article
stringlengths
7.34k
10k
elefonu. Model, Mayıs 2007 yılında piyasaya sürüldü. Nokia 1680 classic modelinin öncülüdür. Metalik Kırmızı ve Metalik Siyah renklerinde bulunuyor. Cihaz plastikden yapılmış ve altta, bir kablolu kulaklık bağlamak için bir şarj cihazı konektörü, bir sistem konektörü ve standart bir 2.5 mm jak bulunmaktadır. Burada, alt uçta bir mikrofon açıklığı var. Üstte bir el feneri var, menüden ya da navigasyon tuşuna iki kez basılarak açılır. Cihazı sabitlemek için kullanılan delik, cihazın arkasında, üstte, sağ kenarındadır. Nokia 1650 cep telefonunda hiç kamera yokdur. Telefonun üst kısmında bir LED var ve bu istenildiği zaman açılıp kapatılabilir. Nokia 1650'nin ayırt edici özelliği, CSTN teknolojisi kullanılarak yapılan, 128x160 piksel çözünürlükte ve 65.000 renge kadar görüntüleme kapasitesine sahip, bütçe modelleri için geniş (28x35 mm) renkli bir ekrandır. Cihazın ekranı yeterince parlak, üzerindeki görüntü iyi görünüyor. Bekleme modunda, yeterli aydınlatmada birim ekranında saat ve tarih görüntülenir. Modelde Snake Xenzia, Beach Rally, Soccer League oyunları bulunuyor. Cihaz, 1020 mAh kapasiteli bir lityum-iyon pil BL-5C ile birlikte geldi. Üreticiye göre, cihaz 8 saat konuşma modunda ve bekleme modunda 420 saate kadar çalışabilmektedir. Tam şarj süresi yaklaşık 2 saattir. Poldy Bird Poldy Bird (d. 16 Aralık 1941 – ö. 1 Haziran 2018), Arjantinli kadın yazardır. Arjantin'in ve Dünya'nın çeşitli gazetelerinde şiir ve edebi yazıları yayınlanmıştır. Arjantin Entre Rios eyaletine bağlı Paraná'da doğdu, Buenos Aires'de yeyişti. Annesi bir tren kazasında öldüğünde daha sekiz yaşındaydı. Annesinin bu trajik ölümü onun hayatına ve yazarlık kariyerine yön vermiştir. Onüç yaşında girdiği bir şiir yarışması kazandı. 16 yaşındayken, ilk kısa hikâyesini yayınlamış ve ertesi yıl, hem Arjantin hemde Dünya üzerinde tanınan önemli dergilerde şiir ve metin yazılarını profesyonel bir şekilde yayımlamaya başlamıştır. Kadın yayınları arasında tanınmış bir dergi olan "Vosotras" 'ın yönetmeni olarak çalıştı. Büyük edebi yeteneklerinden dolayı Poldy Bird, "Santa Clara de Asís" ve "Premio Mundial Consagración de la Literatura" gibi çeşitli uluslararası ödüller kazanmıştır. En ünlü metin yazıları arasında “Cuentos para Verónica” (ilk kızının onuruna), “Cuentos para leer sin rimel”, “Nuevos cuentos para Verónica” ve “Cuentos con niebla” bulunmaktadır. “Cuentos para Verónica” adlı ilk kitapla ilgili olarak, bazı kaynaklar sadece Arjantin'de satılan iki milyon kitaplık bir rekorla “Martín Fierro” dan sonra en çok satılan Arjantin yayınlarından biri olduğunu söylenmektedir. Ayrıca, Japoncaya çevrilen ilk Arjantin kitabı olduğu biliniyor. Sonraki birkaç yıl boyunca Poldy Bird, Amerika Birleşik Devletleri'nde Arjantinli “Única” ve “Radio Miami” adlı dergileri için grafik ve radyal medya konularında çalışmalar yapmıştır. Arjantinli kadın yazar Poldy Bird 1 Haziran 2018'de 76 yaşında ölmüştür. Marcello Tegalliano Marcello Tegaliano (Latince : "Marcellus Tegalianus") (d. ? - o. 726). Geleneksel iddialara göre 717-726 dōneminde Venedik Cumhuriyeti "Doçe" unvanı ile devlet başkanı secilen ve Venedik Dukasi unvanini tasiyan ikinci kişidir. İtalya kadın millî sutopu takımı İtalya kadın millî sutopu takımı, İtalya'yı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. 2004 Yaz Olimpiyatları'nda altın, 2016 Yaz Olimpiyatları'nda gümüş madalya kazandı. Dünya Su Sporları Şampiyonası'nda 1998 ve 2001 yıllarında; Avrupa Şampiyonası'nda ise 1995, 1997, 1999 ve 2012 şampiyonluk yaşadı. Baş antrenör: Fabio Conti Almanya kadın millî sutopu takımı Almanya kadın millî sutopu takımı, Almanya'yı uluslararası sutopu organizasyonlarında temsil eden kadın millî takımı. 1985 Avrupa Şampiyonası'nda 3. olmuşlardır. 1990 öncesi tüm sonuçlar Batı Almanya sutopu takımına aittir. 2016 Avrupa Kadınlar Sutopu Şampiyonası kadrosu. Belçika kadın millî sutopu takımı Belçika kadın millî sutopu takımı, Belçika'yı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. Dünya çapındaki resmî etkinliklerden yalnızca 1986 Dünya Şampiyonası'na katılan takım, turnuvayı 8. sırada tamamladı. 3 kez de Avrupa Şampiyonası'nda mücadele etti en iyi derecesini 1985'te, 5. olarak elde etti. Dar sokak Bir dar sokak ya da sokak yolu genellikle şehirler ya da şehirlerin eski kesimlerindeki binalar arasında, arkalarında ya da içinde olan yayalar için ayrılmış dar bir patika, geçit ya da pasaj yoludur. Aynı zamanda bir arka erişim, bir parkta veya bahçede bir yol ya da yürüyüş olabilir. Genellikle mağazaların bulunduğu kapalı bir geçit veya geçit, bir pazar çarşı (arkada) olarak adlandırılabilir. Yakın Doğu ve Orta Doğu'da, Avrupa'da eski şehirlerde ve kasabalarda, dar sokaklar genellikle bir ortaçağ sokak ağının veya parkurun geriye kalanlarıdır. Benzer yollar, bazı eski Kuzey Amerika kasaba ve şehirlerinde de vardır. Kuzey Amerika'daki bazı eski şehir gelişiminde, evlerin arkasındaki şeritler, teslimatlara ve çöp toplamalarına izin vermek için dar sokaklar vardır. Sokaklar döşeme, asfaltsız, veya çıkmaz sokak olabilir. Modern kentsel planlama aynı zamanda atık toplama veya park etme için arka erişim için bir hizmet yolu da sağlayabilir. Courtney Thorne-Smith Courtney Thorne-Smith (d. 8 Kasım 1967), Amerikalı aktris. Rol aldığı Tv yapımı film ve dizilerle bilinir. Yer aldığı Tv yapımları arasında; Alison Parker karakterini canlandırdığı Tv dizisi "Melrose Place", Georgia Thomas karakterini canlandırdığı komedi dizisi "Ally McBeal" ve Lyndsey McElroy karakteriyle yine komedi dizisi "Two and a Half Men" sayılabilir. Tv yapımı program ve filmlerle aktif oyunculuk kariyerini sürdüren oyuncu Thorne-Smith 8 Kasım 1967'de San Francisco, Kaliforniya'da doğmuştur. Grant Show Grant Alan Show (d. 27 Şubat 1962), Amerikalı tanınmış aktördür. Emily Mortimer Emily Kathleen Anne Mortimer (d. 1 Aralık 1971), İngiliz kadın sinema, tiyatro, dizi oyuncusu, senarist ve komedyendir. Yer aldığı yapımlar arasında; "30 Rock", "Scream 3", "Match Point", "Lars and the Real Girl", "Hugo", "Cars 2", "Shutter Island", "Harry Brown", "Cars 2", "Pembe Panter", "Pembe Panter 2", ve "The Newsroom" sayılabilir. Oyuncu 1 Aralık 1971'de İngiliz bir ailenin kızı olarak Londra, İngiltere'de doğmuştur. Kendisi gibi oyuncu olan Alessandro Nivola ile 2003'ten bu yana evlidir. FIA Dünya Motor Sporları Konseyi Dünya Motor Sporları Konseyi, Uluslararası Otomobil Federasyonunun (FIA) en güçlü organlarından biri. Konsey, kartingden Formula 1'e kadar FIA'nın organize ettiği birçok farklı yarışın kural ve düzenlemelerini belirler. Üyeleri, dünya genelinden ülke otomobil kulüplerinin temsilcilerinden oluşan FIA Genel Kurulu tarafından seçilir. Motor Sporları Konseyi FIA'nın iki konseyinden biridir; diğeri turizm, çevre vb. spor dışı konularla ilgilenmektedir. Motor Sporları Konseyi yılda üç veya dört kez, ilgili FIA komisyonlarının önerilini görüşmek üzere toplanır. Hâlen, FIA başkanı Jean Todt ve Formula 1 başkanı Chase Carey'nin de aralarında olduğu 27 üyesi vardır. Fransa kadın millî sutopu takımı Fransa kadın millî sutopu takımı, sutopu yarışmalarında Fransa'yı temsil eden bir sutopu takımıdır. 2016 Avrupa Kadınlar Sutopu Şampiyonası'ndaki kadrosu 2018 Türkiye döviz ve borç krizi 2018 Türkiye döviz ve borç krizi, finansal dalgalanma nedeniyle uluslararası yansımaları olan Türkiye'de devam etmekte olan bir finansal krizdir. Türk lirasının değer kaybı, yüksek enflasyon, artan borç ve karşılık gelen kredi temerrütleriyle karakterize olup krizin genel olarak, Türkiye ekonomisindeki yüksek cari açık ve yabancı para borcunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın artan otoriterliği ve faiz politikasına ilişkin alışılmışın dışında fikirleriyle birleştiği düşünülmektedir. Mason, Kentucky Mason ilçesi veya Mason County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,490'dır. İlçenin merkezi Maysville şehridir. Jill Ker Conway Jill Ker Conway OA (d. 9 Ekim 1934 – ö. 1 Haziran 2018), Avustralyalı-Amerikalı kadın otobiyografi yazarıdır. Yazar Hillston, Yeni Güney Galler'de doğdu. Conway otobiyografileriyle, özellikle ilk anıları olan “The Road from Coorain” ile biliniyordu. 1975'ten 1985'e kadar Smith Koleji'nin ilk kadın başkanıydı ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde misafir profesör olarak görev yaptı. 2004 yılında Ulusal Kadın Tarihi Projesi kapsamında "En iyi Kadın Tarih Yazarı Onur Ödülü" 'nü kazandı. Avustralyalı-Amerikalı kadın otobiyografi yazarı Jill Ker Conway, 1 Haziran 2018'de, 83 yaşında Boston, Massachusetts'teki evinde öldü. Persona 5 Persona 5 (ペルソナ5 veya "Perusona Faibu") Atlus'un PlayStation 3 ve PlayStation 4 platformları için geliştirdiği bir rol yapma oyunudur. "Persona 5" kronolojik olarak "Megami Tensei" video oyunu serisinin içerisinde bulunan "Persona" serisinin altıncı oyunudur. Oyun Japonya'da Eylül 2016, dünya genelinde ise Nisan 2017'de yayınlanmış olmakla beraber Japonya ve Kuzey Amerika'da Atlus tarafından, Avrupa ve Avustralya'da ise Deep Silver tarafından yayınlanmıştır. Garrard Garrard ilçesi veya Garrard County ( ;), Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,912'dir. İlçenin merkezi Lancaster şehridir. İlçenin adı James Garrard'dan gelmektedir. Rockcastle Rockcastle ilçesi veya Rockcastle County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,056'dir. İlçenin merkezi Mt. Vernon şehridir. Bu ilçe 1810 yılında kurulmuştur. Knott Knott ilçesi veya Knott County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,346'dır. İlçenin merkezi Hindman şehridir. İlçenin adı James Proctor Knott'dan gelmektedir. Casey Casey ilçesi veya Casey County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyale
tinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,955'tir. İlçenin merkezi Liberty şehridir. Açık anahtar sertifikası Kriptografi’de, açık anahtar sertifikası, ya da bilinen diğer adıyla dijital sertifika, açık anahtar sahipliğinin kanıtlanmasında kullanılan bir elektronik dökümandır. Sertifika, anahtar hakkında bilgiler, sahibinin kimliği hakkında bilgiler (özne olarak adlandırılır) ve sertifikanın içeriğini doğrulayan bir varlığın dijital imzasını içerir (sağlayıcı olarak adlandırılır). İmza geçerliyse ve yazılım, incelediği sertifikanın sağlayıcısına güveniyorsa, sertifikanın öznesi ile güvenli bir şekilde iletişim kurmak için bu anahtarı kullanabilir. E-posta şifreleme, kod imzalama ve elektronik imza sistemlerinde özne genelde bir kişi ya da kuruluştur. Ancak, Transport Layer Security (TLS)’de özne genelde bir bilgisayar ya da farklı aygıt olmasına rağmen TLS sertifikaları, cihazları tanımlamasındaki temel rollerine ek olarak kuruluşları ya da bireyleri tanımlayabilir. Bazen eski adı olan Secure Sockets Layer (SSL) olarak da anılan TLS, web’de güvenli gezinme için bir iletişim protokolü olan HTTPS’nin önemli bir parçasıdır. Tipik bir açık anahtar altyapısı (PKI) şemasında, sertifika sağlayıcısı olan sertifika otoritesi (CA), genellikle müşterileri ücretlendirerek sertifika veren şirketlerdir. Buna karşılık, nda bireyler birbirlerinin anahtarlarını, açık anahtar sertifikasına benzer bir işlevle doğrudan imzalarlar. Açık anahtar sertifikalarının en yaygın formatı X.509’a göre tanımlanmıştır. X.509 çok genel olduğundan, format RFC 5280’de belirlendiği gibi belirli kullanım durumları için tanımlanmış profillerle daha da kısıtlanır. TLS/SSL’de, sunucu; ilk bağlantı kurulumunun bir parçası olan sertifikayı sunmak için gereklidir. Bu sunucuya bağlanan bir istemci, gerçekleştirir: Birincil sunucu adı (web sitesinin alan adı), sertifikanın “Subject” (Özne) bölümündeki “Common Name” (Yaygın İsmi) olarak kayıtlıdır. Bir sertifika birden fazla sunucu isimleri (ya da web siteleri) için geçerli olabilmektedir. Bu sertifikalar genellikle (SAN) sertifikaları olarak adlandırılır. Bu sertifikalar alanına da sahiptir. Eğer sunucu ismi bir yıldız (*) karakteri içeriyorsa, sertifika aynı zamanda “wildcard sertifika” olarak da adlandırılır. TLS sunucusu kendinden imzalı (self-signed) sertifikasıyla da yapılandırılabilir. Böyle bir durumda, istemciler genellikle sertifikayı doğrulayamaz ve sertifika doğrulaması devre dışı bırakılmadıkça bağlantıyı sonlandıracaktır. İstemci sertifikaları, sunucu sertifikalarından daha az yaygındır ve erişim kontrolünü sağlamak için, bir TLS servisine bağlanan istemcinin kimliğini doğrulamada kullanılır. Çünkü birçok servis aygıtlar yerine bireylere erişim sağladığından, birçok istemci sertifikası sunucu adı yerine e-posta adresi ya da kişi adını içerir. Ayrıca, kimlik doğrulaması genellikle servis sağlayıcısı tarafından yönetildiğinden, istemci sertifikaları genellikle sunucu sertifikası sağlayan bir sertifika otoritesi (CA) tarafından verilmez. Bunun yerine, istemci sertifikası gerektiren servisin operatörü genellikle bunları vermek için kendi iç CA’larını kullanır. İstemci sertifikaları çoğu web tarayıcısı tarafından desteklenir ancak birçok servis, kullanıcı kimliğini doğrulamak için istemci sertifikası yerine şifreler ve çerezler kullanmaktadır. İstemci sertifikaları, yalnızca yetkili aygıtların belirli RPC çağrılarını yapabilmesini sağlamak için, aygıt kimliğini doğrulamak için kullanıldığı RPC sistemlerinde daha yaygındır. Güvenli e-posta için S/MIME protokolünde göndericiler, herhangi bir alıcı için hangi açık anahtarın kullanıldığını bilmelidir. Kişiler bu bilgileri bir e-posta sertifikasından elde etmektedir. Bazı güvenilir sertifika otoriteleri (CA) e-posta sertifikaları sağlamaktadır ancak S/MIME genelde belirli kurumlarla iletişim kurmak için kullanılır ve bu e-posta sisteminde bu kurumlar katılımcıların güvendiği kendi sertifika otoritelerini (CA) kullanır. Sertifikalar aynı zamanda, teslimat sırasında değiştirilmediğinden emin olmak için programlardaki imzaların doğrulanmasında kullanılabilir. Bunlar sertifikalardaki en yaygın alanlardan bazılarıdır. Çoğu sertifika, burada bulunmayan bir dizi alan içerebilir. Bazı büyük yazılımlar, güvenilir kabul ettikleri sertifika otoritelerinin listesini içerirler. Bu, son kullanıcılar için sertifikaların doğrulanmasını kolaylaştırır ve hangi sertifika otoritelerinin genel olarak güvenilecek bir sertifika verebileceğini öğrenmek isteyen kişi veya kuruluşlar için daha kolay olur. Bu özellikle HTTPS'de, web sitesi operatörlerinin neredeyse tüm ziyaretçilerin güvenebileceği bir sertifikayı alması için önemlidir. Sağlayıcının kendi yazılımlarında hangi sertifika otoritesine güvenmesi gerektiğine karar vermek için kullandığı politikalar ve süreçler kök programları olarak adlandırılır. En etkili kök programları: Firefox dışındaki tarayıcılar genellikle hangi sertifika otoritelerinin güvenilir olduğuna karar vermek için işletim sisteminin olanaklarını kullanır. Örnek olarak Windows'taki Chrome, Microsoft Kök Programı'ndaki sertifika otoritelerine güvenirken, macOS ya da iOS'taki Chrome ise Apple Kök Programı'ndaki sertifika otoritelerine güvenmektedir. Firefox tüm platformlarda Mozilla Kök Programı'nı kullanmaktadır. Mozilla Kök Programı kamuya açık olarak işletilir ve sertifika listesi açık kaynaklı Firefox web tarayıcısının bir parçasıdır, bu sayede Firefox dışında geniş çapta kullanılabilir. Örneğin, genel bir Linux Kök Programı olmamasına rağmen Debian gibi birçok dağıtım Firefox'un güven listesinin kopyasını içeren, daha çok uygulamalar tarafından kullanılan paketlere sahiptir. Kök programları genellikle içerdikleri sertifikalarla birlikte geçerli amaçlar sağlar. Örneğin bazı sertifika otoriteleri TLS sunucu sertifikalarında geçerli kabul edilirken, kod imzalama sertifikaları kabul edilmez. Bu, kök sertifika depolama sisteminde bir dizi güven bitiyle belirtilir. En yaygın sertifika kullanımı HTTPS tabanlı web siteler içindir. Web tarayıcısı HTTPS web sunucusunu otantik olarak doğrular, böylece kullanıcı web sitesi ile etkileşiminin hiçbir gizli dinleyeni olmadığını ve web sitesinin iddia ettiği kişi olduğunu güvence altına alabilir. Bu güvenlik elektronik ticaret için önemlidir. Pratikte, bir web sitesi operatörü bir sertifika yetkilisine başvurusu yaparak sertifika alır. Sertifika talebi; web sitesi ismini, şirket bilgilerini ve açık anahtarı içeren elektronik bir dökümandır. Sertifika sağlayıcısı talebi imzalar ve böylece bir açık sertifika oluşturur. Web taraması sırasında bu açık sertifika, web sitesine bağlanan herhangi bir web tarayıcısına sunulur ve sertifika sağlayıcısının, web tarayıcısına web sitesinin sahibine bir sertifika verdiğine inandığı kanıtlanır. Bir sertifika sağlayıcısı, bir alan adını idari olarak yönetme hakkı olan alıcılara Domain Validation (DV) sınıfında bir sertifika çıkartabilir Bir sertifika sağlayıcısı, söz konusu alan adını idari olarak yönetme hakkı olan ve belki de kurumun yasal olarak tüzel kişiliğe sahip olan alıcılara Organization Validation (OV) sınıfında sertifika çıkartabilir. Sertifika sağlayıcısı, OV sınıfı sertifikaların veriliş kriterlerini aracılığıyla yayınlar. Extended Validation (EV) sertifikasını alabilmek için alıcının, sertifika sağlayıcısını bir insan tarafından manuel doğrulama kontrolleri dahil olarak yasal kimliğini teyit etmelidir. OV sertifikasında olduğu gibi, sertifika sağlayıcısı kendi aracılığıyla EV sınıfındaki sertifikaların veriliş kriterini yayınlar. Tarayıcılar genelde EV sertifikası sunan sitelerde, kullanıcılara yasal kimliğini belirten bir görsel kullanır. Çoğu tarayıcı yasal kimliği, alan adından önce ve parlak yeşil ile vurgulanmış olarak gösterir. Bu durumda kullanıcı, site sahibinin yasal kimliğinin doğrulandığını görebilir. Web tarayıcısı kullanıcılara, eğer bir web sitesi aniden farklı bir sertifika sunarsa -ki, bu sertifika düşük sayıda anahtar bitine sahip olsa, farklı bir sertifika sağlayıcısına sahip olsa ve bir önceki sertifikanın geçerliliğinin bitişine daha çok kalmış olsa dahi- uyarı vermeyebilir. Ancak yine de EV sınıfı sertifikadan EV sınıfı olmayan sertifikaya dönüş yapıldığında, araç çubuğundaki yeşil bar bundan sonra görüntülenmeyecektir. Sertifika sağlayıcılarının hükümetlerin denetimi altında olduğu durumlarda, hükümetler yasal amaçlar için sertifika sağlayıcılarına bir sertifika üretmesi için sipariş etme özgürlüğüne sahip olabilirler. Yan kuruluş olan toptan sertifika sağlayıcıları da herhangi bir sertifika üretme özgürlüğüne sahiptir. Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (NIST) Bilgisayar Güvenliği Bölümü açık anahtar sertifikaları için rehberlik belgeleri sağlar: Lawrence, Kentucky Lawrence ilçesi veya Lawrence County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,860'tır. İlçeninmerkezi Louisa şehridir. İlçenin adı James Lawrence'den gelmektedir. Henry, Kentucky Henry ilçesi veya Henry County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,416'dır. İlçenin merkezi New Castle şehridir. Morris, Teksas Morris ilçesi veya Morris County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,934'tür. İlçenin merkezi Daingerfield şehridir. Humboldt, Nevada Humboldt ilçesi veya Humboldt County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Nevada eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,528'dir. İlçenin merkezi Winnemucca şehridir. Glass Plus (temizleyici) Glass Plus Reckitt Benckiser'e ait popüler bir cam ve çok yüzey temizleyicidir. Glass Plus, şu anda markayı S. C. Johnson & Son'dan satın alan Reckitt Benckiser tarafından üretilmektedir. SC Johnson onu Dow Chemical Company'den satın almıştı. Dow Chemical, markayı 1986'dan beri Texize alımıyla satın aldı. Bu ürün kimyasal amonyak, a
lkol, hayvansal yan ürünler, çamaşır suyu veya fosfat içermez. Ürünü koklaştırmak için su ve aromalarla birlikte biyolojik olarak parçalanabilen temizlik maddelerini içerir. Bu ürünün, ılık bir yüzeyde veya doğrudan güneş ışığı altında kullanıldığında iz bırakacağı bilinmektedir. Glass Plus, 30 sayık bir konteynırda 32 ons veya 64 onsluk Multi-Surface temizleyici ve Multi-Surface temizleyici mendilleri satıyor. Dooly Dooly ilçesi veya Dooly County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,918'dir. İlçenin merkezi Vienna şehridir. Park, Montana Park ilçesi veya Park County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Montana eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,636'dır. İlçenin merkezi Livingston şehridir. Macon County, Georgia Macon ilçesi veya Macon County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,740'tır. İlçenin merkezi Oglethorpe şehridir. 1995 Almanya Grand Prix 1995 Almanya Grand Prix (resmî adıyla XXIV Grosser Mobil 1 Preis von Deutschland), 30 Temmuz 1995'te Hockenheim'daki Hockenheimring pistinde yapılmış Formula 1 yarışı. 1995 Formula 1 sezonunun dokuzuncu yarışıdır. Ellada, hora tu fotos "Ellada, hora tu fotos" (Yunanca yazılışı: Ελλάδα, χώρα του φωτός, Türkçe: "Yunanistan, Işık Ülkesi"), Keti Garbi tarafından seslendirilen 1993 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Yunanistan'ı temsil eden şarkı. Şarkı Yunanca dilinde seslendirilmiştir. Şarkı Dimosthenis Stringlis tarafından yazılmıştır. Şarkı yarışmada Danimarka'nın temsilcisi Tommy Seebach Band'ın şarkısı "Under stjernerne på himlen"'den sonra ve Belçika'nın temsilcisi Barbara Dex'in şarkısı "Iemand als jij"'dan sonra 6. sırada çıkmıştır. Yarışmada 25 şarkı arasından 9. olmuştur. Bir sonraki gelen 1995 yarışması'nda Yunan katılımcı, "To trehandiri" adlı şarkısıyla Kostas Bigalis & The Sea Lovers olmuştur. Olu tu kosmu i elpida "Olu tu kosmu i elpida" (Yunanca yazılışı: Όλου του κόσμου η Ελπίδα, Türkçe: "Bütün Dünyanın Umutları"), Kleopatra tarafından seslendirilen 1992 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Yunanistan'ı temsil eden şarkı. Şarkı Yunanca dilinde seslendirilmiştir. Şarkı Hristos Lagos tarafından yazılmıştır. Şarkı yarışmada Türkiye'nin temsilcisi Aylin Vatankoş'ın şarkısı "Yaz bitti"'den sonra ve Fransa'nın temsilcisi Kali'in şarkısı "Monté la riviè"'dan sonra 5. sırada çıkmıştır. Yarışmada 23 şarkı arasından 5. olmuştur. Bir sonraki gelen 1993 yarışması'nda Yunan katılımcı, "Ellada, hora tu fotos" adlı şarkısıyla Keti Garbi olmuştur. Birleşmiş Milletler-Afrika Birliği Darfur Misyonu Afrika Birliği/Birleşmiş Milletler Darfur Hibrit Operasyonu (İng:African Union/United Nations Hybrid operation in Darfur) (UNAMID) Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliği'nin Sudan'ın Darfur eyaletinde sürdürdüğü ortak barışı destekleme harekatıdır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1769 sayılı kararıyla Darfur savaşı sonrasında gerçekleştirilen barış görüşmeleri ve sonrasında bölgede stabilizasyonu sağlamak ve barış anlaşmasının yürürlükte kalmasını temin etmek maksadıyla 31 Temmuz 2007 tarihinde kurulmuştur. Kuruluşunda belirtilen 12 aylık süre sonunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1881 sayılı kararı ile görev süresi 31 Temmuz 2010 tarihine dek uzatılmıştır. 2008 yılı için aylık bütçesi 106 milyon Amerikan Doları olarak belirlenmiştir. 2007 yılının ekim ayından itibaren 26,000 personel bölgeye atanmış, 9,000 kişilik Afrika Birliği Sudan Kuvveti (AMIS) 31 Aralık 2007 itibariyle görevini tamamen UNAMID kuvvetlerine devretmiştir. UNAMID Darfur'daki görevini 19,555 askeri personel ve 3.772 polis ve her biri 140'ın üzerinde personeli olan 19 silahlı polis birliğiyle icra etmektedir. Barışı Koruma Görevlileri (İng:Peacekeepers) sivilleri koruma ve insancıl görevleri açısından güç kullanmaya yetkilendirilmiştir. UNAMID Birleşmiş Milletler ve Afrika Birliğinin ortak görev yaptığı ilk ve en geniş barış korunma misyonudur. Aralık 2008'de 12.194 askeri personel, 175 askeri gözlemci ve 2.767 polis olmak üzere 15.136 üniformalı; 768 uluslararası, 1.405 Sudanlı ve 266 Birleşmiş Milletler gönüllüsü olmak üzere 2.439 sivil görevli istihdam etmiştir. Misyon için ilk yetkilendirme Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 31 Temmuz 2007 tarih ve 1769 sayılı kararı ile yapılmıştır. Bu kararda kuvvet olarak "... azami 19.555 askeri personel, bunların içerisinde azami 360 askeri gözlemci ve irtibat subayı ve sivil personel olmak üzere 3.772 polis ve her biri azami 140 personelden oluşmak üzere 19 silahlı polis birliği" öngörülmüştür. Misyonun görevlendirmesi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1828 tarihli kararıyla 31 Temmuz 2008'de, 1881 numaralı kararıyla 30 Temmuz 2009'a, 1935 numaralı kararıyla 30 Temmuz 2010'a, 2003 sayılı kararıyla 29 Temmuz 2011'e ve 2063 sayılı kararıyla 31 Temmuz 2012'ye dek uzatılmıştır. Devamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 30 Temmuz 2013 tarihinde aldığı 2113 sayılı kararla UNAMID'in görevi 13 ay daha uzatmış (31 Ağustos 2014 tarihine kadar); bununla beraber kuvveti 16.200 askeri personel, 2.310 polis ve her biri azami 140 personelden oluşan 17 silahlı polis birliği olacak şekilde kısıtlamıştır. Devamında misyon Güvenlik Konseyinin 2173 sayılı kararıyla 1 yıl daha (30 Haziran 2015'e kadar) uzatılmıştır. 29 Haziran 2015 tarihinde Güvenlik Konseyinin 2228 sayılı kararıyla görev bir yıl daha uzatılmış ama misyonda ikinci defa kuvvet azaltması uygulanarak askeri personel sayısı 15.845, polis sayısı 1.583 ve her biri en fazla 140 personelden oluşan 13 silahlı polis birliği ile sınırlandırılmıştır. 2016 yılında ise görev Güvenlik Konseyinin 29 Haziran 2016 tarih ve 2296 sayılı kararıyla aynı kuvvetle olmak üzere 1 yıl daha uzatılmıştır. Washington'daki yeni Trump Yönetimi, BM barış gücü bütçelerinin 2017'nin ilk yarısında azaltılmasını gündeme getirdi. Bu nedenle, BM Güvenlik Konseyi tarafından 29 Haziran 2017'de alınan kararla misyonda 12 ay daha uzatılmaya gidildi, lakin barış kuvveti önemli ölçüde azaltıldı. Bu kapsamda iki aşamalı bir azaltma planı oluşturuldu. Kuvvet bu plana göre 2017 yılı sonunda 11,395 asker ve 2,888 polis olmak üzere 14283 personele düşürüldü ve 2018 yılı ortasına kadar bu sayının 8,735 asker (8 tabur) ve 2,500 polise düşürülmesi öngörüldü. Sivil çalışanlarda ise 147 pozisyonda küçülmeye gidilerek istihdam 426 personele çekildi. Birleşmiş Milletler misyonları, genellikle BM Genel Sekreteri Özel Temsilcisi (JSR) olarak adlandırılan sivil bir "Misyon Şefi" altında organize olmaktadır. UNAMID, hibrit bir misyon olmasından ötürü hem BM Genel Sekreteri hem de AU Komisyonu Başkanı tarafından ortak olarak atanan bir misyon şefine sahiptir. Misyon şefliği görevi 4 Ocak 2017'den bu yana Güney Afrika Cumhuriyetinden Jeremiah Nyamane Kingsley Mamabolo tarafından yürütülmektedir. Hiyerarşik yapıda özel temsilci misyon şefinin altında bir misyon şef yardımcısı ve askeri personele komuta eden "Kuvvet Komutanı (İng:Force Commander-FC)" ve polis personelin amiri olarak "Polis Komiseri (İng:Police Commissioner-PC)" bulunmaktadır. Günümüzde misyon şefi yardımcısı Gana'dan Anita Gbeho, kuvvet komutanı Kenya'dan Korgeneral Leonard Muriuki Ngondi ve polis komiseri Zimbabwe'den Priscilla Makotose'dir. Adam DiMarco Adam DiMarco (d. 17 Ağustos 1994; Oakville, Ontario), Kanadalı aktör ve şarkıcı. DiMarco 17 Ağustos 1994'te Oakville, Ontario'da doğdu. Vancouver Film ve Oyunculuk Okulu'nda eğitim görüp, Vancouver Tiyatro Sanatları Derneği'ne katıldı. 2010 yılında oyunculuğa adım atan oyuncunun rol aldığı yapımlar arasında; "Site Unseen: An Emma Fielding Mystery", "Secret Millionaire", "Marrying the Family", "After All These Years", "Radio Rebel", "When We Rise" ve "The Magicians" sayılabilir. Yaşamını Vancouver ve Yellowknife kentlerinde sürdüren DiMarco oyunculuk dışında müziklede ilgilenmektedir. Rol aldığı müzik içerikli 2012 yapımı film "Radio Rebel" adlı film ve seslendirdiği "Turn It All Around", "We So Fly" ve "Now I Can Be The Real Me" gibi parçaları müzik çalışmalarına örnektir. Gabriel Gascon Gabriel Gascon (d. 8 Ocak 1927 – ö. 30 Mayıs 2018), Kanadalı tanınmış tiyatro ve sinema oyuncusudur. Montreal'de Charles-Auguste Gascon ve Marie-Rose Dubuc'un oğlu olarak doğan Gabriel Gascon, oyunculuk kariyerine Compagnons de Saint-Laurent'e katıldıktan sonra büyük kardeşi Jean'in teşvikiyle başlamıştır. Gascon Fransa'ya, gittiğinde sanatçı Andrée Lachapelle tanışarak kariyerini bu ülkede sürdürdü. Ünlü Kanadalı oyuncu Gabriel Gascon 30 Mayıs 2018'de 91 yaşında öldü. Sara Martins Sara Martins (d. 19 Ağustos 1977; Faro, Portekiz), Yeşil Burun Adaları asıllı Portekizli-Fransız kadın oyuncudur. Uluslararası Sanat ve Oyunculuk Konservatuvarı (CNSAD) mezunu olup birçok Fransız yapımı filmde, dizide ve tiyatro oyununda yer aldı. çaldı. Polisiye Tv dizisi Dedektif Çavuş Camille Bordey karakterini canlandırdığı "Death in Paradise" ile bilinir. Şişelenmiş su Şişelenmiş su PET Şişe veya Cam Su Şişeleri içinde paketlenmiş içme suyu (örn. su kuyusu, arıtılmış su, maden suyu veya kaynak suyu). Şişelenmiş su karbonatlanabilir veya olmayabilir. Boyutlar, küçük tek servis damacanalardan, su soğutucu veya su pınarına kadar çeşitlilik gösterir. 1973 yılında, DuPont mühendisi Nathaniel Wyeth, karbonatlı sıvıların basıncına dayanabilecek ilk plastik şişe olan Polietilen tereftalat (PET) şişelerini patentledi. Günümüzde PET plastik, hafif ve kırılmaya karşı dayanıklılığı nedeniyle tek kullanımlık şişelenmiş su kapları için tercih edilen cam şişenin yerini almıştır. Dünya çapında bir dizi şehir ve şirket, arıtılmış suyu müşterinin kendi konteynırlarına dağıtan satış makinesine sahiptir. Kuzey Amerika'da, bu makineler tipik olarak süpermarketlerin dışında yer almaktadır. Tüm su satış şirketlerinden Glacier Water en büyüğüdür. 1983'teki kuruluşundan bu yana, Glacier Water makine yerleşimlerinde önemli bir artış yaşadı. Daha s
ık kullanılan şişelenmiş su türleri şunlardır: Red River Red River ilçesi veya Red River County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,860'tır. İlçenin merkezi Clarksville şehridir. Atchison Atchison ilçesi veya Atchison County , Amerika Birleşik Devletleri'nin Kansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,924'tür. İlçenin merkezi Atchison şehridir. İlçenin adı David Rice Atchison'dan gelmektedir. Yenigün, Kadirli Yenigün, Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı bir köydür. Kadirli ile Kahramanmaraş'ın Andırın ilçesi arasında bulunmakta olup Kadirli'ye daha yakındır. Köyün nüfusu yaz aylarında çok büyük artış göstermektedir. Neosho Neosho ilçesi veya Neosho County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,512.'dir İlçenin merkezi Erie şehridir. Göktaş Göktaş bir yer ismi, erkek ismi ve soyadıdır ve şu anlamlara gelebilir: Osage, Kansas Osage ilçesi veya Osage County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,295'dir. İlçenin merkezi Lyndon olup en büyük şehri Osage City'dir. İvan Vladislav İvan Vladislav () Ağustos ya da Eylül 1015'den Şubat 1018'e kadar Bulgar imparatoru (çar) olarak hüküm sürmüştür. Doğum yılı bilinmemektedir, 987 yılından en az on yıl önce doğmuştur fakat muhtemelen ondan daha eski değil. 976 yılında kuzeni Bulgar imparatoru Gavril Radomir tarafından ölümden kurtarılmıştır, İvan Vladislav onu Ekim 1015'de öldürmüş ve Bulgar tacını ele geçirmiştir. Bizans İmparatorluğu ile onlarca yıldır süren savaşın ardından ülkenin düştüğü çaresiz durum nedeniyle ve durumunu güçlendirmek için Bizans İmparatoru II. Basileios ile ateş keş yapmayı denedi. Görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra direnişe devam etti, Bizanslıları geri çekilmeye zorlamak için teşebbüslerde bulundu. Hükümdarlığı dönemi boyunca, İvan Vladislav Bulgar ordusunu güçlendirmeyi denedi, birçok Bulgar kalesini yeniden inşa etti ve hatta karşı saldırı düzenledi fakat 1018 yılında gerçekleşen Dyrrhachium Muharebesi'nde ölmüştür. Ölümünden sonra dul eşi Maria, Patrik ve asillerin çoğu II. Basileios'a teslim oldular, kısa süre sonra direnişin kalan son parçaları bastırılıp, Birinci Bulgar İmparatorluğu sona erdi. İvan Vladislav'ın, acımasız bir katil ile elinden gelenin en iyisiyle ülkesinin savunan bir kahraman arasında değişen karışık bir mirasa sahiptir. Soyundan gelenler, Bizans aristokrasisine girmişlerdir ve hiyerarşide en yüksel derecelere çıkmışlardır. Ailesinden iki kadın Bizans İmparatorluğu'nda imparatoriçe olurlarken, diğerleri askeri komutan ya da yüksek dereceli bürokratlar olmuşlardır. Bizans imparatoru II. İoannis'in atasıdır. Cometopuli Hanedanı'ndan imparator Samuil'in (997–1014 arası hükümdar) kardeşi Aron'un oğludur. 976 y ada 987 yılında Samuil kardeşi Aron'u tüm ailesi ile birlikte ihanet sebebiyle Razmetanitsa yakınlarında idam edilmesini emretti. İvan Vladislav kuzeni Samuil'in oğlu Gavril Radomir'in şefaatiyle kurtulan tek kurtulan oldu.Tahta çıktığı zamana kadarki sonraki yılları hakkında bilgi yoktur. 1015 yılına gelindiğinde, Bulgaristan, Bizans İmparatorluğu ile neredeyse otuz yıldır süren bir savaşın içindeydi ve Gavril Radomir, 6 Ekim 1014'te Kleidion Muharebesi'nde yaşanan bozgunda ölen Samuil'in ardından tahta geçti. Ancak, başlangıçta Radomir'in pozisyonu sağlam değildi: Cometopuli Hanedanı kardeşlerinin en büyüğünün oğlu İvan Vladislav ailenin büyük üyesinin tahta geçmesi prensibine dayanarak tahtta hak iddia ediyordu. Bu dönemde Bizans İmparatoru II. Basileios, Bulgar topraklarına doğru ilerledi. Daha önce elden çıkarılmış Vodina geri alındı ve kuzey batıda yer alan Karacaova kalesini kuşattı. Gavril Radomir'in yeterli gücü yoktu ve müdahale edemedi, sadece yakınlardaki Ostrovo Gölü'nden olayları izleyebildi. Bizans tehdidiyle başa çıkamaması soyluların hoşnutsuzluğunu uyandırdı ve İvan Vladislav seçilmiş liderleri oldu. Karacaova'nın düşmesi Gavril Radomir'in 1015 yaz sonundaki kaderini belirledi, Arnissa yakınlarında avlanırken, kuzeni tarafından öldürüldü, muhtemelen Bizans ajanlarının emriyle. İvan Vladislav daha sonra Bulgar tahtını ele geçirdi ve potansiyel rakiplerine karşı pozisyonunu sağlamak için adımlar attı. İvan Vladislav tahta geçtikten sonra hemen II. Basileios'a Karacaova'nın düşmesinden beş gün sonra varan bir heyet yolladı. Mektubunda, Basileios'a Gavril Radomir'i kendisinin öldürdüğünü, tüm ülkedeki gücü ele aldığını bildirip, Basileios'a derin bir alçakgönüllülük ve itaat, asillerin bazılarının desteklediği bir teslim eylemi vaad ediyordu. Ancak İvan Vladislav, tahtı elinde tutmayı sıkı bir şekilde sağlamlaştırdıktan sonra, Bizanslılarla herhangi bir uzlaşmaya karşı olduğunu açıkça ilan etti ve hızla devam eden Bizans fethine karşı kendi öncüllerinin politikasını izlemeye başladı. II. Basileios anladı ki mektup bir kötüydü ve bir misilleme eylemi planlıyordu, Bulgar hükümdarını öldürmesi için esir "kavkhan" Theodore'a rüşvet verdi. Theodore karşılığında cinayeti işlemek için İvan Vladislav'ın yanına güvenilir bir adam verdi, ancak olay sırasında suikastçı asıl Theodore'un kendisini öldürdü. Bu sırada II. Basileios yürüyüşüne devam edip, Bulgar imparatorunu Arnavutluk dağlarına çekilmeye zorluyor ve Bulgar devletinin içlerine doğru ilerliyordu. Bizanslılar başkent Ohri'yi aldılar ve imparatorluk saraylarını yaktılar, haberler diğer yandan, ulaştığında İvan Vladislav Dyrrhachium'u kuşatmış ve güneyde Bulgar general Ibatzes Bizans geri ordusununu Manastır (Bitola) Muharebesi'nde mağlup etmişti. Tedarik yolları kesilince, II. Basileios, Bulgarlar tarafından hızla geri alınacak Ohri'de küçük bir garnizon bırakarak Selanik'e geri çekildi. Mosynopolis'te buluna üssüne döndüğünde, Basileios Ustrumca ve Sofya alanlarını rahatsız etmek için Bizans ordusunu böldü. Ocak 1016'da Bizans imparatoru Konstantinopolis'e döndü. Bu arada, İvan Vladislav Arnavutluk ve Makedonya dağlarındaki mevkilerini pekiştirdi. 1015 Ekim’i kadar geri tarihte, Bitola'daki kale dahil, savaş sırasında yıkılan pek çok kalenin yeniden inşasına başladı (Bitola Yazıtı'nda doğrulandığı üzere). Gabriel Radomir'in kızkardeşi Theodora Kosara ile evlenen Doclea vasal prensi Jovan Vladimir'i 1016'da sarayına gelmesi için davet etti. İmparator muhtemelen prensi tutmak ve böylece batı cephesini güvence altına almak istiyordu. Prens Çar'ın davetine katılmaya kararlıydı, ancak karısı Theodora Kosara kardeşinin katiline güvenmiyordu ve kocasının hayatı için korkmasından dolayı gitmemesi için onu ikna etti. Ancak İvan Vladislav, vasalının hayatını tehdit etmeyeceğine söz verdi ve iyi niyetin bir kanıtı olarak kendisine bir altın haç gönderdi. Jovan Vladimir, Tanrı'nın bir altın haç değil tahtaya çivilenmiş olduğunu söyleyerek tereddüt ediyordu, ancak İvan Vladislav yeminini tekrarladı ve Bulgar patriği Davut tarafından da garanti altına alınmış bir geçiş izni garantisi verdi. Nihayetinde, Jovan Vladimir Çar'ın Prespa'da bulunan sarayına seyahet etti, fakat 22 Mayıs günü varması üzerine, hemen kafası kesildi ve imparator cesedin gömülmesine izin vermedi. Prensin cesediyle ilgili birkaç mucizevi olay gözlenene kadar, Vladislav'ın cesedi Kosara'ya iade etmedi. 1016 ilkbaharında II. Basileios, ordularını Struma vadisi boyunca götürdü ve Pernik'in güçlü kalesini kuşattı. Kalenin savunması, Bulgar davasına sadık yetenekli komutan Krakra tarafından yönetildi. Pernik'e karşı yapılan bütün önceki girişimler gibi, 88 günlük kuşatma da bir başarısızlıktı ve güneye geri çekilmeye ve Mosynopolis'te yeniden gruplaşmaya zorlanmadan önce Bizanslıların çok sayıda can kaybına neden oldu. 1017'nin ilk günlerinde Bizans imparatoru seferlerini yeniledi. David Arianites ve Konstantinos Diogenes'i Vardar Nehri boyunca yağmalamaları için yolladı ve Longos kalesibi ele geçirildiler. Bundan sonra güneye ilerlediler Kesriye'yi kuşattılar. Şehrin duvarların önünde, II. Basileios, Dorostolon (Silistre) "strategos"u Tzitzikios'tan İvan Vladislav'un Peçeneklerden yardım almak üzere görüşmeler yapmak üzere Krakra'yı gönderdiğini ve onların Tuna'yı geçmekte olduğunu söyleyen bir mesaj aldı. Bizans imparatoru hemen kuşatmayı kaldırıp ve hemen hızla kuzeye ilerledi fakat Ostrovo Gölü etrafında Peçeneklerin bu riskli savaşa girmek konusunda isteksiz olduğunu öğrendi. II. Basileios, güneye dönerek Samail'in kullandığı bir sarayı ve büyük miktarda tedarikin depolandığı Setina'yı ele geçirdi. Bizans hareketlerini yakından takip eden İvan Vladislav, Konstantinos Diogenes'in komutasındaki birliklere pusu kurdu, II. Basileios yardım için gelmemesi yüzünden Konstantinos Diogenes öldü. İoannis Skilicis'e göre, imparator ordunun önünde Konstantinos'u kurtarmak için tek başına mücadele etti. Bulgarlar onu görünce, "kaçın, İmparator" ("") diye bağırdılar ve panik halinde geri çekilmeye başladılar. Zafer sarhoşu Bizanslılar, Voden'e geçip oradan Konstantinopolis'e döndüler. 1018 başlarında İvan Vladislav, Dyrrhachium'u kuşattı ancak Şubat ayında şehir surlarının önünde öldürüldü. Ölümü hakkındaki anlatımlar çelişkilidir. Bazılarına göre, bir komplonun kurbanı olup hizmetkarları tarafından öldürüldü, diğerlerine göre ise muharebe alanında can verdi. İoannis Skilicis'e Bulgar eklemesi çok daha detaylıdır, bu anlatıma göre, İvan Vladislav, Dyrrhachium "strategos"u "patrikios" Nikitas Pegonitis ile at sırtında düello yapmıştır ve kavga sırasında seyredenler arasından iki Bizans piyadesi imparatora saldırıp, karnından ölümcül şekilde onu yaralamışlardır. Sonraki Bizans tarihçisi ise düellonun adil olduğunu ve Pegonitis'in İvan Vladislav'in göğsüne mızrağı geçirdiğini ve imparatorun orada hemen öldüğünü iddia eder. Duklja Papazının Vakainamesine bunların hepsinden farklı bir hikaye anlatır: kampta yemek yerken, İvan Vladislav, öldürülen Jovan Vladimir'i tanımış olabilecek ismi bilinmeyen bir askerin sald
ırısına uğrar. Korkar, yardım için bağırır, ama kimse onu kurtarmak için gelmez ve ismi bilinmeyen asker Bulgar hükümdarını ölümcül şekilde yaralar. Ölümü Bulgar İmparatorluğu'nun sonuna işaret eder. İvan Vladislav'ın oğulları henüz genç ve tecrübesizlerdi ve güçlü Bulgar liderleri direnişin uzatılmasının yararı konusunda şüphelilerdi. Çarın ölümünü öğrenmesi üzerine II. Basileios, Konstantinopolis'ten ayrıldı. Hadrianapolis'te Bizans idaresini kabul eden İvan Vladislav'in kardeşi ile buluştu. Bu, kalan Bulgar soylularının çoğunluğuna örnek oldu ve II. Basileios'a bağlılık yemini edip, kalelerini verdiler. Serez'de, Krakra ile beraber 35 kalenin komutanı imparator ile buluşup, teslim oldular ve Ustrumca'da İmparatorun dul eşi Maria'dan başkent ve ülkeyi teslim etmek için müzakere mesajı aldı. II. Basileios, teslim olanları bol şekilde ödüllendirdi, topraklarını, servetlerini ve unvanlarını ellerinde tutmalarına izin verdi. İvan Vladislav'in en büyük oğlu II. Presyan ve kardeşleri yönetiminde kısa ömürlü bir direniş sürdü, ancak onlar da 1018 sonlarında teslim oldular. İvan Vladislav'ın ölümünden yüzyıl sonra yaşamış Duklja Papazı olarak bilinen tarihçi, Jovan Vladimir'in öldürülmesi ile kızgın Duklja bakış açısından, çarın ölümünü ardından onun "Şeytan'ın meleklerine sonsuza kadar bağlı kalacağını" yazmıştır. Vasil Zlatarski'de dahil olmak üzere bir çok modern Bulgar tarihçi, İmparatoru, eylemlerinin Bulgaristan'ın düşüşünü hızlandırdığını ve ulusun moralini yükseltmek yerine bir katile dönüştüğünü ve saray entrikaları ve yolsuzlukları ile baş edemediğini iddia ederek eleştirirler. Steven Runciman da imparatoru eleştirir, Gavril Radomir'e yaptığı suikastın, her soylunun kendi kişisel çıkarlarına bakmaya başladığı genel bir kafa karışıklığı yarattığına dikkat çekiyor, ancak yine de onu "büyük bir acımasız enerji" ile değerlendirir. Jordan Andreev, İvan Vladislav için daha hoşgörülüdür, eylemlerinin nedenleri olduğunu söyler - eski Bulgar putperest inançlarına göre ailesinin cinayetinden intikam almak zorunda kaldı, ama Gavril Radomir ve karısını Gavril'in ailesinin geri kalanına zarar vermeden öldürdü. Samuil'in kızlarından birinin kocası olarak pozisyonunu tehdit eden ve aynı zamanda Bizanslılarla uzlaşmaya girişen Jovan Vladimir ile baş etmek zorunda kaldı. Andreev'e göre, İvan Vladislav Bulgar devletini savunmak için verdiği mücadele ve onun kahramanca ölümünü, kötü eylemlerini hafifletmeye hizmet ediyor. İvan Vladislav'ın hükümdarlığı sırasında Bizans devletinin "dengede asılı kaldığını, çünkü Golyat gibi barbarların Romalılara direndiğini ve hepsinin bu yenilmez düşman yüzünde ümitlerini kaybettiğini" iddia eden bir Bizans tarihçisinden alıntı yapar Polonyalı tarihçi Kazimierz Zakrzewski, İvan Vladislav'ın ölümüne kadar ustaca sürdürdüğü Gerilla savaşını başarması ışığında, Birinci İmparatorluğun son hükümdarı için sempati ile de yazar. Antartika'da Güney Shetland Adaları'nda İvan Vladislav noktasına onun adı verilmiştir. Muhtemelen Bulgar çarı II. Boris'in kızı Maria ve arkasında ondan nesiller bırakacağı bir Bizans soylusu ile evlendi. Maria'ya, II. Basileios tarafından "zoste patrikia" unvanı verildi ve İvan Vladislav'ın soyundan gelenler Bizans hizmetine girdiler, Bizans aristokrasisinin bir parçası oldular ve özellikle Komnenos Hanedanı ile yakın bağlar kurdular. Kızı Katerin ve ismi bilinmeyen (muhtemelen Anna) torunu (geleceğin) Bizans imparatorları ile evlendi. İkinci oğlu Alusian, Bizans egemenliğine karşı Peter Delyan Ayaklanması'nın parçası oldu ama nihayetine Bulgar davasına ihanet etti. Maria ve İvan Vladislav çifitini bir çok çocuğu olmuştur: Cibali Karakolu Cibali Karakolu, Henri Kéroul ve Albert Barre'nin "Une Nuit de Noces" (Bir Düğün Gecesi) adlı eserinden uyarlanan Türk oyunu. Muammer Karaca ve Refik Kordağ tarafından uyarlanan oyunun çizgisi Karaca sonrasında Nejat Uygur ve Zihni Göktay tarafından devam ettirildi. Kadın erkek ilişkileri, paranın insanlar üzerindeki etkisi ve çeşitli kurumlardaki aksaklıkları işleyen oyun ilk olarak 1904 yılında Fransa'da temsil edildi. Muammer Karaca tarafından Türk tiyatrosuna uyarlanan oyunda Türk Polis Teşkilatı da "acı ve tatllı" yönleriyle eleştirildi. Karaca Tiyatrosu bu oyun ile açıldı ve uzun yıllar gösterildi. İlk dönemlerde Gülriz Sururi ve Adile Naşit gibi isimler de yer alıyordu. Oyun 16 yılda 3 binden fazla temsil edildi. Sonraları Nejat Uygur tarafından yeniden yorumlandı. 1966'da ise Hulki Saner tarafından aynı adla sinemaya taşındı. Şehir Tiyatrolarının 100. yaşını kutladığı 2014-2015 tiyatro sezonunda ise Nedret Denizhan yönetmenliğinde ve Zihni Göktay'ın başrolü ekseninde yeniden sahnelenmeye başladı. Zihni Göktay'ın anlatısına göre oyun Türkiye'de ilk kez 1951 yılında temsil edildi. 50. sanat yılını bu oyun ile İstanbul Şehir Tiyatroları'nda kutlayan Göktay, oyunun aslında serim, düğüm ve sonuç bölümlerinden müzikalsiz bir şekilde 3 perdeden oluştuğunu söyledi. Günümüzde 3 saati aşan iki perde ve müzikalli şekilde temsil edilmektedir. Otokar Ural Otokar Ural, Otokar tarafından üretilen Türk yapımı bir hafif zırhlı personel taşıyıcısıdır. İlk olarak IDEF 2013 fuarında tanıtılmış olup askerîye ve güvenlik güçleri için tasarlanmıştır. Modüler bir platforma dayanan tasarımı, çeşitli görevlerin yerine getirilmesini sağlayan çeşitli farklı silah ve ekipmanlarla yapılandırılmasını sağlamaktadır. Foix Foix (; ), Fransa'nın Occitanie bölgesine bağlı Ariège ilinde yer alan bir komündür. Komünün nüfusu 2014 yılı itibarıya 9,721'dir. Alperen Acet Alperen Acet (d. 2 Nisan 1998), Türk yüksek atlayıcı. Acet hâlen 2018'deki 2,30 metrelik atlayışıyla yüksek atlama Türkiye rekorunun sahibidir. 2,26'yla Metin Durmuşoğlu'na ait olan eski rekor, Acet'in atlayışına kadar yaklaşık 16 yıl boyunca kırılamamıştı. Necati Er (atlet) Necati Er (d. 24 Şubat 1997), Türk üç adım atlayıcı. Er, 2018 Ruhi Sarıalp Kupası'ndaki 16,61 metrelik atlayışıyla, Şeref Osmanoğlu'na ait üç adım atlama Türkiye salon rekorunu egale etti. Cedar Cedar ilçesi veya Cedar County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 18,499'dur. İlçenin merkezi Tipton şehridir. Otokar Arma Otokar Arma, Otokar tarafından üretilen Türk yapımı bir tekerlekli zırhlı savaş aracıdır. Türk Kara Kuvvetleri'nin Özel Maksatlı Taktik Tekerlekli Zırhlı Araç projesi kapsamında geliştirilmiştir. Araç, yüksek sertlikli monokok çelik gövdesi sayesinde yüksek düzeyde balistik ve mayın korumasına sahiptir. 6x6 ve 8x8 olmak üzere iki adet tekerlek düzenine sahiptir. Clayton, Iowa Clayton ilçesi veya Clayton County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 18,129'dur. İlçenin merkezi Elkader şehridir. Bu ilçe 1837 yılında kurulmuş ve adını John M. Clayton'dan almıştır. Jackson County, Iowa Jackson ilçesi veya Jackson County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 19,848'dir. İlçenin merkezi Maquoketa şehridir. Poweshiek County Poweshiek ilçesi veya Poweshiek County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 18,914'tür. İlçenin merkezi Montezuma şehridir. Tama County Tama ilçesi veya Tama County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,767'dir. İlçenin merkezi Toledo şehridir. Delaware, Iowa Delaware ilçesi veya Delaware County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,764'tür. İlçenin merkezi Manchester şehridir. Hardin, Iowa Hardin ilçesi veya Hardin County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,534'tür. İlçenin merkezi Eldora şehridir. Crawford, Iowa Crawford ilçesi veya Crawford County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,096'dır. İlçenin merkezi Denison şehridir. İlçenin adı William Harris Crawford'tan gelmektedir. Jefferson County, Iowa Jefferson ilçesi veya Jefferson County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,843'tür. İlçenin merkezi Fairfield şehridir. İlçenin adı Thomas Jefferson'dan gelmektedir. Clay, Iowa Clay ilçesi veya Clay County , Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,667'dir. İlçenin merkezi Spencer şehridir. Dickinson, Iowa Dickinson ilçesi veya Dickinson County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,667'dir. İlçenin merkezi Spirit Lake şehridir. Iowa County, Iowa Iowa ilçesi veya Iowa County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,355'tir. İlçenin merkezi Marengo şehridir. Floyd, Iowa Floyd ilçesi veya Floyd County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,303'tür. İlçenin merkezi Charles City şehridir. Otokar Kale Otokar Kale, Otokar tarafından üretilen Türk yapımı bir MRAP zırhlı personel taşıyıcısıdır. İlk olarak 2014 yılında tanıtılmıştır. Kale, patlayıcı maddelere, ayrıca küçük silah ateşi ve şarapnel parçalarına karşı gelişmiş balistik korumaya ve farklı iklim koşullarında çok çeşitli zorlu arazilerde üstün hareketlilik sağlayan bağımsız süspansiyon sistemine sahiptir. Kale, şoför, komutan ve nişancıya ek olarak 13 kişi taşıyabilmektedir. Toplumsal yabancılaşma Toplumsal yabancılaşma veya sosyal yabancılaşma, bireyler arasında ya da bir bireyle toplumdaki veya iş ortamındaki bir grup insan arasında düşük bir entegrasyon veya ortak değerler derecesi ve yüksek bir mesafe veya izolasyon derecesiyle 
yansıyan sosyal ilişkilerde bir durumdur. Birkaç klasik ve çağdaş kuramcı tarafından geliştirilen sosyolojik bir kavramdır. Kavramın disipline özgü birçok kullanımı vardır ve hem kişisel psikolojik bir duruma (öznel olarak) hem de bir tür sosyal ilişkiye (nesnel olarak) gönderme yapabilir. "Yabancılaşma "terimi, çeşitli ve bazen çelişkili anlamlarla çağlar boyunca kullanılmıştır. Antik dönemde daha yüksek bir tefekkür, coşkunluk veya birleşme durumuna ulaşmanın metafizik bir anlamı olabilir. Yeni Ahit, Yunancada "apallotrioomai (""yabancılaşmak") teriminden bahseder. Altınçağ'daki uzaklaşma fikirleri de yabancılaşma kavramı olarak tanımlanmıştır. Çift pozitif ve negatif yabancılaşma duygusu, Gnostisizm olarak adlandırılan manevi inançlarda geniş bir biçimde gösterilmiştir. Otokar Kaya Otokar Kaya, Otokar tarafından üretilen Türk yapımı bir MRAP zırhlı personel taşıyıcısıdır. Araç, üst düzey cross country mobilite için tasarlanmış Unimog 500 şasisine dayanmaktadır. Felice'ye Mektuplar Felice'ye Mektuplar ya da Sevgili Felice'ye Mektuplar, Franz Kafka'nın 1912'den 1917'ye kadar Felice Bauer'e yazdığı mektuplardan bazılarını içeren kitaptır. Schocken Books, 1955'te Felice Bauer'den bu mektupları aldı. Bunlara ilaveten Kafka'nın Bauer'in arkadaşı Grete Bloch'a yazdığı mektupların yaklaşık yarısını da aldı. Yazışma döneminde Kafka ve Bauer iki kez nişanlandı ve Kafka; Dönüşüm, "Ceza Sömürgesi" ve yazımına başladığı "Dava" dahil olmak üzere en ünlü eserlerinden bazılarını üretti. İlk olarak 1967 yılında "Briefe an Felice" adıyla Almanca yayınlandı. Aybüke Pusat Aybüke Pusat, (d. 20 Mayıs 1995, Ankara) Türk dizi oyuncusu. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümünden mezundur. Daha sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümüne devam etmiştir. 2014 yılında Miss Turkey yarışmasında üçüncü olmuştur. İlk rol aldığı yapım olan Medcezir dizisinde Elif karakteriyle televizyon kariyerine başlamıştır. Daha sonra O Hayat Benim ve Familya dizilerinde rol almıştır. 2017 yılında Tolga Sarıtaş, Serhat Kılıç ve Mehmet Özgür ile birlikte Söz dizisinde baş rolde yer almıştır. Page County, Iowa Page ilçesi veya Page County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,932'dir. İlçenin merkezi Clarinda şehridir. Doğu Demirkol Aydın Doğu Demirkol, (d. 6 Eylül 1985) Türk komedyen ve sinema oyuncusu. Sosyal medya üzerinden çeşitli çalışmalar yaptı. Yetenek Sizsiniz yarışmasına katıldı. BKM'de Açık Mikrofon adıyla gösteriler yaptı. 2018 yılında Ali Atay'ın yönettiği "Ölümlü Dünya" filminde rol aldı. Aynı yıl Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği "Ahlat Ağacı" filminde Sinan karakteriyle baş rolde yer aldı. Paul Schrader Paul Joseph Schrader (d. 22 Temmuz, 1946) - ABD'li film yönetmeni, senarist ve yapımcı. Amerikan Film Enstitüsü ve ABD Yazarlar Birliği tarafından yaşamboyu başarı ödüllerine layik görülmüştür. "The New Yorker" dergisi kendisini "modern sinemanın en önemli yaratıcılarından biri" olarak tanımlar. Schrader dikkate dönem için rekor olarak kabul gören bir fiyat karşılığında satdığı "Yakuza" (1974) filmiyle geldi ve ardından birçok başarılı filmin senaryosunu yazdı. Martin Scorsese için yazdığı "Taksi Şöförü" (1976) senaryosu sayesinde Altın Küre ödülüne aday gösterildi ve sonralar Scorsesenin "Kızgın Boğa" (1980) ve "Günaha Son Çağrı" (1988) gibi çok konuşulan filmlerinin de senaryosunu yazdı. "Sivrisinek Sahili" (1986) gibi çalışmalarıyla senarist kariyerini devam etdiren Schrader, 70'lerin sonlarına doğru kendi yönetmenlik kariyerini başlatdı, "Mavi Tasma" (1978) ve "Ayrılan Yollar" (1979) filmleri eleştirmenlerden yüksek oylar aldı. "Amerikan Jigolo" (1980) gişede başarı yakaladı, ayni zamanda dönemin ABD moda kültüründe büyük bir iz bıraktı. 1985 yapımı "Mişima" filmiyle Cannes Film Festivalinde “sanata katkısı”ndan dolayı özel ödül aldı. 2007'de ünlü eleştirmen Roger Ebert filmi "Great Movies" (Büyük Filmler) listesine eklemiş ve film için "tasarruflu senaryonun ve filmciliğin bir zaferi" demiştir. Altın Palmiye için yarışan "Patty Hearst" (1988)ç "Altın Ayı" için yarışan "Light Sleeper" (1992), Oscar ödüllü "Isdırap" (1997) filmleriyle yönetmenlik kariyerini devam eden Schraderin 21'ci yüzyıldakı filmleri bir sıra sıkıntılarla yüzleşti, bunlardan biri olarak "" (2005) filmini tamamlayamadan stüdyo tarafından kovulması ve sonra filmi kendi imkanlarıyla tamamlaması örnek gösterile bilir. Schrader aynı zamanda sinemayla ilgili yazılmış en ünlü kitaplardan biri olan Kutsalın Görüntüsü (Bresson, Ozu ve Dreyer Sinemasına Bir Bakış)'ın yazarıdır. Mono, Kaliforniya Mono ilçesi veya Mono County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,202'dir. İlçenin merkezi Bridgeport şehridir. Alamosa Alamosa ilçesi veya Alamosa County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Colorado eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,445'dir. İlçenin merkezi Alamosa şehridir. Nurol Ejder Nurol Ejder, Nurol Makina tarafından üretilen Türk yapımı bir zırhlı personel taşıyıcı serisidir. Ejder 6x6 ve Ejder Yalçın 4x4 olmak üzere iki modeli bulunmaktadır. Kazım Koyuncu diskografisi Karadenizli müzisyen Kazım Koyuncu'nun çıkardığı albümlerin yer aldığı listedir. İki stüdyo albümü ve birde ölümünden sonra yayınlanan saygı albümü ile birlikte toplam üç albümü vardır. Ayrıca, Karadenizli müzisyenler arasında albümleri en çok satmış olan kişidir. Albümlerinde Türkçe, Lazca, Hemşince, Gürcüce ve Megrelce gibi dillerde şarkılar söyledi. Kazım Koyuncu 1992 yılında iken Ali Elver ile "Dinmeyen" adlı özgün müzik grubunu kurmuş ve profesyonel müzik hayatı başlamıştır. Zamanla Lazca müzik yapmak için bu gruptan ayrılmışsa da rock'tan kopamamış ve geleneksel Laz müziği'ni rock tabanlı yorumlamaya başlamıştır. 1993 yılında okulu bırakmış ve sadece müzik yapmaya başlamıştır. Aynı yıl Mehmedali Barış Beşli ile birlikte Zuğaşi Berepe adlı rock müzik grubunu kurmuştur. Bu grup Va Mişkunan ve İgzas adında iki albüm yaptıktan sonra gruptan ayrıldı ve grup dağıldı. 1999 yılında askerden geldikten sonra bir toplama albümde yer aldı. Ardından "Viya!" (2001) ve "Hayde" adlı iki albümü Türkiye ve diğer ülkelerde büyük hayran kitlelerine sahip olmasını sağladı. Karadeniz müziğini rock ile sentezleyerek kendini tarzını yarattı ve Karadeniz müziğini gençlerinde dinleyebileceği bir hale getirdi. Kazım Koyuncu'dan sonra Karadeniz müziğinde bir yükseliş başladı ve piyasaya yeni müzisyenler çıkmaya başladılar. Kazım Koyuncu, Türkiye'nin büyük sanatçıları arasına girmiş ve Karadeniz müziğinin de ikonlaşan ismi olmuştur. Barrett Barrett şu anlamlara gelebilir: FNSS Samur FNSS Samur veya SYHK (Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü), FNSS tarafından üretilen Türk yapımı bir amfibi seyyar yüzücü hücum köprüsüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin nehir harekatlarında kullanılmak amacıyla tasarlanmış olup altı yılda geliştirilmiş ve üretilmiştir. Seyyar yüzücü hücum köprüsü Seyyar yüzücü hücum köprüsü (SYHK), tank ve diğer zırhlı savaş araçlarına nehir gibi aralıklı engeller üzerinden hızlı bir şekilde yardım etmek için tasarlanmış muharebe destek aracıdır. Çimsataş Çukurova İnşaat Makinaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Çimsataş), Türkiye merkezli bir iş makine parçası üreticisidir. Şirket, 1979 yılında Çukurova Holding tarafından kurulmuştur. Merkezi ve fabrikası Mersin'de Tarsus yolu üzerinde yer almaktadır. Çimsataş, yerel ve Avrupa pazarlarında otomotiv, inşaat ekipmanları ve demiryolu sektörlerine çelik döküm, çelik dövme ve işlenmiş parça tedarikçisidir. Tesis, yeşil kum dökümü, fırın kalıp dökümü, kapalı kalıp dövme, yüksek hızda işleme, CAD CAM ve ısıl işlem gibi çeşitli yüksek teknolojilerle üretim yapmaktadır. Şirket, 1979 yılında Çukurova Holding tarafından kurulmuştur. Kökü, 1972 yılından itibaren palet ve bağlantı elemanlarının (pim ve tutma halkaları) üretilmesine kadar gitmektedir. 1983 yılında paletli yükleyici ve 1987 yılında tekerlekli yükleyici üretmiştir. 1992 yılında Çimsataş, ArvinMeritor lisansı ile Türkiye'de otomotiv endüstrisi için havalı frenler üretmeye başladı. 1980-1994 yılları arasında, Caterpillar lisansıyla lastikli yükleyiciler ve hidrolik ekskavatörler üretti. Şirket, 1994-2008 arasında üç tanınmış firmanın lisansı altında Liebherr-Çukurova markasıyla ağır ekipmanlar üretti. Journal Asiatique Journal Asiatique (ilk dönem tam adı: "Journal Asiatique ou Recueil de Mémoires, d'Extraits et de Notices relatifs à l'Histoire, à la Philosophie, aux Langues et à la Littérature des Peuples Orientaux"), Asya kültürüne dair çalışmaları kapsayan ve 1822 yılında Société Asiatique tarafından kurulan yılda iki kez yayımlanan hakemli akademik dergidir. Fransızca ve diğer bazı Avrupa dillerinde makaleler yayımlar. Atıf edilen metinler orijinal dillerinde sunulmuştur. Basımı ilk önce Dondey-Dupré basımevinde gerçekleştirildi ve 1822-1845 yılları arasında on iki forma ve tek cilt halinde her sayısı 200 nüsha olarak basıldı. 1846'dan itibaren sırasıyla Benjamin Duprat (1846-1867), Ad. Labitte (1867-1870), Ernest Leroux (1870-1917) ve Paul Geuthner (1917-1954) yayınevleri tarafından neşredildi. En eski sürekli Fransızca yayınlardan biridir. Sart altın madeni Sart altın madeni, Manisa ili, Salihli, ilçesi Sart mahallesi yakınlarında bulunan tarihi maden. MÖ 2000 yılından itibaren altın üretilen Sart'ta, başkentlik yaptığı Lidya Devleti Kral Krezüs devrinde ilk parayı bastırmıştır. Sahada, plaser tipi, 96 mg/m³ altın içeren, 1,9 ton altın olduğu tespit edilmiştir. "POMZA EXPORT" firması tarafından işletilen madende, yoğunluk farkına dayalı gravimetrik yöntem ile üretim yapılmaktadır. 2006-2015 yılları arasında sırasıyla; 750, 574, 490, 670, 1087, 1380, 817, 1047, 1090, 926 ons altın üretilmiştir. William Edward Phipps William Edward "Bill" Phipps (d. 4 Şubat 1922; ö. 1 Haziran 2018), Amerikalı eski tanınmış aktör ve film yapımcısıd
ır. Sinema filmleri ve televizyon prodüksiyonu onlarca klasik, western, bilim-kurgu türünde yapımda yer aldı. Özellikle 1950 Disney yapmı animasyon filmi "Cinderella" 'da seslendirdiği Beyaz atlı prens karakteriyle bilinir. Amerikalı film yapımcısı ve oyuncu William Edward Phipps 1 Haziran 2018'de Santa Monica, Kaliforniyadaki evinde akciğer kanserine bağlı sebeplerden 96 yaşında ölmüştür. Frank Carlucci Frank Charles Carlucci III (d. 18 Ekim 1930 – ö. 3 Haziran 2018), Amerikalı siyasetçidir. 1987'den 1989'a kadar ABD Savunma Bakanı olarak Başkan Ronald Reagan'ın yönetiminde görev yaptı. Carlucci, Richard Nixon yönetiminde Ekonomik Fırsat Ofisi Direktörü, Jimmy Carter yönetiminde CIA Direktör Yardımcısı, Savunma Bakan Yardımcısı ve Ulusal Güvenlik Danışmanlığı'da dahil olmak üzere çeşitli üst düzey hükümet görevlerinde bulundu. Reagan yönetiminde bakanlık yaptı. Carlucci, 3 Haziran 2018'de, parkinson hastalığının komplikasyonları sonucu, 87 yaşında McLean, Virginia'daki evinde ölmüştür. Robert Forhan Robert Norman "Bob" Forhan (d. 27 Mart 1936 –ö. 3 Haziran 2018), Sağ kanatta oynamış Kanadalı eski buz hokeyi oyuncusu ve siyasetçidir. Ülkesinin Buz Hokeyi Milli Takımı'nda 1960 ve 1964 Kış Olimpiyatları'nda yer almıştır. Newmarket, Ontario'da doğan Forhan, 1960 Kış Olimpiyatları'nda buz hokeyinde gümüş madalya kazandı. Kanada Buz Hokeyi takımıyla 1964 Kış Olimpiyatları'nda dördüncü oldular. Forhan profesyonel buz hokeyi kariyerinde ise Guelph Biltmores, Sudbury Wolves, Greensboro Generals, Cleveland Barons (1937-1973) buz hokeyi takımlarında oynamıştır. Forhan'ın buz hokeyi kariyerini bitirip bri süre lise öğretmeni olarak çalıştıktan sonra 1970'lerden 1996'ya kadar siyasetle ilgilenmiştir: Newmarket Belediye Meclisi'nde (Belediye Meclisi üyesi ve sonra Belediye Başkanı), York Bölgesi Başkanı ve York Bölgesi Başkanlık İdaresi'nde görev almıştır. 2010 yılında Newmarket, Ontario'lu "Başarılı Sporcular Şeref Listesi" 'ne adı eklenmiştir. Eski Kanadalı buz hokeyi oyuncusu ve siyasetçi Robert Forhan 3 Haziran 2018'de 82 yaşında ölmüştür. İspanya kadın millî sutopu takımı İspanya kadın millî sutopu takımı, İspanya'yı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. Dünya çapındaki resmî etkinliklerden yalnızca 1986 Dünya Şampiyonası'na katılan takım, turnuvayı 8. sırada tamamladı. 3 kez de Avrupa Şampiyonası'nda mücadele etti en iyi derecesini 1985'te, 5. olarak elde etti. Gail O'Grady Gail Ann O'Grady (d. 28 Ocak 1963; Detroit, Michigan ABD.), Genelde Tv yapımlarında rol alan Amerikalı tanınmış aktrisir. Yer aldığı Tv dizileri "Amerikan Dreams" ve "NYPD Blue" ile bilinir. Mario Toros Mario Toros (d. 9 Aralık 1922 – ö. 3 Haziran 2018), İtalyan siyasetçidir. 1958'den 1972'ye kadar İtalyan Meclisi'nde delege olarak ve 1972'den 1987'ye kadar İtalya Senatosu'nda senatör olarak görev yapmıştır. İ aniksi "İ aniksi" (Yunanca yazılışı: Η άνοιξη, Türkçe: "İlkbahar"), Sofia Vossu tarafından seslendirilen 1991 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Yunanistan'ı temsil eden şarkı. Şarkı Yunanca dilinde seslendirilmiştir. Şarkı Andreas Mikroutsikos tarafından yazılmıştır. Şarkı yarışmada Türkiye'nin temsilcisi Georgina & Paul Giordimaina'ın şarkısı "Could It Be"'den sonra ve İsviçre'nin temsilcisi Sandra Simó'in şarkısı "Canzone per te"'dan sonra 4. sırada çıkmıştır. Yarışmada 22 şarkı arasından 13. olmuştur. Bir sonraki gelen 1992 yarışması'nda Yunan katılımcı, "Olu tu kosmu i elpida" adlı şarkısıyla Kleopatra olmuştur. Barni (kek) Barni Mondelēz International tarafından dağıtılan bir yumuşak kek markasıdır. Mondelēz, markanın 2010 yılında Belvita'dan bu yana en büyük bisküvi kategorisi lansmanı olduğunu iddia etti. Markanın maskotu ayıcıkdır. Marka Fransada "Oursonin", Çek Cumhuriyetinde "Brumikin" veya Kuzey Amerika'da "Teddy" ismi altında da satılıyor. Çikolata, süt, muz, çilek, elma, Orman meyveleri dolguları olan çeşitleri vardır. Horis skopo "Horis skopo" (Yunanca yazılışı: Χωρίς σκοπό, Türkçe: "Nedeni Olmadan"), Hristos Kallou & Wave tarafından seslendirilen 1990 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Yunanistan'ı temsil eden şarkı. Şarkı Yunanca dilinde seslendirilmiştir. Şarkı Yiorgos Papayiannakis tarafından yazılmıştır. Şarkı yarışmada İspanya'nın temsilcisi Azúcar Moreno'ın şarkısı "Bandido"'dan sonra ve Belçika'nın temsilcisi Philippe Lafontaine'in şarkısı "Macédomienne"'den sonra 2. sırada çıkmıştır. Yarışmada 22 şarkı arasından 19. olmuştur. Bir sonraki gelen 1991 yarışması'nda Yunan katılımcı, "İ aniksi" adlı şarkısıyla Sofia Vossu olmuştur. Nokia 111 Nokia 111 Mayıs 2012'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 (6.sürüm) sistemli cep telefonudur. Model, 160 x 128 çözünürlüklü düşük kaliteli 1.8 ekrana sahip ve bu cihaza düşük çözünürlüklü grafik kalitesi veriyor. Nokia 111 sadece arka yüzündeki 0,3 mega piksel kameraya sahiptir. Modelde VGA kamera, Bluetooth, multimedya çalar, kayıtlı FM radyo ve microSD kart yuvası bulunur. Nokia 111, 800 mAh Li-Ion çıkarılabilir pil kapasitesine sahiptir. Nokia, bu cihaz için 7.8 saat konuşma süresi ve 790 saat bekleme süresini bildiriyor. Nikiforos Komnenos (I. Aleksios'un kardeşi) Nikiforos Komnenos (; - 1136 sonrası), Bizanslı aristokrat ve yüksek rütbeli subay. İmparator I. Aleksios'un en genç kardeşidir, Bizans donanması ikinci komutanlığına atanmıştır bunun dışında hayatı belirsizdir. İoannis Komnenos ve Anna Dalassini çiftinin beşinci ve en küçük oğullarıdır, dolayısıyla İmparator I. Aleksios'un en genç kardeşidir (1081-1118 arası hükümdar). Nikeforos Bryennios'a göre, Aleksios ve ağabeyleri ordu hizmetine girdiklerinde Nikiforos ve dördüncü kardeşi Adrianos onların mükemmel bir ansiklopedik eğitim almalarını isteyen bir annelerinin yanında kaldılar. Aleksios, imparator olduğunda, akrabalarını sıklıkla yeni yaratılmış yüksek rütbelere yükseltti: böylece Nikiforos'a "sebastos" unvanı ve filonun "megas droungarios"u makamı verildi. Bu makam, Bizans donanmasında "Megadük" makamından sonra ikinci komutanlıktır fakat Nikephoros hiç aktif bir komutan olarak kaydedilmemiştir. yılından sonra kendisi yılında bir zaman filonun "megas droungarios"luğuna terfi ettirilmiş Eustathios Kymineianos tarafından filo komuta ediliyordu. Sonuçta Nikiforos ya bu görevden alınmış ya da aynı anda var olan bir kaç "megaloi droungarioi"den biriydi ki Nikiforos'un makamı sadece onursaldı. Hayatı bunun dışında hayatı belirsizdir; bu nedenle, Basile Skoulatos onu "Komnenos ailesinin en az bilinen üyesi" olarak adlandırır. Aleksiad'da sadece bir kez zikredilmiştir, ve Aleksios'un hükümdarlığında herhangi bir rol aldığı kaydedilmemiş ya da oğlu ve ardılı II. İoannis'inkinde (1118-1143 arası hükümdar), tek istisna 1136 yılında yazılan Pantokrator Manastırı'nın "typikon"unun tanıklıklarının birinde "megas droungarios" Nikiforos olarak isminin geçmesidir. Kaynaklaradaki bu sıra dışı sessizliğin sebebi belirsizdir; Konstantinos Varzos bu muhtebel sebep olarak gözden düşmesini gösterir. 1136 yılındaki Nikiforos'un Aleksios'un kardeşi olup olmadığı da tam olarak belirsizdir: sadece "megas droungarios" unvanı verilmiş, herhangi bir aile bağlantısı ya da soyismi kullanılmamış hatta unvan bile belirsizdir, "megas droungarios tes viglas" ile ilişkili filonun "megas droungarios"unun her ikisine de uygulanmış olabilir. Ailesi ve ismi bilinmeyen bir hanımla evlenmiştir en az iki çocuğu olmuştur: genç Georgios Pakourianosa ile evlenmiş bir kız çocuğu, ve hayatı hakkında başka bilgi olmayan "sebastos" Aleksios. Cam şişe Cam şişe camdan oluşturulan bir şişedir. Plastik şişe ile beraber dünyada en fazla tüketilen şişelerden biridir. Cam şişeler büyük ölçüde değişebilir, ancak en çok yaklaşık 10 ml ile 5 litre arasında değişen boyutlarda bulunur. Cam şişeler için yaygın kullanımlar gıda maddeleri, soda, likör, kozmetik, parfüm, dekapaj ve koruyucu maddeleri içerir. Bu tip şişeler faydacı ve ticari sektörlerde bir amaca hizmet ediyor. Süt şişesi, şarap şişesi, bira şişesi, Fiasco şişesi, Reaktif şişesi, sprey şişesi türleri vardır. Cam şişeler ve cam kavanozlar dünya çapında birçok evde bulunmaktadır. İlk cam şişeler güneydoğu Asya'da yaklaşık 100 B.C. ve Roma İmparatorluğu'nda 1 MS civarında üretilmiştir. Amerika'nın cam şişe ve cam kavanoz endüstrisi, 1675'lerin başında Jamestown'daki yerleşimcilerin ilk cam eritme fırını yaptığında dünyaya geldi. 1880 yılında otomatik cam şişe üfleme makinesinin icadı, şişe yapım işlemini sanayileştirdi. Cam geri dönüşümü yüksek oranda hammadde kurtarır. En eski şişeler veya kaplar eskilerde yapılmıştır. Malzemeler cam yapmak için eritildi ve sonra kil formları erimiş sıvıya daldırıldı. Cam soğuduktan sonra kil, içi boş cam damar bırakarak içten kopmuştur. Ateş, günümüzdeki fırınlar kadar sıcak olmadığı için bu cam çok inceydi. Bu, erimiş camın üfleme borusunun ucunda toplanmasını ve içi boş bir kap oluşturmak için diğer uca üflenmesini sağlamıştır. Sonunda, bir kalıbın kullanılması, ardından Pres ve Blow olarak adlandırılan yarı otomatik bir makinenin icadı getirildi. 1904'te Michael Owens otomatik şişe makinesini icat etti. Bir kez yapıldıklarında, şişeler, eşit olmayan veya çok hızlı bir soğuma sonucu iç gerilimlere maruz kalabilirler. Bir tavlama fırını, stresi önlemek ve şişeyi daha güçlü hale getirmek için cam kapları yavaşça soğutmak için kullanılır. Sıvı ile dolu bir cam şişe düştüğünde veya şoka maruz kaldığında, su darbesi etkisi biberonu kırarak akışkanlar dinamiğine neden olabilir. To diko su asteri "To diko su asteri" (Yunanca yazılışı: Το δικό σου αστέρι, Türkçe: "Kendi starın"), Mariana Efstratiu tarafından seslendirilen 1989 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Yunanistan'ı temsil eden şarkı. Şarkı Yunanca dilinde seslendirilmiştir. Şarkı Villy Sanianu tarafından yazılmıştır. Şarkı yarışmada İsviçre'nin temsilcisi Furbaz'ın şarkısı "Viver senza tei"'dan sonra ve Belçika'nın temsilcisi Daníel Ágúst'in şarkısı "Það sem enginn sér"'den sonra 19. sırada çıkmıştır. Yarışmada 22
şarkı arasından 9. olmuştur. Bir sonraki gelen 1990 yarışması'nda Yunan katılımcı, "Horis skopo" adlı şarkısıyla Hristos Kallou & Wave olmuştur. Kral Kızı Hamamı Kral Kızı Hamamı, bilinen diğer adlarıyla Sarıkaya Roma Hamamı veya Basilica Therma, Türkiye'nin Yozgat ilinin Sarıkaya ilçesinde yer alan Roma dönemine ait bir halk banyosudur. 2. yüzyılda inşa edilen hamam, hâlen kullanılmaktadır. Üç termal havuzun en büyüğü 23,3×12,8 metre ölçülerindedir. 2014'teki kazılar sırasında ortaya çıkarılan hamamın çevresinde ₺10 milyonluk kamulaştırma yapıldı. Hamam, 2018'de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne eklendi. Las Animas Las Animas ilçesi veya Las Animas County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Colorado eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,507'dir. İlçenin merkezi Trinidad şehridir. Mia Mottley Mia Mottley (d. 1 Ekim 1965), Barbadoslu avukat ve siyasetçi. Mottley, Karayipler'de yer alan ada ülkesi Barbados'ta 25 Mayıs 2018 tarihinden bu yana başbakanlık makamında bulunmaktadır. 24 Mayıs 2018 tarihinde gerçekleştirilen genel seçimlerde Mottley'in genel başkanlığını üstlendiği Barbados İşçi Partisi parlamentoda mümkün olan 30 sandalyenin tamamını elde ederek meclisteki tek siyasî parti olmuştur. Mottley seçim sonrasında başbakanlık görevini Freundel Stuart'tan devralarak ada ülkesinin ilk kadın başbakanı olarak makama çıkmıştır. Tony Morphett Anthony David Morphett (d. 10 Mart 1938 – ö. 2 Haziran 2018), Avustralyalı senaristtir. Birçok Avustralya yapımı Tv yapımı dizinin yaratıcısı ve senaristidir. Çalışmaları arasında; "Dynasty", "Certain Women". "Sky Trackers", "Blue Heelers", "Water Rats", "Above the Law" ve "Rain Shadow" sayılabilir. Avustralyalı senarist ve yazar Tony Morphett 2 Haziran 2018'de Katoomba, Yeni Güney Galler'de geçirdiği kalp krizi sonucu 80 yaşında ölmüştür. FNSS Kunduz FNSS Kunduz veya AZMİM (Amfibik Zırhlı Muharebe İstihkam İş Makinesi), FNSS tarafından üretilen Türk yapımı bir amfibi zırhlı istihkam iş makinesidir. Araç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ihtiyacı doğrultusunda dört yıldan az bir sürede hazırlanmış ve üretilmiştir. Amfibi zırhlı istihkam iş makinesi geliştirme sözleşmesi 10 Mart 2009 tarihinde Millî Savunma Bakanlığı ile FNSS arasında imzalandı. 15 Haziran 2009 tarihinde geliştirmeye başlayan proje, 2013 yılı sonuna kadar 12 adet üretilmesini öngörmekteydi. İlk, prototipi 11 Ocak 2013 tarihinde Ankara'da TSK'ya teslim edildi. AZMİM, Türk Kara Kuvvetleri'nin amfibik harekâtlarda, arazi engellerini ortadan kaldırmak, dik yamaçları kesmek ve akarsularını taşıtların geçişini kolaylaştıracak şekilde stabilize etmek amacıyla işletilecektir. AZMİM'in bir operatör ve bir yardımcı olmak üzere iki müürettebatı bulunmaktadır. Kürekle boşaltma, yumuşatma, çekme ve kazma yeteneğine sahiptir. Testler, aracın kara mayını ve zırh delici mermilere karşı dayanıklı olduğunu gösterdi. AZMİM, gündüz kamera sistemi, gece görüş cihazı, çok amaçlı LED ekran ve klima ile donatılmıştır. Araç, yük olmakadan 45 km/h hıza ulaşabilmektedir. Takılı iki su jeti, aracın akıntılı sularında 360 derece dönmesini sağlamaktadır. Madison County, Iowa Madison ilçesi veya Madison County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,679'dur. İlçenin merkezi Winterset şehridir. Hamilton, Iowa Hamilton ilçesi veya Hamilton County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,673'tür. İlçenin merkezi Webster City şehridir. Kossuth County Kossuth ilçesi veya Kossuth County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,543'tür. İlçenin merkezi Algona şehridir. İbrahima Kassory Fofana İbrahima Kassory Fofana (d. ~1954), Gineli siyasetçi. Fofana, Afrika ülkesi Gine'de 24 Mayıs 2018 tarihinden bu yana başbakanlık makamında bulunmaktadır. 24 Mayıs 2018 tarihinde devlet başkanı Alpha Conde tarafından başbakan olarak atanarak görevi Mamady Youla'dan devralmıştır. Carbon, Wyoming Carbon ilçesi veya Carbon County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wyoming eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,885'dir. İlçenin merkezi Rawlins şehridir. Lincoln, Wyoming Lincoln ilçesi veya Lincoln County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wyoming eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 18,106'dır. İlçenin merkezi Kemmerer şehridir. Tosun (iş makinesi) Tosun, Best Grup tarafından üretilen Türk yapımı bir zırhlı yükleyicidir. Araç, Best Grup ve Çimsataş ile ortak olarak geliştirilmiştir. Araç, Türkiye'nin güneydoğusunda Yüksekova, Hakkari, Nusaybin, Mardin ve Diyarbakır gibi bazı yerleşim yerlerinde Hendek operasyonları sırasında yükleyici operatörlerin PKK'ya bağlı militanların saldırılarına karşı savunmasız olması nedeniyle zırhlı bir araca ihtiyaç duyuldu. Bunun sonucunda uzaktan kumandalı bir zırhlı yükleyici geliştirildi. Uzaktan kumanda sistemi, 1000 m'ye kadar NLOS iletişimi ve 5,000 m'ye kadar LOS iletişimi, tüm araç fonksiyonları 250 ms'ye kadar gecikme özelliğine sahiptir. Tosun, insansız ekipmanların doğrudan görüş alanı olmayan yerleşim alanlarında çalışmasını sağlayan sekiz durumsal farkındalık kamera sistemine sahiptir. Şubat 2018 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Tosun'u almakla ilgilendikleri bildirildi. Franklin, Florida Franklin ilçesi veya Franklin County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Florida eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,549'dur İlçenin merkezi Apalachicola şehridir. Macon ilçesi, Missouri Macon ilçesi veya Macon County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,566'dır. İlçnin merkezi Macon şehridir. İlçenin adı Nathaniel Macon'dan gelmektedir. Piscataquis Piscataguis ilçesi veya Piscataquis County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Maine eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,535'dir. İlçenin merkezi Dover-Foxcroft şehridir. Zırh delici mermi Zırh delici mermi, herhangi bir zırhı delebilmek için tasarlanmış bir mermidir. 20 mm'den küçük AP mermileri tipik olarak zırh delici mühimmat olarak bilinir ve çelik yelek, kurşun geçirmez cam ve hafif zırhlı araçlar gibi hafif zırhlı hedefler için tasarlanmıştır. Su jeti Su jeti, tahrik için bir su ile jet oluşturan bir su sistemidir. Mekanik düzenleme kanallı bir pervane, bir santrifüj pompa veya hem santrifüj hem de eksenel tasarımların bir kombinasyonu olan bir karma akış pompası olabilir. Tasarım ayrıca pompaya su sağlamak için bir giriş ve pompanın dışına su akışını yönlendirmek için bir ağız içerir. Santrifüj pompa Santrifüj pompa, bir gövde içinde bulunan bir kanatlı pervaneden oluşan pompa türüdür. Santrifüj pompalar, akışkan akışkanın hidrodinamik enerjisine dönüşel kinetik enerjinin dönüşümü ile akışkanları taşımak için kullanılır. Dönme enerjisi tipik olarak bir motor veya elektrik motorundan gelir. Turbomakine Turbomakine, makine mühendisliğinde, hem türbinler hem de kompresörler de dahil olmak üzere, bir rotor ve bir sıvı arasında enerji transfer eden makinelerdir. Bir türbin bir sıvıdan bir rotora enerji aktarırken, bir kompresör bir rotordan bir sıvıya enerji aktarır. Brewster County Brewster ilçesi veya Brewster County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 9,232'dir. İlçenin merkezi Alpine şehridir. Liebherr Liebherr Group, İsviçre merkezli bir iş makineleri üreticisidir. Şirket, 1949 yılında Hans Liebherr tarafından kurulmuş olup 130 şirket ve 10 bölümden oluşmaktadır. Şirketin merkezi Bulle'de yer almaktadır. Liebherr, 2007 yılı itibari ile dünyanın en büyük vinç üreticisidir. Mehmet Zeyd Yıldız Mehmet Zeyd Yıldız (d. 30 Haziran 1985; Balıkesir, Türkiye) Türk radyo tv programcısı, sunucu, oyuncu, şair, seslendirme sanatçısı. 30 Haziran 1985'te tarihinde Balıkesir'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini de bu şehirde tamamladı. Elektrik bölümü okudu. Öğrenim yılları süresince çeşitli tiyatro topluluklarında oyunculuk yaptı. Radyoculuk serüvenine çocuk yaşta Bandırma'da başlayan Mehmet Zeyd Yıldız, sırası ile Manisa, İzmir ve İstanbul'da çeşitli radyolarda şiir edebiyat içerikli programlar hazırlayıp sundu, bölgesel ve ulusal radyolarda 6 yıl haber spikerliği yaptı. 2013 yılında Didar Sahnesi çatısı altında "Özür Dilerim" isimli tiyatro oyunuyla, Türkiye ve Avrupa’da toplam 160 oyun oynadı. Çeşitli ulusal tv kanallarında programlar hazırlayıp sundu. 2014 yılında ilk şiir albümü "Derdmend" Ser Yapım etiketiyle piyasaya çıktı. Halen sahne programları ile Türkiye ve Avrupa'yı dolaşan Mehmet Zeyd Yıldız, Radyo7'deki şiir-edebiyat programını sürdürmektedir. Nokia 110 Nokia 110 Mayıs 2012'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 (6.sürüm) sistemli cep telefonudur. Model, 1.8 inç renkli ekran, VGA kamera, Bluetooth, multimedya çalar, kayıtlı FM radyo ve microSD kart yuvası bulunan ucuz bir çift SIM telefondur. Siyah, morumsu kırmızı renk, Kireç Yeşili, Camgöbeği renklerde bulunuyor. 16MB RAM ile geliyor. Telefon, bir microSD kart ile 32GB'a kadar genişletilebilen 64MB dahili depolama alanı paketler. Nokia 110, arka tarafta 0,3 megapiksellik bir birincil kamera kullanıyor. Model, 1020 mAh Li-Ion değiştirilebilir bir pil ile çalışır. Nokia, telefon için 10 saat konuşma süresi ve 636 saat bekleme süresi bildiriyor. Nokia 109 Nokia 109 Kasım 2012'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 sistemli cep telefonudur. Nokia 109, 1,8 inç (4,57 cm) ekrana, 64 MB depolama alanına, 800 mAh pile, 16 MB ram'a sahiptir. Nokia 109, görüntüleri daha az ayrıntılı kılan, 160 x 128 çözünürlüğe sahip düşük seviye 1,8 inç ekrana sahiptir. Grafik hesaplamalara yardımcı olmak için, Nokia 109 ayrıca 320 megahertz hızında bir
