusu sana verilenden sonsuz Al benden olan herşeyi Ye kalan masumluğu da temizlen ey domuz! Friedrich NİETZSCHE Almanca aslından çeviren: Şaban Öztürk Für falsche Freunde Du stahlst, dein Auge ist nicht rein — Nur Einen Gedanken stahlst du? — Nein, Wer darf so frech bescheiden sein! Nimm diese Handvoll obendrein — Nimm all mein Mein — Und friß dich rein daran, du Schwein! Friedrich NİETZSCHE
7
Yanlış Arkadaşlar İçin
Friedrich Nietzsche
173,611
İnerken çiçekli bir uçuruma Gönül yoldaşından ayrılır mısın? Çıplak kollarına hasret boynuma Bir çılgın neşeyle sarılır mısın? ... Gece bahçelerde kalma her zaman, Şen güneş yüzüne doğmadan uyan. Bir sabah rüyanı tamamlamadan Uykundan uyanırsam darılır mısın? ..
8
Sevgiliye Üç Sual
Ömer Bedrettin Uşaklı
43,371
İstediğiniz ne zaferdi ne gözyaşı Ne hüzünlü org ne papazın son duası On bir yıl nedir ki on bir yıl Yaptığınız kullanmaktı silahlarınızı Ölüm gözünü kamaştırmaz partizanın Asıldı yüzleriniz tüm duvarlara Gece ve sabah karasıydınız, korkutucu, süzgün Bir afiştiniz, kızıl bir kan lekesi gibi Adlarınızı bile söylemek öylesine güçtü ki Gelip geçende dehşet etkisi yaratın istediler Sizi kimse Fransız olarak görmez gibiydi Gün boyu bakmadan geçti gitti insanlar Kimi parmaklar durmadı ama karartmada 'Fransa için öldüler' yazdı afişe
6
Kızıl Afiş
Louis Aragon
123
``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’ Öyle değildi bu türkü bilirim Bir de içime -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen- Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen Haberler bilirim mektuplar bilirim. Gamdan dağlar kurmalıyım Kayaları kelimeler olan Kırk ikindi saymalıyım Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından Baştan ayağa ıslanmalıyım Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım. İçimde kaynayan bir mahşer var Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde Ya da çamaşır sererken bahçelerinde Birden alıverirler kara haberini Okul dönüşü bir trafik kazasında Can veren oğullarının. Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde Örneğin Hint Okyanusu gibi derin İsyanın kapkara sularına dalan. Nice akşamlar bilirim ki Karanlığını Bir millet hastanesinde Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda Başını kalorifer borularına gömmüş Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden Haber sormaya korkan Genç kızların yüreğinden almıştır. Bir de baharlar bilirim Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği Anadolu bozkırlarında İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen Cesur otobüs pencerelerinden Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen. Yazlar bilirim memleketime özgü Yiğit köy delikanlılarının İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan Diğeri kan ter içinde yayla yollarında Mavzerinin demirini alnına dayamış Yüreği susuzluktan bunalan İçinden mahpushane çeşmeleri akan Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp Apansız silahına davranan Nice delikanlıların figüranlık yaptığı Yazlar bilirim memleketime özgü Güzler bilirim ülkeme dair Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha Kalbim gibi Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri Titreyen kenar mahalle çocukları Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi. Kadınlar bilirim ülkeme ait Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak Göğüsleri Çukurova gibi münbit Dağ gibi otururlar evlerinde Limanlar gemileri nasıl beklerse Öyle beklerler erkeklerini Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi. İsyan şiirleri bilirim sonra Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden Harfler harp düzeni almıştır mısralarında Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır. Müslüman yürekler bilirim daha Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet Eller bilirim haşin hoyrat mert Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır Her kırışığı sorulacak bir hesabı Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır. Bütün bunların üstüne Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli Adın kurtuluştur ama söylememeliyim Can kuşum, umudum, canım sevgilim.