ARM Mali-400 MP1 grafik işleme birimine sahiptir. Bazı temel kullanıcılar için bir SD bellek kartı için fotoğraf ve video depolamak için bir yuvaya sahip olduğunu düşünerek, 16,38 MB dahili depolama alanı bulunuyor. Model, bir kaç saatten fazla ağır bir kullanımdan sonra çalışmasını engelleyebilecek zayıf 800 mAh Li-Ion değiştirilebilir bir pil ile çalışır. Nokia, telefon için 7.8 saat konuşma süresi ve 790 saat bekleme süresi bildiriyor. Mehmet Zeki Çelik Mehmet Zeki Çelik (d. 17 şubat 1997, Yıldırım), 1. Lig ekiplerinden İstanbulspor takımında defans pozisyonunda görev yapan Türk millî futbolcudur. Türkiye millî futbol takımı ile ilk maçına 5 Haziran 2018 tarihinde 1-1 biten Rusya maçında çıkmıştır. Tim McInnerny Timothy L. "Tim" McInnerny (18 Eylül 1956, Cheadle Hulme, Cheshire, İngiltere), İngiliz aktör. Kate Spade Kate Valentine (doğum adı: Katherine Noel Brosnahan ; d. 24 Aralık 1962 –ö. 5 Haziran 2018), bilinen adıyla Kate Spade, Amerikalı moda tasarımcısı ve iş kadınıdır. Kendi adıyla bilinen giyim markası Kate Spade New York'un kurucusu ve ortağıydı. Kendisi Kansas Missouri'de doğmuştur. Kayınbiraderi ünlü David Spade'dir. Kate Spade ilk eşi Andy Spade ile 1993'te giyim markası Kate Spade New York'u kurmuşlardır. 1999'da firmayı Neiman Marcus Gruba satmışlar 2006 yılında kapanana kadar burada faaliyeti devam etmiştir. 2016'da iş ortağı ve partneri Frances Valentine ile yeni bir moda markası üzerinde çalışmaya başlamışlardır. Ünlü Amerikalı kadın moda tasarımcısı ve iş insanı Kate Spade 5 Haziran 2018'de Manhattan, New York'taki apartman dairesinde 55 yaşında kendisini asmış halde bulunmuştur. Bernard E. Trainor Bernard E. Trainor (d. 2 Eylül 1928 –ö. 2 Haziran 2018), Amerikalı gazeteci ve emekli teğmen rütbesinde Birleşik Devletler Deniz Kuvvetleri generalidir. Trainor 2 Eylül 1928'de New York'ta doğdu. Hem kolordu hem de komuta kademelerinde 39 yıl boyunca Deniz Kuvvetleri görevli rütbeli asker olarak görev yaptı. Deniz Kuvvetleri'nden emekli olduktan sonra, “New York Times” için baş askeri muhabir olarak çalışmıştır. NBC için askeri analisttlik yapmış Irak'taki Amerikan savaşlarını konu alan 3 kitap olan; "The Generals War" (1995); "Cobra II" (2006); ve "Endgame" (2012) yazarıdır. Amerikalı gazeteci ve eski general Bernard E. Trainor 2 Haziran 2018'de Sterling, Virginia'da kanser nedeniyle 89 yaşında ölmüştür. Nokia 112 Nokia 112 Mayıs 2012'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 sistemli cep telefonudur. Telefon, 128 x 160 pikselli 1,80 inç ekrana sahiptir. Model 16MB RAM ile geldi. Telefon, bir microSD kart ile 32GB'a kadar genişletilebilen 64MB dahili depolama alanı paketler. Nokia 112 arkada 0,3 megapiksel bir birincil kamera kullanıyor. Nokia 112, 1400mAh çıkarılabilir bir batarya ile çalışıyor. Nokia, bu cihaz için 839 saat bekleme süresi ve 14 saat konuşma süresi bildirir. 110.40 x 46.90 x 15.40 boyut ve 86.00 gram ağırlığındadır. Nokia 112, Düzenli kabul eden çift SIM (GSM) cep telefonudur. Bağlantı seçenekleri Bluetooth ve FM içerir. Mills County, Iowa Mills ilçesi veya Mills County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,059'dur. İlçenin merkezi Glenwood şehridir. Süt şişesi Süt şişesi süt için kullanılan şişelerdir. Bunlar, sütçülerin taze sütlerinin kapıdan teslim edilmesinde kullanılan zaman yeniden kullanılabilir cam şişeler olabilir. Müşterilerin boş şişeleri durulama ve toplama için kapılarına bırakmaları bekleniyor. Bir şişenin standart boyutu, yere göre değişir; Krem, küçük şişelerde verilebilmesine rağmen, ortak boyutlar 1 pint veya 1 quartdır. Daha yakın zamanlarda, plastik şişeler süt için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar genellikle yüksek yoğunluklu polietilenden (HDPE) yapılır, sadece bir kez kullanılır ve kolayca geri dönüşüm edilebilir. Süt şişelerinden önce, sütçüler müşterilerin sürahilerini doldurdu. Pek çok koleksiyoncu için süt şişeleri geçmiş yaşlarda nostaljik bir nitelik taşır. 1884 yılında Whiteman kardeşleri, süt şişelerini Cumberland, Maryland'deki Warren Glass Works Company'de ürettiler ve New York satış ofisi aracılığıyla sattılar. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1960'lardan itibaren, nakliye ve depolama malzemelerinde yapılan iyileştirmelerle cam şişeler, LDPE kaplı kağıt kartonları ya da geri dönüştürülebilir HDPE plastik kaplarla (kare süt sürahileri gibi) tamamen değiştirilmiştir. Bu kağıt ve plastik kaplar, hem üretim yapmak hem de tüketicilere göndermek için daha hafif, daha ucuz ve daha güvenlidir. 1975 yılında, İngiltere'de süt% 94 oranında cam şişelerde idi, ancak 2012 itibariyle bu sayı% 4'e indi. Harrison, Iowa Harrison ilçesi veya Harrison County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,928'dir. İlçenin merkezi Logan şehridir. Sibley Sibley ilçesi veya Sibley County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Minnesota eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,226'dır. İlçenin merkezi Gaylord şehridir. Renville Renville ilçesi veya Renville County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Minnesota eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,730'dur. İlçenin merkezi Olivia şehridir. Bisan BİSAN, Türkiye merkezli bir bisiklet ve motosiklet üreticisidir. Şirket, 1963 yılında kurulmuş olup Türkiye'nin ilk bisiklet ve motosiklet üreticisidir. Şirketin merkezi ve fabrikası İzmir'de yer almaktadır. Nokia 113 Nokia 113 Mayıs 2012'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 sistemli cep telefonudur. Nokia 113, 1.8 inç renkli ekran, VGA kamera, Bluetooth, multimedya oynatıcılar, kayıtlı FM radyo ve microSD kart yuvası bulunan bir telefondur. 16MB dahili depolama alanına sahiptir, ancak 32GB'a kadar microSD kartlarını destekler. Ekran çapraz olarak sadece 1,8 inç boyutlarında ve 160 x 128 pikselde çok fazla bilgi görüntülemiyor. Telefonda bir web tarayıcısı, Facebook ve Twitter uygulaması, arkada bir VGA kamera var. Yazılım bir çalar saat, hesap makinesi, takvim, ses kaydedici, notlar alıcı, kronometre, zamanlayıcı ve yapılacaklar listesi içerir. Nokia 113, 800 mAh (BL-5CB) pil ile çalışıyor. Pil dahil olmak üzere toplam ağırlığı 77 gram olan 110 x 46 x 14,8 mm (yükseklik x genişlik x kalınlık) boyutlardadır. Woodward Woodward ilçesi veya Woodward County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Oklahoma eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 20,081'dir. İlçenin merkezi Woodward şehridir. Pawnee ilçesi, Oklahoma Pawnee ilçesi veya Pawnee County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Oklahoma eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 16,577'dir. İlçenin merkezi Pawnee şehridir. İlçenin adı Pavnilerden gelmektedir. Marshall, Oklahoma Marshall ilçesi veya Marshall County,Amerika Birleşik Devletleri'nin Oklahoma eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,840'tır. İlçenin merkezi Madill şehridir. Cleburne, Alabama Cleburne ilçesi veya Cleburne County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,972'dir. İlçenin merkezi Heflin şehridir. İlçenin adı Patrick R. Cleburne'den gelmektedir. Imperator: Rome Imperator: Rome Paradox Development Studio tarafından geliştirilen ve Paradox Interactive tarafından yayımlanacak olan strateji oyunudur. Oyun Paradox tarafından 2008 senesinde geliştirilen oyununun manevi halefidir. Paradox Development Studio tarafından geliştirilen bu oyunun direktörü Johan Andersson'dur. Oyun 19 Mayıs 2018'de PDXCON 2018 etkinliğinde duyurulmuştur. Oyunun 2019'un başlarında Microsoft Windows, macOS ve Linux için çıkması beklenmektedir. "Imperator: Rome" "Crusader Kings II" kadar olmasa da belli bir seviye karakter yönetimi içermesinin yanı sıra öncelikli olarak "Europa Universalis IV" gibi ülke ve imparatorluk yönetme oyunu olacaktır. Oyun MÖ 304 senesinde başlayacak ve haritası İberya'dan Hindistan'a kadar uzanacaktır. Oyunda 7000'den fazla şehir bulunacak, önceki Paradox oyunları gibi tüm ülkeler oynanabilir olacaktır. Oyunda karakter yönetiminden nüfus sistemine, yeni savaş mekaniklerinden farklı yönetim türlerine kadar çok sayıda özel mekanik yeralacaktır. Jordan Pickford Jordan Lee Pickford (d. 19 Mart 1994) Premier League ekibi Everton'da fomra giyen İngiliz kaleci. Pickord, İngiltere millî takımının 16 yaş altı, 17 yaş altı, 18 yaş altı, 19 yaş altı, 20 yaş altı ve 21 yaş altı milli futbol takımlarında forma giydi. Jordan Pickford, 2016 Ekiminde 2018 FIFA Dünya Kupası elemelerinde Slovenya karşılaşması için İngiltere millî futbol takımı kadrosuna ilk kez çağrıldı. 2017 Kasımında ise hazırlık maçı olan Almanya karşılaşmasında ilk kez forma giydi. Pickford, Sunderland'in çeşitli yaş gruplarında bulundu. 2010 senesinde rezerv takımından akademiye yükseldi. 2011 senesinde ilk profesyonel sözleşmesini Sunderland ile imzaladı. Jordan, National League takımı Darlington'a kiralık gönderildi ve ilk maçını 21 Ocak 2012 tarihinde kendi evinde 1-0 kaybettikleri Fleetwood Town karşısında oynadı. Kiralık sözleşmesi Nisan ayına kadar uzatıldı. Pickford, Darlington'da 17 kez forma giydi ve takımı sezon sonunda küme düştü. 25 Şubat 2013 tarihinde Jordan Pickford, Phil Barnes sakatlanması üzerine Conference Premier takımı Alfreton Town takımı tarafından 1 aylığına kiralandı. Ertesi gün 5-1 yendikleri Hyde United karşısında ilk kez oynadı. Kiralık sözleşmesini sene sonuna kadar uzatıldı. Pickford, 12 maçta 5 maçta gol yemedi. Sunderland tarafından geri çağrıldıktan sonra Burton Albion'a iki kez kiralandı ve 11 maçta forma giydi. 2 Ağustos 2013 tarihinde Pickford, League Two ekibi Burton Albion'a kiralandı. ve ertesi gün Cheltenham Town karşısında forma giydi. Buna rağmen kontratı 17 Ağustos'da bitti ve Sunderland tarafından geri çağrıldı. Bu süre zaafında 3 kez forma giydi. 13 Eylül'de, Jordan Pickford, Burton'a bir kez daha kiral
andı. Burton'da formayı kaptıktan sonra kiralık sözleşmesi bir ay uzatıldı. Sunderland tarafından bir kez daha geri çağrıldı, 2 kez kiralık olduğu dönemde toplam 12 maçta forma giydi ve 11 maçta ise yedek bekledi. Üçüncü kez Burton'a kiralanacağı iddialarına rağmen, 8 Şubat'da Jordan Pickford, League Two takımı Carlisle United'a 1 aylığına kiralandı. Aynı gün, ilk maçına, aynı gün oynanan 2-1 kaybettikleri Gillingham'a karşı oynadı. Gösterdiği performans sayesinde kiralık sözleşmesini sene sonuna kadar uzattı ve sene sonuna kadar 18 kez forma giydi.. 2013-14 sezon sonunda Jordan Pickford, sözleşmesini 2018'e kadar sürecek olan 4 senelik sözleşme imzaladı. 21 Temmuz 2014 tarihinde Jordan Pickford, League One takımı Bardford City'e 2014-15 sezonu için kiralandı. 9 Ağustos'da ilk maçını 3-2 yendikleri Coventry City'a maçında oynadı ve bir sonraki maç olan Walsall karşılaşması 0-0 biterek ilk kez yol yemedi. Jordan Pickford, 10 Ocak 2015 tarihinde oynanan ve 2-1 kaybettikleri Rochdale karşısında 11.dakikada kırmızı kart gördü ve kariyerinde ilk kez kırmızı kart görmüş oldu. 7 Şubat'da, 2-2 berabere biten Port Vale karşısında bir kez daha kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Pickford, kulüp tarafından 9 Mart 2015 tarihinde geri çağrına kadar birinci kaleci olmayı başardı. 31 Temmuz 2015 tarihinde, 2015-16 sezonu için Championship takımı Preston North End'a kiralandı. İlk maçına 0-0 biten Middlesbrough karşısında çıktı. Daha sonra 1-0 yendikleri Milton Keynes Dons ve 0-0 biten Rotherham United maçlarında gol yememeyi başardı. Lig Kupasında Premier League takımı Watford'ı 1-0 yendi ve Jordan gol yememeye devam etti.  7 Kasım'da oynanan lig karşılaşması olan 0-0 biten QPR maçında Pickford gol yememe serisini 6 maça çıkardı. Bu performansı nedeniyle emektar kaleci Chris Kirkland, "Gelen ortaları almak için çıkıp, genç biri için otoriteye sahiptir. Ayrıca topa vurmasına gelince hiç kimsenin yaptığı gibi topu tekmelediğini görmedim." dedi. 20 Aralık 2015 tarihinde Pickford, Leeds United maçında tartışma biçimde kırmızı kartla oyun dışı kaldı; rakip takımın forvet oyuncusu Chris Wood ile karşı kaldı ve bunun üzerine açıldı, hakem Pickford'un ceza dışında elle oynadığına hükmederek kırmızı kartı gösterdi. Preston, topu göğsüne vurduğunu gösteren tekrar görüntülerini kullanarak kararı başarılı bir şekilde temyize götürdü. 1 Ocak 2016 tarihinde 19.sırada bulunan takımı Sunderland'a geri çağrıldı. İlk maçına FA Cup'da 3-1 kaybettikleri Arsenal karşısında çıktı. İlk Premier League maçına ise 16 Ocak 2016 tarihinde 4-1 kaybettikleri Tottenham Hotspur maçında çıktı. 26 Ocak'da, Pickford takımı Sunderland sözleşmesini ile 2020 senesine uzattı. Pickford 2016-17 sezonuna as kaleci Vito Mannone yediği olarak başladı. Mannone'in antrenmanda sakatlanması üzerine, Pickford ilk maçına sezonun üçüncü maçı olan, 1-1 biten Southampton karşısında çıktı ve maçın 85.dakikasında yaptığı hataya kadar önemli kurtarışlar yaptı. 13 Nisan 2017 tarihinde PFA tarafından İngiltere'de Yılın Genç Futbolcusu 6 kişilik listesinde yer aldı. 15 Haziran 2017 tarihinde, Premier League takımı Everton ile 5 senelik sözleşme imzalandı. Bonservis bedeli olarak £25 milyon ödendi, ayrıca bonuslarla birlikte bu sayı £30 millyona çıkabilir. Bu bonservis bedeliyle tarihin en pahalı üçüncü kalecisi, tüm zamanların en pahalı İngiliz kalecisi ve Gylfi Sigurðsson'dan sonra Everton'un ikinci en pahalı transferi oldu. 12 Ağustos 2017 tarihinde 1-0 yendikleri Stoke City karşısında ilk maçına çıktı. Pickford, İngiltere millî takımını 16 yaş altından 21 yaş altına kadar forma giydi. 2009 Ekim'inde ilk kez İngiltere 16 yaş altı millî futbol takımı formasını Galler 16 yaş altı millî futbol takımı karşısında giydi. 25 Ağustos 2015 tarihinde İngiltere 21 yaş altı millî futbol takımına ilk kez çağrıldı ve ilk maçına 3 Eylül 2015 tarihinde hazırlık maçı Amerika Birleşik Devletleri 16 yaş altı millî takımına karşı oynadı. 14 Ekim'de oynanan 3-0 yendikleri Kazakistan 21 yaş altı millî takım maçında Nathan Redmond'un attığı golün asistini yaptı. 22 sene kazanılan 2016 Toulon Turnuvasının kadrosunda bulundu. 9 Ekim 2016 tarihinde Tom Heaton'ın sakatlanmasına üzerine 2018 FIFA Dünya Kupası eleme maçı olan Slovenya karşılaması için A takıma çağrıldı. Pickford, 2017 UEFA Avrupa 21 Yaş Altı Futbol Şampiyonası'nda takımın yarı finale kadar çıkmasında iyi bir performans gösterdi. 24 Ağustos 2017 tarihinde teknik direktör Gareth Southgate, 2018 FIFA Dünya Kupası eleme maçlarını olan Malta ve Slovakya karşılaşmalar için A Takıma çağırdı fakat sakatlanması üzerine kadrodan çıkartıldı. Pickford, ilk maçına 10 Kasım 2017 tarihinde 0-0 biten hazırlık maçı Almanya karşısında oynadı. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda İngiltere'nin 23 kişilik kadroya çağrıldı. İngiltere U21 Bireysel Paradox Development Studio Paradox Development Studio İsveçli video oyun geliştiricisi. Firma 1995 senesinde kurulmuştur, "Europa Universalis", "Hearts of Iron", "Crusader Kings", "Victoria" ve "Stellaris" gibi strateji oyun serileriyle tanınır. Paradox Development Studio tarafından geliştirilen oyunların listesi. Lamar, Alabama Lamar ilçesi veya Lamar County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,564'tür. İlçenin merkezi Vernon şehridir. Livingston, Missouri Livingston ilçesi veya Livingston County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletinin kuzeybatısında yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,195'dir. İlçenin merkezi Chillicothe şehridir. İlçenin adı Edward Livingston'dan gelmektedir. Mississippi, Missouri Mississippi ilçesi veya Mississippi County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,358'dir. İlçenin merkezi ve en büyük şehri Charleston'dur. Europa Universalis: Rome Europa Universalis: Rome Paradox Development Studio tarafından geliştirilmiş ve Paradox Interactive tarafından yayımlanmış strateji oyunudur. Oyun milattan önce 280 senesinde başlayan Pirus Savaşı'yla başlar ve Roma'nın imparatorluğa dönüşme tarihi olan milattan önce 27 senesinde sona erer. Oyunda seçilebilir 53 ülke ve oynanabilir 10 farklı kültür bulunmaktadır. Oyun Nisan 2008'de çıkmıştır. 19 Kasım 2008'de oyunun yegane eklentisi "Vae Victis" çıkmıştır. Francavilla Fontana Francavilla Fontana, İtalya'nın Puglia bölgesine bağlı Brindisi ilinde yer alan bir komündür. Komünün nüfusu 2016 yılı itibarıyla 36,641'dir. Mesagne Mesagne, İtalya'nın Puglia bölgesine bağlı Brindisi ilinde yer alan bir komündür. Komünün nüfusu 31 Aralık 2006 tarihi itibarıyla 27,902'dir. Ostuni Ostuni () İtalya'nın Puglia bölgesinde yer alan bir komündür. Komünün nüfusu 31 Mayıs 2012 tarihi itibarıyla 32,182'dir. Ceglie Messapica Ceglie Messapica (), İtalya'nın Puglia bölgesinde yer alan bir komündür. Komünün nüfusu 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 20,269'dur. Tezel Tezel, bir soyadı, şu anlamlara gelebilir: Clay ilçesi, Alabama Clay ilçesi veya Clay County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 yılı itibarıyla 13,932'dır. İlçenin merkezi Ashland şehridir. Arıkan Arıkan, bir soyadı, şu anlamlara gelebilir: Esposizione Universale di Roma Esposizione Universale di Roma (EUR), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir konut ve merkezi iş alanıdır. Bölge, 1930'larda, Benito Mussolini'nin faşizmin 20. yılını kutlamak için açmayı planladığı 1942 Dünya Fuarı alanı olarak seçilmiştir. EUR, kentin güneybatıya ve denize doğru genişlemesini ve Roma için yeni bir şehir merkezi haline gelmesi amacıyla tasarlanmıştır. Ancak, planlanan fuar II. Dünya Savaşı nedeniyle hiçbir zaman gerçekleşmedi. II. Dünya Savaşı'nın ardından Roma makamları, EUR'un şehirdışında bir iş bölgesinin temelini oluşturabileceğine karar verdiler. Diğer başkentler ise on yıl sonra benzer iş bölgeleri planlamaya başladılar (örneğin; Londra Docklands ve Paris La Défense). 1950'ler ve 1960'lar boyunca bitmemiş Faşist dönemi binaları tamamlanmış ve ofisler ve hükûmet binaları olarak kullanılmak üzere diğer yeni binalar, geniş bahçeler ve parklarda yer alan çağdaş tarzda inşa edilmiştir. EUR, Confindustria, Sağlık, Haberleşme ve Çevre bakanlıkları, Devlet Merkez Arşivleri, SIAE, ICE enstitüsü, Eni, Unicredit, Poste Italiane, INAIL, INPS gibi birçok şirketin ve kamu kuruluşunun merkezine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, 1966'dan 1999'a kadar NATO Savunma Koleji'ne ev sahipliği yaptı. Eni Eni S.p.A., İtalya merkezli bir petrol ve doğalgaz şirketidir. Şirket, 1953 yılında kurulmuş olup 79 ülkede faaliyet göstermektedir ve işletme sermayesi payı bakımından sekizinci büyük petrol şirketidir. Şirketin merkezi Roma'da yer almaktadır. McIntosh McIntosh ilçesi veya McIntosh County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,333'tür. İlçenin merkezi Darien şehridir. Via Condotti Via dei Condotti, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir moda ve alışveriş caddesidir. Antik Roma dönemlerinde, eski Flaminia Yolu'ndan geçip, Tiber Nehri'ni Pincio tepesine ulaştıran insanları harekete geçiren sokaklardan biriydi. İspanyol Merdivenleri'nin dibinde başlamaktadır ve adını Agrippa Hamamları'na su taşıyan kanallar almaktadır. Günümüzde, Milano'nun Via Montenapoleone'sine, Paris'in Rue du Faubourg-Saint-Honoré'una, Floransa'daki Via de' Tornabuoni'ye veya Londra'nın Bond Caddesi'ne eşdeğer olarak Roma merkezli İtalyan moda perakendecilerinin barındığı bir caddedir. Chattahoochee Chattahoochee ilçesi veya Chattahoochee County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,267'dir. İlçenin merkezi Cusseta şehridir. Pierre Carniti Pierre Carniti (d. 25 Eylül 1936 – ö. 5 Haziran 2018), İtalyan siyasetçi ve sendikacı. Lombardiya, Cremona ilindeki Castelleone'de doğdu. 1979 ile 1985 arasında büy
ük bir sendika federasyonu olan CISL'nin genel sekreterliğini yapmıştır. Carniti, 1994'ten 1997'ye kadar olan Yoksulluk'la Mücadele Parlamenter Komisyonu'nu başkanlığı ve 1994-1999 yılları arasında Avrupa Parlamentosu Üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Crusader Kings II Crusader Kings II Paradox Development Studio tarafından geliştirilmiş ve Paradox Interactive tarafından yayımlanmış Ortaçağ temalı strateji oyunudur. 14 Şubat 2013'te Microsoft Windows için çıkışını gerçekleştirmiştir. Oyun bir hanedan simülatörüdür, diğer Paradox oyunlarından farklı olarak bir ülkeyi değil, bir hane yönetilmektedir. Oyunun asıl başlangıç tarihi 1066 olsa da, bu tarih ilk olarak "Old Gods" eklentisiyle 867'ye, sonradan da "Charlemagne" eklentisiyle 769'a çekilmiştir. Oyunda savaş, evlilik, entrika ve suikast gibi araçlarla hanenizin etkisini genişletebilirsiniz. Oyun doğası gereği oynanabilir olarak çok sayıda tarihsel figüre sahiptir. 2013'teki çıkış tarihinden bu yana Crusader Kings II için çok sayıda ana eklenti çıkmıştır. Wasatch Wasatch ilçesi veya Wasatch County ( ), Amerika Birleşik Devletleri'nin Utah eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 23,530'dur. İlçenin merkezi ve en büyük şehri Heber City'dir. İspanyol Merdivenleri İspanyol Merdivenleri (), İtalya'nın başkenti Roma'da Piazza di Spagna ile Piazza Trinità dei Monti arasında bulunan bir dik yamaç merdivenidir. Merdiven üzerinde Trinità dei Monti kilisesi bulunmaktadır. Merdiven 135 basamaktan oluşmaktadır. Mimar Francesco de Sanctis ve Alessandro Specchi tarafından tasarlanmıştır ve 1723-1725 yılları arasında inşa edilmiştir. Doug Altman Douglas Altman FMedSci (d. 12 Temmuz 1948 – ö.3 Haziran 2018), İngiliz istatistikçi ve akademisyen. Tıbbi araştırmaların güvenilirliğini ve raporlamasını ve istatistiksel metodoloji üzerine çokça alıntılanmış makaleleri geliştirmek için yaptığı çalışmalarla tanınmıştır. Altman, Oxford Üniversitesi'nde tıp profesörü, Tıbbi İstatistik ve Kanser Araştırmaları İngiltere Merkezi İstatistikler Grubu'nun kurucusu ve Direktörü olarak ve sağlık araştırmaları güvenilirliği için çalışmalar yapan uluslararası Equator Network'ün kurucularından olup akademisyen olarak çalışmıştır. İngiliz akademisyen ve isitatikçi Doug Altman, bağırsak kanseri nedeniyle 3 Haziran 2018'de Oxford'da 69 yaşında öldü. Piazza di Spagna Piazza di Spagna ("İspanya Meydanı"), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. Meydan, İspanyol Merdivenleri'nin dibinde yer almakta olup adını İspanya büyükelçiliğinin bulunduğu İspanya Sarayı'ndan ("Palazzo di Spagna") almaktadır. Meydanın ortasında Barok döneminin başlangıcına uzanan ve Pietro Bernini ve oğlu Gian Lorenzo Bernini tarafından yapılan ünlü Fontana della Barcaccia bulunmaktadır. Maria Martika Maria Martika (; d. 15 Mayıs 1932, Atina – ö. 1 Haziran 2018, Atina, Yunanistan), Yunan kadın tiyatro, sinema ve dizi oyuncusudur. Rol aldığı Tv yapımları; "We and We", "To Retire" ve "Penthouse" ile bilinir. Atina'nın küçük bir bölgesi olan, Attika Havzası'nın yakınında doğdu. İlköğrenimini bitirip girdiği Exataxi Gymnasium ve 1961'de Karolos Koun Oyunculuk Okulu'ndan mezun oldu. Doğduğu yer olan Atina'da 1 Haziran 2018'de 86 yaşında öldü. Trinità dei Monti Trinità dei Monti, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir Rönesans dönemi ünvansal Roma Katolik kilisesidir. Özellikle Piazza di Spagna'ya inen İspanyol Merdivenleri üzerinde yer almasıyla bilinmektedir. Kilise ve çevresi (Villa Medici dahil) Fransız devletinin sorumluluğundadır. Let's Encrypt Let's Encrypt, Transport Layer Security (TLS) şifrelemesi için ücretsiz X.509 sertifikası dağıtan bir sertifika otoritesidir. Sertifika doğrulama, imzalama, kurulum ve yenileme gibi manuel işlem gerektiren karmaşık süreçlerin ortadan kaldırılıp otomatikleştirilmesi şeklinde tasarlanmıştır. 12 Nisan 2016 tarihinden bu yana hizmet vermektedir. Proje, tüm Dünya Çapında Ağ sunucularının şifreli bağlantı kurmasını amaçlamıştır. Mozilla ve Google gibi mevcut büyük web tarayıcısı girişimleri Let's Encrypt'in kullanılabilirliğine güvenerek, şifresiz HTTP protokolünün kullanımını azaltmak için çalışmalar yapmaktadır. Yalnızca alan adları için, domain doğrulaması (DV) sınıfında sertifika vermektedir. Kurum doğrulaması (OV) ve genişletilmiş doğrulama (EV) mevcut değildir. ACME v2 ve wildcard sertifika desteği bulunmaktadır. Let's Encrypt, kamu yararına çalışan (ISRG) tarafından sağlanan bir servistir. Electronic Frontier Foundation (EFF), Mozilla Vakfı, OVH, Akamai Technologies ve Cisco Systems bilinen büyük sponsorlarındandır. Ayrıca IdenTrust, Michigan Üniversitesi, Stanford Law School ve Linux Foundation projenin ortaklarındandır. Let's Encrypt projesi 2012'de, iki Mozilla çalışanı olan Josh Aas ve Eric Rescorla, Electronic Frontier Foundation'dan Peter Eckersley ve Michigan Üniversitesi'nden J. Alex Halderman ile birlikte başlatılmıştır. İnternet Güvenliği Araştırma Grubu, Mayıs 2013'te dahil olmuştur. Let's Encrypt projesi 18 Kasım 2014'te kamuya duyrulmuştur. 28 Ocak 2015'te ACME protokolü resmi olarak standartlaştırılması için IETF'ye gönderilmiştir. 9 Nisan 2015'te İnternet Güvenliği Araştırma Grubu ve Linux Foundation işbirlikteliklerini ilan ettiler. 16 Haziran 2015 tarihinde hizmete yönelik son lansman programı açıklandı. Servisin genel kullanılabilirlik tarihi 14 Temmuz 2015 olarak planlanmıştı. 7 Ağustos 2015'te iş takvimi, sistem güvenliği ve istikrarına daha fazla zaman sağlamak için değiştirildi. 14 Kasım 2015'te Let's Encrypt ilk sertifikayı helloworld.letsencrypt.org için vermiştir. Aynı gün İnternet Güvenliği Araştırma Grubu, kök programı başvurusunu Mozilla, Microsoft, Google ve Apple'a göndermiştir. 19 Ekim 2015'te ara sertifikaların IdenTrust tarafından imzalanmaya başlanması, Let's Encrypt tarafından verilen tüm sertifikaların büyük tarayıcılar tarafından güvenilmesini sağlamıştır. 12 Kasım 2015'te Let's Encrypt, genel kullanılabilirlik tarihinin geriye alınabileceğini ve ilk beta sürümünün 3 Aralık 2015'te başlayacacğını duyurmuştur. Beta sürümü 3 Aralık 2015'ten 12 Nisan 2016'ya kadar sürdü. Neil Druckmann Neil Druckmann (d. 5 Aralık 1978), İsrailli-Amerikalı video oyunu yazarı, yaratıcı yönetmeni ve programcısıdır. Günümüzde Naughty Dog'un başkan yardımcılığı pozisyonunda bulunmaktadır. İsrail'de doğan Druckmann, ailesiyle birlikte 1989'da Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. Carnegie Mellon Üniversitesi'nde bilgisayar bilimi eğitimi aldıktan sonra, 2004 yılında stajyer olarak girdiği Naughty Dog'da birkaç ay sonra çalışmaya başladı. "Jak 3" ve "" oyunlarının geliştirilme aşamasında programcı olarak görev alırken "" ve "" oyunlarının geliştirilmesine tasarımcı olarak katkı sağladı. 2013 çıkışlı "The Last of Us" ve 2016 çıkışlı ""in, Bruce Straley ile birlikte yaratıcı yönetmenliğini üstlendi. Bu çalışmalarının yanı sıra çizgi roman yazımıyla da uğraşan Druckmann; hareketli çizgi roman ""da görev aldıktan sonra kendi grafik romanı "A Second Chance at Sarah"ı yazdı ve devamında ""in yazımında görev aldı. Mart 2018'de şirketin başkan yardımcılığına getirildi. Günümüzde ise "The Last of Us Part II"nun yönetmenlerinden biri olarak çalışmaktadır. Momo Nokia 114 Nokia 114 Ocak 2013'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 sistemli cep telefonudur. Model 1.8-inç diyagonal, 1080mAh pil, QCIF video ve Bluetooth 2.1 bağlantısı ile VGA kamera ile 128 x 160px çözünürlük ile 65K renkli ekrana sahiptir. microSD kart ile 32GB'a kadar genişletilebilir. Nokia 114 arkada 0,3 megapiksel bir birincil kamera kullanıyor. Nokia 114, 1020mAh çıkarılabilir pil ile güçlendirilmiştir. 110.00 x 46.00 x 14.80 boyut ve 80.00 gram ağırlığındadır. Nokia 114, Düzenli kabul eden çift SIM (GSM) cep telefonudur. Bağlantı seçenekleri Bluetooth, Kulaklık ve FM içerir. Video ölçekleyici Video ölçekleyici, video sinyallerini bir ekran çözünürlüğünden diğerine dönüştüren bir sistemdir; tipik olarak, ölçekleyiciler, daha düşük bir çözünürlükten (480p standart tanım gibi) daha yüksek bir çözünürlüğe (1080i yüksek çözünürlüklü gibi), “upconversion” veya “upscaling” olarak bilinen bir işleme dönüştürmek için kullanılır. Düşük çözünürlüğe "downconversion" veya "downbacking" olarak bilinir. Video ölçekleyiciler genellikle televizyonlar, video oyun konsolları ve DVD veya Blu-ray disk oynatıcılar gibi tüketici elektroniği cihazlarında bulunur, ancak diğer AV ekipmanlarında da bulunabilir (video düzenleme ve televizyon yayın ekipmanı gibi). Video ölçekleyicileri, genellikle basit video değiştirme özellikleri sağlayan tamamen ayrı bir cihaz olabilir. Bu birimler genellikle ev sinemasının veya öngörülen sunum sistemlerinin bir parçası olarak bulunur. Video sinyallerinin belirgin tanımını geliştiren bir video işlemcisi oluşturmak için genellikle diğer video işleme cihazlarıyla veya algoritmalarla birleştirilirler. Video ölçekleyiciler esas olarak dijital bir cihazdır; bununla birlikte, analog girişleri ve çıkışları desteklemek için bir analogdan dijitale dönüştürücü (ADC veya sayısallaştırıcı) ve bir dijital-analog dönüştürücü (DAC) ile birleştirilebilir. Bir ekranın "doğal çözünürlüğü", ekranın çıkış yüzeyinde görünen alanın her bir satırını ve sütununu oluşturan fiziksel piksel sayısıdır. Kullanımda aynı çözünürlükte olmayan (ekranların tümü değil) birçok farklı video sinyali vardır, bu nedenle bir görüntü sinyalini bir görüntü cihazına doğru şekilde çerçevelemek için bir miktar çözünürlük uyarlaması gereklidir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri içinde, her biri farklı çözünürlükte video formatlarına sahip NTSC, ATSC ve VESA video standartları vardır. Yüksek tanımlı televizyonlar için çoklu ortak çözünürlükler de kullanılır; 720p, 1080i ve 1080p. Bir video sinyalinin ölçeklendirilmesi, belirli bir ekranın boyutuna uymasına izin verirken, işlem, çınlama ve posterizasyon gibi sinyalde artan sayıda görsel yapaylığa neden olabilir. T16: 9 (veya yüksek tanımlamalı) programlama ve 4: 3 (veya
standart tanımlamalı) programlamanın bir karışımını havalandıran yükseliş kanalları, programlamanın tüm kutuları doldurabilmesi için programlamayı dolduracak şekilde ölçekleme ve / veya kırpma işlemlerini kullanabilir. bunun yerine, formattaki tutarlılığı korumak için. Benzer şekilde, "merkez kırpma" yerine, kanallar 4: 3 beslemelerinde postalama için 16: 9 oranında, aşağıya doğru 16: 9'luk bir sinemaskop veya kısmi 14: 9'luk birsinemaskop olarak yayınlanacak şekilde aşağıdan aşağıya programlama yapabilirler. Dijital karasal televizyona geçiş sırasında öncelikle Avrupa yayıncıları tarafından kullanılmaktadır. Aktif Format Tanımlama standardı, çeşitli ölçekleme, sinemaskop ve pillarboks durumlarını tanımlayan bir değişkenler sistemidir; yayın ekipmanı ve televizyonlar, içerikte kodlanan AFD bayrağına ve ekranın en / boy oranına bağlı olarak otomatik olarak uygun duruma geçecek şekilde yapılandırılabilir. ABD kablo şebekesi TNT, 2004 yılında bir HD beslemeyi sunarken, tartışmalı olarak FlexView (diğer yayıncılara da sunulmuştur) olarak bilinen bir germe sistemi kullanmıştır. FlexView, ekranın kenarlarına daha fazla gerinmek için doğrusal olmayan bir yöntem kullandı. Uygulamada, sütunlar kutusunun plazma televizyonlarda yanıklara neden olabileceğini savunan TNT, Clyde D. Smith'de yayın mühendisliği kıdemli başkan yardımcısının dayattığı, bazı eski HDTV'lerin otomatik olarak 4: 3 içeriği geremeyeceği, Bazı ekranlar zayıftı ve ayrıca 4: 3 programlamaya "sarsıntı" geçişleri olmadan daha tutarlı bir görüntüleme deneyimi istiyordu. TNT'nin niyetine rağmen, sistem, yüksek çözünürlüklü kanalların izleyicileri tarafından sıklıkla eleştirildi ve "Stretch-O-Vision" etkisi takma adıyla. Hüseyin Özdemir Madra Çayı Madra Çayı, Madra Dağı eteklerinden doğup, Kuzey Ege sularına dökülen akarsu. Balıkesir ile İzmir sınırlarında, Madra Dağı kütlesi üzerinde bulunur. Dağın GB eteklerinden doğduktan kuş uçumu 45 km sonra Altınova sınırlarında, Ege Denizi'ne dökülür. Çay üzerinde 79 m yüksekliğinde, içme ve kullanma suyu temin edilen Madra Barajı bulunur. Çayın; havza genişliği 465 km², yıllık debisi ortalama 2.614 m³/sn, yatak eğimi %10-20 arasında, uzunluğu 66,5 km'dir. Akarsu ağı dantiritik yapıdadır. Madra Çayı, 8,1-8,9 pH değeri ile alkali karakter gösterir. Bruce Straley Bruce Straley, Amerikalı video oyunu yönetmeni, sanatçısı ve tasarımcısıdır. Kariyerinin ilk yıllarında Western Technologies'in sanat ve tasarım bölümünde çalışan Straley, bu tarihten sonra çeşitli firmalarda çalıştı. Crystal Dynamics'te çalıştığı dönemde "" (1998) oyunu için tasarımcı, "" (1999) oyunu için ek sanat çalışmaları sağlayıcısı olarak görev aldı. 1999'da Naughty Dog'da çalışmaya başladı. "Crash Team Racing" ile "Jak and Daxter" serisi oyunlarında sanatçı olarak görev aldı. ""da, Bob Rafei ile birlikte sanat yönetmenliği yaptı. ""in Amy Hennig ile, "The Last of Us" ve ""in ise Neil Druckmann ile birlikte yönetmenliğini yaptı. Eylül 2017'de Naughty Dog'dan ayrıldı. PlayStation Experience PlayStation Experience veya kısa kullanımıyla PSX, Sony Interactive Entertainment tarafından yıllık olarak düzenlenen, PlayStation oyunları veya ilgili ürünlerin tanıtıldığı video oyunu endüstrisi etkinliğidir. 2002 ve 2003'te İngiltere'de düzenlenmesinin ardından bir müddet düzenlenmemiş, 2014'te Amerika Birleşik Devletleri'nde düzenlenmeye başlanmıştır. 2017'den beri Güneydoğu Asya'da da düzenlenmeye başlanmıştır. İlk PlayStation Experience Ağustos 2002'de, European Computer Trade Show ile birlikte Earl's Court, Londra'da düzenlendi. Üç gün süren etkinliğe 20.000'den fazla kişi katıldı. Etkinlikte tanıtım yapan şirketler ve tanıtımları yapılan oyunlar şu şekildeydi: İkinci PlayStation Experience, 28-31 Ağustos 2003 tarihleri arasında, London Games Week'in bir parçası olarak Earl's Court, Londra'da düzenlendi. 6-7 Aralık 2014'te, Las Vegas'taki Sands Expo sırasında gerçekleştirilerek tekrar düzenlenmeye başladı. Etkinlikte tanıtım yapan şirketler ve tanıtımları yapılan oyunlar şu şekildeydi: 5-6 Aralık 2005 tarihleri arasında, San Francisco'daki Moscone Center'da, ülkedeki ikinci PlayStation Experience etkinliği düzenlendi. Etkinlikte tanıtım yapan şirketler ve tanıtımları yapılan oyunlar şu şekildeydi: Ülkedeki üçüncü PlayStation Experience etkinliği, 3-4 Aralık 2016 günlerinde, Anaheim'daki Anaheim Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Etkinlikte tanıtım yapan şirketler ve tanıtımları yapılan oyunlar şu şekildeydi: Ülkedeki dördüncü PlayStation Experience etkinliği 9-10 Aralık 2017 günlerinde, Anaheim'daki Anaheim Kongre Merkezi'nde yapıldı. Güneydoğu Asya için düzenlenen ilk PlayStation Experience etkinliği, 5 AĞustos 2017'de, Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'daki KL Live'da düzenlendi. Etkinlikte tanıtım yapan şirketler ve tanıtımları yapılan oyunlar şu şekildeydi: GamesTM GamesTM (stilize edilmiş şekliyle games), Future tarafından Birleşik Krallık'ta yayımlanan aylık video oyunu dergisidir. İlk sayısı Aralık 2002'de, Highbury Entertainment tarafından yayımlanmıştır. 2006'da Imagine Publishing tarafından satın alınarak bu şirketin bünyesine girdi. Imagine Publishing'in 2016'da Future tarafından satın alınmasıyla dergi de Future bünyesine yayımlanmaya başladı. Monique Papon Monique Papon (d. 5 Ekim 1934 – ö.6 Haziran 2018), Fransız kadın siyasetçi ve senatör. Loire-Atlantique bölgesini temsilen Fransa Senatosu'nda hazır bulundu. Popüler Halk Hareketi Birliğin'in üyesi olarak siyaset yapan Papon; siyasi kariyerinin sonlarına doğru Fransa Senatosu'nun başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Birliğin siyasi bürosunun üyesi, olarak 1995'te démocratie française'ye girdi, Eylül 2001'de André Trillard liderliğindeki listede ikinci sırada seçilmiştir. Daha sonra Popüler Halk Birliği üyesi olarak siyasi kariyerini sürdürdü. 2004 seçimlerinde Nantes kantonunda mağlup oldu ve Yüksek Kurulun Başkan Yardımcısı seçildiği Ekim 2008'e kadar Fransız Senatosu'nun sekreterinin görev yapan Fransız senatör ve siyasetçi Monique Papon 6 Haziran 2018'de 83 yaşında öldü. The Last of Us: American Dreams The Last of Us: American Dreams, video oyunu "The Last of Us"tan uyarlanan dört sayılık çizgi roman serisidir. Neil Druckmann'ın yazıp çizimlerini Faith Erin Hicks'in yaptığı ve Dark Horse Comics tarafından yayımlanan "The Last of Us: American Dreams", oyunun ana hikâyesinden bir yıl öncesinde, Ellie ile hemen hemen aynı yaşlardaki Riley'nin yaşadıklarını konu alır. İlk sayısı 3 Nisan 2013'te yayımlanan çizgi romanın, yapılan satışlar sonucu 29 Mayıs günü ikinci baskısı yapıldı. Aynı gün serinin ikinci sayısı da raflardaki yerini aldı. Üçüncü sayı 26 Haziran'da, dördüncü sayı 31 Temmuz'da, dört sayının tamamının yer aldığı paket ise 30 Ekim'de piyasaya sürüldü. Washington County, Illinois Washington ilçesi veya Washington County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,716'dır. İlçenin merkezi Nashville şehridir. Moultrie Moultrie ilçesi veya Moultrie County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,846'dır. İlçenin merkezi Sullivan şehridir. Lebedyansky Lebedyansky, PepsiCo'nun sahip olduğu meyve suyu, bebek maması, sebze suyu ve meşrubat üreten bir Rus çok uluslu şirket. Doğu Avrupa'da en büyük meyve suyu üreticisi ve dünyanın altıncı en büyük üreticisidir. Lebedyansky'nin her ikisi de Lipetsk Oblastı'nda bulunan iki büyük üretim merkezine sahiptir. 1967 yılında, Moskova'nın yaklaşık 350 kilometre güneyindeki Lebedyan, Lipetsk Oblastı'nda bir konserve tesisi kuruldu. Şirket konserve meyve ve sebze üretmiştir. 1992 yılında şirket özelleştirildi ve bir anonim şirkete dönüştürüldü. 1996 yılında Lebedyansky ilk markalı ürünü olan Tonus Juice'ı piyasaya sundu ve 1998'de şirket yönetimi büyük bir genişleme peşinde koşmaya karar verdi. Avrupalı ve Amerikalı firmalardan meyve suyu uzmanları proje üzerinde çalıştılar. Gelirler 1998'de 18 milyon ABD Doları'ndan 2004'te 375 milyon ABD Doları'na, pazar payı ise% 4'ten% 30'a yükseldi. 20 Mart 2008'de, PepsiCo, Lebedyansky'nin% 75,53'ünü satın aldığını duyurdu. Toplam 1,4 milyar dolarlık bir paya sahip oldu ve bu da PepsiCo'nun en büyük hissedarı ve Lebedyansky'nin ana şirketi oldu. Satın alma 28 Ağustos 2008'de tamamlandı. Rusya'nın lider meyve suyu üreticisi olarak Lebedyansky, şu markaları geliştirdi: Mason, Illinois Mason ilçesi veya Mason County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,666'dır. İlçenin merkezi Havana şehridir. İlçenin adı George Mason'dan gelmektedir. Vinton Vinton ilçesi veya Vinton County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,435'tür. İlçenin merkezi McArthur şehridir. Monroe ilçesi, Ohio Monroe ilçesi veya Monroe County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,642'dir. İlçenin merkezi Woodsfield şehridir. Big Horn Big Horn ilçesi veya Big Horn County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Montana eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,865'tir. İlçenin merkezi Hardin şehridir. Bu ilçe 1913 yılında kurulmuştur.. Crenshaw Crenshaw ilçesi veya Crenshaw County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,906'dır. İlçenin merkezi Luverne şehridir. Cumhuriyet Meydanı (Roma) Cumhuriyet Meydanı (), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan yarı dairesel bir meydandır. Meydan, Viminal Tepesi'nin zirvesinde yer almakta olup 1960 yılına kadar Esedra Meydanı ("Piazza dell'Esedra") adıyla bilinmekteydi. Meydanın ortasında Naiadi Çeşmesi ve yakınlarında Santa Maria degli Angeli e dei Martiri kilisesi bulunmaktadır. Roma'nın en büyük caddelerinden biri olan Via Nazionale meydandan başlamaktadır. Amite
Amite ilçesi veya Amite County , Amerika Birleşik Devletleri'nin Mississippi eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,131'dir. İlçenin merkezi Liberty şehridir. Lawrence, Mississippi Lawrence ilçesi veya Lawrence County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Mississippi eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,929'dur. İlçenin merkezi Monticello şehridir. İlçenin adı James Lawrence'den gelmektedir. Langenhagen Langenhagen, Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletinde yer alan bir kasabadır. Kasabanın nüfusu 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 53,323'tür. Qualcomm Qualcomm, kablosuz telekomünikasyon ürün ve hizmetlerini tasarlayan ve pazarlayan bir Amerikan çok uluslu yarıiletken ve telekomünikasyon ekipman şirketidir. Gelirinin çoğunu yonga üretiminden ve karının büyük kısmını patent lisanslama işletmelerinden alır. Şirket merkezi San Diego, Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunmaktadır ve dünya çapında 224 lokasyona sahiptir. Ana şirket Qualcomm Teknoloji Lisans Bölümü (QTL) içeren Qualcomm Incorporated (Qualcomm Incorporated) 'dir. Qualcomm'un tamamen sahip olduğu yan kuruluşu Qualcomm Technologies, Inc. (QTI), Qualcomm'un Ar-Ge faaliyetlerinin yanı sıra yarıiletken işi olan Qualcomm CDMA Technologies de dahil olmak üzere ürün ve hizmet işletmelerinin önemli bir bölümünü işletmektedir. Joinville Joinville, Brezilya'nın Güney bölgesine bağlı Santa Catarina eyaletinde yer alan bir şehirdir. Şehrin nüfusu 2013 yılı itibarıyla 569,000'dir. Edouard Colin Édouard Collin (d.28 Şubat 1987), Fransız aktör. Gün Olaydı Gün Olaydı, Hasret Gültekin'in 5 Mayıs 1987 tarihinde çıkardığı ilk albümüdür. Albüm Armoni Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü. 1986 yılının son aylarında albümün kayıtlarına başlamıştır. Kayıtlar 1987 senesinin ilkbaharına kadar sürdü. Hasret Gültekin albümü çıkardığında 16 yaşındaydı. 1980'li yıllarda yapılan en başarılı Türk halk müziği albümlerinden birisidir. Albümdeki bazı şarkı sözleri kendisine aittir ve bağlama kayıtlarının hepsini kendisi yapmıştır. Albümde yer alan "Sevgi Kuşun Kanadında", "Bak Ne Hale Gelmişim" ve özellikle de "Bir İnsan Ömrünü" adlı parça klasik türküler arasına girdi. Albümdeki hiçbir parçaya klip çekmedi. Albüm Armoni Müzik tarafından, 2002 yılında tekrardan yeni kapağıyla yayınlanmıştır. Hasret Gültekin çocukluğunda kendisini müzikal anlamda büyük derecede geliştirdi. Okuduğu liseyi bıraktı ve bağlama çalmasını geliştirdi. Farklı teknikleri yapmayı denedi. 1980'lerin ortasında albüm daha çocuk denecek yaşlarda albüm çıkarma kararı aldı. 1986 yılında albümün çalışmalarına yoğunlaştı. Parça seçimleri yaptı ve kendi yazdığı parçaları albüme koymak için listeler çıkardı. 1986 yılının son ayında albümün kayıtları için stüdyoya girdi. Kayıtlar dört ay sürdü ve albümde yer alan tüm parçaların bağlama olan kısımlarını kendisi çaldı. Albüm 5 Mayıs 1987 tarihinde piyasaya çıktı ve albüm çıktığında Hasret Gültekin, 16 yaşındaydı. aynı gün albümü çıkan Lütfü Gültekin'le tesadüf eseri tanışırlar ve sağlam dost olurlar. Aynı yıl ilk resitalini de verir ve kendisi için aşılması zor basamakları aşmaya başlar. Ertesi yıl 1988 senesinde üç müzisyen dostunun daha yer aldığı "Dostlar Muhabbeti" albümünün yönetmenliğini üstlenir ve sazlarını çalar. Diğer sanatçıların albümlerini yönetme serüveninin de başladığı bir süreçtir. Devamı yine özellikle de Almanya'da ki Netses firması bünyesinde önemli ozanlara ve daha birçok sanatçıya çaldığı albümlerle kendini geliştirir. Haydar Acar'dan, Talip Özkan'a, Musa Eroğlu'ndan, Arif Sağ'a birçok ustadan etkilenmiştir. Bu albüm sürecinde Tar, kabak kemane, davul ve zurna gibi enstrümanları da çalarak kendisini geliştirmiştir. 1980'li yılların en başarılı Türk halk müziği albümleri arasına girmiştir ve albüm klasik olmuştur. "Bir İnsan Ömrünü" adlı parça Hasret Gültekin ile özdeşleşmiş ve en bilindik parçalarından birisi olmuştur. Bagnolet Bagnolet Paris, Fransa'nın doğu banliyölerinden olan bir kasabadır. yerleşim olarak Paris'in merkezinden 5,2 km'lik uzaklıkta Seine-Saint-Denis'de bağlıdır. 2006 yılında yaklaşık nüfusu 34.595 kişi olarak belirlenmiştir. 1989'dan 1999'a kadar, havacılık mühendisliği okulu İleri Araştırma Politeknik Enstitüsü ("Institut polytechnique des iciences avancées") bu kasabada bulunmaktaydı. Nino Haratişvili Nino Haratişvili (Gürcüce: ნინო ხარატიშვილი - nino h’arat’işvili; Almanca: Nino Haratischwili; d. 8 Haziran 1983, Tiflis, Gürcistan), Almanca yazan Gürcü yazar, tiyatro yönetmeni ve oyun yazarı. "Das achte Leben (Für Brilka)" adlı romanı Türkçeye çevrilip "Sekizinci Hayat" adıyla 2018’de yayımlanmıştır. Nino Haratişvili, Tiflis’te başladığı öğrenimini Almanya’da sürdürdü (1995–97). Ardından Tiflis’e dönüp liseyi bitirdi. Şota Rustaveli Tiyatro ve Sinema Fakültesi’nde okudu. 2003 yılında Hamburg Tiyatro Akademisi Tiyatro Yönetmenliği Fakültesi’ne girdi. 2005 yılında kısa metrajlı filmi “Güvercinler” ile Tiflis’te alanındaki diplomasını aldı. 2007’de ise, kendisinin kaleme aldığı “Medea” ile Hamburg Tiyatro Akademisi’nden mezun oldu. Değişim programıyla bir yıl Moskova’da tiyatro okudu. Hamburg’a döndükten sonra, 2008’de “Z” adlı oyunuyla büyük bir başarı elde etti. Bu oyunla festivallere katıldı ve ödüller aldı. Bu başarısını sahneye koyduğu diğer oyunlarda da sürdürdü. Hamburg’da yaşayan Nino Haratişvili tiyatro çalışmalarını Almanya, Avusturya ve İsviçre’de sürdürmektedir. Nino Haratişvili tiyatro alanında olduğu kadar yazarlık alanında da başarılı oldu. Romanlarından biri olan "Das achte Leben (Für Brilka)" 2018’de "Sekizinci Hayat" adıyla Türkçe yayımlandı. Grundy, Tennessee Grundy ilçesi veya Grundy County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Tennessee eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,703'tür. İlçenin merkezi Altamont şehridir. Bu ilçe adını Felix Grundy'den almıştır. Azerbaycan'da spor Azerbaycan'da sporun kökleri eskiye dayanır ve günümüzde bile geleneksel ve modern sporlar hâla uygulanmaktadır. Serbest güreş geleneksel olarak Azerbaycan'ın milli sporu olarak kabul edilir, ancak bugün Azerbaycan'da en popüler sporlar futbol ve satrançtır. Diğer popüler sporlar ise jimnastik, judo, futsal, halter ve bokstur. Azerbaycan'ın dağlık arazisi, kayak ve dağcılk gibi spor dallarında büyük fırsatlar sunmaktadır. Hazar Denizi ve ülke içi sularda su sporları yapılmaktadır. Rekabetçi bir şekilde, Azerbaycan uluslararası düzeyde satranç, halter ve güreşte çok başarılı olmuştur. Azerbaycan aynı zamanda uluslararası spor topluluklarının aktif bir üyesidir ve Uluslararası Futbol Federasyonu (FIFA), Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), Avrupa Atletizm Birliği (EAA) üyesidir, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'de (IOC) bu üyelikler arasında yer almaktadır. Azerbaycan'da sporun kökleri eskiye dayanır ve günümüzde bile geleneksel ve modern sporlar hâla uygulanmaktadır. Serbest güreş geleneksel olarak Azerbaycan milli sporu olarak kabul edilir. Azerbaycan Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne katıldıktan sonra dört altın madalya da dahil olmak üzere on dört madalya kazandı. Bugün Azerbaycan'da en popüler sporlar futbol ve satrançtır. Azerbaycan, ilk kez 1996'da Olimpiyat Oyunlarına bağımsız bir millet olarak katıldı ve o zamandan bu yana her alanda yarışacak sporcuları gönderdi. Azerbaycan Cumhuriyeti Ulusal Olimpiyat Komitesi, 2016 Olimpiyatları ve 2020 Olimpiyatlarına ev sahipliği yapabilmek için Bakü'ye teklif verdi. Sequatchie Sequatchie ilçesi veya Sequatchie County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Tennessee eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,112'dir. İlçenin merkezi Dunlap şehridir. Arie Den Hartog Arie Hendrik den Hartog (d. 23 Nisan 1941; Zuidland, Güney Hollanda- ö. 7 Haziran 2018), Eski Hollandalı bisiklet yarışçısıdır. 1962'de, Arie den Hartog, Salo'daki Amatör Bisiklet Yol UCI Road Dünya Şampiyonası'nda üçüncü olmuştur. 1963'te "Omloop van de Kempen" kazandıktan sonra 1964'te profesyonel oldu ve aynı yıl katıldığı Lüksemburg Turu, Grand Prix Belgique ve Paris Camembert yarışlarını kazandı. Kariyerinin en büyük başarıları ise Hartogs'un 1965'te "Milan-Sanremo" ve 1967'de "Amstel Gold Race" zaferleridir. 1970 yılında Arie den Hartog aktif bisiklet kariyerini bitirip, Nieuwstadt'da bulunan bir bisiklet dükkanı açıp işletmiş 7 Haziran 2018'de 77 yaşında ölmüştür. Founders Fund Founders Fund, devrim niteliğindeki teknolojileri inşa eden şirketlere yatırım yapan San Francisco merkezli girişim sermayesi şirketidir. Şirket; Airbnb, Knewton, Lyft, Spotify, Stripe ve ZocDoc'u içeren portföyü ile havacılık, yapay zekâ, gelişmiş bilgi işlem, enerji, sağlık ve tüketici interneti dahil olmak üzere çok çeşitli sektörlerde her aşamada yatırım yapmaktadır. Founders Fund, Space Exploration Technologies (SpaceX) ve Palantir Technologies'in ilk kurumsal yatırımcısı ve Facebook'un en eski yatırımcılarından biriydi. Firmanın dört ortağı olan Peter Thiel, Ken Howery, Luke Nosek ve Brian Singerman PayPal, Google, Palantir Technologies ve SpaceX gibi şirketlerin kurucuları ve erken çalışanları oldular. 2005 yılında kurulan Founders Fund 2016 yılı itibarıyla 3 milyar $'lık sermaye bitikimine sahiptir. Fremont, Idaho Fremont ilçesi veya Fremont County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Idaho eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,242'dir. İlçenin merkezi ve en büyük şehri St. Anthony'dir. Bu ilçe 1893 yılında kurulmuş ve adıın John C. Frémont'dan almıştır. Uzay kapsülü Bir uzay kapsülü; basit bir şekle sahip olan, atmosfere yeniden giriş için herhangi bir kanat veya başka özellik olmaksızın kullanılabilen, genellikle insanlı bir uzay aracıdır. Kapsüller bugüne kadar insanlı uzay programlarının çoğunda kullanılmıştır. Bunlar arasında dünyanın ilk insanlı uzay aracı Vostok da yer almaktadır. 1998 Kış Olimpiyatları'nda Azerbaycan Azerbaycan, Kış Olimpiyat
Oyunları'nda Japonya'nın Nagano şehrindeki 1998 Kış Olimpiyatları'nda ilk kez yarıştı. Kısaltmalar: FS = Free Skate, SP = Short Program, TFP = Total Factored Placement Vincent Spano Vincent Spano (d. 18 Ekim 1962; Brooklyn, New York, ABD.), Amerikalı tanınmış aktördür. Spano İtalyan asıllı Amerikalı bir ailenin çocuğudur. Oyunculuğa henüz 15 yaşında 1977'de adım atmış 1979 yapımı "The Double McGuffin" adlı film ile tanınmıştır. Spano'nun yer aldığı diğer önemli yapımlar arasında; "John Sayles' Baby", "It's You", "City of Hope", "Rumble Fish", "Alive: The Miracle of the Andes" ve "Creator" sayılabilir. Bayfield Bayfield ilçesi veya Bayfield County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,014'tür. İlçenin merkezi Washburn şehridir. Allen, Kansas Allen ilçesi veya Allen County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,371'dir. İlçenin merkezi ve en büyük şehri Iola'dır. Santa Maria degli Angeli e dei Martiri Santa Maria degli Angeli e dei Martiri (), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir ünvansal Roma Katolik kilisesidir. Kilise, Cumhuriyet Meydanı'nda Diocletianus Hamamları'ndaki "frigidarium" kalıntıları içerisine inşa edilmiştir. Kilise, Michelangelo Buonarroti tarafından tasarlanmış olup 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Diğer mimarlar ve sanatçıların düzenlemeleri sonraki yüzyıllarda kiliseye eklendi. İtalya Krallığı döneminde, kilise devletin din işlevleri için kullanılmıştır. Utku Yuvakuran Utku Yuvakuran (d. 2 Kasım 1997, İstanbul), kaleci mevkinde forma giyen futbolcudur. Yuvakuran, Süper Lig ekiplerinden Beşiktaş'ta forma giymektedir. Utku, eski milli futbolcu Semih Yuvakuran'ın oğludur. Utku Yuvakuran, ilk profesyonel maçına 19 Ocak 2017'de Beşiktaş ve Darıca Gençlerbirliği arasında oynanan Türkiye Kupası'nda çıkmıştır. Ray, Missouri Ray ilçesi veya Ray County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Missouri eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 23,494'tür. İlçenin merkezi Richmond şehridir. Tyrone Spong Tyrone Clinton Spong (d. 3 Eylül 1985, Paramaribo), Surinam ve Hollandalı profesyonel kick boksçu, boksör ve karışık dövüş sanatları savaşçısı. Spong, 3 Eylül 1985'te Surinam, Paramaribo'da doğdu. 1990 yılında, 5 yaşında Hollanda'ya gitti. Amsterdam'da büyüdü, sokak kavgasında sıklıkla rol aldı ve 13 yaşındayken kickbox yapmaya başladı. İlk Muay Thai maçında on beş yaşındaydı ve ilk elden nakavtla kazandı. 2003 yılında profesyonel olarak ilk yıl, bu yıl 12 dövüş kazandı. 2004 yılında Zaandam Savaşı'nda Rafi Zouheir ile savaştı ve ilk Avrupa Muay Thai ünvanını kazandı. "Yüzüklerin Kralı" lakaplı, o WFCA organizasyonunda ve 2008 yılında 95 kg'a kadar It's Showtime şampiyonu olan dünya şampiyonu ve Muay Thai cruiser şampiyonu oldu. 2013 yılında, o oldu Glory 95 kg Slam Şampiyonu. Kickboks kariyerinde Kaoklai Kaennorsing, Zabit Samedov, Keijiro Maeda, Ray Sefo, Melvin Manhoef, Peter Aerts ve Remy Bonjasky gibi büyük rakiplere karşı kazandı. Diocletianus Hamamları Diocletianus Hamamları (), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir Roma hamamıdır. Adını Roma İmparatoru Diocletianus'tan almakta olup MS 298-306 yılları arasında inşa edilmiştir ve en büyük Roma hamamlarından biridir. Rains Rains ilçesi veya Rains County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,914'tür. İlçenin merkezi Emory şehridir. Sant'Angelo Kalesi Sant'Angelo Kalesi ya da Hadrianus Mozolesi (), İtalya'nın başkenti Roma'daki Adriano Parkı'nda yer alan silindirik bir yapıdır. Roma İmparatoru Hadrianus tarafından kendisi ve ailesi için anıt mezar olarak inşa ettirilen bina daha sonra papalık kalesi olarak kullanılmıştır. Tiber Nehri kıyısında bulunan, bir zamanlar Roma'nın en yüksek binası olan yapı günümüzde müze olarak faaliyet göstermektedir. 135 yılında mozole olarak inşasına başlanan yapı Hadrianus'un ölümünden sonra 139'da Antoninus Pius tarafından tamamlanmıştır. Hadrianus'un külleri, karısı Vibia Sabina ve ilk oğlu Lucius Aelius'la birlikte buraya gömüldü. Bugünkü adını 590 senesinde alan yapı 14. yüzyılda papalık kalesi gibi kullanılmıştır. Binanın içeriğinin ve süslemelerinin çoğu, 401 yılında askeri kaleye dönüştürülmesinden ve daha sonra Honorius tarafından Aurelianus Surları'na dahil edilmesinden sonra kaybolmuştur. Yine, 410 yılında I. Alarik'in Roma'yı ele geçirmesinden sonra Vizigotlar ve 537'de Gotlar tarafından yapılan yağmalama esnasında birçok orijinal bronz ve taş heykeller zarar gördü. Bina 14. yüzyıldan itibaren Papalık Devleti tarafından kale ve hapishane olarak kullanılmıştır. Papa III. Nikolas, güvenliği sağlamak amacıyla kaleyi Aziz Petrus Bazilikası'na "Passetto di Borgo" adındaki bir koridor vasıtasıyla birleştirmiştir. 1527'de Roma'nın yağmalanması sırasında Papa VII. Clement buraya sığınmıştır. Sonraki yıllarda X. Leo'nun emriyle, Raffaello da Montelupo yapıya bir şapel ilave etmiş, yine Montelupo tarafından yapılan Mikâil heykeli 1536'da yılında eklenmiştir. Lakin, 1753'te Flaman heykeltıraş Peter Anton von Verschaffelt tarafından hazırlanan bronz bir heykeli ile değiştirildi. Kale, 1906 yılından itibaren "Museo Nazionale di Castel Sant'Angelo"'ya (Sant'Angelo Kalesi Ulusal Müzesi) ev sahipliği yapmaktadır. Victoria II Victoria II Paradox Development Studio tarafından geliştirilmiş ve Paradox Interactive tarafından yayımlanmış strateji oyunudur. Tıpkı serinin bir önceki oyununda olduğu üzere "Victoria II"'de oyuncu 19. yüzyılda bir ülkenin yönetimini ele alır ve bu ülkenin politik, diplomatik, ekonomik, askeri ve teknolojik yönlerinde söz sahibi olur. Oyunun zaman dilimi 1836 ila 1936 arasıdır. "Victoria II" 1836 ila 1936 yılları arasında oynanabilir 200'ü aşkın devlet içerir. Oyunda ülkelerin iç yönetimleri büyük önem taşır. Sanayileşme süreci ve dönemin sosyo-politik değişimleri oyundaki 8 farklı yönetim biçimiyle oyuna yansıtılır. Oyunda 50'yi aşkın ticaret ürünü ve fabrika türü bulunur. Savaş oyunun önemli bir parçası olsa da Hearts of Iron IV gibi diğer Paradox oyunlarına oranla geri plandadır. "Victoria II"'nin iki büyük eklentisi vardır. Danganronpa Danganronpa (ダンガンロンパ) Spike Chunsoft (eskiden Spike) tarafından geliştirilen ve PlayStation Portable, PlayStation Vita, PlayStation 4, İOS, Android ve ev bilgisayarları için yayınlanmış bir video oyunu serisidir. Kızıl Avlu Kızıl Avlu, Türkiye'nin Bergama kentinde bulunan bir Roma tapınağıdır. Tapınak, MS 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu döneminde muhtemelen Hadrianus zamanında inşa edildiği düşünülmektedir. Antik Yunan dünyasında hala ayakta kalan en büyük Roma yapılarından biridir. Tapınağın Mısır tanrılarına, özellikle de İsis, Serapis ve muhtemelen Osiris, Harpokrates ve diğer alt tanrıların ibadetinde kullanılmış olduğu sanılmaktadır. Denotasyon Denotasyon, Anlam biliminde kullanılan işaretleyen ve işaretlenen arasındaki ilişkiyi belirten çok anlamlı bir terimdir. Roland Barthes’e göre bir denotatif işaret, kendisinin “işaretlemenin ilk seviyesi” dediği bölümde yer alır. Bu yapıda konotasyon, denotatif işaretin işaretleyeninden elde edilen ilave bir işaret veya işaretleri ifade etmektedir. Cicim Cicim , özgü ve atkı iplikleri arasına renkli desen iplikleri atılarak sıkıştırma suretiyle meydana getirilen dokuma türü. Halk arasında "cecim, cacım, çalma, çelme" gibi değişik adlarla ifade edilir. Sıklıkla kilim ile karıştırılır. Ancak cicimler kilimden farklı olarak yüzü ve tersi farklı görüntü veren; atkı ve çözgü ipliği dışında süsleme yapmak için üçüncü bir iplik kullanılan dokumalardır. Dokumanın yüzeyinde sonradan iğne ile yapılmış gibi kabarık desenler oluşur. Zemini oluşturan atkı ve çözgü iplikleri genellikle aynı renk ve kalınlıkta, deseni meydana getiren iplikler ise ayrı renk ve kalınlıkta olur. Cicim dokumalarda çoğunlukla koyun yününün kullanıldığı görülmekle birlikte nadiren de olsa kıl iplik kullanılan dokumalar da görülmektedir. Desen ipinin atılış şekline göre iki atlamalı veya üç atlamalı olarak adlandırılır. Nobuyuki Oishi Nobuyuki Oishi ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Badi Badi şu anlamlara gelebilir: Desa Desa şu anlamlara gelebilir: Thomas Ball Thomas Ball ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Sekizinci Hayat Sekizinci Hayat (Almanca: "Das achte Leben"), Gürcü yazar Nino Haratişvili’nin romanı. Yazarın Almanca "Das achte Leben (Für Brilka)" adıyla yazdığı roman 2014’te yayımlandı. Roman Türkçeye çevrilip 2018’de "Sekizinci Hayat" adıyla basıldı. "Sekizinci Hayat"’ın konusu Gürcistan’da geçer. Altı kuşak ve olağanüstü sekiz yaşamdan oluşan bu destansı aile romanı, bir fabrikatörün kızı olan Stasia’nın doğumuyla, 1900 yılında başlar. Stasia refah dolu bir ailede yetişir. Ne var ki, Sovyet Devrimi’yle birlikte ailenin hayatı altüst olur. Ailenin hayatı, 2006 yılında Almanya’da aynı aileden gelen küçük Brilka’ya anlatılır. Küçük kıza anlatılan roman, "kıpkızıl bir yüzyıl" içinde savrulan yaşamların iç burkan ve yürek yakan ayrıntılarıyla doludur. Selhurst Park Selhurst Park, Londra'nın Croydon ilçesinde yer alan futbol stadyumudur. Premier League'de mücadele eden Crystal Palace Football Club takımının iç sahadaki futbol maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. Stadyum mimar Archibald Leitch tarafından tasarlandı ve 1924'te açıldı. Stadyum bir uluslararası futbol maçının yanı sıra 1948 Yaz Olimpiyatları müsabakalarına ev sahipliği yaptı. Stadyumda Sainsbury's'in bir şubesi bulunmaktadır. Stadyum 1985 ile 1991 yılları arasında Charlton Athletic FC ve daha sonra 1991 ile 2003 yılları arasında Wimbledon FC takımları tarafından kullanıldı. Selhurst Park'taki en yüksek seyirci katılımı, 1979'da Crystal Palace'ın Burnley'i 2-0 mağlup ederek lig şampiyonluğunu kazandığı maçta 51.801 kişi ile gerçekleşti. Ayrıca 26 Ocak 1993 tarihinde Wimbledon ile Everton arasında oynanan mücadeledeki
3.039'luk seyirci katılımı, bir Premier League maçındaki en düşük seyirci katılımı olarak kaydedildi. Maçı Everton takımı 3-1 kazandı. David Dauglas Duncan David Douglas Duncan (d. 23 Ocak 1916; Kansas City, Missouri; ö. 7 Haziran 2018), Amerikalı savaş karşıtı gazeteci ve foto muhabiridir. Duncan, dramatik, kimi zaman kritik savaş zamanı fotoğraflarının yanı sıra birkaç resimli kitapta yayınladığı Pablo Picasso hakkındaki fotoğraf kompozisyonlarıyla tanınıyordu. Duncan, Nikon Şirketi'nin ekipmanlarını kullamarak firmaya destek vermiş ve 1965'te, firmanın popülerliğinin arrtırması ve Nikon ürünlerini kullanması nedeniyle üretici tarafından iki yüz bininci Nikon F modeli fotoğraf makinasına layık görülmüştür. Vietnam Savaşı'nı, konu alan “I Protest!” (1968) ve “War Without Heroes” (1970) adlı eleştirel fotoğraflı kitapları yaynlayan; Duncan, tarafsız muhabir olarak oynadığı rolden saparak ABD yönetiminin yaklaşımını sorgulamıştır. Savaş fotoğrafçılığına ek olarak Duncan, Robert Capa vasıtasıyla tanıştığı Pablo Picasso'nun fotoğrafları nı çekmeye başlamıştır. Duncan'ın çektiği Picasso'ya ait çalışmalar yedi resimli kitap olan Dachshund Lump'tende yayınlanmıştır Amerikalı foto muhabiri ve gazeteci David Douglas Duncan, Picasso'nunda son yıllarını geçirdiği kendisinin yaşamını sürdürdüğü Mougins yakınlarında, Güney Fransa'nın Castellaras bölgesinde 7 Haziran 2018'de 102 yaşında ölmüştür. Ralph Santolla Ralph Santolla (d.8 Aralık 1969 –ö. 6 Haziran 2018), Amerikalı tanınmış heavy metal müziği-rock gitaristidir. 1989'dan itibaren rock müziği grupları; "Deicide (grup)", "Eyewitness (grup)", "Death (metal grubu)", "Millenium (ABD'li grup)", "Iced Earth (grup)" ve şarkıcı Sebastian Bach'la çalışmıştır. Parçalanmış gitar çakma tekniğiyle dikkat çeken Amerikalı rock gitaristi Ralp Santolla 31 Mayıs 2018'de geçirdiği kalp krizi sonucu komaya girmiş yapılan tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak 6 Haziran 2018'de 48 yaşında ölmüştür. Mary Wilson (barones) Gladys Mary Wilson, Baroness Wilson of Rievaulx (kızlık soyadı: "Baldwin"; d. 12 Ocak 1916; ö. 6 Haziran 2018), İngiliz şair ve iki defa İngiltere Başbakanı olarak görev yapan Harold Wilson'ın eşidir. "Rievaulx Baronesi" ünvanıyla bilinen Mary Wilson 1940'te evlendiği eski başbakan Harold Wilson'dan 1943 doğumlu Robin ve 1948 doğumlu Giles adında iki erkek çocuk sahibi olmuştur. Mary, 24 Mayıs 1995'te kocasının bağırsak kanseri ve Alzheimer hastalığından ölümüyle dul kalmıştır. 55 yıldır evli kalmışlardır. 2007 yılı itibariyle Westminster'de Downing Street'te yaşamını sürdürmüştür. İngiltere'de eşinin ölümünden sonra uzun yıllar yalnız yaşamış 100 yaşını geçmiş olarak geçirdiği inmeye bağlı 6 Haziran 2018'de 102 yaşında ölmüştür. Minken Fosheim Birte Fosheim Wiedenskol (bilinen adıyla; Minken Fosheim ; d. 20 Mart 1956 – ö. 7 Haziran 2018), Norveçli aktris ve yazardır. Yazdığı çocuk kitapları ve klasik müzik bestecileriyle ilgili eserleriyle bilinir. 1990'lı yıllarda Tv komedi dizisi Vigdis Reverud karakterini canlandırdığı "Karl & Co" ile ekranlara gelmiştir. Noveçli aktris ve yazar Minken Fosheim 7 Haziran 2018'de pankreas kanseri nedeniyle 62 yaşında Oslo'da ölmüştür. The Valley (Londra) The Valley, Londra'nın Charlton ilçesinde yer alan futbol stadyumudur. EFL League One'da mücadele eden Charlton Athletic Football Club takımının iç sahadaki futbol maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. 27.111 seyirci kapasitesine sahiptir. En yüksek En düşük Nokia 515 Nokia 515 Ağustos 2013'te Nokia tarafından piyasaya sürülen Seri 40 sistemli cep telefonudur. Model 64MB RAM ile birlikte geldi. microSD kart ile 32GB'a kadar genişletilebilir. Nokia 515, 5 megapiksellik bir arka kameraya sahiptir. LCD ekran 2,4 inç boyutlarındadır ve 166 ppi'lik oldukça düşük bir piksel yoğunluğundadır. Model, 2G ve 3G işletim özelliklerine ek olarak Bluetooth 3, bir mikro USB konektörü ve 3,5 mm kulaklık jakına sahiptir. Nokia 515 1200mAh çıkarılabilir bir batarya ile çalışıyor. 2G ağında 10 saate kadar konuşma süresi, 3G ağında ise 5 saatdir. 114.00 x 48.00 x 11.00 boyut ve 101.10 gram ağırlığındadır. Nokia 515, Micro SIM'i kabul eden tek bir SIM (GSM) cep telefonudur. Bağlantı seçenekleri GPS, Bluetooth, FM ve 3G içerir. Dimmit Dimmit ilçesi veya Dimmit County ( ), Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 9,996'dır. İlçenin merkezi Carrizo Springs şehridir. Blanco Blanco ilçesi veya Blanco County ( ) , Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,497'dir. İlçenin merkezi Johnson City şehridir. Duval, Teksas Duval ilçesi veya Duval County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,782'dir. İlçenin merkezi San Diego şehridir. 2018 FINA Atlama Dünya Kupası 2018 FINA Atlama Dünya Kupası, 4-10 Haziran 2018 arasında Çin'in Wuhan kentinde gerçekleştirilmiştir. Atlama Dünya Kupası'nın 21'incisi ve yedinci kez Çin'de yapıldı. Mekan Wuhan Spor Merkezi yüzme havuzudur. Tüm zamanlar, CST () yerel saatine göredir. Butler, Iowa Butler ilçesi veya Butler County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Iowa eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,867'dir. İlçenin merkezi Allison şehridir. Bu ilçe adını William O. Butler'den almıştır. Gaziantep kastelleri ve livasları Gaziantep kastelleri ve livasları, Türkiye'nin Gaziantep şehrinde bulunan yer altı su yapılarıdır. Suyun buharlaşmadan iletilmesi amacıyla inşa edilmiştir. Su tünellerine livas, suyun halkın kullanımına sunulduğu yapılara kastel denmektedir. Günümüzde altı tane kastel mevcuttur. UNESCO, 2018'de kastel ve livasları Dünya Mirası Geçici Listesi'ne ekledi. Suzdal Suzdal () Rusya'nın Vladimir Oblastında yer alan bir kasabadır. Bu kasaba, Vladimir şehrinin 26 km kuzeyinde yer almaktadır. Kasabanın nüfusu 2010 sayımına göre 10,535'tir. Gök Medrese (Tokat) Gök Medrese, Türkiye'nin Tokat ilinde yer alan bir Anadolu Selçuklu medresesidir. 1277'de iki katlı bir yapı olarak inşa edildi. Günümüzde arkeoloji ve etnografya müzesi olan Tokat Müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Piazza Barberini Piazza Barberini, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan yarı dairesel bir meydandır. Meydan, Quirinal Tepesi'nin zirvesinde yer almaktadır. 16. yüzyılda inşa edilmiş olup çevredeki binaların çoğu daha sonra yeniden inşa edildi. Adını Palazzo Barberini'den almaktadır. Palazzo Barberini Palazzo Barberini, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir saraydır. Saray, Rione Trevi'de Piazza Barberini'de yer almaktadır ve Ulusal Antik Sanat Galerisi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 4 Kasım 1950 tarihinde bu sarayda imzalanmıştır. Ulusal Antik Sanat Galerisi Ulusal Antik Sanat Galerisi (), İtalya'nin başkenti Roma'da bulunan bir sanat müzesidir. Müze, 1893 yılında kurulmuş olup Palazzo Barberini ve Palazzo Corsini'de yer almaktadır. Rana Dajani Rana Dajani — Ürdün′lü moleküler biyolog ve Haşimi Üniversitesi Profesörü. Rana Dajani 2005 yılında Iowa Üniversitesi'nde moleküler biyoloji alanında doktora sahibi olmuştur. Pulaski, Georgia Pulaski ilçesi veya Pulaski County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,010'dur. İlçenin merkezi Hawkinsville şehridir. Piazza Colonna Piazza Colonna, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. Meydan, Roma'nın tarihi kent merkezinin bulunduğu Colonna'da yer almaktadır. Adını MS 193'te inşa edilen Marcus Aurelius Sütunu'ndan almaktadır. Via del Corso, meydanın doğusuna kadar uzanmaktadır. Marcus Aurelius Sütunu Marcus Aurelius Sütunu (; ), İtalya'nın başkenti Roma'da Piazza Colonna'da bulunan bir Roma zafer sütunudur. Sütun, bir sarmal kabartmanın bulunduğu bir dor sütunudur. Roma imparatoru Marcus Aurelius'un onuruna inşa edilmiş ve Trajan Sütunu üzerine modellenmiştir. Heard, Georgia Heard ilçesi veya Heard County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,834'tür. İlçenin merkezi Franklin şehridir. Bu ilçe 22 Aralık 1830 tarihinde kurulmuştur. Via del Corso Via del Corso, İtalya'nın başkenti Roma'nın tarihi kent merkezinde bulunan bir ana caddedir. Dar sokaklar ve küçük meydanlarla karakterize olup Antik Çağ'da geniş bir cadde olarak görülürken günümüzde yaklaşık 10 metre genişliğindedir ve sadece iki şeritli trafik ve iki dar kaldırıma sahiptir. Caddenin kuzey kısmı yaya bölgesidir. Caddenin uzunluğu yaklaşık 1,5 kilometredir. Via del Corso genel olarak kuzey ve güney yönünde ilerlemektedir. Kuzeyde, şehrin kuzey giriş kapısı Porta del Popolo ve Piazza del Popolo ile Capitol Tepesi'nin dibinde bulunan kentin kalbi olan Piazza Venezia'yı birbirine bağlamaktadır. Cadde, Piazza del Popolo'da Via del Corso, Montesanto'da Santa Maria dei Miracoli ve Santa Maria di Montesanto olmak üzere iki Barok kilisesiyle çevrilidir. Psikometri Psikometri, davranışların ölçülmesi ve değerlendirilmesi, istatistik yöntemlerinin psikolojiye uygulanması, davranışın açıklanması ve yorumlanmasında yararlanılabilecek matematiksel modellerin geliştirilmesi ile ilgili bir bilim dalı. Bir diğer adı psikometrik psikolojidir. Psikoloji biliminde tutum, kişilik, zeka, yetenek gibi doğrudan gözlemlenmesi pek mümkün olmayan insan özelliklerinin dolaylı olarak ölçülmesine imkan sağlayacak test, envanter, ölçek, anket gibi ölçüm araçlarının geliştirilmesine ve bunların geçerlik ve güvenirliklerinin belirlenmesine ihtiyaç duyulur. Psikometri alanında çalışanların görevi; kliniklerde, rehberlik ve araştırma merkezlerinde, eğitim kurumlarında, endüstride görev alarak diğer psikologların kullandığı araçları ve yöntemleri geliştirmektir. Psikometri, Eski Yunanca’daki “psikhe” sözcüğü ile "ölçme" anlamına gelen “metron” sözcüklerinden türetilmiş bir terimdir. Metaps
işikte kullanılan “bir nesneye dokunarak, geçmişte o nesneye dokunmuş kişi ya da kişiler hakkında bilgi edinebilme” anlamındaki terimle karıştırılmaması gereklidir. Vincent Lacoste Vincent Lacoste (d. 3 Temmuz 1993), Fransız oyuncu. Oyunculuk kariyerine on beş yaşında başladı ve "The French Kissers" filminde Hervé başrolünü oynadı. Bu rol, En Çok Umut Vadeden Erkek Oyuncu dalında Lumières Ödülü'nü kazandı ve 2010'da En Çok Umut Vadeden Erkek Oyuncu dalında César Ödülü'ne aday gösterildi. 2016 yılında Prix Patrick Dewaere'ye layık görülmüştür. Poděbrady Poděbrady (; ), Çek Cumhuriyeti'nin Orta Bohemya Bölgesi'nde yer alan tarihi bir kaplıca kentidir. D11 karayolu üzerinde, Prag'ın 50 kilometre doğusunda bulunan Elbe Nehri üzerinde yer almaktadır. 1472'de Bohemya kralından şehir statüsünü elde etti. Şehrin hayatındaki tarihi bir dönüm noktası, Alman mülk sahibi Prince von Bülow tarafından ziyaret edildiği 1905 yılıdır. Bu iyi bilinen su kâhini, kalenin avlusunda gizli bir güçlü su kaynağı buldu ve daha sonradan yerin 97,6 m altında kadar sondaj yapıldı. Karbonik maden suyunun keşfi, 1908 yılında ilk spanın açılmasıyla sonuçlandı. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Poděbrady hızla 1926'dan itibaren kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde uzmanlaşmış bir kaplıca kasabasına dönüştü ve sadece Çek Cumhuriyeti'nde değil aynı zamanda Avusturya, Almanya, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde de ülkelerde de hızla tanınmaya başlandı. Poděbrady'nin tarihi orta çağlara kadar uzanmaktadır. Poděbrady, şunlarla kardeş şehirdir: Ottla Kafka Ottilie "Ottla" Kafka (29 Ekim 1892 - 1943), Franz Kafka'nın en küçük kız kardeşidir.  En sevdiği kız kardeşi olan Ottla, muhtemelen Kafka'nın en yakın akrabasıydı ve zor zamanlarda Kafka'yı desteklemiştir. İkilinin yazışmaları, "Ottla'ya ve Ailesine Mektuplar" olarak yayımlanmıştır. Ailesi tarafından Ottla diye anılan Ottilie, daha sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun bir parçası olan Prag'da orta sınıf bir Aşkenaz Yahudi ailesinde dünyaya geldi. Babası iş adamı Hermann Kafka (1852–1931), annesi ise Poděbrady'de bir bira üreticisi olan Jakob Löwy'nin kızı olan Julie (1856–1934) idir. Üç kardeşi vardı: Franz, Gabriele ("Ellie") (1889–1944) ve Valerie ("Valli") (1890–1944). Franz'ın en sevdiği kız kardeşiydi. Ottla, Franz için yakın bir sırdaş ("enge Vertraute")  ve "başkalarına olan sevgiye rağmen öbürlerinden kat kat daha  gözbebeği"ydi ("unbeschadet der Liebe zu den anderen, die bei weitem liebste"). Franz, kız kardeşinin bir tarım okulunda eğitim almasına yardım etti. Ottla, Batı Bohemya Zürau'da (şimdiki Siřem, Blšany topluluğu) kayınbiraderi Karl Hermann'ın tarım arazisinde yaşadı ve çalıştı. 1916–17'de abisine kalacak yer verdi ve abisi burada birçok hikâye yazarken 1917'den Nisan 1918'e kadar Hermann'ın mülkünde yaşadı. Franz, buradayken  zaten tüberkülozdan muzdaripti. Bu dönemde "Die Zürauer Aphorismen" ("Aforizmalar") eserini yazdı. Temmuz 1920'de, Ottla, babasına rağmen Çek Katolik Joseph David ile evlendi. Bu evlilikten olan kızları Věra 1921'de ve Helene 1923'te doğdu. Franz Kafka, Haziran 1924'te ölene kadar büyümelerini izledi. Evlilik mutlu bir şekilde ilerlemiyordu ve çift, Ağustos 1942'de boşandı. Ottla böylece Yahudilere karşı yapılan zulümlere karşı korumasını kaybetmiş oldu. Prag'lı birçok Yahudi gibi, Ottla ve kız kardeşleri de II. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından sınır dışı edildi. Elli ve Valli, aileleriyle birlikte öldükleri Łódź Gettosu'na gönderildiler. Ottla, Theresienstadt'daki toplama kampına gönderildi. 7 Ekim 1943'te, Ottla bir grup çocuğa, kısa bir süre sonra öldürüldüğü Auschwitz toplama kampına gönüllü bir asistan olarak eşlik etti. Franz ve Ottla Kafka arasındaki yazışmalar korunmaktadır. Bunlar ilk kez 1974'te Hartmut Binder ve Klaus Wagenbach tarafından basıldı ve Türkçeye "Ottla'ya ve Ailesine Mektuplar" adıyla yayımlandı. Ocak 2011'de, orijinal mektupların Berlin müzayedesinde paket olarak satılacağı açıklandı. Marbach'taki Alman Edebiyatı Arşivi, bu mektupları özel sektörün yardımıyla elde etmeyi umuyordu; Nisan 2011'de onlarla birlikte Oxford'daki Bodleian Kütüphanesi mektupları satın aldı. Açık artırmadan önce satma istekleri için Ottla'nın mirasçılarına teşekkür ettiler. Middlesex, Connecticut Middlesex ilçesi veya Middlesex County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Connecticut eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 165,676'dır. Jaime Penedo Jaime Penedo (d. 26 Eylül 1981), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Bar ve Bat Mitzvah Bar Mitzvah (), Yahudilerde erkek için yapılan reşit olma ayinidir. Bat Mitzvah (; Aşkenazi telaffuzu: "Bas Mitzvah"), Yahudilerde kızlar için yapılan reşit olma ayinidir. Ritüelin erkek için yapılanın çoğulu "B'nai Mitzvah" iken kızlar için yapılanın çoğulu "B'not Mitzvah" (Aşkenazi telaffuzu: "B'nos Mitzvah") idir. Yahudi hukukuna göre, Yahudi oğlanlar 13 yaşına geldiğinde yaptıkları eylemlerden sorumlu olurlar ve bir bar mitzvah olur. Bir kız ise Ortodoks ve Muhafazakâr Yahudilere göre 12 yaşında ya da Reform Yahudilerine göre 13 yaşında iken bat mitzvah olur. Bar mitzvah yaşına gelmeden önce çocuğun ebeveynleri çocuğun eylemlerinin sorumluluğunu üstlenir. Bu yaştan sonra, erkekler ve kızlar Yahudi ayinleri, gelenekleri ve ahlakı için kendi sorumluluklarını üstlenirler ve Yahudi toplum yaşamının her alanına katılabilirler. Bar mitzvah'ın babası, geleneksel olarak, çocuğun günahları için artık cezalandırılmadığından tanrıya şükreder. Michael Amir Murillo Michael Amir Murillo (d. 11 Şubat 1996), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Harold Cummings Harold Cummings (d. 3 Ocak 1992), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Kinský Sarayı Kinský Sarayı (), Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'ın tarihi kent merkezi Eski Kent'in meydanında yer alan saraydır. Günümüzde sanat müzesi olarak kullanılmaktadır. Sarayın adı sarayın eski sahibi olan soylu Kinský ailesinden gelmektedir. Saray aslen 1755 ile 1765 yılları arasında Golz ailesi için inşa edilmiştir. Sonuç olarak, saray Golz-Kinský Sarayı ("Palác Golz-Kinských") olarak da bilinir. Bina, Kilian Ignaz Dientzenhofer tarafından tasarlanmıştır ve Rokoko tarzındadır. Dış cephe ustukadır ve pembe ve beyaz renklerde boyanmıştır. Klasik elementlerden oluşan dış cephesinde Ignaz Franz Platzer'in heykelleri var. 1768'de Kinský ailesi evi Golz ailesinden satın aldı. Franz Kafka'nın babası Hermann Kafka, bir tuhafiyeciydi. Dükkânı sarayın zemin katındaydı. Franz Kafka, 1893'ten 1901'e kadar sarayda ortaokula devam etti. Savaşlar döneminde saray, Polonya Cumhuriyeti elçiliğini (1922-1934) barındırdı. Saray, sarayın balkonundan seyirciye hitap etmek için 1948 yılında Klement Gottwald tarafından kullanıldı. Bu 1948 Çekoslovak darbesine yol açtı. 1949'dan beri, saray Ulusal Galeri'nin yönetimi altındadır ve bina şu anda bir sanat müzesi olarak kullanılıyor. Fidel Escobar Fidel Escobar (d. 9 Ocak 1995), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Román Torres Román Torres (d. 20 Mart 1986), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Édgar Joel Bárcenas Édgar Joel Bárcenas (d. 23 Ekim 1993), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Gymnasium (Almanya) Gymnasium (; Almanca çoğul: "Gymnasien"), Alman eğitim sisteminde üç Alman lisesinin en gelişmişidir. Diğerleri ise Realschule ve Hauptschule'dir. Gymnasium akademik öğrenmeyi güçlü bir şekilde vurgular. Bu tür okullara giden öğrencilere "Gymnasiast" (Almanca çoğulu: "Gymnasiasten") denir. 2009-2010 dönemine göre Almanya'da 3 bin 94 gymnasia varken yaklaşık 2 milyon 475 bin öğrenci b okullara gitmiştir ve böylece okul başına ortalama öğrenci sayısı 800'dür. Bu okullar genellikle halka açıktır ve devlet tarafından desteklenmektedir fakat bu okulların bir dizi sınırlı ve özel olanları da mevcuttur. 2009-2010 dönemine göre bu okullara giden öğrencilerin %11,1'i özel gymnasium'lara gitmiştir. 2018 Avrupa Kadınlar Hentbol Şampiyonası The 2018 European Women's Handball Championship will be held in Fransa in from 29 November to 16 December 2018. It's the first time France hosts the women's tournament. The matches will be played in Nantes, Brest, Nancy, Montbéliard and Paris. Note: Bold indicates champion for that year. "Italic" indicates host for that year. The draw will be held on 12 June 2018 at 12:00 local time at the Maison de la Radio in Paris, Fransa. The pots were announced on 4 June 2018. Gabriel Torres Gabriel Torres (d. 31 Ekim 1988), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Ismael Díaz (Panamalı futbolcu) Ismael Díaz (d. 12 Mayıs 1997), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Armando Cooper Armando Cooper (d. 26 Kasım 1987), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Mors (içecek) Mors (Rusça: морс) karbonatlı olmayan Rus meyveli bir içecektir. Özellikle İsveç kirazı (Vaccinium vitis-idaea), kızılcık (bazen yaban mersini, çilek veya ahududu). Meyveleri şekerle kaynatmak veya sadece saf suyu tatlı suyla karıştırmak suretiyle yapılır. Bazı modern ticari markalar, şeker şurupu ve içme suyuyla karışan fermente ve arıtılmış meyve suları kullanır. Meyve özleri, meyve suyu yerine, aromatik esanslar, organik gıda asitleri, şekerler, boyalar ve içme suyu ilavesiyle kullanılabilir. Morlar bazen votka ile karıştırılan alkollü kokteyllerde kullanılır. İlk olarak 16. yüzyılda Domostroy'da (16. yüzyıl Rus ev setleri) nasıl yapıldığına dair talimatlar ile anılır, ancak muhtemelen daha uzun süredir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Bosna-Hersek Bosna-Hersek, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. Carlos Ghosn Carlos Ghosn
(d. 9 Mart 1954 Porto Velho, Brezilya), Renault-Nissan-Mitsubishi Alliance'ın yönetim kurulu başkanı ve CEO'su olan Lübnan asıllı Brezilyalı-Fransız iş adamı. Ghosn, aynı zamanda Renault, Nissan ve Mitsubishi Motors'un yönetim kurulu başkanı, Renault ve eskiden Nissan'ın CEO'su ve 2013-2016 yılları arasında da AvtoVAZ'ın yönetim kurulu başkanıydı. Ghosn, Renault'nun 1990’lı yılların sonunda şirketi karlılığa döndüren radikal yeniden yapılandırılmasının ardından Ghosn, "Le Cost Killer" olarak tanındı. 2000'lerin başlarında, otomobil endüstrisinin en agresif küçülme operasyonlarından birinin düzenlenmesi ve Nissan'ın 1999'daki iflasından kurtarılmasına öncülük etmesinden dolayı "Bay Fix It" takma adını aldı. Ron Fuller Ron Fuller adlı kişiler: Hiroshi Saito Hiroshi Saito adlı kişiler: Uzun Yol Uzun Yol şu anlamlara gelebilir: Underneath Underneath şu anlamlara gelebilir: 2018 Akdeniz Oyunları'nda Fransa Fransa, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. Fransızlar, 310 sporcuyla Tarragona 2018'deki en büyük dördüncü kafiledir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Yunanistan Yunanistan, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. Computer and Video Games Computer and Video Games (kısaca CVG, C&VG ya da C+VG), Birleşik Krallık'ta aylık olarak yayımlanan ve günümüzde varlığını sürdürmeyen bilgisayar ve video oyunu dergisidir. Kasım 1981'de, ülkedeki ilk video oyunu dergisi olarak yayın hayatına başladı. Ekim 2004'te yayımlanan son sayısıyla yayımına son verildi. Stefan Weber Stefan Weber (d. 8 Kasım 1946 – ö.7 Haziran 2018), Avusturyalı sanat eğitimcisi, şarkıcı ve Viyana'lı klasik müzik grubu Drahdiwaberl'in orkestra şefi. Avusturya'daki tek hiti seslendirdiği parça olan Avusturya müzik listelerinde dördüncü sırada yer alan Lukas Resetarits'in eseri olan "Lonely" şarkısıdır. Sanatçı Viyana'da doğdu. "Psychoterror", "MC Ronalds Massaker" ve "Werwolfromantik" adlı çıkardığı üç albümü Avusturya Top Ten albüm listelerinde zirveye ulaştı ve her albüm 30.000'den fazla kopya sattı. "Psychoterror" adlı albümüyle Avusturya'da Gold Sertifikası sahibi olan Avusturyalı müzik adamı ve sanat eğitimcisi Stefan Weber 7 Haziran 2018'de doğum yeri Viyana'da 71 yaşında ölmüştür. Christian Ntsay Christian Louis Ntsay (d. 27 Mart 1961), Madagaskarlı siyasetçi. Ntsay, Afrika ada ülkesi Madagaskar'da 6 Haziran 2018 tarihinden bu yana başbakanlık makamında bulunmaktadır. Ülke genelinde yaşanan yaygın protestolar neticesinde görevinden istifa eden Olivier Mahafaly Solonandrasana'nın ardından devlet başkanı Hery Rajaonarimampianina tarafından ülkenin yeni başbakanı olarak atanmıştır. The Escapist The Escapist ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: 2018 Akdeniz Oyunları'nda İtalya İtalya, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. İtalyanlar, 419 sporcuyla Tarragona 2018'deki en büyük kafiledir. Screen Gems Screen Gems, Sony Pictures Entertainment'ın bir parçası olan Sony Pictures Motion Picture Group'a bağlı olarak faaliyet gösteren Culver City, Amerika Birleşik Devletleri merkezli film yapım ve dağıtım şirketidir. 1933 yılında, Columbia Pictures'ın Charles Mintz'in animasyon stüdyosu Mintz Studio'dan hisse almasıyla birlikte, animasyon stüdyosu olarak kuruldu. Son faaliyetlerini 1946'da gerçekleştiren şirket, aynı yıl kapanmıştı. 1948'de, Columbia Pictures bünyesinde televizyon yapımları için tekarar kurulsa da 1974'te varlığına son verilip yerine Columbia Pictures Television kuruldu. 8 Aralık 1998'de, Sony'ye bağlı Columbia TriStar Motion Picture Group'un film yapım bölümü olarak üçüncü kez kuruldu. Sony Masterworks Sony Music Masterworks veya kısa kullanımıyla Sony Masterworks, Sony Music Entertainment'e bağlı olarak faaliyet gösteren Amerika Birleşik Devletleri merkezli kayıt şirketidir. Klasik müzik ve caz türlerinde eserler yayımlar. 2006 yılında kurulmuştur. Macaristan kadın millî sutopu takımı Macaristan kadın millî sutopu takımı, Macaristan'ı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. Dünya Şampiyonası'nda 1994 ve 2005 yıllarında olmak üzere iki, Dünya Kupası'nda 2002'de olmak üzere bir, Avrupa Şampiyonası'nda ise 1991, 2001 ve 2016 yıllarında olmak üzere üç şampiyonluğu bulunmaktadır. 2015'ten beri takımın antrenörlüğünü Attila Bíró yapmaktadır. 2018 Akdeniz Oyunları'nda İspanya İspanya, Tarragona'da yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'nın ev sahibidir. İspanyollar, 396 sporcuyla Tarragona 2018'deki en büyük ikinci kafiledir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Arnavutluk Arnavutluk, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 59 Arnavut sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Cezayir Cezayir, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 196 Cezayirli sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Fas Fas, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 114 Faslı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Hırvatistan Hırvatistan, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 99 Hırvat sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Afrika Eskrim Şampiyonası 2018 Afrika Eskrim Şampiyonası, Tunus, Tunus'taki El Menzah Spor Sarayı'nda 5 - 9 Haziran 2018 tarihleri arasında düzenlenmiştir. Ev sahibi Aquafresh (diş macunu) Aquafresh oral hijyen ürünleri için GlaxoSmithKline'ın bir ticari markasıdır. 1973 yılında SmithKline Beechan tarafından oluşturuldu ve 2000 yılından GlaxoSmithKline'ın bir parçası oldu. Aquafresh tüp sıkıldığında görsel olarak farklı renkte macunlardan oluşan ilk "çizgili" diş macunuydu. Başlangıçta, iki renkle, mavi ve beyaz ile geldi. Bu orijinal formül plağın çıkarılması için beyaz bir şerit içeriyordu. Mavi, taze bir nefes verme yeteneğini gösterdi, beyaz ise çürük önleme ve dişlerin sağlıklı kalmasını sağladı. 1983 yılında, Aquafresh, diş macunlarına üçüncü kırmızı şeridi ekledi ve daha sağlıklı diş etlerini destekleyen maddeler sağladı. Böylece marka "Üçlü Koruma" formülüne dönüştürüldü ve üç çizgi - kırmızı, beyaz ve mavi, tescilli ticari marka haline geldi. 2004 yılında, Max-Active diş fırçası markası tanıtıltı. Aquafresh, Şubat 2007'de diş beyazlatıcı bir ürün olan Aquafresh White Trays'i piyasaya sürdü. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Karadağ Karadağ, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 57 Karadağlı sporcu Tarragona 2018'de mücadele edecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Cumhuriyeti, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 123 Kıbrıs Rumu sporcu Tarragona 2018'de mücadele edecektir. Piazza del Popolo Piazza del Popolo, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. Modern İtalyanca'da tam anlamıyla "Halk Meydanı" anlamına gelir, fakat tarihsel olarak Latince'de kavak anlamına gelen "populus" kelimesinden türetilmiştir. Daha sonra, adını Piazza'nın kuzeydoğu köşesindeki Santa Maria del Popolo kilisesinden almıştır. Piazza, eski Roma'nın Porta Flaminia'sı olan ve şimdi Porta del Popolo adını taşıyan Aurelianus Surları'nın kuzey kapısının içinde yer alır. Burası, Flaminia Yolu'nun başlangıç noktasıydı ve Ariminum'a (günümüz Rimini) giden yol ve kuzeydeki en önemli rotaydı. Piazza Venezia Piazza Venezia, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. Meydan, Roma'nın tarihi kent merkezinde Capitol Tepesi'nin eteklerinde Via dei Fori Imperiali ve Via del Corso'nun bulunduğu kavşakta yer almaktadır. Adını Palazzo Venezia'dan almaktadır. Meydanın bir tarafı İtalya'nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele Anıtı'nın bir parçası olan II. Vittorio Emanuele Abidesi'ndeki Meçhul Asker Anıtı bulunmaktadır. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Portekiz Portekiz, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'yla birlikte, tarihinde ilk kez Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. Portekizliler, 226 sporcuyla Tarragona 2018'deki altıncı büyük kafiledir. Palazzo Venezia Palazzo Venezia, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir saraydır. Saray, Capitol Tepesi'nin kuzeyinde Piazza Venezia'da yer almaktadır. Kompleksin orijinal yapısı, San Marco kilisesine atanan kardinallerin ikametgâhı olarak tasarlanan mütevazi bir Ortaçağ evinden oluşuyordu. Günümüzde Piazza Venezia Ulusal Müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Kosova Kosova, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'yla birlikte, tarihinde ilk kez Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 40 Kosovalı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Malta Malta, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. Maltalılar, 11 sporcuyla Tarragona 2018'deki en küçük kafiledir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda San Marino San Marino, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 16 San Marinolu sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Slovenya Slovenya, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 174 Slovenyalı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. Soy kütük Soy kütük, sosyal bilimlerde kullanılan tarihsel bir yöntemdir. Sözlüklerde soy kütüğü şeklinde de geçmektedir. Friedrich Nietzsche ve Michel Foucault tarafından kullanılan bir yöntemdir. Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre soy kütüğünün iki anlamı vardır. İlki, “dünyaca tanınmış ve/veya Türkiye'de mahalli olarak geliştirilmiş ırkların özelliklerini gösteren, ırk özelliklerinin ve verim düzeylerinin iyileştirilmesi amacıyla, teknik açıdan genetik özelliklerini belirlenerek ırkıyla ilgili üretim ve seleksiyon etkinliklerini yönlendirmek ve bu sayed
e ekonomik değerlendirmeyi yapabilmek için oluşturulan bir sistem”dir. İkincisi ise “genetik bir hastalığın incelenmesi ve değerlendirilmesinde yararlı olan, uluslararası kabul edilen standart sembolleri kullanarak aile bireylerinin hastalık göstermesi, hastalık nedeniyle ölümleri, düşükler, evlilikleri, akrabalarında hastalığın tekrar durumları gibi bilgileri içeren şematik gösterimi, pedigri” anlamındadır. Ancak kavram, soy bilim olarak da adlandırılmaktadır. Soy bilim, “tarihte ailelerin, soyların kökenlerini, atalardan torunlara dek sıralanışlarını ve akrabalık ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.” İngilizce’de “genealogy” kavramına karşılık gelmektedir. İngilizce kelimenin sonundaki “logy” kelimesinden dolayı kavramın soy bilim olarak değerlendirilmesi daha doğrudur. Aksi takdirde kütük kelimesi bilim kelimesini tam anlamıyla karşılayamamaktadır. Ayrıca soy kütük kelimesi, soyağacı anlamına da gelmekte olup farklı kavramları çağrıştırmaktadır. Soy bilim kavramı, felsefede bir kavramı içinde bulunduğumuz zamana göre (present) ele alan tarihsel bir yöntem olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamdaki kullanım Friedrich Nietzsche ile başlamıştır. Nietzsche, Ahlakın Soy kütüğü kitabında “ahlaksal ön yargılarımızın kökenini” sorgulama gayesindedir. Nietzsche’nin merakı ve şüphesi, “iyi ve kötümüzün kaynağının aslında neresi olduğu sorusudur.” Nietzsche, iyi ve kötünün kaynağını düşünürken can alıcı bir soru sormaktadır: “insanoğlu hangi koşullar altında yaratmıştı bu iyi ve kötü değer yargılarını?” Nietzsche, bu kitabında esas olarak Hıristiyan ahlakının oluşumuna odaklanmaktadır. Nietzsche’ye göre Hıristiyan ahlakı, tarihsel süreç içerisinde tek bir merkezden – Hz. İsa’nın hayatı – beslenen bir ahlak yapısı değildir. Farklı olayların gelişimi ve bu gelişim esnasındaki olayların kesişimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Ahlak’ın Soy kütüğü kitabındaki bölümler bu kesişmelere tekabül etmektedir. Örneğin; Hıristiyan ahlakı, iyi ve kötü kavramları, bellek oluşumu, borçlu ve alacaklı ilişkisi, çileci idealler, çileci rahip ve geçmişe körü körüne bağlılık gibi olayların kesişiminin bir sonucudur. Bu kesişimlerde farklı güçler birbirleriyle bir mücadele içerisine girmektedir ve oluşan çatışma sonucunda bir çıkış noktası meydana gelmektedir. Ancak baskın güç diğer güçleri yok etmemektedir. Örneğin; Hıristiyan ahlakını ve Hıristiyanlıktaki mezhepleri – Katolik, Ortodoks, Protestan vb. – bu şekilde değerlendirmek mümkündür. Nihayetinde bunlar, Hz. İsa’nın farklı yorum şekilleridir. Burada da farklı yorumların çatışması söz konusudur. Nietzsche, Hıristiyan ahlakını irdelemesini üç bölümden oluşan Ahlakın Soy kütüğü kitabında yapmaktadır. Kavramı daha anlaşılır kılabilmek ve bir soy bilim çalışmasını gözlemleyebilmek için kısaca kitaptaki önemli konulara değinmek ele almak şarttır. Nietzsche, ilk olarak ahlak soy kütükçüleri olarak adlandırdığı İngiliz psikologlarının ahlakın kökenine dair görüşlerini eleştirmektedir. Nietzsche’ye göre, “İngiliz psikologlarının ahlak soy kütüklerinin acemiliği, daha en başında, ‘iyi’ kavramının ve yargısının kökenini belirlemeleri sırasında açığa çıkmaktadır.” Nietzsche, İngiliz psikologlarının iyi kavramını nasıl türettiklerini şu sözlerle eleştirmektedir: “Bencil olmayan eylemler, - diye buyuruyorlar - ilkin eylemin yöneltildiği, yani eylemin yarar sağladığı kişiler tarafından övülüp iyi olarak tanımlanmıştır; sonradan övgünün bu kökeni unutulmuş ve bencil olmayan eylemler, alışkanlık gereği hep iyi diye övülmüş olduklarından iyi olarak algılanmıştır – sanki tek başlarına iyi şeylermiş gibi.” Nietzsche’ye göre iyi yargısı, eyleme maruz kalan “aşağı, adi ruhlu, bayağı ve avam”dan değil, eylemi gerçekleştiren “asil, güçlü, üstün ve yüce gönüllü” olanlardan kaynaklanmıştır. Çünkü kendilerini asil, güçlü, üstün ve yüce gönüllü olarak tanımlayan efendiler ve aristokratlar, eylemlerden önce kendilerini bizatihi iyi olarak görmektedirler. Bu sebepten dolayı iyiye karar verme yetkisinin de kendi bünyelerinde olduklarını düşünmektedirler. Bunun bir diğer sonucu da efendilerden başkasının iyinin ne olduğuna karar veremeyeceği düşüncesidir. Nietzsche’ye göre iyi, bencil olmayanla ilişkili olmayıp sürü içgüdüsü ile ilgilidir. Efendiler, değerleri üretmenin yanında kendilerini hükmeden, güçlü, zengin, doğrucu olan gibi üstünlük belirtici kavramlarla kendilerini tanımlarlar. Bunun bir sonucu olarak da ahlaki anlamda iyi olanı tanımlarken efendilere has doğrucu, asil, üstün gibi kavramlara başvurulmaktadır. Nietzsche, bazı kelimelerin etimolojik kökenini irdeleyerek bu savını kanıtlamaya çalışmaktadır. Nietzsche, değer yaratan şövalye aristokrasisinin karşısında ruhban sınıfının olduğunu belirtmektedir. Ancak ruhban sınıfını oluşturan rahipler, aristokrasi ile doğrudan bir çatışmaya girmemektedir. Nietzsche’ye göre rahipler, en büyük kincilerdir ve “rahip kininin aklı yanında başka hiçbir aklın sözü edilemez.” Bu bağlamda Nietzsche, Yahudileri de “en akıllı öç alma edimi yoluyla intikam almayı bilmiş ruhban halk” olarak nitelendirmektedir. Nietzsche, Yahudilerin yaptığını şu sözlerle ifade etmektedir: “Yahudiler olmuştur, aristokratik değerler eşitliğini (iyi=asil=iktidar sahibi=güzel=mutlu=tanrıların sevdiği) ürkütücü bir tutarlılıkla tersine çevirmeye cüret edenler ve bu ters çevrilmişliğe dipsiz bir kinin (aczin kininin) dişleriyle asılanlar, yani zavallılardır yalnızca iyi olanlar, yoksul, güçsüz, aşağı olanlardır yalnızca iyi olanlar, acı çekenler, yoksunluk içindekiler, hastalar, çirkinlerdir tek imanlılar, tek cennetlikler, sadece onlar kavuşurlar rahmete, - oysa sizler, siz asiller ve kudretliler, sizler sonsuza dek kötü, zalim, şehvetli, açgözlü, tanrısız olanlarsınız, sonsuza dek de, hayır görmeyenler, lanetlenenler ve kahrolanlar olacaksınız.” Bu tersine çevirme, köle başkaldırısı olarak nitelendirilmektedir. Nietzsche’ye göre, bu köle başkaldırısı başarılı olduğu için kendi ahlakını üretmeye başlamıştır. Nietzsche’ye göre, “ahlakta köle başkaldırısı, hıncın yaratıcı hale gelmesi ve değerler üretmesiyle başlar: Bu, gerçek tepkiden, eylem tepkisinden yoksun olan ve kendilerini yalnızca, kurmaca bir öç yoluyla zarardan koruyan yaratıkların hıncıdır.” Nietzsche, ahlakın bir olumlama ile başladığını ancak köle ahlakının kendinden olmayanı olumsuzlama ile ahlak ürettiğini ve bu olumsuzlamanın köle ahlakının yaratıcı edimi olduğunu belirtmektedir. Efendiler, ahlak oluştururken başkasına değil de kendilerine bakarak ve kendilerinin bir olumlamasıyla ahlak üretirler. Ancak köleler, kendilerinin dışındakilere yani bir bakıma efendilere bakarak onların sahip oldukları özellikleri, kötü olarak nitelendirip yani olumsuzlayıp kendi iyilerini üretmenin peşindedirler. Nietzsche’nin yaratıcı edim ifadesi burada anlam bulmaktadır. Çünkü köleler, bu olumsuzlama ile kendi iyilerini oluşturmaya başlamaktadırlar. Diğer bir taraftan bakıldığında ise köleler, efendilerin sahip olduğu özellikleri kötü olarak nitelendirip kendilerinde olan değerleri iyi olarak tanımlamaktadırlar. Nietzsche, Roma ve Yahudilerin iyi ve kötüyü tanımlamak için devamlı bir savaşım halinde olduklarını belirtmektedir. Nietzsche’ye göre, “Roma Yahudiye’ye karşı, Yahudiye Roma’ya karşıdır: Bu savaşımdan, bu soruştan, bu amansız çelişkiden daha büyük bir olay olmamıştır şimdiye dek. Roma Yahudi’de doğaya aykırılığın ta kendisini, adeta kendi zıddı olan bir canavarı duyumsuyordu; Roma’da Yahudi, ‘insan soyuna nefret beslemek suçundan hüküm giymiş’ olarak görülürdü.” Nietzsche’ye göre, Yahudiye hıncı Rönesans ile birlikte sekteye uğramış, Reform ile birlikte tekrar “hınç hareketi ve bunun zorunlu sonucu olarak kilise” yeniden kurulmuş ve son olarak Fransız Devrimi ile Yahudiye daha “can alıcı ve derin bir zafer kazanmıştır.” Daha sonra Nietzsche, bellek ve unutkanlık üzerinde durmaktadır. Ona göre “unutkanlık, yüzeysel olanların sandığı gibi basit bir vis inertiae (atalet) değildir. Etkin ve kelimenin tam anlamıyla da pozitif bir engelleme yetisidir daha ziyade.” Nietzsche, insanın unutkanlık sayesinde neşeli, mutlu, umutlu vb. olabildiğini belirtmektedir. İnsan, vaatte bulunulması zorunlu durumlarda unutkanlığı engelleyebilmek için bellek geliştirmiştir. Bellek sayesinde insan, “zorunlu olandan rastlantısal olanı ayırmayı, nedensel düşünmeyi, neyin amaç, neyin araç olduğunu şaşmaz bir biçimde saptamayı, özetle hesap etmeyi, ölçüp biçmeyi öğrenmiştir.” Bellek sayesinde insan, vaatte bulunabilmektedir. Çünkü rasyonel olarak belleği sayesinde sözlerini hatırlayacak konuma gelmiştir. Nietzsche, insanın bu kurallılığını ve hesaplanabilirliğini “görenek ahlakı” olarak tanımlamaktadır. İnsan, bellek sahibi olduğunda ise unutkanlığını engellediği ve söz verebildiği için kendisini bunu yapamayanlardan üstün göremeye başlamaktadır. Nietzsche’ye göre “bir şeyin bellekte yer etmesi için o şey belleğe dağlanır: yalnızca acısı dinmeyen şey bellekte yer eder.” Nietzsche, bu düşüncesini şu şekilde örneklendirmektedir: “İnsanın kendine bir bellek oluşturmayı gerekli görmüş olduğu hiçbir seferde kan, işkence, kurban eksik olmamıştır; en tüyler ürpertici kurbanlar ve kefaletler (ilk doğan çocuğun kurban edilmesi de buraya girer), en iğrenç sakatlamalar (örneğin iğdiş etme), tüm dini kültlerin en zalimce törenleri (kaldı ki tüm dinler en temelde birer zalimlik dizgesidirler) - bütün bunlar, bellek geliştirmenin en etkin yolunun ‘acı’ olduğunu sezinlemiş olan o içgüdüden kaynaklanır. Tüm çilecilik öğretisi de bir anlamda buraya dahildir.” Bellek oluşturmanın en etkili yöntemi olarak ceza yasaları görülebilir. “Ceza yasalarının katılığı, insanlığın unutkanlığı yenmek ve toplumsal yaşamın birkaç ilkel gereğini bu anlık duygu ve ihtiras kölesinin kafasında canlı tutabilmek için ne denli çaba harcamış olduğunun bir ölçütüdür.” Nietzsche, Almanların oluşturduğu katı ve acı verici cezalarla kendilerine bir bellek oluşturduklarını ve bu sayede toplumsal düzeni kurduklarını belirtmektedir. Nietzsche, suç kavramını ele alırken ahlak soy kütükçülerinin “üç karışlık v
e kendilerine has” bilgileriyle suçun kökenine inemeyeceklerini belirtmektedir. “Bu ahlak soy kütükçüleri, ahlakın temel bir kavramı olan ‘Schuld’un (suç), çok maddi bir kavram olan ‘Schulden’ (borç) kavramından kaynaklanmış olduğunu hayallerinden dahi geçirmişler midir örneğin?” Nietzsche, ceza ile suç arasındaki ilişkinin suçlu olanın cezalandırılması gerektiği düşüncesinden kaynaklanmadığını “zarara uğramışlığın öfkesini zararı verenden çıkarmak için cezalandırıldıklarını” ifade etmektedir. Nietzsche’ye göre zarar ile acı arasındaki ilişki, “alacaklı ve borçlu arasındaki geçmişi ‘hak sahibi’ kavramının geçmişi kadar eski olan ve kökü de alım satımın, takasın, alışverişin temel biçimlerine dayanan sözleşme ilişkisinden” kaynaklanmaktadır. Borçlu ve alacaklı ilişkisinde borçlu verdiği sözü yerine getirmediği ve borcunu ödemediği takdirde alacaklı, borçlunun bedeni üzerinde tasarruf hakkını elde etmekteydi. Örneğin, alacaklı borcuna karşılık borçlunun bedeninden bir parça kesebilirdi. Nietzsche’ye göre alacaklının alacağı karşısında eşdeğer bir şekilde hareket edilmesi gerekirken burada tatmin duygusu ön plana çıkmaktadır. Burada alacaklının borçluya verdiği acıdan dolayı zevk alması ve kendisini efendi gibi hissetmesi söz konusudur. Borçlu ve alacaklı ilişkisinin bir diğer sonucu ise, alacaklının alacağının bedelini kendisinin belirlemesidir. Nietzsche, borçlu ve alacaklının bedel belirlemesi konusunda ilk kez bir kişinin bir başka kişi karşısına çıktığını ve boy ölçüştüğünü ifade etmektedir. Bedel belirleme, insanın diğerlerinden üstün olma duygusunu daha da pekiştirmiştir. Bedel belirme ilişkisi, adaletin en ilkel formu olan “her nesnenin bir bedeli vardır; her şey geri ödenebilir” düşüncesini de oluşturmaktadır. Aslında bu aşamada, “tazminat yoluyla anlaşmak için gösterilen iyi niyettir.” Nietzsche, adaletin tepkisel nitelikte olmadığını, tepkisel olanın hınç sonucu oluşan intikam duygusu olduğunu belirtmektedir. Kendisine zarar verene karşı adil olabilmek ise en üst ustalık ve yetkinlik örneğidir. Nietzsche’ye göre hukuk, “tam da tepkisel duygulara karşı bir savaşımı, kuvvetlerinin bir kısmını tepkisel tutkunun taşkınlıklarını dizginlemek ve bir uzlaşıma zorlamak için kullanmış olan etkin ve saldırgan güçlerin bu duygulara karşı üstlendiği savaşı temsil eder.” Nietzsche, cezanın kökeninin ve amacının farklı olduğunu ileri sürmektedir. Bu konuda da ahlak soy kütükçülerini eleştirmektedir: onlar, “arayıp tarayıp bir amaç buluyorlar cezada, sözgelimi öç ya da caydırma, sonra saf saf bu amacı, cezanın causa fiendi’si (asıl neden) başlangıca oturtuyorlar ve mesele halloluyor.” Nietzsche’ye göre bir şeyin oluşum nedeniyle son kertede onun kullanım nedeni tamamıyla birbirinden ayrı şeylerdir. Çünkü kavramlar ve kullanımları tarihsel koşullar içerisinde değişim göstermektedir. Bu bakımdan ceza kavramı da bu değişimden bağımsız düşünülemez. Nietzsche, Schopenhauer’dan yola çıkarak filozoflar için çileciliğin anlamını sorgulamaktadır. Ona göre filozof için önemli olan kendisidir, çilecilik sadece bir araçtır. Nietzsche, çileci idealin üç büyük sloganı olarak yoksulluğa, alçakgönüllülüğe ve iffete vurgu yapmaktadır. Nietzsche, bu üç özelliğin filozoflarda görüldüğünü belirtmiştir. Filozof, “filozof olabilmek için çileci ideali temsil edebilmek, onu temsil edebilmek için ise ona inanmak zorunda kalmıştır.” Nietzsche için asıl önemli olan çileci rahiplerdir. Çünkü çileci rahipler, çileci idealleri var olmanın yegâne yolu olarak görmektedirler. Çileci rahip, yaşamı “girilmiş ama artık nerede başlamışsa oraya dek geri kat edilmesi gereken bir yanlış yol olarak ele alır.” Bu durumda yaşam, çileciliğin vazgeçilmez bir yeri durumundadır. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse çileci rahip, “yaşam düşmanıdır”. Diğer yandan çileci rahip, yaşam içinde var olabilmek için çileye sarılmaktadır. Hem yaşama düşmanken hem de yaşamda var olabilmek için çileye sarılmak bir çelişkidir. “Çileci rahip, ete kemiğe bürünmüş başka türlü olma, başka yerde olma arzusudur.” Bu arzu çileci rahibi, nasipsizlerin, sıkkınların, talihsizlerin, kazazedelerin sürüsünün çobanı konumuna yükseltmektedir. Çileci rahip bu sürüyü, güçsüzlüğünü güce dönüştürmek için kullanmaktadır. Sağlıklı insanlar için en büyük tehlike, hastalardır. Toplumdaki hastalar ise “en başından kazaya uğramış olanlar, ezilmişler, yıkılmışlardır.” Bu kişiler, yaşamı en çok baltalayanlardır. Çileci rahip, hastaları sağlıklılara karşı bir savaşa sürüklemektedir. Aynı zamanda “rahip, hıncın yön değiştiricisidir.” Rahip, hıncın sürü düzenini bozmaması için hıncı bireylerin kendilerine yöneltebilmektedir. Bu şekilde bireyler, içsel olarak devamlı bir ıstırap halinde olmaktadır. Nietzsche, çileci rahibin hastanın hıncını yönlendirmesini şu sözlerle ifade etmektedir: “sen kedinsin yalnızca kendinin suçlusu.” Nietzsche’ye göre çileci rahip bir doktor gibi görülmemelidir. Çünkü çileci rahip, acı çekmenin hoşnutsuzluğu ile savaşır acı çekmenin nedeni ile değil. Yani çileci rahip, avutuculuk rolünü üstlenmektedir. Nietzsche, insanın üzerine çökmüş olan lanetin acı çekmek değil de acı çekmenin anlamsızlığı olduğu belirtmektedir. Çileci ideal ise, insana acı çekmenin bir anlamını sunmuştur. Bu anlam sayesinde insan kurtarıldığına inanmıştır. Son olarak Nietzsche, insanların atalarına saygı olarak yaptığı kurban etmelere üzerinde durmaktadır. İnsanların içinde bulundukları devletler ne kadar gelişirse kurbanlar da o derece artmaktadır. Böylece geçmişi daima yüceltme sorunu meydana gelmektedir. Nietzsche bu kitabında soy bilim çalışmasının güzel bir örneğini sunmaktadır. Nietzsche’nin burada yaptığı analiz edilirse soy bilime yönelik de ipuçlarına ulaşılabilir. Nietzsche, tarihte olayların ve kavramların oluşumun nedenlerini mevcut kullanımdan farklı bir bağlama oturtmaktadır. Bunun nedeni ise yoğunlaşma noktaları olarak da tanımlanabilecek kesişim noktalarını analiz etmesidir. Yoğunlaşma noktalarında kavramlar ve olaylar daha farklı kavramlar ve olaylarla bir etkileşim içine girmektedir. Bu etkileşim sonucunda kavramlar ve olaylar, birbirlerinden etkilenerek farklı seyirlerde devam etmektedir. Borçlu ve alacaklı ilişkisinde bunun güzel bir örneğini sunmaktadır. Aynı şekilde Nietzsche, birbirinin nedeni olduğu şeylerin aslında birbiriyle ilgisinin olmadığını da göstermektedir. Michel Foucault, Nietzsche’den etkilenip kendisinin de kullandığı soy bilim üzerine çalışmalar yapmış ve orada Nietzsche’nin kitabını da irdelemiştir. Genel hatlarıyla Nietzsche’nin argümanlarından sonra Foucault’a değinmek ve soy bilim yöntemini ele almak gerekmektedir. Kimi akademisyenler Michel Foucault’ın eserlerini üç döneme ayırmaktadır: İlk dönem eserlerini arkeolojik, ikinci dönem eserlerini soy bilimsel ve üçüncü dönem eserlerini de etiksel olarak değerlendirmektedirler. Ancak Foucault’ın eserlerini bir bütün olarak da değerlendirilmesini savunan akademisyenler de vardır. Örneğin; bu akademisyenlere göre arkeolojik yöntem ile soy bilimsel yöntem birbirini tamamlayan şeylerdir. Foucault, arkeolojik yöntemde “söylem analizi” yaparken soy bilimsel yöntemde “kurumlar ve bu kurumlarda geçen iktidar ilişkilerinin analizini” yapmaktadır. Foucault, “Nietzsche, Soybilim, Tarih” isimli çalışmasında soy bilim kavramı üzerinde durmaktadır. Foucault’a göre “soy bilim, gridir; kılı kırk yarar ve sabırla belgeler. Karmakarışık, silinmiş, üstü karalanmış, defalarca yeniden yazılmış parşömenler üzerinde çalışır.” Foucault, gri derken soy bilimin ne tamamen açık seçik görülebilen ne de tamamen kapalı, anlaşılmayan bir yapısının olduğunu vurgulamaktadır. Aynı zamanda parşömenler üzerinde çalışır derken tarihte yazılı metinler üzerinde yazılmış belgelere vurgu yapmaktadır. Zira bu parşömenler de soy bilimin ana nesnesi olmakta olup bittikleri anda soy bilim araştırması da zorunlu olarak sona ermektedir. “Soy bilim, bilgide titizlik gerektirir, çok sayıda malzemenin yığılmasını sabır gerektirir.” “Soy bilim, felsefenin kibirli ve derin görüşünün bilginin köstebek bakışına karşıt olması gibi, tarihe karşıt değildir; tersine, o, ideal anlamlara ve erekselliklerin tarih ötesi açılımına karşıttır. ‘Köken’ arayışına karşıttır.” Foucault’a göre Nietzsche, Ursprung (köken) kelimesinin iki kullanımına başvurmaktadır. Nietzsche, Ursprung kelimesinin yerine Entstehung (meydana gelme, ortaya çıkma, yükseliş), Herkunft (soy), Abkunft (menşe), Geburt (doğum) kelimelerini dönüşümlü olarak kullanmaktadır. Ancak Nietzsche, “Ahlakın Soykütüğü”nde Herkunft ile Ursprung kelimelerini aynı anlamda kullanmaktadır. Foucault’a göre “Entstehung (oluşum) ya da Herkunft (soy) gibi terimler, soy bilime özgü nesneyi Ursprung’tan (köken) daha iyi ifade eder.” Herkunft, soy ve menşe anlamına gelmenin yanı sıra bir gruba ait olma anlamına da gelmektedir. Bir gruba aidiyet ise toplumsallığı beraberinde getirmektedir. Soy bilim, tarihte gerilere giderek bir şeyin menşeini bulma ve bu menşein günümüzde yaşayıp yaşamadığı sonucuna ulaşma amacında değildir. Zira menşeden Erbschaft (miras) kalan şeyler, kazanım değildir. Nietzsche’nin Ahlakın Soykütüğü’nün son bölümünde geçmişe yönelik kurban etmeler ve bunun artarak devam etmesi, örnek olarak verilebilir. Aynı zamanda menşe, beden ile yakından ilgilidir. “Beden – ve bedene ait olan her şey, beslenme, iklim, toprak – Herkunft’un yeridir: Beden üzerinde geçmiş olayların izi bulunur.” Bu bakımdan “soy bilim, tıpkı menşe analizi gibi, bedenin ve tarihin eklemlendiği yerdedir.” Entstehung, olayların zuhur etme noktasını belirtmektedir. Bu ortaya çıkma ise birtakım tahakküm ilişkileri sonucu meydana gelmektedir. “Menşe, bir içgüdünün niteliğini, derecesini ya da zayıflığını, bir bedende bıraktığı işareti belirtirken, zuhur ediş, bir karşılaşma yerini belirtir.” Bu karşılaşmalar ve tahakküm ilişkilerinin çarpışması, kurallar sayesinde olmaktadır. Ancak belirtilmelidir ki kurallar, belirli bir gruba veya kişiye hizmet etmek için oluşturulmuşlardır. Yorumlar sayesinde ise bu kurallara belirli bir yön verilebilmekted
ir ve bu bakımdan “insanlığın oluşumu bir dizi yorumdan ibarettir.” “Soy bilim ise bu yorumların bir tarihi olmalıdır: Farklı yorumların zuhur edişi olarak ahlakların tarihi, ideallerin, metafizik kavramların tarihi, özgürlük kavramının ya da çileci yaşamın tarihi. Söz konusu olan, bunları, prosedürler sahnesindeki olaylar olarak ortaya çıkarmaktadır.” Soy bilimde tarihe geleneksel anlamından farklı yaklaşılmaktadır. Nietzsche de zaman zaman wirkliche Historie (gerçek tarih) kavramını soy bilim yerine kullanmaktadır. Çünkü geleneksel tarih anlayışından tarih üstü bir bakış açısı söz konusudur. Bu tarih üstü bakış açısı, metafiziği de beraberinde getirmektedir. O zaman sorgulanamaz inançlar ve kavramlar ortaya çıkmaktadır. Ancak tarih yaklaşımı, bu sorgulanamaz bakış açısından uzaklaştığı ölçüde soy bilimin için elverişli bir araç olacaktır. “Gerçek [effective] tarihi, tarihçilerin tarihinden ayıran şey, hiçbir sabite dayanmıyor olmasıdır.” Bu sayede sık sık başvurulan ve tarihin sürekliliğini dile getiren sistemleri parçalamak mümkün hale gelmektedir. “Wirkliche Historie, olayın ortaya çıkışı ile sürekli zorunluluk arasında alışıldık üzere kurulan ilişkiyi tersine çevirir.” Bu sayede tarihin soy bilimi mümkün hale gelmektedir. Foucault, tarih kavramının Platoncu olduğu eleştirerek tarih duyusunun üç kullanımı üzerinde durmaktadır: “İlki, gerçekliğin parodik ve tahripkâr kullanımıdır, anımsama ya da tanıma olarak tarih temasına karşıttır; ikincisi, süreklilik ya da gelenek tarihinin karşıtı olan, özdeşliği ayrıştırıcı ve tahrip edici kullanımıdır; üçüncü ise, bilgi-tarihe karşıt olarak hakikatin kurban edici ve tahrip edici kullanımıdır.” Nietzsche, ilk kullanıma başvurarak tarihin parodisini yapmaktadır. İkinci kullanımda geleneksel tarihin bir yapı bozuma uğratılması söz konusudur. Üçüncü kullanımda ise bilgi öznesinin yok edilmesiyle yeni hakikatlerin üretilmesi söz konusudur. Nietzsche’de soy bilim açısından şu üç kullanım öne çıkmaktadır: “anıtların yüceltilmesi parodi halini alır; eski çağlara saygı sistematik çözülme halini alır; insanın günümüzde sahip olduğu hakikat aracılığıyla geçmişin adaletsizliklerinin eleştirisi, bilme istencine özgü adaletsizlik yoluyla bilgi öznesinin imhası halini alır.” Foucault, “Deliliğin Tarihi”, “Kliniğin Doğuşu” ve “Hapishanenin Doğuşu” eserlerinde ele aldığı kurumların – sırasıyla tımarhaneler, klinikler ve hapishaneler – tarihsel analizini yapmaktadır. Bu kurumlar, geçmişten günümüze kadar devamlı var olagelmiş kurumlar gibi durmaktadır. Ancak Foucault, bu kurumları incelerken tarihteki kırılma ve kesişim noktalarına değinmektedir. Dolayısıyla Foucault, tarihi düz bir çizgide devam eden ilerlemeci bir yaklaşımla ele almamaktadır. Soy bilimde dikkat edilmesi gereken bir nokta, kavramların tarihte bir çıkış noktasından günümüze olan seyrini izlemek değil, günümüzden/şimdiden (present) geçmiş tarihe gitmektir. Geleneksel tarih anlayışı Platoncu bir yaklaşımla geçmişten günümüze doğru bir ilerleme çizgisi içerisinde kavramları ele almaktadır. Oysa soy bilimde bunun tam tersi geçerlidir. Günümüzden başlayıp geçmişe giderken kavramın diğer kavramlarla oluşan kesişim noktalarına denk gelinecektir ve bu kesişim noktalarındaki diğer kavramlarla birlikte inceleme, daha da dallanıp budaklanacaktır. Ferda Keskin şöyle yazar: “Bir noktada durma noktasında kalınıyorsa, Foucault’a göre, bunun sebebi elimizde artık tarihsel bilginin olmaması.” Bu bakımdan düşünülecek olursa Nietzsche’nin, Foucault ve Deleuze gibi postyapısalcıların Hegel’in diyalektiğine neden karşı oldukları da ortaya çıkmaktadır. Çünkü Hegel’in diyalektiği tarihsel açıdan ilerlemeci bir bakış açısına sahipken soy bilim yöntemi bunu reddetmektedir. Çünkü soy bilimi benimseyenlere göre tarihsel gelişimin bir mantığı olmayıp tesadüf ve güç ilişkileri önemlidir. Tarihin yanında Foucault’a öne çıkan bir başka husus ise, soy bilim ile birlikte kavramların parçalara ayrılması yani bir bakıma yapı bozumunun gerçekleştirilmesidir. Çünkü günümüzden geçmişe giderken kavramların kesişim noktalarında başka kavramlarla karşılaşmaları sonucu kazandıkları ve kaybettikleri özellikler tespit edilmeye çalışılmaktadır. Jacques Derrida, 1967 yılında yayınladığı “Gramatoloji”, “Konuşma ve Görüntü” ve “Yazı ve Fark” isimli kitaplarıyla yapı bozum olarak isimlendirdiği tekniğini tanıtmıştır. Genel olarak ifade etmek gerekirse Derrida, Batı metafiziğine karşı bir eleştiriye girişmiştir. Daha önce ise bu eleştirinin farklı halleri, Nietzsche ve Martin Heidegger’de görülmektedir. Yukarıda Nietzsche’nin soy bilim eksenindeki eleştirileri ayrıntılı olarak incelenmişti. Heidegger ise Varlık meselesi üzerine odaklanmıştır. Heidegger’e göre Varlığın ilk haline ulaşabilmek için mevcut metafizik düşünce tarzından kurtulmak gerekmektedir. Bu düşünme tarzı ise Heidegger’in kullandığı kavram, destrüksiyon (destruktion) sayesinde mümkün olacaktır. Çünkü destrüksiyon, felsefi mirasa ulaşabilmenin yegâne aracı konumdadır. Derrida, özellikle Heidegger’den oldukça etkilenmiştir. Husserl, destrüksiyon ile benzer anlamda Deneyim ve Yargı (Experience and Judgement) eserinde abbau (sökmek) kavramını kullanmıştır. Husserl, abbau ile kavramların “gizli kaynaklarındaki bir kırılma noktasını” keşfetmeyi amaçlamıştır. Başka bir deyişle, Husserl, “tarihin orijinal tarihsel öncülleri olarak işlev göreceklerse esas olarak gizli kalması gereken kökenlere geri gitme” amacında olmuştur. Abbau, kısaca kavramların kökenlerine inmek için başvurulan bir yöntemdir. Heidegger, Varlık ve Zaman eserinde destrüksiyon (destruktion) kavramını “eleştirel sökme (kritischer Abbau)” olarak ele almıştır. “Destrüksiyon, sadece bilimin egemen olduğu geleneksel güçlere değil, aynı zamanda antikiteden beri felsefi geleneğin tümüne saldırmaktadır.” Destrüksiyon ve abbau yıkmak ve yok etmek anlamında kullanılmayıp incelenen şeyin nasıl meydana geldiğini anlayabilmek için parçalara ayrılması anlamına gelmektedir. “Destrüksiyon, felsefede Varlık sorununun indirgemeci inşasının imhası için zorunludur. Bu açıdan bakılacak olursa Heidegger, Batı metafiziğinin ve Varlığın ilk kullanılma amaçlarına ulaşmak istemiştir. “Derrida, çok etkilendiği Heidegger’in izinde Batı logosuna, yani en üst düzeyde rasyonalite biçiminde algılanan Batı metafiziğine savaş açmıştı. Ona göre Batılı insan yanılgılar içinde yaşıyordu.” Bu yanılgıların kaynağını ise Batı felsefesinin kelimelere yüklediği metafiziksel anlam oluşturmaktadır. Derrida’ya göre birçok filozof felsefelerini oluştururken metafiziksel anlamlar yüklü olan kavramları kullanmışlardır. Derrida, bu basmakalıplıktan kurtulmak için yapı bozuma başvurmuştur. Derrida, Husserl’in ve Heidegger’in kullanmış olduğu abbau ve destrüksiyon kavramlarının yerine deconstruction (yapıbozum) kavramına başvurmuştur. Fakat belirtmek gerekir ki Derrida’nın yapı bozumu, abbau ve destrüksiyondan farklıdır. Derrida, Husserl’in fenomenolojik indirgemeciliğini eleştirirken Heidegger’in metafiziğin destrüksiyonunu metafizik içinde yapmasından dolayı metafiziğin ilkelerini daha açıklayıcı kıldığı için eleştirmektedir. Derrida, yapıbozum kavramını yıkmak ve yok etmek anlamında kullanmayıp bahse konu olan kavramın nasıl kullanıldığını anlamak ve onu yeniden yapılandırmak için kullanmıştır. Yapı bozumla yapılmak istenen, kavramların mevcut kullanımlarındaki anlamların geçmişe doğru izini sürmektir. Yani kavramların temeline gidip kullanımlarını öğrenmektir. Bu bakımdan olsa gerektir ki Derrida için her metin kendi kendisini yapıbozuma uğratmaktadır. Yapı bozum, bir bakıma metot olarak nitelendirilmektedir. Antik Yunan’dan başlayıp Hegel ile zirveye ulaşan diyalektik, Batı felsefesinde ana metot olarak görülmüştür. Böylece metot, hakikat arayışı olmaktan öte hakikatin kendisi konumunda olmuştur. Yapı bozum ise yeni bir metot olarak diyalektiğin karşısına çıkmıştır. Çünkü Derrida, yapı bozumun Hegelci diyalektiğin ürettiği felsefi bilginin ötesinde olduğunu belirtmiştir. Yani yapıbozum, bilgiyi üreten metodun da yapı bozumunu içermektedir. Derrida’ya göre Batı felsefesinin temeli söz merkezciliğe (logocentrism) dayanmaktadır. Çünkü felsefe de aklı, yani logosu, başka bir deyişle rasyonaliteyi mutlak olarak addedip merkeze alan bir anlayış benimsemektedir. Hatta Derrida, Sokrates’ten itibaren felsefenin söz merkezcilik ekseninde geliştiğini belirtmektedir. Söz merkezcilik ise, erkek-kadın ve varlık-yokluk gibi zıtlıklar/ikili karşıtlıklar (binary opposition) üzerine inşa edilmiştir. Bu karşıtlıklarda ise bir hiyerarşi söz konusudur. Yani karşıtlıklardan birisi diğerinin üstünde olarak değerlendirilmektedir. Bu üstün olarak nitelendirilen kavram da merkeze yerleştirilerek hareket edilmektedir. Örneğin, erkek-kadın ikiliğinde erkek kadından üstün olarak değerlendirilmekte ve bir açıklama yapılırken erkeği merkeze kadını çevreye konumlandıran bir yaklaşım benimsenmektedir. Derrida, yapıbozum sayesinde bu karşıtlıkları ortadan kaldırma amacındadır. Bu sayede Derrida, doğru olarak nitelendirilen incelemelerin doğru olmadığını ortaya koyup özellikle felsefi metinleri yapıbozuma uğratmaktadır. Yapı bozum kapsamında Derrida, metinlerin diğer metinler sayesinde var olduğu üzerinde durmuştur. Böylece metinlerin atıf yaptığı metinlerle de yakın bir şekilde ilgilenmiştir. Bu bağlamda Derrida, Platon’u, Rousseau’yu, Kant’ı vd. yapıbozuma uğratmıştır. Kavramların hiyerarşik bir şekilde ele alınmasından dolayı tek anlamlılık Batı felsefesinde etkili olmuştur. Çünkü üstün olan kavramın merkeze alınarak açıklama yapılması söz konusudur. Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise söz merkezcilikten dolayı Batı felsefesinde yazı, konuşma karşısında ikincil konumda olmuştur. Derrida’nın yazıyı keşfetmesinde Husserl’in “Geometrinin Kökeni” isimli kitabını Fransızcaya çevirirken karşılaştığı şu cümle etkili olmuştur: “Sadece, yazı, (matematikte) düşünsel nesnelerin bir şekilde tarihe girmelerini sağlayabilir: Düşünsel nesnelerin tarihsellikleri yazıdan kaynaklanıyor.” Derrida, yazı ve konuşma ikiliği
nin kökeninin Platon’a dayandığı düşüncesiyle Platon’u yapıbozuma uğratmaktadır. Platon’a göre yazı, konuşma karşısında ikincildir. Çünkü yazı, konuşma olmadığı zaman başvurulan bir şeydir. Derrida, Platon’un pharmakon kelimesini farklı yerlerde farklı anlamlarda kullandığından ve felsefesini hep bir karşıtlıklar üzerine inşa etmesi üzerinde durmaktadır. Platon’a göre yazı: “1) yaşayan belleğe ve söze kesinlikle dışsal ve bunlara göre daha aşağıdadır. 2) Yazı onlara zararlıdır, çünkü onları uyutur ve aksi halde el değmemiş olarak kalacak hayatları kirletip hasta eder. 3) Zaten, eğer hypomnesie’ye (ilave) ve yazıya başvurulsa bile, bunun nedeni onların kendilerine özgü bir değer taşımaları değil, yaşayan belleğin sonlu olmasıdır, yazı boşluklara izlerini bırakmadan evvel bellekte boşluklar bırakır. Yazının bellek üzerinde hiçbir etkisi yoktur.” Derrida, pharmakon kelimesinin hem zehir anlamına hem ilaç anlamına geldiğini belirterek Platon’un zehri öne çıkarırken kendisinin ilacı öne çıkararak yapı bozumu gerçekleştirmeye başlamaktadır. Derrida, yazının bilgiyi artırıp unutkanlığı azalttığını belirtmektedir. Böylece Derrida, yazıyı konuşma karşısındaki ikincil konumdan kurtarmaya çalışmaktadır. Soy bilim ve yapıbozum birtakım ortak amaçlara sahiptir. İkisi de kavramların nihai temeline inmeye çalışmaktadırlar. Yalnız burada bir sorun ortaya çıkmaktadır. Foucault’un dediği gibi kökene inerken elimizde gerekli tarihi belgelerin ya da verilerin yetersizliğinden dolayı durmak zorunda kalırız. Daha fazla geriye gidilmemesinin nedeni, yeterli veri olmamasından kaynaklanmaktadır. Buradan itibaren özellikle post yapısalcılar, kavramları kendi perspektifinden adlandırmaya başlamaktadır. Tarihsel süreçler içerisinde başkaları tarafından anlamlandırılan kavramları reddedip kendileri kavramlaştırma çabası içerisinde girmektedir. İşte bu mevzu, kendi içerisinde bir çelişki barındırmaktadır. İlk çağlardan beri varlığı açıklayabilmek için her şeyin kaynağı, ilk neden, töz, arkhe gibi kavramlara başvurulmuştur. Örneğin Thales arkhe’yi su olarak ele alırken Heraklitos, ateş olarak ele almıştır. Bu ‘ilk neden’den hareketle de her şeyi açıklamaya çalışmışlardır. Soy bilim, böyle bir açıklamanın yani bir başlangıç noktası oluşturmaya karşıdır. Aynı şekilde yapıbozum da ilk ve son olarak nitelendirmeye karşıdır. Çünkü Derrida, bağlamın dışında hiçbir şey olmadığını belirtmektedir. David Hume’un nedensellik konusundaki sözleri soy bilim açısından son derece önem teşkil etmektedir. Hume, bir şeyin başka bir şeyden önce gelmesi onun nedeni olduğunu göstermeyeceğini ifade etmiştir. Bu bakımdan ilk olarak adlandırılan bir şey, ilk olmayabilir ve bir şeyin nedeni olarak görülen bir şey onun nedeni olmayabilir. Bu sadece bizim bilgimizin ilk olarak adlandırdığımız şeye kadar uzanmasıyla ve neden olarak gördüğümüz şeyin diğerinden önce gelmesiyle ilgilidir. Başka bir husus ise, soy bilim ve yapıbozum özellikle Batı felsefesine karşı girişilmiş çalışmalardır. Ancak bu çalışmalar, bizatihi felsefe geleneği içerisinde cereyan etmektedir. Yani düşünürler, felsefi geleneğin içerisinde düşünmektedirler. Felsefenin dışında düşünmek mümkün değildir. Çünkü bugüne kadar ki bütün düşüncelerimiz bu felsefi gelenek tarafından inşa edilmiştir. Felsefi gelenek içerisinde felsefeye karşı girişilen bir savaş da üzerinde durulması gereken başka bir konudur. Çünkü içinde bulunulan felsefi geleneğin kavramlarıyla düşünülüp felsefi geleneğin yanlışlıkları üzerinde durulmaktadır. Soy bilim ve yapı bozumla ilgili diğer bir husus ise ikisinin arasındaki temel bir farktır: Soy bilim, geriye doğru giderken parçaladığı kavramı yeniden anlamlandırma derdinde değildir. Soy bilim sadece kesişme yani yoğunlaşma noktalarında kavramların tesadüfen ya da güç ilişkileri sonucu aldıkları anlam üzerinde durmaktadır. Ancak yapıbozum, Batı felsefesindeki kavramları ikilikler üzerinden ele alıp incelemekte ve bu inceleme sonucunda kavramı yeniden anlamlandırma amacındadır. Bu bakımdan yapı bozumda ele alınan kavramın – yukarıda pharmakon kavramında yapıldığı gibi – tekrar anlamlandırılması söz konusudur. Aurelianus Surları Aurelianus Surları (), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan şehir surlarıdır. MS 271-275 yılları arasında Roma imparatorları Aurelianus ve Probus tarafından inşa edilmiş olup MÖ 4. yüzyılda inşa edilen önceki Servius Surları'nın yerini aldı. Servius Surları Servius Surları (; ), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan şehir surlarıdır. MÖ 4. yüzyılda inşa edilmiş olup MS 3. yüzyılda yerini Aurelianus Surları aldı. Surlar, 10 m yüksekliğe, 3,6 m genişliğinde ve 11 km uzunluğunda olup 16 ana kapıya sahip olduğuna inanılmaktadır. Paraná Nehri Paraná Nehri, merkezi Güney Amerika'da, Brezilya'nın güneydoğu platolarından doğar, Uruguay Nehri'yle birleştikten sonra Rio de la Plata Halici'nden Atlas Okyanusu'na dökülür. Kıtada Amazon'dan sonra en uzun nehirdir. Nehrin uzunluğu 4.880 km, havzası 2.582.672 km², yıllık ortalama akım 17.290 m³/s'dir. Su toplama havzası, Brezilya'nın güneydoğusunun büyük bölümünü, Paraguay, Bolivya ve Arjantin'i kapsar. Kaynağından Uruguay Nehri ile birleştiği yere kadar Yukarı Parana adını alır. Yukarı Parana Grand ve Paranaíba kollarının birleşimiyle oluşur. Güneye doğru akarken sağ taraftan sırasıyla, Tiete, Paranapanema ve Iguaçu nehirlerini alır. Iguazu Nehri'ni aldıktan sonra Brezilya-Paraguay sınırını daha sonra Arjantin-Paraguay sınırını oluşturur. Iguazu Nehri, Parana ile birleştiği alanda Arjantin-Brezilya-Paraguay ülkelerini birbirinden ayırır. Parana Nehri ile birleşmeden önce Iguazú Şelalesi'ni oluşturur. Franklin, Teksas Franklin ilçesi veya Franklin County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,605'dir. İlçenin merkezi Mount Vernon şehridir. Delta, Teksas Delta ilçesi veya Delta County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,309'dur. İlçenin merkezi Cooper şehridir. Amere Amere ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Dola Dola ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Piazza Navona Piazza Navona, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. MS 1. yüzyılda inşa edilen Domitianus Stadyumu'nun bulunduğu yere inşa edilmiştir ve stadyumun açık alanını oluşturur. Antik Roma döneminde, meydana "agones" (oyunlar) izlemek için gidilirdi ve bundan dolayı "Circus Agonalis" (rekabet arenası) olarak bilinmekteydi. Dolgulu bisküvi Dolgulu bisküvi, genellikle içine dolgu eklenilmiş bir bisküvi türüdür. Dolgulu kurabiye veya dolgulu kek isimleri de denilebilir. Dolgular en çok krema, jöle, reçel, çikolata, vanilya, fındık ve başka türlerde ola bilir. Kurabiyeler, kekler, krakerler, çubuk krakerler dolgulanabilir. Bunlar boyutlarına göre farklı şekillerdedirler. Ayrıca çerez görünümünde de dolgulu bisküviler bulunur ki, bunlar küçücük atışdırmalıkdırlar. Dolgular keklere farklı zamanlarda vurulabilir. Böyle ki, hamur tapılan zaman veya pişirme zamanı, ayrıca pişirmeden sonra da dolgular eklenebilir. Hem geleneksel, hem de, ara öğün dolgulu kurabiyeler bulunmakdadır. Üşekdere Üşekdere (), Yunanistan'ın İnhanlı belediyesine bağlı yerleşim. Üşekdere yerleşimine bağlı Dafni, Karagözlü, Köseçalı, Balabanlı, Alatçılar (Yeni Samsun), Melissa ve Kipseli alt yerleşim birimleri bulunmaktadır. Campo de' Fiori Campo de' Fiori ("çiçek tarlası"), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir meydandır. Meydan, Piazza Navona'nın güneyinde rione Parione ve rione Regola sınırları arasında yer almaktadır. Adını Ortaçağ'da bir çayır olmasından almaktadır. Capitol Müzesi Capitol Müzesi (), İtalya'nin başkenti Roma'da bulunan bir sanat ve arkeoloji müzesidir. Müze, 1734 yılında kurulmuş olup Capitol Tepesi'nde yer almaktadır. Palazzo Senatorio, Palazzo dei Conservatori ve Palazzo Nuovo müzenin üç ana binasıdır. 1734 yılında Papa XII. Clemens döneminde halka açılan Capitol Müzesi dünyanın ilk müzesi olarak kabul edilir ve sanatın sadece sahipler tarafından değil herkesin kullanılabileceği bir yer olarak belirtilir. Sant'Agnese in Agone Sant'Agnese in Agone, İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir ünvansal Roma Katolik kilisesidir. Kilise, Kentin tarihi merkezindeki ana kentsel alanlardan biri olan Piazza Navona'da yer almaktadır ve ilk Hristiyanlardan Aziz Agnes'ın Domitianus Stadyumu'nda öldürüldüğü yere bakmaktadır. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Tunus Tunus, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 127 Tunuslu sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Sırbistan Sırbistan, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 140 Sırp sporcu Tarragona 2018'de mücadele edecektir. Sforza Kalesi Sforza Kalesi (), İtalya'nın Milano kentinde bulunan bir kaledir. Kale, 15. yüzyılda, Milano Dükü Francesco I. Sforza tarafından 14. yüzyıldan kalma bir surun kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Daha sonra yenilenmiş ve genişletilmiş, 16. ve 17. yüzyıllarda Avrupa'nın en büyük hisarlarından biri oldu. 1891-1905 yıllarında Luca Beltrami tarafından kapsamlı bir şekilde yeniden inşa edilen kale günümüzde birçok sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan bir müzedir. Expect Expect, komut satırında çalışan programlar ile etkileşimi otomatikleştirmeyi sağlayan, Tcl betik dilinin bir uzantısıdır. Genelde FTP, telnet, fsck, passwd, rlogin, tip, vb. uygulamalar ile etkileşim gerektiren durumlarda kabuk betiklerinin (shell scripting) yerine tercih edilir. Don Libes tarafından yazılmıştır. Pirelli Kulesi Pirelli Kulesi (), İtalya'nın Milano kentinde bulunan bir gökdelendir. Bina, 127 metre yüksekliğinde ve 32 katlı olup 1958 yılında tamamlanmıştır. Bina tamamlandığında İtalya'nın en yüksek binasıydı. Şili mutfağı Şili mutfağı, Şili yerli gelenek ve İspanyol sömürge katkısı arasındaki karışımın ürünüdür; gıda, gümrük ve mutfak alışkanlıklarını birleştir
ir. Kıbrıs TV Kıbrıs TV, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yayın yapan televizyon kanalı. "Kıbrıs" gazetesiyle aynı yayın grubunun parçası olan kanalın sahibi Asil Nadir'dir; aynı yayın grubu içerisinde Kıbrıs FM de bulunmaktadır. 1999'da kurulan kanal, ilk yayın yaptığı yıllarda sağ görüşü takip etmekteyken, Annan Planı'yla beraber sol bir çizgiye kaydı. Bu Asil Nadir'in konuyla ilgili takındığı tavırla paraleldi. 2015 itibarıyla 35 çalışanı bulunan kanal, KKTC halkının %6,5'inin en fazla izlediği kanaldı. The Last of Us karakterleri listesi Naughty Dog tarafından geliştirilen ve Sony Computer Entertainment tarafından 2013'te yayımlanan aksiyon-macera ve hayatta kalma-korku türlerindeki video oyunu "The Last of Us", tüm dünyayı saran ve bulaşanları birkaç saat içerisinde insanlara saldıran yaratıklara dönüştüren salgın bir hastalığın başlamasından yirmi yıl sonrasını, 2033 yılını konu alır. Hastalık sebebiyle medeniyet büyük ölçüde mahvolmuş ve farklı gruplar hâlinde yaşamak zorunda kalan insanlar, hayatta kalabilmek için birbirleri ve hastalıklılara karşı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu kıyamet sonrası ortamdaki Amerika Birleşik Devletleri'nde geçen oyun, orta yaşlardaki erkek karakter Joel'un (Troy Baker'ın seslendirmesi ve canlandırması ile), hastalığa karşı bağışıklığı olan genç kız Ellie'yi (Ashley Johnson'ın seslendirmesi ve canlandırması ile) Ateşböcekleri adlı ayrılıkçı bir gruba ulaştırması sırasında ikilinin başından geçenleri konu alır. Joel (Troy Baker) - Oyunun ana karakterlerindendir. Teksas doğumlu olup, "Cordyceps" salgının başladığı 2013 yılında, 20'li yaşlarının sonunda boşanmış bir babadır. Salgının patlak vermesinin ardından erkek kardeşi Tommy ve 12 yaşındaki kızı Sarah ile kaçtığı esnada, bir askerle girdikleri mücadele sonrasında kızının vurularak yaralanması ve kolları arasında ölmesi, kendisinde bir travmaya yok açmıştır. Takip eden 20 yıl boyunca Joel, hayatta kalmak için her şeyi yaptığını ifade etmiştir. Ellie (Ashley Johnson) - Oyundaki ana karakterlerden biri olan 14 yaşındaki öksüz ve yetim kız çocuğudur. Hastalığa karşı bağışıklığa sahip olan Ellie'nin önceki yaşamı hakkındaki bilgilerin birçoğu "" indirilebilir içeriği ile "" çizgi roman serisinde yer almaktadır. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Mısır Mısır, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 177 Mısırlı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. God of War: Ascension God of War: Ascension, SCE Santa Monica Studio tarafından yalnızca PlayStation 3 için geliştirilen ve Sony Computer Entertainment tarafından yayımlanan, aksiyon-macera ve hack and slash türlerindeki video oyunudur. Kuzey Amerika'da 12 Mart, Avrupa ile PAL bölgesinde 13 Mart, Avustralya'da 14 Mart, Birleşik Krallık'ta ise 15 Mart 2013'te piyasaya sürüldü. "God of War" serisinin ana oyunlarının dördüncüsü, tüm serinin ise yayımlanan yedinci oyunu olan "God of War: Ascension"; tüm serinin bir önbölümü niteliğindedir. Mordovya Arena Mordovya Arena (), Rusya'nın Saransk, Mordovya bölgesinde bulunan stadyum. 2018 FIFA Dünya Kupası için inşa edilmiştir. FK Mordoviya Saransk kulübüne ev sahipliği yapmaktadır. God of War God of War veya Gods of War ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: İbn Saîd (anlam ayrımı) Zebani (deyim) Zebani günahkarlar işkence eden cehennemdeki varlıklardır. Onlar Mâlik in astları, cehennemin koruyucusu. Bazen merhametli meleklerle savaşırlar. Hinn Hinn, İslam mitolojisindeki bir varlık, ki bu cinlerin ırkından önce gelir. Taberi göre, cinlere karşı savaş sırasında İblis'i desteklediler. Ancak diğerleri göre, cinler oluştuktan sonra hinnler soyu tükenmiştir. Tevârîh-i Âl-i Osman Tevârîh-i Âl-i Osman (), günümüz Türkçesiyle Osmanlı Hanedanı Tarihleri anlamına gelen ve birçok Osmanlı tarihçisi tarafından eserlerine verilen ad. Merle Dandridge Merle Dandridge (d. 31 Mayıs 1975, Okinawa), Japon-Amerikalı oyuncu ve seslendirme sanatçısıdır. Altınel Altınel bir soyadıdır ve şu anlamlara gelebilir: Jule Ronstedt Jule Ronstedt (d. 21 Nisan 1971, Münih), Alan aktris ve senarist. Jules Ronstedt, Herrsching am Ammersee'de büyüdü, Gilching'teki bakaloryasını tanıttı ve 1991-1994'te Münih'te dramaturji üzerine çalıştı. 1994 yılında "Aus heiterem Himmel" filminde Alicia rolüyle oyunculuğa başladı. Diğer yer aldığı yapımlar arasında; "Café Meineid", "Polizeiruf 110", "Der Bulle von Tölz", "Die Rosenheim-Cops", ve "Der Kaiser von Schexing, Alarm für Cobra 11 – Die Autobahnpolizei" sayılabilir. 41. Annie Ödülleri 41. Annie Ödülleri, 1 Şubat 2014 tarihinde Los Angeles'taki Royce Hall'da gerçekleştirilen ve 2013 yılındaki animasyon çalışmaları için çeşitli kategorilerde ödüllerin verildiği Annie Ödülleri törenidir. Patrick Warburton'ın sunuculuğunu yaptığı törende toplam 35 dalda ödül verildi. 5 dalda ödül alan "Karlar Ülkesi" ("Frozen"), törenden en çok ödülle ayrılan yapım oldu. Alan O'Neill (oyuncu) Alan O'Neill (d. 1971 – ö. 6 Haziran 2018), İrlandalı aktördür. Tv dizisi Hugh karakterini canlandırdığı "Sons of Anarchy" ve Keith McGrath rolünü canlandırdığı İrlanda yapımı pembe dizi "Fair City" ile bilinir. İrlandalı aktör Alan O'Neill 6 Haziran 2018'de Los Angeles'ta kız arkadaşı tarafından 48 yaşında ölü olarak bulunmuştur. Per Ahlmark Per Axel Ahlmark (d. 15 Ocak 1939 –ö. 8 Haziran 2018), İsveçli siyasetçi ve yazardır. 1975'ten 1978'e kadar İsveç Liberal Halk Partisi'nin liderliğini yaptı. 1976'dan 1978'e kadar İsveç Çalışma Bakanı ve İsveç Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. 1967'den 1978'e kadar İsveç Parlamentosu üyesiydi. Stockholm'de doğan Ahlmark 1964'te BA derecesiyle Stockholm Üniversitesi'nden mezun oldu. Siyaset dışında yazarlık yaptı. İsveçli siyasetçi, yazar ve eski bakanlardan Per Ahlmark 8 Haziran 2018'de 79 yaşında ölmüştür. Danny Kirwan Daniel David Kirwan (d. 13 Mayıs 1950 – ö. 8 Haziran 2018), İngiliz blues-rock gitaristi, şarkıcı ve söz yazarı. Rock and Roll Şöhretler listesine girmiştir. Müzisyen Londra'da doğdu. En büyük çıkışını 1968-1972 yılları arasında müzik grubu Fleetwood Mac bünyesinde sağladı. İngiliz bllues ve rock gitaristi Danny Kirwan doğum yeri Londra'da 8 Haziran 2018'de 68 yaşında öldü. Franz M. Wuketits Franz Manfred Wuketits (d. 5 Ocak 1955 – ö. 6 Haziran 2018), Avusturyalı biyolog, eğitimci, epistemolog ve akademisyendir. Epistemoloji, biyolojinin tarihi ve biyolojinin yaşam bilimleri, evrim teorisi, evrimsel etik, evrimsel epistemoloji ile sosyobiyoloji üzerine çalışmalarda bulunmuştur. 1987'den 2004'e kadar Graz Üniversitesi'nde biyoloji felsefesi öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra, Viyana Üniversitesi Teknoloji Üniversitesi (1998-2004) ve Palma, Mayorka, Balear Adaları Üniversitesi (2006, 2008, 2009, 2010) dahil olmak üzere ve diğer birçok üniversitede misafir profesör olarak görev yapmıştır. Johnnie Keyes Johnnie Keyes (d.21 Şubat 1940 –ö. 3 Haziran 2018), Afro-Amerikalı pornografik film oyuncusudur. Keyes 1972 yapımı başrolünde yer aldığı "Behind the Green Door" adlı film ile bilinir. Ayrıca 1980'li yıllarda "Swedish Erotica" adlı film serisinde rol almıştır. AVN Şöhretler Listesi ve XRCO Şöhretler Listesi’nde yer alan pornografik film oyuncusu Johnnie Keyes 3 Haziran 2018'de 78 yaşında ölmüştür. Gerd Anthoof Gerd Anthoff (d. 12 Ağustos 1946; Münih, Almanya), Tanınmış Alman erkek sinema ve dizi oyuncusudur. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Suriye Suriye, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 11 spor dalında 33 Suriyeli sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Makedonya Makedonya, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 72 Makedon sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. Sebze suyu "Meyve için meyve suyu sayfasına bakın." Sebze suyu, öncelikli olarak harmanlanmış sebzelerden yapılan ve ayrıca toz biçiminde elde edilen bir meyve suyu içeceğidir. Sebze suyu sık sık lezzet arttırmak için elma veya üzüm gibi meyvelerle karıştırılır. Bazı ticari sebze markalarının meyve suları tatlandırıcı olarak kullanılmasına ve büyük miktarlarda sodyum içermesine rağmen, genellikle meyve suyuna düşük şekerli bir alternatif olarak verilir. Ticari sebze suları genellikle havuç, pancar, bal kabağı ve domates kombinasyonlarından oluşur. İkincisi, teknik olarak sebze olmamasına rağmen, lezzeti arttırmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Sebze sularında bulunan diğer popüler ürünler maydanoz, taraxacum, karahindiba yeşillikleri, karalahana, kereviz, rezene ve salatalıktır. Limon, sarımsak ve zencefil, bazı tıbbi amaçlar için eklenebilir. Diğer yaygın meyve suları havuç suyu, domates suyu ve şalgam suyu içerir. Brian Browne Brian Browne (d. 16 Mart 1937 –ö. 5 Haziran 2018), Kanadalı caz piyanisti ve bestecidir. Browne, Ottawa ve Toronto'daki popüler caz mekanlarında sahne almış ayrıca ve ulusal haftalık CBC Radyo programlarında yer almıştır. Müzik çalışmaları arasında; "Adventures in Rhythm", "The Browne Beat", "Nightcap", "Jazz Canada" vb. sayılabilir. Brian Browne müzik grubuyla Trio, CTV müzikal yeterlilik programı "The River Inn" 'de sahne almıştır. Browne, 1969'da Bill Evans, Erroll Garner ve Marian McPartland dahil olmak üzere dört özellikli piyanistlerden biri olarak, CBC televizyonu özel belgesel filmi "The Jazz Piano" 'da yer aldı. Browne müzik kariyeri boyunca Capitol Plakçılık, RCA Victor, CBC JazzImage, ve Sea Jam Plakçılık (şimdiki: Triplet Plakçılık) olmak üzere farklı müzik firmalarından 11 albüm çıkarmıştır. Tiroid ve akciğer kanseriyle mücadele eden Kanadalı caz piyanisti ve müzisyen Brian Browne 5 Haziran 2018'de Kanata, Ontario'da 81 yaşında ölmüştür. Sofia Essaïdi Sofia Essaïdi (arapça: صوفيا السعيدي), d. 6 Ağustos 1984; Kazablanka, Fas), Fransız-Faslı aktris ve şarkıcıdır. Fransız anne ve Faslı bir babanın kızı olarak Kazablanka, Fas'ta doğdu. 30 Ağustos-13 Aralık 2003 tarihleri ​​arasında “Yıldız Akade
misi Fransa” 'nın üçüncü sezonunda yarı finalist olarak yer aldı. Sonuçta Elodie Frégé'nin ardından ikinci oldu. Mole Antonelliana Mole Antonelliana, İtalya'nın Torino kentinde bulunan bir binadır. Bina, 167.5 metre yüksekliğinde olup adını binanın mimarı Alessandro Antonelli'den almaktadır. Binanın inşaaatına 1863 yılında İtalya'nın birleşmesinin ardından başladı ve 1889 yılında tamamlandı. Aslen bir sinagog olarak tasarlanmış olup günümüzde Ulusal Sinema Müzesi'ne ev sahipliği yapmaktadır ve dünyanın en yüksek müzesidir. Halkapınar, Konak Halkapınar, İzmir'in Konak ilçesine bağlı bir mahalledir. Halkapınar Aktarma Merkezi'ne adını vermektedir. Dukak Dukak, Oğuz devlet adamı ve asker. Oğuz Yabguluğu'nda nüfuz sahibi bir devlet adamı ve asker olarak öne çıkan Dukak, bu işlerdeki becerileri nedeniyle "demir yaylı" lakabıyla bilinmekteydi. Ok ve yayın Oğuz kültüründe egemenlik alameti olmasından yola çıkan araştırmacılar Dukak'ın lakabını da göz önüne alarak sıradan bir devlet adamı değil, subaşı olduğunu düşünmektedirler. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun kurucusu olan Tuğrul'un büyük büyükbabası olan Dukak, Selçuklu soyunun da büyük atası sayılmaktadır. Franz Josef Toprakları Franz Josef Toprakları (), Avrupa'nın kuzeyinde, Arktik Okyanusu içinde yer alan Rusya'ya ait bir takımada. 16.134 km² karasal alana sahip takımadada 191 ada bulunmaktadır. Rusya'nın Arhangelsk Oblastı'na bağlı takımada, Karl Weyprecht ile Julius von Payer liderliğindeki Avusturya Macaristan kaşiflerince 1873 yılında bulunmuştur. Avusturya-Macaristan imparatorunu Franz Joseph'in adının verildiği toprakları 1926 yılında Sovyetler Birliği ilhak etmiştir. Adaların çoğu Mezozoik zamanda oluşmuş çökellerin üzerinin bazaltlar ile kaplanmasıyla oluşmuştur. Buzulların olmadığı dönemde üst kısmı dümdüz olan adalarda şimdiye kadar hiçbir topluluk yaşamamıştır. Geçmiş zamanlarda adalar ile ilgilenmeyen Rusya, buzul erimelerinin otaya çıkardığı ekonomik ve ulaşım fırsatlarını incelemeye başlamıştır. Kararlılık Harekâtı Kararlılık Harekâtı, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından PKK'ya karşı Kuzey Irak'ta yürütülen sınırötesi bir operasyondur. Yüksekova 3'üncü Piyade Tümeni tarafından gerçekleştirilmektedir. Türk güçleri, ilerledikleri yerlerde üs bölgeleri kurmaktadır. Hiroşima (anlam ayrımı) Hiroşima, Japonya'ya bağlı Chūgoku bölgesinin en büyük şehridir. Hiroşima şu anlamlara da gelebilir: Habitat (anlam ayrımı) Habitat bir canlının yaşadığı ve geliştiği yerdir. Habitat şu anlamlara da gelebilir: IV. Murad (anlam ayrımı) IV. Murad 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesidir. IV. Murad ya da IV. Murat adlı diğer maddeler: Süleyman Ulusoy Süleyman Ulusoy veya bilinen adıyla Hortum Süleyman, eski emniyet müdürü ve polis. Görev yaptığı sürece Beyoğlu'nda travestilere karşı yürüttüğü şiddet eylemleriyle tanınmaktadır. 2000 yılında hakkında görev sırasında 9 travestiye şiddet uyguladığı gerekçesiyle TCK'nın 245. maddesi uyarınca "Efrada kötü muamele etmek" suçundan 2 yıl 3 ay ve 27 yıl arasında hapis istemiyle yargılanmış, 2003 yılında af çıkması sonucu ceza almaktan kurtulmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Horasan belediye başkanlığı için aday adayı oldu. AKP tarafından başka aday seçilince Anavatan Partisi tarafından aday gösterildi. 2007 yılında Milliyetçi Hareket Partisi'nden aday adayı olma talebi parti tarafından reddedildi. Adolphson Gözlemevi Adolphson Astronomi Gözlemevi, Bilim ve İşletme amacıyla Monmouth, Illinois, ABD'de Monmouth Kolejinin kampüsünün merkezine yerleşmiş ve 2013'te kurulmuş gözlemevi. Sahip olduğu en büyük teleskop 20 inç yansıtabilen Trubeck Teleskop'udur. Gözlemevi ön lisans öğrenci eğitimi, ön lisans araştırması ve ayrıca dünyaya yakın cisimleri takip etme ve keşfetme ve toplumdaki bilim farkındalığı amaçları için kullanılmaktadır. Gözlemevi, Monmouth Üniversitesinden mezun olmuş çift, emekli iş insani David Adolphson ve eşi Priscilla Trubeck Adolphson'dan bir hediye olarak 2013 yılında kuruldu. Bilim ve İşletme Merkezi'nin üzerinde dördüncü katında bulunan kubbesi ile öğrencilere ve Monmouth Üniversitesi fakültesine astronomi gözlemlemesi için geliştirilmiş mekan sunuyor. Birkaç büyük şirketin eski mali işler müdürü ve bir Monmouth Üniversitesi mezunu William Trubeck tarafından 2015'te bağışlanan Trubeck Teleskopu, Planewave Instruments tarafından üretilmiş bir 20 inç (0.51 m) Corrected Dall-Kirkham astograf yansıtmalı teleskoptur. 52 mm saha görüşüne, karbon-fiber bağlı tasarımı ile tutulan f/6.8 lenslere sahip ve büyük formatta bir CCD kamera ile bilgisayarlı işaretleme ve takip etme sistemi ile birlikte çalışabilmektedir. Ek olarak dört tane daha teleskop da ayrıca gözlemevi tarafından kullanılmaktadır. Trubeck Teleskopu bir Bisque Paramount Yazılımı ile çalışmaktadır. Hedeflenen yazılımlar arasında MÖ 4700'den MS 10000'e kadar yıldız haritalarının simülasyonlarını sağlayabilen ve teleskopu 1.2 milyon farklı astronomik nesneye sabitleyebilen TheSkyX Professional Edition yazılımı bulunmaktadır. Kamerada bulunan uyarlanabilir optikler SBIG (Santa Barbara Instrument Group) AO-X donanımı ve yükseltilmiş netlik sağlayan yazılımı tarafından sağlanmaktadır. Teleskop kullanıcıların, gök nesnelerinin kimyasal karışımlarını, sıcaklıklarını, parlaklıklarını ve diğer detaylarını öğrenmelerini sağlayan spektroskopi özelliğine sahiptir. Gözlemevinin kendisi bir Fonksiyonel Moderne tarzındadır. Gözlemevinin toplam yüksekliği yaklaşık olarak Neo-Gürcü tasarıma sahip binanın üzerinden 12 metre yüksekliğe kadar 2013'te desteklemek amacıyla eklenen önceden yapılmış tasarım ögeleri ile birlikte inşa edildi. Delta ilçesi, Colorado Delta ilçesi veya Delta County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Colorado eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 30,952'dir. İlçenin merkezi Delta şehridir. İtalya'da siyaset İtalya'da siyaset, çok partili bir parlamenter cumhuriyet çerçevesinde yürütülmektedir. İtalya, 2 Haziran 1946 tarihinden bu yana monarşinin referandumla kaldırıldığı ve 1 Ocak 1948'de yürürlüğe giren bir anayasa taslağı hazırlaması için bir kurucu meclisin seçildiği demokratik bir cumhuriyettir. Yürütme erki, resmi olarak Konsey Başkanı ("Presidente del Consiglio") olarak anılan başbakan tarafından yönetilen Bakanlar Kurulu ("Consiglio dei Ministri") tarafından icra edilmektedir. Yasama yetkisi öncelikle Parlamento'nun iki meclisine ve ikincil olarak her iki meclise de yasa hazırlayabilen edebilen ve çoğunluğu elinde bulunduran Bakanlar Kurulu'na aittir. Yargı, yürütme ve yasama organlarından bağımsız olup Yargı Yüksek Kurulu tarafından yönetilir. Cumhurbaşkanı ise devletin başı olup sembolik yetkilere sahiptir. 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme ve play-off turları (lig şampiyonlarının yolu) 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme ve play-off turları (lig şampiyonlarının yolu), 26 Haziran'dan 29 Ağustos 2018'e kadar oynanacak ve grup aşamasına katılacak 32 takımdan 4'ünün belirleneceği turlardan oluşmaktadır. Tüm saatler Orta Avrupa Yaz Zaman Dilimine göredir: Turnuvanın bu aşamasına liglerini şampiyon olarak tamamlayıp ülke puanlarına göre direkt olarak gruplara kalamayan takımlar yer almaktadırlar. Takımlar: Play-off turunu kazanan 4 takım 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazanır. Tüm elenen takımlar yoluna 2018-19 UEFA Avrupa Liginden devam eder. Aşağıdaki listede takımlar son 5 yılda Avrupa kupalarında kazandıkları puanlar ile oluşan 2018 UEFA katsayıları tablosuna göre sıralanmışlardır. Ön eleme turunda 4 takım yer alacaktır. Kura çekimi 12 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Tüm maçlar Cebelitarık'ta oynanacaktır. !colspan=3|Yarı finaller !colspan=3|Final Birinci ön eleme turunda 32 takım yer alacaktır. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Birinci ayak maçları 10-11 Temmuz 2018, ikinci ayak maçları 17-18 Temmuz 2018 tarihlerinde oynanacaktır. İkinci ön eleme turunda 20 takım mücadele edecektir: 4 takım turnuvaya bu turdan dahil olmuş, diğer 16 takım ise birinci eleme turundaki rakiplerini eleyerek bu tura katılacaktır. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Birinci ayak maçları 24-25 Temmuz, ikinci ayak maçları 31 Temmuz-1 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları Üçüncü ön eleme turunda 12 takım mücadele edecektir: 2 takım turnuvaya bu turdan dahil olacak diğer 10 takım ise ikinci ön eleme turundaki rakiplerini eleyerek bu tura katılacaktır. Kura çekimi 23 Temmuz 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 7-8 Ağustos, ikinci ayak maçları 14 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları Bu turda 8 takım mücadele edecektir. 2 takım bu turdan itibaren kupaya katılmış 6 takım ise üçüncü on eleme turunu kazanarak gelmiştir. Kura çekimi 6 Ağustos 2018 tarihinde gerçekleşecektir Birinci maçlar 21-22 Ağustos, ikinci maçlar 28-29 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları José Calderón (Panamalı futbolcu) José Calderón (d. 14 Ağustos 1985), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Adolfo Machado Adolfo Machado (d. 14 şubat 1985), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Valentín Pimentel Valentín Pimentel (d. 30 Mayıs 1991), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Erick Davis Erick Davis (d. 31 Mart 1991), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Abdiel Arroyo Abdiel Arroyo (d. 13 Aralık 1993), Panamalı millî futbolcudur. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Álex Rodríguez (Panamalı futbolcu) Álex Rodríguez (d. 5 Ağustos 1990), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Luis Ovalle Luis Ovalle (d. 7 Eylül 1988), Panamalı m
illî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Luis Tejada Luis Tejada (d. 28 Mart 1982), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Ricardo Ávila Ricardo Ávila (d. 4 şubat 1997), Panamalı millî futbolcudur. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. Aníbal Godoy Aníbal Godoy (d. 10 Şubat 1990), Panamalı millî futbolcu. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. José Luis Rodríguez (1998 doğumlu futbolcu) José Luis Rodríguez (d. 19 Haziran 1998), Panamalı millî futbolcudur. 2018 FIFA Dünya Kupası'nda Panama adına oynamıştır. İtalya Bankası İtalya Bankası (; Bankitalia), İtalya'nın merkez bankasıdır. 1893 yılında kurulmuş olup Avrupa Merkez Bankaları Sistemi'nin bir parçasıdır. Merkezi Roma'da yer almaktadır. 2017 itibari ile İtalya Bankası, 2.451.8 ton altın ile dünyanın üçüncü büyük altın rezervine sahiptir. Nabil Fekir Nabil Fekir, (d. 18 Temmuz 1993), Fransız futbolcudur. Lyon ve Fransa millî futbol takımında ofansif orta saha ve forvet mevkinde oynamaktadır. 2013 yılında Lyon alt yapısından ana kadroya yükseldi. 2015 yılında Yılın Genç Oyuncusu seçildi, takımda düzenli oynamaya başladı. B takım ve ana kadroyla 150'den fazla Lyon forması giydi. 2017 yılında takım kaptanı oldu. İlk kez 2015 yılında milli takıma çağrıldı. 2018 FIFA Dünya Kupası için Fransa kadrosuna dahil edildi. Fekir, 12 yaşında Olympique Lyonnais alt yapısına katıldı. 2 yıl sonra yeterli bulunmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı. Vaulx-en-Velin'e katıldı, daha sonra AS Saint-Priest'e katıldı, burada Fransa'nın her yerinden gözlemciler tarafından izlendi. Lyon, Fekir'e tekrar takıma katmak için teklif götürdü. Fekir, 2011 yılında tekrardan Lyon'a dahil oldu. 30 Temmuz 2013 tarihinde Grasshopper'a karşı oynanan Şampiyonlar Ligi 3. tur maçında ilk kez kadroya alınmasına rağmen maça çıkmadı. 28 Temmuz 2013 tarihinde oynadıkları bir diğer eleme maçı olan Real Sociedad maçında ikinci yarıda oyuna dahil oldu. Maçı 2-0 kazanan Real Sociedad, iki maçta toplam 4-0 skorla Lyon'u eledi. 3 gün sonra Evian TG'e karşı oynayarak Ligue 1'deki ilk maçına çıktı. 27 Nisan 2014 tarihinde 4-1 kazandıkları Bastia maçında 1 gol 2 asist yaptı. Fekir, takımdaki ilk sezonunu 17 maç 1 golle tamamladı. 2014-15 sezonunda ilk kez 21 yaş altı takıma çağrıldı. 8 Mart 2015 tarihinde 5-1 kazandıkları Montpellier maçında 2 gol atıp 1 asist yaptı. 15 Mayıs 2015'de Yılın Genç Oyuncusu ödülünü kazandı ve Yılın Takımına seçildi. Ligi 13 gol 9 asistle tamamlarken, diğer kupa maçlarıyla birlikte toplamda 39 maçta attığı 15 gol ile sezonu tamamladı. 29 Ağustos 2015 tarihinde 4-0 kazandıkları Caen maçında hat trick yaptı. Sezonun başlarında ön çapraz bağları kopunca sezonun büyük bir bölümünde sahaya çıkamadı. Sezonu 9 maçta attığı 4 golle tamamladı. 23 Şubat 2017 tarihinde 7-1 kazandıkları UEFA Avrupa Ligi eleme maçında AZ Alkmaar'a karşı hat trick yaptı. Aynı sezonda takımıyla birlikte UEFA Avrupa Ligi'nde yarı finale kadar yükseldi ancak Ajax'a elendiler. Sezonu 49 maçta attığı 14 gol 12 asist ile tamamladı. Ağustos 2017'de kulüp kaptanı Maxime Gonalons, AS Roma'ya transfer olunca Fekir, kulübün yeni kaptan seçildi. 5 Kasımda tarihinde oynanan Rhône derbisinde AS Saint-Etienne'i 5-0 yendiler, Fekir maçta 2 gol attı. 84. dakikada attığı golden sonra 18 numaralı formasını taraftarlara gösterdi, AS Saint-Etienne taraftarları olay çıkartı. Fekir, daha sonra forma numarasıyla müstehcen bir gönderme yaptığını kabul etti. Fekir, ligi 30 maçta attığı 18 gol, 8 asistle tamamladı. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Lübnan Lübnan, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 21 Lübnanlı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Libya Libya, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 30 Libyalı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Monako Monako, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 22 Monakolu sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. 2018 Akdeniz Oyunları'nda Andorra Andorra, İspanya'nın Tarragona kentinde yapılacak 2018 Akdeniz Oyunları'na katılacaktır. 33 Andorralı sporcu Tarragona 2018'de mücadele verecektir. İtalya cumhurbaşkanı İtalya cumhurbaşkanı veya resmî adıyla İtalya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı (), İtalya'nın devlet başkanıdır. Cumhurbaşkanı, ulusal birliği temsil etmekte olup İtalya siyasetinin anayasaya uymasını garanti eder ve aynı zamanda İtalya Silahlı Kuvvetleri'nin başkomutanıdır. Cumhurbaşkanının dönem sınırı bulunmamakla birlikte 2013 yılına kadar hiçbir cumhurbaşkanı ikinci dönem aday olmamıştır. Günümüzdeki cumhurbaşkanı 3 Şubat 2015 tarihinden itibaren Sergio Mattarella'dır. Giovanni Di Veroli Giovanni Di Veroli (d. 11 Ağustos 1932 – ö.1 Haziran 2018), İtalyan eski profesyonel futbolcudur. 1952-57 yılları arasında defans mevkiinde Lazio SS takımında oynamıştır. Di Veroli Yahudi asıllı bir ailedem gelmiş olup alt yapı kariyerine Yahudi futbol takımı olan Blue Star'da başlamıştır. Quirinal Sarayı Quirinal Sarayı (), İtalya'nın başkenti Roma'da bulunan bir saraydır. Saray, İtalya cumhurbaşkanının üç resmî ikametgâhından biridir. Saray, Quirinal Tepesi'nde yer almaktadır ve 30 Papa, dört kral ve 12 cumhurbaşkanına ev sahipliği yaptı. Quirinal Sarayı, 110.500 m²'lik bir alan ile dünyanın dokuzuncu büyük sarayıdır. Ashley Scott Ashley McCall Scott (d. 13 Temmuz 1977, Metairie), Amerikalı oyuncu, seslendirme sanatçısı ve modeldir. 2001'de vizyona giren "Yapay Zeka" ("A.I. Artificial Intelligence") filmiyle oynculuk kariyerine başlamış; "Dark Angel", "Birds of Prey" ve "Jericho" dizilerinde başrol oynamıştır. Daša Drndić Daša Drndić (d. 10 Ağustos 1946, Zagreb –ö. 5 Haziran 2018, Rijeka), Hırvat kadın yazar ve romancı. Belgrad Üniversitesi'nde İngilizce ve edebiyat eğitimi aldı. Drndić, Fulbright bursu ile gittiği Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Güney Illinois Üniversitesi'nde tiyatro ve iletişim alanında yüksek lisans derecesi aldı daha sonra Case Western Reserve Üniversitesi'nde eğitime devam etmiştir. Doktora programını daha sonra öğrenim için gittiği Rijeka Üniversitesi'nde aldı. Uzun yıllar Radyo Belgrad drama bölümünde çalıştı ve o dönemde çok sayıda radyo oyunu yazdı ve üretti. Ayrıca yayıncılık alanında çalıştı. Bir dizi kitabın yazarı olan Drndić, birçok dilde tercüme edilmiş olan ödüllü romanı “Sonnenschein” (2007) ile tanınmaktadır. "Trieste" başlığı altında yayınladığı eseri Ellen Elias-Bursać ve kendisi tarafından İngilizceye çevrildi. Bağımsız Yabancı Kurgucu Ödülü'ne aday gösterildi. Daha önceki romanlarından olan "Leica Format" Celia Hawkesworth tarafından çevrilmiştir.. 2017 yılında son romanı "Belladonna", New Directions Yayıncılık tarafından İngilizce olarak yayınlandı (ayrıca Hawkesworth tarafından tercüme edildi). Drndić, 5 Haziran 2018'de Rijeka'da, iki yılmücadele ettiği kansere yenilerek 71 yaşında yaşamını yitirmiştir. İtalya'nın idari bölümleri İtalya'nın idari bölümleri, 2017 yılı itibarı ile beşi özerk olmak üzere 20 bölge ("regioni"), 14'ü metropolitan şehir olmak üzere 107 il ("province") ve 7983 belediyeden ("comuni") oluşmaktadır. Rina Rina şu anlamlara gelebilir: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Gözlemevi Ondokuz Mayıs Üniversitesi Gözlemevi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi tarafından işletilen, yer tabanlı bir astronomik gözlemevidir. 1 Haziran 2006'da kurulan gözlemevi Samsun'un 14 km kuzeybatısındaki üniversite kampüsünde yer almaktadır. Yolun Sonu Yolun Sonu ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Özel Tim Özel Tim ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Indica Indica, 2001 yılında kurulan pop rock eğilimlerine sahip bir Fin senfonik metal grubudur. Sony Music'ten Jani Jalonen gruba ilgi duymaya başlamış ve 2003 yılında bir kayıt sözleşmesi imzalanmıştı. Indica'nın ilk albümü Ikuinen virta 2004'te piyasaya sürülmüştü. O zamandan beri Finlandiya'da platin kayıt satışı gerçekleştirmiştir. Indica, kendi şarkılarının İngilizce uyarlamalarını gerçekleştirdikleri 2007'deki İskandinavya turu sırasında Nightwish'i desteklemişti. Nightwish'ten Tuomas Holopainen bir sonraki albüm olan Valoissa'yı üretirken, şarkıların birçoğu Pip Williams'ın orkestra yeteneklerini ve şarkı söyleyen sanatçı Rory Winston'un edebi yeteneklerini barındırmaktaydı. Grup, ayrıca Nightwish'in Dark Passion Play turunun 2. yarısı için İsveçli Pain grubu ile birlikte bir araya gelmişti. Johanna Salomaa (vokal, keman) (takma adı Jonsu), Heini Säisä (bas), Sirkku Karvonen (klavyeler), Jenny Julia Mandelin (gitar) ve Laura Häkkänen (davul) 2001 yılında Indica'yı kurdu. Bundan önce kızlar çocukluklarını klasik müzikle çevrelemiş ve birkaç farklı grupta da yer almışlardı. 2002 Noelinde Indica, Peter Kokljuschin ile bir yönetim sözleşmesi imzalamış ve 2003'te, Indica'nın ilk albümleri için çalışmaya başlamasıyla sonuçlanan SonyMusic ile albüm anlaşması imzalanmıştı. Albüm, Gabi Hakanen ve Erno Laitinen tarafından ortaklaşa üretilmiş ve bundan sonra üç albümden oluşan Indica ve Erno'nun yolculuğu başlamıştı. 30.000 platin kayıt satan ilk albüm olan "Ikuinen virta" 2004'te piyasaya sürülmüş ve bu albümden başlık parçasının yanı sıra "Scarlett" şarkısı tekli olarak piyasaya sürülmüştü. Indica'nın ikinci albümü "Tuuliset tienoot" 2005 Sonbaharında piyasaya sürüldü ve 20.000'den fazla disk satmaya devam etti ve üçüncü albümü "Kadonnut puutarha" 2007 baharında piyasaya sürüldü. Indica'nın beste ve şarkı sözleri bestecilik kariyerine okula gitmeden önce, küçük 'senfoniler' için uzun iki çubuk yazarak başlayan grubun şarkıcısı Jonsu tarafından yazılmıştır. Jonsu, beste yapma ve söz yazmanın en büyük ilham kaynağının filmlerden gelen müzik olduğunu açıklamıştır. Yazdığı sözler kendi hayatından, arkadaşlarının hayatlarından ve aynı zamanda hayallerden kaynaklanmaktadır. Gösterişli ve canlı s