8
Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair
Erdem Bayazıt
43,953
Yok başka hiçbir umarın En granit kayanın en ortasında Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız Ya ölmektir kurtuluşun Yada şiir tutunmak O en gergin tele şöyle bir dokun Son tınıyla tel kopsun Ayak sesleri duyulsun ölümün Her yanın her yönün çıkmaz Nereye baksan yok Hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde Kurtarırsa kurtarır ancak Yine şiire tutunmak.
6
Şiire Tutunmak
Aziz Nesin
100,574
Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı ve uçtu gökyüzüne doğru. Yükseldikçe, daha ve daha, büyümeye başladı daha da. Önce bir kırlangıç gibiydi, sonra tarla kuşu ve kartal, sonra bir bahar bulutu misali genleşti en sonunda tüm yıldızlı gökleri kapsadı. Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı, uçtukça büyüdü, çoğaldı, oysa yüreğimi hiç terketmemişti...
8
Kalbimin Derinlerinden
Halil Cibran
55,914
bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı babamın anlattığı doğruysa yani; öyle bir dünya sen dışındasın hem de merkezisin bir anlamda eğri bir biçimsin birlikte yakalandığımız kendisiyiz hep suçlanan bir sesin yağmurda kaybolmuş bir kedinin korkusuyuz ya da buna benzer bir şeyiz; hiçbirşeyiz az çekilen bir ceza gibi tırmanmıştık hayatı anımsa; aşk uzun süren uykusuydu evcil bir kışın ya da öyle sanmıştık; bütün suçları işledik ne güzel şimdi güpegündüz ben bir dağı kazmaya gidiyorum sen bir dağsın esmer adamların durmadan kazdığı hep başkalarının kollarında seviyoruz hayatı raydan çıkan tren ne kadar severse enkazını o kadar. onun kadar seviyorum inan suçlarını aşk tek kişiliktir, bütün deliler bilir sayı saymasını ve sarılıp yatmanın anlamı yoktur kaldırımlarda eğer fazla yaşlanmışsak bir anda. fazla ıslanmışsak hiçbir acı dönüşmez başka bir acıya bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı yırt bütün kitapları. beni sevdiğini kanıtla yatağını açık tut bütün aşklara
6
Sen Bir Dağsın Esmer Adamların Durmadan Kazdığı
Altay Öktem
50,713
Değme benim gamlı yaslı gönlümü Bu yareyi saramazsın güzel yar Ömür boyu dağlar çıktı önüme Yollar duman varamazsın güzel yar Ayrılık derdinin kökü derinde Işık bitmiş gözlerimin ferinde Baykuşlar dem tutar çadır yerinde Bu yaylada duramazsın güzel yar Mahzuni Şerif 'im geldimde geçtim Ayrılık şarabın ahile içtim Boş tarlaya rüzğar ektim yel biçtim Sen bu sırra eremezsin güzel yar
7
Güzel Yar
Mahzuni Şerif
776,653
Ey çok kitaplar okuyan sen mi tutarsın bana dak Tâ bilesin sırrı ayan gel aşktan oku bir sebak Ger sen seni bildin ise sûret terkin urdun ise Sıfat nedir bildin ise ne kim edersen bana hak Bilmeyesin bed-nâm u nâm bir ola sana has u âm Bildim ise ilmi tamam gel aşkdan oku bir sebak Okumagıl ilmin yüzün ilme amel gerek güzin Aç gönülden bâtın gözün âşık ma’şûk hâline bak Bakgıl âşık ne işdedir ma’şûka ol cünbiştedir İkisi bir teşviştedir iki sanıp bakma ırak İkilikten geçemedin hâli hâlden seçemedin Dosttan yana uçamadın fakılık oldu sana fak Cübbe vü hırka tâc ü taht verse gerekti aşka baç Dörtyüz mürîd ü elli hac terkeyledi Abdülrezzak Onun gibi din ulusu hâc öptü çaldı nâkûsu Sen dahî bırak nâmusu gel beri putun oda yak Âşık ma’şûk birdir bile aşktan gelir her söz dile Bîçâre YÛNUS ne bile ne kara okudu ne ak
7
Ey Çok Kitap Okuyan
Yunus Emre