ahne varlığıyla ve ayırt edici müzikleriyle tanınan Indica, 2007 yılında yurtdışına çıkmaya başlamış, İskandinav turları sırasında Nightwish için destek eylemi yapmıştı. Indica diğer İskandinav ülkelerinde iyi karşılanmıştı. Indica ve Nightwish yöneticisi Tuomas Holopainen arasındaki sıkı işbirliği, bir sonraki albümü oluşturma amaçlı bu turneyle başlamıştı. Tuomas, 2008 Sonbaharında yayınlanan "Valoissa" ('Işıklar İçinde') adlı Indica'nın dördüncü uzun soluklu çalışmasının yapımcısıydı. İlk tekli "Pahinta tänään" ('Bugünün En Kötüsü') 8 Mayıs 2008'de, ardından onu "Valoissa" Ağustos 2008'de ve tüm eşlik eden müzik videoları ile birlikte Ocak ayında "10 h myöhässä" ('10 Saat Geç') çıkışı izledi. "Pahinta tänään: Kokoelma" adlı bir derleme albümü 21 Ekim 2009'da Finlandiya'da piyasaya sürüldü ve dört yeni veya yayınlanmamışlarla birlikte eski parçaları içeriyordu. Bu yayınlanmamış şarkılarından biri de "Valokeilojen vampyyri" idi (Web sayfalarında 'Işık hüzmelerindeki Vampir' olarak çevrildi, ancak daha kesin olarak 'Sahne ışığındaki Vampir' olarak tercüme edilir). Bu, 2004'te birkaç konserde çalınan eski bir Indica şarkısıydı ve Indica bir daha asla duyulmayacağını söyledi. Bu şarkı aynı zamanda son tekliydi ve Indica'nın ilk günlerinin temasıyla bir video yapıldı. Grubun ilk İngilizce albümü "A Way Away" ('Bir yol uzakta'), 2 Haziran 2010'da piyasaya sürüldü. Daha önce yayınlanmış bazı bestelerin İngilizce olarak yeniden yorumlanmış halinden oluşuyordu. Yeniden yazılanlar arasında, "Kadonnut puutarha" ('Kayıp Bahçe')'dan "Pahinta tänään", "Noita" ('Cadı') ve "Tuuliset tienoot" ('Rüzgarlı Kontluk')'dan "Vuorien taa" ('Dağların Ötesinde') "Büyüleyici Kadın Şarkısı" olarak yeniden yazıldı. Web sitelerinde kısa bir parça ve YouTube'da canlı performanslar ve diğer birkaç İngilizce uyarlaması bulunur. Şarkı albüm için değiştirilmiş olarak ve "Islands of Light" ('Işık Adaları') adını aldı. "A Way Away", Tuomas Holopainen tarafından yapımın yanı sıra şair ve senarist Rory Winston'un tüm şarkılarını ve Pip Williams'ın düzenlediği şarkıları da içeriyordu. Fransız fotoğraf sanatçısı Denis Goria (Nightwish, PAIN, Amorphis, Hypocrisy, NAKED, TAROT, The Hellacopters...) tarafından bu albüm için Tokyo'da iki video kaydedildi. İngilizce olarak yeniden yapılan asıl Fin şarkıları, "Pahinta tänään", "Straight and Arrow" ('Düz ve Ok') ve "Valoissa", "In Passing" ('Geçerken') olarak yeniden adlandırıldı. Her ikisinin de videoları YouTube'da yayınlandı. 2013 Sonbaharında, grup yeni malzemenin piyasaya sürüleceğini açıkladı. 29 Kasım 2013'te grup yeni bir Fince tekli olan "Älä kanna pelkoa"'yı yayınladı. 24 Ocak 2014'te ise grup "Akvaario" ('Akvaryum') adlı yeni bir albüm çıkardı. Albüm eş anlı olarak "Shine" adıyla İngilizce olarak yayınlandı. "Shine"'dan çıkan ilk tekli "A Definite Maybe" ('Kesin Bir Belki') 6 Aralık 2013 tarihinde yayınlandı. 15 Ekim 2014'te gitarist Jenny gruptan ayrıldı. Indica, 22 Ağustos 2017'de, grubun resmi Facebook sayfasında, "İşte yine başlıyoruz" başlıklı bir resim yayınladı. Bu, grubun yeni bir albüm çalışması içinde olabileceğine dair spekülasyonlara yol açmıştı. Hollanda kadın millî sutopu takımı Hollanda kadın millî sutopu takımı, Hollanda'yı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. Dünya Şampiyonası'nda 1991 yılında olmak üzere bir, Dünya Kupası'nda 1980, 1983, 1988, 1989, 1991, 1993, 1997, 1999'de olmak üzere sekiz, Avrupa Şampiyonası'nda ise 1985, 1987, 1989 ve 1993 yıllarında olmak üzere dört şampiyonluğu bulunmaktadır. 2008'den beri takımın antrenörlüğünü Arno Havenga yapmaktadır. 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme ve play-off turları (diğer takımların yolu) 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme ve play-off turları (diğer takımların yolu), 24 Temmuz'dan 29 Ağustos 2018'e kadar oynanacak ve grup aşamasına katılacak 32 takımdan 2'sinin belirleneceği turlardan oluşmaktadır. Tüm saatler Orta Avrupa Yaz Zaman Dilimine göredir: Turnuvanın bu aşamasına liglerini şampiyon olarak tamamlamayan direkt olarak gruplara kalamayan takımlar yer almaktadırlar. Takımlar: Play-off turunu kazanan 2 takım 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazanır. Tüm elenen takımlar yoluna 2018-19 UEFA Avrupa Liginden devam eder. Aşağıdaki listede takımlar son 5 yılda Avrupa kupalarında kazandıkları puanlar ile oluşan 2018 UEFA katsayıları tablosuna göre sıralanmışlardır. İkinci ön eleme turunda 4 takım mücadele edecektir. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Birinci ayak maçları 24-25 Temmuz, ikinci ayak maçları 31 Temmuz-1 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar Üçüncü ön eleme turunda 12 takım mücadele edecektir: 2 takım turnuvaya bu turdan dahil olacak diğer 10 takım ise ikinci ön eleme turundaki rakiplerini eleyerek bu tura katılacaktır. Kura çekimi 23 Temmuz 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 7-8 Ağustos, ikinci ayak maçları 14 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar Bu turda 8 takım mücadele edecektir. 2 takım bu turdan itibaren kupaya katılmış 6 takım ise üçüncü on eleme turunu kazanarak gelmiştir. Kura çekimi 6 Ağustos 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci maçlar 21-22 Ağustos, ikinci maçlar 28-29 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar 2018 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimi 2018 Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimi, 8 Haziran 2018'de New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde, genel kurulun 72. oturumunda düzenlenen seçim. Seçim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 10 geçici üyesinden 5'ini belirlemek üzere düzenlendi. Oylama sonucunda Almanya, Belçika, Dominik Cumhuriyeti, Endonezya ve Güney Afrika, konseyin beş yeni geçici üyesi olarak seçildi. Beş ülkenin BM Güvenlik Konseyi'ndeki geçici üyelik görevi 1 Ocak 2019'dan itibaren başlayacak ve iki yıl sürecek. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler adına bağlayıcı karar verebilen, gerektiğinde yaptırım ve askeri güç kullanma yetkisi veren tek yasal organdır. Toplam 15 üye ülkenin oluşturduğu BM Güvenlik Konseyi'nde Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Çin, Fransa ve Rusya daimi üye statüsündedir ve bu beş üyenin veto yetkisi bulunmaktadır. Geri kalan 10 üye ülke ise Birleşmiş Milletler'in 5 coğrafi grubu olan Afrika, Batı Avrupa ve Diğerleri, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Karayipler ve Doğu Avrupa grupları arasından iki yıl için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından seçilmektedir. Geçici üyelerden 5'i her yıl yenilenmektedir. Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilebilmek için 193 üyeli BM Genel Kurulunda yapılacak seçimde toplam oyların üçte ikisini almak gerekmektedir. Halen Konsey üyesi olan Bolivya, Etiyopya, Hollanda, İsveç ve Kazakistan'ın görev süreleri 31 Aralık 2018'de sona erecektir. Daha önce hiç Güvenlik Konseyi üyesi olmayan İsrail, 1948'deki bağımsızlık ilanından sonra ilk kez Batı Avrupa ve Diğer Devletler Grubu'ndan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimi olmayan üyeliği için aday oldu. 4 Mayıs 2018'de partner ülkelerle yürüttüğü temaslar sonucunda gerekçe göstermeden adaylıktan çekildi. Reuters haber ajansına açıklamada bulunan bir BM kaynağı, "İsrail'in yarıştan, kazanma şansının düşük olması nedeniyle" çekildiğini söyledi. İsrail'in adaylığını ertelediğini açıklamasının ardından bu gruptan Belçika ve Almanya geçici üyeliğe aday olarak kaldı. Seçimlerde, Almanya, Belçika, Güney Afrika ve Dominik Cumhuriyeti'nin adaylığına karşı çıkan olmadı. BM Genel Kurulunda yapılan oylamada en büyük rekabet Asya-Pasifik ülkeleri grubundan Endonezya ve Maldivler arasında yaşandı, ancak oylamayı Endonezya 46'ya karşı 144 oyla kazandı. Batı Avrupa ve Diğer Devletler Grubu'ndan Almanya ve Belçika BM Güvenlik Konseyine daha önce 5'er kez seçilmişti. BMGK'da geçici üyelik için 8 yılda bir adaylığını koyan Almanya, en son 2011-2012 yıllarında konseye seçilmişti. Afrika grubundan seçilen Güney Afrika da BMGK'da üçüncü kez koltuk kazanmış oldu. Latin Amerika ve Karayipler Grubu'ndan Dominik Cumhuriyeti ise Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine ilk kez seçildi. Eunice Gayson Eunice Gayson (d. 17 Mart 1928, Croydon, Surrey – ö. 8 Haziran 2018), Tanınmış İngiliz aktris. James Bond'un kız arkadaşı Sylvia Trench rolüyle serinin iki filmi olan ("Dr. No" ve "From Russia with Love") 'da yer almıştır. Oyuncu sinema tarihindeki ilk Bond kızıdır. Daha sonraki devam filmlerinde Gayson'un Miss Moneypenny olarak rol alması düşünülürken bu rol başka bir aktris olan Lois Maxwell'in olmuştur. Sinema Tarihi'nin ilk Bond kızı İngiliz aktris Eunice Gayson 8 Hazira 2018'de Londra'da 90 yaşında ölmüştür. Remzi Gören Remzi Gören, Prof. Dr. (d. 1968, Ünye), Malzeme bilimi mühendisi, akademisyen, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi rektörü. 1968 yılında Ünye’de doğdu. 1988 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü'nde başladığı lisans eğitimini 1992'de tamamladı. Lisansüstü çalışmalarını Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaptı. 1994-2001yılları arasında araştırma görevlisi unvanıyla Sakarya Üniversitesi’nde çalıştı. 1995'te yüksek lisansını tamamlayıp 1999'da doktor unvanını aldı. 2001 yılından yardımcı doçent unvanıyla Dumlupınar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü'ne atandı. 2006'da doçent, 2011'de profesör unvanını aldı . 2015 yılında Dumlupınar Üniversitesi'nde yapılan rektörlük seçimini kazandı ve bu göreve atandı. 23 Mart 2015'te Prof. Dr. Ahmet Karaaslan’dan görevi devraldı. Halen Kütahya Dumlupınar Üniversitesi rektörlüğü görevini sürdürmektedir. Prof. Dr. Remzi Gören, evli ve 2 çocuk babasıdır. Viktor Tolmachev Viktor Tolmachev (d. 11 Ağustos 1934 – ö.7 Haziran 2018), Rus mühendis ve tasarımcıdır. Rus Doğa Bilimler Akademisi üyesi olup Antonov An-124 Ruslan ve An-225 Mriya nakliye uçağının baş tasarımcısıydı. Tolmachev 1934 yılında Kurs
k'ta doğdu. 1959 yılında Ulusal Havacılık ve Uzay Üniversitesi- Harkiv Havacılık Enstitüsü'nden mezun olduktan sonra Kiev, Ukrayna'daki Antonov Tasarım Bürosuna katıldı. Orada olduğu süre boyunca, An-2, An-8, An-10, An-12, An-14, An-24, An-22, dahil olmak üzere, hemen hemen her Antonov uçağının tasarımına, mühendisliğine ve güncellenmesine katılmıştır. An-26, An-32, An-28 ve dev An-225 Mriya vb. sayılabilir. Tolmachev daha sonra An-124 operatörlerinden biri olan Volga-Dnepr Havayolları Teknik Direktörü idi. Orada Volga-Dnepr'ın ağır kaldırma filosunun uçuşa elverişliliğini başardı ve An-124'ün halefi için planlamaya katıldı. Rus mühendis ve tasarımcı Viktor Tolmachev 7 Haziran 2018'de 83 yaşında ölmüştür. Feng-Ting kuo Feng Ting-kuo (; d. 24 Eylül 1950 –ö. 5 Haziran 2018), Tayvanlı-Çinli siyasetçidir. 1985-1988 yılları arasında Taipei Kent Konseyi'nde görev yaptı ve 1992 ile 1996 yılları arasında Çin Ulusal Meclisi'ne girdi. Daha sonra 2008 yılına Yasama Dönemi'ne kadar Taichung ilçesini parlamentoda temsil etti. Tayvanlı-Çinli siyasetçi Feng Ting-kuo 5 Haziran 2018'de sabah erken saatlerde 67 yaşında geçirdiği kalp yetmezliği nedeniyle ölmüştür. Frank Lentini Francesco "Frank" A Lentini (18 Mayıs 1889 − 21 Eylül 1966) bir İtalyan-Amerikan şovmen. Parazit ikizi ile doğan Lentini'nin üç bacağı vardı. Sicilya'nın Rosolini bölgesinde, 12 çocuklu bir ailenin (yedi kız, beş erkek) üyesi olarak doğan ve üç bacak, 4 ayak ve 2 tane cinsel organa sahip kişidir. Chris Hansen Christopher Edward "Chris" Hansen (d. 13 Eylül 1959) kilo verme programlarını teşvik eden Amerikan ünlüsü. Halid el-Harbi Halid bin Uveyd bin Muhammed el-Harbi (; d. 1966) veya takma adıyla Ebu Süleyman el-Mekki (), Suudi İslamcı ve el-Kaide üyesidir. Mekke'de din öğretmeni olarak çalıştı. 1980'lerde, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesinde, Sovyet güçlerine karşı savaşan yabancı mücahitlere katıldı. 1992'de Bosna-Hersek'e hareket ederek katıldığı Bosna Savaşı'nda bir bacağını kaybetti. Savaşın 1995'te sona ermesinin ardından da ülkede kalmaya devam etti. 1997'de, "teröristlere yardım ve yataklık" suçlamasıyla Bosna-Hersek hükûmeti tarafından aranan 19 kişiden biriydi. Bosna-Hersek sonrasında kendisi hakkındaki ilk veriye 2001'de erişildi. Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı tarafından 13 Aralık'ta yayımlanan bir videoda kendisi; Usame bin Ladin, Eymen ez-Zevahiri ve Süleyman Ebu Geyt ile 11 Eylül saldırıları hakkında sohbet etmekteydi. Bakanlığın açıklamasına göre Kasım ayı ortalarında oluşturulan video, Afganistan'ın Celalabad şehrindeki bir eve Amerikan güçleri tarafından yapılan bir baskın sonrasında ele geçirilmişti. Terörizmle Savaş'ın başlatılmasından sonraki birkaç yıl boyunca Afganistan'ın İran sınırına yakın bölgede yaşadığı belirtilen el-Harbi, 13 Temmuz 2004'te Tahran'daki Suudi Arabistan büyükelçiliğine teslim oldu ve Suudi yetkililer tarafından tutuklandı. Carefree Carefree Johnson & Johnson'dan (orijinal adı tamponlar olmasına rağmen) bir günlük peddir. ABD'de Carefree markası daha önce McNeil Consumer Healthcare tarafından pazarlandı ve şu anda Edgewell Personal Care (Johnson & Johnson'ın diğer ABD kadın hijyen markalarıyla birlikte) tarafından pazarlanmaktadır. "Carefree" külot astarı 1976 yılında piyasaya sürüldü. 27 Mayıs 1976'da tescilli marka olarak kaydedildi. 1997 yılında "Carefree" ABD sağlık koruma pazarında% 10 pazar payı elde etti. 2001 yılında siyah günlük ped "Carefree Black" piyasaya sürüldü. 2008 yılında "Carefree", 2012 yılında durdurulan "Ultra Koruma" serisini tanıttı. 2012 yılında, marka Yeni Zelanda ve Avustralya'da Carefree Acti-Fresh pedleri için "vajina" kelimesini içeren tartışmalı TV reklamları yayınladı. Reklamın görüntülendiği anda Reklam Standartları Bürosu dokuz şikayet aldı. Bağdat'ın yuvarlak şehri Bağdat'ın yuvarlak şehri (Al-Mansur şehri de denir: "barış kenti") MS 762–767 yıllarında inşa edilen Bağdat, Irak'taki antik bir şehirdi. Bugün antik Al Mansur şehrinin sadece birkaç kalıntıları vardır. Dyrrhachium Muharebesi (1018) Dyrrhachium Muharebesi, Şubat 1018'de gerçekleşmiş Bizans-Bulgar savaşlarının bir parçasıdır. Bulgar çarı İvan Vladislav, Adriyatik Denizi'nin güneydoğu kıyısındaki gücünü tesis etmeye çalışması sonucu oldu. Dyrrhachium'a (Arnavutluk'taki bugünkü Dıraç) karşı bir orduya komuta etti ve orayı kuşattı, ancak şehrin savunucularının karşı saldırısı sırasında öldürüldü. Bu, Birinci Bulgar İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasındaki yüzyıllık mücadelenin son Muharebesiydi. Vladislav’ın ölümünün ardından gelen aylarda topraklarının çoğunluğu çoğunun Bizans imparatoru II. Basileios'a boyun eğdi, son bağımsız bölge (Sirmium) 1019'da bastırıldı. 1014 yılında Belasitsa Muharebesi ve çar Samuil'in ölümü sonrası Bulgar devleti iç kargaşa yüzünden istikrarsızlaştı. Ertesi yıl Samuil'in oğlu ve halefi Gavril Radomir, Bizans imparatorunun kışkırtması ile kuzeni İvan Vladislav tarafından öldürüldü. Yeni Bulgar hükümdarı, Dyrrhachium üzerindeki kontrolü II. Basileios'a devretmek kaydıyla kısa süreli bir barış üzerinde mutabık kaldı. İki taraf da sözlerini tutmadı ve savaş 1015 sonbaharında yeniden patladı. Vladislav, Dyrrhachium'a saldırırken, II. Basileios Bulgarların başkenti Ohri'yi ele geçirdi fakat daha sonra Manastır (Bitola) Muharebesi'nin sonucu şehri terk etmek zorunda kaldı. Mutlak bir sonuç olmadan, savaş iki yıl daha sürdü. 1017 yılında II. Basileios, Vodina yakınlarında Setina'da Bulgarları mağlup etti fakat bu zaferden yeterince yararlanmayıp, Konstantinopolis'e döndü. Vladislav bundan "strategos"u "patrikios" Nikitas Pegonitis tarafından müdafaa edilen Dyrrhachium'a bir başka saldırı düzenleyerek yararlandı. Muharebede bir garnizonun saldırısının ardından Bulgar çarı öldürüldü ve askerleri çekilmek zorunda kaldı. Bu olay Bulgar soylularının (Boyarar) çoğunun II. Basileios'a teslim olmasına yol açtı. Sınırlı direniş bastırıldı ve Bulgaristan bir Bizans eyaleti oldu. Theo Frilet Theo Frilet (d. 1987; Paris), Fransız aktördür. 2003'ten 2005'e kadar Cours Florent'e katılmadan önce Paris WRZ Tiyatrosu'nda oyunculuk eğitimi aldı. Oyunculuğa 2006 yapımı Tv flmi "Un jour d'été" ile başlamıştır. Oyuncunun yer aldığı yapmlar arasında; "Nés en 68" (2008), "Nos 18 ans" (2008), "Plein sud - Andando a sud" (2009), "[Saïgon, l'été de nos 20 ans" (2011) ve "Quartier latin" (2013) sayılabilir. 2013'te Amerikalı aktör Jamie Bell'in "Snowpiercer" filminin Fransızca versiyonunda yer alan. Frilet aktif oyunculuk kariyerini yeni yapımlarla sürdürmektedir. Rod Paradot Rod Paradot (d. 4 Nisan 1996), Fransız oyuncu. 2016 yılında Standing Tall filmindeki rolüyle En Çok Umut Vadeden Erkek Oyuncu dalında César Ödülü'nü kazanmıştır. Melkani Melkânî terimi, çeşitli Bizans Riti Hıristiyan kiliselerini ve Orta Doğu kökenli üyelerini tanımlamaktadır. Terim, Orta Sâmîlerin "kraliyete dair" anlamına gelen M-L-K kökünden gelmektedir. Süryanicede Malkoyo (ܡܠܟܝܐ), İbranicede מלך 'Melk-i veya Meleh-i ve Arapçada ملكاني Melkânî şeklinde bulunur.Bundan dolayı da İstanbul Krallığının oluşturduğu ruhanîlerin kral yanlısı bir mezhebi olduğu söylenebilir. Yitzchak Lowy Yitzchak Lowy (1887-1942), Polonyalı Yidiş tiyatro oyuncusu. Yitskhok Levi, Jizchak Löwy, Jacques Levy, Djak Levi olarak da bilinmektedir. Lowy, Varşova, Polonya'da doğdu. 1907'de bir Yidiş tiyatro grubuna katıldı ve Doğu ve Batı Avrupa'yı gezdi. Ekim 1911'den 1912'ye kadar, topluluk, Lowy'nin Franz Kafka ile iyi arkadaş olduğu Prag'da yer aldı. Treblinka imha kampında öldürüldü. Oskar Baum Oskar Baum (d. 21 Ocak 1883, Plzeň - 20 Mart 1941, Prag), Çek müzik eğitimcisi ve yazarı. Baum, Prag'da bir Yahudi kumaş eşya tüccarının oğluydu. Doğumundan itibaren görme sorunları yaşadı. Sekiz yaşındayken gözünün görüşünü kaybetti ve bir on bir yaşındayken bir fırtına sırasında, tamamen görme yetisini kaybetti. Artık okula gitmediği için sınıf öğretmeni onu Viyana'ya, bir lise olan Körler için İsrailliler Enstitüsü'ne gönderdi. Orada müzik danışmanı olarak eğitim aldı ve org ve piyano çalmayı öğrendi. 1902'de, öğretimini bir kenara bırakıp Prag'a döndü. Baum, yaşamını bir sanatçı olarak kazanmış ve bir sinagogda koro şefi olarak çalışmıştır; daha sonra piyano öğretmeni oldu. 1904'te Baum, Max Brod'un Franz Kafka ve Felix Weltsch ile tanışmasını sağladı. Üçü, Baum ile yakın arkadaş oldu ve Baum'un Margaret Schnabel ile evlenmesinden sonra, çiftin dairesi Prag Çemberi'nin buluşma yeri oldu. Burada, arkadaşlar birbirlerinin edebi metinlerini okumaya çalıştılar fakat aynı zamanda yabancı metinleri ve oda müziğini keşfetme konusunda da hevesliydiler. Bu süre zarfında Kafka ve Baum arasındaki canlı bir yazışma başladı. Pierre Deladonchamps Pierre Deladonchamps (d. 1 Haziran 1978), Fransız oyuncu. En Çok Umut Vadeden Erkek Oyuncu dalında César Ödülünü kazandığı ve başrolünü oynadığı "Stranger by the Lake" adlı gerilim filmi ile bilinmektedir. "A Kid" (2016) adlı filmdeki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında César Ödülü'ne aday gösterilmiştir. 2015 yılında Fransa Hükümeti tarafından Sanat ve Edebiyat Nişanı aldı. Recep İvedik 6 Recep İvedik 6, Togan Gökbakar'ın yönettiği ve senaryosunu Şahan Gökbakar ile birlikte yazdığı Türk komedi filmi. "Recep İvedik" film serisinin altıncı filmidir. Filmin başrollerinde Şahan Gökbakar, yer almaktadır. Film, 2019'de yılında vizyona girecek. filmin yapımcılığını Çamaşırhane Film yapmaktadır. Kan kardeş Kan kardeş, akraba olan veya olmayan iki ya da daha fazla erkeğin birbirine sadakat yemini etmesidir. Modern zamanlarda genellikle bu durum bir ritüelle oluşmaktadır. Kan kardeşi olacak kişiler genellikle parmak, el ya da önkol kısmında küçük bir kesik oluşturur ve kişiler bu kesikleri birbirine bastırır. Bu, kan kardeşlerden birinin kanının diğerinin damarlarında akmasına dayanan bir fikirdir. Fakat bu olay, kan yoluyla bulaşan hastalıklar nedeniyle risk taşıyabilir. Modern zamanlarda, bazı çetelerin de kan paktı yaptığın
a dair söylentileri vardır. GoPro GoPro, Inc. , 2002 yılında Nick Woodman tarafından kurulan bir Amerikan teknoloji şirketidir. Aksiyon kameraları üretiyor ve kendi mobil uygulamalarını ve video düzenleme yazılımlarını geliştiriyor. Grégory Gadebois Grégory Gadebois (d. 24 Temmuz 1976), Fransız oyuncu. Catherine Hiegel ve Dominique Valadié'nin sınıfında CNSAD'da okudu. 2006'dan 2012'ye kadar Comédie-Française üyesiydi. Xcas Xcas matematikte kullanmak için bir bilgisayar programıdır. Xcas temel olarak Microsoft Windows, Apple MacOS ve Linux / Unix için temel bir Bilgisayar Cebir Sistemi (CAS) olan bir giac kullanıcı arayüzüdür. Giac C++ programlama dilinde yazılmıştır. Xcas denklemleri çözebilir ve grafik çizebilir. Xcas ve Giac, 2000 yılından bu yana Fransa'nın Grenoble (Isère) şehrindeki Joseph Fourier Üniversitesi'nde Bernard Parisse tarafından yönetilen bir grup tarafından geliştirilen açık kaynaklı projelerdir. Xcas ve Giac, daha önce Erable projesinden elde edilen deneyimlere dayanmaktadır. Setina Muharebesi Setina Muharebesi (), Bulgar ve Bizans orduları arasında modern Yunanistan'ın kuzeyinde Setina'da (Skopos) 1017 Sonbaharında gerçekleşmiştir. Bizans zaferi ile sonuçlanmıştır. On yıllarca süren savaştan sonra Bizans İmparatoru II. Basileios, Bulgar İmparatoru Samuil karşısında Belasitsa (Kleidion) Muharebesi'nde mutlak bir zafer kazandı. Samuil, 6 Ekim 1014'te bir kalp krizinden öldü ve Bizanslılar, Bulgar İmparatorluğu'nun politik kalbi olan Makedonya'ya derin bir şekilde nüfuz etme ve bazı önemli şehirleri (Manastır, Pirlepe, Vodina, Maglen) ele geçirme fırsatını yakaladılar. Samuil'in oğlu ve halefi Gavril Radomir, Bizans imparatorunun kışkırtması ile kuzeni İvan Vladislav tarafından 1015 yılında öldürüldü, yeni Bulgar hükümdarı, II. Basileios ile barış yapma teşebbüsü başarısız olmasından sonra, ülkesinin savunmasını düzenledi. İmparator tarafından yönetilen Bulgarlar, Pernik ve Ivats Krakra bir dizi kasaba ve kaleyi geri almayı başardılar. Bizanslılar Manastır (Bitola) Muharebesi'nde (1015 Eylül) ve Pernik kuşatmasında (1016 yazında) yenilgiye uğradılar. 1017'de II. Basileios, Bulgaristan'ı paralı askerlerin de bulunduğu büyük bir orduyla işgal etti. Amacı, Teselya ile modern Arnavutluk'un kıyısı arasındaki yolu kontrol eden Kesriye kasabasıydı. Ordusunun bir kısmını, Konstantinos Diogenes ve David Arianites'in komutaları altında Pelagonia'yı yağmalamak için gönderdi. II. Basileios'un kendisi de birkaç küçük Bulgar kalesini ele geçirmeyi başardı ancak Kesriye'yi ele geçirme çabaları boş kaldı. Bu arada Pernik ve Sofya valisi Krakra, 1001'den beri Bizans kontrolü altındaki kuzeydoğu Bulgaristan'a saldırmak için birlikler topladı. İvan Vladislav tarafından Peçenekler ile Bizanslılara karşı ortak bir sefer yürütmek için müzakereler yapması için emir aldı. Müzakere duyumlarını aldıktan sonra, II. Basileios Kesriye'den çekildi. Ancak Bulgarların Moesia'ya karşı saldırıya geçmesi, Peçeneklerin onları desteklemeyi reddetmesinin ardından gerçekleşmedi. II. Basileios, yine Bulgaristan'ı işgal etti ve Ostrovo ile Bitola arasında Cherna nehrinin güneyinde yer alan küçük Setina kalesini aldı. İvan Vladislav komutasındaki Bulgarlar, Bizans kampına yürüdüler. II. Basileios, Bulgarları püskürtmek için Diogenes altında kuvvetli birlikleri gönderdi ancak Bizans komutanının birliklerinin pusuya düşürüldüğü ve köşeye sıkıştırıldığı öğrendi. Diogenes'i kurtarmak için 60 yaşındaki Bizans İmparatoru ordusunun geri kalanıyla birlikte hareket etti. Bulgarlar, imparator tarafından kovaladıklarını anladıklarında geri çekildiler. Bizanslı tarihçi İoannis Skilicis'e göre, Bulgarlar çok sayıda can kaybına uğradılar ve 200 kişi esir alındı. Setina Muharebesi, savaşın sonucu üzerinde hiçbir etkiye sahip değildir. 1018 Ocak ayında II. Basileios, başkent Konstantinopolis'e geri çekildi. Bulgarlar, Dyrrhachium'un (modern Dıraç) Adriyatik limanına saldırdılar ve İvan Vladislav şehrin surları önünde ölümünün ardından direniş sonunda bitti. Aynı yıl, Birinci Bulgar İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu tarafından ilhak edildi. 1019'da Bizanslılar son Bulgar kalelerini ele geçirdiler. Markus Meckel Markus Yaş (* 18. Ağustos 1952 Müncheberg, Brandenburg) bir Alman politikacı (SPD) Alman Parlamentosunun (Bundestag) eski bir üyesi. 18. Mart 1990 ve 12. Nisan 20. Ağustos 1990 tarihlerinde Alman Demokratik Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı olarak içinde Büyük koalisyonda yer almıştır. Orta İtalya Orta İtalya Coğrafi Bölgesi ( veya sadece ) resmi-idari bir niteleme olmayıp, geniş kapsamlı kültürel, tarihsel ve coğrafi bir tanımlamadır. İtalya'nın coğrafi olarak kuzey kısmında bulunan coğrafi alanları ihtiva eder. İtalyan İstatistiksel Enstitüsü (ISTAT) tarafından kullanılan İtalya'nın beş resmi istatistiksel bölgesinden biridir. ISTAT tanimina gore Orta Italya Cografi Bolgesi Italya'da bulunan 20 idari bölgeden 4 tanesini kapsar: Lazio, Marche, Toskana ve Umbria. Bununla birlikte, coğrafi bölge olarak, Orta İtalya, kültürel ve tarihi nedenlerle genellikle Güney İtalya'nın bir parçası olan Abruzzo ve Molise idari bölgelerini de içerebilir. Orta İtalya coğrafi bölgesi bir çizme şekilli İtalyan karasının kuzey yukarı kısmını kapsamaktadır. Batısında Akdeniz'in birer parçaları olan Tiren Denizi ve Ligurya Denizi bulunur. Ana kara engebeli olup dik yamaçları bulunan ama zirveleri fazla yüksek olmayan "Kuzey Apenin Dağları" ve "0rta Apenin Dağları" ile kaplıdır. Orta İtalya bölgesinin %68.9 kısmı bu engebeli dağlık arazilerden olusur. Bu dağlardan çıkan akarsulardan en önemlileri olan daha kuzeyde olan (genellikle Toskana bölgesinde bulunan) Arno Nehri ve daha güneyde (genellikle Lazio bölgesinde bulunan) Tiber Nehri batı yönüne akıp batıda Akdeniz'e akarlar. Bu coğrafi bölgenin doğusunda Adriyatik Denizi kıyıları bulunur. Bu kıyılar Marche idari bölgesine aittirler . Marche idari bölgesinde bulunan akarsular gayet kısadırlar ve kazdıkları derin vadiler içinden büyük hızla Adriyatik Denizi'ne ulaşırlar. Orta İtalya'da bulunan göller şunlardır: (128 km² alanlı) Trasimeno Gölü, (113.5 km² alanlı) Bolsena Gölü ve (66.6 km² alanlı) Bracciano Glü. "Orta İtalya coğrafi bölgesi" nüfusu (resmi ISTAT 31 Aralık 2016 tahminine göre) 12,067,524 kişidir. Bu nüfus 58,052 km² yüzölçümü olan bir alana yayılmıştır. Bu rakamların açıkça gösterdiği gibi, Orta İtalya'nın nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 207.89 kişidir. "Orta İtalya coğrafi bōlgesi"nin ihtiva ettiği "İtalya idari bölgeleri " (alanları ve 2016 nüfus tahminleri ile) şunlardır: Bu coğrafi bölgede (31 Aralık 2016 ISTAT tahmini itibariyle) nşşfusu 50,000 kişiyi aşkın olan şu şehirsel komünler bulunmaktadır: Marche, Toskana ve Umbria, hemen kuzeydeki Emilia-Romagna ile birlikte, İtalya'nın politik bakimdan en solcu kanat bölgesidir. II. Dunya Savasi'ndan sonra 20. yuzyillarda yapilan secimlerde Italya Komunist Partisi'nin cogunluk halk oylarini aldigi bolgeredir. Ancak Lazio idari bolgesinin, Roma dışında, politik olarak muhafazakar olması bu idari bolgenin Güney İtalya ile paylaştığı bir politik özelliktir. Subay ve Komutan ile Konuşmalar Subay ve Komutan ile Konuşmalar (özgün adı: "Zabit ve Kumandan ile Hasbihal"), Mustafa Kemal Atatürk'ün Osmanlı ordusu ve askerlik ile ilgili görüşlerini yazdığı kitaptır. Eser, Mustafa Kemal Paşa'nın 1914 yılında Kurmay Yarbay rütbesiyle Sofya Askeri Ataşesi olarak bulunduğu sırada, Nuri Conker'in Zabit ve Kumandan adlı kitabına karşılık olarak yazılmıştır. Birbirini bütünleyen ve pekiştiren bu iki kitapta da iyi yöneticilik konusu işlenir. Her ikisi de, ordunun yaşadığı başarısızlığın asıl çözüm adresi olarak, komuta kademelerini gösterir . Kitabın ilk bölümünde Mustafa Kemal, Trablusgarp ve Balkan Savaşları'ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı ordusundaki aksaklıkları, hataların neler olduğunu ve bunları nasıl sezdiğini ve üstlerine sunduğu çözüm yollarını kaleme almıştır. Kitabın ilerleyen bölümlerinde bir subayın taşıması gereken özveri, ölümü göze alma, emri altındakileri sevk ve idare edebilme, taarruz ruhu, inisiyatif özellikleri hakkında Nuri Conker'in görüşlerine yakın düşüncelerini çeşitli örneklerle ifade etmiştir. Kitapta Türk kadınının toplumdaki yeri ve Türk ulusunun gelişmesine engel olan koşulların neler olduğuna ilişkin görüşler de yer almaktadır. Mustafa Kemal, eserin son bölümünde, Kuzey Afrika'da birlikte çarpıştığı korkusuz ve yiğit silah arkadaşlarını anmış ve onları "yüksek askerlik niteliklerine" sahip insanlar olarak tanımlamıştır . Mustafa Kemal Paşa, kitabını tamamladığı sırada I. Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle basımı ertelemek zorunda kalır. Mustafa Kemal Paşa ve Nuri Paşa, Çanakkale Savaşları'nda birlikte mücadele edip Türk ordusunun zaferinde önemli pay sahibi olurlar. Mustafa Kemal Paşa, kitabını ancak savaş sona erdikten sonra döndüğü İstanbul’da, 1918 sonunda yayımlar. Kitabın basımından altı ay kadar sonra da Anadolu’ya geçerek İstanbul ile ilişiğini keser. Kitap bir süre sonra Damad Ferid Paşa Hükümeti'nin aldığı karar gereği toplatılır. Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, ilk baskısından sonra 1956’da, Hasan Âli Yücel tarafından İş Bankası Kültür Yayınları’nın ilk kitabı olarak yayımlanmış, 2006'da sadeleştirilerek ve Atatürk ve Conker'in metinleri karşılıklı sayfalara konarak yeniden basılmıştır . Cumali Ceber 2 Cumali Ceber 2, 8 Haziran 2018'de vizyona giren, Halil Söyletmez'in oynadığı sinema filmi. Cumali Ceber karakterinin sosyal medyada tutmasının üzerine çekilmiştir. Film 'filminin devamıdır. Jun Fukuyama Jun Fukuyama ( "Fukuyama Jun"; 26 Kasım 1978 Fukuyama, Japonya), Japon erkek seslendirme sanatçısı ve şarkıcı. Özyürek Özyürek bir soyadıdır ve şu anlamlara gelebilir: İtalya'da seçimler İtalya, ulusal düzeyde iki meclisten oluşan bir Parlamento seçer: 630 üyeli Temsilciler Meclisi (Camera dei Deputati) ve 315 seçilmiş üyeli Cumhuriyet Senatosu (Senato della Repubblica), ayrıca birkaç senatör. Cumhurbaşkanı, ortak oturumda i
ki meclis tarafından yedi yıllık bir süre için seçilir. İtalya, tarihsel olarak, farklı parti sistemleriyle hem ulusal hem bölgesel birçok siyasi partiye sahipti. Son İtalya genel seçimleri 4 Mart 2018'de gerçekleştirilmiştir. Bloomberg News'te yazılan bir makaleye göre, seçmenler adaylardan bıkmışlardır. Bu nedenle, seçmen katılımı, 1970'lerden beri zorunlu bir oylama sistemi olmamasının yanı sıra, 1970'lerden beri büyük ölçüde azalmıştır. 2013'teki seçmen katılımı, İtalya halkının hükümetlerinin istikrarsızlığını nasıl hissettiğini açıklamaktadır. Chinatsu Akasaki Chinatsu Akasaki ( "Akasaki Chinatsu"; 28 Ekim 1986 Chiran, Japonya), Japon kadın seslendirme sanatçısı. Özgür ve açık kaynak kodlu Android uygulamalarının listesi Android üzerinde çalışan özgür yazılım ve Açık kaynak önemli uygulamaların kısa bir listesidir. 21. http://www.apkstub.com/ There are a number of third-party maintained lists of open-source Android applications, including: F-Droid F-Droid F-Droid, Android sistemi için Google Play Store'a benzer bir yazılım deposu. Proje tarafından barındırılan depo, proje gereği yalnızca ücretsiz yazılım uygulamalarını içerir. Uygulamalar, bir hesap ile kayıt olma gerektirmeden F-Droid web sitesinden veya istemci uygulamasından taranabilir ve yüklenebilir. Reklam, kullanıcı takibi veya ücretsiz olmayan yazılıma bağımlılık gibi "anti-özellikler", uygulama açıklamalarında işaretlenmiştir. Web sitesi ayrıca, barındırdığı uygulamaların kaynak kodunun yanı sıra F-Droid sunucusunu çalıştıran yazılımlar sunarak herkesin kendi uygulama havuzunu kurabilmesini sağlar. F-Droid istemcisini yüklemek için, kullanıcı Android ayarlarında "Bilinmeyen kaynaklar" dan yüklemeye izin vermeli ve resmi siteden APK (kurulabilir dosya) dosyasını almalıdır. Google Play Geliştirici Dağıtım Sözleşmesi'nin rekabet etmeme koşulu nedeniyle Google Play Store'dan F-Droid istemcisi için yükleme yapılamaz. Müşteri, gözetim, sansür ve güvenilmez internet bağlantılarına karşı dirençli olacak şekilde tasarlanmıştır. Anonimlik geliştirmek için Tor gizli servislerinde barındırılan HTTP proxy'lerini ve depolarını destekler. İstemci cihazlar, indirilmiş uygulamaları yerel Wi-Fi, Bluetooth ve Android Beam üzerinden diğer cihazlara uygulamaları dağıtabilir. F-Droid istemci uygulaması, yüklü F-Droid uygulamaları için güncellemeleri otomatik olarak sunacaktır. Ana F-Droid deposu paketlerini imzalamak için kendi anahtarlarını kullanır, bu yüzden daha önce başka bir kaynaktan yüklenen uygulamalar F-Droid üzerinden güncellemeleri almak için yeniden yüklenmelidir. Hyōka Hyōka (; "dondurulmuş tatlı"), Honobu Yonezawa tarafından yazılan bir gizem romanıdır. İlk cildi 2001 yılında yayınlanmış olup 2002 ve 2016 arasında beş ek cilt daha yayınlanmıştır. Taskohna tarafından çizilen manga uyarlaması, Kadokawa Shoten'in Monthly Shōnen Ace'ın Mart 2012 sayısında yayınlanmaya başlandı. Kyoto Animation tarafından hazırlanan ve Yasuhiro Takemoto'nun yönettiği 22 bölümlük anime uyarlaması, 22 Nisan-16 Eylül 2012 tarihleri arasında yayınlandı. Mari Asato'nun yönettiği ve Kento Yamazaki ve Alice Hirose'nin oynadığı bir canlı aksiyon filmi 3 Kasım 2017'de yayınlandı. Lise öğrencisi Hotaro Oreki'nin ablasının isteğiyle hayali Kamiyama Lisesi Klasik Edebiyat Kulübü'ne kapatılmaktan kurtarmak için Eru Chitanda, Satoshi Fukube ve Mayaka Ibara ile birlikte katılır. Hikâye, Hotaro'nun kulübüne ve Eru'nun isteklerine yardımcı olmak için çeşitli gizemleri çözmeye başlamalarını anlatmaktadır. Grand Grand ilçesi veya Grand County, Amerika Birleşik Devletleri' nin Colorado eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,843'tür. İlçenin merkezi Hot Sulphur Springs şehridir. Yo-kai Watch: İlk Film: Doğumun Sırrı, Meow! Yo-kai Watch: İlk Film: Doğumun Sırrı, Meow!, Japonya'da Yo-kai Watch altında yayınlandı, İzle: Tanjō no Himitsu da Nyan!, [A] Shigeharu Takahashi tarafından yönetilen bir 2014 Japon animasyonlu fantezi macera filmi ve Yo-kai Watch serisinin bir parçası olarak Shinji Ushiro. [3] [4] Film Japonya'da 20 Aralık 2014'te yayınlandı. [3] Bunu Enma Daiō'den 19 Aralık 2015'te çıkan Itsutsu no Monogatari da Nyan! Tarafından takip etti. [5] Türkiye'de film Buena Vista International tarafından da Bir gece, kötü Yo-kai Kin ve Gin, Nate Adams'ın Yo-kai Watch'larını çalmalarına yardımcı olmak için Dame Dedtime'ın insanlara ve Yo-kai'nin arkadaş olmasını engellemelerine yardım etmek için! Daha sonra, Yo-Kai'nin gerçek olduğunu söyleyen Meganyan'la karşılaşır. O ve mürettebat Nate'in büyükannesine gidiyor, bir gölge ile karşılaşıyor ve kovalamakta, ancak boşuna. Meganyan, vücudundaki mantarı çıkarmasını istiyor - enerjisini baskılayan mantar. Nate onu çekmemeye karar verir ve Jibanyan ve Fısıltı'nın onun için çekmesini ister, ama boşuna. Nate onu dışarı çıkardı ve o ve ekip pembe dumanla kaplı. Yo-kai Hovernyan'dan yardım alır - ve Yo-kai Watch'un ilk kez Nate'in kendi büyükbabası Nathaniel tarafından çocukken icat edildiği 60 yıl boyunca Nate, Whisper ve Jibanyan'ı geri almak için bir zaman taşı kullanır. Dame Dedtime bunun haberini alır ve insan dünyasını Yo-kai dünyasından daha ileriye götürmek için bir plan dener. Birlikte, iki erkek Dame Dedtime ve onun kötü Wicked Yo-kai minions ile dünyayı kötü planlarından kurtarmak için savaşırlar. Schwäbisch Hall Schwäbisch Hall () Almanya'nın Baden-Württemberg eyaletinde yer alan bir kasabadır. Kasabanın nüfusu 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 38,827'dir. San Marco Meydanı San Marco Meydanı (), İtalya'nın Venedik kentinde bulunan bir meydandır. Meydan, Venedik'in sosyal, dini ve politik merkezi olup San Marco Kilisesi, Aziz Mark'ın Çan Kulesi, Torre dell'Orologion ve Ducale Sarayı gibi kentin önemli simgelerine ev sahipliği yapmaktadır. Napolyon Bonaparte'nin San Marco Meydanı'na "Avrupa'nın en güzel çizim odası" olarak adlandırdığı rivayet edilmektedir. Piazza del Campo Piazza del Campo, İtalya'nın Siena kentinde bulunan bir meydandır. Meydan, Avrupa'nın en büyük Orta Çağ meydanlarından biri olarak kabul edilmekte olup güzelliği ve mimari bütünlüğü dünyaca ünlüdür. Palazzo Pubblico ve Torre del Mangia'nın yanı sıra çeşitli "palazzi signorili" kabuk şeklindeki meydan ile çevrelemektedir. Kuzeybatı köşesinde Fonte Gaia yer almaktadır. Yılda iki kez bir at yarışı olan Palio di Siena, meydanın çevresinde düzenlenmektedir. Meydan, aynı zamanda yıllık yol bisiklet yarışı Strade Bianche'nin son kısmıdır. 2018 Monako Grand Prix 2018 Monako Grand Prix (resmi adıyla Formula 1 Grand Prix de Monaco 2018) 27 Mayıs 2018 tarihinde Monako'da gerçekleşen 2018 sezonu Formula 1 yarışı. Circuit de Monaco'da 78 tur üzerinden gerçekleştirilen yarış Monako'da gerçekleştirilen yetmiş altıncı yarıştır. Sıralama turlarını 2016 Monako Grand Prix'inden beri ilk kez kariyerinde pol pozisyonu elde eden Daniel Ricciardo yarışa birinci sırada başlamıştır. Yarışa ilk sıradan başlayan Red Bull Racing-TAG Heuer'in pilotu Avustralyalı pilotu Daniel Ricciardo kazanırken bu Ricciardo'nun bu sezonki 2. toplamda 7. zaferi olmuştur. Ferrari'nin Alman pilotu Sebastian Vettel yarışı ikinci bitirirken Mercedes'ten Britanyalı Lewis Hamilton podyumun üçüncü basamağında yer aldı. 2018 Kanada Grand Prix 2018 Kanada Grand Prix (resmi adıyla Formula 1 Grand Prix du Canada 2018) 10 Haziran 2018 tarihinde Kanada'nın Montreal kentinde gerçekleşen 2018 sezonu Formula 1 yarışı. Circuit Gilles Villeneuve'de 70 tur olarak planlanan yarış 68 turda kurallar gereği sona ermiştir. Bu yarış Kanada'da gerçekleştirilen elli beşinci yarıştır. Yarışı Ferrari'nin pilotu Sebastian Vettel kazanırken bu zafer Vettel'in 2013'ten sonra Kanada'daki 2. zaferi olmuştur. Fin pilot Valtteri Bottas yarışı ikinci bitirirken Red Bull-TAG Heuer'den Hollandalı Max Verstappen podyumun üçüncü basamağında yer aldı. Williams FW17 Williams FW17, Adrian Newey tarafından tasarlanmış, Williams takımının 1995 Formula 1 sezonunda kullandığı araç. Takımdaki üçüncü yılını geçiren Damon Hill ile ilk yılındaki David Coulthard tarafından kullanılmıştır. Türünün en iyisi olarak anılan bir şasi ve aerodinamik ile en iyi motorun kombinasyonundan oluşan araç, sürücüler klasmanında Michael Schumacher'e, markalarda da Benetton'a geçilerek 1995 sezonunda beklentiyi karşılayamadı. Sezon boyunca 12 pol pozisyonu kazanarak üstünlüğünü ortaya koyan FW17, yarışlarda takım stratejileri ve sürüşün farklı unsurların da etkisiyle geride kaldı; Schumacher'in dokuz birinciliğine karşı, Hill-Coulthard ikilisi beş yarış kazanabilmişti. Araçta yapılan değişikliklerle ortaya çıkan FW17B versiyonu ilk kez 13. yarış olan Portekiz GP'de kullanıldı. FW17B çıktığı sezonun son beş yarışında dört pol ve iki galibiyet kazandıysa da, Schumacher ve aracı Benetton B195 o zamana kadar puan farkını kapanmayacak bir noktaya getirmişti. Williams takımı markalar sıralamasında sezonu 112 puanla ikinci tamamlayabildi. Coulthard 2012'de "Top Gear" programındaki bir röportajında, FW17'nin kariyeri boyunca sürdüğü araçlar içinde en beğendiği olduğunu söylemişti. () (koyu yazım pol pozisyonlarını belirtir) Rusya'da siyaset Rusya'da siyaset, federal yarı başkanlık sistemli cumhuriyet çerçevesinde yürütülmektedir. Rusya Anayasası'na göre, Rusya devlet başkanı devletin başı olup yürütme erki çok partili bir parlamentonun onayıyla devlet başkanı tarafından atanan başbakan başkanlığındaki hükûmet tarafından icra edilmektedir. Yasama organı, Rusya Federasyonu Federal Meclisi'nin iki meclisine verilirken, devlet başkanı ve hükûmet sayısız yasal olarak bağlayıcı tüzük çıkarmaktadır. New York Güney Bölgesi Amerika Birleşik Devletleri Bölge Mahkemesi New York Güney Bölgesi Amerika Birleşik Devletleri Bölge Mahkemesi (, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York eyaletinin Güney Bölgesi'nde faaliyet gösteren bölge mahkemesidir. Günümüzde mahkemenin baş yargıcı Colleen McMahon, savcısı ise Geoffrey Berman'dır. Cumalı Ordugahı Cumalı Ordugahı, Mustafa Kemal
Atatürk'ün Osmanlı ordusunun 1909'da Makedonya bölgesinde yaptığı tatbikatlar ile ilgili gözlemlerini yazdığı notlardan derlediği kitaptır. 1909 yılında Osmanlı Ordusu komutanlarından 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral Suphi Paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına konumu, bugün Makedonya sınırları içinde olan Köprülü ile İştip arasında olan Cumalı Ordugahı'nda eğitim ve manevra yaptırılmıştır. 10 gün süren bu tatbikata Suphi Paşa tarafından davet edilen Kolağası "(bugün: Yüzbaşı)" Mustafa Kemal Paşa süvari, bölük, alay ve tugayın eğitim ve manevraları sırasında tuttuğu gözlem notlarını, hazırlanan tatbikat senaryolarını ve komutanların yaptıkları eleştirileri yazmış ve 39 sayfalık metne eklediği 7 kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür . Mustafa Kemal Paşa, 12 Eylül 1909'da tamamladığı eserini, tatbikatların sonunda döndüğü Selanik'te matbaa harfleriyle bastırmış ve daha sonra bu eserini subay arkadaşlarına da hediye etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün 1927'de yayımladığı Nutuk adlı eserinde, tatbikatlerden sonra da paşanın astı olmasına karşın kendisini askerlerin önünde acı bir şekilde eleştirdiğini, ayrıca Suphi Paşa'nın Cumalı Ordugahı kitabında yazdıkları nedeniyle kendisine kırıldığını ama arkadaşlarını daha sonra da sürdürdüklerini ifade etmiştir . Rusya Devlet Başkanlığı İdaresi Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı İdaresi ( "Administratsiya Prezidenta Rossiyskoy Federatsii"), Rusya devlet başkanının ve bağlı organlarının faaliyetlerini desteklemekle görevli bir idari kuruluştur. Merkezi Moskova'da Staraya Meydanı'nda yer almaktadır. Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi ( "Sovyet bezopasnosti Rossiyskoy Federatsii (SBRF)"), Rusya devlet başkanının ulusal güvenlik işleri ile ilgili danışma organıdır. İlgili bakanlar ve kurum başkanlarından oluşan ve Rusya Devlet Başkanı tarafından yönetilen Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi ulusal güvenlik politikasının koordinasyonu ve bütünleştirilmesi amacıyla kuruldu. Sovyetler Birliği Güvenlik Konseyi'nin devamıdır. Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi, Rusya devlet başkanı tarafından başkanlık edilmektedir. Konseyin kalıcı üyeleri Güvenlik Konseyi sekreteri, Devlet Başkanlığı İdaresi başkanı, başbakan, Devlet Duması ve Federasyon Konseyi başkanları, savunma, içişleri ve dışişleri bakanları, SVR ve FSB başkanlarıdır. 2018 Fransa Açık - Çift Erkekler Ryan Harrison ve Michael Venus son şampiyonlardı, ancak bu yıl birlikte yarışmamayı tercih ettiler. Harrison, Vasek Pospisil ile birlikte oynadı ancak ilk turda Federico Delbonis ve Benoît Paire'ye yenildi. Venus, Raven Klaasen ile birlikte takım kurdu, ancak üçüncü turda Nikola Mektić ve Alexander Peya'ya kaybetti. Pierre-Hugues Herbert ve Nicolas Mahut, finalde Oliver Marach ve Mate Pavić'i 6–2, 7–6'lık setlerle mağlup ederek şampiyonluğu kazandı. Herbert ve Mahut, altı yıl içinde Fransa Açık çift erkekler finaline ulaşan üçüncü Fransız takım oldu. Pavić, diğer yarışmacılar olan John Peers, Łukasz Kubot ve Mike Bryan'ın yarı finallerden önce kaybetmiş olmasıyla ATP çiftler sıralamasında 1 numarayı korudu. Bob Bryan turnuvadan sağ kalça sakatlığı nedeniyle çekildi ve böylece erkek kardeşi Mike ile birlikte bir takım olarak oynadığı üst üste 76 Grand Slam etkinliği oynama serisi sona erdi. Şu anki Amerika Açık şampiyonu Horia Tecău, 10 yıl içinde ilk kez bir Grand Slam'i sakatlığı nedeniyle kaçırdı. Nikolay Patruşev Nikolay Platonoviç Patruşev (; d. 11 Temmuz 1951 Leningrad, Sovyetler Birliği), Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri olarak görev yapan Rus subay ve siyasetçi. Patruşev, 1999-2008 yılları arasında Federal Güvenlik Servisi'nin (FSB) başkanı olarak görev yaptı. Stuart Little: The Animated Series Stuart Little: The Animated Series, ABD'de yayınlanmış bir çocuk belgesel programıdır. Program 2003 ile 2003 yılları arasında yayınlanmıştır. 1 sezon boyunca 13 bölüm yayınlanmıştır. 2018-19 UEFA Avrupa Ligi ön eleme ve play-off turları (lig şampiyonlarının yolu) 2018-19 UEFA Avrupa Ligi ön eleme ve play-off turları (lig şampiyonlarının yolu), 26 Temmuz'dan 30 Ağustos 2018'e kadar oynanacak ve grup aşamasına katılacak 48 takımdan 8'inin belirleneceği turlardan oluşmaktadır. Tüm saatler Orta Avrupa Yaz Zaman Dilimine göredir: Turnuvanın bu aşamasına liglerini şampiyon olarak tamamlayıp 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme turlarından elenen takımlar yer almaktadırlar. Takımlar: Play-off turunu kazanan 8 takım 2018-19 UEFA Avrupa Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazanır. Elenen takımlar Avrupa Kupalarına veda eder. Aşağıdaki listede takımlar son 5 yılda Avrupa kupalarında kazandıkları puanlar ile oluşan 2018 UEFA katsayıları tablosuna göre sıralanmışlardır. 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi üçüncü eleme turunda elenen Tüm turların kura çekiminde aşağıdaki prosedür uygulanacaktır. İkinci ön eleme turunda 19 takım mücadele edecektir: 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda elenen 3 takım ve 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi birinci eleme turunda elenen 16 takım. Kura çekimi 19 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Tek sayıda takım olduğu için 1 takım maç yapmadan tur atlayacaktır. Birinci ayak maçları 26 Temmuz, ikinci ayak maçları 2 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları Üçüncü ön eleme turunda 20 takım mücadele edecektir: 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi ikinci eleme turunda elenen 10 takım turnuvaya bu turdan dahil olacak diğer 10 takım ise ikinci ön eleme turundaki rakiplerini eleyerek bu tura katılacaktır. Kura çekimi 23 Temmuz 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 9 Ağustos, ikinci ayak maçları 16 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları Bu turda 16 takım mücadele edecektir. 2018-19 UEFA Şampiyonlar Ligi üçüncü eleme turunda elenen 6 takım bu turdan itibaren kupaya katılmış 10 takım ise üçüncü on eleme turunu kazanarak gelmiştir. Kura çekimi 6 Ağustos 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci maçlar 23 Ağustos, ikinci maçlar 30 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Lig şampiyonları Rusya Dışişleri Bakanlığı Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı (, "Ministerstvo inostrannıh del Rossiyskoy Federatsii, MİD"), Rusya'da ülkennin dış ilişkilerinin ve dış politikasının düzenlenmesinden sorumlu bakanlıktır. Bakanlık, Moskova'da Smolensk Meydanı'nda yer almaktadır. Mevcut bakan Sergey Lavrov'dur. Manastır Muharebesi (1015) Manastır (Bitola) Muharebesi () Bitola, yakınlarında Bulgar topraklarında, "voyvoda" Ivats komutasında Bulgar ordusu ile "stratigos" Georgios Gonitsiatis komutasında Bizans ordusu arasında gerçekleşmiştir. Birinci Bulgar İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasındaki son açık savaşlardan biriydi. Bulgarlar galip gelmişti ve Bizans İmparatoru II. Basileios, dış duvarları Bizanslılar tarafından zaten tahrip edilmiş olan Bulgar başkenti Ohri'den çekilmek zorunda kaldı. Ancak Bulgar zaferi, Bulgaristan'ın Bizans egemenliğine girmesini ancak 1018 yılına erteledi. 29 Temmuz 1014 günü gerçekleşen Belasitsa (Kleidion) Muharebesi'nde Bulgar ordusunun büyük kısmı yok edildi. Çar Samuil'in savaştan kısa süre sonra 6 Ekim günü ölmesi Bulgar devletini daha da zayıflattı. 1014 Sonaharında, II. Basileios Bulgar topraklarının derinliklerine girdi ve Samuil'in ardılı Gavril Radomir'in Bitola çevresindeki saraylarını yaktı. 1015 Baharında düşmanlıklar yenilendi. Bizans İmparatoru, Bulgaristan'ın kalbine (Ohri Gölü ve Prespa Gölü) yöneldi ve sistematik olarak yolu üzerindeki her kasabayı ya da kaleyi ele geçirdi. Bu ani seferin sebebi, 1015 yılının başında Vodina'nın ayrılması ve Bulgaristan ile birleşmesiydi. II. Basileios, ilkbaharda kasabayı hızla ele geçirdi ve sakinlerini yeniden yerleştirdi. Yaz aylarında Bizanslılar önemli bir şehir olan Karacaova'yı fethetti. Kuşatma sırasında "kavkhan" Dometian'ı ve birçok askeri esir aldılar. Gavril Radomir'in barış girişimleri başarısız oldu. II. Basileios, savaşa devam etti ve eş zamanlı olarak İvan Vladislav'ın kuzeni Radomir'i öldürüp, tahtı alması için başarılı bir komplo kurmasını teşvik etti. İvan Vladislav, 1015 ağustosunda tacı aldıktan sonra, Bizanslılara teslim olmayı kabul etmiş gibi davrandı. II. Basileios kendisine güvenmedi ve yeni Bulgar Çarı'nı öldürmek için başka bir komplo hazırladı. Yeni komplo başarısız oldu ve müzakereleri sona erdirdi. İvan Vladislav'ın önerisine güvenmediği için, II. Basileios hemen Ostrovo üzeinden yeni bir sefer başlattı. Bizanslılar ele geçirdikleri her Bulgarı kör ettiler. Pelagonia'da "stratigos" Georgios Gonitsiatis ve Orestes'in komutası altında bölgeyi yağmalamak ve Ohri ile Bitola arasındaki Bizans arkasını korumak için büyük bir ordu bıraktı. II. Basileios kendisi Ohri'ye ulaştı ve kraliyet saraylarının bulunduğu kalenin dışında şehrin çoğunu almayı başardı. Bununla birlikte, önce batıya Dyrrhachium'a gitme niyeti, Bizans'ın arka tarafındaki beklenmedik zorluklardan sonra başarısız oldu. Gonitsiatis'in komutası altındaki ordu, Bulgar komutanı Ivats tarafından pusuya düşürüldü ve tamamen yok edildi. Bu yenilgi, II. Basileios'u hızla geri çekilmeye zorladı. Bizans ordusunun geri kalanı Pelagonia'ya girdi, ama Ivats onlarla karşılaşmaktan kaçındı ve II. Basileios Selanik'e geri çekildi. Manastır (Bitola) Muharebesi, III. Basileios'u 1015'de daha seferinin başında Bulgar devletini yok etme şansından mahrum etti. Ancak ülkenin o yıl uğradığı yıkım, 1018'de Birinci Bulgar İmparatorluğu'nun nihai çöküşünün başlangıcıydı. Jared Kusnitz Jared Andrew Kusnitz (d. 8 Kasım 1988), Amerikalı aktördür. Rol aldığı yapımlar arasında sinema filmleri; "Doll Graveyard" (2005), "Dance of the Dead" (2008), ve "Prom" (2011), ile Tv dizileri; "The Secret Life of the American Teenager", "Good Luck Charlie", ve "Underemployed" sayılabilir. Oyuncu Jared Kusnitz 8 Kasım 1988'de Fort Lauderdale, Florida'DA doğmuş ve büyümüştür. Yahudi asıllı bir aileden gelmektedir. Kate Flannery Kate Flannery (d. 10 Haziran 1964), Amerikalı aktr
is. Daha çok Tv yapımı film ve dizilerde yer almıştır. NBC yapımı Tv komedi dizisi Meredith Palmer karakterini canlandırdığı "The Office" ile bilinir. Flannery 10 Haziran 1964'te Philadelphia'da doğmuştur. Ahmed et-Tayyib Ahmed Muhammed et-Tayyib (d. 6 Ocak 1946, Kurne), Mısırlı imam, akademisyen ve siyasetçidir. Mart 2010'dan beri el-Ezher büyük imamı olarak görev yapmaktadır. 2002-2003 yılları arasında Mısır büyük müftüsü, 2003-2010 yılları arasında ise el-Ezher Üniversitesi rektörü olarak görev yapmıştır. Aktif matriks sıvı kristal ekran Bir aktif matris sıvı kristal ekran (AMLCD), bir LCD ekranlı yüksek çözünürlüklü TV'ler, bilgisayar monitörü, dizüstü bilgisayarlar, tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlar için tek canlı teknoloji olan düz panel ekran türüdür. Düşük ağırlık, çok iyi görüntü kalitesi, geniş renk gamı ve tepki süresi ile biliniyor. Aktif matrisli LCD'ler, Bernard J. Lechner tarafından 1968 yılında RCA Laboratuvarlarında (Sarnoff Corporation) önerildi. 1972'de ince tabakalı transistörlü ilk fonksiyonel AMLCD, T Peter Brody ve ekibi Westinghouse Electric tarafından yapıldı. Ancak, başkaları tarafından başarılı ürünler başlatmak için yıllarca ek araştırma ve geliştirme süreci sürdü. En yaygın AMLCD tipi, polarize tabakalar ve sıvı kristal hücrelerin yanı sıra, TFT LCD (ince film transistörlü sıvı kristal ekran) oluşturmak için bir ince film transistör matrisini içerir. Diğer tüm pikseller güncellenirken, bu cihazlar her pikselin elektrik durumunu ekran üzerinde saklar. Bu yöntem, aynı boyuttaki pasif matrisden çok daha parlak, daha keskin bir ekran sağlar. Bu ekranlar için önemli bir özellik onların görüş açısıdır. İnce film transistörleri genellikle bir aktif matris oluşturmak için kullanılırlar. Böylece iki terim çoğu zaman birbiriyle yer değiştirir, bir ince film transistörü aktif bir matriste sadece bir bileşen olsa bile ve bazı aktif matris tasarımları diyotlar gibi diğer bileşenleri kullanır. Pasif bir matris göstergesinde, hedef alandaki sıvı kristallere bir voltaj uygulamak için basit bir iletken ızgara kullanıldığında, bir aktif matris ekran, sınırlı bir süre için bir yükü tutabilen bir transistör ve kapasitörler ızgarası kullanır. Transistörlerin anahtarlama etkisinden dolayı, sadece istenen piksel bir yükü alır ve piksel bir sonraki yenileme döngüsüne kadar şarjı tutmak için bir kapasitör olarak işlev görür ve pasif bir matris üzerinde görüntü kalitesini iyileştirir. Roman Klosowski Roman Kłosowski (d. 14 Şubat 1929 –ö. 11 Haziran 2018), Tanınmış Polonyalı aktördür. Rol aldığı ilk önemli oyunculuk deneyimi olan "Shadow" ("Cień") adlı film 1956 yılı Cannes Film Festivali'nde yayınlanmıştır. 1965'te Cannes Film Festivali'nde açılışta yayınlanan Aleksander Ford imzalı film "The First Day of Freedom" 'da rol almıştır. 1974'ten 1976'ya kadar ses getirmiş olan TV komedi dizisi “Czterdziestolatek” 'de yer almıştır. Ayrcıa 1975-1981 yılları arasında Theateródź'daki Üniversal Tiyatrosu ve 1981'den sonra Varşova Mermaid Tiyatrosu'nda sahne almıştır. Polonyalı aktör Roman Kłosowski 11 Haziran 2018'de 88 yaşında Łódź kentinde zatürre komplikasyonları nedeniyle ölmüştür. Kongsvinger Kongsvinger, Norveç'in Hedmark ilinde yer alan bir belediyedir. Belediyenin nüfusu 2015 yılı itibarıyla 17,885'tir. Oglethorpe Oglethorpe ilçesi veya Oglethorpe County, Amerika Birleşik Devletleri 'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,899'dur. İlçenin merkezi Lexington şehridir. İtalya'daki millî parklar listesi İtalyan millî parkları, ülkenin topraklarının yaklaşık yüzde beşini kapsamaktadır. Parklar, Roma'da bulunan Çevre Bakanlığı() tarafından yönetilmektedir. Şahsiyet Şahsiyet şu anlamlara gelebilir: Dostluk Nişanı Dostluk Nişanı ( "Orden Drujbı"), Rusya ve Rus halkı ile ilişkileri geliştiren ve güçlendiren Rus ve yabancı ülke vatandaşlarına verilen Rus nişanıdır. Nişan, 2 Mart 1994'te Rusya devlet başkanı kararnamesiyle verilmeye başlanmış olup Sovyet Halk Kardeşliği Nişanı'nın yerini almıştır. Onur Nişanı (Rusya) Onur Nişanı ( "Orden Poçyota"), siyasi, ekonomik, bilimsel, sosyokültürel, kamu, spor ve hayır faaliyetlerinde yüksek başarılar gösteren Rus vatandaşlarına verilen Rus nişanıdır. Nişan, 2 Mart 1994'te Rusya devlet başkanı kararnamesiyle verilmeye başlanmıştır. Karar verilemezlik Karar verilemezlik, karşıtlıkları hiçbir biçimde birbirinin içine koyamamak, fakat farklı kendilikler olarak da ayrı tutamamaktır , böylece geçiş için devamlı bir açık kapı aramaktır. Jacques Derrida'nın ikili karşıtlıkları "(binary oppositions)" sorunsallaştırmak ya da daha doğrusu ikiliklerin zaten her zaman sorunlu olduğunu ortaya koymak için, Batı felsefesininin metafiziğini yapıbozumuna uğratma projesinin en temel kavramlarından birisidir. Platoncu düşüncede varolan, varlığın karşıtlıklar temelinde yapılandırılmış olduğu inancıyla bir hesaplaşmadır. Örneğin Derridacı düşüncede biçim ve içerik birbirinden kesin olarak ayrı ve iki kutupta yer alan şeyler olmaktan çıkar; ama birbiriyle ilişkili ve aralarındaki farkın karar verilemez olduğu şeylere, birbirini dışlayan değil, birbirine açık şeylere dönüşür. Çünkü Derrida’nın temel ilkesi, karşıt terimlerden herhangi birini tümüyle dışarıda bırakmayı reddetmesidir. Derrida’nın ilk dönem eserlerinde karar verilemezliğin alanı yazıyken, yazar geç dönem çalışmalarından ""Yasanın Gücü: Otoritenin Mistik Temeli"" başlıklı eserinde etik ve politik düzeyde karar verilemezlik ve adalet üstünde durmuştur. = Örnekler = Derrida’ya göre “kararın ortaya çıkmasıyla karar verilemezlik sona erseydi, siyasileşme ve etik diye bir şeyden söz edemezdik” . Filozof, Richard Kearney ile röportajında ise “karar verilemezlik tecrübesi olmadan verilen karar yoktur; etik ve siyaset, karar verilemezlikle başlar” demektedir . = Aporia ve Tikellik = Derrida’nın Almanca çevirmeni filozof Rodolphe Gache’ye göre yapıbozum “hüküm ve karar vermeden ayrıştırma, başka bir ifadeyle, tekilliği temelinde tanınma ihtiyacına karşı nasıl adil olunabileceği hususudur”. Eski Yunan’da “açmaz” anlamına gelen “aporia” kelimesi, tekillikleri keşfetme hususunda bir geçiş kavramdır. Kavramsal bir açmazla karşılaşıldığında o kavramların doğurganlık kapasitelerine başvurulabilir. Böylece o kavram, başka bir bağlamda yeniden düşünülerek o açmazdan kurtulunur ve yeni bir yol mümkün hale gelebilir. Buna olanak tanıyan şey, her şeyin kendi bağlamı içerisinde değerlendirilmesi ve biricik kabul edilmesi gereğidir. Aporetik deneyimler de açmaz anlamına gelmekle birlikte, böylelikle tikelliklerin keşfine dönük bir geçişi mümkün kılmaktadır. Derridacı düşünce tikelliğe tutkun olduğu için fark’ı (différance) temel alır. Fark, sosyal bilimlerdeki sınıflandırma mantığına bir tepkidir, aynı nitelikte olanları aynı sepete toplayan bir yaklaşımın reddedilmesidir. Fark’ı temel alan yaklaşım, fark’ı, aynılığın bir ölçüsü ya da terazisi gibi yorumlamamaktadır. Derridacı düşünce, aynıya veya özdeşe göre fark’ı derecelendirmemekte, aksine ‘kendinde fark’ı öne çıkartmaktadır. Fark’ın gerisinde onu temellendirecek bir başlangıç olmadığını iddia etmektedir. Dolayısıyla, benzerlikleri sınıflandırma, gruplama ancak farkı düşünerek mümkün olmaktadır. Fark, sınıflandırılan bir kümeden türetilemez. Her bireyin, olgunun, kavramın tekilliği önce gelmektedir. Derrida, aporetik bir deneyim olarak adaletin karar verilemezliğini ve hukukla olan ilişkisini, hukukun da tekilliklerle karşılaşmasını “Yasanın Gücü: Otoritenin Mistik Temeli” adlı metninde sorgulamaktadır. = Yasanın Gücü: Otoritenin Mistik Temeli = Derrida’nın “Yasanın Gücü, Otoritenin Mistik Temeli” (1990) metni ilki “Yapıbozum ve Adalet İmkânı”, ikincisi “Nazizm ve Nihai Çözüm: Temsilin Sınırlarını İrdelemek” başlıklı iki tebliğden oluşmaktadır. İlk kısım, yapıbozum bakımından adalet, hukuk, yasa ve güç sorunlarına; ikinci kısım ise Walter Benjamin’in “Şiddetin Eleştirisi Üzerine” metninin ayrıntılı bir incelemesine dayanmaktadır. Eleştirmenleri tarafından nihilizmle ve apolitizmle suçlanan Derrida, bu metinde yapıbozuma uğratılamayacak tek kategorinin adalet olduğunu, yapıbozumun bizzat adalet olduğunu ilan ederek hukuk ve siyaset felsefesi alanına bir müdahale yapmaktadır. Bu metin, Derrida’nın Carl Schmitt ve Walter Benjamin okumalarına yoğunlaştığı bir dönemden sonra ortaya çıkmıştır. Derrida adaleti Benjaminci anlamda “yıkıcı, saf, ilahi şiddet” olarak da adlandırmamaktadır. Hukuk ile adalet arasındaki bağı kesintiye uğratmaya çalışan Derrida’ya göre; 1. Hukuk hesap yapmaya zorlar; adalet hesaplanamaz. 2. Hukuk karar vermek zorundadır; adalet, hakkında karar verilemez. 3. Hukuk yasanın icrasıdır; adalet yasanın yasasıdır. Yazar, adaleti aporetik bir deneyim olarak ele almaktadır. Ona göre adaleti hukuka bağlayan kesintisiz bir yol yoktur; bu aporia, geçitsizliğin deneyimidir. Yasanın gücü kendisine içkin olan şiddetten geldiğine göre, adalet ile hukuk arasındaki geçiş şiddetlidir. Derrida norm ile olayı, tümel ile tikeli birbirinden ayırmaktadır. Buna göre tümelin ifadesi olarak norm yasalara işaret etse de her dava tikeldir ve biriciktir. Buna göre adalet karar verilemezdir, çünkü özgür bir karara önceden belirlenmiş hiçbir kural, norm, yasa kılavuzluk edemez. Laclau’nun yorumuna göre, gerçek bir karar, hiçbir kurala sığmaz. Çünkü karar da kendi temelini yalnızca kendi tekilliğinde bulur. Örneğin, savcının mütaalasını ve sanığın savunmasını dinleyen bir yargıcın ceza kanununun ilgili maddeleri uyarınca suçun zararını tazmin edeceğini hesaplayarak sanığın yedi yıl, altı ay hapsine karar verdiğini açıklaması bir hükümdür. Yargıç, karar verirken yasaya bakmakta ve yasa tarafından belirlenmektedir. Öyleyse bu karar özgür bir karar değildir. Yargıcın yaptığı bir performatif bir güç kullanımıdır. Bu aşamada norm ile olay arasında bir sınıflandırma ve yorumlama yapar. Yargıcın kararının adil olup olmadığını belirleyecek bir kural da yoktur, kararın tek kaynağı yine kendi otori
tesidir. Karar bir norma dayanmaktadır, ama normun kendisi hiçbir temel zemine dayanmaktadır. Derrida, karar verilemez olanın imkansız deneyimi diye adalet fikrinden vazgeçmez. Bir kurala göndermede bulunup hesap yaparak karar verdiği için hukuktan da vazgeçmez. Adalet ile hukuk arasındaki bağı kesintiye uğratsa da o bağı tümüyle kopartmaz. Bu, “karar verilemez olanın ağır gölgesi altında her şeye rağmen karar vermek” demektir . Karar anında hukuk da adaleti terk eder ve oradan dışarı çıkar. Yani karar, karar verilemez olandan çıkıştır. Artık adalet sahasını terkeden karar da karar olmaktan çıkar. Yine de hukukun gücü adaleti ortadan kaldırmaya yetmez. Derrida’nın yorumuna göre tikellikleri umursamayan, sürekli kurallara göndermede bulunan hukuk insanlarla ilgilenmez. Kararını açıkladıktan sonra muhataplarına dönüp bakmaz, meseleyi nihayete erdirir. Mesela hiçbir yargıç suç ve ceza arasında yaptığı denklik hesabıyla verdiği kararla sanıklardan birisinin yakınlarının hayallerini geri getiremez. Bu adaletin hesaplanamaz, denkleştirilemez, karar verilemez bir deneyim olduğundandır. Derrida’nın adalet arayışı sonu gelmeyen bir yolculuk, bir özgürleşim fikridir. Tikellikleri önceleyen, karar verilemezliğin imkansız deneyiminin inatla peşinden koşan, tüm imkansızlıklara rağmen adalet talebinden de vazgeçmeyen bir özgürleşme talebidir. Adalet arayışı bir hukuk arayışı değil, sürekli bir etik buyruktur . Derrida’nın adalet arayışında verilen her kararın her zaman deşilmesi geleceğe dönük adalet arayışını da her daim canlı tuttuğu için önemlidir ve yapıbozum da bu zemine yerleştirilmiştir. = Ek = Ernesto Laclau ile Chantal Mouffe ise Derrida’nın bu metninden beş yıl önce (1985) yayımladıkları “"Hegemonya ve Sosyalist Strateji"” başlıklı çalışmalarının teorisini Derridacı karar verilemezlik fikri üzerine inşa ettiklerini belirtmişlerdir . Bu çalışmalarında tikelliklerin eklemlenmesi, olumsallık ve hegemonya kuramı üstünde durmuşlardır. Derrida’nın “"Yasanın Gücü: Otoritenin Mistik Temeli"” metninden 5 yıl sonra ise Laclau, siyasetin temeline yerleştirilen radikal heterojenlik fikrini “kurucu karar verilemezliğin saltanat sahası” olarak tanımlamıştır. Yine Laclau’ya göre karar verilemezlik kendisinden zorunlu olarak bir eylem güzergâhı çıkarılamayacak bir durum, bir tür açıklık olarak anlaşılmalıdır . = Kaynakça = Maya (albüm) Maya, Mabel Matiz'in 20 Haziran 2018'de çıkaracağı dördüncü stüdyo albümüdür. Kazan İstasyonu Kazan İstasyonu ( "Stantsiya Kazan-Passajirskaya"; "Kazan-Passajirlı stansiyase"), Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'ın ana tren istasyonudur. İstasyon, 1894 yılında açılmıştır. Vahitov rayonunda Privokzal Meydanı'nda yer almaktadır. İstasyon, Moskova-Kazan demiryolunun inşasından kısa bir süre sonra açıldı. Sovyet zamanında istasyon Gorki Demiryolu'nun Kazan Şubesi tarafından işletildi. 1992'de istasyonun ana binası şiddetli bir yangın sonucu zarar gördü ve 1997'de yeniden inşa edildi. 2005 yılında Kazan Milenyumu ile banliyö terminali ve ana bina önündeki meydan yeniden inşa edildi. Ufa İstasyonu Ufa İstasyonu ( "Stantsiya Ufa"; "Öfö stantsiyahı"), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'nin başkenti Ufa'nın ana tren istasyonudur. İstasyon, 1888 yılında açılmış olup Başkir rayonunda yer almaktadır. Koray Ariş Koray Ariş (1944, Adana), Türk heykelci. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin heykel bölümünden 1968 yılında mezun oldu. Bu kurumda Şadi Çalık'ın öğrencisi idi. Burs alarak İtalya'ya eğitim için gitti. Roma Güzel Sanatlar Akademisi'nde Prof. Dr. Emilio Greco ile 1969-70 arasında heykel üzerine çalıştı. Roma'da kendi atölyesini kurdu. Aynı zamanda 1970-71 arasında dekoratif sanatlar bölümünde biçim, yer ve renk üzerine çalıştı. Giovanna d'Arko adındaki İtalyan televizyon filminin kostümlerini çizgi ve farklı malzemeler ekseninde gerçekleştirdi (1971-72). 1972-1973 arasındaki çalışmalarını ise Floransa ve Roma'da sergileme fırsatı buldu. 1974'te Türkiye'ye döndü. Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1977'ye kadar öğretim görevlisi olarak çalıştı. Koray kösele, bronz, alçı ve ahşap gibi malzemeler ile çeşitli eserler üretti. Önceleri figüratif heykeller yaparken sonraları soyut bir temsili seçti. Natürist bir temadan esinlenen ögeler seçmeye yöneldi ve öge boyutlarında bir takım farklılıklara gitti. Âsû Âsû, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın 1955 tarihli şiir kitabı. Şair bu eseri ile Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandı. Esere adını veren Âsû bilinmeyenin peşinden koşan, öğrenmek isteyen, diğerlerinden daha farklı düşündüğü için Güneş Tanrısı'na karşı çıkmış olması hasebiyle yakılmış bir siyahidir. Bu şiir kitabının ağırlıktaki teması ölüm ve sevgidir. Sait Faik ve Orhan Burian gibi dostlar için ağıtlar bulunurken, doğa, insan sevgisi, cinsellik, zaman olgusu gibi temalar da vardır. Öte yandan "Af Akşamı", "Ekmek" ve "İçerdeki" gibi şiirlerde toplumcu gerçekçi bir yazım söz konusudur. Baltık Garı Baltık Garı ( "Baltiyski vokzal"), Rusya'nın Sankt Peterburg kentinde bulunan bir gardır. Gar, Admiralti rayonunda yer almaktadır ve Rusya'nın banliyö trafiği bakımında en yoğun garlarından biridir. Gar, Alexander Krakau tarafından tasarlanmış olup Paris'teki Doğu Garı'ndan esinlenmiştir. İnşaatına 1854 yılında başladı ve 21 Temmuz 1857 tarihinde Peterhof Garı adıyla açıldı. Andorra (oyun) Andorra, İsviçreli oyun yazarı Max Frisch'in 1965 tarihli oyunu. Oyunun ana teması ötekilerin bireyler üzerindeki baskısı ve izlenimlerinin yarattığı dönüşümdür. Birey bu şekilde ötekilerin şekillendirmesine uğrar ve başkalaşır. Oyunda ırkçılık ve Yahudi düşmanlığı alt temaları da işlenir. Oyundaki olaylar Andorra ülkesinde geçer. Andorra ülkesi halkı bir Yahudi genci ötekileştirir. Frisch bu noktada kurguladığı toplumsal ortama ağır bir eleştiriye gider. Yazar kurguladığı ülkenin bir Avrupa ülkesi olan Andorra ya da başka bir ülke olmadığını belirtmiştir. Fakat bazı araştırmacılar kurgudaki Andorra ülkesinin İsviçre veya Almanya olabileceği tezini öne sürmüştür. Ana problem kimlik sorunu olsa bile eleştiri ve mesajlar belirli bir ülke veya halka yönelik değil, " tasarılarını kesinleştirme hatasına düşen bütün halklaradır". Eser Sevgi Sabuncu tarafından Türkçeye çevrildi ve 1972-73 tiyatro sezonunda Devlet Tiyatroları'nda sahnelendi. Coğrafya El Kitabı Coğrafya El Kitabı (), Batlamyus'un 2. yüzyılda hazırladığı ve ilk atlas olarak kabul edilen eser. Biri Vatikan Gizli Arşivlerinde, diğeri ise Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesinde olmak üzere günümüze ulaşan iki nüshası bulunan eserin her iki nüshası da Bizans İmparatorluğu döneminde istinsah edilen kopyalarıdır. Topkapı Sarayı Müzesinde korunan ve "Codex Seragliensis" adıyla anılan nüsha uzun bir çalışma neticesinde restore edilmiş ve 2016 yılında eserin tıpkıbasım sürümü satışa çıkarılmıştır. Moskova Garı Moskova Garı ( "Moskovski vokzal"), Rusya'nın Sankt Peterburg kentinde bulunan bir gardır. Gar, Merkez rayonunda Nevski Bulvarı üzerinde yer almaktadır ve Sankt Peterburg-Moskova demiryolu ile Güney Rusya, Sibirya, Kırım ve Doğu Ukrayna'dan gelen tren seferlerinin son durağıdır. Gar, kentin en eski korunmuş garı olup Konstantin Thon tarafından tasarlandı ve 1844-51 yılları arasında inşa edildi. Traité des animaux Traité des animaux ya da Hayvanlar üzerine inceleme, Fransız düşünür Étienne Bonnot de Condillac'ın 1755 tarihli kitabı. Condillac eserin ilk bölümünde Descartesçi düşüncenin hayvanların makinelerden farksız olduğu tezini yadsımaktadır. Sonraki bölümlerde ise hayvanlarda yaratılışla gelen ve doğal olduğu varsayılan alışkanlıkların deney eksenli olduğu, edinilmiş bir şey olduğu öne sürülür. Bundan hareketle iç güdü ve zekanın eş tutulabileceği sonucuna varılır. Kürtaj Dede Kürtaj Dede ya da gerçek adıyla Süleyman Çakır, (d. Boyabat, Sinop) "Gazete 365 TV" adlı YouTube kanalının Üsküdar'da yapmış olduğu "24 Haziran'da kime oy vereceksiniz?" konulu röportajında verdiği cevaplarla tanınır. "Gazete 365 TV" adlı YouTube kanalının Üsküdar'da yapmış olduğu "24 Haziran'da kime oy vereceksiniz?" konulu röportajda verdiği cevaplar, Boyabat yöresinin Türkçe ağzı ve cevapları söylerken kullandığı vücut dili tanındı. Röportaj sırasında, röportaj kelimesi ile kürtaj kelimesini karıştırması ve yaşından dolayı sosyal medyada Kürtaj Dede adını almıştır. Röportaj sırasında ironik bir şekilde söylediği "Laiklik elden gidiyor" söylemi de sosyal medyada popüler olmuştur. Süleyman Çakır, daha sonra a Haber'in yaptığı bir başka seçim röportajında da yer almıştır. Videoların tepki çekmesinin ardından, AKP Üsküdar İlçe Örgütü, Çakır'a destek verdiklerini açıklamıştır. Süleyman Çakır, AKP'nin paylaştığı bir reklam filminde yer aldı. Ancak reklam filmi kısa bir süre sonra yayından kaldırıldı. Daha sonra yayınlanan reklam filminde ise Süleyman Çakır yer almadı. Anna O. Anna O. ya da gerçek adıyla Bertha Pappenheim, psikanaliz tarihinin ilk kadın hastası. Viyanalı Bertha Pappenheim (1859-1936), Anna O. takma adıyla Sigmund Freud ve Josef Breuer ekseninde üne kavuştu. Anna O. babasının hayatını kaybetmesinden sonra ağır bir isteri rahatsızlıkları yaşadı. 1880 yılında Josef Breuer ile tanışarak hastalığı hakkında ona detaylı bilgiler sundu, hastalık belirtileri dışında düşlem ve varsayımlarını da onunla paylaştı. Breuer ile konuşmaları ağırlıklı olarak hipnoz tekniği ile gerçekleşiyordu. Bu konuşmalar zamanla "gerçek bir klinik stratejisinde" özgün bir tedavi şeklini aldı. Anna O. bunu "konuşarak tedavi" olarak yorumluyordu. Sonraları bu yöntem psikanaliz tekniğinin habercisi olarak görülmeye başlandı ve Breuer ve Freud tarafından "katarsis yöntemi" adıyla yaygınlaştırıldı. Bertha Pappenheim yaşamının sonraki yıllarındaki mücadelesiyle Feminizm tarihinde kült kişilerden biri oldu. Finlandiya Garı Finlandiya Garı ( "Finlyandski vokzal"), Rusya'nın Sankt Peterburg kentinde bulunan bir gardır. Gar, Kalinin rayonunda Lenin Meydanı'nda yer almaktadır ve Vıborg ve Helsinki gibi kuzeye yönelik sefe
rlere hizmet vermektedir. Gar, 1870 yılında inşa edildi. Özellikle, Vladimir Lenin'in 16 Ekim 1917'de Ekim Devrimi öncesinde İsviçre'den sürgünden döndüğü yer olmasıyla bilinmektedir. Kurne Kurne ile şu maddeler kastedilmiş olabilir: Sankt-Peterburg-Moskova demiryolu Sankt Peterburg-Moskova demiryolu, Rusya'da başkent Moskova ile Sankt Peterburg kentlerini birbirine bağlayan bir demiryolu hattıdır. Hat, 649.7 km olup Leningrad, Novgorod, Tver ve Moskova oblastları üzerinden geçmektedir ve Rusya'nın kuzeybatı bölgesinde önemli bir ulaşım yoludur. Demiryolunun inşaatına 1842 yılında başlandı ve 1 Kasım 1851 tarihinde tamamlandı. Mart 2009 tarihinde başlatılan Sapsan hızlı tren hizmeti 250 km/h hıza ulaşabilmektedir. Amharalar Amharalar (Amharca: አማራ, Āmara; Geez: አምሐራ, ʾÄməḥära), Etiyopya'nın özellikle Amhara Bölgesi'nin kuzey ve orta dağlık bölgelerinde geleneksel olarak yaşayan bir etnik gruptur. 2007 ulusal nüfus sayımına göre, Etiyopya nüfusunun %26,9'unu oluştururlar. Sinhalalar Sinhalalar (Seylanca: සිංහල ජාතිය, Sinhala Jathiya), Sri Lanka adasına özgü Hint-Aryan dili konuşan bir etnik gruptur. Sri Lanka nüfusunun yaklaşık %75'ini ve 16.2 milyondan daha büyük bir sayıyı oluşturuyorlar. Sinhala kimliği, dile, tarihi mirasa ve dine dayanmaktadır. Leningrad Garı Leningrad Garı ( "Leningradski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, Merkez İdari Okrugu'nda Komsomolskaya Meydanı'nda yer almaktadır ve başta Sankt Peterburg, Helsinki ve Tallinn olmak üzere kuzeybatı yönündeki tren seferlerine hizmet vermektedir. Gar, 1851 yılında inşa edilmiş olup Moskova'nın dokuz garından en eskisidir. Ernst Umhauer Ernst Umhauer (d. 2 Aralık 1989), Fransız oyuncu. François Ozon'un yönettiği 2012 çıkışlı "In The House" filmindeki Claude Garcia rolüyle bilinmektedir. Umhauer, Fransa'nın Cherbourg şehrinde doğdu ve ünlü ressam Max Ernst'in adını aldı. Babası bir fotoğrafçıydı. Cherbourg'taki “Maison des Jeunes et de la Culture”da üç yıl boyunca tiyatro eğitimi aldı ve 2009'da Raphaël Mathié'nin yönettiği "Le Cri" filmindeki ilk rolünü elde etmeden önce birkaç kısa filmde rol aldı. 2011 yılında, genç bir acemiyi oynadığı Dominik Moll tarafından yönetilen The Monk adlı filmde Vincent Cassel'in yanında yer aldı. Fransız yönetmen François Ozon, 2012 yılında Fabrice Luchini, Emmanuelle Seigner ve Kristin Scott Thomas'ın yanında "In The House" adlı filmde zeki ve şaşırtıcı genç Claude Garcia'yı oynamasını istedi. Bu filmdeki performansıyla, 2013'te En Çok Umut Vadeden Erkek Oyuncu dalında Lumières Ödülünü kazandı ve Matthias Schoenaerts'e verilen bir ödül olan 38. César Ödül Töreni'nde aynı kategoride aday gösterildi. 2018-19 UEFA Avrupa Ligi ön eleme ve play-off turları (temel yol) 2018-19 UEFA Avrupa Ligi ön eleme ve play-off turları (temel yol), 28 Haziran'dan 30 Ağustos 2018'e kadar oynanacak ve grup aşamasına katılacak 48 takımdan 13'ünün belirleneceği turlardan oluşmaktadır. Tüm saatler Orta Avrupa Yaz Zaman Dilimine göredir: Turnuvanın bu aşamasına liglerini şampiyon olarak tamamlayıp ülke puanlarına göre direkt olarak gruplara kalamayan takımlar yer almaktadırlar. Takımlar: Play-off turunu kazanan 13 takım 2018-19 UEFA Avrupa Ligi grup aşamasına katılmaya hak kazanır. Elenen takımlar Avrupa kupalarına veda eder. Aşağıdaki listede takımlar son 5 yılda Avrupa kupalarında kazandıkları puanlar ile oluşan 2018 UEFA katsayıları tablosuna göre sıralanmışlardır. Ön eleme turunda 14 takım yer alacaktır. Kura çekimi 12 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmiştir. Birinci ayak maçları 28 Haziran 2018, ikinci ayak maçları 5 Temmuz 2018 tarihlerinde oynanacaktır. Birinci ön eleme turunda 94 takım yer alacaktır. Kura çekimi 20 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 12 Temmuz 2018, ikinci ayak maçları 19 Temmuz 2018 tarihlerinde oynanacaktır. İkinci ön eleme turunda 74 takım mücadele edecektir: 27 takım turnuvaya bu turdan dahil olmuş, diğer 37 takım ise birinci eleme turundaki rakiplerini eleyerek bu tura katılacaktır. Kura çekimi 20 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 26 Temmuz 2018 ikinci ayak maçları 2 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar Üçüncü ön eleme turunda 52 takım mücadele edecektir. Kura çekimi 23 Temmuz 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci ayak maçları 7-8 Ağustos, ikinci ayak maçları 14 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar Bu turda 26 takım mücadele edecektir. Kura çekimi 6 Ağustos 2018 tarihinde gerçekleşecektir. Birinci maçlar 23 Ağustos, ikinci maçlar 30 Ağustos 2018 tarihlerinde oynanacaktır. !colspan=6|Diğer takımlar Déborah Lukumuena Déborah Lukumuena (d. 4 Aralık 1994), Fransız oyuncu. En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında César Ödülü'nü kazandığı 2016 çıkışlı drama filmi "Divines" 'teki ilk rolüyle bilinmektedir. 2017 yılında Déborah Lukumuena, 2016 çıkışlı drama filmi "Divines" 'teki rolüyle En iyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında César Ödülü'nü kazandı. Bu ödülü kazanan ilk siyahi kadın ve aynı zamanda bu kategoride ödülü en genç kazanan oyuncu oldu. Beyzanur Mete Beyzanur Mete, 1991 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Eğitimini Beykent Üniversitesi Oyunculuk bölümünde tamamlayan Beyzanur Mete, bir oyunculuk ajansına bağlı olarak çalışmaktadır. Oyunculuk kariyerinde emin adımlarla ilerleyen Beyzanur Mete'nin ilk ekran deneyimi, Kanal D'nin sevilen dizisi Arka Sokaklar olmuştur. Bu dizide rol aldıktan sonra yapımcıların da dikkatini daha çok çeken oyuncu Beyzanur Mete, sonrasında Osmanlı Kıyam ve Adını Sen Koy gibi dizilerde de rol almıştır.En son olarak filminde rol almıştır. HD 97048 HD 97048 veya CU Chamaeleontis, Bukalemun takımyıldızı bölgesinde yaklaşık olarak 520 ışık yılı uzaklıkta bulunan A-tipi bir yıldızdır. Genç bir Herbig Ae/Be yıldızıdır. Yaklaşık olarak 3 milyon yıl yaşında olan yıldızın kütlesi güneş kütlesinin 2,5 katıdır. 40-46 AB yarıçapında bir merkezi boşluğa sahiptir ve çevresinde parlak bir çöküntü çemberi bulunur. Željko Buvač Željko Buvač (d. 13 Eylül 1961), Sırp futbol antrenörü ve eski futbolcu. Mainz 05, Borussia Dortmund ve Liverpool'da görev yaptığı süre boyunca hep Jürgen Klopp ile birlikte çalışmıştır. Manchester United FC 2005-06 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2005-06 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 123. sezonu olan 2005-06 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 82. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde FA Premier League'in 3. sırasında tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. FA Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 25 galibiyet, 8 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 83 puanla ligin 2. sırasında yer aldı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, beşinci turda Liverpool'a kaybederek turnuvaya veda etti. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve finalde karşılaştığı Wigan Athletic'i yenerek şampiyon oldu. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise grubunu sonuncu sırada bitirerek bu aşamada turnuvadan elendi. Manchester United FC 2006-07 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2006-07 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 124. sezonu olan 2006-07 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 83. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde FA Premier League'in 2. sırasında tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. FA Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 28 galibiyet, 5 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 89 puanla ligi şampiyon olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, finalde Chelsea'ye kaybetti. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve dördüncü turda Southend United'a elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise yarı finale yükseldi ve burada Milan'a yenilerek turnuvadan elendi. 2002 Avrupa 17 Yaş Altı Futbol Şampiyonası 2002 Avrupa 17 Yaş Altı Futbol Şampiyonası, 27 Nisan-10 Mayıs günleri arasında, Danimarka'nın ev sahipliğinde düzenlenen birinci Avrupa 17 Yaş Altı Futbol Şampiyonası etkinliğidir. Daha önceleri Avrupa 16 Yaş Altı Futbol Şampiyonası adıyla yalnızca UEFA üyesi 16 yaş altı millî takımların katılımına açık olan turnuva, bu yıldan itibaren 17 yaş altı millî takımların katılımına açık hâle gelmiştir. Normal süresi 0-0 baraberlikle sona eren final maçında, penaltı vuruşlarında Fransa'yı 4-2'lik skorla yenen İsviçre, turnuva tarihindeki ilk şampiyonluğunu elde etti. İngiltere ve İspanya ise sırasıyla turnuvayı üçüncü ve dördüncüü tamamlayan takımlar oldu. İspanyol Jonathan Soriano attığı 7 golle turnuvanın gol kralı olurken İngiliz Wayne Rooney turnuvanın en iyi oyuncusu olarak belirlendi. Aktif matris Aktif matris, düz panel ekranda kullanılan bir adresleme şemasıdır. Tek tek elemanların (piksellerin) değiştirilmesi için bu yöntemde, her bir piksel, bir transistör haline getirilir ve kapasitör aktif olarak piksel durumunu korur. Aktif matris teknolojisi, Bernard J. Lechner tarafından RCA tarafından icat edilmiştir ve ilk olarak T. Peter Brody tarafından ince tabakalı transistörler (TFT'ler) kullanan uygun bir cihaz olarak gösterilmiştir. 1974'te Westinghouse Electric Corporation'daki İnce Film Cihazları departmanı ve 1975 yılında bu terim literatürde tanıtıldı. Bir "m × n" matrisi göz önüne alındığında, ekrana ulaşmak için gereken konektörlerin sayısı "m + n"'dir (tıpkı pasif matris teknolojisinde olduğu gibi). Her piksel, diğer pikseller ele alınırken piksel durumunu etkin
bir şekilde koruyan bir anahtar-cihazına bağlanır ve aynı zamanda çapraz-karışın istemsiz bir şekilde bir düzeltilmemiş pikselin durumunu değiştirmesini de önler. En yaygın anahtarlama cihazları, daha ucuz amorf katı olmayan ince film silisyum (a-Si), polikristalin silikon (poly-Si) veya CdSe yarı iletken malzemeye dayanan TFT'leri, yani bir FET (alan etkili transistör) kullanır. Bir başka varyant, diyotların veya dirençlerin kullanılmasıdır, fakat ne diyotlar (örneğin, metal yalıtkan metal diyotlar), ne de lineer olmayan voltaj bağımlı dirençler (yani varistörler) şu anda TFT ile karşılaştırıldığında henüz ekonomik değildir. Macintosh Portable (1989) belki de aktif matris panelini kullanan ilk tüketici dizüstü bilgisayarıydı. Bugün, LCD veya OLED teknolojisini kullanan neredeyse tüm TV'ler, bilgisayar monitörleri ve akıllı telefon ekranları aktif matris teknolojisini kullanmaktadır. Ulus İşhanı Ulus İşhanı, Ankara'nın Ulus semtinde bulunan 1955 tarihli alışveriş binası. 1950'lerde Ankara'da artan yeni ticari büro ve alışveriş mekanı gereksinmesini karşılamak amacıyla inşa edilen bina, şehrin simge yapılarından birisidir. Ankara Zafer Anıtı'nun bulunduğu meydanı bütünleyerek anıta bir fon oluşturmaktadır. İki avlu çevresinde konumlanmış yedi bloktan oluşur. Yapı, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nün 1952 yılında açtığı yarışma ile projelendirildi. Birincilik ödülünü, Orhan Bolak, Orhan Bozkurt ve Gazanfer Beken'in projesi aldı. Yapının inşaatına 1955 yılında başlandı; inşaat süreci Emek İnşaat ve Dykerhoff und Widmann adlı Alman şirketi tarafından yürütüldü. Yapının, avlulara bakan alçak blokları 1960 yılında kullanıma açıldı; yüksek bloğun inşası ise 1963 yılında tamamlandı. Yüksek blok Gençlik ve Spor Müdürlüğü tarafından kullanılmakta; alçak katlı binalar ticari amaçla kullanılmaktadır. Ulus İşhanı, uluslararası modernizm yaklaşımının Türkiye’deki ilk örneklerindendir. Cephesinde rasyonel-uluslararası döneme ait olan alüminyum doğrama, büyük cam yüzeyler, prizmatik kütle gibi mimari özellikleri taşır. Yaroslavl Garı Yaroslavl Garı ( "Yaroslavski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, 1862 yılında inşa edilmiştir. Merkez İdari Okrugu'nda Komsomolskaya Meydanı'nda Leningrad Garı'nın yanında yer almaktadır. Yaroslavl Garı, Trans Sibirya Demiryolu'nun başlangıç noktası olup başta Rus Uzak Doğusu olmak üzere doğu yönündeki tren seferlerine hizmet vermektedir. Avrupa Yüzme Birliği Avrupa Yüzme Birliği ya da kısaca LEN, "(Fransızca: Ligue Européenne de Natation)" Uluslararası Yüzme Federasyonu’na bağlı olarak Avrupa’da uluslararası düzeyde düzenlenen dalış, yüzme, açık su yüzme, senkronize yüzme ve su topu organizasyonlarını yürüten yönetim bütünüdür. 1927 yılında İtalya’nın Bologna şehrinde kurulan LEN’in genel merkezi 2015 yılından beri İsviçre’nin Nyon kentindedir . LEN’e 52 ülkenin ulusal yüzme federasyonları üyedir ve olimpik sporlarda kurallar gereği Avrupa federasyonlarına bağlı olan İsrail de bu üyelerden biridir . LEN, 17 farklı federasyonu temsil eden üyelerden oluşan seçilmiş bir kurul tarafından denetlenmektedir. LEN tarafından düzenlenen Avrupa Su Sporları Şampiyonası'nda beş LEN disiplininden üçüyle (yüzme, dalış ve senkronize yüzme) yarışmalar düzenlenmektedir. LEN dört farklı disiplinde şampiyona düzenlemektedir (yüzme (25m), dalış, su topu ve açık su yüzme). LEN genç kategorilerinde de çeşitli yarışlar düzenler: Aşağıdaki ulusal federasyonlar LEN'in bir parçasıdır: 2008: Peter Biros (Macaristan) 2009: Filip Filipovic (Sırbistan) 2010: Vanja Udovicic (Sırbistan) 2011: Stefano Tempesti (İtalya) 2012: Miho Boskovic (Hırvatistan) 2013: Denes Varga (Macaristan) 2014: Filip Filipovic (Sırbistan) 2015: Dusko Pijetlovic (Sırbistan) 2008: Danielle De Bruijn (Hollanda) 2009: Iefke van Belkum (Hollanda) 2010: Sofia Konukh (Russia) 2011: Alexandra Asimaki (Yunanistan) 2012: Anni Espar (İspanya) 2013: Jennifer Pareja (İspanya) 2014: Maria Garcia (İspanya) 2015: Roberta Bianconi (İtalya) Pavelets Garı Pavelets Garı ( "Paveletski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, Merkez İdari Okrugu'nda Pavelets Meydanı'nda Kızıl Meydan'ın üç km güneydoğusunda yer almaktadır ve Moskova'nın en büyük garlarından biridir. Çoğunlukla güney yönündeki tren seferlerine hizmet vermektedir ve Aeroexpress trenleri ile Domodedovo Uluslararası Havalimanı'na bağlanmaktadır. Gar, 1900 yılında inşa edilmiş olup başlangıçta Saratov Garı olarak adlandırılmıştır. 1924 yılında Lenin'in cenazesini taşıyan tren bu gara gelmiştir. Belarus Garı Belarus Garı ( "Belorusski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, 1870 yılında inşa edilmiştir. Merkez İdari Okrugu'nda Tverskaya Zastava Meydanı'nda yer almaktadır. Belarus Garı, başta Smolensk ve Kaliningrad oblastları, Litvanya, Belarus ve Batı Avrupa olmak üzere batı yönündeki tren seferlerine hizmet vermektedir ve Aeroexpress trenleri ile Şeremetyevo Uluslararası Havalimanı'na bağlanmaktadır. Çek edebiyatı Çek edebiyatı, Çek dilinde yazılmış literatürdür. Çek dilinde yazılmış en eski edebi eserler 14. yüzyıla aittir. Modern edebiyat, 19. yüzyılda ulusal uyanış dönemlerine ayrılabilir: savaş arası dönemin yenilikçileri, komünizm ve Prag Baharı altındaki yıllar, komünizm sonrası Çek Cumhuriyeti'nin edebiyatı. Terimin başka bir anlamıyla "Çek edebiyatı"; Slavonca, Orta Latince ya da Almancadaki eserler de dahil olmak üzere, dilden bağımsız olarak "Çekler tarafından yazılmış literatür" anlamına gelebilir. Bohemya, 9. ve 10. yüzyılın sonlarında Hıristiyanlaştırıldı ve Bohemya Krallığı ile ilgili en eski yazılı çalışmalar, 12-13. yüzyıllarda yazılmış Orta Latince eserlerdir. Bu dönemdeki eserlerin çoğu, kronikler ve hagiografilerdir. Bohemyalı azizler hakkında pek çok efsane de yabancı yazarlar tarafından yazılmasına rağmen, Bohemya hagiografileri sadece Bohemya azizlerine (St. Ludmila, Wenceslas, Procopius, Cyril ve Methodius ve Adalbert) odaklanmıştır. Dönemin en önemli kroniği, Cosmas tarafından yazılan Chronica Boemorum (Bohemian Chronicle) idir bununla birlikte konulara çağdaş politikaları akılda tutarak yaklaşır ve iktidardaki hanedanı meşrulaştırmaya çalışır. Cosmas'ın çalışması, 12. yüzyılın sonlarında ve 13. yüzyılda birkaç yazar tarafından güncellenmiş ve genişletilmiştir. 13. yüzyılın ilk yarısında, Bohemya'nın Přemyslid yöneticileri, politik ve ekonomik etkilerini batıya doğru genişletmiş ve Batı Avrupa'nın politik ve kültürel krallıklarıyla temas etmişlerdir. Bu kültürel değişime kanıt olarak 13. yüzyılın ikinci bölümünde Alman nezaket şiirinin, Minnesang, edebiyatta yer alması gösterilebilir. III. Wenceslas'In öldürülmesinden ve 1306'daki krallıktaki ayaklanmalardan sonra, Bohemyalı soylular kendilerini Alman kültüründen uzaklaştırdılar ve kendi dillerindeki edebiyata yoğunlaştılar. Buna rağmen, Almanca 19. yüzyıla kadar Bohemya'da önemli bir edebi dil olmaya devam etti. Çekçedeki bu yeni edebiyat, büyük ölçüde iki türden epik şiirden oluşuyordu: hem İncil'den uydurma masallara hem de önceki dönemlerin hagiografik efsanelerine dayanan efsane ve şövalye destanı. Düzyazı da ilk olarak bu dönemde gelişmiştir. 15. yüzyılın Hussite devrimi, Çek edebiyatının edebi evriminde kesin bir kopuş yarattı ve Çek edebiyatı içinde kendi ayrı tarihini oluşturdu. Bu edebiyatın temel amacı, belirli bir dini doktrin için iletişim kurmak ve tartışmaktı ve  biçimi genellikle düz yazıydı. Jan Hus'un teolojik yazımı ilk olarak 15. yüzyılın başında ortaya çıkar. Önce Latince daha sonra Çekçe yazdı ve bu ayrım daha sonraki dönemlerin çoğunda böyle kaldı. Şiir ve entelektüel düzyazıda öncelikle Latince kullanılırken popüler düzyazı Çekçe veya Almanca yazılmıştır. Hus'un yazıları teknik, teolojik sorular üzerine odaklanmıştır ve bununla birlikte,  bir dizi vaazını Çekçe yayımlamış ve 17 ile 18. yüzyıllarda modern Çekçenin temellerini oluşturmak için kullanılacak olan yazım ve dilbilgisi kurallarını yaratmıştır. Poděbrady'li George'un Hussite savaşlarının ardından Çek tahtına seçilmesinden sonra yeni bir kültürel dalga Bohemya'ya sürüklendi. Hümanizm, antik çağ klasiklerinde edebiyat ve kültür için ideal bir yerdi. Bu dönemin edebiyatının temel özelliği Latin alfabesinde yazılan Katolikler arasındaki rekabettir. Gutenberg'in baskı makinesi, kitapların ve broşürlerin daha erişilebilir olmasını sağladı ve bu da edebiyatın toplumdaki statüsünü yavaş yavaş değiştirdi. Beyaz Dağ Muharebesi'nden sonra Çek Protestanlarının ölümü, Çek edebiyatının gelişimini kesinlikle etkilemiştir. Bohemya'nın yeniden Katolikleştirilmesi ve Almanlaştırılması ve buna müteakip müsadere ve sınırdışılar, Protestan orta sınıflarını neredeyse ortadan kaldırmış ve edebiyatı iki kısma bölmüştür. yerli Katolik ve émigré Protestan kolu. Çek göçebe barok yazılarının en büyük kişiliği, gençliğini Bohemya'da geçiren ama daha sonra sürgüne zorlanan John Comenius'dur. Pedagog, teolog, eğitim reformcu ve filozof olan Comenius'un yapıtları gramer, eğitim üzerine teorik yollar ve teoloji üzerine çalışmalardı. 17. yüzyılın sonlarında ölümüyle, Çek dilinde Protestan edebiyatı neredeyse ortadan kalktı. 18. yüzyılın sonunda Bohemya toprakları kayda değer bir değişiklik geçirdi. Habsburg imparatoru II. Josef, feodal sisteme son verdi ve yeni bir din ve ideolojik hoşgörüyü destekledi. Rasyonel bilimi prensiplerini günlük yaşamın tüm yönlerine uygulamak isteyen aydınlanmış klasisizm ortaya çıktı. Bir ülkenin kendi ulusal dilinde bir ulusal kültür ve edebiyat, bir ulusun birleşmesi için bir ön koşul olarak görülmeye başlandı. Edebiyatta bu durum yeni bir ilgi oluşturdu ve okur kitlesi değişti. Bununla birlikte Bohemya ve Moravya, Avusturya ve Alman kültürel nüfuzu içinde kaldı. Yeni ulusal edebiyat, ilk olarak popüler Alman türlerini taklit etti ve daha sonra bağımsız bir yaratıcı çabaya dönüştürebildi. Ön-romantizm, aydınlanmış klasizm ve romantizm arasındaki geçişi oluşturdu. Bu dönemde, Bernard Bolzano'nun iki dilde ve iki kültürlü bir Ç
ek-Alman devleti vizyonunun reddi olarak gerçekten ulusal bir edebiyat ve kültür fikri gelişti. Bu dönemin belki de en büyük figürü, dünya edebiyatının birçok klasiğini tercüme eden ve yaşamını Çek edebiyatının gelişmesine adayan, ciddi ve zengin bir edebiyat olarak kuran Josef Jungmann'dır. František Palacký ve Pavel Jozef Šafárik, Çek tarihini yeniden gözden geçirme zorluğunu üstlendi. 1830'larda Çek edebiyatının temelleri atıldı ve yazarlar artık çalışmalarının sanatsal değerlerine daha çok odaklanmaya başladılar. Bu süre zarfında iki ana tip literatür üretildi: okurları eğitmek ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na sadık olmaya teşvik etmek için çabalayan Biedermeier literatürü ile bireyin özgürlüğünü vurgulayan ve öznelliğe ve bilinçaltına odaklanan romantizm. 1848 yılında Karel Hynek Mácha'yı takip eden yeni nesil Çek yazarlarını ön plana çıktı. Bu yazarlar, tamamen ulusal bir kültürün dar idealini reddettiler ve Çek edebiyatını Avrupa kültürüne dahil eden ve Çek toprakları dışında yapılan ilerlemeden ilham alan edebiyatı tercih ettiler. Mayıs kuşağını, romantik gelenekte devam eden, aynı zamanda daha çağdaş tarzları birleştiren neo-romantikler izledi: realizm, sembolizm ve dekadan. Neo-romantiklerle sohbet ederken yeni nesil yazarlar, gerçekçilik ve natüralizme, sıradan ve banal olmaya yöneldiler. 19. yüzyılın son edebi kuşağı, geçmişle ve modernizmin ortaya çıkışıyla kararsızlığa işaret etti. Bu kuşağın yazarları arasındaki ortak bağ, kendi sesleri üzerinde belirli bir üslupta bağlılıkları ve önceki kuşakların çalışmaları üzerindeki çoğu zaman eleştirel perspektifleridir. 20. yüzyılda Çek edebiyatında büyük bir değişiklik meydana geldi. Fransa, Kuzey Avrupa ve Rusya'ya yöneliş yoğunlaştı. Yeni nesil şairler kendilerini hem neo-romantiklerden hem de modernistlerden uzaklaştırdılar. Kazan Garı Kazan Garı ( "Kazanski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, 1864 yılında inşa edilmiş olup Merkez İdari Okrugu'nda Komsomolskaya Meydanı'nda Leningrad ve Yaroslavl garlarının yanında yer almaktadır ve başta Urallar ve Orta Asya olmak üzere doğu, güneydoğu ve güney yönündeki tren seferlerine hizmet vermektedir. Kiev Garı Kiev Garı ( "Kievski vokzal"), Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan bir gardır. Gar, 1899 yılında inşa edilmiş olup Batı İdari Okrugu'nda Avrupa Meydanı'nda yer almaktadır ve başta Kiev olmak üzere Belgrad, Zagreb, Bükreş, Sofya, Budapeşte, Prag, Viyana ve Venedik'e yönelik tren seferlerine hizmet vermektedir. II. Basileios'un Menologion'u II. Basileios'un Menologion'u Didache Didache ya da "Havarilerin öğretileri," kimin tarafından yazıldığı belirlenemeyen erken Hristiyanlık döneminden kalma, çoğunlukla birinci yüzyılın sonlarına tarihlenen bir metindir. Jan Magnussen Jan Ellegaard Magnussen (d. 4 Temmuz 1973), Danimarkalı motor sporları pilotu. Kariyerinde CART, NASCAR, Formula 1 ve Le Mans 24 Saat gibi çeşitli kategorilerde yarışmıştır. Yarışı tamamlayamamıştı ancak %90'ından fazlasını bitirdiğinden sırlamada yer aldı. Clay, Teksas Clay ilçesi veya Clay County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,752'dir. İlçenin merkezi Henrietta şehridir. Miliç Irmağı Miliç Irmağı, Samsun'un Terme ilçesinden Karadeniz'e dökülen akarsu. Irmağın yağış alanı 180 km olup akarsu boyu 24 kilometredir. Kürtün Çayı Kürtün Çayı, Samsun'un Kavak ilçesinden yağı alnı alıp merkez ilçeden Karadeniz'e dökülen akarsu. Irmağın yağış alanı 320 km olup akarsu boyu 47 kilometredir. Uluçay Uluçay, Samsun'un Alaçam ilçesinden Karadeniz'e dökülen akarsu. Irmağın yağış alanı 130 km olup kotu 16 metredir. Karabağlı, Salyan Karabağlı, Azerbaycan'ın Salyan rayonuna bağlı köy. İlçe merkezine 28 kilometre uzaklıkta bir köy Karabağlı köyünün ilginç bir geçmişi var. Tarihi kaynaklarda belirtilir ki, Karabağ köyü, ağırlıklı olarak 1760-1780'li yıllarda Ağdam bölgesi Abdalgülablı köyünden hareket ederek bir qrup aile tarafından buray köç etmişler. Bu gerçeği Karabağ köy qəbristanlığında iki yüz yıl öncesine dayanan tarihi kabir yazılı eski alfabe ile yazılmış yazılarda net bilirtiliyor.. Daha sonra 1900-1905 yılında Şamahı Kolani kabilelerin bir kısmı kışlaqlarını buraya saldı. Ve 1948 yılında Stalin'in emriyle Batı Azerbaycan, Ermenistan, Азизбеyof bölgesinden  (eski Azerbaycan mahal, 18. yüzyılda Qarababa deniyordu çoğunlukla Terp ve Tarp köy) buraya 80-90 aile taşındı, ve burada yeni evler inşa edildi. Yani Karabağlı köyü büyüdü gelişdi ve bölgenin sosyo-ekonomik hayatında önemli bir yer aldı. Salyandakı bu köy tam bir tarım bölgesi en gelişmişlerdendir. Şu anda Karabağlı bölgesel  nüfusu 8500 (2012 yılı bilgileri) kişi yaşıyor. Merkezi Karabağlı olmakla bu yönetim diğer küçük köyler Kolani, Gomuşlu ve köy Тezekent kapsıyor. 30,89 km kare toprakları Karabağlı köyünün ana sınıfları tarım ve petroldür. Köylüler domates, pamuk, tahıl, patates, üzüm, sebze, kavun bitki, bol ürün elde etmek için önemli ölçüde etkinlik yaratmışlar. Şimdi bu köyde 2275 büyük baş olmakla 7100 küçük baş hayvancılık yetişdiriliyor. Bölge insanı belirgin bir şekilde farklı köylerde olan iş için buraya geliyor. Karabağlı insanı çok çalışkan ve yöresine  bağlı insanlardır. Bu nedenle, burada insanlar daha iyi, daha refah içinde yaşıyor. Karabağlı köyünde dünyaca ünlü Pirililer, Kurbanlılar, Bedirxanlılar, Velili, Bayandurlu, Bayramkulular, Керимли, Seyidrzalı, Memmedalılar, Ekberli, Ağamalılar ve diger türk soylu tayfaların ismini saymak mümkün. Genel olarak 4 eğitim kurumu. 1 ve 2 numaralı orta okul Karabağlı köyünde yer almaktadır. Kolani ve Теzekent köylerde genel ve orta öğretim okulları yer alıyor. 2026 FIFA Dünya Kupası 2018 FIFA Dünya Kupası, 23. FIFA Dünya Kupası organizasyonudur. Horacio Elizondo Horacio Marcelo Elizondo (d. 4 Kasım 1963, Quilmes) Arjantinli eski uluslararası futbol hakemi. Elizondo 2006 FIFA Dünya Kupası'da görev almıştır. Elizondo 10 Aralık'ta Boca Juniors ile Lanús arasında oynanan maç ile birlikte, 45 yaşındayken zorunlu emeklilik yaşından 3 yıl önce profesyonel hakemlik kariyerini sonlandırmıştır. Elizondo, Fransa ve İtalya arasında 9 Temmuz'da Berlin'de oynanan final maçının hakemi olarak görev yaptı. Fransa, Marco Materazzi'nin Florent Malouda'ya ceza sahası içerisinde yaptığı müdahalenin ardından penaltı kazandı. Elizondo, uzatmalara giden karşılaşmanın 110. dakikasında Marco Materazzi ile Zinedine Zidane arasında yaşanan sözlü anlaşmazlığın ardından, Zidane'ın Materazzi'nin göğsüne kafa atmasının ardından Fransız futbolcuya kırmızı kart göstermiştir. Premier Legaue Ayın Golü Premier Legaue Ayın Golü () veya sponsorluk anlaşması gereğince Carling Premier League Ayın Golü (), Premier League'de, her ayın en iyi golünü attığı belirlenen oyuncuya verilen futbol ödülüdür. Kazanan futbolcu; halk tarafından verilen ve toplamda %10'luk bir etki yaratan çevrimiçi oylara ek olarak, uzmanların yer aldığı bir kurul tarafından verilen oylarla belirlenmektedir. Her ayın birincisi, o sezonun Premier League Sezonun Golü ödülü için aday olmaktadır. Canik (at ırkı) Canik, Türkiye'nin Samsun ilinde yetiştirilen binek atı cinsi. Bafra ile Çarşamba'da yetiştirilen ve yöredeki Osmanlı süvarilerinin tercihi olan Canik atları çevik, uzun yola dayanıklı olmaları ve düzgün yürüyüşleri ile tanınmışlardı. Günümüzde koruma altına alınan ırklardan biri olup özellikle Terme civarında sürü hâlinde doğada serbest bırakılarak yetiştirilmektedirler. Oscar Furlong Oscar Alberto Furlong (d. 22 Ekim 1927 – ö.11 Haziran 2018), Arjantinli tenis ve basketbol oyuncusu, antrenör. Sporcu Buenos Aires, Arjantin'de doğdu. Basketbol oyuncusu olarak 1950 ve 1952 Yaz Olimpiyatları ile 1950'de FIBA ​​Dünya Şampiyonası'nda yer aldı. . Eski sporcu ve antenör Oscar Furlong Eylül 2007'de FIBA Basketbol Şahretleri Listesi'ne adını yazdırmıştır. Basketbol bırakmasının ardından sporcu bir süre tenis oynamıştır. Daha sonra tenis antenörü olarak Davis Kupası'nda mücadele eden Arjantin Tenis Milli Takımı'nın başına geçen Furlong takımını yarı finallere taşımıştır. Arjantinli eski basketbolcu, tenis oyuncusu ve antenör Oscar Furlong 11 Haziran 2018'de doğum yeri Buenos Aires'de 90 yaşında ölmüştür. Arkangel de la Muerte Alfredo Pasillas (d. 16 Temmuz 1966 –ö. 13 Haziran 2018), Meksikalı profesyonel güreşçidir. Kendisi, Meksika profesyonel güreş klasmanlarından olan Consejo Mundial de Lucha Libre (CMLL) "Arkangel de la Muerte" ring adıyla müsabakalara çıkmıştır. Sıklıkla ""Arkangel"", 1991 yılına kadar "'Bay Cid2" adıyla ringe çıkan sporcunun isminin İspanyolca'daki anlamı "Ölüm Başmeliği" 'dir. Son zamanlarında bir okulda baş antrenör olarak görev yapan sporcu güreş kariyerinde, CMLL Dünya Welterweight Şampiyonası ve Meksika Ulusal Welterweight Şampiyonası'nda başarılı karşılaşmalar çıkararak Ángel Azteca'nın maskesini kazanmıştır. “Pandilla Guerrera” ve "Los Guerreros Tuareg" güreş gruplarının kurucu üyelerinden olan Arkangel de la Muerte ring dıyla bilinen Mkesikalı profesyonel güreşçi Alfredo Pasillas 13 Haziran 2018'de Meksiko şehri 'nde geçirdiği kalp krizi sonucu 51 yaşında ölmüştür. Manchester United FC 2007-08 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2007-08 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 125. sezonu olan 2007-08 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 84. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League'i şampiyon olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Sezona Chelsea ile oynadığı FA Community Shield maçından galibiyetle ayrılarak kupayla başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 27 galibiyet, 6 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 87 puanla ligi şampiyon olarak tamamladı. FA
Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, altıncı turda Portsmouth'a elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve bu turda Coventry City'ye elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise finalde karşılaştığı Chelsea'yi yenerek turnuvada şampiyonluğa ulaşan takım oldu. Kitle Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde kitle, ‘bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, kütle’ olarak tanımlanıyor. İkinci bir anlamı ise, ‘belirli işleviyle özellik gösteren büyük insan kalabalığı’ . Klasik siyaset düşünürlerinin ortaya koyduğu siyasal kuramlar temel olarak, siyasal varlığın ortaya çıkışını; insan, doğa güç ilişkilerinin düzenlenişine bağlı olarak açıklamaya odaklanmışlardır. Bu bakımdan, bugün sorunsallaştırılan kitle kavramı, bu kuramlarda tali bir meseledir. Kitle söyleminin gelişmesi, kapitalist üretim ilişkilerinin toplumsal hayatın geleneksel kontrol mekanizmalarını çözmesiyle yakından ilgilidir. Meta ilişkilerinin toplumsal hayatın geleneksel kontrol mekanizmalarını çözmesiyle bağlarından kurtulan insan yığınları, tarih sahnesinde daha etkili bir güç olarak yer almaya başlamıştır. Özellikle Fransız Devrimi sonrası literatürde, kitlelerin bu devrimdeki rolleriyle de doğrudan ilişkili olarak, kitlelerin ortaya çıkış koşulları, çeşitleri, etkisinde kaldıkları faktörler ve yönetilebilirlikleri meselesi üzerinde duran bir literatür oluşmaya başlar . Kitle söyleminin gelişmesi, siyasal öznenin kavranışındaki iki önemli dönüşümle de nedensellik bağı içerisindedir. İlk olarak, akılcı ve bilinçli bir varlık olarak görülen bireyin, kitle içerisinde akıldışı ve kolayca yönlendirebilen bir karakter kazandığı söylemi gelişmeye başladı. Bireyin bu özelliği her ne kadar modern siyaset düşünürlerince de fark edilmişse de vurgulanan yan, hiçbir zaman bu olmamıştır. Vurgunun buraya kaymasıyla kollektif siyasi özne tahayyülü de etkilenir. Kitlelerin form ve büyüklük açısından bazı farkları olsa da, her kitle türünde işlevsel açıdan ortak birkaç özellikten söz etmek mümkündür; bireylerin kitleyle olan bağı organiktir ve bireyler kendi işlevlerini kitlenin bütünselliğiyle tutarlı bir şekilde yerine getirir . Kitle söyleminin genel siyasal tahayyül üzerindeki etkilerini ortaya koyabilmek amacıyla, ilk olarak skalanın bir ucunda duran ve kitle söylemini iktidar mantığı açısından yapılandıran Le Bon’un kitle kuramına, daha sonra skalanın diğer ucunda yer alan ve kitle söylemini, özgürlükle arasındaki bağ üzerinde temellendiren Canetti’ye değinmek yerinde olacaktır. Le Bon’un kitle kuramı, insanın tek başınayken büründüğü karakterin, sergilediği davranış şeklinin kitle içerisindeyken değiştiği düşüncesi üzerinde şekillenir. Buna göre, kitlenin varoluşu tek tek onu oluşturan bireylerin varoluşundan farklı ve bağımsızdır. Bu durum da, kitlenin kendisini oluşturan bireylerden farklı bir karaktere sahip olmasına neden olur. Diğer bir ifadeyle kitle, tek tek bireylerin özelliklerinin aritmetik toplamından farklı bir bütünlük imgesidir. Bireyler ise, kitle içerisinde kendi karakterlerinden ayrılarak bütünlüğün gerektirdiği kurallara uygun davranışlar sergilemeye başlarlar . Bu bakımdan kitlenin varoluş özeliklerinden en temeli, kitleyi oluşturan bireylerin bilinçli varoluşlarının, kitle içerisinde oldukları sürece ortadan kalkmasıdır. Le Bon’a göre, bunun üç temel nedeni vardır. Bunlardan ilki, kitlenin insanda mevcut olan içgüdüleri serbest bırakmasıdır. Bireylerin kendi başlarınayken frenledikleri içgüdüleri, kitle içerisine girdiklerinde açığa çıkar. Bunun sebebi, kitlenin sağladığı anonimliktir. Bu sayede bireyler, cezalandırılma korkusu olmadan, frenledikleri davranışlarını açığa çıkarma imkânı bulurlar. Bununla birlikte, bireylerin bu şekilde davranması ancak ve ancak kitleyi oluşturan bireylerin tamamının bu şekilde davranmasıyla mümkündür. Zira ancak bu sayede kitle, anonimlik sağlayabilir. Buradan hareketle kitle içerisinde insan davranışlarının değişmesinin bir nedenin de, duygu ve düşüncelerin bulaşıcı olması olduğu söylenebilir. Son olarak, insanlar kitle içerisinde telkine son derece açıktırlar . Kitle içerisindeyken birey, kendi iradesini bir kenara bırakarak bilinci dışında gelişen kollektif iradeye tabi olur. ‘Bu bağlamda, kitlenin kişilerin birbirinden farklı zihinsel yeteneklerinin toplamı olmadığı, herkeste ortak olarak var olan bir temel üzerinde yükseldiğini vurgulamak önem taşımaktadır.’ Le Bon için bu ortak temel bilinçdışıdır. Biliçdışı ise, akılcılığın etkisinin en aza indiği ve ırka özgü güdü ve arzuların zaferini ilan ettiği düzeyi anlatır . Biliçdışının egemen olduğu kitlede, bireyler akıllarını bir kenara koyarlar ve duygusal ve ruhsal durumları, atalarımızın vahşi düzeyine kadar geriler. Uygarlığın, temelde insandaki vahşi ve yıkıcı yönlerin bastırılması üzerinde kurulduğunu düşünürsek, kitle, uygarlığın karşıtı konumundadır. Yine kitlenin bireyin bilinçli varoluşunu ortadan kaldırdığını düşünürsek, kitle içerisindeki bireylerin muhakeme yeteneklerinin de gerileyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan kitle içerisindeki birey, anlamları açıkça belirlenmiş kavramlar ve aklın ilkeleriyle değil; hayaller, kelimeler ve basit formüller üzerine inşa edilen slogan aracılığıyla kolayca yönlendirilebilecek haldedir. Bu bireyler, olguları bütün ve basit olarak kavramaktan hoşlanır ve bu olguların içerdiği zenginliğe ve detaylar arasındaki farklara gözlerini kapatırlar. Diğer bir ifadeyle; ‘kitleler için ara durumlar yoktur.’ Onlar gerçeği ya bütün olarak reddederler, ya da bütün olarak kabul ederler. Başka bir seçenek mümkün değildir . Ancak kitleleri manipülasyona son derece açık hale getiren en temel özellikleri, telkine açık olmalarıdır. Yine kitlelerin belirli teknolojiler aracılığıyla maniple edilebileceği düşüncesinin temelinde de, kitlenin bu özelliği yatar. Liderler, her düzeyde telkine başvurabilirler ancak, telkinin hedefe ulaşması, liderin bu potansiyele sahip olması ile mümkündür. Le Bon, liderlerin sahip olduğunu varsaydığı bu potansiyeli, prestij olarak adlandırır. Prestij kavramını da şu şekilde betimler; "‘Gerçekte prestij, bir birey, eser ya da fikrin zihnimiz üzerinde icra ettiği bir tahakküm tarzıdır. Bu tahakküm, eleştiri yeteneğimizi bütünüyle felç eder ve ruhumuzu hayranlık ve saygıyla doldurur. Açığa çıkartılan bu duygu, tüm diğer duygular gibi anlaşılması oldukça güç olmakla birlikte, hipnotize edilmiş kişinin tabi olduğu büyülenme ile aynı türden bir şeymiş gibi görünmektedir. Prestij, tüm otoritenin esas kaynağını oluşturur. Ne tanrılar, ne krallar, ne de kadınlar o olmadan hüküm sürebilmişlerdir .’" Le Bon, prestij ile hipnoz arasında işlevsel bir bağ kurar. Her ne kadar hipnoz kavramını Charcot’un terminolojisinden almış olsa da, Charcot’un hipnozun sadece psikopatolojik özellikler gösteren insanlar üzerinde etkili olacağı fikrine katılmaz. Bu bakımdan Nancy Okulu’na yaklaşır ve hipnozun psikolojik olarak sağlıklı insanlar üzerinde de etkili olabileceği görüşünü benimser. Ona göre, prestij de insanlar üzerinde hipnoz etkisi yaratmaktadır. İnsanların eleştiri yeteneklerini ortadan kaldırarak, onları liderlerinin emrine amade hale getirir. Liderler, kitle üzerinde hipnoz etkisi yaratabilmek için arzularını açık ve kesin doğrular şeklinde iletmeli, istekler sık sık tekrar edilmelidir. İletilen arzuların tutarlı olması gerekmez, bireyler hipnoz halinde ve telkine açık olduğundan, iletilen fikirler herkese bulaşır. Diğer bir ifadeyle, doğrulama, tekrar ve bulaşıcılık sayesinde liderlerin istekleri kitlelere benimsetilebilir . Liderin prestiji ve gücü arasında doğru orantı vardır. Lider, gücü oranında prestij sahibidir ve kitleyi de gücü oranında maniple edebilir. Ancak bu güç eş zamanlı olarak liderin yumuşak karnıdır. Zira kitle üzerinde hipnoz etkisi yaratan prestij, liderin gücüne bağlı olduğundan, liderin sürekli güçlü olması gerekir . Gücün azalması halinde, liderin prestiji azalacak ve kitlenin lidere duyduğu saygı ortadan kalkacaktır. Bu durumda, lider ile kitle arasındaki bağ kopar ve hatta Le Bon’a göre kimi zaman kitle lideri ortadan kaldırmak isteyebilir. Kitlenin başarısızlık karşısında vereceği tepki de, liderin bir zamanlar sahip olduğu güç ve prestij ile orantılı olacaktır . Le Bon’da kitle içerisinde bireysel farklılıkların ortadan kalkmasından başka, üzerinde durulması gereken bir diğer özellik, Le Bon’un ifadesiyle ‘kalabalıkların zihinsel birliğidir’. Le Bon, bunun bir yasa olduğunu söyler ve iki temel sonucu olduğunu belirtir; kitle içerisinde bireysel nitelik farklarının ortadan kalması ve tüm üyelerin eşit olması, ikincisi ise farklı etmen ve amaçlar için ortaya çıkmış kalabalıkların tümünün aynı zihinsel yapıya sahip olduğunun kabul edilmesidir. Daha açık ifade etmek gerekirse, ilki kalabalık içerisindeki bireyler arasındaki sosyal ve ekonomik farkların ortadan kalkmasına işaret eder. Kitle içerisinde bireysel üstünlükler ortadan kalkar ve bu sayede herkes ırkın temel biyolojik özelliklerine doğru geri çekilir . İkinci sonuca göre ise sadece belirli bir kitleye mensup olan bireyler birbiriyle eşit değildir, yanı sıra farklı sosyal ve siyasal birlikler de birbiriyle eşittir. Le Bom’un kalabalık kuramının en önemli sonuçlarından birdir: Bu sayede sadece heterojen topluluklar değil, bunlar gelişigüzel bir şekilde bir araya gelmiş sokak topluluklarıdır, yanı sıra ordu, dini ve siyasi birlikler, köylülük ve burjuvazi gibi homojen topluluklar da bir kitle olarak ele alınmalıdır. Bu iki tür topluluk da birbiriyle eşittir ve her biri kitle psikolojisinin ilkelerine tabi olabilir . Le Bon’un kitle kuramını kendinden öncekilerden ayıran iki temel noktadan biri bu sonuçtur; kitle kavramının parlamento, jüri ve ordu gibi homojen toplulukları da kapsayacak şekilde genişletmiştir. İkinci olarak da, kitlelerin yıkıcı ve kriminal yanlarının olduğunu saptamakla yetinmemiş, kitlelerin denetlenebilir olduğunu da göstermiştir. Le Bon’un modern dönemi kalabalıklar çağı olarak adlan
dırmasının sebebi de budur. Homojen toplulukları da kitle kavramının içine dahil ederek, modern siyasal hayatın işleyişinin kurumsal ve işlevsel çerçevesinin merkezine kitleyi oturtmuştur ve artık kollektif eylem pratikleri kitle psikolojisinin konusu haline gelmiştir. Yine buradan hareketle bu çağda kitlelerin egemenliği ele geçirdiğini belirtir. Bu çağda kalabalıkların kutsal hakları, kralların kutsal haklarının yerini almaya başlamıştır. Böyle bir toplumda, siyasal sorunun çözümünü de kitle psikolojisinde aramak gerekir. "‘Kalabalıklar psikolojisinin bilgisi, giderek güç bir mesele haline gelen kalabalıkları yönetme isteğinde olmayan, sadece onlar tarafından bütünüyle yönetilmek istemeyen devlet adamının elindeki son kaynaktır .’" Le Bon, Bastille’in istilasından Napolyon’un darbesine kadar ki süreci kitlelerin psikolojisini betimleyen bir anlatı geliştirmek üzere kullanır. Bu anlatının temel amacı, egemenin nasıl ortaya çıktığına ya da egemenliğin sınırlarının ne olduğuna ilişkin ontolojik meselelere eğilmek değil, politik faaliyetin rutin seyri esnasında ortaya çıkabilecek problemlere çözüm üretmektir. Diğer bir ifadeyle egemenliği gerekçelendirmek, meşrulaştırmak gibi bir amaç gütmemiştir. Bunun yerine egemenliğin öznesi olan halk kalabalıklarının siyasal güç olarak potansiyellerini çerçevelemeyi amaçlamıştır . Bu amaca yönelik olarak Le Bon’un devlet adamlarına birtakım önerileri olmuştur. Örneğin vergi toplama faaliyetinin tek seferde ve büyük meblağlar halinde toplanması yerine, taksitlendirilerek daha küçük parçalar halinde toplanmasının kitle psikolojisine daha uygun olacağını söyler. Bu yolla daha az tepki çekileceğini savunur . Özetlemek gerekirse, Le Bon’a göre her toplumun gelişigüzel olarak bir araya gelmiş insanların oluşturduğu kalabalıklar halinde yaşadığı başlangıç dönemi, o toplumun barbarlık çağıdır. Bu barbarlık çağından çıkış ise insanları birleştirecek ortak bir idealle mümkün olabilir. Zaman içerisinde bu idealin oluşmasıyla sanatta, bilimde, siyasette daha ileri giden topluluklarda, yine zamanla kaçınılmaz olarak bu ideal çözülür ve insanlar tekrar kalabalık halini alır. Bu bakımdan Le Bon’a göre kalabalıkların egemenliği, modernliğin çöküşü ve barbarlık aşamasına dönüşün belirtisidir. Fransız Devrimi de bu dönüşün en önemli göstergesidir. Bu bağlamda kitle psikolojisinin Le Bon’cu varyantı geniş yığınların eşitlik taleplerine verilmiş bir tepkidir . Kitle söyleminin Le Bon’la birlikte kitlenin özelliklerini benimsemenin ötesine geçmiş ve kitlelerin denetimi meselesine yönelmiştir. Bu yönelimin odağında, batı uygarlığı kazanımlarının tarih sahnesinde daha etkin rol oynamaya başlayan kitlelerce tehdit edildiğine ilişkin endişe yatar. Yine bu yönelim, dolaylı olarak liderlik tartışması yaratır ve Freud da bu bakımdan liderlik sorununa daha geniş yer veren bir kuram ortaya koymuştur. Freud gibi Avusturya’da yaşayan Elias Canetti ise, kitle kuramını özgürlük ve eşitlik ekseni üzerine oturtur . Canetti’nin diğer pek çok düşünürden farkı, kitle kuramını literatürden ve diğer insanların gözlemlerinden hareketle değil, bizzat kendi gözlemlerinden yola çıkarak oluşturmuş olmasıdır. Bu deneyimlerinden iki tanesi Canetti’yi çok etkilemiştir. İlki 1922 yılında, kendisinin de bulunduğu Frankfurtt’ta bakan Rathenau’nun öldürülmesinin yarattığı toplumsal olaylar, ikincisi ise 15 Temmuz (1927) Devrimi olarak geçen Viyana Ayaklanması’dır . Canetti Frankfurt’taki olayda işçi yığınlarına ilişkin izlenimlerini şu şekilde ifade eder; "‘Güçlü bir inancın fışkırdığı topluluğu oluşturan işçilerin davranışlarında tutarlılığı yansıtan bir şey vardı.’" Yerçekimi gücü gibi bir çekimle kitlenin kendisini çektiğini belirten Canetti, kitleye katılmanın kafasında daha önceden de var olan bir soruyu tetiklediğini belirtir; "‘Kalabalıkta, kitlenin içerisinde sizin başınıza gelen şey, yani bilincin tümüyle değişmesi, hem şiddetli, zorlayıcı hem de anlaşılmaz bir şeydi. Bunun ne olduğunu bilmek istiyordum. Bu soru, sürekli olarak kafamda dolaşıyordu, yaşamımın büyük bir bölümünde de dolaşmaya devam etti .’" Canetti’i etkileyen ikinci büyük olay, işçilerin öldürülmesine hiçbir ceza verilmemesi üzerine, tepkilerini ortaya koymak üzere işçilerin adliye sarayını basması ve bu olay neticesinde de 90 kişinin öldürülmesidir. Canetti’n bu olaya ilişkin tecrübeleri, kitle psikolojisine ilişkin de çok önemli ipuçları vermektedir; ‘Olayların üzerinden elli üç yıl geçti, gene de o günkü heyecanı hala kemiklerimde duyuyorum. Benim de katılımımla gerçekleşen, bir devrime en yakın şeydi o. O günden beri Bastille’in alınmasına ilgili tek bir sözcük okumak zorunda olmadığımı kesin olarak biliyordum. Kitlenin bir parçası olmuştum, tam anlamıyla içinde erimiştim, kitlenin yaptıklarına en küçük bir direnç duymuyordum içimde. Öyle bir ruh hali içinde olmama karşın, gözlerimin önünde cereyan eden bütün sahneleri tek tek ve somut olarak kavradığıma şaşırıyordum . Canetti’in bizzat kendisinin de tecrübe ettiği bu olaylardaki gözlemlerinden yola çıkarak oluşturduğu kitle kuramına göre, kitle oluşmak ve eyleme geçmek için bir lidere ihtiyaç duymaz. Lider, kitleyi kuran değil istismar eden bir faktördür. Özgürlükçü bir kitle kuramının temel meselesi ise, kitlenin liderden nasıl kurtulacağı sorusu olacaktır. Bu soruya cevap vermek için kitlenin zamanda ve mekanda yayılımını, var ve yok olduğu durumları incelemek gerekecektir. Kitle, zamanda ve mekanda kapsayıcı olarak var olmasına rağmen, modern bir fenomen olarak algılanması yanılsamadır . Modern zamanlarda nüfusun artması ve artan kentleşme sebebiyle kitleler daha sık ve daha çok oluşmaya başlamıştır. Bu artış karşısında ne insanlar kitleyi görmezden gelmeye devam edebilmiş ne de liderler kitlelerin oluşmasını engelleyebilmiştir. Modern zamanlarda kitle oluşmamış, yadsınmasının koşulları ortadan kalkmıştır. Tarihin bütün dönemlerinde kitle formasyonları var olmuş, ancak özel algı ve siyasi kurgu bunun görünür olmasının önüne geçmiştir . Kitle, dokunulma korkusunun ortadan kalmasıyla oluşur. Canetti’ye göre, insanı bilinmeyenin dokunuşundan daha fazla korkutan bir şey yoktur. Etraflarında yarattıkları bütün mesafelerin nedeni de bu dokunulma korkusudur. Bu korku, kalabalık içine karıştıkları zamanlarda da onları terk etmez. Sokakta, lokantada, trende veya otobüste, insanlar, birbirlerinin yanı başında durup onları gözlemlese de gerçek bir temastan kaçınmaya devam ederler . İnsanın bu dokunulma korkusundan kurtulduğu tek yer, kitledir. Bireyin "‘kendisine yaslananın kim olduğunu artık fark etmemesi için bu kitle fiziksel bakımdan da yoğun ve sıkışık olmalıdır. İnsan kendini kitleye bırakır bırakmaz, artık kitlenin dokunuşundan korkmaz olur. İdeal durumda, kitle içinde herkes eşittir; kitle içinde cinsiyet dahil hiçbir ayrımın önemi yoktur. Kitlenin içinde kendisini iten her kimse, o da kendisi gibi biridir. Onu, kendisini duyumsuyormuş gibi duyumsar. Birden bire her şey tek ve aynı bedende oluyormuş gibi olur. Belki de kitlenin yoğunlaşmaya çalışmasının nedenlerinin biri budur: Kitle her bireyi dokunulma korkusundan, mümkün olduğu kadar bütünüyle kurtarmak ister. İnsanlar birbirlerine ne kadar kuvvetli yaslanırlarsa, birbirlerinden korkmadıklarından o kadar emin olurlar. Dokunulma korkusunun bu karşıtına dönüşü kitlelerin doğasında vardır. Rahatlama hissi yoğunluğun en çok olduğu yerde en çarpıcıdır .’" Kitleyi oluşturan bireyler arasında her türlü farkın ortadan kalkması durumunu Canetti deşarj kavramıyla isimlendirir. Deşarj, kitle için olmazsa olmaz koşuldur. Kitleye dahil olan herkes, deşarj anında farklılıklarından kurtularak kendini diğerleriyle eşit hisseder. İnsanlar arasındaki farklılıklar, hiyerarşiler türlü türlüdür ve her yerde insanların birbirlerine karşı davranışlarını belirler. İnsan, diğerleriyle arasına koyduğu mesafelerin yükünü sırtında taşırken, hiyerarşik olarak üstün olma duygusu onu tatmin etmez hale gelir. Çünkü kişi, bu mesafelerle hareket özgürlüğünü de sınırlamış olur. Bir noktadan sonra, bu mesafeleri kendisi koyduğunu da unutur. Mesafelerin etkisiyle taşlaşan ve çoraklaşan insan, bu mesafelerden kurtulmayı özler. Fakat bu, tek başına başarabileceği bir şey değildir. İnsanlar mesafelerin omuzlarına yükledikleri bu yükten ancak hep beraber kurtulur . İşte deşarj anı, kitlenin içerisindeki herkesin mesafeleri ortadan kaldırarak kendini diğerleriyle eşitlediği andır. "‘Arada neredeyse hiçbir uzamın kalmadığı o yoğunluk içinde, vücut vücuda abanır, her bir insan diğerine kendisine olduğu kadar yakındır; sınırsız bir rahatlama hissi ortaya çıkar. İşte insanlar, hiç kimsenin diğerinden daha üstün ya da daha iyi olmadığı bu mutlu an uğruna bir kitle oluştururlar.’" Canetti’ye göre, kitlenin dört temel niteliği vardır; büyüme, eşitlik, yoğunluk ve yönelim. Buna göre, kitlenin büyümesinin hiçbir doğal sınırı yoktur ve kitle her zaman büyümek ister. Kitle içerisinde mutlak bir eşitlik vardır ve en temelde insanların kitleden uzaklaşmalarına sebep olacak hiçbir şeyi görmemelerinin sebebi de bu eşitlik durumu uğrunadır. Kitle yoğunluğu sever ve kendisini hiçbir zaman çok yoğun bulmaz; kendisine ait parçalar arasında hiçbir şey olmamalı ve onları bölmemelidir. Son olarak kitlenin bir yöne gereksinimi vardır. Bir kitle, tek tek üyelerin dışında, ancak bütün üyelerin paylaştığı ulaşılmamış bir hedef var olduğu sürece var olabilir . Canetti, kapalı/açık, ritmik/durgun, yavaş/hızlı, görünür/görünmez, çifte/tekil gibi değişik ölçütlere göre kitleleri sınıflandırır . Fakat bunu yaparken olası tüm kitle türlerini kapsayacak bir sınıflandırma yapma amacı da iddiası da yoktur. Aksine Canetti, kendinden önceki kuramcılardan farklı olarak kitlelerin çok çeşitli varoluşa sahip olduklarını göstermek ister. Bu tarz kategorileri çoğaltarak, kitlelerin görmezden gelinmesini zorlaştırmak ve onlara özgü betimlemeler sayesinde tutum ve davranışlarını anlaşır kılmak amacındadır . Canetti’yi önceki kitle kuramcılarından ayıran bir diğer özellik, kitlenin temel biriminin bir
ey değil ‘kitle kristalleri’ olduğuna ilişkin tespitidir. Kitle kristalleri, kitlelere girdi sağlayan, sabit, dayanıklı, küçük ve katı topluluklardır. Boyutları büyümez ve tarih içerisinde süreklilik arz ederler. Yanı sıra, kural olarak kitlelere bireysel katılım mümkün değildir, ancak bir kitle kristali vasıtasıyla kitleye dahil olunabilir. Bu yüzden kitlenenin indirgenebileceği bir tekillik hali yoktur, ki zaten bu hal yukarıda değinildiği üzere, dokunulma korkusunun dışa vurumudur ve bu korkunun ortadan kalkması ise kitlenin en temel özelliğidir . Kitle kristalleri ve kitlelerin kökeni, değişmeden kalan sürülerdir. Sürünün etrafı boşlukla çevrili olduğundan ve ona katılacak kimse olmadığından sürüler büyümezler. Bu sebeple sürünün sınırlı sayıdaki üyelerinin her biri son derece kıymetlidir. Sürü, kitlenin dört temel özelliğinden biri olan eşitlik ve bir yöne sahip olma niteliklerine sahiptir . Canetti, sürünün kitleyle olan ilişkisini benzerlikleri ve farklılıklarını ortaya koyarak açıklamaya çalışır. Ona göre kabile, klan gibi sosyolojik kavramlar, stratejik bir şeyi temsil ederler. Oysa sürü, bir yelem birimidir ve dışavurumları da somuttur. Sürü, kitlenin en eski ve en kısıtlı biçimidir ve modern anlamdaki kitle bilinmeden önce de var olagelmiştir. Bu sebeple kitlelerin davranışlarının kökenleri sürüde saklıdır. Sürü, çok basit bir şekilde kavranabilecek biçimlerde ortaya çıkmıştır ve bugün hala sürüden türemiş oluşumlar mevcuttur . Buna göre şunu söylemek yanlış olmaz: Canetti, sürü kavramını ilkellik ile eşitleyen ilerlemeci bakış açısını paylaşmaz ve sürünün çok çeşitli, tarihsel bakımdan dayanıklı, her insana tanıdık gelecek bir kitle kristali olduğunu düşünür . Canetti’ye göre dört temel sürü biçimi vardır ve bu temelde sürülerin işlevlerine dayanılarak yapılmış bir sınıflandırmadır. Bunlar av sürüsü, savaş sürüsü, yas sürüsü ve artış sürüsü. Bütün sürü tipleri dinamiktir ve birbirlerine dönüşebilirler. Örneğin, ölüm yüzünden meydana gelen yas sürüsü, daha sonra ölünün öcünü almak amacıyla savaş sürüsüne, eğer başarılı olursa düşmanlarının sayısını azaltan ve kendi sayısını arttıran bir artış sürüsüne dönüşecektir. Bu örnekte yas sürüsü, daha sonra savaş sürüsüne dönüşecek, savaş sürüsü ise artış sürüsüne dönüşecek bir kitle kristali olmuştur . Sürülerin bu değişkenliği tüm toplumsal olguların anlaşılması için ipuçları taşır. Peki kitleleri bir arada tutan nedir? Canetti, bu bağı emirle ilişkilendirir. Ona göre, liderle kitle arasında sevgiye dayanan değil, yaralayıcı bir bağ vardır. Lider emri veren konumundadır ve her emir, içerdiği arzunun yerine getirilmemesi hali için bir yaptırım tehdidi içerir. Bu yaptırımların en tepesinde de ölüm cezası vardır. Bu sebeple her emir, ölüm cezasından pay alarak hükmünü icra eder ve bu durumda emri alanı yaralar. Diğer bir ifadeyle emrin içeriği, yaptırımdan bağımsız olarak emre maruz kalanda bir sızı yaratır. Bu sızı, emre uymakla ortadan kalkmaz ve her emirle birlikte sızı birikir ve kişiler için muazzam bir yük oluşturur. Bu yükü en çok askerler arasında görülür, emre uyarak ve sonucunda terfi ederek kendileri daha üst emir konumuna ulaşarak bu durumdan kurtulmaya çalışırlar. Ancak her alanda olduğu gibi burada da emre uymak sızıyı ortadan kaldırmaz, aksine arttırır. Emir sistemiyle kurulan açık disipline, sızıların birikimiyle oluşan gizli bir disiplin eşlik eder. Canetti’ye göre, yapay kitleleri bir arada tutan şey, lider ile izleyicisi arasında emir üzerinden kurulan yaralayıcı ilişkidir. Bu bakımdan mesele, liderin gücünün nasıl zayıflatılacağı değil, kitlelerin emire maruz kalmak dolayısıyla oluşan sızıdan nasıl kurtulacağını göstermektir. Bu, ancak emre karşı çıkmakla olabilir ve bunun da birkaç yöntemi vardır. Bunlardan ilki, şizofrenik varoluşlardır. Şizofren bazen emri anlamadığı için bazense bile bile emredilenin tersini yapmak için emre karşı çıkar. Bunun dışında bir de şizofren katıldığı hayali kitlelerden aldığı güçle emre karşı çıkabilir. Ancak bütün bu hallerde, şizofren aslında tek başına olduğundan, şizofrenik karşı çıkışlar naiftir . Gerçekten etkili kaçış, ikinci bir yöntem olan karşıtına dönme kitleleriyle mümkündür. Karşıtına dönme, ancak birden fazla tabakanın var olduğu bir toplumda olabilir. Zira kitlenin maddi olarak yön değiştirmesi, bu şartla mümkün olabilecektir. Halkın imtiyazlı sınıflara, işçilerin burjuvaziye, askerlerin subaylara karşı dönmesi; bu biçim bir dönmeye örnektir. Bu süreç emir alanlardaki sızıyı kaldıracak, siyaset biliminde devrim olarak adlandırılacak bir hesap sorma sürecinin başlangıcıdır. Bu bakımdan Fransız Devrimi, Ekim Devrimi, Paris Komünü bunun tarihsel örnekleridir . Esasında kitleye katılma, sızıdan kurtulmanın en emin ve geçerli yoludur. Bireylerin kitle dışındayken birbirleriyle aralarındaki mesafenin yükü, biraz da emrin yarattığı sızıların birikiminin sonucudur. Bireyler, kitleye dahil olarak deşarj olurlar, bu sayede mesafelerin yükünden kurtulurlar. Yanı sıra, kitle içerisinde herkes birbirine eşit olduğundan kimse emir veren konumunda değildir. Bu vasıtayla yaratılan özgürlük hissi, kitle var oldukça yaşanabilecektir ve bu sebeple kitle bileşenleri kitlenin devamlılığı için ellerinden geleni yaparlar. Öte yandan, iktidarlar da aynı sebeple kitleyi hedef alırlar. Hayatta kalanlar, kitleye dahil olan bireyleri tekrar iktidarın çerçevesi içerisine alabilmek için kitleyi çözmeye çalışırlar . Bir liderin hayatta kalabilmesinin tek yolu, kendi taraftarları da dahil herkesi iktidarın çerçevesi içerisinde tutmaktır. Ancak bu sayede bireyler, onun için tehdit algısı olmaktan çıkar. Ancak bu tehdit algısı sebebiyle paranoyak ve hayatta kalan arasında önemli geçişler yaşanabilir. Hatta en ideal yönetici tipi, paranoyaklaştıkça ortaya çıkar . Bu bakımdan Canetti, kitleye ilişkin kendinden önceki kuramcıların, kitlelerin delilik ve gerileme durumunu temsil ettiği görüşünü paylaşmaz. Ona göre aksine, "patolojik olan kitlesel varoluş değil, hayatta kalan olarak liderin varoluş tarzıdır" . Hayatta kalan olarak liderin varoluş tarzının patolojik olarak nitelendirilmesinin bir sebebi, Canetti’ye göre hayatta kalmanın hayatı korumaktan başka bir şeyi ifade etmesidir. Buna göre, insanın avını ele geçirme yöntemleri oldukça kurnazcadır ve saldırı silahları savunma silahlarına kıyasla son derece gelişmiştir. Bu bakımdan kişi kendisini korumak ister, ancak yanı sıra bundan ayrılamayacak başka şeyleri de ister; başkaları ölürken hayatta kalmak için öldürmek ister; o ölürken başkaları sağ kalmasın diye hayatta kalmak ister. Kitlenin lider merkezli çözümlemesi liderin hayatta kalma arzusunu görmezden gelir. Bu bakımdan iktidarın kitleleri uygarlık sınırları içerisinde tutmak üzere geliştirdiği teknolojiler, bir yandan hayatı geliştirmek ve düzenlemek adına kitlelerin ehlileştirilmesi stratejisini meşrulaştırmakta, öte yandan da yığınların savaş meydanlarına sürülmesine aracı olmaktadır . Canetti’ye göre, insanlık için üzerinde durulması gereken asıl tehlike de budur. Hayatta kalanın, herkesten sonraya kalma tutkusu, teknolojinin olanaklarıyla birleştiğinde ortaya çok büyük bir tehlike çıkmaktadır. Bugün tek bir insan dahi insanlığın sonunu getirebilecek güce sahiptir. Bu sebeple, hayatta kalanın denetlenmesi şarttır. Bunun en doğal aracı da insanların emirle yüzleşmeleridir. Diğer bir ifadeyle, asıl tehdit, kitlelerin yıkıcılığı değil, hayatta kalan olarak liderin karşısında durabilecek bir kitle kalmamasıdır . Her iki kitle kuramı bakımından bir kitlesel hareket şekli olan ‘swarming’i ele alacak olursak, Canetti’nin kitle kuramına uygun düşen bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkündür. Swarming, topluluklar tarafından sergilenen bir kitlesel harekettir. Bir araya kümelenmiş benzer büyüklükteki hayvanlarda, özellikle kuşlar, arılar ve balıklarda görülür ve interdisipliner bir başlıktır. Terim, doğada böceklerin davranışından türetilmiştir. Bu davranışın klasik örneği, kritik bir kütleye ulaştığında bir kovandır. İşçiler yeni bir kraliçeyi büyütecekler ve daha sonra kovan bölünecek ve kovandan çıkacak ve yeni bir kovan için bir yer arayışında olacak. Belki de en şaşırtıcı şey, kovanın eylemlerini kontrol eden hiç kimsenin olmaması gerçeğidir. Denetleyici, yetki, koordinat etkisi yoktur . Swarming, milyonlarca yıllık evrim tarihinde türlere hayatta kalmak adına sağladığı faydalar sebebiyle ortaya çıkmıştır. Bu şekilde, doğa, kapalı-döngülü sistemlerde birlikte çalışarak sosyal varlıkların, problemleri çözerken ve kararlar alırken, bireysel üyelerin büyük çoğunluğundan daha iyi performans gösterebildiğini ve böylece nüfuslarının genel olarak hayatta kalmasını sağladığını göstermiştir . Swarming, bir lider ve koordine eden kimse olmaması bakımdan Canetti’nin kitle kuramına uygun düşen bir hareket türüdür. Kitleyi liderin emri dolayısıyla yaralanan kişinin en önemli kurtuluş yollarından biri olarak gören Canetti’ye göre kitlesel hareket zaten lidersiz olacaktır. Onun ifadeleriyle; "‘birden bire her şey tek ve aynı bedende oluyormuş gibi olur .’" Bu bakımdan, bir kitlesel hareket olarak swarming özü gereği, Le Bon’un bir lider aracılığıyla kontrol altında tutulabilecek ve yönlendirilebilecek bir kitle tasavvurundan ziyade, Canetti’nin liderin verdiği emir dolayısıyla yaralanan ve çektiği acıdan kurtulmak üzere birbirine yaklaşan ve eşitlenen bireylerden oluşan, lidersiz, koordinesiz kitle tasavvuruna uygun düşecektir. General Magic General Magic Bill Atkinson, Andy Hertzfeld ve Marc Porat'ın bir araya geldiği bir şirketti. Grup bir el iletişim cihazı geliştirdi, buna iletişimi vurgulayan bir cep bilgisayarı öncüsü olan "kişisel akıllı iletişimci" dediler. 1990'ların başında, Joanna Hoffman Pazarlama Başkan Yardımcısıydı. Orijinal proje 1989 yılında Apple Computer'da başladı. Marc Porat, Apple'ın CEO'su John Sculley'i, bilgisayar, iletişim ve tüketici elektroniği şirketlerinin işbirliği yapması için yeni nesil bilgisayarlara gereksinim duyduğu zaman ikna etti. Paradigma projesi olarak bilinen
proje, Apple'da bir süre için koştu, ancak yönetim genellikle ilgisiz kaldı ve ekip kaynaklar için mücadele etti. Sonunda Sculley'e, mayıs 1990'da meydana gelen ayrı bir şirket olarak gruptan ayrılma fikriyle yaklaştılar. Porat, Hertzfeld ve Atkinson, General Magic'de Susan Kare, Bruce Leak, Darin Adler ve Phil Goldman da dahil olmak üzere Apple'ın 7 takımının birçoğuna katıldı. Şirket başlangıçta neredeyse tamamen gizlilik içinde çalıştı. 1992'de Sony, Motorola, Matsushita, Philips ve AT&T Corporation gibi dünyanın en büyük elektronik şirketlerinden bazıları, General Magic'in ortakları ve yatırımcıları oldular. General Magic, 1993'te New York'ta düzenlenen bir kamu etkinliğinde, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde iletişim cihazı ve ajan tabanlı bir ağ kurma niyetini duyurdu. 1994'e gelindiğinde, ortaklar gibi 16 telekomünikasyon ve tüketici elektroniği şirketi, Cable & Wireless, France Telecom, NTT, Kuzey Telecom, Toshiba, Oki, Sanyo, Mitsubishi ve Fujitsu dahil genişledi. 1992-1993'te Sculley hala General Magic'in yönetmenliğini yaparken, Apple tüketici elektroniği pazarına Apple Newton olan bir proje ile girmeye karar verdi. Newton, orijinal olarak iletişim yeteneği olmayan bir tablet olarak tasarlandı. Newton 1993 yılında gönderildikten sonra başarısız oldu ve General Magic'in ortakları cihazlarını göndermeye başlamadan önce iletişimci kategorisini zayıflatmaya yardım etti. Sony, 1994'ün sonlarında kablosuz Sony Magic Link ve Motorola Envoy'u sundu ve AT & T, cihazları barındırmak için PersonaLink ağını başlattı. Şirket, 2002 yılının Eylül ayında sonunda iflas ve kepenk aldı. Üç Harfliler: Beddua Üç Harfliler: Beddua, yapımcılığını, yönetmenliğini ve senaristliğini Alper Mestçi'nin üstlendiği Türk yapımı bir korku filmidir.Başrollerini Beyzanur Mete, Esma Soysal,Şerife Ünsal ve Gizem Takma'nın paylaştıkları film, 2018 yılında vizyona girdi., Ettore Romoli Ettore Romoli (d.9 Nisan 1938-ö. 14 Haziran 2018), İtalyan siyasetçidir. 1994'te girdiği Forza İtalya'da 2013 yılına kadar aktif siyaset yapmıştır. 2007'den 2017'ye kadar Gorizia belediye başkanlığı görevini yürütmüştür. Anne Donovan Anne Donovan (d. 1 Kasım 1961; Ridgewood, New Jersey - ö. 13 Haziran 2018; Knoxville, Tennessee), Amerikalı eski kadın basketbolcu ve antrenördür. 1999'da Bayan Basketbolcular Şeref Listesi'ne adı dahil edilmiştir. Donovan,Bayanlar Basketbolu'nda Los Angeles'ta 1984 Yaz Olimpiyat Oyunları'nda ve dört yıl sonra Seul'deki 1988 Yaz Olimpiyat Oyunları'nda Amerika Birleşik Devletleri basketbol takımıyla iki defa olimpiyat altın madalyası kazanmıştır. Profesyonel basketbol kariyerini sonlandırıp bir süre, WNBA klasmanındaki New York Liberty'nin baş antrenörü olarak görev alan Amerikalı eski kadın basketbolcu Anne Donovan 13 Haziran 2018'de 56 yaşında Knoxville, Tennessee'de ölmüştür. Gökalp Gökalp, bir yer ismi, erkek ismi ve soyadı, ve şu anlamlara gelebilir: Faribault Faribault ilçesi veya Faribault County, Amerika Birleşik Devletleri 'nin Minnesota eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,553'tür. İlçenin merkezi Blue Earth şehridir. Capitol Wrestling Corporation Capitol Wrestling Corporation 1952 yılında Jess McMahon ve Toots Mondt tarafından kurulan profesyonel güreş şirketidir. 1953 yılında National Wrestling Alliance ile işbirliği yapmıştır. 1963 yılında Vince McMahon Sr. ve Mondt World Wide Wrestling Federation'ı kurarak şirketten ayrılmıştır. İletişim yöneticisi İletişim yöneticisi, bir özel kuruluş ya da kamu kurumunun iç ve dış iletişimini yöneten kişi. Halkla ilişkilerden sorumlu olan iletişim yöneticisi, bağlı bulunduğu organizasyonun tür ve büyüklüğüne bağlı olarak basın sözcüsü görevi de görebilmektedir. Protagoras (diyalog) Protagoras (; ), Platon'a ait bir diyalogdur. Geleneksel alt başlığı (Platon'a ait olabilir ya da olmayabilir) "Sofistler"dir. Ana argüman yaşlı Protagoras, ünlü bir sofist ve Sokrates arasındadır. Tartışma, şehirde iken Protagoras'a ev sahipliği yapan Callias'ın evinde gerçekleşir ve Sofistlerin doğasını, erdemin birliği ve öğretilebilirliğini konu alır. Toplamda yirmi bir kişi halihazırda adlandırılmıştır. Özel olarak mevcut olduğu söylenen yirmi bir kişiden üçü sofist olarak bilinir. Protagoras'a ek olarak, Hippias ve Prodikos da yer almaktadır. Perikles'in iki oğlunun da, Paralus ve Xanthippus, orada olduğu söylenmektedir. Sokrates'in "Sempozyum"'undaki tüm arkadaşları da, Aristofanes hariç, oradadır: doktor Eryximachus ile Phaedrus; aşıklar Pausanias ile Agathon ve Alkibiadis. Ek olarak, Protagoras'ın seyahatlerinde topladığı söylenen birkaç isimsiz yabancı ve Callias'ın istihdamında bir hizmetçi (hadım) vardır. Felix Weltsch Felix Weltsch (6 Ekim 1884, Prag - 9 Kasım 1964, Kudüs), Almanca konuşan Yahudi kütüphaneci, filozof, yazar, editör, yayıncı ve gazeteci. Max Brod ve Franz Kafka'nın yakın bir arkadaşı ve Bohemya'daki en önemli Siyonistlerden biriydi. Prag'da doğan Weltsch, Prag Üniversitesi'nde hukuk ve felsefe eğitimi aldı. 15 Mart 1939'a kadar Prag'da yaşadı ve çalıştı. Çekoslovakya'nın son treninde şehri Max Brod ve ailesiyle birlikte terk etti. Filistin'e ve daha sonra İsrail devletine geldiğinde 1964'teki ölümüne kadar Kudüs'te bir kütüphaneci olarak çalıştı. Karısı Irma Herz'dan (1892-1969)  bir kızı Ruth Weltsch (1920-1991) oldu. Karısıyla Ağustos 1914'te evlendiler. Yayıncı, gazeteci ve önemli Siyonist Robert Weltsch, Felix Weltsch'ın kuzeniydi ve dünyanın en yaşlı Holokost kurtulanarından biri olan Prag doğumlu piyanist Alice Herz-Sommer'ın eniştesiydi. Sangerhausen Sangerhausen, Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletinde yer alan bir kasabadır. Kasabanın nüfusu 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 27,752'dir. İş geliştirme merkezi İş geliştirme merkezi, kuruluş aşamasındaki girişim şirketlerine yönetim danışmanlığı, ofis alanı gibi hizmetler sunarak destek sunan kuruluştur. İş geliştirme merkezi tanımına uyan ilk kuruluşun 1959 yılında Joseph L. Mancuso tarafından kurulan Batavia Sanayi Merkezi olduğu kabul edilmektedir. Stanislav Govoruhin Stanislav Govoruchin (; d. 29 Mart 1936- ö.14 Haziran 2018), Sovyet-Rus film yönetmeni, aktör ve senaristtir.Kariyerine 1960'larda başlamış polisiye-macera türünde yapımlar üretmiştir. Çamlık Parkı Çamlık Parkı, Denizli'de Çamlaraltı mahallesinde bulunan halka açık ormanlık park. 2007 yılında Beltaş Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilmeye başlamıştır. Parkın içinde hayvanat bahçesi, spor alanları ve ateşli piknik alanları gibi alanlar vardır. Günlük ortalama 20.000 kişi ziyarete gelir. Orman Bölge Müdürlüğü parkın içinde yer alır. Parkın ilerisinde Seyir Kalesi (Seyir Tepesi) yer alır. Bu tepeden bütün şehir görülebilir. Joe Anderson Joe Anderson (d. 26 Mart 1982), İngiliz aktör ve şarkıcıdır. Yer aldığı yapımlar arasında; "Across the Universe", "Becoming Jane", "Control", "The Ruins", "The Crazies", "Horns" ve Alistair karakterini canlandırdığı 2012 yapımı "" sayılabilir. Dha çok WGN America yapımı drama dizisi “Outsiders” 'da canlandırdığı Asa Farrell rolü ve 3'üncü sezonunda yer aldığı Tv dizisi "Hannibal" ile hatırlanır. İncilipınar Vali Recep Yazıcıoğlu Kültür Parkı İncilipınar Vali Recep Yazıcıoğlu Kültür Parkı veya kısa adıyla İncilipınar Parkı, Denizli'de İncilipınar mahallesinde bulunan halka açık park. Park, ismini suikast sonucu vefat eden eski Denizli valisi Recep Yazıcıoğlu'ndan almaktadır. Parkın içinde 1 adet ana gölet, 3 adet küçük gölet, kameriyeler, koşu parkuru, çocuk oyun alanları, spor alanları ve dinlenme noktaları bulunmaktadır. Şehrin merkezinde yer alır. Pamukkale Ekspresi Pamukkale Ekspresi, TCDD tarafından Denizli-Eskişehir arasında karşılıklı olarak işletilen ekspres tren hattı. Sandıklı ve Kütahya'dan geçmektedir. Basmane-Denizli Bölgesel Treni Basmane-Nazilli Bölgesel Treni, TCDD tarafından İzmir-Denizli arasında işletilen bölgesel tren hattıdır. Trenler Basmane Garı'ndan kalkıp 260 km (162 mil) uzaklıktaki Denizli Garı'na gider. Basmane-Nazilli Bölgesel Treni'nin devamıdır. Duygusal Eğitim Duygusal Eğitim (Fransızca: "L'éducation sentimentale"), Gustave Flaubert tarafından yazılan bir romandır. 19. yüzyılın en etkili romanlarından biri olarak kabul edilen eser, George Sand ve Émile Zola gibi çağdaşlar tarafından övgüyle karşılanırken Henry James tarafından eleştirilmiştir. Hikâye, 1848 Fransız Devrimi döneminde genç bir adamın romantik hayatını ele almaktadır. Roman, 1848 devrimi ve İkinci Fransız İmparatorluğu döneminde yaşayan genç bir erkeğin yaşamını ve yaşlı bir kadına (kitapta Jacques Arnoux olarak tasvir edilen karakter, müzik yayıncısı Maurice Schlesinger'in karısına dayanmaktadır) olan aşkını ele almaktadır. Flaubert, kahramanın deneyimlerini (romantik tutkusu dahil) kendi hayatına dayandırmıştır. 1864'te çalışmasını yazdı: "Benim kuşağımdaki insanların ahlâki tarihini - ya da daha doğrusu, duygularının tarihini - yazmak istiyorum. Bu; aşk hakkında, tutkun hakkında bir kitap fakat tutku, günümüzde olduğu gibi etkisiz olabilir." Romanın tonu ironik ve kötümserdir. Bazen Fransız toplumunu hicvetmektedir. Frédéric Moreau, Parisli zengin bir bankacı olan Dambreuse ile tanışmasını öneren çocukluk arkadaşı Deslauriers ile arkadaşlığını canlandırır. Dambreuse için çalışan komşusu M. Roque'den bir tavsiye mektubu alarak Paris'e gider. Buna rağmen, Dambreuse'ye yaptığı giriş pek başarılı olmaz. Frédéric, Paris'teyken Bay Arnoux ile tasadüfen tanışır ve romanın başında bu adamın karısıyla karşılaşmış ve hayran olmuştur. Paris'te birkaç ay boş boş dolanır. Hikâyenin başlamasından bir yıldan biraz sonra Frédéric bir öğrenci protestosunda ve Bay Arnoux'un dükkanında çalışan Hussonet ile tanışır. Dükkanda buluşan bir grup arkadaşın parçası olur. Sonunda, Bay ve Bayan Arnoux ile akşam yemeğine davet edilir. Aynı zamanda eski arkadaşı Deslauriers Paris'e gelir. Frédéric, Bayan Arnoux'u takıntı haline getirir. Deslauriers, arkadaşının dikkatini dağıtmak için onu bi
r kabareye götürür ve burada Bay Arnoux ile metresi Matmazel Vatnaz ile karşılaşırlar. Frédéric, maddi sıkıntılar yaşayan annesinin yanına eve dönmesi için ikna edilir. Evdeyken komşusu Bay Roque'nin kızı Louise ile karşılaşır. Maddi sıkıntıları, amcasının ölümüyle hafifler ve tekrar Paris'e gitmek için oradan ayrılır. Frédéric, Paris'e döndüğünde Arnoux çiftinin yaşadıkları yerde artık kalmadıklarını görür. Şehri aramaya başlar ve nihayetinde grup arkadaşlarından biri olan Regimbart ile karşılaşır. Arnoux'un maddi sıkıntılarının olduğunu ve artık çömlek tüccarlığı yaptığını öğrenir. Arnoux, Frédéric'i bir başka metresi olan Rosanette ile tanıştırır. Frédéric Rosanette'den hoşlanır ve Pellerin, Frédéric'e kızın bir portresini çizer. Bayan Arnoux, kocasının aldatmalarını öğrenir. Frédéric, Deslauriers'e para sözü verir ancak parayı ödeyemeyecek olan Arnoux'a borç vermek zorunda kalır. Deslauriers ile Frédéric'in arası bozulur. Mali durumu çözme girişiminde Frédéric, bu kez ona bir pozisyon öneren Dambreuse'e döner. Frédéric, Bayan Arnoux ile olan randevusuna gitmez bunun yerine onu çömlek atölyesinde ziyaret eder. Bayan Arnoux, Frédéric'in tavsiyelerine tepkisiz kalır ve Frédéric, Paris'e döndüğünde Rosanette'nin izini takip eder. Frédéric'in meşakkati artar ve eve dönmesini öneren Deslauriers ile yeniden rastlaşır. Eve dönen Frédéric, komşusunun kızı olan Louise'e aşık olur ve onunla nişanlanır. Deslauriers, bu haberi üzgün olan Bayan Arnoux'a iletir. Frédéric, Paris'te tamamlanacak işleri olduğunu söyler ve Paris'e gittiğinde Bayan Arnoux ile karşılaşır ve ikili, birbirlerie duyduğu aşkı itiraf eder. Özel olarak buluşmayı ayarlarlar fakat Bayan Arnoux'un oğlu ciddi biçimde hastalanır. Mme Arnoux'un yokluğunun nedenini bilmeyen ve farkında olmayan Frédéric, Rosanette ile yatar. Devrimin ortasındayken Frédéric yazdığı politik yazılar sayesinde arkadaşları ve Bay Dambreuse'un saygısını yeniden elde eder. Rosanette ile yaşayan Frédéric, kızın Bay Arnoux ile devam eden arkadaşlığını kıskanır ve kızı, kendisiyle beraber kırsal bölgeye gitmek için ikna eder. Döndüğünde Frédéric, onu bulmak için Paris'e gelen Louise ve babası ile birlikte Dambreuse'un evinde yemek yer. Louise, Frédéric'in ilişkisini fark eder. Frédéric, Bayan Arnoux ile karşılaşır ve Bayan Arnoux'un buluşmaya neden gelemediğini öğrenir. Bu karşılaşma sırasında, Rosanette ortaya çıkar ve hamile olduğunu açıklar. Frédéric, sosyal konum kazanmak için Bayan Dambreuse'u baştan çıkarmaya karar verir. Başarılı da olur ve Bay Dambreuse kısa süre sonra ölür. Rosanette'nin yeni doğan çocuğu ağır hastalık geçirir ve çok az yaşar. Bu arada Bay Arnoux, nihayet maddi sıkıntılarının altında kalır ve ülkeyi terk etmek için hazırlanır. Bayan Arnoux'u kaybetmeyi göze alamayan Frédéric, Bayan Dambreuse'dan para ister fakat Arnoux çiftinin ülkeden ayrılmasını engellemek için artık çok geçtir. Bayan Dambreuse, Frédéric'in para istemesindeki asıl sebebi öğrenir. Frédéric, çocukluğunu geçirdiği evine döner ve Louise'i orada bulmayı umar fakat Louise'in artık kendisinden ümidi kesip Deslauriers ile evlendiğini görür. Frédéric tekrar Paris'e döner. Yıllar sonra Bayan Arnoux ile karşılaşır ve ona olan sonsuz aşkı üzerine yeminler eder. Başka bir aradan sonra Deslauriers ile karşılaşır ve roman, geçmişin hikâyelerini değiştirerek, başlangıcını sona erdirir. Erivan troleybüsü Erivan troleybüs sistemi, Ermenistan'ın başkenti Erivan'ın toplu ulaşım sisteminin bir parçasıdır. Gümrü troleybüs sisteminin 2005'te kapandığından bu yana Ermenistan'daki tek troleybüs sistemidir. Erivan troleybüs sistemi 1949 yılında hizmete girdi. Zamanla sistem küçüldü; Sovyet dönemi troleybüslerin yerini daha yeni araçlar aldı. Toplu taşıma kullanıcılarının yalnızca %2,5'u tarafından kullanılan bir sistemdir. Erivan troleybüslerinin geçmişindeki en önemli kaza, 1976 yılında yaşanan "göle devrilen troleybüs" olayıdır. Troleybüsün 96 yolcusunun büyük bir kısmının kurtulamadığı olayda, yakın bulunan Avrupa ve Dünya şampiyonu yüzücü Şavarş Karapetyan 20 yolcunun hayatını kurtarabilmiş ancak kendisi 45 gün komada kalmış ve spor hayatı sona ermişti. D.J. Fontana D.J. Fontana (doğum adıyla: Dominic Joseph Fontana ; d. 15 Mart 1931; Shreveport, Louisiana; ö. 13 Haziran 2018), Amerikalı müzisyendir. 1955-68 yılları arasında 14 yıla yakın beraber çalıştığı ünlü rock'n roll şarkıcısı Elvis Presley'in davulcusu olarak bilinir. Presley dışında Dolly Parton, Roy Orbison, Carl Perkins, Paul McCartney, Ringo Starr, Ron Wood ve Keith Richards gibi birçok büyük sanatçı ile çalışmıştır. 2009'da Fontana müzik çalışmalarıyla Rock and Roll Şöhretler Listesi'ne girmiştir. Elvis Presley'in ölümünden sonra halen Elvis şarkılarını çalmaya devam etmiştir. Daha sonra İsveç'e giderek Cadillac müzik grubu vb. ile çalışmalar yapan müzisyen 13 Haziran 2018'de 87 yaşında ölmüştür. Çveneburi (dergi) Çveneburi (Gürcüce: ჩვენებური), Stockholm ve İstanbul’da yayımlanan Gürcü kültürü dergisi. Birinci döneminde, 1977-1979 arasında yedi sayı yayımlandı. İkinci döneminde, 1993-2006 arasında ise, 59 sayı çıktı. "Çveneburi" Türkçe yayımlanıyordu ve dergide az sayıda Gürcüce metin de yer almıştır. "Çveneburi", Türkiye'de Türkçe yayımlanan ilk Gürcü kültürü dergisidir. "Çveneburi"’nin ilk sayısı Stockholm’de Gürcü Kültür Derneği'nin (Georgiska Kulturföreningen) yayın organı olarak çıktı. Adı künyesinde yer almasa da derginin editörünün Şanver Akın olduğu bilinmektedir. Derginin 2-3. birleşik sayısında "Kafkasoloji dergisi" olduğu ibaresi yer almıştır. "Çveneburi"’nin 4-5 sayısında, derginin Stockholm'deki Gürcü Kültür Derneği’nin yayın organı olduğu açıklaması yeniden yer aldı. Derginin son sayısı olan 6-7. birleşik sayısı İstanbul’da basıldı. Bu sayıda derginin "sahibi ve sorumlu yönetmeni" Ahmet Özkan’dı. Ahmet Özkan 1980’de öldürülünce dergi kendiliğinden kapandı. "Çveneburi", 1993’te yeniden yayımlanmaya başladı. Derginin ikinci sayıdan itibaren "yayın yönetmeni" Fahrettin Çiloğlu’ydu. Çiloğlu editörlüğü 1997’de bırakınca, Osman Nuri Mercan derginin "sahibi ve sorumlu müdürü" oldu. Kesintili biçimde çıkan dergi, 2006 yılında, 58-59. birleşik sayısında kapandı. "Çveneburi" dergisinde Gürcü kültürü, tarihi, edebiyatı ve benzeri konularda yazılar yer almıştır. Manchester United FC 2008-09 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2008-09 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 126. sezonu olan 2008-09 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 85. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League'i şampiyon olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Sezona Portsmouth ile oynadığı FA Community Shield maçından galibiyetle ayrılarak kupayla başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 28 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan takım; 90 puanla ligi şampiyon olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, yarı finalde Everton'a elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve finalde Tottenham Hotspur'u yenerek şampiyonluğa ulaştı. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise finalde karşılaştığı Barcelona'ya kaybederek ikinci oldu. Manchester United FC 2009-10 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2009-10 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 127. sezonu olan 2009-10 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 86. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League'i şampiyon olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Sezona Chelsea ile oynadığı FA Community Shield maçından mağlubiyetle ayrılarak başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 27 galibiyet, 4 beraberlik ve 7 mağlubiyet alan takım; 85 puanla ligi ikinci olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, bu turda Leeds United'a elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve finalde Aston Villa'yı yenerek şampiyonluğa ulaşan takım oldu. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise çeyrek finalde Bayern München'e elenerek turnuvaya veda etti. Charles Vinci Charles Thomas Vinci Jr. (d. 28 Şubat 1933 – ö. 13 Haziran 2018), Eski Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu Amerikalı haltercidir. Manchester United FC 2010-11 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2010-11 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 128. sezonu olan 2010-11 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 87. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League'i 2. sırada tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Sezona Chelsea ile oynadığı FA Community Shield maçını kazanarak kupayla başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 23 galibiyet, 11 beraberlik ve 4 mağlubiyet alan takım; 80 puanla ligi şampiyon olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, yarı finalde Manchester City'ye elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve beşinci turda West Ham United'a elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde finalde Barcelona'ya yenilerek turnuvayı ikinci sırada bitirdi. Manchester United FC 2011-12 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2011-12 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield, UE
FA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 129. sezonu olan 2011-12 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 88. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League şampiyonu olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Sezona Manchester City ile oynadığı FA Community Shield maçını kazanarak kupayla başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 28 galibiyet, 5 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 89 puanla ligi 2. sırada tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, dördüncü turda Liverpool'a elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve beşinci turda Crystal Palace'a elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki grubunu 3. tamamlayarak turnuvadan elenmesi üzerine mücadele etmeye başladığı UEFA Avrupa Ligi'nde ise son 16 turunda Athletic Bilbao'ya elendi. Yuriy Gazinskiy Yury Gazinsky (d. 20 Temmuz 1989), Krasnodar takımında orta saha pozisyonunda görev yapan Rus millî futbolcudur. Profesyonel kariyerine 2007 yılında Smena Komsomolsk-na-Amure kulübünde başladı. Daha sonra sırasıyla Luch-Energiya, Torpedo Moskova, Krasnodar kulüplerinde oynadı. 2018 Dünya Kupası açılış maçında ilk golü kaydeden isimdir. Samsun Üniversitesi Samsun Üniversitesi, 3 Mayıs 2018 tarihinde Samsun'da kurulan devlet üniversitesi. Samsun'un ilk üniversitesi 1975'te devlet tarafından kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi olmuş, ildeki ikinci üniversite 2012'de vakıf üniversitesi olarak eğitime başlayan Canik Başarı Üniversitesi olmuştur. Bu üniversite 23 Temmuz 2016 tarihinde yayınlanan kanun hükmünde kararname sonucu Fetullahçı Terör Örgütü ile ilişkili olduğu gerekçesiyle kapatılarak öğrencileri ve fiziksel yapı kullanım hakları Ondokuz Mayıs Üniversitesine aktarılmıştır. Bunun üzerine şehirdeki siyasiler, meslek dernekleri ile sivil toplum kuruluşları başkanları kapatılan üniversitenin yerine yeni bir devlet üniversitesi açılmasına yönelik çağrıda bulunmuş, konu siyasilerin de gündemine girerek olumlu adımlar atılmıştır. Yeni üniversitenin kurulacağı muhtemel yerler olarak ise Bafra, Canik ve Çarşamba ilçeleri telaffuz edilmiştir. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Sait Bilgiç de yaptığı bir açıklama ile devlet yerine vakıf üniversitesi kurulmasının daha yararlı olacağını düşündüğünü belirtmiştir. İkinci üniversiteye dair ilk somut açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 24 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirilen Adalet ve Kalkınma Partisinin Samsun 6. Olağan İl Kongresi'nde yapılarak ilde Samsun Üniversitesi adıyla ikinci bir üniversite kurulacağı kamuoyuna duyurulmuştur. Samsun Üniversitesinin kurulmasına dair kanun tasarısı 3 Mayıs 2018'de Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçerek yasalaşmış, 18 Mayıs tarihinde ise "Resmî Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Samsun halkı tarafından olumlu karşılanan üniversitenin nereye inşa edileceği gündeme gelmiş; Çarşambalılar Yardımlaşma ve Haberleşme Derneği basın açıklaması ile üniversitenin Çarşamba'ya kurulmasını talep etse de Canik Belediye Başkanı Osman Genç, Samsun Üniversitesinin Canik'teki eski Başarı Üniversitesi yerleşkesinde açılacağını açıklamıştır. Bu aşamada Başarı Üniversitesi kapatıldıktan sonra mal varlığının devredildiği Ondokuz Mayıs Üniversitesinin eşyaları yeni kurulacak üniversiteye devredip devretmeyeceği sorusu gündeme gelmiş, konu özelinde bir açıklama yapılmamakla birlikte yeni üniversiteye destek verileceği duyurulmuştur. Daha sonrasındaysa yerel basında Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlı olup Samsun Üniversitesine devredilen 19 Mayıs'taki Ballıca Kampüsü'nün merkez yerleşke olacağı yönünde haberler çıksa da Sağlık Bakanı Ahmet Demircan üniversitenin Canik'te konuşlanacağını açıklamıştır. 17 Mayıs 2018 tarihinde ilk ataması yapılan Samsun Üniversitesine rektör olarak Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Sait Bilgiç vekâleten atanmış; asil görev için 27 kişi aday olsa da Yükseköğretim Kurulu tarafından cumhurbaşkanının onayına üç isim sunulacaktır. Üniversitenin ilk senato toplantısı Bilgiç'in başkanlığında Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Aysun Gümüş, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Aydın Mısırlıoğlu, Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Ferhat Akyüz ve Kavak Meslek Yüksekokulu Müdürü Necati Menek'in katılımıyla 23 Mayıs günü yapılmıştır. Önlisans, lisans ve lisansüstü seviyelerinde eğitim veren Samsun Üniversitesi, yeni kurulan ve daha öncesinde var olup Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlı olan yapıların kendisine bağlanması ile kurulmuştur. Kuruluş aşamasında Kavak Meslek Yüksekokulunun kendisine bağlanması ile önlisans yapısı oluşan üniversitenin lisans eğitimi yapıları ise yeni kurulan mühendislik fakültesi, iktisadi, idari ve sosyal bilimler fakültesi ile mimarlık ve tasarım fakültesinin yanı sıra kendisine bağlanan gemi inşaatı ve deniz bilimleri fakültesi, sivil havacılık yüksekokulu ile havacılık ve uzay bilimleri fakültesinden oluşmaktadır. Üniversitenin tek lisansüstü yapısı ise yeni kurulan eğitim enstitüsü olmuş, üniversite genelinde toplam 505 kişilik akademisyen kadrosu açılmıştır. Deniz işletmeleri yönetimi, deniz ulaştırma ve işletme mühendisliği ile gemi inşaatı ve gemi makinaları mühendisliği olmak üzere üç bölümden teşkil olarak 2012 yılında kurulan gemi inşaatı ve deniz bilimleri fakültesi hâlen kurulum aşamasında olup henüz faaliyete geçmemiştir. Fakültenin akademik kadrosu kuruluş aşaması için 1 profesörden ibarettir. Faaliyette olan iki ve kurulmakta olan bir bölümü ile eğitim öğretim veren fakülte 2010 yılında kurulmuştur. Uçak ve uzay mühendisliği ile meteoroloji mühendisliği bölümleri 2014 ve 2015 yıllarından itibaren öğrenci kabul ediyor olup 2011'de kurulan uçak bakım ve onarım bölümünün bu yıl içerisinde ilk öğrencilerini alması plânlanmaktadır. 315 öğrenciye sahip olan fakülte genelinde 2 doçent, 14 doktor öğretim üyesi ve 1 öğretim görevlisi ve 9 araştırma görevlisi görev yapmaktadır. Ayrıca fakülte toplam 65 yayına sahiptir. 1995 yılında kurulan inşaat bölümüne bağlı inşaat teknolojisi ile mimarlık ve şehir planlama bölümüne bağlı harita ve kadastro programları ile eğitime başlayan yüksekokulda bu iki programın haricinde 2011'de kurulan yapı denetimi, 2013'te kurulan mimari restorasyon ve 2017'de kurulan iş makineleri operatörlüğü programlarında eğitim sürmekte olup toplamda üç bölüme bağlı olarak beş program bulunmaktadır. 889 öğrenciye sahip olan yüksekokul genelinde 1 profesör, 1 doktor öğretim üyesi ve 15 öğretim görevlisi eğitim vermektedir. Ayrıca yüksekokul toplam 19 yayına sahiptir. 23 Haziran 2009 tarihinde kurulan sivil havacılık yüksekokulu, ilk öğrencilerini 2011 yılında sivil havacılık ulaştırma işletmeciliği bölümüne öğrenci kabul ederek almıştır. Lisans düzeyinde eğitimin verildiği yüksekokuldaki tek faal bölüm havacılık yönetimi (eski adıyla sivil havacılık ulaştırma işletmeciliği) olup pilotaj ve hava trafiği kontrol bölümleri de kuruluş aşamasındadır. 212 öğrenciye sahip olan yüksekokul genelinde 4 doktor öğretim üyesi, 3 öğretim görevlisi ve 6 araştırma görevlisi vardır. Ayrıca yüksekokul toplam 28 yayına sahiptir. Türkiye'de önlisans ve lisans düzeyinde öğrenci kabulü devlet üniversitesi ya da vakıf üniversitesi fark etmeksizin yalnızca Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin düzenlediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı ile yapılmakta olup Samsun Üniversitesi de bu sınava giren lise mezunları arasından öğrenci kaydı yapacaktır. Üniversitenin önlisans eğitimi veren yüksekokullarına giriş temel yeterlilik testinde (TYT) baraj puan olarak belirlenen 150 puan alan adaylar arasından yapılacaktır. Lisans düzeyinde kayıt alan fakülteler ise temel yeterlilik testinden baraj puanı geçen ve alan yeterlilik testlerinden (AYT) ilgili bölümün talep ettiği sözel, sayısal, eşit ağırlık ya da dil puan türlerinden en az 180 puan alan adaylar arasından öğrenci alacaktır. Sınav sonrasında adaylar sınavdan aldıkları puan ile birlikte varsa ek puanları hesaplanarak yine Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin belirlediği bölüm kontenjanı ve tercih sıraları bağlamında merkezî yerleştirme sistemi ile üniversiteye yerleştirilecektir. Lisansüstü eğitime öğrenci alımı da yine Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin düzenlediği bir başka sınav olan Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavından alınan puan ile yapılacak olup öğrenci kabulü önlisans ve lisans öğrencilerinin alımının aksine merkezî sistem ile yapılmayacak, kabul koşulları eğitim enstitüsü tarafından belirlenecektir. Üniversite henüz öğrenci kayıtlarına açılmamış olduğundan bölüm taban ve tavan puanları ile öğrenci profili belli değildir. Manchester United FC 2012-13 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2012-13 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 130. sezonu olan 2012-13 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 89. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League ikincisi olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da Ferguson'ın yönetiminde geçirdi. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 28 galibiyet, 5 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 89 puanla ligi şampiyon olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, altıncı turda Chelsea'ye elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve dördüncü turda yine Chelsea'ye elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise son 16 turunda Real Madrid'e elendi. 2018 Akdeniz Oyunları'nda basketbol - Erkekler 2018 Akdeniz Oyunları'nda erkekler basketbol karşılaşmaları 27-29 Haziran'da Auditori Camp de Mart'ta oynanacaktır. 13 ülke madalya için mücadele verecekti
r. 2018 Akdeniz Oyunları'nda basketbol - Kadınlar 2018 Akdeniz Oyunları'nda erkekler basketbol karşılaşmaları 27-29 Haziran'da Auditori Camp de Mart'ta oynanacaktır. 9 ülke madalya için mücadele verecektir. Manchester United FC 2013-14 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2013-14 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, FA Community Shield ve UEFA Şampiyonlar Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 131. sezonu olan 2013-14 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 90. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Alex Ferguson'ın teknik direktörlüğünde Premier League şampiyonu olarak tamamlayan Manchester United, bu sezona David Moyes yönetiminde başlasa da 22 Nisan 2014'ten itibaren Ryan Giggs, oyuncu-geçici teknik direktör olarak görev yapmaya başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 19 galibiyet, 7 beraberlik ve 12 mağlubiyet alan takım; 64 puanla ligi 7. olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, bu turda Swansea City'ye elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve yarı finalde Sunderland'e elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde ise çeyrek finalde Bayern München'e elendi. Manchester United FC 2014-15 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2014-15 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup ve Football League Cup'taki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 132. sezonu olan 2014-15 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 91. sezonunu oynadı. Önceki sezonu David Moyes ve Nisan ayında yapılan değişiklikle Ryan Giggs'in teknik direktörlüklerinde Premier League 7.'si olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu Louis van Gaal yönetiminde geçirdi. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 20 galibiyet, 10 beraberlik ve 8 mağlubiyet alan takım; 70 puanla ligi 4. olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, altıncı turda Arsenal'a elendi. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve bu turda Milton Keynes Dons'a elenerek turnuvaya veda etti. Antiperspirant Antiperspirant (grekçe: "αντι" "karşı" + İngilizce: "perspiration" "ter, terleme") terlemeni ortadan kaldırmak için tasarlanan bir kozmetik üründür. Ter bedende hoş olmayan kokulara neden olabilir. Vücudun belirli bölgelerinde, terin en büyük rahatsızlığa neden olduğu yerlerde, örneğin, bacaklarda, koltuk altlarında, ellerde bulunuyor. Alüminyum veya çinko organik tuzları içerir. Ter bezlerinin boşaltım kanallarını azaltır, böylece terleme sürecini azaltır. Sabahları duştan sonra uygulanır. Bunların saunada, banyoda ve yoğun fiziksel eforla kullanılmaması önerilir. Talk, pudra ve diğer serbest akan preparatlar terleri iyi emebilir. Talk (toz) bileşiminde bakterisit katkı maddeleri veya alüminyum tuzları varsa, preparat aynı zamanda deodorant ve terlemeyi önleyici olarak da kullanılabilir. Çok kuru ciltler için, talk ve toz uygun değildir. Manchester United FC 2015-16 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2015-16 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, Football League Cup, UEFA Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 133. sezonu olan 2015-16 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 92. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Louis van Gaal teknik direktörlüğünde Premier League 4.'sü olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu da van Gaal yönetiminde geçirdi. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 19 galibiyet, 9 beraberlik ve 10 mağlubiyet alan takım; 66 puanla ligi 5. olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, finalde Crystal Palace'ı yenerek şampiyonluğa ulaşan takım oldu. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan Football League Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve dördüncü turda Middlesbrough'ya elenerek turnuvaya veda etti. UEFA Şampiyonlar Ligi'nde grup aşamasında elenmesi sonrasında katıldığı UEFA Avrupa Ligi'nde ise son 16 turunda Liverpool'a elendi. Manchester United FC 2016-17 sezonu Bu maddede, Manchester Unitedın 2016-17 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, EFL Cup, FA Community Shield ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 134. sezonu olan 2016-17 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 93. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Louis van Gaal teknik direktörlüğünde Premier League 5.'si olarak tamamlayan Manchester United, bu sezonu José Mourinho yönetiminde geçirdi. Takım sezona, Leicester City ile oynanan FA Community Shield maçını kazanarak aldığı kupayla başladı. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 18 galibiyet, 15 beraberlik ve 5 mağlubiyet alan takım; 69 puanla ligi 6. olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Manchester United, altıncı turda Chelsea'a yenilerek turnuvaya veda etti. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan EFL Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve finalde Southampton'ı yenerek şampiyonluğa ulaştı. UEFA Avrupa Ligi'nde ise finalde Ajax'ı yenerek turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. Doktor öğretim üyesi Doktor öğretim üyesi (dr. öğr. üyesi şeklinde kısaltılır), doktorasını başarıyla tamamlayarak tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta yahut veteriner hekimlikte uzmanlık unvanı elde eden veya belli bir sanat dalında yeterlik kazanmış akademisyen. Türkiye'de yardımcı doçent unvanının kaldırılarak doktor öğretim üyesi pozisyonunu oluşturulmasına dair kanun 6 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Everton FC 2017-18 sezonu Bu maddede, Evertonın 2017-18 sezonunda mücadele ettiği Premier League, FA Cup, EFL Cup ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçları, kadro bilgileri ve istatistikleri yer almaktadır. Kulübün kuruluşundan itibaren 140. sezonu olan 2016-17 sezonunda takım, İngiltere'deki en üst seviye ulusal futbol liglerindeki 115. sezonunu oynadı. Önceki sezonu Ronald Koeman teknik direktörlüğünde Premier League 7.'si olarak tamamlayan Everton; bu sezona da Koeman yönetiminde başlasa da kendisinin 23 Ekim'de görevinden ayrılmasının ardından 29 Kasım'a kadar geçici olarak David Unsworth, 30 Kasım'dan itibaren ise Sam Allardyce yönetiminde sezonu geçirdi. Premier League sezonunda oynadığı 38 maçta 13 galibiyet, 10 beraberlik ve 15 mağlubiyet alan takım; 49 puanla ligi 8. olarak tamamladı. FA Cup'a üçüncü turda katılan Everton, bu turda Liverpool'a yenilerek turnuvaya veda etti. Takımın mücadele ettiği üçüncü organizasyon olan EFL Cup'a üçüncü turdan dahil oldu ve dördüncü turda Chelsea'ye yenilerek turnuvadan dışında kaldı. UEFA Avrupa Ligi'nde ise grup aşamasında elendi. Erivan'daki kiliseler listesi Bu madde, Ermenistan'ın başkenti Erivan'da yer alan kayda değer kiliselerin bir listesini içermektedir. Glades Glades ilçesi veya Glades County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Florida eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,884'tür. İlçenin merkezi Moore Haven şehridir. Neferirkare Piramidi Neferirkare Piramidi, M.Ö. 25. yüzyılda Beşinci Hanedan firavunu Neferirkare Kakai, Neferirkare olarak anılır, inşa edilmiştir. Abusir nekropol alanında en yüksek noktada bulunan en yüksek yapıydı ve günümüzde hâlâ kuleleri nekropol üzerinde yer almaktadır. Tahliyesi Abusir papirüsünün keşfine yol açtığı için piramit ayrıca önem kazanmaktadır. Beşinci Hanedanlık, Eski Krallık sırasında büyük piramit yapıların sonunu işaret etmiştir. Çağın piramitleri daha küçük ve daha standart hale gelirken girift kabartma süslemeler de çoğaldı. Neferirkare'nin piramidi, başlangıçta, Üçüncü Hanedanlık'tan sonra (MÖ 26. ya da 27. yüzyıl) modası geçen bir tasarım olan basamaklı bir piramit olarak inşa edilecekken bu düzenden sapıldı. Bu, daha sonradan onu, gerçek bir piramide dönüştürmeyi amaçlayan değişiklikler ile ikinci bir basamaklı piramit içinde kaplandı fakat firavunun ölümüyle piramidin kendisinden sonra başa geçenlerin tamamlaması gerek bir iş olarak kaldı. Eksik kalan işler daha ucuz inşaat malzemesi kullanılarak acele bir şekilde tamamlandı. Bu koşullar nedeniyle Neferirkare'nin anıtı bir vadi tapınağı, bir geçit ve bir kült piramidi gibi bir piramit kompleksinin bazı temel unsurlarından yoksun kaldı. Bunun yerine, tarikat rahipleri normalde vadi tapınağının yakınında bir piramit kasabasında yaşadılar ve bu unsurlar, anıtın güneyindeki rahiplerin günlük faaliyetlerini yürütebilecekleri küçük kerpiç konutlarla değiştirildi. 1890'lardaki Abusir papirüsünün keşfi bu koşullara borçludur. Normal şartlarda, papirüs arşivleri piramit kasabasında yer alması gerekirdi. Piramit daha büyük bir aile mezarlığının parçası oldu. Neferirkare'nin konsorsiyumu olan anıtlar şunlardır: II. Khentkaus ve oğulları Neferefre ve Nyuserre Ini anıtları. Yapımları farklı yöneticiler altında olmasına rağmen, bu anıtların dördü Nyuserre döneminde tamamlandı. Amine Harit Amine Harit (; d. 18 Haziran 1997), Fransa doğumlu Faslı millî futbolcudur. Bonbon Bonbon bazı türlerde tatlılar, özellikle de çikolata kaplanmış küçük şekerlemeler anlamına gelen bir şekerlemedir. Fransızcadan çıkan kelimedir. İlk bonbon örnekleri 17. yüzyıla gelmesiyle Fransız kraliyetin'de yapılmıştır. Bonbon adı, Fransızca kelimesinden 'iyi' anlamına gelir. Modern Fransızca ve diğer bazı Avrupa dillerinde, terim sadece herhangi bir şekerleme veya küçük şekerleme anlamına gelir. Bonbonlar, "Wiener Bonbons" isimli bir vals oluşturmak için Johann Strauss II'ye ilham verdi. Bonbonlar çogü zaman kare, dörtgen və farklı şekillerde, yumuşak veya sert, çikolata, vanilya və başqa türlerde olabilir. Yunanistan kadın millî sutopu takımı Yunanistan kadın millî sutopu takımı,
Yunanistan'ı uluslararası kadınlar sutopu etkinlikleri ve maçlarında temsil eden takımdır. Dünya Şampiyonası'nda 2011 yılında, Dünya Ligi'nde 2005 yılında, LEN Avrupa Kupası'nda ise 2018 yılında olmak üzere birer şampiyonluk yaşadı. 2009'dan beri takımın antrenörlüğünü Yorgo Morfesis yapmaktadır. Buzlu meyve Buzlu meyve su bazlı donmuş bir dondurulmuş tatlıdır. Ayrıca buzlu şeker (Kanada, ABD, Yeni Zelanda), donmuş pop (Amerika Birleşik Devletleri), buzlu lolly veya buzlu pop (Birleşik Krallık, Hindistan, İrlanda, Güney Afrika Cumhuriyeti), buz bloğu (Yeni Zelanda, Avustralya), buzlu direk (Avustralya), buz damlası (Filipinler) veya chihiro (Cayman Adaları) isimleri ile de bilinir. Genellikle bir çubuk etrafındaki aromalı sıvının (meyve suyu gibi) dondurulmasıyla yapılır. Sıklıkla, meyve suyu yapay olarak renklendirilir. Sıvı, dondurarak, katı hale geldikten sonra, çubuk buzu tutmak için bir tutamak olarak kullanılabilir. Bir buz popunun bir sopası olmadığı zaman, freezie denir. Oakland, Kaliforniya veya San Francisco'dan Frank Epperson, (burada tartışılır), arka bahçesinde bir bardak ve bir tahta kaşıkla bir meyve suyu bıraktı. O gece, sıcaklık sıfırın altına düştü ve Epperson ertesi sabah içeceği keşfettiğinde, soda suyunun donmuş olduğunu gördü. Çocuk, içeceği eriterek sıcak su akışı altına sokmak istedi. Kaşıktan çekerek, donmuş içeceği çıkardı ve yedi. 1923'te "bir çubuk üzerinde donmuş buz" kavramını patentlendirdikten sonra meyveli buzları popülerleştirdi. Başlangıçta bunu Epsicle olarak adlandırdı. Birkaç yıl sonra, Epperson, New York'taki Joe Lowe Company'ye icat ve Popsicle markasının haklarını sattı. Haydar Aliyev Azerbaycan Yüksek Harp Okulu Haydar Aliyev Azerbaycan Yüksek Harp Okulu (azerice:Heydər Əliyev adına Azərbaycan Ali Hərbi Məktəbi, ya da AAHM) Azerbaycan'da askeri subay eğitimi veren askeri okuldur.1939 yılında kurulmuştur.2001 yılında Azerbaycanın eski cumhurbaşkanı Haydar Aliyevin fermanı ile Azerbaycan Yüksek Harp Okulu adı almıştır. Özgür devletlerin tecrübesinden ve tarihinden mâlumdur ki,ordu devletin birliğini temin etmek için esas güç olarak,devletin esasını teşkil eden kuruluşlardan biridir.20.Yüzyılın ikinci onyıllığının sonlarında kendi özgürlüğünü elde etmek arafesinde Azerbaycan halkının karşısında duran ilk vazifelerden biri milli Silahlı Kuvvetlerin yaradılması idi ve böylelikle askeri okul yeniden teşkiline ihtiyaç yarandı ve 1939 yılında yaranmış Kumandanlar Okulu Azerbaycan Yüksek Harp okulu olarak yeniden teşkil edildi. Okulda askeri eğitimlerle yanaşı, spor eğitimleri, her yıl sonu intibak eğitimleri, dil eğitimleri verilmektedir.Harbiyelilerin rahat yaşamı için okulun 6 harbiyeli yatakhanesi tam techizatlı şekilde hizmet vermektedir.Bundan başka okulda 3 öğün yemek veren yemekhane de mevcuttur.Okulda kapalı ve açık spor salonu, kulüp,sinema salonu,kütüphane,kafeterya mevcuttur.Harp Okulunda farklı spor dallarında eğitim verilmektedir.Okulda eğitim veren öğretmenlerin çoğunluğu 25 yılı aşkın sürede orduda hizmet vermiş yarbay ve albaylardır. Okulda 4 Fakülte mevcuttur.Bu fakülteler; -Kara Kuvvetleri Fakültesi; -Hava Kuvvetleri Fakültesi; -Hava Savunma Kuvvetleri Fakültesi; -Deniz Kuvvetleri Fakültesi. Okulda 4 yıllık askeri eğitimi tamamlayan harbiyeliler, teğmen rütbesi alarak ordu birimlerine gönderiliyorlar. Permeaz Permeazlar, hücrenin içine veya dışına konsantrasyon gradiantı (meyili) yönünde spesifik bir molekülün geçişine imkan sağlayan bir çoklu geçiş transmembrane protein sınıfı. Permeaz bağlanması spesifik molekülün taşınması için ilk adımdır. "E. coli"' deki LacY proteini bir permeaz örneğidir. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Almanca: "Brief einer Unbekannten"), ilk kez 1922'de yayınlanan, Stefan Zweig tarafından yazılan uzun öykü. Mektup biçiminde yazılan eser, ünlü bir yazarın hatırlamadığı bir kadından aldığı mektuptan oluşuyor. Öyküde aşkın psikolojik çözümlemesini kadının iç dünyasından yola çıkarak yapan Zweig aynı zamanda, mutlak aşkı sorgulatıyor. Buradan yola çıkarak Ahmet Cemal eser için yazdığı "Aşkın Psikolojisi" başlıklı ön sözde okuyucuya "Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi?" sorusunu yöneltiyor. Öykü, "roman yazarı R." olarak anılan yazarın tatilden döndükten sonra, aldığı imzasız mektubu okumasıyla başlıyor. Mektup yazarın hiç tanımadığı bir kadından gelmiştir ve "Sana, beni hiç tanımamış olan sana," diye başlar. Kadın küçükken Viyana'da yazarla aynı apartmanda yaşamış, daha sonra annesiyle birlikte Innsbruck'a taşındığı zaman bile bu adama karşı tutkusu hiç eksilmemiş ve 18 yaşına geldiği zaman tekrar Viyana'ya dönmüştür. Yazarla yeniden görüşmeye çalışan kadın üç gecelik beraberliğin ardından unutulmuş olarak hayatına devam eder. Yolları birkaç kez daha kesişse de bu kısa beraberliklerinde ona yıllardır aşık olduğu gerçeğini söylemez. Söylerse yazarın onu tamamen anlamayacağını ve hayatındaki basit kadınlardan farksız kalacağını düşünür. Aynı sebepten dolayı çocuğun varlığından da bahsetmez. Çocuğuyla birlikte zor günler geçirse de, sevdiği adamın gözünde onu faydalanmak isteyen bir kadın olmak istemediği için, asla onunla iletişim kurmaz. Hayatını sağlamak için zengin erkeklerle çıkmaya başlasa da hiç biriyle evlenmez. Defalarca kendisini hatırlatmaya çalışsa da yazar onu tanımaz. İspanyol gribi yüzünden çocuğunu kaybettikten sonra kendisinin de öleceğini hissettiğini belirttiği mektubu yazıp gönderir. Eser yazarın kadını hatırlamaya gayret etmesi ve hatırladığı parçaları birleştirmeye çalışması ile son bulur. Öykü 1948'de Max Ophüls yönetmeliğinde beyaz perdeye uyarlandı. Senaryosunu Howard Koch'un uyarladığı filmde Joan Fontaine, Louis Jourdan, Mady Mady Christians ve Marcel Journet'le gibi oyuncular rol aldı. Film 1992'de, Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Film Arşivi tarafından "kültürel, tarihî ya da estetik açıdan önemli" olarak değerlendirildiği için Kongre Kütüphanesi'nde korunmak üzere seçildi. 2001 yılında, Fransız yönetmen Jacques Deray tarafından Lettre d'une isimli televizyon filmi çekildi. 2004'de yapılan Çince uyarlamayı Xu Jinglei, 2011 yılında yapılan versiyonu ise Moğol film yönetmeni Naranbaatar yönetmiştir. 1975 yılında, Antonio Spadavecchia tarafından tek kişilik oyun şeklinde "Письмо незнакомки" (Bilinmeyen Bir Kadından Mektup) adıyla tiyatroya uyarlanmış, Sovyetler Birliği'nde ve daha sonra Rusya'da Rusça olarak sahnelenmiştir. Amino asit permeaz Amino asit permeazlar amino asitlerin hücre içine taşınmasında rol alan membran permeazlarıdır. Bu proteinlerin evrimsel olarak bağlantılı oldukları ortaya çıkarılmıştır. Bu proteinler 12 transmembran segment içerirler. CIP1; SLC12A1; SLC12A2; SLC12A3; SLC12A4; SLC12A5; SLC12A6; SLC12A7; SLC12A8; SLC12A9; SLC7A1; SLC7A10; SLC7A11; SLC7A13; SLC7A14; SLC7A2; SLC7A3; SLC7A4; SLC7A5; SLC7A6; SLC7A7; SLC7A8; SLC7A9; Küçük çoklu ilaç dayanıklılık protein Küçük çoklu ilaç dayanıklılık protein birçok toksik bileşiğin hücre dışına çıkararak, ilaç dayanaklılığı sağlayan bir integral membran protein ailesi. Bu çıkarma işlemi sırasında aynı vakitte protonların içeri pompalanması olayı gerçekleşir. Örnek olarak "Escherichia coli" mvrC P23895 metil violojenin hücreye girişini engeller ve etidyum bromidin dışarı atılmasında rol oynar. Klorisondamin Klorisondamin bir Nikotinik asetilkolin reseptör antagonisti (anatagonist:reseptöre ters şekilde işleyen) .Bu madde hem nöronal hemde  gangliyonal bloklamalar oluşturur. Klorisondaminin sifingomyelin ve diğer alakalı glikolipidleri de içeren çeşitli biyomoleküller ile kovalent olmayan kompleksler oluşturduğu kanıtlanmıştır. Kendiliğinden değişim Kendiliğinden değişim mekansal öğrenme ve hafızayı test eden bir davranış testidir. Bu labirent tekniği bilinçle ilgilenen çoğu laboratuvarda aşırı yaygın olarak kullanılır. Labirent Y, T, + şeklinde olabilir. Radyal kol labirenti buna benzerdir fakat daha karmaşıktır ve bir çok kolun olmasından dolayı zor bir görevdir. Fare labirentin ortasına yerleştirilir ve her bir kola özgürce gidişine izin verilir. Bu testin amacı farenin tercihlerini ölçmektir. Görev hipokampal hafızayı ölçer ve hipokampüsteki bozukluklar ile hipokampal hafıza zayıflayabilir. Farenin toplamda kaç kola girdiği ve hangi kolları kaç kez ziyaret ettiği not alınarak yüzde hesaplaması yapılır. Düşük skor, yani düşük yüzde, bireyin bilincinde sorun olduğu anlamına gelir. Baraj yüzde labirentteki kol sayısına bağıl olarak değişir, 3 kol labirent için %22 iken 4 kol labirent için %9 civarındadır. Ancak ve ancak farenin 4 bacağının hepsi bir kolun içerisinde olduğunda fare kola girmiş sayılır . Dember W N. In: Spontaneous Alternation Behavior. Richman C L, editor. New York: Springer; 1989 Sumter, Alabama Sumter ilçesi veya Sumter County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,763'tür. İlçenin merkezi Livingston şehridir. İlçenin adı Thomas Sumter'den gelmektedir Leonidas Paraskevopulos Leonidas Paraskevopulos (Yunan: Λεωνίδας Παρασκευόπουλος; d. 7 Ekim 1860 – ö. 16 Mayıs 1936), kıdemli bir Yunan ordu subayı ve siyasetçi. 7 Ekim 1860'ta Kitnos adasında doğdu. Helen Harp Akademisi'ne girdi ve Kasım 1881'de 2. Topçu Teğmeni olarak mezun oldu. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı sırasında, Albay Timoleon Vassos'un komutasında Girit'e sevk edilen keşif kolordusunda görev yaptı. 1912-13'te Birinci Balkan Savaşı'nda yer aldı. Yunanistan'ın Birinci Dünya Savaşı'na girmesinden sonra, Paraskevopulos "Ulusal Savunma Kuvvetleri Kolordusu"nun komutanlığına atandı. 8 Kasım 1918'de Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi üzerine Paraskevopulos, Panagiotis Danglis'in yerine, Selanik Cephesi'nde Yunan ordusunun şefi olarak atanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ile Sevr Antlaşması imzalandıktan sonra, Paraskevopulos, İzmir'deki işgalci Yunan birliklerinin başkomutanlığına atandı. Komutasındaki Yunan birlikleri işgal bölgelerini güneye (Aydın'a) ve batıdan Bursa'ya kadar genişletere
k Gemlik'e ulaştılar. Kasım 1920'de İzmir merkezli Yunan işgal ordusunun başkomutanlığına Paraskevopulos'un yerine Anastasios Papulas getirildi. Anadolu savaşındaki yenilgiden sonra, Paraskevopulos siyasete atıldı. Yunanistan'da 1929'da yapılan parlamento seçimlerinde Elefterios Venizelos'un Liberal Parti'sinden ülke parlamentosuna seçildi. 1929-1932 arasında bir "aristokrat senatör", 18 Mart 1930'dan 19 Ağustos 1932'ye dek Senato Başkanı olarak görev yaptı. 1936'da Paris'te, 75 yaşında öldü. 2018 Avrupa Eskrim Şampiyonası 2018 Avrupa Eskrim Şampiyonası, 16 - 21 Haziran 2018 tarihleri ​​arasında Sırbistan'ın Novi Sad kentinde SPC Vojvodina'da düzenlenmiştir. Kate Nash Kate Marie Nash (d. 6 Temmuz 1987) İngiliz şarkıcı, söz yazarı, müzisyen ve oyuncu. Nash, Birleşik Krallık'ta hit olan "Foundations" şarkısıyla (2007) üne kavuştu. Çıkış albümü "Made of Bricks", Birleşik Krallık tablolarında 1. ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 36. sıraya ulaştı. Nash, 2008 BRIT Ödülleri'nde "En İyi Kadın Sanatçı" ödülünü kazandı. İkinci stüdyo albümü My Best Friend Is You 2010 yılında yayınlandı ve hem Birleşik Krallık'ta hem de Almanya'da ilk 10'a girdi. Albümün baş single'ı "Do-Wah-Doo"  Birleşik Krallık listeleri'nde 15. sıraya kadar yükselerek, Top 40 listesine giren dördüncü single'ı oldu. Nash, Girl Talk adlı üçüncü albümünü 4 Mart 2013'te kendisi yayınladı.  Dördüncü albümü "Yesterday Was Forever" 30 Mart 2018'de çıktı. Nash, filmlerde ve dizilerde oyunculuk yaptı. 2012 yapımı film Greetings from Tim Buckley'de ve 2013 yılında Powder Room ve Syrup filmlerinde oynadı. En iyi bilinen rolü, Netflix dizisi GLOW'da Rhonda "Brittanica" Richardson karakteridir. Halk-çokluk-tekillik Halk-çokluk-tekillik Felsefe, siyaset ve doğa bilimlerinin toplumlara yön vermeye başlamasından beri halk, sürekli yeniden üretilmeye, yeni dışsallıklar ve içsellikler itibariyle sürekli kurulmaya çalışılan ve dolayısıyla muğlak bir noktada kalan bir kavramdır. Antik Yunan’dan Ortaçağa, modernite ve aydınlanmanın temel şiarının kavramsallaştırıldığı zaman dilimine ve sonunda, yaşadığımız çağa kadar gelen, hala da sorgulanmaya devam edilen halk sorusuna, çeşitli tanımlamalar getirilmiş, yeniden yorumlamalar ve okumalarla farklı formüller geliştirilmeye uğraşılmıştır. Başlangıç olarak, etimolojik kökene bakılırsa, "halk"’ın sözcük anlamları şunlardır: ‘’ "Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu."’’; ‘’ "Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu."’’; ‘’ "Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu"’’. Görüldüğü gibi halk, aynı sözlük içinde bile farklı anlamlara sahip bir kavramdır. Giorgio Agamben bu çelişkiyi, halkın derli toplu bir göndermesinin herhangi bir dilde tam olarak bulunamayacağını belirterek ifade etmiş ve halkın da birçok siyasi kavram gibi iki uç arasında gidip gelen bir çekişme alanı olduğunu savunmuştur (Agamben, 2000, s. 29-36). Yine Agamben’e göre, Avrupa dillerinde halk, kurucu bir özneyi yansıttığı kadar hukuktan olmasa da siyasetten dışlanmış olan kitleyi de yansıtır. Fransızca "peuple", İtalyanca "popolo", İspanyolca "pueblo" gerek gündelik dilde gerek siyasi lügatta, hem (“İtalya halkı” ya da “halk yargıcı”nda olduğu gibi) tek/bölünmez (üniter) siyasi gövde olarak yurttaşların bütününü hem de (“halk adamı”, halkın yaşadığı yerler anlamında “kenar mahalle” ya da “halk cephesi”nde olduğu gibi) aşağı sınıfa mensup olanları belirtir. Daha ayrımsız bir anlama sahip olan İngilizce "people" bile buna rağmen, zenginlere ve soylulara karşıt olarak, ordinary people (sıradan insanlar, halk) anlamını muhafaza eder (Agamben, 2000, s. 29-36). Kısacası, halk kavramı aslında belirsiz bir anlama sahip olmakla beraber bir çift kutupluluğun arasında sıkışmış ve bu kutupların arasında gidip gelmektedir. Halk kelimesinin anlamındaki bu sıkışmışlık sadece modernite ve aydınlanmanın etkisiyle değil, daha önceden de var olan bir problemden kaynaklanmaktadır. Bu problem, Agamben’in bahsettiği gibi derin toplumsal anlamında bir uçurum dolayısıyla da mevcuttur; fakat diğer bir boyutu ve en önemlisi halkın egemenlik ve temsil biçimleriyle ilişkisidir. Paolo Virno, tarih boyunca ‘halkın’ ve ‘çokluk’ birbirleriyle kavga ettiğini fakat kazananın ‘halk’, kaybedenin ‘çokluk’ olduğunu ifade etmiştir(2004, s. 21). Virno’nun bahsettiği ‘halk’ aslında ilerde değineceğimiz Spinoza’nın karşı olduğu, Hobbes’un arzusu olan ‘Bir’dir. Bu ikilik, halkın inşası ve egemenlik kavgası, aslında geleneğini çok uzaklara giderek bulabileceğimiz tanıdık bir yerde meydana getirmiştir: Antik Yunan. Negri ve Hardt’ın da belirttiği gibi halkın ‘Bir’ olarak Avrupa düşüncesinde bu kadar vurgulanması-tabii ki sadece Avrupa düşüncesi değil-genelde Platon’un kuramsallaştırmaları ile ortaya çıkar: ‘’Bir; değişmez ontolojik temeldir, hem köken hem töz hem de telostur’’ (2011, s. 344). Platon’un felsefesinde çeşitlilik ve çok seslilik polisin telosu, yani vatandaşların uyumlu birliktelik içinde yaşamaları için feda edilmiştir ve Platon’un "Devlet"’teki bir pasajda Sokrates’in ağzından ifade ettiği ‘’…Peki, bir devlet için en büyük kötülük bölünme, birken birçok olma; en büyük iyilik de bütün kalma, tek olmadır diyemez miyiz?...’’ (2006, s. 166) şeklindeki sorusu da Antik Yunan’da sofistlerin çok tanrılı inancına karşılık Platon ve Aristoteles ile gelişen tek tanrıcılıkla paralel bir gelişme izleyen bütünsellik ve birlik fikrine kanıt oluşturmuştur. Bin beş yüz yıl önce Roma İmparatorluğu’nun merkezi Doğu’ya, Bizans’a kaydığında önceki Latin versiyonunda mevcut olan üçlü yönetim organı, imparatorluk, aristokrasi ve "comitia" denen halk konseyleri, Bizans ile beraber tek güç etrafında tahakküm edilmeye başlanmıştır. İmparator ve başrahip, yani "imperum" ve "sacerdotium", aynı kişide toplanmıştır. Bizans kralı III. Leon(645-741) merkezileşmiş iktidarı dağınık Latin modeline karşı savunmak için kutsal tasvirlerin, ikonaların yasaklanması girişimlerini başlatmış, ikonaların parçalanmasını emretmiştir. ‘’Ancak ikona kırıcılık sadece dini değil, siyasal bir projeydi de; daha doğrusu dini ve siyasal projeler iç içe girmişti. Kavganın asıl konusu da temsil gücüydü’’ (Negri & Hardt, 2011, ss. 338-341). Antik Yunan düşüncesinden Roma’ya kadar uzanan, teoloji ve politikanın iç içe girmesiyle kurgulanmaya çalışılan ‘Bir’ lik düşüncesi, halk kavramının ikona kırıcılıkla benzer bir mahiyette süregelmesine neden olmuştur. Kozmopolitanizm ve evrensellik düşüncesinin dallanıp budaklandığı Roma dönemi stoacılarında da benzer bir siyasal paradigmanın izlerini rahatça görebilmek mümkündür. Antik Yunan polisinin içerisinde ve dışarısında değişen üretim ilişkileri, ticaret ağları ve dışarıya açılma ihtiyacı artık yöneten ve yönetilenlerin kurumsal ihtiyaçlarını yenileme ihtiyacı duymalarına neden olmuştur. Polis, siyasal, sosyal ve ekonomik anlamda artık yeterli değildir. Polis devletlerinin yıkılmasından itibaren ortaya çıkan Roma İmparatorluğu, coğrafi genişlik ve kurumsal anlamda değişmenin en büyük göstergelerinden biridir; fakat halk ve topluluk anlayışı büyük oranda aynı kalmış, Platon’un ve Aristoteles’in ulaşmaya çalıştığı ‘’en yüce’’ ve ‘’en iyi’’ telosu kendini farklı anlamlarda yenilemeye devam etmiştir. Polis devleti, artık Yunanların dışarıya karşı savunma ihtiyacı olan bir "oikos" değil, Roma İmparatorluğunda Tanrı’nın gücünün yeryüzüne indirilmesini sağlayan imparatorun yönettiği bir "cosmopolitan" ’dır. Siyaset felsefesine teorik anlamda da çok büyük katkıları olan fakat Roma’nın siyasal düzeni ve kurumlarına pratik anlamda yadsınamaz ölçüde yön veren, az önce andığımız stoacılardan biri olan Cicero’nun "On the Commonwealth" (Devlet Üzerine) kitabının bir pasajında Philus şöyle söyler: ‘’…Bizim evimiz duvarlarla sınırlı değil, Tanrı’nın bize (onlarla) bir ev ve ülke olarak paylaşmamız için verdiği evrenin tamamıdır…’’ (1999, s.10). Aslında imparatorluğun en asli görevinin evrenselliği, kozmopolitanizmi ve bütün halkların kardeşçe yaşamasını düşündüğü için bu türden bir yaklaşım gözeterek yeni bir devlet anlayışı ortaya koyduğunu düşünmek yanlış bir görüş olacaktır. Negri ve Hardt’a göre, Roma imparatorluğunda imparatorluk kavramı bir şefin yönetimi altında toplumsal barışı sürdüren ve onun etik hakikatlerini tüzel bir kişilikle buluşturan küresel bir konser olarak tasavvur edilir. Bu yüzden bu tek güç, egemenliği elinde bulunduran organ gerekli amaçlara ulaşmak için içerde asilere, dışarda da barbarlara karşı savaşmak için var olması gerek kuvvetlerle donatılmıştır (Negri & Hardt, 2003, s. 34). Ortaçağ boyunca da Tanrı-Devlet şemasıyla ayakta tutulan ve egemenliği kutsayan Tanrı’nın tekliği ve buna yapılan analojiye binaen kurgulandırılan ancien regime , modernlik ve Rönesans ile beraber çözülmeye başlamıştır: Artık egemenliğin yeni bir boyutu inşa edilecektir. Yeni boyuttan kasıt, antik Roma ve Ortaçağ boyunca varlığını sürdüren aşkın egemenliğin karşısında bulunan ve devrimci pratikler gibi görünen aklın ve bilimin benzer bir aşkınlığa içkinleştirilip yeniden üretilen, tekillikleri yok sayan ve onları bedenleştiren bir egemenlik anlayışının üretilmesidir. Negri ve Hardt da modernliğin ilk hamlelerinin aslında devrimci olduğunu fakat daha sonradan çatışmalı halde bulunan iki Avrupa modernliğinde ‘karşı-devrimle’ gelen modernlik anlayışının kazandığını söylemişlerdir (Negri & Hardt, 2003, ss. 99-101). Emek-sermaye ilişkisinin modernlikle özdeş hale gelmesinin, yani üretim ilişkilerinin ve üretici güçlerin kapitalist bir dolaşımın aygıtları haline gelmeye başlaması, aslında karşı-devrimin kazanımıyla eş zamanlıdır. Ortaçağın halkı Tanrısal iradenin bir parçası görmesi düsturu, modernliğin devrimci pratikleri, yeni bir ihtimalin, çokluklarla meydana gelecek yeni bir toplumun tohumunu attığında dağılmaya başlamış görünüyordu. Padualı Marsilius, Ockhamlı William ve Spinoza gibi filozoflar çokluğun ve demokrasinin yeryüzüne indirilerek halka içkin olabilmesi fikirlerini savunuyorlardı. Fakat modernlik bir kriz içine
doğmuştur ki doğmamasına imkân yoktur. Böyle güçlü bir muhalefetin tek taraflı bir altüst olmaya gerçekleştirmesi zaten beklenemezdi. Dolayısıyla bahsedilen ‘devrimciler’ ve ‘karşı-devrimciler’, yani içkin kurucu bir potansiyel ve aşkın bir iktidar arzusuna sahip aktörler arasında teorik ve pratik anlamda bir çatışma zuhur etmiştir. Bu çatışma modernizmin kuruluşunun anahtarıdır (Negri & Hardt, 2003, s. 99). Rönesans ve ilk modernlik dalgaları sadece Avrupa’da yeni üretim biçimlerinin, öznelerin ve bilginin dönüşmesine sebebiyet vermemiştir. Amin’e göre Avrupa-merkezciliği ("Euro-centrism") tam da bu zamanlarda berraklaşmış, aklın ve bilimin öncülüğü Avrupalıya Avrupa dışında hakimiyet kurabileceği fikrini vermiştir (1995, ss. 72-73). Bu mesele aynı zamanda sömürgeci diyalektiğin oluşumuna da imkân vermiştir. Modernlik krizini çözmeyi amaç edinen fakat karşı-devrimci projenin somut hale gelmesinin göstergesi olan Aydınlanma, kendini öteden beri bir insanbiçimcilikte, öznelerin doğaya yansıtılmasında kurgulamıştır. Aydınlanma, başından beri birlik halinde kavranabilen şeyleri ele almakla uğraşmıştır: İster ampirik ister rasyonalist olsun aydınlanmanın birlikçi bilimi hep aynı kalmıştır (Adorno & Horkheimer, 2014, s. 23). Bahsedilen ‘Bir’ cilik krizi, ikiciliği daima önlemek zorunda olmuştur ya da olmak istemiştir: Doğanın ve tekniğin dolayımsız bir şekilde aktarılması, herhangi şematik bir kalıbın içine sokulmadan karmaşık bir iletişimselliğin deneyimlenmesi aydınlanma için imkânsızdı. Dolayısıyla "vis-cupiditas-amor" (kuvvet-arzu-aşk) üçlemesinin karşısına aklın tümünü kendi mantıksallığı içinde erittiği özgün bir format yaratılmış ve bunun ilk şaheserini Descartes ortaya koymuştur. Descartes, bilmenin, aklın ve öznenin hegemonyasını yarattığını düşünmesine rağmen aslında yeni bir aşkın ikicilik meydana getirmiştir (Negri & Hardt, 2003, s. 102). Tanrı ve bilme eylemini her ne kadar ayrık bir alana koymayı denese de kendinden önceki ayrımı yok edememiş, aksine ortaya yeni bir aşkınlık inşa eden bir felsefe koymuştur: Descartes için şüphe deneyimi bir eksikliğin işaretidir; fakat bu durum bizim dışımızdaki mükemmel bir varlığı kesin kılar: Bu da Tanrıdır (Descartes, 2008, s.xii). Descartes’ın icat ettiği bu yeni aşkınlık, birçok felsefecinin eserlerinde ve düşüncelerinde kendini farklı biçimlerde yeniden üretmeye devam etmiştir. Aydınlanma, Kant’ın "What is Englightenment" (Aydınlanma Nedir?)’taki söylemiyle, ‘’İnsanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmama durumu ise, insanın kendi anlama yetisini bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır.’’ (Kant’tan akt. Adorno & Horkheimer, 2014, s. 115). Kant’taki "sapere aude!" aydınlanmacı yaklaşımı, Descartes’ta olduğu gibi Tanrı’nın kesin bir varlık, bilmenin üstünde ve ona bağımlı olmasından ötürü bilinci kontrol altına alma çabası olarak tezahür eder. Her ne kadar bütün kaderi ("fate") Tanrı’ya bağlayan teleolojik bir yaklaşım Kant ile beraber yavaş yavaş sönümlenmeye başlasa da egemenlik kavramı hâlâ Descartes’ın yeniden icat ettiği aşkın aygıt çerçevesinde sunulmuştur. Çünkü Kant da önsel halde duran özgürlüğün pratik akıl ile somutlaştırılacağını savunmuş, sivil-siyasi bir toplumun oluşturulabilmesini ancak özgürlüğün ahlaki bir yasayla uygulanabilmesi yoluyla mümkün hale geldiğini söylemiştir. Hegel’in diyalektiği ile Aydınlanmanın temel meselesinin mutlaklık, yani tekilliklerin aşkın ve mutlak bir egemenlik ile bütünlüğü fikri, Kant’ın örtük aşkınlığını pekiştirmiştir. Aydınlanmanın sonunda özgürleştirilen insanlar her şeyin soyutlanması ve egemenliğin altında her bilincin ve öznenin eşitlenmesi yoluyla-Hegel’in söylemiyle-"düzenli birlikler" (Trupp) haline gelmişlerdir (Adorno&Horkheimer, 2014, s. 31). Böylece çokluğun dolayımsız olarak doğayla iç içe bir yaşamına, içkinliğe ket vurulmuş, tekilliklerin özgünlüğü büyük bir makinenin içindeki çarklar haline getirilmiştir: Aydınlanmanın kesin sonuçlu matematiğinde bir eşitlik tanımlamasına dönüştürülmüştür. Descartes, insan bedenini bir makine olarak tanımlamıştır. Felsefe tarihinde antik Yunan’dan beri süregelen zihin-beden tartışmasına Descartes, zihnin ve bedenin tamamen ayrı olduklarını ("res extensa-res cogitans"), etkileşim halinde olsalar bile düşünmenin ve en sonunda Tanrı’nın bilgisine ulaşabilecek olan aklın bedenden daha üstün bir işleve sahip olduğunu savunmuştur (Altuner, 2013, s. 61). Bu ikiciliğin metafizik bir noktaya oturtulması Descartes’in insanı makineye benzetmesi öncülüğünde ‘Bir’ liğin tahakküm edilmesi ile örtüşmektedir. İnsanın makineyle özdeşleştirilmesi, endüstrinin ve modernleşmenin, dolayısıyla bir mekanikliğin gelişini alkışlarla karşılarken devletin makineleştirilmesini de beraberinde getirmiştir. Modern devletin egemenlik teorisini, yönetme biçimini Hegel’in diyalektiği ve Kant’ın şematizmi üzerine inşa eden bu politik aygıtın, "devlet makinesi"'nin resmini Thomas Hobbes çizmiştir. Hobbes, bu büyük canavara, "Leviathan" adını vermiştir. Hobbes’un doğa durumunda bütün insanlar çatışma halindedir; güvenlik kaygısı hat safhadadır ve doğa durumundaki bu barbar hayatı düzenlemek, insanları güvenlik kaygısından uzaklaştırmak için toplumsal bir sözleşme gereklidir. Hobbes, savaş durumundan kurtulmak, insanların mutlu ve düzenli bir hayat yaşaması için doğal hukukun uygulanamaz olduğunu belirtmiş, herhangi bir iktidarın yokluğunda insanların birbirlerine aynı şekilde üstün gelmeye çalışacaklarını söylemiştir (Hobbes, 2007, s. 127). Çünkü insan, insanın kurdudur [homo homini lupus]. Hobbes’un doğa durumundan çıkmak için sunduğu yol, ne küçük gruplar ne de bireylerdir. Ancak bir egemen, tek bir kişi yönettiği zaman, tüm insanları kontrol altına aldığı zaman ve egemenliğin sürekli olduğu halde düzen sağlanabilir. Egemen eleştirilemez, uyruklara düşünce egemen tarafından üretilebilir; uygun gördüğü halde savaş ve barış yapma, yargılama kuvveti egemene aittir. Uyrukların gücü ve şerefi egemen karşısında yok olur (Hobbes, 2007, s. 130). Ancien regime’de de modern devlet kuramının iskeletinin yaratıldığı çağda da beden devletin, egemenliğin ve iktidarın yapısının açıklanması ve kurulmasında çok önemli bir işlev görmüştür. Avrupa’da erken modern dönem siyaset felsefesi kitapları genelde De Corpore bölümleriyle başlıyor, bu metinlerde genellikle insan bedeni ve siyasal beden analojik olarak inceleniyordu. Siyasal bedenin yasalarla düzenlenmiş doğal bir mekanizma olduğu gösterilmeye çalışılıyor, her organımızın bu nizamın yerine getirilmesi için farklı işlevleri olduğu anlatılmaya çalışılıyordu. Bu düzen düşüncesi aynı zamanda Tanrı’nın varlığını da doğrular nitelikte bir teolojik-politik bir içeriği de olumluyordu. Böylece siyasal irade tam bir özdeşliğe indirgeniyordu (Negri & Hardt, 2011, s.177). Bu türden bir alegori mutlakiyetçi bir devlet teorisinin alt yapısını oluşturmuş gibi görünse de modern devletin kuruluşunda da birincil rol oynamıştır. Modern devletin üstünde yapılandığı sözleşme ve cumhuriyet fikri de siyasal beden ile insan bedeninin mekanik olarak benzer görülmesinin örnekleri arasındadır. Rousseau’nun sayılarla teorize ettiği genel irade fikri, insanların özgünlüğünden uzaklaşarak ‘mutlak bir cumhuriyet’ etrafında olması düşüncesini öncelemiştir. Egemen, böylece çoklukları ortadan kaldıracak ve halkın oyları ile meydana gelen demokratik egemenlik yönetimini sağlayabilecektir. Negri ve Hardt’a göre Hobbes da Rousseau da 16.yy’da Jean Bodin’in mutlak egemenlik kavramının izinden gitmişlerdir (2003, s. 107). Bodin’e göre mutlak egemenlik birden fazla kişinin yönetimiyle mümkün değildir; mutlak egemenlik ancak ve ancak bir kişinin arzu ettiği her şeyi gerçekleştirmesi yoluyla mümkündür. Bu yüzden monark, devlet veya cumhuriyet olsun Avrupa geleneği iktidar anlamında aşkınlık ve ‘Bir’ likle her zaman içkin bir konumdadır. Fakat modern devlet, diğerlerinden ekonomik olarak ayrı bir yerde durmaktadır. Çünkü kapitalist üretim ilişkileri ve serbest piyasanın gelişimi modern egemenlik veya Avrupa modernliğinde belirleyici etkenler olmuştur. Endüstrinin gelişimi, üretim ilişkileri ve üretici güçlerin dönüşümü ortaçağ toplumu hiyerarşisi ve feodalizm geleneklerini yok etmiş, modernizmin toplumsal dinamiklerinin evirilmesine yol açmıştır. Egemenliğin aşkınlığı ve sermayenin birleşmesi ile toplumun iktidarı değil, iktidarın toplumu ürettiği yeni bir geçişlilik meydana gelmiştir. Bu geçişlilik, modern disiplin toplumunun ilk dalgalarıdır. Foucault bu sürece yönetsel paradigmaya geçiş adını verir: Bu, toplumda genel bir disiplin ekonomisi anlamına gelir (Negri & Hardt, 2003, s. 110; Foucault, 1991, ss. 87-105). Patrimonyal ve mutlakiyetçi devlet anlayışlarında görüldüğü gibi halkın devletle tek komuta halindeki ilişkisi kaybolmuş, halkın birey olarak egemenliğe monte edilmesi ve her bireyin iktidar tarafından yeniden üretilmesine çalışılmıştır. 18. Yy, burjuvanın, demokrasinin ve ulusların ortaya çıktığı en çalkantılı yüzyıllardan biridir. Ekonomik ve teknolojik dönüşümler, Marx’ın bahsettiği feodal toplumlardan kapitalist toplumlara geçiş sürecinin tamamlanmasını sağlamıştır. Fransa’da ve İngiltere’de meydana gelen burjuva devrimleri feodal toplumlardaki serflik ve köleliğe dayanan geleneksel üretim ilişkilerini kökünden değiştirmiş, aynı zamanda 18 yy. ve 19.yy felsefecilerinin temele yerleştirdiği emek kavramının da dönüşmesine yol açmıştır. Bu türden bir kriz, ulus-devletlerin doğuşuna eşlik eder. Bu yeni iktidarın çatısı, bir yanı ile kapitalist üretim süreci ile bir yanı ile de mutlakiyetçi aşkın aygıtla kurulmuştur (Negri & Hardt, 2003, s. 116). Modernliğin egemenlik krizi bu sefer de yeni bir kimlik, dil ve kültür birliği ile bir ulus yaratılması yoluyla çözülmeye çalışılmıştır. Bu cemaat, kardeşlik, birlik fikri aslında siyasal alandan çokluğun silinmesi görevini gerekli yapısal dönüşümleri sermaye ile birleşerek gerçekleştirmiştir. Çünkü toplumsal uzlaşma alanı, şiddeti öngören tahakküm aygıtlarının yumuşatı
lması, demokrasinin yaygınlaştırılması yolları ile onarılmıştır (Balibar, 1990, ss. 329-361). Bodin’e dayanan egemenlik kavramı, Hobbes’ta Tanrı’nın yeryüzüne indirilmesiyle, Rousseau’da genel irade düzeyinde yaratılacak bir demokrasi düzeniyle, son olarak halk ve devlet arasındaki maddi egemenlik ilişkisinin sabit kaldığı fakat toplumu yönetme pratiklerinin açık bir şekilde değişim ve dönüşüm yaşadığı ulus-devlet ile çevrili bir Batı geleneği ile karşı karşıyayız. Bu süreçlerin devamlı ürettiği şey, çokluğun, farklı olanın ve tekilliğin arzusunun büyük canavara yenilmesi olmuştur. Negri ve Hardt’a göre, modernliğin ikili yapılarını sınırlandırmaya çalışan bir modern politik eleştirisi geleneği vardır. Fakat bu gelenek Kant’tan Foucault’ya sürekli dışardan yaratılması gereken bir toplum alternatifini sürekli hataya düşerek modern egemenliğin üstüne kurmuşlardır; yani dışardan kurulması gerekeni içerden kurmuşlardır. Modern politik eleştiri geleneğinde dikkate değer üç isim vardır: Marx, Spinoza ve Machiavelli. Bu isimler her ne kadar toplumun çokluk alternatifini yeterli düzeyde kuramsallaştıramamışsa da yarattıkları ütopik bir dışarısı, yeni alanlara yer açmıştır (Negri & Hardt, 2003, ss. 199-202). Machiavelli, modern bir krize ontolojik bir çözüm ortaya koyar. Machiavelli’nin yaptığı, çağın krizine ütopik bir çözüm getirmektir. Spinoza, monarşi ve aristokrasiye mutlak bir demokrasi önerisi getirerek bütün çokluğun yönetime katılmasını arzulamaktadır. Marx, kullanım değerinin bağımsızlığını bizzat kapitalist ilerleme süreci içinde savunmakta, yabancılaşmadan ve ekonomik, dolayısıyla politik bir sömürüden kaçısın yollarını aramaktadır (Negri & Hardt, 2003, ss. 199-202). Negri ve Hardt’ın yapmak istediği şey, Eric Hobsbawm’ın sosyal bilimler literatürüne kazandırdığı meşhur kavramıyla söylenirse, geleneği yeniden icat etmektir. Başka sözlerle ifade etmek gerekirse, Avrupa modernliğini ayakta tutan egemenlik ve buna dayanan halk kavramının eleştirel geleneğinin tartışılarak yeni bir eleştiri ve tartışma zemini yaratılması, çokluğun fordist üretim şeklinden post-fordist üretim şekline geçişe uygun olarak yeniden bir alternatif haline getirilmesi, Negri ve Hardt’ın ulaşmak istediği noktadır. Negri ve Hardt’ın küresel dünyanın yeni biyopolitik üretim şekline adapte olan çokluk fikrini açıklamamız için yukarıda yine onların bahsettiği, lineer tarihsel bağlamda çatlaklar oluşturan filozofları, tekillik ve çokluk kavramlarının tartışılmasının önünü açan Machiavelli ve Spinoza’nın düşüncelerinin teorik zemininin incelenmesi gerekmektedir. Machiavelli’nin cumhuriyetçilik, modern siyasetin kuruluşunun en önemli momentlerinden biridir. Machiavelli, her ne kadar hükümdara önemli bir değer atfediyor gibi görünse de toplumsalın kuruluşunda, çatışmanın büyük bir rolü vardır; toplum, dışardan bir sözleşme veya doğa durumundan geçiş ile değil kendine içkin bir şekilde kurulmaktadır; cumhuriyetin yayılmacılığı, kriz ve içkinlikle yan yana duran bir özgürlük diyalektiğidir aslında. Roma imparatorluğunu analiz eden Polybus’a göre Roma üç yönetim biçimini sentezleyerek bu kriz anından, tarihsel döngünün yıkış momentinden kaçmıştır. Fakat krizler ve çöküş aslında her gün alt edilmesi gereken kesinliklerdir. Machiavelli’nin gösterdiği şey, antikitenin doğallığından ve modern sosyolojiden ayırıp politik ve kendine içkin bir alana yerleştirdiği cumhuriyet, kesinliği çözülmeye çalışılan fakat asıl diyalektiğinin yıkılma ve çürüme anında mümkün olan bir yayılmadır. Politik eylemin uzamsal ve zamansal boyutları değil, kurucu mekanizmanın belirleyiciliği olduğu, yani krizin ontolojik belirleniminin asıl ayağı olduğunu göstermesi açısından Machiavelli, aydınlanma ve çokluğu evrensel kesinlik boyutunda ölçen düşünceyle zıtlık göstermektedir (Machiavelli, 2007, III, 1). Şu anda içimizde yaşadığımız imparatorluk da tam bu kriz anının bir yansımasıdır (Negri & Hardt, 2003, ss. 376-379). Negri ve Hardt’ın otonomi ve çokluk fikrini geliştirmesinde teorisinden faydalandıkları en önemli düşünür olan Spinoza, felsefesinde içkinci bir anlayışa yer vermiştir. Spinoza’ya göre, insan, kendini sınırlayan herhangi aşkın bir varlığa veya nedene bağımlı değildir. Bu kilise olabilir, devlet olabilir; fakat insanın tekilliğini yaşatmak için hiyerarşik, dik bir düzlemde değil yatay bir düzlemde varlığını sürdürmelidir (Gencer, 2011, s. 12). Spinoza’ya göre, var olan her şey Tanrı’da vardır. Bu yüzden varlık, varlığını kanıtlamak için başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz (Spinoza, 2011, I, Önerme XV). Spinoza’daki "conatus" kavramı, insanın var olma kudretini açıklar. İnsanlar olanaklar bağlamında birbirine eşittir; fakat yararlanabilme güçleri birbirinden farklıdır. Çünkü Spinoza’ya göre, iyi ve kötü kavramları üzerine yapılandırılmış bir sistemi değil, insanın var olma kudretine bağlı olarak yaşamaya direnmeye koşuttur. Conatus, üretici güç olan varlığın dışsallıklarla ilişkisini belirlemektedir. Bu yüzden conatus, bireyci bir ahlak anlayışından farklı olarak, iyi olanı seçmektir de aynı zamanda. Negri’nin "autonomia" (otonomi) kavramı da bu üretici güçlerin, Spinoza’da tekilliklerin doğayla olan içkinliklerini kurmasına benzer bir şekilde, iktidardan ayrılmasını, ona itaat etmemesini açıklar. Spinoza’ya göre, insanların duygulanımları noktası da tekilliklerin bir araya gelip bir güç yaratabilmesi açısından önemlidir; fakat insanların iyiye yönelebilmesi için en başta akla ihtiyacı vardır. Tekilliklerin çokluk yaratma iradesini savunsa da tekilliklerin bir araya gelerek bir yaşam alanı kurmaları gerektiğini savunur. Çünkü bazen var olma kudreti, conatus, insanın gücünün yetmeyeceği bir doğal hak ile sınanır. Bu durumda, çokluğun sınırlanmayacağı, eyleme gücünün en özgür düzeyde seyredeceği çokluktan meydana gelmiş bir "Site" gerekli olmaktadır. Site için en uygun yönetim şekli, azınlığın yönettiği aristokrasi ya da tek kişinin yönettiği monarşi değil, tekilliklerinin farklarının vurgulanabileceği ve çokluğun içkin bir egemenliğe sahip olabileceği demokrasidir. Spinoza, demokrasiyi mutlak olarak tanımlar. Machiavelli’nin cumhuriyet projesi egemenliği her ne kadar karşı-iktidar perspektifinden kurulmuşsa da ütopik bir teleoloji olmaktan kurtulamamıştır: Egemenliği çokluktan alarak Bitin yönetimine bırakmıştır. Fakat Spinoza’nın fikirleri bu krizin kilidini açmak için yeni bir anahtar olmaktadır: Çokluğun "ortak payda"’sı. Negri ve Hardt, Spinoza’nın düşüncelerini kendilerine öncü olarak seçseler de Spinoza’nın da sonunda modern ontolojinin diğer eleştirmenleri gibi aynı yere çakıldığını söylemektedirler: Spinoza da bir mutlağın olumsuz sezgilerini ve mistik fantezilerini önererek yeni bir dışarısı kurmakta başarısız olmuştur. Negri ve Hardt’a göre modernizmden post-modernizme, emperyalizmden imparatorluğa geçişte, artık modernliğin bir aracı olan içerisi ve dışarısı ikiliği yoktur: Bu ayrım silinmiştir. (2003, ss. 201-202). Artık yönetimsellik bağlamında bütün alanların birbirine girdiği biyopolitik bir üretimle belirlenen "imparatorluk" çağı başlamıştır. Sovyetlerin yıkılması, kolonyal rejimlerin çökmesi ve sınırların önemini yitirmesiyle beraber emperyalizm mefhumu yerini imparatorluğa bırakmıştır. Dünya artık önlenemez bir şekilde küreselleşmeye doğru gitmektedir. Küreselleşme kavramı imparatorluğun artık bir Avrupa ya da Amerika hegemonyası olmadığı, ulus-üstü organların söylemsel ve uygulamalı olarak daha fazla söz sahibi olduğu bir dönüşümü ifade etmektedir. Dünya-sistemleri perspektifini benimseyen teorisyenlere göre küreselleşme kapitalizmle beraber ortaya çıkan bir sistemdir; bu yüzden küreselleşmenin yeni yeni ortaya çıktığını düşünmek yanlıştır. Fakat Negri ve Hardt’a göre, kapitalizmin misyonunu tamamlaması ancak küreselleşmenin bu kadar belirgin olduğu bir zamanda mümkün hale gelmiştir. Ekonomik ve politik gücün birleşmesiyle yeni bir biyoiktidar figürü yaratan kapitalist küreselleşme, ulus-üstü bir tüzel iktidarın tanımıdır aynı zamanda (Negri & Hardt, 2003, ss. 33-37). Bir biyoiktidar figürü olan imparatorluk, çelişkili gibi görünse de oluş ve çöküş süreçlerini aynı anda barındırır. Çünkü imparatorluk hem bir alternatif hem de sönümlendirilmesi gereken bir canavardır. Nasıl ki Marx kapitalizmi komünizm için öncül bir sistem olarak formüle ediyorsa, İmparatorluk da aynı şekilde yeni bir çokluk tahayyülü için bir "pharmakon"’dur. Çünkü bu krize çözüm bulduğu ölçüde uzamsal ve zamansal bir askıya alma eyleminin içine girecektir. Machiavelli’nin virtu’sunda yayılmanın diyalektiğinin kriz ve çatışma ölçüsünde gerçekleşmesi ancak krizin ve yeniden üretimin "aktüel" birlikteliğiyle mevcut duruma gelmektedir. İmparatorluk İmparatorluğun içkin bir formda gerçekleşmesinin bir örneğidir diyebiliriz. Aydınlanmanın bütünselci diyalektiği ele alınırsa, bu krizin çözülmesi mümkün ve elzemdir. Fakat çokluk ancak çözümsüzlükle, hareketli bir şekilde otonom anlamda yaşamaktadır. Çünkü çokluk, çelişkilerle doludur; eğer çokluk çözülecek bir problem haline gelirse, Hobbes’un Leviathan’ının geri dönmesi işten bile değildir. Foucault’nun ancien regime ve Fransız klasik dönemine gönderme yaparak kuramsal hale getirdiği disiplin toplumundan kontrol toplumuna geçiş, emperyalizmden imparatorluğa geçiş, modernizmden post-modernizme geçişin örneklendirilmesi için işlevseldir. Kontrol toplumuna geçişten önceki basamakta, yani disiplin toplumunda "dispozitif"’ler toplumsal hiyerarşiyi sağlayan aygıtlardır; bunlar toplumsal düzeni sağlayan heterojen fakat bütünlük halinde düzenlemeyi sağlar. Lakin kontrol toplumu disiplin toplumundan farklı olarak yönetim anlayışının, üretim biçimleri ve ilişkilerinin evrim geçirdiği yeni bir biyoiktidar meydana getirir. Yeni iktidar, disiplin toplumunda olduğu gibi tek yönlü bir tahakküm değil, çok yönlü, yani bir network haline getirdiği ve demokratik araçlarla tek tek bireylerde içselleştirdiği dispozitifler kullanır. İktidar, böylece, yurttaşlar üzerinde sadece ölüm hakkına değil, yaşam hakkına da sahip olur. Bu şekilde, biyoiktid
arın yeniden yeniden ürettiği bir hayat vardır. İktidar artık doğrudan beyinleri ve bedenleri yaşama ve yaratma arzusundan ayrı bırakmak üzere şekillenir (Foucault, 1986). Disiplin toplumu içerisinde bireyle iktidar arasındaki ilişki sabit olmuştur, nicel anlamda bir egemenlik anlayışı mevcuttur; fakat kontrol toplumunda toplum tamamen iktidar mekanizması tarafından tasarlanır ve virtüel olarak gelişir. Bu ilişki "açık", "nitel" ve "duygulanımsal"'dır. (Hardt & Negri, 2003, s. 50). Hardt ve Negri, Foucault’nun üretimi, somut, altyapı düzeyinden ayrı bir üst yapı düzeyinde düşünen tarihsel materyalizm anlayışının ötesine geçerek yeni bir biyos etrafında kuşanmış iktidara odaklanmasını takdir etmişlerdir. Fakat Foucault’nun işlevselci, ‘yapısalcı’ bir bakış açısında kalması, toplumsal dinamikleri göz ardı etmesine neden olmuştur. Bu yüzden Foucault’nun ‘’haz’’ kelimesi yerine ‘’arzu’’ kelimesi kullanan Deleuze ve Guattari’yi biyopolitik alanı anlamakta daha fazla tercih etmişlerdir. Fakat yaratıcı öğelerini ve radikal ontolojisini içeriksiz ve güçsüz bulmuşlardır: Hardt ve Negri’ye göre, Marx’ın tarihsel materyalizm yönteminin özü, toplumsal teorinin güncel toplumsal gerçekliğin ana hatlarına uygun şekillendirilmesi gerektiğidir. Marx, "Grundrisse"’de anlama şeklimizin güncel toplumsal olaylara uygun olması gerektiğini, dolayısıyla da tarih boyunca değişmesi gerektiğini açıklar. Yöntem ve töz, biçim ve içerik olarak birbirine tekabül etmelidir (Marx, 1973, ss. 81-111, Hardt & Negri, 2011, s. 156). Bu yüzden Hardt ve Negri Marx’ın teorisinin ötesine geçmeyi önermişlerdir: "Maddi olmayan" emeğin emek-sermaye ilişkisinde hegemonik duruma gelmeye başladığını savunmuşlardır. Üretimin geleneksel olan maddi mallardan taşarak toplumun kültür, ideoloji gibi alanlara yayıldığını ifade etmişlerdir. Bu durumda üretilen şey sadece maddi emek değil aynı zamanda topluma içkin olan biyopolitik üretimdir. Ricardo, Smith gibi ekonomi politikçiler emeği bireysel ölçüte indirgerken, Marx sermayeyi anlamak için toplumsal emeğe bakmamız gerektiği söylemiştir (Marx, 1973, s.84). Bu bir soyutlamadır fakat rasyonel bir soyutlamadır; toplumun iletişimsellik içinde sermayenin yapısını anlamak için soyut emeğe bakmak gereklidir. Bu noktaya kadar biyopolitik üretimin toplumsal-içkin bir şekilde oluşumunun izlerinin görebiliyoruz. Fakat Marx’ın soyut emek ve değerin birbiriyle ilişkisini eşit bir şekilde ortaya koyması günümüzde gerçekliğini yitirmiştir. Yani kapitalist üretimin belirlenimi olan değer yasası, emeğin zaman ölçülebilirliğine eşitliğini kaybetmiştir. Maddi olmayan emeğin hegemonyası altında çalışma günü ve üretim zamanı ciddi ölçüde değişmiştir (Hardt & Negri, 2011, s.162). Şu anda büyük şirketlerdeki çalışma ve mesai saatlerine baktığımızda, esneklik ve hareketlilik bir norm haline gelmektedir. Maddi olmayan emek artık ortak paydanın zeminini oluşturmaya ve toplumsal bir yaşamı hazırlamaktadır. Fikirleri, bilgileri ve duygulanımsallığı oluşturan maddi olmayan emek, toplumsal ve biyopolitik yaşamı üreten bileşenlerdir. Marx, sermayeye toplumsal yaşam özelliği atfettiğinde, emeği "canlı emek" olarak tanımladığında da bu tartışmanın kıyısından geçmektedir aslında. Hatta Marx’ın canlı emek kavramı ile Spinoza’nın conatus kavramı düşünüldüğünde toplumsal yaşamı şekillendirme anlamında bir benzerlik de kurulabilir. Maddi olmayan emek aynı zamanda sermayeye bir dışsallık yaratabilme ihtimaline sahiptir; çünkü işbirliğinin üretimi emeğe içseldir. Emek ve değer artık biyopolitiktir, çünkü yaşamak ve üretmek birbirinden ayrılmaz hale gelmiştir. Yaşamın tamamı üretim ve yeniden üretimle dolu hale geldikçe, toplumsal yaşam bir makine haline gelmektedir (Hardt & Negri, 2011, s. 164). Agamben de her ne kadar ekonomik politik bağlamda olmasa da zoe ve bios ayrımının bulanıklaştığının, dolayısıyla biyopolitik bir yaşamın sınırlarında yaşadığımızın altını çizmektedir (Agamben, 2000, s. 29-36). Hardt ve Negri’nin Marx ile ilgili diğer bir eleştirisi, Marx ve Engels’in lümpen proletarya tanımlaması ile ilgilidir. "Çokluk" eserinin ‘’Tehlikeli Sınıflar’’ başlıklı çok etkili olan bölümü Güney Afrika’dan bir protesto sloganıyla başlar: ‘’Biz yoksullarız!’’ (Hardt & Negri, 2011, s. 117). Çokluk, bir sınıf kavramıdır. Birlik fikri genel olarak burjuvanın ve sermayenin karşısına konumlanmış proletaryanın özne haline gelmesinden ortaya çıkmıştır. Liberal çoğulculuk ise toplumsa sınıfların kaçınılmaz çoğulluğunda bulmuştur ifadesini. Hardt ve Negri’ye göre iki perspektif de doğrudur. Bu iki kavramın da aynı anda doğru olabilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla ayrım yapılmasının yanlış olduğunu savunmuşlardır. Hatta Ernesto Laclau ve Slavoj Zizek arasındaki tartışmaya atıf yaparak iki kavram arasındaki farklılığın anlamsız olduğunu vurgulamışlardır. Sınıfın siyasal bir kavram, ortak paydayı, dolayısıyla ortak bir mücadeleyi önceleyen bir kolektif edimin yansıması olduğunu ifade etmişlerdir. Marx’ın ikili ekonomiye dayalı sınıf kavrayışı biyopolitik üretimin ekonomiyi de siyaseti de kavramasından dolayı sınıf ilişkilerini anlamada engel yaratmaktadır. Biyopolitik demek, emek anlayışının ücretli emekle sınırlı olmamasıdır; insanın yaratıcı kapasitesinin tümünü ifade etmesidir aynı zamanda. Çoğullukla birlik arasında duran çokluk indirgenemezdir; ortak hareket eden tekilliklerdir. Spinozist bir kavramdır: Ereksellik dışında hareket eden, içkin bir yaşamı ortaya çıkaran bir "potentia" ’dır. İşçi sınıfı, temelde dışlamaya dayanan sınırlı bir kavramdır. Çokluk ise proletarya kavramına, sermayenin idaresi altında emek veren ve üreten herkes şeklindeki en geniş anlamını kazandırır (Hardt & Negri, 2011, ss. 117-121). Endüstriyel emeğin 19. ve 20. Yy’de yaygınlaşması ile ortaya çıkan maddi emek belki de çokluğa meydan veremeyecek, küreselleşmeye yol açacak bir "network"’a yol açmamıştır. Fakat gelişen teknoloji, esnek iş koşulları, üretici güçlerin endüstri 4.0 ile adapte edilmesi emeğin çehresini değiştirmiş, sınıf mücadelesi ve direniş kavramı da dönüşmüştür. Mekanik endüstriyel emek elbette ortadan kalkmamıştır fakat maddi olmayan emek pratikleri ile ortak yanlarından dolayı hegemonyası yok olmuştur. Hegemonya artık ortak paydanın mimarı iletişimsellik, duygulanım, yeni teknolojilerdir. Maddi olmayan emeğin ilk türü, entelektüel ya da dilsel ifadelerdir; kodlar ve metinler gibi problem çözme araçlarıdır. İkinci tür ise Hardt ve Negri’nin Baruch Spinoza’dan esinlenerek çokluk kuramlarına eklemledikleri "duygulanımsal emek"’tir ki hem zihne hem de bedene ait olduğundan biyopolitiktir. Özellikle hâkim ülkelerde iş görüşmelerinde sosyal tavır ve psikolojik test gibi konularda öne çıkan bir emek türü haline gelmiştir. Aslında bu iki emek türü de biyopolitik üretim ve ortak paydanın meydana gelmesinde elzemdirler. Biyolojik ve kimyasal yenilikler, tarımsal alanlarının enformasyonelleşmesi, tohum klonlaması gibi teknolojik gelişmeler, yani yeni teknikler ve toplumsal öznelerin işbirliği emeğin yeni topolojisini çizmektedir. Aynı zamanda yeni sömürü pratikleri ve yapılarını yeniden üretip şekillendirmektedir. Althusser’in Hegel’i Marksizm’den tasfiye çabasıyla başlayan tarihsel Marksizmin ötesine geçme düşüncesi, Negri’nin çalışmalarında görülen birincil düşünce yapısıdır. Negri’nin örgütsel anlamda aktif olduğu, 1960’ların sonlarında başlayan 1980’lerin başında sona eren "Autonomia Operaia" (İşçilerin Gücü), ilk kez işçi geleneksel Marksizm ve emek hareketine bir alternatif getirmiştir. Ortodoks Marksistlerin kapitalist sömürünün üretici emeğe yabancılaştırdığı iddiasına karşı gelerek işin üretici gücü yabancılaştırdığını savunmuşlardır. Mario Tronti’nin de içinde yer aldığı bu otonomi hareketi, işçilerin emeklerini satmaları bakımından homojen bir konuma getirilemeyeceğini iddia etmiştir (Oğuz, 2008, s. 60-62). Toplumun diğer sınıfları, öğrenciler, işsizler, ev kadınları da tekilliklerini koruyan otonom hareketlerdir. Otonomi ve dolayısıyla çokluk hareketi sadece devlete, hiyerarşiye ve pozitif diyalektiğe karşı çıkmamakta, aynı zamanda sendikalar, geleneksel Marksist-Leninist işçi sınıfı önderliği dışında bir mücadele yürütmek için teori geliştirmektedir. Bu açıdan, Hardt ve Negri sınıfsal mücadelede köylünün yalıtılmış bir üretim ve yaşam biçim teşkil ettiği yaklaşımını eleştirmektedirler. Mao Zedung’un köylünün Çin’deki küçük endüstri proletarya ve geniş bir köylü toplumundan ortaya çıkardığı köylü usulü bir komünist devrimini Marx’ın endüstriyelleşmeden ortaya çıkan proletarya anlayışından en radikal kopuş olarak nitelemişlerdir. Diğer eleştirilen nokta ise, yoksulların kapitalist üretimin dışında kaldıkları için mücadeleden dışlanmalarıdır. Marx ve Engels’in kullandıkları lümpen proletarya, bunu en iyi açıklayan kavramdır. Fakat yoksullar ve göçmenler İmparatorluğun ontolojik kuruluşunu sürekli kesintiye uğratarak yaratıcılık çizgileri ve kaçış çizgilerinin kesişiminde toplumsal öznellikleri daha melez ve karışık hale getirmiş, böylece tek tipleştirici kontrol mekanizmasından daha fazla uzaklaşılmış, yeni bir ortak paydanın ve çokluğun oluşturulması için alan açılmıştır (Hardt & Negri, 2011, ss. 145-146). Avrupa’nın ve Dünya’nın her yerindeki imparatorlukların antikiteden beri devam eden egemenlik ve tekliğe dayalı düşüncesi ve her krizde bu anlayışı yeniden ve yeniden üretmeye bir alternatiftir çokluk. Bu çokluk krizin çözülmesiyle, sona erdirilmesiyle meydana gelemez. Emperyal İmparatorluk çift başlıdır; biyoiktidar kontrol toplumunu ağlaştırdığı dispozitifler ile yönetmeye devam ederken, sermayenin olumlanması ile meydana gelen biyopolitik üretim virtüel güçleri ile ortak paydayı meydana getirir. Bu noktada sermaye hem sömürünün emek-değer teorisi etrafında ölçü-dışı bir aktüel, hareketinin dayanağı hem de tekilliklerin özgünlüğünü kaybetmeden içkin bir anlamda oluşturabileceği potentiadır. Spinoza’nın potestas-potentia kavramı tam da bu noktada yardıma koşmaktadır. Çünkü çokluklar herhangi bir hiyerarşinin onlara hükmetmediği, Hegel’in özned
en bağımsız bir hale gelen devletini tamamen dışladığı, tözün kendilerinde bulunup aşağıdan yukarıya demokratik bir sürekliliği sağladıkları yeni bir halk olmayan halk yarattıkları müşterekliktir. Deleuze ve Guattari’nin sözleriyle, halk artık kayıptır. Çünkü ne siyasal ne de ekonomik anlamda, biyopolitik üretimin önüne geçen hegemonik bir öncül yoktur. Zoe ve bios birbirinin içinde kaynamaktadır artık. Dolayısıyla, Dünya, İmparatorluk ile beraber Agamben’in istisna hali dediği bir konum işgal etmektedir. Savaş birden patlak veren değil, artık süreklileşen hale gelmiştir. Bundan dolayı savaş bir coğrafyaya ait olan değil, dünyayı bir ağ şeklinde kaplayan bir gerçek haline dönüşmüştür. Modernizmin düzenli halk potansiyeli ortadan kalktığı kadar, modern ordu kavramı da yeni dünya "ağ düzeni"’ne, imparatorluğa paralel bir şekilde tedavülden kalkmaktadır. Hem savaş hem de emperyalizmin silikleşmesi bağlamında tek-taraflılık ve çok-taraflılık tartışması anlamsız hale gelmektedir. Çünkü artık tek bir yönetenin, tek bir merkezden karar alması bu ağ iktidardan bağımsız hale gelmesi, imkânsızdır. Bu yüzden, emperyalizm artık küreselleşmenin gölgesinde kalmıştır. Günümüzde bütün savaşlar, enformasyon, istihbarat ve teknoloji dayanaklı "net-war" (ağ savaş) olma eğilimindedir. Bu sayede iki başlı imparatorluk, biyoiktidar, hem toplumu uzaydan okyanuslara kadar ulaşan biyopolitik araçlarla denetlerken hem de savaşması gereken direniş ağları oluşturmaktadır. Direniş ağları, merkezsiz bir yapı ihtiva etmekte, Meksika’da Zapatistalar , Amerika Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü protestoları(1999), Türkiye’de Gezi İsyanı (2013) gibi hiyerarşisiz ağ örgütlenmelerinin sosyo-politik zeminini hazırlamaktadır. Çokluk, modernizmin, egemenliğin, dışlayıcı Avrupa-merkezciliğinin yeni bir fizyolojiye bürünmesidir. Artık bir post-human çağına adım atıyoruz; neo-liberalizmin ve sermayenin arı kovanları gibi küçük alanlara böldüğü tikellikler kendilerine otonom bir potansiyel aramak için yola çıkıyor. Toplumun ekonomik ve siyasal alanları biyo-iktidarın düzenleyici pratikleri karşısında yeni biyopolitik üretimler gerçekleştiriyor; Deleuze ve Guattari’nin "rhizome" ’undaki gibi içkin bir olumlamayla teknoloji ve post-endüstriyelleşme emek alanındaki ekonomik ve siyasal alanları dönüştürüyor ve dönüştürmeye devam edecektir. İmparatorluğun çerçeve içine almaya çalıştığı çokluk, bir egemenlik projesi üretilmeye çalışıldıkça kendini yeniden üretiyor ve kapitalizmin deneyim değil, yaşantıya uygun pratiklerini yeni bir dinamiğe doğru yönlendiriyor. Negri ve Hardt bu yönlenmeyi post-sosyalist ve post-liberal bir anlamda tarif ediyor, aynı zamanda Luhmann’ın auto-poesis sistemleri ve Rawls’ın adalet teorisi arasında gördüklerini ifade ediyorlar. İçinde bulunduğumuz zamanı elverişli kılan şey ne teknolojinin vahşiliği, ne politikanın sonunun geldiğini söyleyen demokrasinin küresel krizi ne de istisna haline gelen küresel krizdir. Elverişli olmasının sebebi çokluğun kurucu gücünün ortak paydası, kendi tikelliklerini yok etmeden meydana getirebileceği potansiyelin olgunlaşmış olmasıdır. Bu noktada Negri ve Hardt zaman mefhumunun çok önemli olduğunu söylüyor: Doğrusal olarak ilerleyen tarihin, "Kronos"’un sabit tik takları değil, "Kairos"’un ani dışa vurumu devrimci siyasetin, çokluğun arayacağı an olmalıdır. Bu, Machiavelli’nin belirttiği yüksek siyaset anıdır; yeni bir kurucu zamansallıktır. Hak ihlallerine, biyoiktidarın şiddetine, eşitsizliklere karşı şikayetler bir kairos anında, belli bir zamanda yaşayacağımız bir olayla, çoktan yaşanmış bir geleceğe atılacağımız okla, aşkın, duygulanımın yani çokluğun eyleminin patlak vermesine yol açacaktır. Adorno, T. W & Horkheimer, M. (2014). Aydınlanmanın Diyalektiği. (N. Ülner. E. Ö. Karadoğan, Çev.). İstanbul: Kabalcı. Agamben, G. (2000). Means Without End: Notes on Politics. (V. Binetti and C. Casarino, Trans.). London: Minnesota. Altuner, İ. (2013). Kartezyen Düalizm ve Ruhun Kavramsal Değişimi. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. No. 4, Ekim, 55-67. Amin, S. (1995). Eurocentrism. Journal of Black Studies. Vol 25, Issue 6, pp. 760 - 764. Balibar, E. (1990). The Nation Form: History and Ideology. Review (Fernand Braudel Center), 13(3), 329-361. Retrieved from http://www.jstor.org/stable/40241159 Cicero. (1999). On the Commonwealth and On the Laws. James E. G. Zetzel (Ed.). Cambridge: Cambridge University Press. Descartes, R. (2008). Meditations on First Philosophy With Selections from the Objections and Replies. (M. Moriarty, Trans.). New York: Oxford. Deleuze, G & Guattari, F. (1987). A Thousand Plateaus: Capitalism and Schizophrenia. (B. Massumi, Trans.). London: Minnesota. Foucault, M. (1986). The Care of the Self: Volume 3 of The History of Sexuality. (R. Hurley, Trans.). New York: Pantheon Foucault, M. (1991). Governmentality. G. Burchell, C. Gordon and P. Miller (Ed.). in The Foucault Effect: Studies in Governmentality With Two Lectures by and An Interwiev With Michel Foucault. (p. 87-105). Chicago: Chicago Press. Hardt, M. & Negri, A. (2003). İmparatorluk. (A. Yılmaz, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Hardt, M. & Negri, A. (2011). Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi (B.Yıldırım, Çev.). İstanbul: Ayrıntı. Hobbes, T. (2007). Leviathan. (S. Lim, Çev.). İstanbul: Yapı Kredi. Machiavelli, N. (2007). History Of Florence And Of The Affairs Of Italy From The Earliest Times To The Death Of Lorenzo The Magnificent. The Pennsylvania State University, Electronic Classics Series. file:///C:/Users/SAMSUNG/Downloads/Niccolo%20Machiavelli-History%20Florence-MobileReference%20(2008).pdf Erişim Tarihi: 15.06.2018. Marx, K. (1979). Grundrisse. (S. Nişanyan, Çev.). İstanbul: Birikim. Oğuz, M. C. (2008). Spinoza’da Çokluk Fikri ve Antonio Negri Düşüncesine Yansıması. Yayınlamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Özgen Gencer, S. (2011). Güç Üzerine Temellenen Çokluk: Antonio Negri’nin Politik Felsefesi. Yayınlanmış yüksek lisans tezi, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya. Platon. (2006). Devlet. (S. Eyüboğlu. M. A. Cimcoz, Çev.). İstanbul: Türkiye İş Bankası. Schmitt, C. (1996). The Leviathan in the State Theory of Thomas Hobbes. (G. Schwab. E. Hilfstein, Trans.). London: Greenwood. Spinoza, B. (2011). Etika. (H.Z. Ülken, Çev.). Ankara: Dost. Virno, P. (2004). A Grammar of Multitude: For an Analysis of Contemporary Forms of Life. (I. Bertoletti, J. Cascaito, A. Cassion, Trans.). Newyork: Semiotext(e). 2000-01 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 2000-01 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye'deki kadın futbolunun en üst seviye ligi olan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin (günümüzdeki adıyla Kadınlar 1. Ligi) 8. sezonudur. 17 Şubat 2001'de oynanan 3 Haziran 2001'de, 2 grupta toplam 12 takımın katılımıyla gerçekleştirilen ilk yarı maçlarıyla başladı. Ankara'daki Cebeci İnönü Stadyumu'nda oynanan final karşılaşmasında rakibi Zeytinburnuspor'u, normal süresi 2-2 berabere sona eren maçın uzatma süresinde bulduğu golle 3-2 yenen İstanbul Kuzeyspor, lig tarihindeki tek şampiyonluğuna ulaştı. 2018 Monte-Carlo Masters - Tekler Son iki turnuvanın şampiyonu olan Rafael Nadal, unvanını başarıyla korudu ve finalde Kei Nishikori'yi 6-3, 6-2'lik setlerle mağlup etti. Her bir durumda yeni bir rekor olan bu şampiyonluk, Nadal'ın Monte-Carlo'daki 11. tekler ve 31. ATP Masters şampiyonluğuydu. Şampiyonluğu kazanarak, Nadal aynı zamanda ATP tekler sıralamasında 1 numarayı da korudu. İlk sekiz seribaşı tenisçi ilk turda maç yapmadan ikinci tura yükseldi. Gülük Körfezi Güllük Körfezi, Ege Denizi'nde, Muğla ili Milas, Bodrum ile Aydın ili Didim sınırlarında kalan körfez. Kuzeyde Tekağaç Burnu ile güneyde Yalıkavak Yarımadası arası 21 km, genişliği 32 km kadardır. Körfezde, turizm, deniz taşımacılığı, balıkçılık ve diğer kıyısal etkinlikler yapılmaktadır. Milas, Çine ve Bozdağ'dan üretilen felspat madeni körfez içindeki Güllük Limanı'ndan ihraç edilmektedir. Körfez açıklarında Yunanistana ait Bulamaç (Farmakonisi) Adası bulunur. Kıyılarda İassos, Bargylia gibi antik kent kalıntılar vardır. Tekağaç Burnu çevresinde antik şehir Didyma'nın kalıntıları bulunur. Türkiye'nin önemli sulak alanlarından olan "Gülük Lagünü" ve "Tuzla-Boğaziçi Gölü" körfez kıyılarında yer alır. Sulak alanlar turizm, balıkçılık ve kültürel açıdan önemlidir. Kıyıdaki yerleşimler, sanayi etkinlikleri ve tarımsal faaliyetler körfezin başlıca kirleticileridir. 2000 yılında ilgili bakanlıklarca Su Ürünleri Potansiyel Üretim ve Gelişim Alanı ilan edilmiştir. Karardan sonra bölgeye 124 ağ kafes kurulmuştur. Körfez içinde yapılan kafes balıkçılığı turizmciler ile balıkçıları karşı karşıya getirmiştir. Körfez kıyılarındaki 30 kadar beş yıldızlı otel, 130'dan fazla apart otel ve pansiyon, 30.000 yazlık kirlilikten zarar gördü. Zamanla sayıları 130'a çıkan kafesler, 2007 yılında balık çiftliklerinin koy ve körfezlerde kurulamayacağı ile ilgili tebliğinden sonra açığa taşındı. Milas-Bodrum Havalimanı körfez kıyılarındadır. Trichodesmium erythraeum Trichodesmium erythraeum çıplak gözle görülebilen bir siyanobakteridir. Bu tür ayrıca "deniz talaşı" olarak bilinir. Bu tür, Kızıldeniz'i de tam anlamıyla uzaydan görülebilen kırmızı bir renge dönüştürebilir. Bunun nedeni bilinmemektedir. Ancak çoğu bilim insanı Trichodesmium cinsinin bir bakteri türünün, büyük olasılıkla bu türün sebebi olduğuna inanmaktadır. Bu, okyanusun besin zincirindeki nitrojenin yaklaşık yarısını sabitleyen, azot içeren bir bakteri türüdür. Diğer bakterilerin aksine, fotosentez de yapabilir. Bu uzun filamentler oluşturan bir kolonyal türdür. Kolonideki bazı bakteriler nitrojeni onarır ve diğerleri fotosentez için uzmanlaşır. Bununla birlikte, iki işlem iki ile yapılmalıdır, çünkü fotosentezden kaynaklanan oksijen yan ürünü nitrojen sabitleme işlemine engel olur, bu nedenle ayrı hücrelerde yapılmalıdır. 2018 Monte-Carlo Masters - Çiftler Rohan Bopanna ve Pablo Cuevas turnuvanın son şampiyonuydu
, ancak bu yıl birlikte katılmamayı tercih ettiler. Bopanna, Édouard Roger-Vasselin ile birlikte oynadı, ancak yarı finalde Oliver Marach ve Mate Pavić'e kaybetti. Cuevas, Marcel Granollers ile takım kurdu, ancak çeyrek finalde Bob ve Mike Bryan'a kaybetti. Bryan kardeşler, finalde Marach ve Pavić iklisini 7-6, 6-3'lik setlerle mağlup ederek turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. Tüm seribaşı tenisçiler ilk turda maç yapmadan ikinci tura yükseldi. Ozuna Juan Carlos Ozuna Rosado (d. 13 Mart 1993), bilinen adıyla Ozuna, Puerto Rico asıllı Amerikalı reggaeton şarkıcısı ve şarkı yazarı. Sony Latin sanatçısıdır. Jukov Nişanı Jukov Nişanı ( "Orden Jukova"), üstün askerî başarılar gösteren üst düzey subaylara verilen bir Rus nişanıdır. Nişan, 9 Mayıs 1994'te Rusya devlet başkanı kararnamesiyle verilmeye başlanmıştır. Adını Sovyetler Birliği Mareşali Georgi Jukov'dan almaktadır. Arkas (anlam ayrımı) Arkas, Yunan mitolojisinde Zeus'un oğludur. Arkas ayrıca şu anlamlara gelebilir: Kurucu İktidar Kurucu iktidar, hem siyasal ve hukuksal anlamda çeşitli boyutlara sahip olması hem de bu boyutların birbirleriyle olan ilişkisi bağlamında, yüklü bir mefhumdur. Kurucu iktidar mefhumuna dair yetkin bir kavrayış ortaya koyabilmek, bu noktada, kavramın çok boyutluluğuna dair bir farkındalığı gerektirir. Nitekim, kurucu iktidar, halk, demokrasi, anayasa, yaratım gibi kavramların oluşturduğu bir ilişkiselliği ifade eder. Örneğin, bu ilişkiselliğin bir boyutunu Antonio Negri, “kurucu iktidarı konuşmak, demokrasiyi konuşmaktır” (1999, s.1) şeklinde dile getirir. Benzer biçimde, kavramı tanımlamaya yönelik çabaların, söz konusu ilişkiselliğin farklı boyutlarını içerecek şekilde ortaya konulduğu gözlemlenmektedir. Kurucu iktidar, en genel anlamıyla, anayasayı yapma ve anayasayı değiştirme iktidarı şeklinde tanımlanır (Gözler, 1998, s. 10). Kavram, bu noktada, anayasayı olanaklı kılan ve onun üzerinde değişiklik yapma hakkına sahip olan bir güç olarak ifade edilir. Buna ek olarak, kurucu iktidar kavramı, “bir siyasi birliğin taşıyıcısı olan” ve iradesini ortaya koyarak bir hükümet makamını oluşturan bir mevcudiyeti gerektirir (Loughlin, 2017, s. 191). Bir başka ifadeyle, anayasa yapma kapasitesinin yanı sıra, kurucu iktidar kavramı bir iradeye ve bu iradenin imkan tanıdığı bir siyasi birliğe gönderme yapmaktadır. Bu noktada, kavrama ilişkin üç unsur öne çıkmaktadır: Anayasanın olanaklılığı, bir siyasi birliğin varlığı ve bu iki unsura imkân tanıyan irade. Carl Schmitt, öne çıkan üç unsuru toparlayacak şekilde, kurucu iktidarı şu şekilde tanımlamaktadır: Anayasayı yapan güç olarak kurucu iktidar, gücü ya da otoritesi, siyasal varoluşunun biçimi ve türüne dair somut ve kapsamlı bir karar verme kapasitesine sahip olan siyasi iradedir (2008, s. 125). Schmitt’in tanımı gereği, kurucu iktidar, bir siyasi irade olarak kendi siyasal varoluşunu yaratma gücüne ve bu yönde karar verme kudretine sahiptir. Öte yandan, Schmitt, kurucu iktidara dair tanımında, siyasal varoluşun olanaklılığı, dolayısıyla da bir anayasanın tesisi noktasında “karar” unsurunu devreye sokmaktadır. Bu olgunun sonucu olarak, siyasi iradenin kararlarının bir anayasanın tesisini mümkün kıldığı ifade edilmelidir. Başka bir deyişle, anayasa, iradenin siyasi kararları üzerinde temellenir. Anayasa, bu bağlamda, siyasal varoluşun türü ve biçimine dair kararlarının somutlaşmış bir ifadesi, bu kararların yürürlüğe konulmasının kanıtı olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, Schmitt’in belirttiği üzere, söz konusu siyasal kararlar esas itibariyle anayasanın kendisini teşkil etmektedir (2008, s. 125). Bir başka ifadeyle, siyasi iradenin kararları ile anayasa arasında özsel bir ilişki söz konusudur. Netice itibariyle, bir anayasayı mümkün kılan kurucu iktidarın siyasi irade olarak işaret edildiği Schmittyen tanım, iradenin kararları ile anayasa arasındaki ilişkinin özsel oluşuna dair vurgusu ile kendi tutarlılığını ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, kurucu iktidar mefhumuna dair nitelikli bir kavrayışın gerçekleştirilmesi adına mefhumun tanımına içkin kavramların açımlanması gerekmektedir. Kurucu iktidar kavramı bağlamında anayasanın yüklendiği anlamın ortaya konulması, hem siyasi irade ile anayasa arasındaki ilişkinin hem de siyasal kararlar ile anayasa arasındaki özsel bağın idrak edilmesi bakımından elzemdir. Keza, bu noktada, bir siyasal varoluşun olanaklılığına dair kararın öznesinin kim ya da ne olduğuna dair soru da yanıtını aramaktadır. Bir diğer ifadeyle, kurucu iktidar olarak siyasi iradenin sahibine, kurucu iktidar pratiğinin öznesine dair bir sorgulama kurucu iktidar sorunsalının irdelenmesi yolunda atılması gereken zorunlu bir diğer adımı ifade etmektedir. Bu bağlamda, öncelikle, kurucu iktidar kavramına dair bir soykütük çalışması yapılacak, – ki bu, aynı zamanda, onun öznesini ortaya koyma çabası olacaktır – ardından, anayasa kavramının yüklendiği anlamlar serimlenecektir. Anayasayı yapan güç olarak kurucu iktidarın soykütüğünü araştırma yönündeki bir çaba, kurucu bir güç olarak siyasi iradenin öznesine dair bir araştırma yapmakla örtüşmektedir. Nitekim, bir siyasal varoluş düzleminde, kendi siyasal kararlarının ifadesi olan anayasanın tesisini ve yürürlükte kalmasını olanaklı kılan iradenin sahibi olan özne, tarihsel süreç içerisinde farklı şekillerde isimlendirilmiştir. Örneğin, ortaçağ anlayışında kurucu iktidar, Tanrı’ya has bir kapasite, bir yetkinlik olarak kabul edilmektedir. Schmitt’in deyimiyle, “Tüm iktidar Tanrı’dandır” ifadesi, Tanrı’nın kurucu iktidarına göndermede bulunmakta ve şüphesiz, bütünüyle teolojik bir alanda anlamını bulmaktadır (2008, s. 126). Öte yandan, bir anayasayı olanaklı kılan ve kendi siyasal varoluşunu inşa eden bir siyasi irade olarak kurucu iktidar kavramına dair somut izlere, 1789 Fransız Devrimi’ne yol açan süreçte rastlanmaktadır. Bu bağlamda, Emmanuel-Joseph Sieyès’in (2005) “Üçüncü Sınıf Nedir?” adlı çalışması hem içeriği hem de ortaya çıktığı siyasal koşullar açısından yol göstericidir. Nitekim, Sieyès’in çalışması, Fransız Devrimi ile sonuçlanan uzun bir kriz döneminin ürünüdür(Sewell, Jr., 1994, s. 2). Daha somut bir ifadeyle, “Üçüncü Sınıf Nedir?” adlı çalışmanın yayımlanmasının öncesinde, Fransa, yaklaşık iki yıldır, 1786’nın yazından beri, derin bir politik ve mali krizin içinde yer almaktadır. Mevcut siyasi iradeyi ifade eden kralın krize yönelik manevraları ise, durumu iyileştirme noktasında oldukça yetersizdir. Mali yönden iflasın önüne geçebilmek adına kral, o döneme değin vergiden muaf tutulmuş soylular sınıfının maddi desteğine, yeni bir vergi düzenlemesine ihtiyaç duyar. Fakat, âcz içindeki kral, iradesini soylular sınıfına empoze etme gücünden yoksundur. Soylular sınıfı kralın isteğini yalnızca, kendileri için politik ayrıcalıklar elde etme koşuluyla yerine getirmektedirler (Sewell, Jr., 1994, ss. 2-3). Teamüllere göre, yeni vergi düzenlemesinin yürürlüğe koyulması, ruhban sınıfının, soyluların ve nüfusun geri kalanının temsilcilerinden oluşan État Généraux’nun (Genel Meclis) onayını gerektiren bir işlemdir. Her ne kadar, 1614 yılından beri toplanmasına gerek duyulmasa da, - ki kral, o âna kadar, yeni vergi düzenlemelerini yürürlüğe koymak için herhangi bir yasal prosedüre ve parlamentonun rızasına ihtiyaç duymayacak denli bir güce sahipti – mevcut siyasi konjonktür, kralı, parlamentonun onayını almaya zorlamaktadır. Bununla birlikte, État Généraux’nun toplantıya çağrılması, temsilcilerin düzenli olarak toplanmayı talep etmesinin ve böylece, Britanya parlamentosu örneğinde olduğu gibi, kralın mutlak iradesine sürekli bir sınırlama getirilmesi isteğinin önünü açabilir bir gelişmedir. Bu sebeple, kral, ihtiyaç duyduğu vergi düzenlemesini yürürlüğe koyabilmek için soylular meclisini toplamak gibi farklı seçenekleri gündemine alır. Nitekim, sınırlı sayıda ve üst düzey soylu ve ruhban sınıfı üyelerinin katıldığı bu meclis, krala, État Généraux’ya göre daha kontrol edilebilir ve daha makul gelmektedir. Fakat, kralın bu stratejisi, soylular meclisi üyelerinin onun taleplerini reddetmesi ve État Généraux’nun otoritesini işaret etmesi nedeniyle işe yaramaz. Soylular meclisinin reddine, État Généraux’nun bireysel haklar ve hukukun üstünlüğü kapsamındaki mücadelesi, dolayısıyla da kralın iradesine meydan okuması eklenince, kral, État Généraux’yu ve soylular meclisini göz ardı ederek, mali reformlarını gerçekleştirme girişiminde bulunur ve tek taraflı olarak bu yönde bir ilânda bulunur. Bu son girişim de, ülkenin daha da yönetilmez bir hâl almasından başka bir sonuç vermez ve État Généraux 1788’in Eylül ayında kral tarafından toplantıya çağrılır (Sewell, Jr., 1994, ss. 3-4). Son kertede, kralın mutlak iradesi sınırlandırılmış ve État Généraux kendi varoluşunda ısrar ederek ülkenin iradesinde söz sahibi olmuş olsa da, soylu ve ruhban sınıfının, genel meclisin 1614 yılındaki biçimiyle toplanması gerektiğine hükmetmesi politik krizin sürmesine neden olur. Nitekim, État Généraux’nun geleneksel formuyla toplanması demek, üç sınıfın her birinin ayrı ayrı toplanması, her birinin aynı oranda delegeye sahip olması ve her birinin tek oya sahip olması demektir. (Her sınıfın oyu “bir” oy olarak kabul edildiği için, ruhban sınıfı ve soylular bir olarak “Üçüncü Sınıf”ı, bir bakıma, saf dışı bırakabilmektedir.) Bu durumun sonucu olarak, soylular ve ruhban sınıfı, hem mali hem de diğer konulardaki ayrıcalıklarını ellerinde tutmakla birlikte, nüfusunun geri kalanının taleplerini göz ardı etme, onları yoksayma gücünü muhafaza etmektedir (Sewell, Jr., 1994, s. 3). Bir diğer ifadeyle, nüfusun çoğunluğunun siyasal anlamda göz ardı edilmesi durumu, kralın mutlak iradesi sınırlanmış olsa da, soylular ve ruhban sınıfı lehine sürmektedir. Üzerinde önemle durulması gereken husus, gelinen aşamada, nüfusun geri kalanı, yani “Üçüncü Sınıf” için değişen bir şey olmamasıdır. O, hâlâ, siyasal açıdan yoksayılmış, ülkenin geleceğine ve kendisini etkileyen konulara dair karar verme ve talepte bulunma iradesinden yoksun bırakılmış hâ
ldedir. Değişen bir şeyden söz edilecekse, o yalnızca “Üçüncü Sınıfı” iradesinden yoksun bırakan yönetimin biçimsel işleyişidir. Böylesi bir tarihsel süreçte Sieyès, “her şey” iken, mevcut siyasi düzende “hiç”liğe mahkum edilmiş Tiers- État’nın (Üçünü Sınıf) “bir şey” olma mücadelesini gündeme getirir (Sieyès, 2005, s. 7). Bir diğer ifadeyle, onun çalışması, kendisini siyasi karar alma süreçlerinden dışlayan değişimlerin üstesinden gelmeyi ve siyasal olarak varolmayı hedefleyen çoğunluğu konu eder. Burada iki husus söz konusudur: İlki, Tiers- État’nın “her şey” olduğuna dair iddiası; ikincisi ise, “bir şey” olmaya yönelik çabası ve onu yoksayan siyasal varoluşta bir değişimi olası kılması. İlk husus bağlamında, Sieyès bir toplumun sürekliliğini sağlayan işlerin ve hizmetlerin büyük çoğunluğunun Tiers-État tarafından yerine getirildiğini, ayrıcalıklı sınıfın reddettiği bütün ağır ve güç işlerin Tiers- État’nın sorumluluğunda olduğunu belirtir. Bununla birlikte, Tiers-État’nın geliri yüksek olan ve şan, onur gibi soyut mertebeler sunan işlerde yer almasının yasaklandığını, bu işlerin ayrıcalıklı sınıflara özgü kılındığını da dile getirir. Bu durumun bir diğer yüzü ise, devlet idaresinin ayrıcalıklı sınıfa ait bir alan olarak kabul ediliyor olmasıdır (Sieyès, 1994, ss. 10-11). Bir diğer ifadeyle, Tiers-État bir toplumun yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına giderirken, o toplumun iradesine katılma hakkından yoksun bırakılmaktadır. Sieyès, Tiers-État yaptıkları ve varlığıyla toplumun her şeyiyken, yönetim işlerinin yerine getirilmesi için ayrıcalıklı bir sınıfa ihtiyaç olduğuna inanmanın anlamsızlığına vurgu yapar: Tiers-État bir toplumu mümkün kılan her uğraşın öznesiyken, ayrıcalıklı sınıfın yokluğunda, dolayısıyla kendisine uygulanan yasak sonlandığında, yönetim kademesini onlardan daha nitelikli kişilerle dolduracak potansiyele sahiptir (Sieyès, 2005, s. 11). Son kertede, yaptıkları ve potansiyeli itibariyle Tiers-État, “bir ulus oluşturmak için gerekli her şeyi içinde” barındırır: Tiers-État, kendisine dayatılan yasaklara ve baskılara rağmen “her şey”dir (Sieyès, 2005, s. 12). Ayrıcalıklı sınıflar olmazsa da, yine “her şey” olacaktır; fakat bu kez, “özgür ve gürbüz bir ‘her şey’” (Sieyès, 2005, s. 12) olarak devam edecektir. Bir diğer deyişle, toplumun devamlılığı noktasında yaşamsal önemde olan sınıf, kendisine uygulanan yasaklardan ve onların baş sebebi ayrıcalıklılardan kurtulduğunda kendisini var etme konusunda daha da özgürleşmiş olacaktır. Sieyès, diğer taraftan, ayrıcalıklı sınıfların, bir ulus olma potansiyelini içinde barındıran Tiers-État’nın aksine, ulusun parçası olamayacağını da ekler. Onun düşüncesinde, ayrıcalıklılar, konumları itibariyle ulusun taşıdığı bir yükten fazlasını ifade etmez. Nitekim, onlar hem tembellikleriyle hem de sahip oldukları öncelikler ve siyasal haklarıyla ulusa yabancıdırlar (Sieyès, 2005, ss. 12-13). Sieyès’in ulus tanımı da, ayrıcalıklı sınıfları, gerek konumları gerekse siyasal anlamda karar alma süreçlerinde Tiers-État’yı yoksayan tutumları nedeniyle, dışlamaktadır: “Ulus nedir? Ortak bir yasa altında yaşayan, aynı yasama organıyla temsil edilen vb. bir ortak insanlar topluluğu” (Sieyès, 2005, s. 13). Dolayısıyla, ayrıcalıklı sınıflar, çoğunluğun aksine sahip olduğu haklar nedeniyle ulusa dahil olamazlar. Onlar en fazla, “bir ulusun içindeki ayrı bir topluluk, ayrı bir halk” (Sieyès, 2005, s. 14) olabilirler. Siyasal hakları bağlamında ise, ayrıcalıklı sınıflar, sahip oldukları imtiyazı ve hakları ulusun lehinde kullanmazlar. Ortak bir menfaat amacıyla hareket etmezler; aksine, daima kendi dar çıkarlarını göz önünde bulundururlar. Parlamentoda, halkın temsilcileriyle aynı düşünmek bir yana, aynı yerde bulunmaktan dahi kaçınırlar. Sieyès’in deyimiyle, bu sınıflar, hem ilke gereği hem de amaçları gereği ulusa yabancıdırlar, onun dışındadırlar. Tiers-État ise, ulusu mümkün kılan her şeydir (Sieyès, 2005, s. 14). İkinci husus bağlamında, “bir şey” olmaya karar veren Tiers-État’nın öncelikli amacı, État Généraux’da kendisini karar süreçlerinde dışlayan ve iradesini ve taleplerini yoksayan işleyişi askıya almaktır. Sieyès’in ifade ettiği üzere, Tiers-État siyasal anlamdaki hiçliğinden kurtulmak istiyorsa, État Généraux’da ayrıcalıklı sınıflarla eşit nüfuza sahip olmak zorundadır (Sieyès, 2005, s. 24). Bir başka ifadeyle, kralın iradesini kısıtlamasına rağmen, kendisi dışında kalan sınıfı siyasal anlamda yoksayan geleneksel işleyişi sürdüren ayrıcalıklı sınıfların genel meclisteki tahakkümünü sona erdirmektir. Bunun gerçekleşebilmesi için Tiers-État’nın, genel meclisteki temsilcilerinin sayısı, soylular ve ruhban sınıfının temsilcilerininkinin toplamına eşit olmalıdır (Sieyès, 2005, s. 34). Tiers-État’nın bu bağlamdaki ikinci amacı ise, ilki ile bağlantılı olarak, oyların sayımının sınıflar olarak değil, kişi başına gerçekleştirilmesidir (Sieyès, 2005, s. 40). Nitekim, sınıflar üzerinden gerçekleşen oylamada, Tiers-État’nın ve ayrıcalıklı sınıfların yüzlerce temsilcisinin oyu üçe indirgenmekte ve böylece, iki sınıfın birleşerek Tiers-État’yı kolaylıkla saf dışı bırakması mümkün olmaktadır (Sieyès, 2005, s. 40). Son kertede denilebilir ki, Tiers-État, bir bakıma, genel meclisin işleyişinin yeniden tasarlanmasını istemektedir. Tiers-État’nın söz konusu talepleri karşısında, mevcut siyasal düzenin aktörleri bir takım çözüm önerileri geliştirirler. Tiers-État’nın, diğer iki sınıfla birlikte eşit sayıda üye ile katılma olanağı bulacağı eyalet meclislerinin oluşturulması önerisi bunlardan biridir. Fakat, bu meclislerdeki Tiers-État temsilcilerinin de ayrıcalıklı sınıflar arasından seçtirilmesi önerinin yüzeyselliğini ortaya koymaktadır (Sieyès, 2005, s. 45). Bir diğer öneri, vergilerin eşit olarak yüklenilmesidir. Sieyès, söz konusu önerinin ayrıcalıklı sınıfların, Tiers-État’nın genel meclisin işleyişinde söz sahibi talebini göz ardı etmek amacıyla, adeta bir lütuf olarak sunulduğunu belirtir. Bu öneri karşısında Tiers-État’nın yanıtı, elbette vergileri eşit şekilde ödeyeceksiniz, fakat bunu adalet gereği yerine getireceksiniz, gönlünüzün bolluğu nedeniyle değil, biçiminde olacaktır. Başka bir ifadeyle, Sieyès’e göre, ortak bir yasa gereği her üç sınıf eşit biçimde vergi yükümlülüğü altına girmelidir, ki olması gereken budur. Tiers-État, adalet gereği olması gerekenlerin çözüm önerisi olarak ortaya konulması karşısında, asıl talebinden, État Généraux’nun doğru bir şekilde kurulması talebinden bir sapma göstermemelidir (Sieyès, 2005, ss. 50-51). Bir diğer öneri ise, Avam kamarası ve Lordlar kamarası şeklinde bir ayrımı öngören Britanya anayasasının bir benzerinin Fransa’da uygulanmasıdır. Sieyès’e göre bu öneri, Britanya ile Fransa’nın siyasal ve toplumsal koşullarının farklı olması sebebiyle, sadece, mevcut ayrımları sürekli kılacak bir uygulamadan fazlası değildir. Nitekim, İngiltere’de soylu sınıf, Fransa’nın aksine, yasa koyucu iktidarın bir bölümü kendisine anayasa tarafından verilmiş bir grup insandan oluşmaktadır. Bütün diğer yurttaşlar, ortak çıkar prensibi etrafında buluşmuşlardır. Fransa’da bu sistemin uygulanabilmesi, ayrıcalıkların kaldırılması ve her üç sınıfın tek bir sınıf haline getirilmesi ile, sınıfsal çıkarların genel çıkarlarla ikame edilmesi ile mümkündür (Sieyès, 2005, ss. 58-59). Aksi bir durumda, bu sistemin uygulanması, “sınıfları, ayrıcalıkların korunması yoluyla, gerçekte ayrı tutarken sözde birleştirmektir” (Sieyès, 2005, s. 59). Bir diğer ifadeyle, böyle bir durumda, önerilen anayasa, gerçek ilişkilerden tümüyle kopuk, mevcut sınıflar arasındaki güç ilişkilerini, ülkedeki toplumsal ve siyasal koşulları yansıtmayan bir anayasa olacaktır. Bu noktada, Sieyès’in düşüncesindeki anayasa fikrinin nüveleri açığa çıkmaktadır: Anayasa, siyasal işleyişin koşullarını, mevcut güç ilişkilerini ifade etmelidir. Aksi takdirde, İngiliz anayasasının Fransa’da doğrudan uygulanması konusunda bir problem yaşanmaz, Tiers-État’nın talepleri bir noktada karşılanmış olur, yaşanan tartışmalar sona ererdi. Sieyès, talepler ve öneriler bağlamında yaşanan bu tartışmaların, mevcut durumun kuruluş yasalarına ilişkin fikir ayrılıklarından kaynaklandığını öne sürer (Sieyès, 2005, s. 67). Bir başka deyişle, siyasal düzenin işleyişine dair sınıflar arasında süren tartışmalar, düzeni mümkün kılan yasalar üzerindeki uyuşmazlıklara dayanmaktadır. Sieyès, bu tartışmaların bir sonuca ulaştırılması adına ulusa başvurulmasını ve bir anayasanın ortaya konulmasını önerir (Sieyès, 2005, s. 67). Bu bağlamda, argümanını ortaya koyarken Sieyès, öncelikle bir siyasal toplumun oluşmasındaki üç evreyi analiz eder: İlk evre, insanların, bireysel iradeyleriyle bir araya geldiği ve bir topluluk meydana getirdiği evredir. İkinci evre, kendi iradeleriyle bir araya gelmiş insanların, somut politik bir varlık olmak yönünde iradelerini kullandıkları ve bir bütün oluşturmak adına ortak bir irade ortaya koydukları süreci ifade eder. Bütün içerisinde, insanlar bir araya gelir ve kamusal sorunlar ile onların çözümüne dair tartışmalar gerçekleştirirler. Bununla birlikte, bu evrede, bir irade birliği, bireysel iradelerin birleşerek ortak bir irade açığa çıkarmaları söz konusudur, ki bu, bir topluluğu olanaklı kılmak, dolayısıyla da bir iktidarı açığa çıkarmak adına elzemdir. Üçüncü evrede ise, topluluk, kendi ortak iradesini temsil edecek, böylece de, topluluğun sürekliliği ve amaçlarına ulaşması adına gerekli işlemleri yapacak aracılara ihtiyaç duyar. Bir diğer ifadeyle, bu evrede, kamusal sorunların çözümü için aracı kurumlara yetki verilir. Öte yandan, burada, bir irade devri değil, iradenin tecellisi adına yetkilendirme söz konusudur. Bu noktadaki bir diğer husus ise, topluluğun, aracı kişi ya da kurumlara verdiği yetkilerin kısıtlılığıdır. Aracılar, sadece düzenin olanaklılığı ve işleyişi adına gerekli olan uygulamaları yerine getirmekle ilgilidirler; ortak iradenin onlar için çizdiği çerçevenin dışına çıkma hakkına sahip değildirler. Netice itibariyle de, kendilerine verilen yetkilerin kapsamı üzerinde bi
r değişiklik yapma gücünden de yoksundurlar. Burada sadece, ortak iradenin, topluluğun izin verdiği ölçüde, görevlilerce temsili söz konusudur (Sieyès, 2005, ss. 69-70). Üçüncü evre, bir başka deyişle, bir topluluğun kendi amaçlarına ulaşma ve kendi varlığını sürekli kılma adına bir örgütlenme gerçekleştirmesi, yapılar inşa etmesi ve bunların olağan işleyişini düzenleyecek yasaları ilân ettiği bir düzlemi ifade eder. Sieyès, topluluğun kendi iradesiyle inşa ettiği bu düzlemi, topluluğun siyasal anayapısı olarak tanımlar (2005, ss. 70). Bu bağlamda, topluluk, kendi ortak iradesini ortaya koyan bir ulus olarak “her şeyden önce vardır ve her şeyin kaynağıdır. İradesi her zaman yasaldır, yasanın ta kendisidir” (Sieyès, 2005, s. 71). Dolayısıyla, siyasal anayapı olarak adlandırılan temel konumdaki örgütlenmeler ve yasalar ulusa verilen ya da ona sunulan bir şey değil, bizatihi ulusunun ortak iradesinin bir ürünüdür. Başka bir ifadeyle, ulus, kurucu iktidar olarak, kendi iradesinin temsili olan bir siyasal anayapının ve onun işleyişini düzenleyecek yasaların, anayasanın kaynağıdır. Bu yasaların olanaklı kıldığı kurumlar ise, söz konusu yasalar üzerinde bir değişiklik yapamaz (Sieyès, 2005, s. 71). Bu nokta, kurulmuş yapıların, kurucu iktidar olarak ulusun iradesinin mümkün kıldığı ve yetkilendirdiği kurulu iktidarın, kendi temellerini oluşturan kurucu yasalara müdahale gücünden yoksun olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Nitekim ulus, yarattığı kurumlara kendi iradesini devretmez, onlara yalnızca, kendi çizdiği çerçeve içerisinde, iradesini temsil ettirir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise, Sieyès’de anayasanın, ulusu bağlayan, onun iradesini formüle eden bir düzenleme olmadığıdır. Anayasa, ulusun iradesinin mümkün kıldığı siyasal varoluş üzerindeki yönetimsel süreçlerle ilgilidir; o, ulusun kendisini bağladığı, iradesini sınırladığı, tâbi olduğu bir yasalar bütünü değildir (Sieyès, 2005, ss. 72-73). Nitekim, ulus, her türlü biçimsel düzenden ve yasadan bağımsızdır, hukukun kaynağı ve hâkimidir (Sieyès, 2005, s. 74). Bir diğer ifadeyle, anayasa, ulusal irade üzerinde bir düzenleyici değil; aksine o, ulusal iradenin mümkün kıldığı siyasal yapının kurumlarının işleyişini düzenleyen hukuku ifade eder. Sieyès’de ulusun, kurucu iktidar olarak, olanaklı kıldığı anayasa tarafından sınırlanamazlığı, Mikael Spång’in belirttiği üzere, kurucu iktidarın, ulusun özgürlüğünün ifadesi olmasından kaynaklanmaktadır: Kurucu iktidar, ulusun özgürlüğünün ifadesidir ve bu sebeple, ulusun iktidarı anayasa ile kısıtlanamaz. Bir başka ifadeyle, kurucu iktidar, olanaklı kıldığı kurulu iktidar tarafından boyunduruk altına alınamaz (Spång, 2014, s. 28). Sieyès’in de ifade ettiği üzere, ulus, “beyan ettiği irade ne olursa olsun, çıkarı gerektirdiği anda onu değiştirme hakkını asla yitirmez” (Sieyès, 2005, s. 73). Sieyès’in düşüncesinde, ulus, anayasa ile biçimlenen, iradesi kısıtlanan bir topluluk değil, aksine, onun üzerinde, onu yaratma ve gerektiğinde lağvetme iradesini daima muhafaza eden bir öznedir. Kurucu iktidar olarak ulusun iradesinin mümkün kıldığı anayasa kurulu iktidar açısından bağlayıcılığı olan hukuku ifade etmektedir. Siyasi bir varoluş ortaya koyan bir ulusal iradenin gözünde anayasa, Sieyès’in ifadesiyle, ulusun, amaçlarına ulaşabilmesi yolunda bir araçtır (Sieyès, 2005, s. 72). Son kertede, anayasa, gerek kurucu iktidarın kavramsallaştırması sürecinde gerekse kurucu iktidar ile kurulu iktidar arasındaki ilişkinin anlaşılmasında önemli bir kavram olarak açığa çıkmaktadır. Öncelikle belirtilmelidir ki, anayasa, farklı anlamlara sahip bir terimdir. Carl Schmitt’in ifade ettiği üzere, sözcüğün en genel anlamıyla, anayasa, her insana ya da şeye, her türlü yapıya içkin bir niteliği ifade eder: “Bir bakıma, her şeyin kendi anayasasına sahip olduğu tahayyül edilebiliriz” (Schmitt, 2008, s. 59). Fakat, anayasanın bu anlamı, mefhumun ayırt edici niteliğini ortaya koymaz. Mefhuma dair yetkin bir kavrayışın gerçekleştirilebilmesi için anayasa teriminden, devletin anayasası, bir başka ifadeyle, bir halkın siyasi birliğinin anayasası anlaşılmalıdır (Schmitt, 2008, s. 59). Bununla birlikte, devlete, halkın siyasi birliğine atıfta bulunan ya da kaynağı olarak normları kabul eden çeşitli anayasa tanımları mümkündür. Carl Schmitt, bu bağlamda, anayasa tanımlarını bir sınıflandırmaya tabi tutmakta ve böylece anayasaya dair kendi kavrayışını ortaya koymaktadır. İlk olarak, mutlak anlamıyla anayasa kavrayışını ele almaktadır Schmitt: Mutlak anlamıyla anayasa, iki ana kategoriye sahiptir. İlk ana kategoride, mutlak anlamda anayasa, her siyasi birliğin özgül varoluşunun somut bir tarzını ifade eder (Schmitt, 2008, s. 59). Bu kategori de, kendi içinde üç alt tanım oluşturacak şekilde ele alınır. Bunlardan birincisine göre, anayasa, bir devletin siyasal birliğinin ve toplumsal düzeninin somut ve müşterek koşuludur. Bir diğer ifadeyle, anayasa, bu tanımda, kendi siyasi varoluşu içerisinde, Alman Reich’ı, Fransa ya da İngiltere gibi, somut ve başlı başına bir bütün olarak bir devlete gönderme yapmaktadır. Buna göre, devlet anayasadır, siyasi birliğin ve düzenin mevcut durumunu ifade etmektedir. Öyle ki, devlet çöker ve varoluşunu yitirirse, anayasanın ifade ettiği siyasi birliğin ve düzenin varlığı da sonlanmış olur. Bu anlamda anayasa “devletin ruhu”dur, onun somut varlığı, tikel varoluşudur (Schmitt, 2008, ss. 59-60). Mutlak anlamda anayasanın bir diğer ifadesi, anayasanın siyasal ve sosyal düzenin özgün bir tarzı oluşudur. Bu bağlamda, anayasa, hakimiyet ve tâbi kılma biçimlerinin somut bir türünü ifade etmektedir. Nitekim, Schmitt’e göre, hakimiyet ve tâbi kılma biçimlerinin olmadığı bir toplumsal gerçeklik içerisinde herhangi bir düzen söz konusu olmayacaktır (Schmitt, 2008, s. 60). Anayasa, bu bağlamda, monarşi, demokrasi gibi özgül hükmetme formlarına, yönetim biçimlerine işaret etmektedir. Schmitt, bu noktada, şu uyarıyı da eklemektedir: Kastedilen monarşik ya da demokratik bir anayasa, bir diğer ifadeyle, anayasanın biçimi değildir. Burada kastedilen, anayasanın devletin biçimine tekabül ediyor oluşudur. Nitekim, bu tanım gereği anayasa, “biçimlerin biçimi”dir (Schmitt, 2008, s. 60). Mutlak anlamda anayasa tanımının son boyutu ise, anayasanın, siyasi birliğin dinamik karakterinin ilkesi oluşudur. Bir diğer ifadeyle, anayasa, siyasi birliğin, yenilenen koşullara, yeni ihtiyaçlara kendisini uyarlayabilme, onlara biçim verebilme kapasitesinin ifadesidir (Schmitt, 2008, s. 61). Mutlak anlamda anayasanın bir diğer ana kategorisi, anayasayı “temel nitelikteki yasal düzenlemeler” (Schmitt, 2008, s. 62) olarak tanımlar. Anayasa, bir başka deyişle, esası teşkil eden, en üst ve nihai normların kapalı ve birleşik sistemine göndermede bulunur: Anayasa, bu tanımda, “normların normudur” (Schmitt, 2008, s. 62). Normların normu olarak anayasa, salt “katışıksız, normatif bir buyruktur” (Schmitt, 2008, s. 62). Bir diğer ifadeyle, “saf bir olması-gerekendir” (Kardeş, 2015, s. 148). Anayasa, bu anlamda, “hukukun hukuku” olarak devletin genel işleyişine dair normatif bir çerçeve çizmektedir. Bu çerçeveye dahil olan her yasal hüküm ve norm, “normların normu”nun, normatif buyruğun izini taşımalıdır (Schmitt, 2008, s. 64). Schmitt, normatif anayasa tanımına eleştirel yaklaşır: “Saf normlardan oluşan, kapalı bir anayasal sistem söz konusu olamaz” (Schmitt, 2008, s. 65). Nitekim, böyle bir anayasa kavramı, “anayasayı, kendini varsayan ve kendi kendini sürdüren norm sistemi olarak ortaya koyar” (Loughlin, 2017, s. 183). Bir diğer ifadeyle, kavramın bu tanımında, anayasa, kendisini olanaklı kılan bir siyasi iradenin varlığına ihtiyaç duymaz. Oysa, Schmitt’e göre, siyasal birlik anayasal normlardan kaynaklanmaz. Örneğin, Alman devletinin anayasal birliği, anayasasındaki 181. maddeye ve onun geçerliliğine dayanmaz, aksine Alman halkının siyasal varoluşuna dayanır: “Weimar anayasası yürürlüktedir; çünkü, Alman halkı bu anayasanın varlığını mümkün kılmıştır” (Schmitt, 2008, s. 65). Anayasanın göreli olarak kavranışı ise, sınıflandırmanın ikinci başlığını oluşturmaktadır. Göreli bakış açısı, anayasayı, anayasal hükümlerin bir araya toplanmasından ibaret kabul eder: Anayasa, nitelikleri arasında bir ayrım gözetilmeyen hükümlerin toplamı olarak görülür. Örneğin, asli kabul edilen herhangi bir anayasal hükmün neden asli olduğu sorusu anayasanın göreli kavranışında anlamını yitirir (Schmitt, 2008, s. 67). Bir diğer ifadeyle, bu tanım gereği “anayasa ile anayasal yasaların toplamı arasında bir fark yoktur” (Kardeş, 2015, s. 148). Anayasanın göreli anlamda kavranışı, her hükmü, biçimsel açıdan ele alır. Bu kavranışa göre, anayasa metninin içinde yer alan her hüküm, asli olup olmadığına bakılmaksızın eşit bir şekilde, anayasaldır (Schmitt, 2008, s. 67). Biçimselliğin bir diğer sonucu, göreli bakış açısından anayasaların yazılı dökümanlar olarak ele alınmasıdır. Anayasaların, salt yazılı versiyonlardan ibaret dökümanlar olarak kabul görmesi, onları oluşturan asli hükümler ile diğer anayasal hükümler arasında bir ayrım gözetilmemesine yol açar (Schmitt, 2008, s. 69). Başka bir ifadeyle, bu durum, anayasa ile anayasal hükümler arasındaki farkın göz ardı edilmesini mümkün kılar ve bir kavram karmaşasına neden olur. Oysa, Schmitt’in belirttiği üzere, doğru bir anayasa kavramsallaştırması, anayasa ile anayasal hükümler arasındaki ayrımın net bir biçimde ortaya konmasıyla mümkündür. Aksi bir durum, bir diğer ifadeyle, “anayasanın, diğer anayasal hükümler içerisinde eritilmesi kabul edilemezdir” (Schmitt, 2008, s. 75). Kezâ, yukarıda değinildiği üzere, anayasanın kendi kendisini varsayması, anayasal normları kendi kaynağı olarak görmesi de anayasaya dair doğru bir kavrayışın önünde engel oluşturmaktadır. Schmitt’in, anayasa mefhumuna dair sınıflandırmasındaki üçüncü unsur, bu bağlamda, anayasanın pozitif anlamda kavranışını konu eder. Nitekim, pozitif anlamda anayasa, kaynağını kurucu iktidarın onu mümkün kılan ediminde bulur (Schmitt, 2008, s. 75). Anayasanın
geçerliliği de, onu mümkün kılan siyasi iradenin varlığıyla mümkündür: “Her yasal norm, anayasal hükümler dahi, geçerli olabilmek için bir siyasi iradeyi varsaymak durumundadır” (Schmitt, 2008, s. 76). Bununla birlikte, her anayasal hüküm, her yasa, son kertede, kendisini önceleyen, siyasal varoluşunu sürdüren bir iktidarın ya da otoritenin siyasi kararına ihtiyaç duyar. (Schmitt, 2008, s. 76) Bir diğer ifadeyle, Schmitt için “anayasa her şeyden önce siyasi karardır” (Kardeş, 2015, s. 149). Her norm, her yasal düzenleme, kurucu iktidarın, bir diğer ifadeyle, anayasa yapıcı gücün öznesinin siyasi kararına ihtiyaç duyar: Bir demokraside, bu karar halkın kararıdır, bir monarşide ise kraliyetin kararıdır (Schmitt, 2008, s. 77). Bu siyasi kararlar, halkın ya da kraliyetin varoluşunun somut kanıtı olan kararlardır. Dolayısıyla, herhangi bir anayasal hüküm ya da normdan fazlasıdırlar: Onlar, anayasanın esasını teşkil eden kararlardır. Nitekim, Weimar anayasası örneğinde de görüldüğü üzere, Alman halkının siyasi kararları, söz konusu anayasanın temelini oluşturmaktadır: Bu kararlar, Alman halkının, bilinçli bir siyasal varoluş ortaya koyarak demokrasi adına verdiği kararlardır. Weimar anayasasının başlangıcında yer alan “Alman halkı kendisine bu anayasayı yapmıştır”, “Devlet otoritesi kaynağını halktan almaktadır” hükümleri Alman halkının siyasi kararlarını ifade eder (Schmitt, 2008, s. 77). Öte yandan, Alman halkının siyasi kararları olan anayasanın başlangıcındaki bu hükümler, anayasal hukuk kapsamında ele alınamaz. Onlar, asli ilkeler olmanın da ötesinde bir öneme hâizdirler. Söz konusu kararlar, Alman halkının siyasal varoluşunun biçimini olanaklı kılan ve sonrasında, anayasal hükümleri de içerecek şekilde, ortaya konacak bütün normların asli önkoşulunu oluşturan siyasi kararlardır: “Alman devletinde, yasallığa ve normatif düzene dair her şey, sadece bu kararlar temelinde ve bu kararlar dolayısıyla geçerlidir. Bu kararlar, bir bakıma, anayasanın tözünü oluştururlar” (Schmitt, 2008, s. 78). Son kertede, Schmitt için anayasa, kurucu iktidarın, bir diğer ifadeyle, anayasa yapma gücüne sahip siyasi iradenin kararlarıyla olanaklıdır. Anayasanın tözünü oluşturan bu kararlar ile anayasal hükümler arasındaki fark da, bu bağlamda değinilmesi gereken bir diğer husustur. Nitekim, anayasal hükümler, anayasada yer alan bir madde gereği değiştirilebilirler. Örneğin, 76. madde, anayasanın yasama organı tarafından değiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu madde gereği, anayasanın değiştirilmesi imkânı yasama organına sunulmuştur. Schmitt’e göre, dilin belirsiz bir kullanımına işaret eden anayasanın değiştirilmesi ifadesi anayasa ile anayasal hükümler arasında farkı yoksaymaktadır. Anayasanın değiştirilmesi, ancak ve ancak, anayasanın tözünü oluşturan siyasi kararların dışındaki maddeler dahilinde mümkündür (Schmitt, 2008, s. 79). Nihayetinde, siyasi kararları vasıtasıyla anayasa bizatihi siyasi iradenin kendisi olduğundan, bir bütün olarak anayasayı değiştirmek, siyasi yapıyı değiştirmek anlamına gelecektir. Bir diğer ifadeyle, “anayasal hükümlerin üzerinde oynamalar yapılabilir ancak anayasanın değiştirilmesi siyasi anayapının da değiştirilmesine işaret etmektedir” (Kardeş, 2015, s. 149). Siyasi anayapının, dolayısıyla da anayasanın değişimi ise, parlamento çoğunluğuna sahip olmakla değil, bizatihi siyasi iradenin öznesinin, demokrasilerde halkın, monarşilerde ise kralın kararı ile mümkündür (Schmitt, 2008, ss. 79-80). Netice itibariyle, kurucu iktidar olarak siyasi iradenin mümkün kıldığı anayasa, kendi varoluşunun ifadesi olan siyasi kararlara göndermede bulunmaktadır. Anayasa, onu olanaklı kılan siyasi iradenin kararlarıdır. Kezâ o, bir anayasal hükümler toplamından ibaret değildir. Görüldüğü üzere, siyasi iradenin kararlarından mütevellit anayasa ile ikincil önemdeki anayasal hükümler arasındaki ayrım, anayasa kavramsallaştırmasının esasını teşkil etmektedir. İlkine dair hükümler, anayasayı olanaklı kılan siyasi kararlar olması sebebiyle, kurucu iktidarın olanaklı kıldığı siyasi anayapı içindeki aktörlerce değiştirilemez. İkincisine dahil olan hükümler ise, anayasanın izin verdiği ölçüde, kurulu düzenin aktörlerince değiştirilebilirdir. Bu çerçevede, temel anlamda anayasayı değiştirme kudretine sahip tek güç, yine onu olanaklı kılan kurucu siyasi iradedir. Bu açıdan, Sieyès’in düşüncesinde kendisini açığa vuran, kurucu irade olarak halkın anayasanın üzerinde oluşu ve kudreti Schmitt’de de kendisine yer bulmaktadır: “Siyasi irade, anayasanın yanında ve üzerindedir” (Schmitt, 2008, ss. 125-126). Bir diğer paralel nokta ise, kurucu iktidarın olanaklı kıldığı kurumların anayasayı, dolayısıyla da siyasi anayapının esaslarını değiştirme hakkına sahip olmamasıdır. Her iki düşünsel düzlemde de, siyasi özne, iradesini olanaklı kıldığı kurumlarla paylaşmamakta, onlara yalnızca sınırlı ve işlevsel yetkiler sunmaktadır. Siyasi yapının kendisi olarak anayasa ile anayasal hükümler arasındaki farkın bir diğer boyutu da, anayasanın ihlal edilemezliği noktasında kendisini açığa vurmaktadır. Nitekim, siyasi kararların ifadesi olarak anayasa ihlal edilemez olmakla birlikte, anayasal hükümler, istisna hâli uyarınca askıya alınabilir ya da istisnai önlemler gereği ihlal edilebilirdir. Örneğin, istisna hâli gereği, anayasanın bazı hükümleri yürütme organının başı tarafından geçici olarak lağvedilebilirler. Bu hükümlerin askıya alınması durumu, kurucu iradenin anayasayı olanaklı kılan siyasi kararlarını ihlal etmemekte, bir diğer ifadeyle, anayasanın tözüne dokunmamaktadır. Söz konusu işlem doğrudan anayasanın tözünü, dolayısıyla da, siyasi iradenin kararlarının sürekliliğini korumayı hedeflemektedir (Schmitt, 2008, s. 80). Olası bir istisna hâlinde, bir diğer adlandırmayla, olağanüstü hâlde, anayasanın tözünün muhafazası amaçlanır: Schmitt’in belirttiği üzere, böyle bir durumda “hukuk geri adım atarken devletin baki kalacağı aşikârdır. Olağanüstü hâl, anarşi ve kaostan farklı bir şey olduğu için hukuk düzeni değilse de, hukuki anlamda bir düzen hâlâ mevcuttur” (Schmitt, 2014a, s. 19). Bir başka ifadeyle, olağanüstü hâlde, ikincil anlamdaki anayasal hükümler, birincil önemdeki siyasal kararların korunması amacıyla askıya alınabilmektedir. Olağanüstü hâlde, anayasayı korumak adına anayasanın askıya alınması sürecine, Schmitt’in temel anayasa/ikincil anayasa ayrımıyla, bir diğer ifadeyle, anayasanın değiştirilemez hükümleri ile lağvedilebilir hükümleri ayrımı üzerinden bakıldığında, aslolanın, siyasi anayapının, yani siyasi birliğin korunması olduğu net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, Schmitt, olağanüstü hâlde anayasanın, korunması amacıyla askıya alınmasını temsilî diktatörlük olarak adlandırır (Schmitt, 2014b, s. 118). Schmitt’in aktardığı üzere, bu olgu kendisini ilk olarak Abraham Lincoln’ın yönetim pratiğinde gösteren ve o günden bugüne tekrar eden bir olgudur: Eğer anayasal yapı tehdit altındaysa, onu korumak adına anayasa geçici olarak askıya alınabilir. Temsilî diktatörlük , bu anlamda, mevcut anayasayı, onu ortadan kaldırmayı hedefleyen saldırılara karşı korumayı amaçlar (Schmitt, 2014b, s. 118). Anayasayı, onun hükmünü sonlandırmadan, askıya alabilir ki, ona bu hakkı veren olağanüstü hâlin, somut istisnai durumun bizatihi kendisidir. Nitekim, istisnalar diktatörlüğün doğasına içkindirler. Diktatörlük ise, son kertede, istisnai durumlar ile baş edebilme, onlara yönelik müdahalede bulunabilme kudretidir (Schmitt, 2014b, ss. 118-119). Burada dikkat edilmesi gereken husus, Aykut Çelebi’nin ifade ettiği üzere, temsilî diktatörlüğün geçiciliği ve onun yalnızca icra yetkisine sahip olmasıdır: Nitekim, temsilî diktatörlük “yasa koyucu yetkilere sahip değildir” (Çelebi, 2001, s. 121). Bir başka ifadeyle, temsilî diktatörlük, siyasi anayapı üzerinde değişiklikler gerçekleştirme yetkinliğinden yoksundur; o, temel anayasanın öngördüğü yetkilerin ötesine geçemez: Temsilî diktatörlük, mevcut bir anayasa tarafından yetkilendirilmiş ve sürekliliği istisnai durum ile sınırlı bir pratiği ifade eder. Schmitt’in ifadesiyle, “temsilî diktatörlük, verdiği yetkiyi geri alma yetkinliğine sahip halkın iradesi altında ve onun adına eylemde bulunur” (Schmitt, 2008, s. 110). Öte yandan, Schmitt, mevcut bir anayasaya atıfta bulunma durumunda olmayan ve yeni bir anayasa, dolayısıyla da yeni bir siyasi anayapı tesis etme kudretine sahip olan bir diktatörlük pratiğinden daha söz eder: Egemen diktatörlüktür bu (Schmitt, 2014b, s. 119). Egemen diktatörlük, son kertede bir yasal düzlem içerisinde yer alan temsilî diktatörlüğün aksine, eylemde bulunma noktasında herhangi bir anayasaya atıfta bulunmaya ihtiyaç duymaz. Egemen diktatörlük, yalnızca pouvoir constituant’a, yani kurucu iktidara atıfta bulunur (Schmitt, 2014b, s. 121). Bir başka ifadeyle, egemen diktatörlük kurucu iktidardır (Çelebi, 2001, s. 122). O, mevcut anayasal hükümler tarafından kısıtlanamaz, bir anayasal çerçeve alınamaz (Schmitt, 2008, s. 110). Schmitt, bu bağlamda, Sieyès’in halkın kurucu iktidarına dair kavramsallaştırmasına başvurur. Buna göre, kurucu iktidar sınırlanamazdır ve kudreti ölçüsünde her şeyi yapabilme kapasitesine sahiptir; çünkü, onu bağlayacak herhangi bir anayasaya tâbi değildir (Schmitt, 2014b, s. 121). Nitekim, yukarıda, kurucu iktidar kavramının soykütüğünün çıkarıldığı bölümde, Sieyès’e atıfla değinildiği gibi, kurucu iktidarın öznesi halk, her şeyden önce varolan ve her şeyin kaynağı olandır; o, kendi koyduğu yasalar tarafından kısıtlanamaz. Dolayısıyla, egemen diktatörlük kurucu iktidardır, nitekim o, sınırlama ve sınıflandırma dışı olan, herhangi bir yasa ya da kuruma, bir şeye tâbi olmayan bir kudreti ifade etmektedir. Bununla birlikte, Schmitt, egemen diktatörlük ile temsilî diktatörlük arasında, bir başka ifadeyle, kurucu iktidar ile kurulu iktidar arasındaki ilişkisellik ile “natura naturans” (yaratıcı tabiat) ile “natura naturata” (yaratılmış tabiat) arasındaki ilişki arasında metafiziksel bir analoji kurar (Schmitt, 2014b, s. 123). Nitekim, Spinozist d
üşüncede yaratıcı tabiat “kendi başına var olan ve kendi başına tasarlanan”, “etkinliği yalnızca kendisi ile gerektirilmiş bulunan” şeyi ifade ederken, yaratılmış tabiat, verili bir tabiatın zorunluluğundan türemiş olan şeye işaret eder (Spinoza, 2011, ss. 32-61). Bu bağlamda, kurucu iktidar, Schmitt’e göre, bir tür yaratıcı tabiattır, “natura naturans”tır. O, en üstün olarak, var olmak için bir başka şeye ihtiyaç duymaz, kendisi dışında başka bir unsura da tâbi değildir. Kurulu iktidar ise, bir kurucu edimin, bir siyasi iradenin olanaklı kıldığı anayasal düzlemde açığa çıkar; başka bir deyişle, var olabilmek için kendisinden yetkin bir iradenin varlığına zorunlu bir ihtiyaç duyar. Aynı zamanda, kurucu iradenin çizdiği sınırlar içerisinde varoluşunu sürdürmek durumundadır. Bu bakımdan, kurulu iktidar, yaratılmış tabiattır, “natura naturata”dır. Kurucu iktidar kavramı, en genel anlamda, bir yaratım özgürlüğüne işaret eder. O, herhangi bir tâbiyet, bir kısıtlılık olmaksızın kendisini mümkün kılan varoluş kudretidir. Politik anlamıyla ise kavram, bir siyasal varoluşu mümkün kılan, bu varoluşun kanıtı olarak anayasasını ortaya koyan bir siyasi iradeye göndermede bulunur. Öte yandan, anayasa, değiştirilebilir hükümlerden mütevellit, biçimsel bir metin değildir. Anayasa, bunun da ötesinde, siyasi iradenin varoluşsal kararlarını içinde barındıran bir düzlemi ifade eder. Siyasi iradenin varoluşsal kararları ise anayasanın tözünü oluşturur ki, bir anayasanın olanaklılık koşulu söz konusu siyasi kararlardır. Bu bakımdan, anayasa ile anayasal hükümler arasında, bir başka deyişle, anayasanın esasını teşkil eden siyasi kararların içinde bulunduğu temel anayasa ile ikincil önemde olan anayasal hükümler arasındaki ayrıma dikkat edilmelidir. İlkinin değişmesi, siyasi anayapının değişmesi anlamında bir karar işaret ederken, ikinci grup içerisindeki herhangi bir değişim yüzeysel bir ekleme/çıkarma işleminden ibaret kalır. Bu anlamda, kurucu iktidarı kavramsallaştırmak için, anayasadan ne anlaşıldığının açıkça ortaya konması elzemdir. Görüldüğü üzere, farklı anlamlarla yüklü içeriğine rağmen, bir anayasanın, anayasa olabilmesi için, her şeyden önce bir siyasi iradenin kararların onun temelini oluşturuyor olması gerekmektedir. Öte yandan, anayasa ile anayasal hükümler arasındaki ayrım, aynı zamanda kurucu iktidar ile onun mümkün kıldığı kurulu iktidar arasındaki ayrıma göndermede bulunur. Kurulu iktidar, kurucu iktidar olarak siyasi iradenin onu yetkilendirdiği kapsamın dışına çıkamamakta, anayasanın esasını oluşturan siyasi kararlara dair bir tasarrufta bulunamamaktadır. Kendi sınırlı varoluşu, kurucu iktidara, siyasi iradeye işaret etmek durumundadır. Nihai noktada, kurucu iktidar, kavramın modern içeriğinin oluşmaya başladığı Sieyès’in çalışmasından bugüne, bir anayasayı olanaklı kılan siyasi iradeye ve bu iradenin sahibi halka atıfta bulunur. Bu bağlamda, kurucu iktidar olarak halkın iradesi ise, anayasanın ve her türlü yasanın üzerindedir. • Agamben, G., (2006), İstisna Hali, Çeviren Kemal Atakay, İstanbul: Otonom. • Çelebi, A., (2001), Kuraldışı Durumlarda Karar Vermek: Carl Schmitt ve Walter Benjamin Üzerine Bir İnceleme, Defter Dergisi, S. 42, s. 109-146. • Gözler, K., (1998), Kurucu İktidar, Bursa: Ekin Kitabevi Yayınları. • Kardeş, M.E., (2015), Schmitt’le Birlikte Schmitt’e Karşı, İstanbul: İletişim Yayınları. • Loughlin, M., (2017), Kamu Hukukunun Temelleri, Çeviren D.Ç. Sever – K. Turanlı, Ankara: Dipnot Yayınları. • Negri, A., (1999), Insurgencies: Constituent Power and Modern State. Translated by Maurizia Boscagli, Minneapolis – London: University of Minnesota Press. • Schmitt, C., (2008), Constitutional Theory, Translated by Jeffrey Seitzer, Durham and London: Duke University Press. • Schmitt, C., (2014a), Siyasi İlahiyat:Egemenlik Kuramı Üzerine Dört Bölüm, Çeviren A. Emre Zeybekoğlu, Ankara: Dost Kitabevi. • Schmitt, C., (2014b), Dictatorship, Translated by Michael Hoelzl, Graham Ward, Polity Press: Cambridge. • Sewell, Jr., W.H., (1994), A Rhetoric of Bourgeois Revolution: The Abbe Sieyes and What Is the Third Estate?, Durham and London: Duke University Press. • Sieyès, E-J., (2005), Üçüncü Sınıf Nedir?, Çeviren İsmet Birkan, Ankara: İmge Kitabevi, 2005. • Spång, M., (2014), Constituent Power and Constitutional Order: Above, Within and Beside the Constitution, New York: Palgrave Macmillan. • Spinoza, B., (2011), Etika, Çeviren Hilmi Ziya Ülken, Ankara: Dost Kitabevi. Sosyal Bilimlerde Beden Sosyal Bilimlerde Beden canlı varlıkların maddi bölümü ya da vücudun baş, kol ve bacak dışında kalan kısmını anlatmak için kullanılagelen beden kavramı, günümüz itibariyle sosyal bilimlerin birincil kavramsallaştırmalarından birisi olmuştur. Devletten önce siyasal gövde imgesiyle karşımıza çıkan beden, bu yönüyle daha çok ‘Leviathan’ın bedenini oluşturan çokluk gibi metaforik bir karşılığa sahipti. Bu bağlamda sosyal bilimlerde ‘beden’, eksik bir tartışmanın bileşeni olmuş, bedeni kavrama biçimi ise kadınların beden ve cinsiyeti üzerinden kurgulanmıştır. Bedenin cinsiyetli bir anlam edinmesinin sorgulanması ise, kadınların çıkarlarını ifade eden feminist siyaset için elzem bir konu haline gelmiştir. Feminist yazının önemli isimlerinden Judith Butler, iktidarın cinsiyet ve cinsellik üzerinden işleyişini, Platon, Irigaray, Lacan ve Freud’un düşüncelerinden hareketle, maddesellik ve beden bağlamında ele almaktadır. Temel hedefi, beden kavramının yapı-bozumunu gerçekleştirmek olan Butler için, kavramı yapı-bozuma uğratmak, onun reddi değil, aksine kavramı, iktidar araçlarının kullandığı bağlamdan çıkarmaktır. Bedenin indirgenemez maddeselliğinin feminizm için önkoşul olduğunu iddia edenlere karşı Butler, bu maddeselliğin dişilin dışlanması ve bozulması aracılığıyla kurulmuş olabileceğini öne sürmektedir. Ona göre beden meselesini sorunsallaştırmak, epistemolojik kesinliğin yitimine sebep olsa da bu yitim, politik bir nihilizm anlamına gelmez (Benhabib vd, 2014: 64). Bu bağlamda bedenin maddiliğinin yapı-bozuma uğratılması göstereni harekete geçirmenin koşullarını yaratır. Yani maddenin ya da bedenin yapı-bozumu bedenlerin maddeleşmesinde yeni yollar sunacaktır. Feminizm anlayışı, temel kavramların sorgulandığı bir feminizme denk düşen ve kimsenin itirazıyla karşılaşmayacak evrensel bir feminizm tanımı yapılamayacağı (Özkazanç, 2015: 26) fikrinde olan Butler’ın amacı, "bedenlerin maddeselleştiği sembolik ufkun radikal olarak yeniden eklemlenişine sebep olacak yeni imkanlara gebe bir bozgun olarak feminizmin üretilebileceğini anlatmaktır" (Butler, 2014: 40). Bu amaç çerçevesinde Butler için sorulması gereken sorular şunlardır: Kadınlara verilmiş siyasi bir şekil var mıdır? Kimlik nasıl şekil almıştır? Cinsiyet bedenin morfolojisini ve sınırını belirleyen siyasi bir şekillendirme olabilir mi? Bu mevkiinin sınırlarını “dişi beden” olarak belirleyen nedir? Toplumsal cinsiyetin ve zorunlu cinsellik sistemlerinin üzerinde işledikleri temel, “beden” ya da “cinsiyetli beden” midir? Yoksa bedenin kendisi ve çıkarları siyasi kuvvetler tarafından mı şekillendirilmiştir? (Butler, 2016: 214). Bedenin maddiliğine dair yürütülen tartışmalar cinsiyet tartışmaları ile iç içe geçmiş durumdadır. Butler’a göre, bedeni düzenleyen pratiğin bir parçası olarak cinsiyet, normatiftir. Yani bir bedenin değişmez gerçeği olmayan cinsiyet, üretici bir tahakkümün altında maddeleşmesi zorunlu olan bir yapıyı ifade etmektedir. Bu ifadelerin ardında yatan mantık, Butler’ın temel kavramlarından birisi olan “performatif etkinlik” ile ilişkilidir. Çünkü beden maddeselliklerini kurmak, performatif bir biçimde işler. Beklenti, ritüelleşme ve tekrarlama ile hayat bulan performatiflik, tek bir eylem değil, bir norm ya da normlar dizisinin yinelenmesidir. Adlandırdığını üreten ya da meşrulaştıran söylemsel bir pratiktir (Butler, 2014: 28). Bu doğrultuda düşünüldüğünde, bedenleşme toplumsal cinsiyet performatifliğidir. Bir faili olmayan toplumsal cinsiyet performatifliğinde eylem, teatral bir eylem değildir ve yineleme gizlenmektedir. Performatif siyaset yaklaşımı, “yaratıcı-yenilikçi”, “altüst edici”, “tekrar” ve “yeniden anlamlandırma” kavramlarıyla örülü olan (Özkazanç, 2015: 36) Butler’a göre, bedenler performatiflik ölçeğinde inşa edilmez; bedeni cinselleştiren ve bedenin arzusunu kuran hâlihazırdaki toplumsal cinsiyet kodlarıdır. Bu doğrultuda, Butler, aslında genel anlamda, heteroseksüel hegemonyanın geçerli bir beden olma özelliği kazanmasını, bedenlerin maddeselleşmesi üzerinden irdelemektedir. Butler, maddeleşen bedenlerin, belirli klasik gerilimlerin çağdaş kuramlar içerisinde yer aldığına işaret ederek yeni bir Aristoteles ve Platon okuması yapar. Aristoteles, beden ve ruh arasında yapmış olduğu ayrımda maddenin gerçekleştirilmesinin koşutu olarak ruhu sunar. Bu bağlamda Aristoteles’in sunduğu beden anlayışı feminizmin istediği türden bir yaklaşıma denk düşmemektedir. Maddenin belirmesi için gerekli olan ‘Schema’ ise form, şekil, görünüm, kılık, jest, figür ve bir takım gramer yapısıdır. Bu noktada Butler, Foucault’un ruhu, bedenin işlendiği ve şekillendiği iktidar aracı olarak değerlendirmesi ile Aristoteles arasında bir yakınlık kurmaktadır. Butler, Platon’un maddesellik üzerine söylemlerini ise dişil beden kavrayışının bir insan bedeni olmasını yasaklayan söyleme karşılık gelmesiyle eleştirecektir. Platon’un her nesnenin kendi ön koşulu olarak bir formla var olabileceği görüşü, Irigaray tarafından farklı bir okumaya tabi tutulacaktır. Buna göre, form madde ikilisini harekete geçiren dışlama ilişkisidir. Bedenin dişil olarak tanımlanması ya da kadınların maddesellikle anılması, esasında dişilin dışlanmasıdır. Bunun için üzerinde durulan kavram ise, Platon’un Timaeus’unda “chora” olarak geçen hazne kavramıdır. Bir formdan mahrum bırakılmış olunan dişil, hazne olarak (chora), daimi, bu sebeple yaşamayan, şekilsiz, adlandırılamayan ve var olmayan şeyi ifade etmektedir. Bu bağlamda Platon’un olanı, olanın olduğu yeri ve olanın kendisin
e göre meydana gelmesini örneklediği ve olanın yatağını anneye, örneği babaya ve bunların arasındaki bağı da çocuğa benzetmesine (Platon, 2001: 51) de bakarak Butler, dişili bir hazneye -yatağa- indiren Platon’un düşüncesinde dişil bedenin bir insan bedeni olamayacağını öne sürmektedir. Hem bir post-yapısalcı hem de bir feminist olarak Butler, Foucaultcu bir Freud yorumcusudur. Lacancı phallus-merkezciliğe eleştiriler yönelten Butler için, iktidar ve yasa dışında kalan bir içsellik ya da derinlik fikri söz konusu değildir. Psikanalizin imlediği içsel benlik cinselleştirilmiş, bedenselleştirilmiş bir öznelliktir. Bu sebeple de cinsiyetli beden, ben ve özne halinin imkânsızlığının göstergesidir (Özkazanç, 2015: 71). Butler, Freud’un bedensel keşfin önkoşulu olarak bedensel acıyı gösterdiğine işaret eder. ‘Narsisizm Üzerine ve Schreber Vakası’nda Freud, bu durumu şu şekilde açıklamaktadır: ""Organik bir acı ve rahatsızlık yüzünden ıstırap çeken bir insanın çektiği acıyla ilgisi olmadığı sürece dış dünyayla ilgilendiği şeylerle ilgilenmekten vazgeçtiği herkes tarafından bilinir ve doğal kabul edilir. Daha yakın bir gözlem bu kişinin sevgi nesnelerinden de libidinal ilgisini geri çektiğini gösterir. Istırap çektiği sürece sevmeyi keser. Bu olgunun sıradanlığı, bunu libido kuramının terimleriyle ifade etmekten kaçınmamız için bir neden oluşturmaz. O halde şunu diyebiliriz: hasta insan libido yatırımını kendi benine geri çeker, iyileştiğinde ise yeniden dışarıya yayar""(Freud, 2012: 30). Özetle, fiziksel acıyla karşılaşma, acı duyanı obsesif bir biçemde kendi ile ilgilenmeye yöneltecek ve acıyı libidinal bir yatırım haline getirecektir. Bu bağlamda, Freud egonun oluşumunu bireyin kendi bedenine dair edindiği dışsallaştırılmışlıkla ilişkilendirir. Butler’a göre bu anlamda ego, her şeyden önce bedensel bir egodur ve Freud, erojenlik sürecini bedensel acının farkındalığı ile bağlantılandırmıştır. Lacan’ın Freud okuması ise libidinal dürtünün, imgeselin işlevinin merkezinde yer alması üzerinden olmuştur. Freud’un Rüya Yorumları’nda anlattığı fallus, Lacan’ın kuramında ayrıcalıklı bir yere sahip olacak, Butler’ın eleştirisi ise Lezbiyen Fallus ile dile gelecektir. Lacancı yasa kavramını -ensest tabusu- heteroseksist olarak niteleyen Butler, bu noktada Foucaultcu bir bakış açısı ile kültür ve hâkim kültür arasında bir ayrıma giderek, yasanın işleyişinde heteroseksüel cinsellikler ile diğerleri arasında bir fark olmadığının altını çizmektedir (Özkazanç, 2015: 51). Butler’a göre, Lacan’ın ayna evresi ise bedenin gelişimsel açıklaması değildir. Ayna evresi ancak bedensel sınıra dair bir anlamın, kendinde bölünme ve kendine yabancılaşmayla okunabilecek, şekli bir yansıtmanın, psişik ve fantazmatik detaylandırmasıdır. Bu bağlamda Lacan’a göre beden -morfoloji-, imgesel bir oluşumdur. Bedenin bütünlüğü, dile boyun eğmeye ve cinsel farklılıklar tarafından işaretlenmeye bağlıdır. Bedenler zamanla cinsel olarak işaretlenmiş adlandırma ve imgelerle bütün haline gelir. Bir isme sahip olmak ise sembolik düzeyde, akrabalığın idealleşmiş alanında, baba yasası ve ensest yasağıyla donatılmış bir dizi ilişki içerisinde kalmak demektir. Bu noktadaysa babaya ait yasayı simgeleyen ve kuran isimler, bedenin bütünlüğünü sürdüreceklerdir. Yani bedeni kuran şey doğal bir sınır ya da bedensel bir telos değil, akrabalık yasası olacaktır. Bu anlamda babaya ait olan yasa, bedensel totalitenin çeşitlerini üretecektir. Başka bir anlatıyla, bebeğin kazanamadığı ‘beden’ bütünlüğünü, ‘Öteki’nin bedeni üzerinden sağlayan ‘ayna evresi’, ‘olmak’ sorunsalını açığa çıkaracaktır. Sahip olmakla ilişkilendirilecek olan olmak kavramı, ‘Öteki’nin arzusunu arzulayan öznenin eksikliği ile karşılaşacaktır. Penis eksikliği ile ilişkilendirilen anne, fallusa sahip olmaması ile ‘Öteki’nin arzusunu, dolayımlı olarak fallusun sahibi babaya yönlendirecektir. Babanın sahip olduğu fallus, kız ya da erkek fark etmeksizin ‘beden-ben’in utanç kaynağı olacaktır. Böylece insan yavrusunun ‘olmak’taki eksikliği, fallus imleyenine denk düşecektir. Bu noktada ‘olmak’taki eksiklik ‘sahip olmak’la ilişkili olarak cinsel bir boyut kazanacaktır. Bu anlamda cinsel kimlik bir kastrasyon ile ilintilidir. Freudyen terimlerle kız çocuktaki penis hasedi; erkek çocuktaki kastrasyon korkusu, cinsel kimliği verendir (Lacan, 2013: 5-32). Bu yaklaşım Butler tarafından özellikle heteroseksist yapılanmayı perçinlemesi noktasında eleştirilirken; Butler, ‘Beden’e dair yaklaşımlar içerisinde kendisine en yakın isim olarak Foucault’yu görecektir. Michel Foucault’ya göre 18.yüzyıldan itibaren yönetim pratiği, nüfusu oluşturan canlıların karşılaştığı problemlerle birlikte düşünülmeye başlanmıştır. Sağlık, hijyen, doğum oranı, yaşam süresi, ırklar vb. konuları akılsallaştırma çabası 19.yüzyılda ise önemli bir sorun haline gelmiş, ekonomik ve politik zorlukları ortaya çıkarmıştır (Foucault, 2015: 263). Bu bağlamda Fouacault, doğalcı ve politisist olmayan bir biyopolitika kavramı ileri sürmüştür. Buna göre, 17.yüzyıldan itibaren egemen iktidar ile biyoiktidar birleşmiş ve ‘hayat’, tarihe girmiştir. Bu, insan bedeni hakkındaki tıbbi ve bilimsel bilginin artışının yanı sıra 18.yüzyıldaki tarımsal üretimin ve sanayinin büyümesinin ifadesidir. Egemen iktidar öldürürken ya da yaşamaya izin verirken, biyoiktidar yaşamı teşvik etmiş ya da ölümü engellemeye çalışmıştır (Lemke, 2014: 53-6). Biyoiktidarın kilit kavramı olan bedense, Foucault’da, olayların işlenmiş yüzeyi olarak karşımıza çıkmaktadır. Foucault’ya göre, 17.yüzyılda kralın bedeni bir metafor değil, siyasi bir gerçekliktir. Çünkü kralın fiziksel varlığı monarşinin işleyişi için gereklidir. Oysa cumhuriyetlerde beden yoktur. 19.yüzyıl boyunca yeni bir ilke haline gelen şey, toplumun bedenidir. Tıbbi bir biçimde korunması gereken şey bu bedendir. Ancak bu bedenleri açığa çıkaran şey, toplumsal konsensüs değil, bireylerin bedenleri üzerindeki iktidarın maddiliğidir. Bedene hâkim olma ve beden bilinci ise ancak iktidarın bedeni kuşatması ile gerçekleşmiştir. Sağlıklı beden üzerinde iktidarın uyguladığı çalışmalar, insanı kendi bedenini arzulamaya götüren ağı ortaya çıkarmış, iktidarı güçlendiren şey, aynı anda iktidarın saldırıya uğramasına sebep olmuştur. Foucault’ya göre iktidarın uygulanmasından daha bedensel bir şey yoktur. Bu bağlamda, 18.yüzyıldan 20.yüzyılın başına kadar iktidar, bedeni kuşatması gerektiğine inanmıştır. Kapatma mekânlarındaki disipline edici rejimler bu inanıştan temel almıştır. Ancak 1960’larla birlikte iktidarın beden üzerinde daha geniş bir iktidar uygulayabileceğinin ayırdına varılmış ve bundan sonrası için cinsellik üzerindeki denetimler yumuşatılmış, farklı formlara sokulmuştur (Foucault, 2015: 38-41). Butler’ın Foucault okumasında ise beden, tarihin yok edilmesi gereken hedefidir. Her an kuşatma altında olan beden, bizzat tarih tarafından imha edilecektir. Bu yönüyle tarih, bedenin tabi kılınmasını gerektiren bir imleme pratiğinin değerler ve anlamlar yaratma sürecidir. Burada söz konusu olan, asli ve baskıcı hareketlerin tarihidir. Bedenin sınırlarının çizilmesini başlatan şey ise tarih ya da özne değil, toplumsal alandır. Beden için bir toplumsal mekân ve bedenin toplumsal mekânı, imleme pratiğinin sonucu olarak, bazı düzenleyicilerle oluşmaktadır. Bir düzenin oluşturulması ise iç ile dış, üst ile alt, kadın ile erkek, taraf ile karşıt olma gibi ayrımların abartılması ile olanaklı hale gelir. Butler’a göre, bu anlamda, bedenin sınırları bizatihi toplumun sınırları olur. Bedenin içinde olduğu düşünülen iç ruh figürü ise bedenin üzerine işlenerek imlenir. Ruh bedende eksik olan şeydir, yani beden kendini imleyici bir eksik olarak sunar. Beden olan bu eksik, ruhu görünmesi imkânsız şey olarak imler (Butler, 2016:214-223). Foucault, Hapishanenin Doğuşu’nda bu ruh ve beden ilişkisini şu şekilde açımlar: ""Ruhun bir yanılsama veya ideolojik bir etki olduğunu söylememek gerekir. Onun var olduğunu, bir gerçekliğe sahip olduğunu, cezalandırılanlar üzerinde uygulanan bir iktidarın işleyişi aracılığıyla bedenin çevresinde, yüzeyinde, içinde sürekli olarak üretildiğini söylemek gerekir… Bize sözü edilen ve özgürleştirmeye davet edilen insan, kendinden daha derin bir tabi kılmanın sonucudur. Bir “ruh” onda ikamet etmekte ve onu, kendi de bizatihi iktidarın beden üzerinde uyguladığı egemenlik içinde bir parça olan varoluşa taşımaktadır. Bir siyasal anatominin sonucu ve aleti olan ruh, bedenin hapishanesi olan ruh"" (Foucault, 2015: 67-8). Görüldüğü üzere, Foucault’da ruh bedene veya beden içinde tutsak değildir aksine beden ruhun hapishanesidir. Butler’a göre ise ruh içi süreçleri bedenin yüzey politikası üzerinden yeniden tanımlamak, toplumsal cinsiyeti de yeniden tanımlamak anlamına gelecektir. Bedenler alanının düzeninin bozulması ve parçalanmasıyla heteroseksüel tutarlılık kesintiye uğrayacaktır. Bedensel hareketlerin ve icraların performatifliği de bu bağlamda açığa çıkacaktır. Diğer bir deyişle, dışavuruluyor gözüken öz ya da kimlikler, aslında bedensel işaretler ve söylemsel yollarla üretilmişlerdir. Yani toplumsal cinsiyetli bedenin performatif olması, onun gerçek bir ontolojik statüsünün olmaması anlamına gelmektedir. Butler’ın yanılsama olarak adlandırdığı bu durumun sürdürülmesinin tek sebebi, cinselliği üreme odaklı heteroseksüellik içinde tutmaktır. Özetle Butler için, beden, değişkenliği olan bir sınır, siyasi düzenlemeye tabi bir yüzey, toplumsal cinsiyet hiyerarşisine ve zorunlu heteroseksüelliğe ait kültürel sahada imleyen bir pratik ve toplumsal cinsiyet denen ve bedenin iç imlemini bedenin yüzeyinde kuran bedensel bir icradır (Butler, 2016: 224-8). Sonuç olarak, Butler, kadın bedenlerinin ve cinsiyetin maddiliğini kabul etmeden feminist bir kuramın ilerlemeyeceğine dair düşüncelere katılmamaktadır. Onun için temel hedef, bedeni ve maddiliği yapıbozuma uğratmaktır. Bu kavramları yapıbozuma uğratmak, onları reddetmek demek değildir. Aksine bu kavramların yapıbozuma uğratılması onları kullanmaya devam etmek, yinele
mek, altüst edici bir biçimde yinelemek ve zalim iktidar araçları olarak kullanılmaktan çıkarmak demektir. Özetle, Butler’a göre, özneyi, özneye ait cinsiyeti, toplumsal cinsiyeti ya da maddiliği verili kabul etmemek feminizmi çıkmaza sokmayacaktır (Benhabib vd., 2014: 63-7). Bu sebeple ‘bedeni’ iktidarın egemenliğinden kurtarmak için yapılacak şey, kavramı feminist bir yapıbozuma uğratmaktır. - Benhabib, S., Butler, J., Cornell, D., & Fraser, N. (2014). Çatışan Feminizmler. İstanbul: Metis Yayınları. - Butler, J. (2014). Bela Bedenler. İstanbul: Pinhan Yayıncılık. - Butler, J. (2016). Cinsiyet Belası. İstanbul : Metis Yayınları. - Foucault, M. (2015). Biyopolitikanın Doğuşu. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları. - Foucault, M. (2015). Hapishanenin Doğuşu. Ankara: İmge Kitabevi Yayınları. - Foucault, M. (2015). İktidarın Gözü. İstanbul: Ayrıntı Yayınları. - Freud, S. (2012). Narsizm Üzerine ve Scheber Vakası . İstanbul: Metis Yayınları. - Lacan, J. (2013). Fallus'un Anlamı. İstanbul : Altıkırkbeş Yayın. - Lemke, T. (2014). Biyopolitika. İstanbul: İletişim Yayınları. - Özkazanç, A. (2015). Feminizm ve Queer Kuram . Ankara : Dipnot Yayınları. - Platon. (2001). Timaios. İstanbul: Sosyal Yayınlar. Anavatan için Liyakat Nişanı Anavatan için Liyakat Nişanı ( "Orden «Za zaslugi pered Oteçestvom»"), devlete olağanüstü katkılar nedeniyle Rus vatandaşlarına verilen bir Rus nişanıdır. Nişan, 2 Mart 1994'te Rusya devlet başkanı kararnamesiyle verilmeye başlanmıştır. Rusya'nın Aziz Andrew ve Aziz George nişanlarının ardından üçüncü üst düzey nişanı olup en üst düzey sivil nişandır. Aziz George Nişanı Aziz George Nişanı ( "Orden «Svyatogo Georgiya»"), yabancı bir devletin saldırısına karşı üstün savunma başarısı gösteren üst düzey subaylara verilen bir Rus nişanıdır. Nişan, ilk olarak 26 Kasım 1769 tarihinde Çariçe Katerina döneminde verilmeye başlanmış olup Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 20 Mart 1992'de Rusya devlet başkanı kararnamesiyle yeniden verilmeye başlanmıştır. Adını Aziz George'den almaktadır ve Rusya'nın Aziz Andrew Nişanı'ndan sonraki ikinci üst düzey nişanı olup en üst düzey askerî nişanıdır. Aziz Andrew Nişanı Aziz Andrew Nişanı ( "Orden Svyatogo apostola Andreya Pervozvannogo"), devlete üstün hizmetler nedeniyle Rus vatandaşlarına verilen bir Rus nişanıdır. Nişan, Rusya'nın en üst düzey nişanıdır. Nişan, ilk olarak 1698'de Çar I. Petro döneminde verilmeye başlanmış olup Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 1 Haziran 1998'de Rusya devlet başkanı kararnamesiyle yeniden verilmeye başlanmıştır. Adını Aziz Andrew'den almaktadır. 2018 Barselona Açık - Tekler Son iki turnuvanın şampiyonu olan Rafael Nadal, şampiyonluk unvanını Stefanos Tsitsipas'ı 6-2, 6-1'lik setlerle yenerek başarılı bir şekilde korudu. Şampiyonluğu kazanarak, Nadal aynı zamanda ATP tekler sıralamasında 1 numarayı da korudu. The title was Nadal's 11th record-extending in Barcelona Open and also his 20th ATP 500, tying the record with Roger Federer. Tsitsipas, Barcelona'daki ilk ATP finaline ulaştı. Tüm seribaşı tenisçiler ilk turda maç yapmadan ikinci tura yükseldi. Light Me Up Light Me Up şu anlamlara gelebilir: Uğur Güneş Uğur Güneş adlı kişiler: Ryuichi Yoneyama Ryuichi Yoneyama adlı kişiler: Choctaw, Alabama Choctaw ilçesi veya Choctaw County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alabama eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,859'dur. İlçenin merkezi Butler şehridir. Bu ilçe 29 Aralık 1847 tarihinde kurulmuştur. Louis Gautier Louis Gautier adlı kişiler: Bacon, Georgia Bacon ilçesi veya Bacon County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Georgia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,096'dır. İlçenin merkezi Alma şehridir. Mustafa Madbuli Mustafa Madbuli (Arapça: مصطفى مدبولي) (d. 28 Nisan 1966), Mısırlı siyasetçi. Madbuli, Afrika ülkesi Mısır'da 7 Haziran 2018 tarihinden bu yana başbakanlık makamında bulunmaktadır. Madbuli önceli Şerif İsmail'in devlet başkanı Abdülfettah el-Sisi'nin yeniden devlet başkanı olarak seçilmesi sonrasında görevinden istifa etmesinin ardından 7 Haziran 2018 tarihinde geçici olarak başbakanlık görevini üstlenmiştir. Bu geçici görevi 14 Haziran 2018 tarihine kadar sürdüren Madbuli, söz konusu tarihten itibaren Sisi tarafında fiilen başbakan olarak atanarak makamın sahibi olmuştur.   Faberlic Faberlic, Rusya merkezli doğrudan satış şirketi, kozmetik, giyim, parfüm, aksesuar ve ayakkabı üreticisi. 1997'de kurulmuştur, 2001 yılından beri mevcut isim ile çalışıyor. "Faberlik" şirketinin kurucusu Aleksey Nechaev ve ilk genel direktörü Alexander Davankov, Moskova Devlet Üniversitesi'nden mezun olmuş ve birlikte çalışmaya başladılar. 1990'ların ortalarında, ağ pazarlaması kavramını tanımışlar ve bu model için biyolojik olarak aktif katkı maddeleri (gıda takviyesi) ve ev kimyasalları satmaya başladılar. 1998 yılında Nechaev ve Davankov, perfluoranın cilt kullanımı için bir patent aldı. Bu, SSCB'de oksijen taşıyabilen ve Afganistan'daki savaş sırasında yaygın olarak yapay kan olarak kullanılan bir emülsiyon idi. 1998'deki ekonomik krizin zemini karşısında, yabancı kozmetik üreticileri, Rus şirketlerinin orta ve aşağı fiyat segmentlerinde yardımcı olan malzemeleri azalttılar ve reklamları geri çevirdi. 2001'de "Russian Line", "resim üzerine master" olarak serbestçe çevrilebilen "Faberlic" olarak yeniden adlandırıldı. Nechayev'e göre, yabancı pazarlara erişim ile ilgili olarak yeniden adlandırmaya ihtiyaç duyuldu. Girişimcilerin daha önce kayıt dışı bir ticari markayı, Rusya ile ilişkilerini içermeyen uyumlu bir isme sahip olması gerekiyordu. 2004 yılından başlayarak L'Oréal ile beraber kozmetik senayesine girişim yapmışdır. 2015'ten bu yana şirket hızlı moda segmentinde sistematik bir şekilde çalışıyor ve düzenli olarak yeni koleksiyonlar yayınlıyor. 2018 Barselona Açık - Çiftler Florin Mergea ve Aisam-ul-Haq Qureshi son şampiyonlardı, ancak Mergea bunun yerine Budapeşte'de yarışmayı seçti. Qureshi, Jean-Julien Rojer ile birlikte oynadı ancak finalde Feliciano López ve Marc López ikilisine 6-7, 4-6'lık setlerle kaybetti. Feliciano ve Marc López, 1997'den beri turnuvayı kazanan ilk İspanyol takım oldu. Oghenekaro Etebo Oghenekaro Peter Etebo (d. 9 Kasım 1995), Nijeryalı millî futbolcu. Orta saha bölgesinde görev yapan oyuncu, EFL Championship takımlarından Stoke City takımında forma giymektedir. Etebo ayrıca Nijerya millî takımında da oynamaktadır. NXT TakeOver: Chicago II NXT TakeOver: Chicago II, WWE tarafından 16 Haziran 2018 tarihinde Rosemont, Illinois'daki Allstate Arena'da yapılan profesyonel güreş etkinliği. WWE'nin NXT brand'ine özel olarak yapılan etkinlik WWE Network'ten canlı yayınlanmıştır. Etkinlikte beş maç yapılmıştır. Ana etkinlikte yapılan Chicago Sokak Kavgası'nda Tommaso Ciampa, Johnny Gargano'yu yenmiştir. Aleister Black, Lars Sullivan'ı yenerek NXT Şampiyonluğu kemerini korurken; Ricochet, Velveteen Dream'i yenmiştir. NXT TakeOver serisi, WWE'nin gelişim aşaması olan NXT'ye özel olarak 29 Mayıs 2014 tarihinde NXT TakeOver ile başlatılan etkinlik serisidir. İlerleyen aylarda "TakeOver" markası NXT'nin tüm canlı şovlarında kullanılan bir marka hâline geldi. NXT TakeOver: Chicago II, NXT TakeOver markası altında yirmi birinci, 2018'in üçüncü etkinliğidir. Damien Comolli Damien Comolli (d. 13 Aralık 1972) Fransız futbol antrenörü, yetenek avcısı, sportif direktör. Daha önce Monaco, Saint-Étienne, Arsenal, Tottenham Hotspur, Liverpool, Fenerbahçe gibi takımlarda çalışmıştır. Comolli, 1972 yılında Fransa'nın Béziers kentinde doğdu. Gençlik yıllarında Monaco'da futbol oynadı. Futbol kariyerine Monaco'nun altyapı takımında başlayan Comolli, daha sonra kulübün U-16 takımında teknik direktörlük yaptı ve eyalet bazında şampiyonluk elde etti. 1995 yılında hukuk fakültesinden mezun olup, aynı yıl teknik direktörlük lisansı da elde etti. 1997 yılında Arsenal'da göreve başlayan Damien Comolli, burada scout olarak görev yaptığı 7 yıl boyunca keşfettiği Kolo Toure, Gael Clichy, Thierry Henry ve Robert Pires gibi isimlerle ön plana çıktı.2004-05 yılları arasında teknik direktörlük görevini üstlendiği Saint-Étienne'de, başarılı bir dönem geçirdi ve ligi 6. sırada tamamlarken, Fransa Kupası'nda da yarı finale kaldı. Burada geçirdiği süre içerisinde Comolli birçok önemli transfere imza atarken, aynı zamanda hem ulusal hem de uluslararası seviyede kulübün birçok partnerlik kurmasını sağladı. 2005 yılında, Premier Lig’in köklü ekiplerinden Tottenham Hotspur'un sportif direktörü olarak göreve başladı. Comolli burada Gareth Bale, Alan Hutton, Kevin Prince Boateng ve Yaounes Kaboul gibi genç isimlerin keşfedilerek takıma katılmasının yanı sıra, Luka Modrić, Benoit Assou-Ekotto, Heurelho Gomes, Vedran Corluka, Dimitar Berbatov ve Roman Pavlyuchenko gibi isimlerin de transferlerini gerçekleştirdi. 2008’de Lig 1'e, sportif direktör sıfatıyla geri dönen Comolli, Saint-Étienne'deki bu görevinin ardından 2010 yılında Liverpool’da futbol strateji direktörü olarak transfer oldu. Liverpool’daki ilk sezonunda Luis Suárez ve Andy Carroll'un transferlerini gerçekleştiren Comolli, 2011 yılında sportif direktör olarak Liverpool kariyerine devam etti. 2011-12 sezonunda Liverpool'un Jordan Henderson, Charlie Adam, Stewart Downing, Doni, Jose Enrique, Sebastian Coates ve Craig Belammy transferlerini gerçekleştirdi. 7 Haziran 2018 tarihinde Fenerbahçe'nin sportif direktörlük görevini üstlenmek üzere 3 yıllık sözleşme imzalamıştır. Cerdedo-Cotobade Cerdedo-Cotobade, İspanya'nın güneybatısında bulunan Galiçya özerk bölgesinin Pontevedra eyaletine bağlı bulunan belediyesi. 2017 yılı sayımına göre nüfusu; 6.107 kişidir. Digimon Evren: Üretici Canavarlar Digimon Evren: Üretici Canavarlar (Japonca: デ ジ モ ン ユ ニ バ ー ス ア プ リ モ ン ス タ ー ズ Hepburn: Dejimon Yunibāsu Apuri Monsutāzu). Takma Akiyoshi Hongo altında Toei Company, Dentsu ve Bandai Namco H
oldings tarafından oluşturulan bir Japon multimedya projedir [1] Digimon serisinin sekizinci resmi taksitidir, fakat aynı zamanda kendi orijinalinden ayrı bir imtiyaz olarak kabul edilir. WiZ 30 Eylül 2016 tarihinde Bandai Namco Holdings iştiraki olduktan sonra aynı zamanda Digimon serisinin ilk resmi taksit. Franchise Bir Anime uyarlaması (Gundam Fighters kurmak) Go Koga yönettiği ve Kenichi Onuki tarafından karakter tasarımları ile Yoichi Kato (Mushibugyo, Yo-kai İzle) tarafından yazılan Dentsu tarafından üretilen Toei Animation, tarafından canlandırılmıştır. Bu [2] orijinal zaman yuvasına Zamanda Yolculuk Kız yerine 1 Ekim 2016 tarihinde Japonya'daki tüm TXN istasyonları üzerinde yayınlamaya başladı. Serinin teması teknolojik tekillik ve yapay zeka, Appmons ve teknoloji tehlikeleri akılsızca kullanılan ile paylaşılan bir tema etrafında döner. Yayın Sunrights, inc tarafından lisanslanmıştır. Bu Digimon serisinin ilk defa Saban Entertainment tarafından okunmadığına işaret etti. 2018 Brezilya Açık - Çiftler Rogério Dutra Silva ve André Sá turnuvanın son şampiyonuydu, ancak beraber katılmamayı tercih ettiler. Sá Thomaz Bellucci ile birlikte takım kurdu, ancak çeyrek finalde Federico Delbonis ve Máximo González'e kaybetti. Dutra Silva, Roman Jebavý ile birlikte oynadı ancak yarı finalde Delbonis ve González'e kaybetti. Delbonis ve González, finalde Wesley Koolhof ve Artem Sitak'ı 6-4, 6-2'lik setlerle mağlup ederek turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. 2001-02 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 2001-02 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye'deki kadın futbolunun en üst seviye ligi olan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin (günümüzdeki adıyla Kadınlar 1. Ligi) 9. sezonudur. 8 Haziran 2002'de, Eskişehir'de oynanan final maçındaki rakibi Samsungücü'nü 2-1 yenen Zeytinburnuspor, lig tarihindeki tek şampiyonluğunu elde etti. Poligon (anlam ayrımı) Poligon, ok veya silah atışı uygulaması yapılan tesistir. Poligon ayrıca şu anlamlara gelebilir: Runnels Runnels ilçesi veya Runnels County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,501'dir. İlçenin merkezi Ballinger şehridir. Bu ilçe adını Hiram G. Runnels'den almıştır. Carlow Kontluğu Carlow Kontluğu () İrlanda'nın Leinster ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2011 yılı itibarıyla 54,612'dir. Clare Kontluğu Clare Kontluğu (), İrlanda'nın Munster ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2011 sayımına göre 117,196'dır. Poligon Poligon, ok veya ateşli silah atışı uygulamaları için özel olarak inşa edilen tesistir. Açık veya kapalı alanlarda hizmet verebilir. Genellikle bir gözlemcisi bulunur. Hedefler çoğunlukla kâğıt veya plastikten yapılır. Galway Kontluğu Galway Kontluğu, İrlanda'nın Connacht ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2016 sayımına göre 258,552'dir. Kerry Kontluğu Kerry Kontluğu, İrlanda'nın Munster ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2016 yılı itibarıyla 147,554'tür. Kildare Kontluğu Kildare Kontluğu () İrlanda'nın Leinster ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2016 yılı itibarıyla 222,130'dur. Wayne ilçesi, Batı Virginia Wayne ilçesi veya Wayne County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Batı Virginia eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 42,481'dir. İlçenin merkezi Wayne şehridir. Bu ilçe 1842 yılında kurulmuş ve adını Anthony Wayne'den almıştır. Kilkenny Kontluğu Kilkenny Konltuğu, İrlanda'nın Leinster ilinde yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2011 sayımına göre 95,419'dur. Fulton, Pensilvanya Fulton ilçesi veya Fulton County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Pensilvanya eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,845'dir. İlçenin merkezi McConnellsburg şehridir. Marshall, Mississippi Marshall ilçesi veya Marshall County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Mississippi eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 37,144'tür. İlçenin merkezi Holly Springs şehridir. Bu ilçe adını John Marshall'dan almıştır. Evenk Özerk Okrugu Evenk Özerk Okrugu ( "Evenkiyski avtonomni okrug"; Evenkice: Эведы Автомоды Округ "Evedı Avtomodı Okrug") veya Evenkiya, Rusya'nın Krasnoyarsk Krayı'na bağlı bir özerk okrug idi. Yüzölçümü 767,600 km² olan özerk okrugun nüfusu 2002 yılı itibarı ile 17,697'di. Okrugun merkezi Tura idi. Evenk Özerk Okrugu, 17 Nisan 2005 tarihinde düzenlenen bir referandum sonucu 1 Ocak 2007 tarihinde Taymir Özerk Okrugu ile birlikte Krasnoyarsk Krayı ile birleşti. Günümüzde Krasnoyarsk Krayı'na bağlı bir rayondur. Oleg Sentsov Oleg Gennadyevich Sentsov ( - d. 13 Temmuz 1976, Simferopol, Ukrayna, SSCB), Ukraynalı yönetmen ve yazardır. 2011 çıkışlı film "Gamer" ile tanınan Kırım kökenli Sentsov, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı sonrası Kırım'da tutuklandı ve terörizm suçlamasıyla Rusya mahkemesi tarafından 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 14 Mayıs 2018'de, Rusya'daki 65 Ukraynalı siyasi mahkumun hapsedilmesini protesto etmek ve serbest bırakılmasını talep etmek üzere açık uçlu bir açlık grevine başladı. Pavel Nahimov Pavel Nahimov tam adıyla Pavel Stepanoviç Nahimov (, 5 Temmuz 1802, Smolensk - 12 Temmuz 1855, Sivastopol), Rus amiral. BonAqua BonAqua, Almanya'da 1988'den 2018'e satılan ve musluk suyundan yapılan bir içecek oldu. Bonaqua markasının mülkiyet hakkı The Coca-Cola Company'ye aittir. Şişelenmiş su (Klasik, Orta, Durgun) veya özel su (Gümüş, sadece McDonald's'dan temin edilebilir) olarak mevcuttur. 1997'de Alman Patent ve Marka Bürosunda, "iyi su" anlamına gelen Latince bir kelime olan Bonaqua markasının tescili yapılmasına rağmen, marka, Almanya "Bonaqa" olarak da yazılmıştır. Bu durum, Almanya'da pazara girme zamanında Bonaqua adı altında bir ticari markanın zaten DPMA'ya kayıtlı olması gerçeğiyle ilgilidir. Üreticiye göre, zaten saf olan su iddia edildiği gibi tekrar filtrelenmiş, daha sonra minerallerle zenginleştirilmiş ve son olarak karbonatlanmıştır. Bu şekilde üretilen şişelenmiş su her yerde aynı tada sahiptir. Bu su aynı zamanda küresel olarak tutarlı bir tadı sağlamak için diğer tüm Coca-Cola şuruplu içeceklerin imalatında kullanılır. 1980'lerin sonundan bu yana, diğer marka olan Dasani, Almanya'da bir maden suyu markası ve dördüncü küresel olarak temin edilebilen marka (Coca-Cola, Fanta ve Sprite'a ek olarak) olarak kurulma planları yapıldı. Büyük Britanya'da bilinir hale geldikten sonra Dasani için sonra Almanya'ya yönelik planlar düştü. Almanya piyasasında giderek daha fazla su bulunması da tercih edildiğinden, 2003 yılında orta ve durgun çeşitli sofra suları, 2005 yılında ise durgun maden suyu olarak Bonaqa Silver olarak tanıtılmıştır. Almanya'da, Sodenthaler Mineralbrunnen veya Urbacher Mineralquellen gibi yerel veya bölgesel maden kuyuları Coca-Cola şişeleyicilere aittir. Ekim 2016'da, Coca-Cola Avrupa Ortakları Germany GmbH, Urbach'taki kuyunun 30 Haziran 2017'de kapanacağını ve üretimin durduğunu açıkladı. 2004 yılında, elma armut ve portakal-ananas çeşitleri içinde aromalı Bonaqua çeşitleri tanıtıldı, 2006 yılında üzüm-kivi çeşidi, 2006 baharında kireç ahududu aroması sunuldu. 2008 yılında Fresh & Spice Mango-Chili ve Fresh & Spice Apple-Mint çeşitleri tanıtıldı. 2009 yılında, kireç-ahududu aroması, yeni çeşitler olan şeftali-tutku meyvesi ve limon-tutku meyvesi ile değiştirilmiştir. Tura, Krasnoyarsk Krayı Tura (), Rusya'nın Krasnoyarsk Krayı'na bağlı Evenk rayonunun merkezi olan bir köydür. Köy, Koçeçum ve Nijnyaya Tunguska nehirlerinin kesiştiği noktada yer almaktadır. Yüzölçümü 12.93 km² olan köyün nüfusu 2010 yılı itibarı ile 5,535'tir. Tura'ya Tura Havalimanı hizmet vermektedir. Ust-Ordınski Ust-Ordınski (), Rusya'nın İrkutsk Oblastı'nın Ust-Orda Buryat Okrugu ile bağlı Ehirit-Bulagat rayonunun merkezi olan bir köydür. Köy, Kuda Nehri'nin sağ kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 40.38 km² olan köyün nüfusu 2010 yılı itibarı ile 14,891'dir. Ust-Orda Buryat Özerk Okrugu Ust-Orda Buryat Özerk Okrugu ( "Ust-Ordınski avtonomni okrug"; "Ust-Ordın Buryaday avtonomito toyrog"), Rusya'nın İrkutsk Oblastı'na bağlı bir özerk okrug idi. Yüzölçümü 22,138 km² olan özerk okrugun nüfusu 2002 yılı itibarı ile 135,327'ydi. Okrugun merkezi Ust-Ordınski idi. Ust-Orda Özerk Okrugu, 16 Nisan 2006 tarihinde düzenlenen bir referandum sonucu 1 Ocak 2008 tarihinde İrkutsk Oblastı ile birleşerek Ust-Orda Buryat Okrugu adını aldı. Trinity, Kaliforniya Trinity ilçesi veya Trinity County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,786'dır. İlçenin merkezi Weaverville şehridir. Wicklow Kontluğu Wicklow Kontluğu (), İrlanda'da yer alan bir kontluktur. Kontluğun nüfusu 2016 sayımına göre 142,332'dir. Colfax Colfax ilçesi veya Colfax County, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,750'dir. İlçenin merkezi Raton şehridir. Bu ilçe adını Schuyler Colfax'dan almıştır. Sierra, New Mexico Sierra ilçesi veya Sierra County, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Mexico eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 11,988'dir. İlçenin merkezi Truth or Consequences şehridir. Kamçatka Oblastı Kamçatka Oblastı ( "Kamçatskaya oblast"), Rusya'nın oblastlarından biriydi. Yüzölçümü 472,300 km² olan oblastın nüfusu 2002 yılı itibarı ile 466,096'ydı. Oblastın merkezi Petropavlovsk-Kamçatski idi. Kamçatka Oblastı, 23 Ekim 2005 tarihinde düzenlenen bir referandum sonucu 1 Temmuz 2007 tarihinde Koryak Özerk Okrugu ile birleşerek Kamçatka Krayı adını aldı. Perm Oblastı Perm Oblastı ( "Permskaya oblast"), Rusya'nın oblastlarından biriydi. Yüzölçümü 160,600 km² olan oblastın nüfusu 2002 yılı itibarı ile 2,819,421'di. Oblastın merkezi Perm idi. Perm Oblastı, 7 Aralık 2003 tarihinde düzenlenen bir referandum sonucu 1 Aralık 2005 tarihinde Komi-Permyak Özerk Okrugu ile birleşerek Perm Krayı
adını aldı. Çita Oblastı Çita Oblastı ( "Çitinskaya oblast"), Rusya'nın oblastlarından biriydi. Yüzölçümü 431,500 km² olan oblastın nüfusu 2002 yılı itibarı ile 1,155,346'ydı. Oblastın merkezi Çita idi. Çita Oblastı, 11 Mart 2007 tarihinde düzenlenen bir referandum sonucu 1 Mart 2008 tarihinde Agin-Buryat Özerk Okrugu ile birleşerek Zabaykalski Krayı adını aldı. Denizlispor 2018-19 sezonu Denizlispor 2018-19 sezonu, yeşil siyahlı ekibin 1. Lig'deki 34. sezonu, kuruluşunun ise 52. yılıdır. Denizlispor bu sezonda 1. Lig'de mücadele edecektir. Komi-Permyak Okrugu Komi-Permyak Okrugu ( "Komi-Permyatsky okrug"; "Perım Komi kıtş") veya Permyakya, Rusya'nın Perm Krayı'na bağlı bir okrugdur. Yüzölçümü 32,770 km² olan okrugun nüfusu 2010 yılı itibarı ile 116,157'dir. Okrugun idari merkezi Kudımkar'dır. 26 Şubat 1925 tarihinde Perm Oblastı'na bağlı Komi-Permyak Ulusal Okrugu olarak kurulmuştur. 7 Aralık 2003 tarihinde yapılan bir referandum ile 1 Aralık 2005 tarihinde Perm Oblastı ve Komi-Permyak Özerk Okrugu birleştirilerek Perm Krayı kuruldu. Komi-Permyak Özerk Okrugu'nun adı Komi-Permyak Okrugu olarak değiştirildi. Komi-Permyak Okrugu bir kentsel okrug ile altı rayona ayrılmaktadır. White, Illinois White ilçesi veya White County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,665'dir. İlçenin merkezi Carmi şehridir. 2002-03 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 2002-03 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye'deki kadın futbolunun en üst seviye ligi olan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin (günümüzdeki adıyla Kadınlar 1. Ligi) 10. sezonudur. 10 takımın katılımıyla gerçekleştirilen sezonda, katılımcılar A ve B olarak adlandırılan iki gruba ayrılarak çift devreli lig usulü ile mücadele etti. 9 Mart 2003'te başlayan sezonda, gruplarını ilk iki sırada tamamlayan takımlar, tek maçlı eliminasyon sistemiyle yarı finalde karşılaştı. 29 Haziran 2003'te, Bartın'daki Atatürk Stadyumu'nda oynanan final maçındaki rakibi Gazi Üniversitesi'ni 3-0 yenen Samsungücü, lig tarihindeki tek şampiyonluğunu elde etti. Aynı gün ve aynı yerde oynanan üçüncülük maçında ise İstanbul Kuzeyspor'u 1-0 yenen İskenderun Sanayispor, ligi 3. sırada tamamladı. Karmaşık Sosyal Sistemler-Autopoiesis Karmaşık Sosyal Sistemler-Autopoiesis Luhmann kendi toplum teorisinde, herhangi bir devrimci tasarıya adanmamış olmakla birlikte devrimci olan bir içerik bulur; ona göre onun toplum teorisi böyle bir iddiayı taşımamakla birlikte kapitalizm tenkidine dayalı birçok eleştirel kuramdan daha devrimci olarak ortaya çıkmaktadır (Luhmann, 1996a: 200). Luhmann’ın sosyal teorisinin birincil hedefi, toplum teorisindeki Batı felsefî geleneğinin içsel hatalarından kaynaklanan özcü kalıntıları temizlemek ve otantik ve orijinal olarak değerlendirilen bireyin kurucu unsur olarak tasarlandığı toplum kuramlarının hâkimiyetini geriletmektir. İnsânî gerçeklik, insan gibi antropolojik yahut hümanist kavramlarla açıklanamaz ya da o ruhun veya bedenin tekil motivasyonlarına indirgenemez. Bu ışıkta Luhmann’ın temel teorik gayretinin, insânî deneyimin çoğulluğunu belirli teorik tasarımların dayatılmasına fedâ etmeyen bir politik tasarım yaratmak olduğu gözlemlenir. Luhmann, insanın politik dünyasını oluşturan tarihsel ufukların içinde kendini sürdüren problemleri ya da yapıları belirlemek amacıyla sıradan deneyimi politik-teorik tasarımların elinden kurtarmak misli fenomenolojist yaklaşımlara meylediyor olmaktan ziyade bir düzenli birlik, bir formel birlik ya da yapı olarak tasavvur edilen insanı karmaşık bir assemblage olarak tasarlamaya elverişli bir yeni poietik yapıntı önermektedir. Çünkü O, bu türden sıradan deneyimin merkeziliğine dayanan bir politik insan arayışının yeni tarzda bir öz bulmak güdüsünden başka bir şey olmadığını düşünürdü, yahut insan doğasını anti-hümanist (güya) tarafsızlığın şevkiyle salt bir sistemle ikâme etmek de yeni bir öz arayışının kusurlarından münezzeh değildi. Bütün bu özcülük karşıtı yaklaşımına rağmen Luhmann, kendi teorisinin gerçekliği diğer yaklaşımlardan daha özsel bir şekilde kavrayabileceği ya da tanımlayabileceği iddiasından kolayca sarf-ı nazar edemez. Onun mevcut toplumun olumsallığını kanıtlamaya yönelmiş teorisi de belirli politik niyetlerle sevk edilmiş olarak görünmektedir. Toplumu belirli bir ufku, kanılar dünyasını, hatta belirli bir hayat tarzını paylaşan insanlar topluluğu olarak gören Platon’dan, üyelerinin öz-korunumları ve hazlarının temin edilmesinin gerektiği topluluk olarak gören liberal geleneğe ve hatta toplumu fertlerinin rasyonel iletişimsel eylemlerinin topluluğu olarak gören eylem kuramcılarına kadar egemen olan insan merkezci gelenek boşa düşürülmeliydi (Moeller, 2006: 5). Toplumu; onu karakterize eden iletişim olgusunun kurucu ayrık failleri olarak anlaşılan insanlar yoluyla anlamak girişiminin sonuçsuzluğu karşısında Luhmann, iletişimi birey, teolojik bir çağrı, dolayımsız ve başlangıçsal güdüler, nihâi insânî gayeler gibi belirli kurucu unsurların faaliyeti olarak anlamak yerine iletişimi ve toplumu autopoietik olarak anlamayı önerdi. İletişim ve böylelikle toplum insanlarla sürdürülmekten çok, kendi kendini sürdürmekteydi (Luhmann, 2012: 33). Dolayısıyla toplumun üyelerinden çok, onun süreğenliğinden kesitler olarak olaylar vardır. Bu bakımdan, örneğin, satın alma kendini sürdüren (ekonomik) iletişimin bir etkinliğidir ya da oy atma kendini sürdüren (politik) iletişimin bir etkinliği ya da olayıdır. Bu durumlarda iletişim kuran insanlar değildir, iletişimin kendisi iletişim kurmaktadır. Dolayısıyla bir autopoietik sistem olarak iletişim sisteminden bahsetmek gerekir. Kuşkusuz bu sistem satın alma ve oy atma vakalarında izlenebileceği üzere belirli alt sistemler olarak işler, yani aynı şekilde autopoietik olmak üzere ekonomik, politik, hukuki, eğitimsel vd. alt sistemlerden bahsetmek mümkündür, Luhmann bu alt sistemleri işlevsel olarak farklılaşmış modern toplumda ortaya çıkan işlevlere tekâbüliyeti nedeniyle fonksiyon (işlev) sistemleri olarak adlandırır (Luhmann, 2012: 75). Luhmann teorisini; salt toplumu kavramsallaştırmaya yönelmiş, şeylerin toplumsallık ya da politik olma karakterine uygun bir teori olarak anlamaktan ziyade kendine gönderimde bulunan autopoietik sistemler temelinde her şeyi anlamaya ve açıklamaya elverişli bir teorik çerçeve olarak sunmaktadır. Autopoietik sistem teorisi yeni bir mathesis universalis gibidir. Luhmann teorisini, bir süperteori olarak anlamaktadır. Bu doğrultuda bütün her şeyi kuşatan yeni bir bilme düzeni olarak (bilme düzenini ve düzenlerini de bilmeye elverişli bir bilme düzeni olarak) autopoietik sistemler üç genosa ayrılır. Bunlar canlı sistemleri (hücre, beyin, organizma), rûhî sistemler (bilinç sistemleri) ve sosyal sistemler (iletişim sistemleri)’dir. Bu sistemlerin bir sistem olarak tanımlanabilmesine el veren onların yine bir sistem olan çevreye sahip olmalarıdır; yani sosyal sistemin çevresi canlı ve rûhî sistemlerdir ve bu sistemler arasında hiçbir hiyerarşi yahut merkez yoktur. Modern toplumda artık insan çok boyutluluğu, biricik bir sisteme bağlanmasının imkânsızlığı ve toplumsal farklılaşma ile rûhî sistem arasındaki yeni tahrişler nedeniyle hiçbir sisteme ait değildir. İnsan tekil bir birlik olmadığı için, insanın bir evi yoktur. Luhmann’a göre insana ilişkin liberal nosyon, insânî varlığı basitleştirmektedir. İletişimin kendisini yarattığı ve sürdürdüğünü değil de, insanların iletişim kurduğunu iddia eden konvansiyonel varsayım, Batı metafiziğinin ve Hint-Avrupa dillerinin gramerinin etkisidir. Bu konvansiyonel varsayım daha çok iletişim sistemleri ile rûhî ya da mental sistemler arasında bir tekâbüliyet bulur; fakat bunların ikisi de aslında ayrık ve autopoietik sistemlerdir. Batı metafiziği, her şey uçurumun eşiğine ilerlerken insanların işleri ele alıp, şeylerin düzenini yeniden kurabileceği yollu iyimser bir mitle güdülenmiştir. Antik Yunan’dan bu yana Batı metafiziğini tanımlayan; insânî etkinliğin politik toplumu yeniden tasarlayabilmek doğrultusundaki öz-güveni yahut kibri olmuştur. Bu iyimser ve cüretkâr inanç, bütün tarihi boyunca rûhî ya da mental sistemlerin hem iletişim ya da toplum sistemi hem de canlı ya da beden sistemleri üzerinde dolayımsız tesirler oluşturabileceği varsayımına dayanmıştır. Bu varsayım ve bu varsayımla beslenen metafizik yönelimler, sadece bu hümanist ya da antropolojik yaklaşımın sebebi değil, aynı zamanda bu hümanist kibrin sonucudur. Luhmann bu uzun hata döneminin ardından, toplumun ve toplumun işleyişinin onu daha en başından aşan ve yöneten ilke ve kavramlarla açıklamanın bir açıklama olmadığını, toplumsal sistemin hiçbir metasosyal kavrama ya da yönetici ilkeye indirgenemeyeceğini, onun sadece kendi (autopoietik) işlemleri üzerinden anlaşılabileceğini savunmuştur (Luhmann, 1996b: 210). Luhmann autopoietik sistem kavramını biyolog Humberto Maturano’nın autopoiesis kavramından almıştır. Maturano daima kendisine dışsal bir ürün ortaya çıkaran etkinlik olarak poiesis kavramıyla, öz gönderimde bulunan ve böylece kendi maksadını fiilinde içeren praxis kavramını birleştirerek autopoiesise ulaştığını söylemektedir. Yine biyolog Francisco Varela bir canlı sistemini bizatihi kendi organizasyonunun sonucu olarak kendini sürdüren bir organizasyon olarak tanımlamıştı; enzimler enzimleri üretirdi (Moeller, 2006: 13). Bir ilk muharrik neden (primum moven), bir dışsal üretici tesir, sürece içkin olmayan bir form, üretimden ayrık bir nihâî gaye ya da bir demiurgos (akl-ı faal) ya da demiurgosun kendisinden ilhamla düzeni yeniden üreteceği idealar gereksizdi. Dolayısıyla bu biyolojik yaklaşım çoktan gerçekliği bir tasarımsal karmaşıklık olarak ele almaya müsaitti. Her sistem kendini ve kendi gerçekliğini üretmekteydi, bu artık gerçekliği bir kuşatıcı bütün olarak tasarlayan, dünyada herkes için müşterek bir anlaşılabilirlik yapısı olduğunu îmâ eden, şeylerin yaratıcı olmayan doğal anlamlarına göndermede bulunan felsefeler için yıkıcı bir tenkitti.
Bu tenkit, erken modernizm tarafından, Makyavelyen-Kartezyen politik kozmolojinin Platoncu-Aristotelesçi bir dünya tahayyülüne karşı meydan okumasında ilan edilmişti. Bu bakımdan sadece kendi silahlarına dayanarak yaratan prens ve onun özne ardıllarının autopoietik karakterleri, gerçekliğin bu tarzda bir kavrayışını çoktan haber vermiş görünürler. Müşterek bir dünya yoktu, gerçeklik sistemik autopoiesisin etkisiydi. Luhmann autopoiesisin gerektirdiği özerkliği, işlemsel kapanma olarak ifade etmektedir. Luhmanncı sistemler, geleneksel girdi-çıktı işlemiyle nitelenen, işlemlerin sistemik sınırları ihlal edebildiği geleneksel sistemlerin aksine bütünüyle özerk, kendisini üretmekle kendisi ve çevresi arasındaki sınırı da üreten sistemlerdir. Luhmann işlemsel kapanmayı hücre biliminde bulur; hücrenin zarını üretmesi onun kendi organizasyonunu ve kendisini yeniden üretmesidir. Yahut canlı sistemleri alanında görülebileceği üzere, bağışıklık sistemi antijen-antikor gibi sistemik sınırları ihlal eden girdi-çıktı modelleriyle tanımlanmak yerine sistem ve çevresi arasında bir alışverişi reddeden, işlemsel olarak kapalı sistemler olarak düşünülmeye başlanmıştır (Moeller, 2006: 14). İşlemsel kapalılık kavramsallaştırması, felsefeye ve politik felsefeye modern dönüşle birlikte derinlemesine nüfuz edecek insânî etkinliğin içkin ve mutlak kurucu ve yaratıcı yetkinliğine duyulan entelektüel güveni sürdürür. İşlemsel kapalılık, Makyavelyen prensin mutlak özerkliği ya da Schmitt’in Nasyonal Sosyalist devletinin kendi teşekkülünde Weimar Anayasası’ndan mutlak bağımsızlığının çizgilerini tâkip eder. Dolayısıyla sistem ve çevre arasındaki doğrudan ilişkilerin Luhmanncı bir tarzda yasaklanmasında îmâ edilen, iki sistem (sistem ve çevre) için de geçerli müşterek bir gerçekliğin olmaması, yani temsil edilebilecek müşterek bir gerçekliğin olmaması durumu, Makyavelyen prensi, Kantçı özneyi, Nasyonal Sosyalist devleti, Derridacı metni, Luhmanncı sistemi vd. bütünüyle özgür kılar. Sistemin çevresine ait gerçekliği kendisinin oluşturuyor olması, her sistemin bir diğerinin çevresi oluşu, sistemlerin yarattığı gerçeklikler arasında sürekli bir perspektivist rekabeti ortaya çıkarır. Fakat bu sistemler hiyerarşik olmadıkları için Luhmann bu çoğulluktan rahatsız değildir. Ayrıca Luhmann, özerkliğin sınırlarının ihlal edilmesini her ne kadar yasaklamış olsa da, çevredeki değişmenin içsel bir cevap oluşturmadığını söylememektedir. Sadece bu cevabın işlemsel yollardan yapıldığını söylemektedir. Ayrıca çevrenin gerçekliği sistemce yaratılmış olduğu için, çevredeki bir değişmeye işlemsel cevap üretmenin anlamı, sisteme dışsal olarak görünen bütün tahriklerin aslında onun yaratımı olduğudur. Bu ise, daima bütünü kendine asimile eden sistemlerin rekabetini îmâ eder. Luhmann bu perspektifler çoğulluğundan memnundur, fakat bu memnuniyet onun kendi perspektifinin nasıl diğer perspektiflerin hakikatini böyle kuşatıcı bir şekilde kavrayabildiği sorusunu bertaraf etmez. Bu problem karşısında O, kendi kapsayıcı teorisinin (süper-teori) evrensel değil, fakat olumsal olduğunu iddia ettiğinde, bu kez neden onun teorisine bağlanım göstermek gerektiği şüpheli kalır. Bütün sistemler için müşterek bir çevre yoktur, bir sistem kendisini sistem olarak oluştururken çevreyi kavrayışını da oluşturur. Dolayısıyla doğada bir düzen değil kaos vardır, gerçeklik her bir durumda özgül olan sistem-çevre tasarımlarının çoğulluğudur; gerçeklik perspektivizmdir. İşlemsel kapanmanın özerk işleyişine örnek vermek gerekirse, bir canlı sistemi olarak beyin göz önüne getirilebilir. Fakat bilindiği gibi, beyin bir sistem olarak işlemsel kapanma ile nitelenebilirse de göz yoluyla dışarıdan tahrik(ş) edilmelidir, fotokimyasal olarak kışkırtılmalıdır. Bununla birlikte Luhmann’a göre, bu sistemin çevre ile ilişki kurması değildir, bu bir dışarıklılığa başvuru olarak özerkliği lekelemez. Göz orada olanı görmez, o bir stimulus’u kendi tarzında alır ve içsel sistemik bir karmaşıklık inşa eder (Moeller, 2006: 18). Bu Kantçı aşkın öznenin olumsal ve ampirik veriler karşısındaki entelektüel işlemine benzerlik gösterir, bir stimulus’un, dışarıklılığın bir stimulus olarak alınması onun özne tarafından böyle alınmasıyla koşulludur. İşlemsel kapanma sistemin kendisini ve çevresini yaratmak bakımından Kantçı spontanlık gibi işler, sistemik işlemlerin özerk karakteriyse aklın teorik etkinliğinin formalist özgürlüğünü tâkip eder. Daha önce vurgulandığı gibi Luhmann için müşterek, nesnel bir gerçeklik aramak anlamsızdır, kimin, hangi gözün dünyayı daha iyi gördüğü sorusu geçersiz bir sorudur. Ancak, hangi gözün dünyayı daha iyi gördüğü sorusunun geçersizliğini gören bir göz, aslında daha iyi gördüğü iddiasını taşımaz mı? Luhmann en derin hakikate vukûfiyetini, hiçbir şekilde tarihin istisnaî bir momentinde tamamlanacak evrensel bir bilmeye atıfla ya da kendi olumsal bilişinin evrenselliğini retro-aktif bir tarzda göstermeye yönelik Hegelci bir mantıkla açıklamak istemediğinden, Nietzsche’nin bile isteye bir mit üretmesi gibi, kolayca elden çıkarılabilecek bir hakikati bile isteye teklif eder. İşlemsel kapanmanın kesinlikle sistemik sınırları ihlal etmeyen bir tarzda çevresel değişmelere cevap ürettiği söylendikten sonra, üç sistemin kendi aralarındaki yapısal ilişkiler önem kazanır. Luhmann, iletişim sisteminin (toplum sistemi) ruh sistemiyle (zihin sistemi) bir çift (yapısal kuplaj) oluşturduğunu söylemektedir. Bu çiftin kendisi de yapısal bir tarzda beden ya da yaşam/canlı sistemleriyle bir çift oluşturmaktadır. Ruh sistemi ve toplum sistemi yekdiğerinin çevresini oluşturan çiftlerdir. Bunların yekdiğeri için tahrik (tahriş) oluşturabildiği ortam dildir. İletişim ve zihin birbirlerini dil ortamı üzerinden tahriş ederler. Bir sistem tarafından tahrik olarak alınan ve kendi işlemsel kapanması içinde karmaşıklığın artışıyla sonuçlanan süreç, bir yapısal çift oluşturan zihin sistemi ve toplum sistemi arasında da faaldir. Aslında zihin de iletişim de kendi işlemsel kapanmalarından taviz vermezler, sadece birbirlerini tahriş ederler ve karşılıklı olarak karmaşıklaşırlar. Zihin ya da bilinç sistemi iletişim sistemiyle (toplum sistemi) bir çift oluşturmuş olsa da, canlı sistemi bilinç sistemi üzerinde tahriş oluşturabilir; bilinç de canlı sistemi tarafından tahriş edilmesi nedeniyle çift oluşturduğu iletişimsel sistemi tahriş eder. Bir takım bedensel duyumlar bilincin işlemsel kapanması kapsamında duygu ve düşünceler olarak tercüme edilir ve bu duygu ve düşünceler iletişimi ve toplumu tahriş eder (Luhmann, 2012: 59). Dolayısıyla iletişimle yapısal bir çift oluşturan zihin, yaşamsal sistemin (canlı sistemi) doğrudan toplumsal sistemi tahriş etmesi önünde bir filtre gibi işler. Bilinç ise iki sistemden (iki çevresinden de) de tahriş olur, iki sistemden de bilgi üretebilir. Daha önce söylendiği gibi, sistemler birbirlerini tahriş edebilirler ama nihayetinde kendi işlemlerini üretirler. Luhmanncı sosyal teori niyetine gayet uygun şekilde, toplumdan kendi sistemik alanını esirgeyen bir tarzda toplumun rûhî ve biyolojik olarak temellendirilmesini çürütmeyi böylece başarır. Luhmann, işlemsel kapanmayı özerklik ve bir dışarıklılığın tesirinden münezzeh olma olarak anladığı için, toplum teorisinin yerleştirmeye çalıştığı toplumsal özerklik, iletişimin mutlak bağımsızlığı olarak spontanlığa ve dışarıksızlığa ve böylece olumsallığa dayanır. Luhmann, iletişimin insanlarca değil yine iletişimce sürdürüldüğünü belirledikten sonra, neyin nasıl iletişildiğinin bütünüyle olumsal olduğunu söyleyecektir (Luhmann, 2012: 127). İletişim için temel ya da a priori koşul yoktur. Pekâlâ, ekonomik iletişimin ortamı olan para icad edilmemiş olabilirdi. Lâkin bugün ekonomik olmayan bir iletişimle hiç kimse hiçbir şey satın alamaz. Bir şeyi parasız alsanız bile, çalmış olsanız bile ekonomi fonksiyonunun işlemsel kapanması içinde ekonomik işlem kuruyorsunuzdur. Her sistem gibi her fonksiyon da autopoietiktir ve kendi gerçekliğine yaratır. İletişim sistemi, içinde bulundurduğu alt sistemlerle (fonksiyon) autopoietik bir bütün oluşturmadığı için ve temsil edilebilir tespit edilmiş bir gerçeklik mümkün bulunmadığı için fonksiyonlar bütünün parçaları değildir, yani autopoietik sistemler bir formel birlik oluşturmazlar. Toplum; bu fonksiyonlardan (alt-sistem) birini kaybettiğinde tamlığından bir şey kaybetmez. Bu fonksiyonların kendilerinin elemanları oldukları bir üst-sistem yoktur. Bütün alt sistemleri denetleyen yöneten bir üst sistem ya da ilke yoktur, eğer böyle bir ilke olsaydı, kısmî perspektiflerden ziyade artık perspektif olmayan bir perspektif olarak mutlak perspektiften söz edilebilirdi. Tüm resmi yansıtacak bir sosyal gerçeklik yoktur. Alt sistemler üst sistemce düzenlenmez. Eğer bu şekilde üst sisteme tâbi olsalardı, bir formel birliğe, ilkeye, ideaya, a priori sabiteye bağlı kalmış olacakları için fonksiyonlar autopoietik olmazlardı. İletişim ya da toplum fonksiyonları kendi işlemsel kapanmaları çerçevesinde ürettikleri karmaşıklıkları içinde ve böylece gösterdikleri yüksek özelleşme içinde autopoiesislerini sürdürmek için daha gelişkin iletişim ortamlarına ihtiyaç duyarlar. Örneğin, ekonomik iletişim kendi autopoietik karakterinde sebat edebilmek için para dışında birçok finansal vasıta bulur. Bu yaratım, iletişimin olumsal karakteri içinde, olasılıksız olanın da olasıya dönüştürülmesi şeklinde işler. Bu yeni vasıtalara Luhmann “simgesel olarak genelleştirilmiş iletişim ortamı” demiştir. Bu sayede artık alıcı ve satıcı ortada para yok iken bir araya getirilebiliyordur (Luhmann, 1996b: 62). Ayrıca, “simgesel olarak genelleştirilmiş iletişim ortamları” belirli fonksiyonların diğerleri üzerinde evrimsel bir üstünlük sağlamasına yol açmıştır, fakat dikkat etmek gerekir ki bu eşitsizlik sistemin formel birliği tarafından ya da yönetici bir ilke tarafından verilen bir eşitsizlik değildir, tarihsel-olumsal-evrimsel bir eşitsizliktir. Ekonomi fonksiyonu din fonksiyonu aleyhine, paranın iman üzerindeki iletişimsel avantajlar
ından kaynaklanan bir gelişim göstermiştir (Moeller, 2006: 28). Sosyal sistemin yegâne unsurları fonksiyonlar değildir, sosyal sistemler etkileşim ve organizasyon gibi iki kümeyi daha içerir. Herhangi bir fonksiyonca içerilmeyen, kısa süreli anarşik sosyal sistemler etkileşimler olarak adlandırılır. Etkileşimler daha çok fiziksel mevcudiyete dayanırlar. Asansörde başlayıp sonlanan bir diyalog, iki insanın fonksiyon sistemlerine geri dönmeleriyle sonuçlanır. Etkileşimler, fonksiyonların işgal etmediği bir alanda olur, bilet için sırada beklemek, otobüste oturmak, avara dolaşmak gibi oyalanmaları anlatır. Bununla birlikte etkileşimler, fonksiyonların içinde de meydana gelebilirler, pekâlâ ekonomi fonksiyonunun içinde satıcıyla ekonomik bir tarzda gevezelik etmek mümkündür. Genellikle etkileşimler, fonksiyonların üzerinde yüzdüğü bir su kütlesi gibi iken, fonksiyonlarla çok daha sıkı örülmüş bir tür sosyal sistem daha vardır, bunlar organizasyonlardır (Moeller, 2006: 30-31). Organizasyonlar, kararlar yoluyla kendilerini üreten sistemlerdir. Bu bakımdan karar, spesifik bir iletişim formudur. Yani kararlar iletişimdir ve nasıl iletişim kendini sürdürürse kararlar kararları sürdürür, kararlar insanlarca alınmaz. Kararların ilginç karakteristiği onların olumsallıklarını da peşi sıra sürüklemeleridir. Her karar kendisinin yerine seçilmiş başka alternatiflerin olabileceği uyarısını taşır. Bu olumsal izlenimi taşımak ödevi, ona paradoksal bir yapı verir. Bir tarafta bir karar ne kadar mecburî ve alternatifsiz olarak belirirse, daha az düzeyde bir karar karakteri arz eder, onun kararlaştırılmışlığı, mukarrer kılınmışlığı şeylerin zorunsal tarzda bir gelişiminden ayırt edilemez olur. Diğer tarafta bir karar ne ölçüde kendisini diğer alternatiflerin içinden bir alternatif olarak sunarsa o ölçüde daha az karar verilmiş, daha az mukarrer bir karar olur. Kararın her iki uçtan da tehdit edilen bu kırılganlığına bir telafi, yine sistemce oluşturulur, autopoietik tarzda oluşturulur. Karara ait bu kırılganlık pekâlâ kararın dekonstrükte edilerek organizasyonların sekteye uğramasına neden olabilecekmiş gibi görünebilir. Bununla birlikte, kararın dekonstrüksiyonu da bir karara dayanacağı için organizasyon autopoietik işlemini sürdürmüş olur. Kararın olumsallığı ve bu olumsallığa dayanan kararın bütünüyle mukarrer olmama karakterinden türeyen belirsizlik, ancak karar başka bir kararla desteklendiğinde (red ya da dekonstrüksiyon da bir desteklemedir) tüketilir. Çünkü kararı tâkip eden bir karar onun belirsizliklerini göremez, kararı tâkip eden bir karar kararı mukarrer kılar (Seidl, 2004: 16). Fakat bu sadece belirsizliği öteler, bir kararın belirsizliğini tüketen karar kendi belirsizliğini ortaya çıkarır. Bütün bu belirsizliği kuşatmak ve kararın olumsallığını hafifletmek üzere bir alternatif kararı diğerine yeğlemeye ilişkin bir temel teklif ederiz, bir karar verme kuralı seçeriz. En az riskli olanı seç, en zararsızını seç, en kolayını seç gibi bir kural belirlemeye sevk oluruz. Lakin karar verme kuralı da bir karar, tâbir-i caizse bir meta-karar olarak aynı olumsallığı ve temelsizliği taşır. Karara ait bu kırılganlık, Derrida tarafından karar verilemezlik olarak adlandırılır. Luhmann, toplum sisteminin ve alt sistemlerinin autopoietik işleyişlerinin bağımsız ve özgür karakterini zamane politik-toplumsal değişmeleri üzerinden izlemekten kaçınmaz. Modern toplumda işlevsel farklılaşmayı tanımayan, işlevsel farklılaşmayı fonksiyonlardan (alt sistem) biri lehine bozmaya çalışan müdahaleler başarısızlığa uğrar. Luhmann’a göre, işlevsel farklılaşmanın henüz kristalize olmadığı bir zamanda bu tür hegemonik müdahaleler mümkündü, ama işlemsel kapanmanın gerçekleştiği bir dönemde, örnekse artık din bilimsel olgular için bir kanıtlayıcı kaynak olarak sunulabilir yahut din işlevsel olarak farklılaşmış politikanın ilkesi olarak iş görebilir değildir. Luhmann buna bakarak, teokratik rejimlerin düşmeye mahkûm olduğunu söyleyecektir. Doğu Avrupa’da sosyalist rejimlerin yıkılışının bu sistemlerin özgürlüksüzlüğü, yozlaşması ya da gaddarlığıyla ilişkisi yoktur; bu rejimler ekonomi fonksiyonunun politik kontrol altına alınabileceğini düşünmüşler ve işlevsel farklılaşmanın sınırlarını geçmeyi denemişlerdi. Luhmann’a göre bu rejimler uzun süre ekonomik iletişimle politik iletişim arasında yeni bir iletişim kanalının sürdürülebileceğine yanlış bir şekilde inandılar. Planlama merkezleri aslında ekonomide hiçbir zaman ne olup bittiğini bilmemişlerdi. Bununla birlikte, nasıl sistemler arası yapısal çiftler (kuplaj) mümkünse fonksiyonlar arası yapısal çiftler de mümkündür. Vergiler yoluyla politika ve ekonomi arasında, anayasa yolu ile politika ve hukuk fonksiyonları arasında yahut sözleşmeler yoluyla ekonomi ve hukuk arasında yapısal çiftler kurulur. Fonksiyonlar yekdiğerini tahriş ederler ve yankılanırlar. Bu tahriş ve yankılanma serileri daha fazla karmaşıklık yaratır. Yani politika ekonomiyi vergiler yoluyla tahriş ederken ve ekonomi buna mukabil bir yankı üretirken, ekonomi de politikayı bu yoldan tahriş eder. Bir sistemin ya da fonksiyonun diğeri üzerindeki hâkimiyetini teklif eden görüş, sadece karmaşıklığın hatalı bir tarzda basitleştirilmesine varır (Luhmann, 2012: 98). Luhmman’a göre, toplum bir birim değildir, dolayısıyla daha küçük birimlerden bir araya gelmiş değildir. Toplum farklardan oluşan bir farktır. Dolayısıyla sistemler teorisi birer özdeşlik olarak sistemlerin teorisi değil, sistem-çevre ayrımlarının teorisidir. Sürekli bir farkın teorisidir. Sistemin varlığından çok oluşundan söz edilebilir. Sistem böylece bir ousia (varlık ya da öz) değil, genesistir (oluş ya da hikâye), bir terminus (sınır taşı) ya da telosla (gaye, son durak) belirlenmemiş süreçtir. Sistemi olduğu şey kılan bir doğası yoktur, dolayısıyla o kendi içindeki bir kuvvete ya da kategoriye basitleştirilebilir değildir. Sistem sürekli kendisini ve çevresini yaratmak zorunda olan ve bu ayrımı yaratmak yoluyla yaşayabilen bir oluştur. Bununla birlikte sistem teorisini ve onun autopoietik işleyişinin geçerli bir örneği olan modern toplumu karakterize eden işlevsel farklılaşma toplumsal evrimin sonucudur. 16 ncı yy ila 18 inci yy arasında modern toplum yani işlevsel farklılaşmalı toplum tabakalaşmış toplumdan evrimleşmiştir. Bununla birlikte bu evrim bir ilerleme ya da gelişmeye işaret etmez. Toplum her zaman bir farktır, toplum sosyal farklılaşmadır. Sosyal evrim bir sosyal farklılaşmanın yerini başka bir sosyal farklılaşmaya bırakmasıdır. Devlet öncesi toplumlar Luhmann tarafından bölütsel farklılaşma ile nitelenen toplumlardır, bu toplumda iktidarın bir merkezi yoktur, sosyal hiyerarşi yoktur, topluluğun fertleri kendilerini akrabalık rejimi çerçevesinde tanımlarlar. Fertler arasında eşit bir farklılaşma söz konusudur. Bölütsel farklılaşmalı, demokratik kandaşlığın hâkim olduğu toplumun yerini tarihsel olarak merkez-çevre farklılaşmalı toplum alır. Eşitsizlik merkez-çevre farklılaşmasında (toplumunda) ortaya çıkar; merkez-çevre farklılaşmasıyla nitelenen toplum, kandaş topluluklarda bölütü temsil eden ailenin aşıldığı toplumlardır, merkezin kendisini merkez kıldığı bir ailenin diğerine üstün olduğu, şefin zorlayıcı iktidarının işlediği toplumlardır. Merkez-çevre farklılaşmasına dayanan toplum yerini orta zamanların tabakalaşmış farklılaşmalı toplumuna bırakmıştır. Tabakalaşmış farklılaşmalı toplumlar sıra ve mevki toplumlarıdır; bu toplumlar aristokrasi ve halk farklılaşmasına dayanırlar. 16 ncı yy ve 18 inci yy arasındaki evrimle ortaya çıkan modern toplumsa, işlevsel farklılaşma ile nitelenebilir. İşlevsel farklılaşmalı toplumlar, kandaşlık temelinde işleyen bölütsel toplumlarla eşitlikçilikleri yoluyla bir koşutluk gösterirler. İki toplum da ne bir merkez etrafında işler ne de sıra ve mevki ile farklılaşmıştır. İşlevsel farklılaşmalı toplum bölütsel toplumdan daha farklı türde eşitlikçi bir toplumdur, işlevsel farklılaşmalı toplumda fonksiyonlar eşitsizlikleri bakımından eşittirler, bütün fonksiyonlar aynı şekilde, aynı tarzda farklıdırlar (Luhmann, 2012: 292-295). Bölütsel farklılaşmalı (Segmentary differentiation/ Segmentäre differenzierung) toplum sisteminin alt sistemleri yapısal olarak eşittir, işlevsel farklılaşmalı sistemlerin altsistemleri ise eşit şekilde eşitsizdir. Yani modern toplumdaki eşitsizlikler, merkez-çevre farklılaşmalı toplum ve tabakalaşmış farklılaşmalı toplumdaki gibi yapısal değildir; eşitsizlik bir ilke ile ya da örüntü ile yukarıdan dayatılmış değildir. İşlevsel farklılaşmanın eşit tarzdaki eşitsizliği, tabakalaşmış farklılaşmalı toplumun yapısal eşitsizliğinden farklıdır. Tabakalaşmış farklılaşmada, farkı yöneten bir ilke vardır, bütün sosyal tabakalar bir hiyerarşinin parçasıdır, aristokrat autopoietik olarak farklılaşmaz, o vassaldan farkıyla vardır, onun kendiliği bir bağımlılıktır. Bilakis, işlevsel farklılaşmalı sistem ve altsistemler özerktirler ve autopoietiktirler, hepsi aynı tarzda farklılaşırlar, aynı tarzda kendileri olurlar, sistem-çevre farklılaşması için kurucu bir ilke yoktur, bu fark bizatihi sistemce kurulur. Örnekse, ekonomi fonksiyonu eğitimle belirli ilişkisi dolayımıyla ekonomi değildir. Eğitim de eşit (aynı) bir şekilde başka bir fonksiyonla ilişkisi nedeniyle eğitim değildir. Bu işlevsel farklılaşmalı sistemlerin eşit eşitsizliğidir. Bu eşitsizlik eşit olmasaydı, yani kurucu, düzenleyici ya da denetleyici bir ilkeyle belirlenseydi, fonksiyonlar düzenlenmiş ya da formel birliğe sahip bir bütün içinde belirlenmiş birer unsur olarak kimliklerini kazanan parçalar olurlardı. Parçanın bütünün formel birliği içindeki konumu itibariyle tanımlandığı toplum tabakalaşmış farklılaşmalı bir toplumdur, tabakalaşmış farklılaşmalı toplum içinde kişinin yeri farklılaşmayı yöneten ilkece belirlenmiştir, aristokrat hem aristokrat hem de avam olamaz. Autopoietik olan ve dışarıdan bir ilkeyle yönetilmeyen işlevsel farklılaşmalı toplumda insanlar altsistemlere ya da fonksiyonlara özgülenebilir değildirler, kişinin sadece hukukî siste
mde bulunup ekonomide bulunmaması imkânsızdır. Bu nedenle işlevsel farklılaşmalı toplumun yapıtaşları yoktur, bu toplumun insanlardan oluştuğu söylenemez. Çünkü fonksiyonlar ya da altsistemler sınırları belirlenmiş ve formal birliğe sahip bir bütün olarak toplumda bulunuyor değillerdir, insanlar da toplumda hiçbir yerdedirler. Tabakalaşmış toplumda bütüne göre konumuyla mevcut olabilen bir aristokrat, işlevsel farklılaşmalı toplumda aynı dünyayı sürdürmek isteyecek olsa bu saçma görünürdü. Aristokrat, biricik iletişimi olan aristokratça davranış ile ekonomik iletişim kuramazdı ya da aristokratik vakarıyla politik iletişim kuramazdı. İşlevsel farklılaşmalı toplum, bununla birlikte, sınıfların yok olduğunu söylüyor değildir, fakat sınıf ayrımlarının sosyal düzenin bizatihi kendisi olmadığını söylemektedir. Ya da insanların ortaçağda olduklarından daha eşit oldukları söyleniyor değildir, söylenen altsistemlerin (fonksiyon/işlev) eşit olduğudur (Moeller, 2006). İşlevsel farklılaşma, bize sosyal sistemin bir dünya sistemi olduğunu gösterir. Ekonomi ekonomik olarak, hukuk hukukî olarak iletişim kuruyorken ve böylece autopoietik iken, teritoryal sınırlarla müdahaleye uğrayabilir değildir. Bununla birlikte bizatihi kendi autopoietik işleyişinin bir parçası olarak, dışarıdan bir kısıtlama ya da tesir olarak değil, teritoryal sınırları kullanan bir fonksiyon söz konusudur, bu fonksiyon politikadır. Politika kendi işleyişinin en iyi yolu olarak gördüğü için sınır çekmeyi kullanır. Politika fonksiyonun işleyişinden farklı olarak, diğer bütün fonksiyonlar küresel yayılıma sahiptirler. Sosyal sistem ve toplum sınırlarla ayrılamayacağı için, modern toplumlardan ziyade modern toplumdan söz etmek gerekir, lakin bu toplum bir bütün temsiline elverişli, bir formel birlik arz eden bütün olmaktan ziyade bir fonksiyonlar çoğulluğudur, bu küresel toplum bir küresel birlik değildir. Fonksiyonların yayılmacılığı bölgesel, dinsel ve kültürel aidiyetleri ihmal eder. Fonksiyonlar bütün eskil kimliklere karşı toptan bir kayıtsızlık içindedir. Çünkü fonksiyonlar autopoietik işlemlerini kesintiye uğratmadığı sürece her tür özgül durumu tolere edebilir. Ama bölgesel, dinsel ve kültürel aidiyeti kışkırtan tam da bu kayıtsızlıktır. Bu bölgesel dirençler, fonksiyonların nüfuzuna karşı direnirler. Bölgesel dirençlerin gayelerinden söz edilebilirse, bu gaye işlevlerin (fonksiyon) onların aidiyetlerini tahriş edemediklerini göstermektir. Bu bakımdan şiddet aşırı bir iletişim edimidir. Bu bölgesel bağlılıklar, küresel fonksiyonların önerdiğinden daha özgül ve radikal bir sosyal kimliği tercih ettiklerinin sosyal olarak tanınmasını talep etmektedirler. Fonksiyonlar işlemsel kapanmalarını, legal-illegal, ekonomi için harcama-kazanma, eğitim için geçme-kalma gibi ayrımlarla sağlamış iken, Müslüman ve Sırp gibi ayrımlara gözlerini kapamıştır. Şiddet, bir takım Müslümanların ya da Sırpların hala bir takım işlevsel olmayan ayrımları koruma ya da geri kazanma teşebbüslerinin sonucudur. Şiddet ya da sabotaj, küreselleşme tarafından ihmal edilenler tarafından üretilen bir ihmaldir. İşlevsel farklılaşmanın küreselleşmesi sadece ihmal ve karşı ihmal üretmez, bir türde sosyal dışlanma da üretir. O kadar öyle ki, toplumlar bir üstün kural olarak içerme-dışlamayı kabul etmeye meyletmektedirler (Moeller, 2006). Bu tâbir-i caizse üstün kural, bir tarafta fonksiyonlara başarılı ya da başarısız bir kariyerle dâhil olmuş olanlar, diğer tarafta da fonksiyondan kovulmuş olarak hayatiyetlerini idame ettirmeye çalışan bedenler sonucunu verir. Aslında prensip olarak küresel fonksiyon sistemleri herkese açıktır; küresel toplum din ve ırk ayrımı tanıyan bir sistem değildir. Ekonominin, hukukun ve eğitimin kodları bütünüyle fonksiyoneldir, bu kodlar sınıfsal, dinsel, bölgesel yahut renge ait değildir. Görünürde hiç kimseyi politikaya girmekten ya da eğitim almaktan dışlayan bir engel yoktur. İşlevsel farklılaşmalı toplumda hiyerarşik bir ilişki yoktur, bir içleme ve dışlama ilişkisi vardır, dolayısıyla hâkimiyet ilişkilerine atıfta bulunan sömürü ve baskı gibi tanımlar açıklayıcı değildir; favelalarda sömürülecek bir şey yoktur. Fonksiyon sistemlerinin ürettiği kitlesel dışlamadır. Latin Amerika favelaları, Afganistan, Irak, Kuzey Amerika gettoları kitlesel dışlama örnekleridir. Olan biteni açıklamak maksadıyla sömürü ve baskıyı öne sürmek aslında içerisinden kurtulmanın da hayli kolay olduğu negatif ütopyalardır. Artık insanlar bir fonksiyona özgülenemeyeceği için bir fonksiyondan dışlanmak çoğu zaman diğer fonksiyonlardan da kovulmaya yol açar. Bu fonksiyonların herkes dâhil açıklığının paradoksudur. Prensipte herkes dâhildir, ama yine de kriterleri karşılamayanlar dışlanırlar. Prensipte herkes eğitilir, ama okula ulaşamayan dışlanır. Prensipte herkes ekonomidedir, ama parası olmayan dışlanır (Luhmann, 1997: 75-77). Bu bakımdan fonksiyonel sistem kitlesel sosyal dışlama yaratır. Fonksiyonel sistemler autopoietik oldukları için bir takım iyi niyetlerle iyileştirilemezler. Bir şeylerin değiştirilebileceğine dair ilüzyon politikacılar tarafından, medya tarafından ateşli bir şekilde beslenir. Aslında bütün bunlar, Luhmann’a göre, insanın en sonunda her şeye el koyup işleri yoluna sokacağı misli bir Avrupaî miti sürdürür. Güya bunun için rasyonel bir şekilde sorumluluk almak yetecektir. Sistemler teorisi nazarından bu mit, insânî kibri, amour propre’ı ya da thumos’u ödüllendiren ama yine bizatihi sistemce yönetilen bir ideolojik araçtır. Sosyal sistemler ve rûhî sistemler, dili bir ortam olarak paylaşmakla bir yapısal çiftle (kuplaj) bağlıdır. Toplum ve akıl (zihin) sürekli bir anlaşılırlık temin ederler. Sürekli anlam üretirler. Hem zihin sistemleri hem de sosyal sistemler dünyanın anlamını üretirler. İletişim ya da toplum anlam üretir, bu toplumsal mahreçli anlam zihni tahriş(k) eder ve zihin bu toplumsal tahrikle yankılanır, tersi de doğrudur, zihnin işlemi anlam üretir ve bu üretim iletişimi (toplumu) tahriş(k) eder ve böylece iletişim bu anlamla yankılanır. Zihindeki karmaşıklaşmaya iletişimdeki bir karmaşıklaşma refakat eder. Hem zihin hem toplum gerçekliklerini yaratırlar. Anlam ve anlam ufku bütünüyle bir dışsal nedene bağlı yaratım, bir orijine referansta bulunan oluşum ya da bir bahş sayesinde açılan nitelik değildir. Anlam bütünüyle zihnin ve toplumun yaratıcılığının eseridir. Anlamın spontan ve dışarıksız (her hangi bir dışsal sabiteye göndermede bulunmayan) kavranışı ve mutlak olumsallığı, onu aktüel ve olanaklı olan arasındaki birlik içindeki farkı göstermeye iter. Anlam bir fenomen olarak, deneyime ait başka olanaklara başvuru olarak ortaya çıkar. Kavranan statüsüyle anlam merkezde durur ve onun diğer olasılıkları bir ufuk olarak sınırsal bir şekilde gösterilir. Ufuk daima olanakların ufkudur. Anlam daima bir anlam ufkunda üretilir (Luhmann, 1996b: 35). Zihin ancak bir olanaklar ufkunda anlam üretebilir, düşünceler ancak bir anlam bağlamına yerleştirildiklerinde anlamlı olurlar. Yine iletişim ancak bir anlam bağlamı sayesinde anlam üretebilir. Yani anlam üreticisine de daima bir şeylerin anlaşılır olması gerekir. Ancak bu ufuk bir dışarıklılık ya da bahş değildir. Anlam üreticisi sistemler, kendileri ve çevreleri arasındaki ayrımın anlamını da üreterek anlam üretirler. Sistem anlam üretmenin de anlamını üretir. Kendisi için hem o şey hem de kendi olur. Onun anlam üretmesindeki ötekine referans kendisine de döner. Bu reflexif şema onun aynıyetinin ötekiliğini gösterir. Dolayısıyla sistem ve çevre farkı, sistem tarafından üretilen fark ve sistem içinde gözlemlenen fark olarak iki kez ortaya çıkar. Luhmann’a ait öteki-referanslı (gönderimli) olmayı kendine referanslı (öz-gönderimli) olmaya eşitleyen yaklaşım, Hegelci her bilinç öz bilinçtir yaklaşımına paraleldir (Moeller, 2006: 68). Dışsal bir nesnenin bilincinde olma yetkinliğim, şeyin kendisinden ayrık olmuş olacağı öznenin kendisini fark etmesini gerektirir. Bir sistem kendisini çevresinden ayırarak kendisini ve çevresini kurar. Anlam üretmek gerçekliği üretmektir. Dünyanın anlamı ya da özü sistemlerin varlığını öncelemez. Dünya sürprizler için ölçüye alınamaz bir potansiyeldir. Sürekli olumsallıktır. Sistemin bilişsel unsurları olarak, anlam üretimi-gözlem- bilgi üretimi aynı fenomene işaret ederler. Gözlemlemek biliş üretmektir, biliş üretmek gerçekliği üretmektir. Bunu fizik de kanıtlamaktadır, fiziksel gerçeklikleri yeni gözlem araçlarıyla gözlemlemek yeni gerçeklikler üretmektir. Luhmann gözlemciyi gerçekliğin entegral bir parçası olarak sisteme dâhil etmektedir. Gözlemlemek ediminde; gözlemleneni ve gözlemlenmeyenden ayırdığım gibi, gözlemleneni gözlemciden de ayırırım. Sürekli gözlem işlemleri ile bir sistem hem gözlemlediğini oluşturur hem de kendisini bir gözlem sistemi olarak oluşturur. Renk gözlemleyen bir sistem kendi renk spektrumunu kurar, kendi renk ayrımlarını kurar ve böylece kendi renk dünyasını kurar. Ayrıca gözlemleyici sistem; renkleri gözlemleyerek, kurduğu ayrımlar temelinde renkleri gözlemleyerek kendi işlemsel autopoiesisini de sürdürür. Dünyaya ilişkin biliş sadece gözlemleneni oluşturmaz, gözlemciyi de oluşturur. Dolayısıyla tek gerçeklik yoktur, tek bir varlık diyarı yoktur, bilişle yaratılan gerçeklikler çoğulluğu vardır (Moeller, 2006: 69). Anlam üretimi olarak gerçekliğin üretilmesi, gözlemci olarak autopoietik sistemin kendini çevresinden ayırmakla kendisini ürettiği işlemsel kapanmanın sonucudur. Bu nedenle gözlemci, yaratılan gerçeklik üzerinde kendi gözleminin de bir faktör olduğunu hesaba katarak gözlemlemelidir. Bu şekilde gözlemin dikkati gözlem nesnesinden bizatihi gözlemin üzerine değişir; yani bu değişme gerçekliğin gözlemlenmesinden gerçekliğin gözlemlenmesinin gözlemlenmesine doğrudur. Bu birinci düzey sibernetikten ikinci düzey sibernetiğe geçiştir. İkinci düzey hiçbir şekilde birinci düzeyden daha iyi ya da kötü değildir; ikinci düzey gözlem, verilerin, özlerin ve içeriklerin ontolojik kesinliğinin kaybıyla gelen karmaşıklığa bir cevap üretmekten ibarettir. B
irinci düzey gözlemin şeylerin olgusallığını tespit etmesi ve ikinci düzey gözlemde gözlemcinin gerçekliği inşa etmesi arasında bir görünüş hakikat ilişkisi yoktur; ikinci tür gözlem daha hakiki bir gözlem değildir. Zira ikinci düzey gözlem birinci düzey gözlemin birinci düzey türünde gözlemlenmesidir. Doğruluk ve hakikatlilik bu bakımdan birinci düzey gözlemler arasındaki bir rekabetin argümanıdır; ikinci düzey gözlemse doğruluk yarışının rekabet halindeki birinci düzey gözlemlerin etkisi olduğunu gösterir (Moeller, 2006: 72). Luhmann her gözlemi bir perspektivizmle tanımlamaya geldiği için, her gözlemin bir kör noktası vardır. Gözlemci gözlemlenen ayrımı yapılarak gözlemci sistem ve çevre ayrımı yapılarak sistem autopoietik faaliyetini sürdürüyorsa, yani bu ayırıcı gözlemle sistem kendi olmayan bir şeyleri gözlemlediği bilincine varmak zorunda ise, gözlemci, gözlemci ve gözlemlenen ayrımının bir unsuru olarak kendisini bir kez daha gözlemlenen yerine koyarak yansıtamaz. Bir kere kendimi gözlemci olarak aldıktan sonra kendimi bir görünmezliğe göndermeliyim (Moeller, 2006: 75). Bir nevi transandantal egonun her bilişinde kendini bir şey olarak almak zorunda olmasının kendisini ikinci kez yansıtmasına engel olması ve böylece de kendi ilksel ilkelerine dair bir vukûfiyeti sağlamaktan eksik kalması gibi. Gözlemlerini gözlemlemek türündeki ikinci düzey gözlem, fonksiyonların işlemlerini sürdürmede tâkip ettikleri tarzdır. Fonksiyonların özerkliği, Hegel’in özerk bireyinin tarzını tâkip eder. Politikanın odağı kendi gözlemleriyle gerçekliği tanımak gibi birinci düzeyde bir gözlemden çok, kendi gözlemlerini gözlemlemektir, dolayısıyla kamuoyu ve medya politikanın ikinci düzey gözleminin odağındadır. Ya da bilim ikinci düzey gözlem temelinde işler, yani akademik yayınlar aracılığıyla kendi gözlemini gözlemler. Gerçekten bir akademik yayının birinci düzey bir gözlemle ortaya çıkması kabul görmez, araştırmacıdan beklenen, diğerlerinin gözlemlediğini gözlemlediğini göstermesidir. Yahut sanatta uzun zamandır temsile dayanan birinci düzey gözlemin kaybolarak sanatçının diğer gözlemleri gözlemler hale gelmesinden söz edilebilir. Yine hukukta artık, doğal hukukun şeyleri otantik kendiliğinde kavramak tarzındaki gözlem iddiaları çoktan boşa düşürülmüştür, yorum, içtihat ya da öngörüler; gözlemlerin gözlemlenmesidir, yani metinlerden metinlerin üretilmesidir. Artık hukukî iletişim, davaları davanın doğasıyla yargılıyor olarak göz önüne getirilemez, hukukî iletişim olguların yasal olarak nasıl gözlemlendiğini gözlemleyerek kararlarını oluşturmaktadır. Aile üretme iletişiminde kullanılan aşk vasıtası her bir üyenin diğerleri tarafından nasıl gözlemleneceğini göz önünde bulunduran bir duruma yol açar (Moeller, 2006: 96). Luhmann’a göre insanlar artık tekil ve bileşik bir kendilikle değil, bedensel, rûhî ve iletişimsel işlemlerin ve performansların karmaşık bir toplamasıyla nitelenebilir. İnsan özsel bir şekilde tanımlanamaz. Bedensel olanın iletişime katılmasına, onu mental olarak işleyen zihin yardımcı olur. Bireysel kimlik edinme süreci, dil ve anlam ortamını paylaşan zihin ve toplum sistemlerinin müşterek evrimiyle ortaya çıkar. Bu şekilde, bireysel kimliğin hem bilinçte hem de iletişimde yeri vardır. Bireysel kimlikte, hem rûhî sistemin inşası hem de sosyal sisteme dâhil olma bulunur. Rûhî ya da zihinsel sistemler, kendilerini sadece autopoietik olarak geliştirebilecekleri için kendilerine ilişkin bilinçlerini sadece öz-toplumsallaşma ile başarabilirler, yani zihnin toplumsallaşması toplum sisteminin dışarıdan ona bir müdahalesiyle değil, onun autopoietik işleyişinin sonucudur, o bu kapsamda sadece toplumla tahriş edilebilir. Bu nedenle bireysel zihinsel işlemlerin autopoietik bağımsızlığı (işlemsel kapanması) onların toplumsal bir tahrik(ş) olarak belirli bir kültürel tedarikle dolayımlanmaları nedeniyle ihlal edilmiş olmaz. Kendimizi bireyler olarak zihinsel kavrayışımızda, ruhun sosyal çevresi tarafından elverişli kılınmış bir birey semantiği içerilir. Aklın öz toplumsallaşması ve böylece iletişimin kendi kendisine doğru şekilde hitap etmeyi başarabilmesi için, sosyal sistemlerce bireye ait bir semantik sunulmuş olmalıdır. Zihin sisteminin autopoietik işlemi olarak öztoplumsallaşmayı sürdürmesine elverişli kültürel tedarik, toplum sistemi ve zihin sisteminin oluşturduğu yapısal çiftin toplum sistemi tarafında içerimleme işlemiyle temin edilir. İçerimleme bu bakımdan sosyal sistemlerin kişileri tanıyabildiği tarzın adıdır. İçerimleme yoluyla sosyal sistemler kişilere bir sosyal konum atar, bir beklenti ve korkular çerçevesi sunar. Bireyler bu çerçeve içinde kendilerini evlerinde hissederler. Bununla birlikte, içerimlemeyi zihinsel temelde gerçekleşen öztoplumsallaşma ile bağlayan bireyselliğe ait sosyal semantik zamanla dönüşür ve değişir. Sosyal sistemler teorisi perspektifinden bireyselliği tanımlamak, bireyselliğe ait semantik değişimleri analiz etmektir. Dolayısıyla bireyi incelemek, tarihsel ve olumsal semantik yapıntıları incelemektir. Çünkü bireye ait tarihsel adlar (insan, ruh, özne, birey…) iletişimdeki etkinliklerinden daha fazlasını ifade etmezler (Moeller, 2006; 83-85). Luhmann’ın merkezîleştirdiği sorulardan biri de tabakalaşmış farklılaşmadan işlevsel farklılaşmaya geçişte zihin-iletişim (ruh-toplum) yapısal çiftindeki değişmelerdir. Açıktır ki, tabakalaşmış sosyal farklılaşmada sosyal konum aynı zamanda bireyselliğin üretim merkezidir, bireysel kimlik dolayımsız bir şekilde bu konumla sağlanır. Bu toplumda birey, tikelliği ve özgünlüğü ile değil; doğum, mertebe ve aileye sahip olmakla tanımlanabilen spesifik parçalanamaz ve değişmez kimliklerle tanımlanır. Bu nedenle Luhmann’a göre tabakalaşmış farklılaşmalı toplumda birey, doğrudan içerimlemeyle birey olmuştur. Buna mukabil, işlevsel farklılaşmalı toplumda içerimleme bir ölçüde paradoksaldır, bu toplumda sosyal içerme bir dışlama yoluyla temin edilir. Her sosyal içerme etkinliğinde dışlanan, transandantal öznenin dünya dışı konumudur. Bu bakımdan bireysellik artık bir bölünemezlik değil, bir yegâneliktir. Özne olarak beliren bu yeni birey, kendisini her hangi bir fonksiyonda (işlev) evinde hissedemez. İşlevsel farklılaşmalı toplumda bireyselliğe ilişkin bu yeni semantiğe Alman İdealizmi katkı sağlamıştır. O zamandan bu yana bireyi bütünün parçası ya da toplumun parçası olarak anlamak imkânsızlaşmıştır. Birey kendisini ne kılarsa kılsın ve toplum da buna nasıl katkıda bulunursa bulunsun, özne toplumun dışında kendi görüş noktasına sahiptir. Birey bütün fonksiyonlara dışsaldır, katılamaz. Bu özgül dışlama, öznenin içerilmesidir. Toplumun dışında kendilerini özne olarak oluşturan bireyler, topluma seçmen, hasta, okuyucu vd. olarak girerler. Birey kimliğini; özne olarak sosyal rollerin dışında kazanırken, toplum tarafından sağlanan çoklu fonksiyonlar yeni bir dizi kısmî içermeye izin verir. Beni diğerlerinden ayıran karakteristikler daima toplumsal olarak elverişli kılınmış olmalıdır. Dolayısıyla bugün bir sosyal fail olmak, birçok fonksiyonlarda kariyer sahibi olmaktır. Başarılı kariyer kadar başarısız kariyer de bir kimlik sağlar. Bu kariyerler topluma içerilmemizi sağlar. Bununla birlikte favelalarda yaşayanların başarısız bir kariyere dahi erişimleri yoktur. Düşük gelirli değillerdir, mezun olmama şansları dahi yoktur. Modern birey işlevsel farklılaşmaya uygun olarak geliştirdiği kariyer kimliklerinin tepesinde evrensel öznelliğini sürdürür. Sosyal sistemler teorisi, insanlık tarihinin ya da toplumun aşkın bir ilkesi olduğunu farz etmez, toplumu tek merkezli olarak değil, bilakis çok merkezli olarak tahayyül eder. Toplumun fethedilerek sayesinde dönüştürülebileceği bir merkezi olmadığı için, sosyal sistemler teorisi epistemolojik bir karamsarlığa varır ve dolayısıyla politik aktivizmin toplumu iyileştirme olanakları konusunda ümitsizdir. Luhmann Ekolojik İletişim kitabında toplumu iyileştirmeye yönelik aktivizmi Almanya’daki Yeşiller Partisi üzerinden ele almıştır. Bu angaje politik hareketler, insanlar sanki doğru davranmaya başladıklarında her şey yoluna girecekmiş gibi bir yanılgıya düşmekle, bir sisteme hitap ettiklerinin farkında değillerdir. Topluma doğru bu tür çağrılar, toplumun autopoietik bir sistem olduğunu ıskalamaktadır. Kuşkusuz sistemler teorisi çevresel problemler konusundaki itirazların temelsiz olduğunu söylemiyordur. Fakat bu problemlere ilişkin gözlemlerin bir sistem olarak topluma ait olduğunu hatırlatıyordur. Ekolojik işlev sistemine (fonksiyon), hukuk, eğitim, politika işlevleriyle doğrudan müdahalede bulunulamaz. Diğer fonksiyonlar sadece ekoloji fonksiyonunu tahriş(k) edebilir ve ekoloji fonksiyonu bu tahriklerle yankılanır. Fakat bu yankılar onun autopoietik işlemleridir. Ekolojik problemler bir tahriş üretmiş ve bunun politikada oluşturduğu yankı ile Yeşiller Partisi kurulmuştur. Ancak bu öncelikle Almanya’nın politik manzarasında bir değişim yaratmıştır, fakat politika ayrık bir autopoietik sistem olan ekoloji işlevi (fonksiyon) üzerinden doğrudan müdahalede bulunamayacağı için bu politik işlem çevresel bir değişme yaratmamıştır, bu parti iktidarda da bulunmuş olmasına rağmen nükleer enerji üretimi durmamıştır. Diğer taraftan politik olarak Yeşiller Partisi bir başarıdır (Moeller, 2006: 101-102). Bir politik etkinlik olan Yeşiller Partisi politika işlevi içinde yer almasına rağmen ekolojik etkinlikte bulunabileceğini düşünmüş olmasına rağmen, onun etkinliği politika işlevinin işlemsel kapanmasının sınırlarının içinde kalmıştır. Politika işlevindeki etkinlikler ekoloji işlevi üzerinde doğrudan tesirler üretememiş, sadece tahriklerde bulunabilmiştir. Luhmann için kuşatıcı, genel ve her şey dâhil bir sosyal değişim mümkün değildir. Ona göre Kuzey Amerika aktivizmi işlevsel farklılaşmayı Avrupa’dan daha iyi anlamış görünür. Bu bakımdan azınlık hakları, eşcinsellerin hak arayışları işlevsel farklılaşmayı gözeten hareketlerdir. Bu tür talepler işlev sistemlerine kolayca tercüme edilebilir. Afro-Amerikalıların üniversiteye
erişimini arttırmak, sınıf farklarını kaldırmaktan daha kolaydır. Afro-Amerikalıların üniversiteye erişimini arttırmak yine eğitim fonksiyonu içindeki işlemlerle kolayca başarılabilir, fakat eğitim müfredatına ekoloji dersi koymak ekoloji fonksiyonu içinde doğrudan bir tesir oluşturmayacaktır. Yani işlevsel farklılaşmayı gözeten hareketler, devrimci değil, muhafazakâr hareketlerdir, işlevsel farklılaşmayı istikrarlılaştıran ve sonsuzlaştıran hareketlerdir. Sosyal sistemler teorisi de bilim fonksiyonunda işler ve toplumu tahriş(k) eder. Fakat toplumun bununla nasıl yankılanacağı toplumun autopoietik işlemi olacaktır (Moeller, 2006: 117). David Seidl. (2004). “Luhmann’s Theory of Autopoietic Social Systems” published presentation. Munich School of Management. Munich Business Research. Luhmann, N. (1996a). Protest. Frankfurt/Main: Suhrkamp. Luhman, N. (1996b). Social Systems. Çev. John Bcdnarz, Jr. & Dirk Baecker. ABD: Stanford University Press. Luhmann, N. (1997). Globalization or World Society: How to Conceive of Modern Society ? International Review of Sociology, Vol. 7, No. 1, s. 67-79. Luhmann, N. (2012). Theory of Society Volume 1. Çev. Rhodes Barett. ABD: Standford University Press. Moeller, H-G. (2006). Luhmann Explained. ABD: Open Court Publishing. Kudımkar Kudımkar (), Rusya'nın Perm Krayı'na bağlı Komi-Permyak Okrugu'nun merkezi olan şehirdir. Şehir, İnva Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 25.3 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 28,967'dir. Aginskoye Aginskoye (; "Aga hurin"), Rusya'nın Zabaykalski Krayı'na bağlı Agin-Buryatya Okrugu'nun merkezi olan bir kent tipi yerleşimdir. Aga Nehri vadisinde yer almaktadır. Yüzölçümü 65 km² olan yerleşimin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 15,596'dır. 1996-97 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 1996-97 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin dördüncü sezonu. Dinarsusporun üst üste dördüncü kez şampiyon olmasıyla tamamlanan sezonun ikincisi İstanbul Sitespor olmuştur. Dinarsuspor, aynı zamanda sezonun fair-play ödülünü alan takım olmuş, Gürtaşsporlu Necla Akdoğan da futbolcu bazında aynı ödüle layık görülmüştür. 1997-98 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 1997-98 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin beşinci sezonu. 19 takımın mücadele ettiği sezon Marshall Boyaspor'un ilk kez şampiyon olmasıyla tamamlanmıştır. Young Sheldon Young Sheldon, 25 Eylül 2017'den beri CBS'de yayınlanan bir Amerikan televizyon dizisi. The Big Bang Theory'nin bir "spin-off". 1998-99 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 1998-99 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye'deki kadın futbolunun en üst seviye ligi olan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin (günümüzdeki adıyla Kadınlar 1. Ligi) 6. sezonudur. Sezon sonunda Marshall Boyaspor, lig tarihindeki ikinci şampiyonluğunu elde etti. Derin inelastik saçılma Derin inelastik saçılma, elektron, müon ve nötrino kullanarak hadronların (özellikle proton ve nötron gibi baryonların) iç yapılarının incelenmesi işlemidir. 1968'de, SLAC Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı'nda yapılan derin inelastik saçılma deneyleri sayesinde, daha önceleri teorik olarak varlığı tahmin edilen kuarkların varlığına dair ilk somut veriler elde edilmiştir. Ford, Illinois Ford ilçesi veya Ford County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,081'dir. İlçenin merkezi Paxton şehridir. Menard, Illinois Menard ilçesi veya Menard County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,705'tir. İlçenin merkezi Petersburg şehridir. Marshall, Illinois Marshall ilçesi veya Marshall County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,640'dır. İlçenin merkezi Lacon şehridir. Yük (fizik) Yük, Gunnison Gunnison ilçesi veya Gunnison County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Colorado eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,324'tür. İlçenin merkezi Gunnison şehridir. Bu ilçe adını John W. Gunnison'dan almıştır. Crawford, Indiana Crawford ilçesi veya Crawford County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Indiana eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 yılı itibarıyla 10,713'tür. İlçenin merkezi English şehridir. Addison, Vermont Addison ilçesi veya Addison County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Vermont eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 36,821'dir. İlçenin merkezi Middlebury şehridir. Karaçayevsk Karaçayevsk (), Rusya'nın Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti'nde bulunan bir şehirdir. Şehir, Kafkas Dağları'nın eteğinde Kuban Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Aynı zamanda Karaçayevsk rayonunun merkezidir. Yüzölçümü 22.46 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 21,483'tür. Houston, Tennessee Hosuton ilçesi veya Houston County , Amerika Birleşik Devletleri'nin Tennessee eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 8,426'dır. İlçenin merkezi Erin şehridir. Bu ilçe 1871 yılında kurulmuş ve adını Sam Houston'dan almıştır. Stewart Stewart ilçesi veya Stewart County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Tennessee eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,324'tür. İlçenin merkezi Dover şehridir. Trigg Tirgg ilçesi veya Trigg County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,339'dur. İlçenin merkezi Cadiz şehridir. Caldwell, Kentucky Caldwell ilçesi veya Caldwell County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 12,984'tür. İlçenin merkezi Princeton şehridir. Pendleton Pendleton ilçesi veya Pendleton County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,877'dir. İlçenin merkezi Falmouth şehridir. Bu ilçe 13 Aralık 1798 tarihinde kurulmuştur. Poligon, Karabağlar Poligon, İzmir'in Karabağlar ilçesine bağlı bir mahalledir. Poligon metro istasyonuna adını vermektedir. Fleming, Kentucky Fleming ilçesi veya Fleming County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,348'dir. İlçenin merkezi Flemingsburg şehridir. Estill Estil ilçesi veya Estill County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,672'dir. İlçenin merkezi Irvine şehridir. Breathitt Breathitt ilçesi veya Breathitt County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,878'dir. İlçenin merkezi Jackson şehridir. Körpeli LaRue LaRue ilçesi veya LaRue County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Kentucky eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,193'tür. İlçenin merkezi Hodgenville şehridir. Zey, Tataristan Zey ( "Zainsk"; "Zäy"), Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'ne bağlı Zey rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Stepnoy Zay Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 25 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 41,803'tür. Yanaul Yanaul (; "Yañawıl"), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'ne bağlı Yanaul rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Yanaulka Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 26 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 26,924'tür. Mejgorye Mejgorye (), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'nde bulunan bir kapalı şehirdir. Şehir, güney Ural Dağları'nda Yamantau yakınlarında yer almaktadır. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 17,352'dir. Aquafina Aquafina, PepsiCo tarafından üretilen, saflaştırılmamış ve aromalı sudan oluşan şişelenmiş su ürünlerinin markasıdır. Aquafina markası, dudak kremi ve kırışıklık kremi de dahil olmak üzere çoklu cilt bakım ürünlerinde kullanılmak üzere lisanslıdır. 1994 yılında Wichita, Kansas'ta tanıtıltı, daha sonra ise Amerika Birleşik Devletleri, İspanya, Kanada, Lübnan, Türkiye, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi, İran, Mısır, Vietnam, Pakistan ve Hindistan'da satılmaya başlandı. Şirketin rakipleri The Coca-Cola Company'nin Dasani, BonAqua ve Dr Pepper Snapple Group'un Deja Blue markası oldu. 2009 itibariyle, Aquafina Amerika Birleşik Devletleri'nde yurtiçi şişelenmiş su satışlarının yüzde 13.4'ünü temsil ederek, perakende satışlarla ölçülen bir şişe su markası haline getirmiştir. Başlıca olarak Aqua (Endonezya), Aqua Minerale (Yunanistan), Dasani (ABD), Aqua Pura (Birleşik Krallık) ve Aquasource (Avustralya) gibi ürünlerle yarıştı. Aquafina 12 ABD sıvı onsu (0.35 l), 500 mililitre (17 ABD fl oz), 20 ABD sıvı onsu (0.59 l), 24 ABD sıvı onsu (0.71 l), 1 litre (34 ABD f oz), 1.5 litre (51 US fl oz) olarak dağıtılır. Şişelenmiş su endüstrisi, ek petrokimyasallar tüketen plastik ürün ambalajlarının üretimi ve dağıtımı için eleştiri almıştır. Ambalaj, üretim ve sevkiyatın çevresel etkilerini kısmen dengelemek amacıyla orijinal iterasyonundan çevrildi. Bu, öncelikli olarak ambalaj ağırlığı azaltımını içeriyordu. Aquafina şişelerinin ağırlığı, yaklaşık% 50, 10.9 gram (0.38 oz) 'a düşürülmüş, 2009 yılında ambalajın yeniden tasarlanmasıyla, üretim sürecinde 75 milyon pound plastik kullanımıyla sonuçlandı. Dürtüli Dürtüli ( "Dyurtyuli"; "Dürtöylö"), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'ne bağlı Dürtüli rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Ağizel Nehri'nin sağ kıyısında yer almaktadır. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 26,924'tür. Blagoveşçensk, Başkurdistan Blagoveşçensk (; "Blagoveşçen"), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'ne bağlı Blagoveşçensk rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Ağizel Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 65 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 34,239'dur. Blagoveşçensk, 1756 yılında bakır eritme tesisine hizmet veren bir yerleşim olarak kurulmuş olup 194 yılında şehir statüsü almıştır. Börö Börö ( "Birsk"; ),
Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'ne bağlı Börö rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Ağizel Nehri'nin sağ kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 77.31 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 41,635'tir. Devleken Devleken ( "Davlekanovo"; "Däwläkän"), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'ne bağlı Devleken rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehir, Dim Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 24,073'tür. Emil Racoviță Emil Racoviță (; aynı zamanda Racovitza; 15 Kasım 1868 – 17 Kasım 1947) Rumen biolog, zoolog, mağara bilimci, Antarktik kaşifi ve dünyada arktik yaşam üzerine çalışmış ilk biyologdur.   Grigore Antipa ile beraber Romanya' da doğa bilimlerinin en bilinen öncülerindendir.  Racoviță Antarktik' e bilim araştırmaları seferlerine gitmiş ilk rumen, ve yanı zamanda ve bu seferlere katılmış ilk nüfuzlu profesör, akademisyen ve araştırmacıdır.   Gelecek vaad eden bir genç bilim adamı olarak , Racoviță, Belgica gemisi ile  Antarktikaya yapılacak olan sefer için oluşturulmuş uluslarası takıma seçildi. Sefere Belçikalı bir memur ve aynı zamanda geminin sahibi olan Adrien de Gerlache  liderlik etti. Bilimsel bilgi toplamak, aramaları ve deneyleri bağdaştırmak için gemi 22 kez demir attı. Racoviță Güney Kutup Dairesinin arka tarafından botanik ve zoolojik numune toplamış ilk araştırmacıdır. Aynı zamanda meteorolojik, okyanus hareketleri ve bölgesel magnetizma hakkında da veri toplandı ve bir çok bilimsel çıkarım yapıldı. Seferin sonunda bilimsel çıkarımlar basıldı ve bu bir başarı olarak değerlendirildi. Yamantau Yamantau (), Rusya'nın Başkurdistan Cumhuriyeti'nde bulunan bir dağdır. Dağ, 1,640 metre yüksekliği ile Güney Urallar'ın en yüksek dağıdır ve Güney Ural Doğa Rezervi'nin bir parçasıdır. Yamantau, Amerika Birleşik Devletleri tarafından Rusya hükûmeti veya Rusya Silahlı Kuvvetleri'nin Cheyenne Dağı Kompleksi'nin muadili bir gizli nükleer sığınak kompleksine ev sahipliği yaptığı iddia edilmektedir. Gryfice Gryfice, Polonya'nın Batı Pomeranya Voyvodalığında yer alan bir kasabadır. Kasabanın nüfusu 2008 yılı itibarıyla 16,632'dir. Güney Ural Doğa Rezervi Güney Ural Doğa Rezervi ( "Yujno-Uralski zapovednik") veya Yujno-Uralski, Rusya'da Güney Urallar'da bulunan bir korumalı tayga doğa koruma alanıdır. Başkurdistan'ın başkenti Ufa'nın yaklaşık 200 km güneybatısında yer almaktadır. Maşak, Zigalga, Nara Kumardak ve Yamantau olmak üzere bölgede çeşitli sıradağlar bulunmaktadır. Rezervin %90'ı Başkurdistan'ın Beloretsk rayonunda, geri kalanı ise Çelyabinsk Oblastı'nda yer almaktadır. Ormanlar rezervin %89'unu kapsamaktadır. 1200 metre yukarısında bulunan dağ tundra bölgesi çalı-yosun bitki topluluklarından biridir. Rezervin memelileri orman türleridir. Sığın ve siyah ayılar en yaygın türlerdir. Rezerv üzerinde bilim adamları tarafından 700 tür vasküler bitki, 50 farklı memeli türü, 132 yuva ile 168 kuş türü keşfedilmiştir. 1999-2000 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi 1990-2000 Türkiye Bayanlar Futbol Ligi, Türkiye'deki kadın futbolunun en üst seviye ligi olan Türkiye Bayanlar Futbol Ligi'nin (günümüzdeki adıyla Kadınlar 1. Ligi) 7. sezonudur. Sezon sonunda Marshall Boyaspor, lig tarihindeki üçüncü şampiyonluğunu elde etse de, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından takımın şike yaptığı tespit edildi ve ligi 2. sırada tamamlayan Delta Mobilyaspor'un şampiyon olması kararlaştırıldı. Bu sonuçla Delta Mobilyaspor, lig tarihindeki tek şampiyonluğunu elde etti. 2018 Volvo Car Açık - Çiftler Bethanie Mattek-Sands ve Lucie Šafářová turnuvanın son şampiyonuydu, ancak Šafářová hastalığı nedeniyle turnuvaya katılamadı. Mattek-Sands, Andrea Sestini Hlaváčková ile birlikte oynadı, ancak çeyrek finalde Alla Kudryavtseva ve Katarina Srebotnik'e kaybetti. Kudryavtseva ve Srebotnik, finalde Andreja Klepač ve María José Martínez Sánchez ikilisini 6-3, 6-3'lük setlerle mağlup ederek turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. 2018 Copa Colsanitas 2018 Copa Colsanitas (aynı zamanda sponsorluk nedenlerinden dolayı 2018 Claro Açık Colsanitas olarak da bilinir) açık toprak kortlarda oynanan bir kadın tenis turnuvasıdır. Copa Colsanitas'ın 21'incisi ve 2018 WTA Tour'un International kategorisinde yer alan turnuvaların bir parçasıdır. 9 - 15 Nisan 2018 tarihleri arasında Kolombiya Bogotá'daki Centro de Alto Rendimiento'da gerçekleştirilmiştir. Aşağıdaki oyuncular ana tabloya wild card aldı: Aşağıdaki oyuncular elemeleri geçerek turnuvaya katılmaya hak kazandı: Aşağıdaki çiftler, çiftler ana tablosuna wild card aldı: Zaozyorsk Zaozyorsk (), Rusya'nın Murmansk Oblastı'nda bulunan bir kapalı şehirdir. Yüzölçümü 513 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 11,199'dur. Zaozyorsk, 1961 yılında Zaozyorni (Заозёрный) adıyla bir nükleer denizaltı filosu üssü olarak inşa edilmiş olup 1981 yılında şehir statüsü almıştır. Gaciyevo Gaciyevo (), Rusya'nın Murmansk Oblastı'na bağlı Aleksandrovsk kapalı idari bölge oluşumunda bulunan bir şehirdir. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 11,068'dir. Gaciyevo, başlangıçta Yagelnaya Guba (Я́гельная Губа́) adıyla bilinmekte olup günümüz adını 1999'da II. Dünya Savaşı denizaltı komutanı Muhammed Gacıyev'in onuruna almıştır. Radujni, Vladimir Oblastı Radujni (), Rusya'nın Vladimir Oblastı'nda bulunan bir kapalı şehirdir. Şehir, Pol, Buja ve Ujbol nehirlerinin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 113.2 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 18,211'dir. Radujni, 1971 yılında savunma sanayi tasarım bürosu işçilerini barındırmak amacıyla kurulmuş olup 1991 yılında günümüz adını almıştır. CONCACAF Şampiyonlar Ligi finalleri listesi CONCACAF Şampiyonlar Ligi, CONCACAF tarafından düzenlenen ve yalnızca konfederasyon üyesi ülke takımlarının katılabildiği, kulüp bazında konfederasyonun düzenlediği en üst düzey futbol turnuvasıdır. Kulüpler, kendi liglerinde gösterdikleri performanslarına göre organizasyona katılmaya hak kazanmaktadır. CONCACAF Şampiyonlar Kupası adıyla 1962 yılında düzenlenmeye başlanan turnuvanın finalleri ilk 30 sezon boyunca, her iki finalistin stadyumunda birer maç olmak üzere iki ayaklı olarak oynandı. Turnuvanın ilk şampiyonluğunu Meksika kulübü Guadalajara elde etmişti. †Title shared. †Including one title shared. Cuscatlán Stadyumu Cuscatlán Stadyumu (), El Salvador'un başkenti San Salvador'da yer alan futbol stadyumudur. 53.400 kişi kapasiteli olup Orta Amerika'daki en yüksek kapasiteli stadyum konumundadır. Stadyum, Alianza ve Atlético Marte kulüplerinin yanı sıra El Salvador millî takımının da iç saha maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. 24 Mart 1971'de başlanan stadyumun inşası, 19 Mart 1975'te tamamlandı. 24 Temmuz 1976'da, Borussia Dortmund'un El Salvador millî takımını 2-0 yendiği maç, stadyumda oynanan ilk maçtı. FC Pinar del Río Fútbol Club Pinar del Río, Campeonato Nacional de Fútbol de Cuba'da mücadele eden Pinar del Río merkezli Küba futbol kulübüdür. İç saha maçlarını 8.000 kişi kapasiteli Capitán San Luis Stadyumu'nda oynayan takımın teknik direktörlüğünü Carlos Torres yapmaktadır. Kulüp, 1978 yılında kuruldu. 1987, 1989, 1990, 1992, 1995, 2000 ve 2006 sezonlarında Campeonato Nacional de Fútbol de Cuba şampiyonluğu yaşadı. 1989 ve 1990 sezonlarında CONCACAF Şampiyonlar Ligi'nde final oynadı. Vietnam Rehberi Wikimedia Error body { background: #fff; font: 15px/1.6 sans-serif; color: #333; } SV Transvaal Sport Vereniging Transvaal, Topklasse'de mücadele eden Paramaribo merkezli Surinam futbol kulübüdür. İç saha maçlarını 7.100 kişi kapasiteli André Kamperveen Stadyumu'nda oynayan takımın teknik direktörlüğünü Raymond Mannen yapmaktadır. Kulüp, 15 Ocak 1921'de kurulmuştur. Faruk Taşkale Prof. Dr. Faruk Taşkale (d. Nevşehir), Türk tezhip ve minyatür sanatçısı, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü ve Tezhip Anasanat Dalı başkanı. Faruk Taşkale Nevşehir’de doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngilizce Bölümü mezunudur. 1991 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nde yüksek lisansını tamamlamış ve aynı bölümde profesör ünvanını almıştır. 1980 – 1984 yılları arasında Topkapı Sarayı Tezhip Atölyesi’nde eğitim gören Taşkale, Fatma Rikkat Kunt’tan (1903-1986) da tezhip dersleri almıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. İngilizce bilmektedir. Heredia Heredia (), Kosta Rika'nın Heredia ilinde yer alan bir şehirdir. Bu şehir, başkent San José'nin 10 km kuzeyinde yer almaktadır. Şehrin nüfusu 2012 yılı itibarıyla 123,617'dir. San Juan de Tibás San Juan de Tibás, Kosta Rika'nın San José ilinde yer alan bir şehirdir. Şehrin nüfusu 2011 sayımına göre 217,744'tür. 1962 CONCACAF Şampiyonlar Kupası Sabine, Teksas Sabine ilçesi veya Sabine County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 10,834'tür. İlçenin merkezi Hemphill şehridir. Jackson, Arkansas Jackson ilçesi veya Jackson County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Arkansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 17,997'dir. Madison, Arkansas Madison ilçesi veya Madison County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Arkansas eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,717'dir. İlçenin merkezi Huntsville şehridir. Dasani Dasani, The Coca-Cola Company tarafından üretilen, saflaştırılmamış ve aromalı sudan oluşan şişelenmiş su ürünleri markasıdır. Aquafina'nın başarısından sonra (Coca-Cola'nın rakibi PepsiCo tarafından üretilir) 1999 yılında tanıtıltı. Dünya çapında satılan Coca-Cola şişelenmiş suyun birçok markasından biridir. Ürün musluk suyu, filtrelenmiş ve şişelenmiş formada satılıyor. Coca-Cola, yerel belediye su kaynaklarından musluk suyu kullanır, ters osmoz işlemini kullanarak filtreler ve magnezyum sülfat (Epsom tuzu), potasyum klorür ve sofr
a tuzu (sodyum klorür dahil) eser miktarda mineral ekler. Coca-Cola, Dasani suyunu% 30 bitki bazlı malzemelerden yapılan yeni ambalajlara dağıtacağını açıkladı. Diğer bitki bazlı ambalajların aksine, şişeler standart geri dönüşüm tesisleriyle uyumludur ve standart su şişelerine kıyasla karbon emisyonlarında% 25'e varan bir düşüşü temsil eder, ancak bu yine de musluk suyunun enerji kullanımının 2000 katını temsil eder. Dasani, Kanada’nın tüm eyaletlerinde, 2000’de Québec’in dışında, Amerika’dan bir yıl sonra lansman yapıldı. Marka, Nisan 2001'de kısa bir süre sonra Quebec'te kullanıma sunuldu. Kanada'daki Dasani suyunun ilk kaynağı Calgary, Alberta idi. İkinci bir şişeleme tesisi daha sonra Brampton, Ontario'da açıldı. Calgary ve Brampton tesisleri Coca-Cola'nın düz su (Dasani) ve şekerli su (meşrubat) ürünlerini üretmektedir. Şirketin idari ve pazarlama faaliyetleri Atlanta, Georgia şehrindedir. Dasani <35 ppm toplam çözünmüş mineral tuzuna sahiptir. 2005 yılının başında, Dasani'nin iki aromalı versiyonu tanıtıldı: Ahududu ile Limon. Çilekli Dasani o zamandan beri tanıtıldı. Aromalı içecekler sukraloz ile tatlandırılır. Dasani, 2003 ortalarında Brezilya piyasasına Kova adıyla tanıtıldı. Düzenli, limon ve mandalina lezzetleri de dahil olmak üzere 2005 yılında Şili pazarına sunuldu. 2005'in sonlarında Kolombiya'da üç düzenli lezzeti ile serbest bırakıldı. 2005 yılında Dasani, Arjantin pazarında şeftali, limon, narenciye ve düzenli tatlarla tanıtıldı. Aynı zamanda Meksika'da Ciel Dasani adı altında dört lezzet olarak piyasaya sürüldü. Ayrıca Peru, Ekvador, Paraguay, Uruguay ve Hondurasda da sunuldu. Roseau ilçesi, Minnesota Roseau ilçesi veya Roseau County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Minnesota eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,629'dur. İlçenin merkezi Roseau şehridir. Extreme Rules (2018) Extreme Rules (2018), WWE tarafından düzenlenen onuncu Extreme Rules profesyonel güreş izle ve öde etkinliği. 15 Temmuz 2018 tarihinde Pittsburgh, Pensilvanya'daki PPG Paints Arena'da yapılması planlanmaktadır. Etkinlikte Raw ve SmackDown brand'lerinde bulunan güreşçiler yer almaktadır. Etkinlikte yer alan maçlar, Raw ve SmackDown brand'lerinde sonucu önceden WWE tarafından belirlenen maçlar ve senaryolarla oluşturulmaktadır. Senaryolar, WWE'nin haftalık programları olan "Monday Night Raw", "SmackDown Live"da yaşananlara göre şekillenmektedir. Money in the Bank'te Alexa Bliss, kadınlar Money in the Bank merdiven maçını kazanmıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde Nia Jax ve Ronda Rousey arasındaki Raw Kadınlar Şampiyonluğu maçına karıştı ve Rousey'nin diskalifiye ile kazanmasına sebep oldu. Ardından Rousey'yi etkisiz hâle getiren Bliss, sözleşmesini yatırıp Jax'i yendi ve kemerin sahibi oldu. Ertesi gece "Raw" programında Bliss ve Jax arasında Extreme Rules için maç ayarlandı. 18 Haziran "Raw" programında Raw Genel Müdürü Kurt Angle, Extreme Rules için birden fazla güreşçinin olduğu bir maç ayarladı ve kazananın Brock Lesnar'la Evrensel Şampiyonluğu maçına çıkacağını söyledi. Roman Reigns ve Bobby Lashley maçın ilk katılımcıları olarak duyuruldu. Money in the Bank'te AJ Styles, Son Kalan Adam maçında Shinsuke Nakamura'yı yenerek WWE Şampiyonluğu kemerini korumuştu. 19 Haziran "SmackDown" programında The Miz, Daniel Bryan, Rusev, Samoa Joe ve Big E'nin yer aldığı bir gauntlet maçı yapıldı ve bu maçı kazanan Rusev, Styles ile Extreme Rules'da kemer maçına çıkmaya hak kazandı. Adams, Wisconsin Adams ilçesi veya Adams County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 20,875'dir. İlçenin merkezi Friendship şehridir. Şihanı Şihanı (), Rusya'nın Saratov Oblastı'nda bulunan bir kapalı şehirdir. Şehir, Volga Nehri'nin kıyısında yer almaktadır. Yüzölçümü 9,84 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 6.067'dir. Şihanı, Soğuk Savaş döneminde kimyasal test poligonuna ev sahipliği yapmaktaydı. Snejnogorsk Snejnogorsk (), Rusya'nın Murmansk Oblastı'na bağlı Aleksandrovsk kapalı idari bölge oluşumunda bulunan bir şehirdir. Yüzölçümü 23,1 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 12.683'tür. Snejnogorsk Rus Kuzey Filosu'nun nükleer denizaltılarını hizmet veren ve tamir eden Nerpa Tersanesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Zelenogradsk Zelenogradsk Rusya'nın Kaliningrad Oblastında yer alan bir kasabadır. Bu kasaba, Kaliningrad şehrinin 34 km kuzeyinde yer almaktadır. Kasabanın nüfusu 2010 sayımına göre 13,026'dır. Grigore Antipa Grigore Antipa (; 27 Kasım 1867, Botoşani – 9 Mart 1944, Bükreş) Danube Delta ve Karadeniz faunası üzerine çalışmış bir Rumen Darwinist biyolog. 1892 ve 1944 yılları arasında şimdi kendi ismini taşıyan Bükreş Doğal Tarih Müzesi' nin başkanıydı. Diyoramayı 3 boyutlu bakış açısını vurgulayarak modernize etmiş ilk kişi olarak anılır ve aynı zmanda diyoramaları müze ayarlamalarında kullanmış ilk kişidir.  Buna ek olarak Antipa zooloji, iktiyoloji, ekoloji ve okyanografikte uzman biri olmasının yanında bir üniveriste profesörüydü. Ostrovnoy Ostrovnoy (), Rusya'nın Murmansk Oblastı'nda bulunan bir kapalı şehirdir. Yüzölçümü 462.94 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 2,171'dir. Ostrovnoy'da bulunan Gremiha Deniz Üssü, Kuzey Filosu'nun nükleer denizaltılara hizmet veren ana tesislerden biriydi. Ioan Cantacuzino Ioan C. Cantacuzino (, veya Ion Cantacuzino; 25 Kasım 1863 – 14 Ocak 1934) ünlü rumen cerrah ve bakteriyolog, Romanya Tıp ve Eczacılık Okulunda bir profesör ve bir Romanya Akademisi üyesi. Romanya' da mikrobiyoloji ve deneysel tıbbın kurucusudur ve kendi ismini taşıyan Ioan Cantacuzino Enstitüsü' nü kurmuştur. 1901' de Cantacuzino Bükreş' te öğretici rol alacağı bir pozisyona atandı ve orda yeni bilim adamlarını yeşermesinde ana etmen oldu.  Keşifleri kolera, epidemik tifus, tüberkiloz ve skarlet ateşi ile ilgilidir.  Temas bağışıklığı kavramını bilime kazandırmıştır. Converse, Wyoming Converse ilçesi veya Converse County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wyoming eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 13,833'dür. İlçenin merkezi Douglas şehridir. Hilal, Konak Hilal, İzmir'in Konak ilçesine bağlı bir mahalledir. Hilal metro ve Hilal İZBAN istasyonlarına adını vermektedir. Rusk, Wisconsin Rusk ilçesi veya Rusk County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 14,755'dir. İlçenin merkezi Ladysmith şehridir. San Juan, Washington San Juan ilçesi veya San Juan County, Amerika Birleşik Devletleri'nin Washington eyaletinde yer alan bir ilçedir. İlçenin nüfusu 2010 sayımına göre 15,769'dur. İlçenin merkezi Friday Harbor şehridir. Omutninsk Omutninsk (), Rusya'nın Kirov Oblastı'na bağlı Omutninsk rayonunun merkezi olan şehirdir. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 23,615'tir. Omutninsk'te Uygulamalı Biyokimya Enstitüsü yer almaktadır. Tryohgorni Tryohgorni (; "üç dağlı"), Rusya'nın Çelyabinsk Oblastı'nda bulunan bir kapalı şehirdir. Şehir, oblastın batısında yer almaktadır. Yüzölçümü 162.49 km² olan şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile 33,670'tir. Tryohgorni, 24 Ocak 1952 tarihinde nükleer silah üretim merkezi olarak kuruldu. Günümüzde ise nükleer reaktörler için parça üreten fabrikalara ev sahipliği yapmaktadır.